23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 8 2 MAYIS 1982 ABDnînAnkaraB.EIcısı Büyükelci StrauzsHupe: Insanlar anlatıyor keyfi tutuklamalara uğramamalıdır • ÂBD Büyukelcisi ilerlemiş yaşma ragmen Hareketli bîr diplomat Hupe'nin özellikle sosyal yaşamı oldukça hareketlL Kendisini Ankara'daki diplomatik davetler ve çeşitli sosyal faaliyetlerde 30'lanndald kansı May Rose ile birlîkte ön saflarda görebilirsiniz. şam Öykusu görüyoruz? Strauzs Hupe. yirminci vuzyılın hemen başlannda, 1903 yıhnda Avusturya'da orta halli bir ailenin çocuğu olarak dunyaya gelrtuş. 17 yaşmda Avusturya'yı ter ketmış. ABD'ye gıttığinde henüz 20 yaşmdadır. Sıkıntılarla geçen gençlik günleri ni Strauzs Hupe şöyle anlatıyor: «Avrupa'da iken liseyi bile bitirememiştim. ABD'ye gidince yaptığım ilk iş lise öğrenimini tamam lamak oldu. Diplomayı alın ca Pensylvania Üniversitesi'ne yazıldım. O gtinlerde öğrenimimi sağlayacak olanaklardan yoksundum. Bu yüzden ögrenimimin büyük bir bölümünü gece okullarında tamamladım. Pek uzun olmayan tatillerimde de hep çalıştım. Ancak ögre nimimî hiç bir zaman ihmal etmedîm.» Bu hırsı ile Strauzs Hupe üniversiteyi bıtirdikten sonra sıyasal bilimler alamnda doktorasmı da alır, artık guç gunler geçirdiği unıversıtede ogretım uyesıdır îkmcı Dunya Harbı sırasmda VVashıngton'da hukumetm emrinde çalışır. Bu nun dışmda unıversıtede 30 vıla vakm bır sure profesor olarak siyasal bilimler ve uluslararası ılışkıler okutur. YARIN s Hupe kovboy şapkasını seviyor. 2BüTukelçı Strauzs Hupp eıyası goruşlen açısından hep cumhunyerçı oımu:» Ben politikacı degilim, aka dpmisyemm. Pohtikada aktif olmadmı hiç. Ancak yaşamım hovunca hep Cumhu nyptçılere yakınlık duydum. BumınJa birlikto Demokratlardan da hayranlık duydugıım basjkanlar olmuştur YENI RUS NESLI Bu muhafazakâr Sovvpt l°r Rırhgı'ne na&ıl bakıvor'? Yonelttığımız sorıılar daha çok ke.ndısı ile ılgılı oldugu 5çm bu konudakı goruşlerını bı?e «saygılarımla» dıve im zalayarak verdıgı »ittifakın geleceği» adlı NATO yayıntndan aktarıyoruz. Aynı yayında NATO Genel Sekre teri Joseph Luns'un da bîr yazısı var. Sovyet modelını şöyle değerlendirıyor Strauzs Hupe: «Yeni bir Bus nesli Sovyet emperyalizminin başansızlıgım anlayarak dfinyanın fethini amaçlayan Leninist reçeteyi takar edecektir. Komünist rrjim altmdakl yaşamın katalığından gözleri açılan ve Batı demokrasisiniu gerçek yüzünfin her gecen gün daha fazla bilinrine varan bu nesil sistemi dpğişıklîge 7or layacaktır. Bu. görebildiğim kadanyla banş için tünelîn sonundaki ışık, tek uıtıut kaynagidır. NATO'nun mi<«vonu da guvpnligimi7i saglamak yanında, komünist bundan «tasanların keyfi ru tuklamalara ugramamaları gerektigitıi» anladıgını belır terek şöyle diyor: «özgürce konuşma v e siyasi liderleri seçme hakkım anbyorum. Benim için insan haklan ile siyasal haklar arasmda bir ayırim yapmak Hupe'nin gençlik yılları sıkıntı içinde geçti, üniversiteyi çahşarak bitirebildi. ABD Büyükelçisi, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel ile de görüştü. yönetlm altındaki insanlara bu kapıyı açık tutmaktır.» INSAN HAKLARI ANLAYIŞI «Sabah kaptyı çalanın. sütçü olması...» Buyükelçi Strauzs Hupe bu sözleri de insan haklan anlayışım açıklamak üzere kullanıyor. Ve: «Benim insan haklan kavramım budur» diye ekliyor. Söylediklerine açıkük kazandınnasını istediğtmizde, guçtur. Cünku insan haklan siyasal haklar genellikle aynıdır. îkisi arastnda çok yakın bir bağ vardır» Amenka Bırleşık Devletleri'nm Ankara Buyukelçısı Robert Strauzs Hupe, iler lemış vaşma ve ufak tefek görunuşune karşılık beklenenin otesinde enerjîk bir diplomat. «Gün görmüş geçirmiş bir kişi, bunun sonucu «geniş bir nfku var.» Başka nesi var? VCevval ze kâsı». Buyukelçıyle ılgılı nı telemelen Türk dıplomatlan mn gozlemlennden aktarıyo ruz Strauzs Hupe'nin, özellik Ie sosyal vaşamı oldukça hareketlî. Kendisini Ankara'daki diplomatik davetler ve çeşıth sosyal faaliyetlerde 30'lanndakı kansı May Rose ile birlikte on saflarda gorebilırsıniz Bu tür toplan tılarda çevresıyle arasına mesafe koymaz Aksıne yem kışılerle tanışmava. sohbet etmeye açıktır. özellıkle Lıons ve Rotanon kuluplerı mn davetlerinı kaçırmaz Çankaya Lions Kulubü Bas kam Savaş Odabaşı'nın du7enlediğı vemege de şeref konuğu olarak katümış ve rakı kadehlennı tokuşturmakla kalmamtş. devırmış tir de Strauzs Hupe Çanka ya'dakı Beyaz Saray'ı andıran konutunda dansh partı ler vermeye merakhdır. Dan sa da duşkündur örneğın yılbaşı gecesı protokol şefı Akgun Kıcıman'uı evmdekı davette sabaha kadar gozu nu kırpmadan dansetmıştır Dışişlen Bakanı llter Türk men ve Dışışleri Müsteşarı Buyükelçi Kâmuran Gürun' un de çagnh olduğu partıde Buyukelçı hem hızlı danslan yapmış, slov dansta da usta oldugunu göstermiştır. Buyükelçinin sosyal yaşan tısını bırakıp biraz da diplomat olarak özelliklerinden soz edehm Gorevine başlayalı daha bir yıl bile olmadıgı halde diplomatik çevrede genış bir çevre edın rruş. ABD Buyukelçisı kendı nı ortaya koymuştur. Türkı vp'nm NATO ve ABD açısın dan vazgeçılmezliğine sıkı bır çekilde manan Büyükelçı Turkiye'nın askeri bır yonetimden geçmekte olduğu bu ara dönemde Turk Amenkan ihşkileri açısından oldukça önemli bir rol ustlenmıştır ABD Büyukplçısı olarak çesıth kestmler le ılışkılprıni surdüregelmış tır Bu nrada. bundan bır sure once feshedılen CHP'nın eskı Genel Başkam Bülent Ecevıt ve feshedılen AP'nın Genel Başkanı Süleyman Demirel ile de birer goruşme yaptığını belirtmelıyız Pekı. kendisini 79 yaşında ABD'nın Ankara Büyukelçiliğine göturen kariye rine bakınca nasıl bir ya DANSI SEVİYOR Strauzs Hupe Çankaya'daki Beyaz Saray'ı andıran konutunda dansh partiler vermeye meraklı. Dansa da düşkün. Orneğin yılbaşı gecesi Kıcıman'm pvındeki davette sabaha kadar gözünü kırpmadan dansettt. IOIİ1İKA \/C / S T C C I Mehmed V t \JI tbl KEMAL Unutulmaz Hocalar de açıklayan bir ögretiş biçinıi vardı. Sozcükler agzından dolu dolu çıkardı. Bundan olacak. bize sruzel ve inandırıcı gelirdi. Düşunuyorum da. şair. yönetici, egitld. öğretici bu guzel adam ancak edebiyat tarihinin yapraklan arasında, kalmış gibj. görünüyor. Edebiyat tarihi elbfltte untrtnıaz ama. gunoeryaşam cok şeyi tmufcturuyor. belli beİBriiz bir ttnuV kanlık tülunün ardına gizliyor. Divan edebiyaunı çoğumu^ ondan ögrendik. Bir dıvan edehiyatı beğenimız varsa. onun ve onun gıbilerin öğretüklerinden kaynaklanır Diyebilirim M, 1940 yılında MilU Egi tim Bakanlıgı'nca bastınlan Azahlı Divan Ştiri Antolojisi* bugün bile en sağhkh başvuru kitaplanndan biridir. Yeri doldurulamaımştır. Yerini almak üzere yayınlananlar da onun koydugu kurallar dan, açüdamalardan beslenmiştir. Divan edebiyatını açıklayan. yorumlayan göruşlerini, dilini değıştirmeden buraya aktarmak isttyorum: 'Divan Edebiyatınuzın teşekhül ve inkişafmda, Arap ve İran edebiyatlarann hem de mühim surette tesirteri oU duğu malumdur. Fakat Osmardı împara torluğu devrinde, mületimizin münevver zümresinin bu edebiyat mahmtüerinde, muayyen şartlar ve imktuüar için de, kendi düşünüş ve duyuş kabiUyetiyÎ6 tnceliğini, kısaca medeniyet seviyesU ni asırlarca ahsettirmiş olduğu da muhahkaktır. Bu edebiyat, 'höla devam eden" manasıyla. yaşayan bir edebiyat olmasa da, yaşamış bir edebiyattır. Bu realiteyi habul ederek şımdi yapüaeak ı$, müli kültürümüz içtnde bu edebiyatın değer olarah kalan tarahnı buhıp çıkarmaktır. Divan edebiyatı zamaranda yazümış olan bu eserlerin mühim bir hısmı, bugün için ve halis sanat miyarına göre, hıymetsiz veya kıymetten düşmüş şeylerdır. Fahat, geriye kalanla n. daima hıvmetlerini muhafaza edecek ve hültür hazinemizde saklanacah eserlerdir.» Bundan kırkiki yıl önce kultur ve uygarlık taröşmalarımız daha özgurce ve bağnazlıktan kurtulmuş olarak yapılabiliyormuş... Hem de özerk olmayan ünjversitelerde... Ya bugön? 1 1 H CILARIMIZ AvrupaYollarmda Umur çok ünlü edebiyat öğretmenleri vardı. Elbette şimdi de vardır. Tahir Olgun, Namdar Rahmi, Abdülbaki Golpmarlı, Sadettin Nüzhet, Agah Sırn... Bizim ogretmenlerimız olanlar, olmayanlar... Necmettin Halil Onan, Halil Vedat Fıratlı, Şükru Kurgan, Fevziya Abdullah, Orhan Şaik Gökyay. Nahit Fıratlı. Mualla Anıl, Mustafâ Nihat Ozön, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cevdet Kudret,, Haşim Nezihi, Salim Rıza, Eflatun Cem Guney. daha öncekjler, daha sonrakiler... Benim okul müdurum oldu. öğretme nlm olmadı ama, Necmettin Halil Onan dan söz edeceğim. Ankara Lisesı'nin orta bolümüne başladığımda okulun müdüruydü. Sabahleyin bayrak çekildl, Istıklâl Marşı söylendi. Çok yakışıklı, guzel konuşan bir öğretmen bize yenl dsrs yüında öğütler verdi. Okulun arka bahçesi Yenişehir'e bakardı, orda. Duvann dıbinden tren yolu geçerdi. Tag vapı ne de görkemliydi. Neler söyledi, simdi bilenuyeceğim. Müdur. daha o sabah bizi okula bağlamıştı. Anımsıyorum da, mudururt adı Necmettm, eşi de oğretmendi, onun adı Ahter, ikisi de yıldız anlamına geîiyordu. O yıllarda bir kızlan olriu, onun adını da Yıldız komuşlardı. Üç kişilik bir aile, üçü de yıldız! Müdurün şaır oldugunu ortaokul sonlarda öğrendim Okul kıtabmda, okuduğumuz, «Bir Yolcuya* adlı şiir onundu. Ne de heyecanh okurduk: T)ur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprah, bir devrin battığı yerdir Eğil de kulak ver. bu sessiz yığm Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Okuldan aynldığmda, onu iyice tanıvordum. Şairdi, Çakıl Taşları diye bir şiir kitabı vardı. Dergah, Anadolu, Bavat. Nedim dergilerinde şiirler yazmış> tı. Hececiler arasrnda yen önemliydî. Bir Yudum Daha adlı kitabı elime geçmıs okuıtıuştum. Okulun dergisi Sesımız'de çıkan bır şnrım u^tune, «Bunu sen mi vazdın?» diye sortnuş «Evet», dedıtimde yanağrmı okşamış. kutiamıştı. Liseyî bitirip Dil Tarih'e başladığımda, orada profesördü ve Turk Edebivatı okutuyordu. Ara sıra derslerino gırer. dmlerdim. Her şeyi yerli yerine oturtan bir mentı&ı. her akınn çizgisin Yeni yetme sürücülere meslek sırrı verilmiyor Avusturya Yugoslavya sınırmda 23 kilometreyi bulan TIR kuyrugu var 7Hava güneşli. Polkaiar çalıyor ısdyomuz. Mızıkalar, akordeonlar.. Içimt bayütıyor benim bu Alman havalan. Ölc sürüğii durdu Babanın. Gece iîşumüş, sabaha kadar da uyuyamanıış. Başladı Macarıs tan'da taradığı bır kadını anlatmaya. Masasına oturdum. Şöylfi bir baktım, hoş kadon, bana önce 50 yaşındayım dedi. Nasıl derler? Minare yıkümış da mihrap yennde duruyor. İkl konyak daha içtik, dansa kalktık. Boyu bir seksenm üstünde. Aman kardeşim bu benl kucakladı, başladı oevırmeye.. Ayaklanm yerden kesıldl büiyor musun? Başım donüyor.. Oturduk ellibeşe cıktı yası.. Ben o kafayla altrruş da olsan dedim.. 14.30'da Avusturya suunna dayandık. Baba yine gözlüklennl taktı. Belgelerini koyduğu çantayı benim eBme tutuşturdu. Gtunrüge gırdîk. Burada bir arkadaşı var Baba'nın. Kukla TasımacıliK Şırketlnin Salzburg temsılcısu «Çok »kh başında çocuktur» dedı, tanıştırdı. Adam bu ralarda delırmış. «Ne konuşnlur bu bizim süriıciılerle beyim?> dıyor. aHepsi cahil. Bir sîirücüler kooperatifi kurun da şu TIR'larm sahilıi sız olan dedik, aval aval, yüzumiize bak^ılar. lld senem kai> di, durmayacağım. Almanlardan da bıktun» kendı düonda kendi aklına uygun birini arıyor adam, konuşacak. Baba'ya müjdeyi verdı. Merkez Bankası sjjnn yol gıderlerını doğrudan elınıze verecekmış artık. Kafası bu sürücülerin sorun lanyla dolu. Eaba ışlemleri bıtinrken o benımle konuşu> yor. Işmi, gucunü bıraktı. «Yazın bu adamlann sorunlarını» cüyor. «Ben burada Avrupalı sürücüleri de göriıyorum. Onların elde ettiği hakların biç bırıne sahip degil hizimkiler» Baba bu arada tıraş olmus, markete gırmış muz almış. Saat 16. Yola çıktık. Muavınlığe başladun yıne. Münıh'ten aldıgım suda enyen aspırınden verdım Beba'ya. Boya bidonlan dönemeçlerde, yokuş asağı inışlerde çalkaüyor arabayı. Bır benzıncide durdu. Indi, adama Almanca bır şeyler soyledi, ıçeriye gırdiler. Az sonra elinde bu* fatura geldı. «tyi oldu» dedı, «Fatura aldık. Açı^ımızı kapatma7 ama hlç yoktan lyidirj» Hareket ettık, hava kararmanuş henüz. Gdzlüklenni taktı, «Şu na gündüz gözüyle bir daha bakayııtu dedi. Küfretmeye başİ3dı. Pırlattı. attı fatuı» yı Vay eşşoglueşşek. 150 lit re benzın yazmış, 150 şüin aldı benden. Tepelerdevız. Farlan yaktı. Çevremı?. karlı «Belçika'nııı da yolları boyledir» dedı, «Pınl. pırıl. dündiız K'bi ayditv latırlar» En sigara ıstedi, yaJtı ^erd^m Ikı, uç nefes çektı. «Midem hulandı» ciedı. pence ıvyı açıp attı Boğulurcasına öksürmeye başladı arkasından. Goğsu dolu Boya fıçılarmdan araba sallanıyor, Baba oksurmekten Penalık geçırivor adam. «Duralınu dıjorum, onvVmuzu gostenp sarsıla sarsıla oksürüyor. Nerede duracaksm'' Bısiklet değü KI altındakı TIR. Övie her ve ıe bırakamazsın Dağda gelıp, geçen tııristlprin manzara ızlemesi, fotograf çekmesi ıgın bır park yapmışlar. Az otemızde Atladık aşağıya. Korkuluklara tutunup nran, uzun oksurdu Eaba. öksürük denmez buna. Almnda. terler birikti, midesi bulanıyor, çıka ramıyor.. «Yok, bu işe hemen son vermeli» diye düstlnüyo rum, «Kaldıramıyor artık bu işi. Yaşuıa iföre değll» Banklardan birine çoktü Baba. ba şını avuçlannın arasına aldı, ınlıyor.. «Bir köşede beş kuruş birikmiş param yok» demesi geldi aklıma, «Bana bir hal olsa» Koluna gırdim. çak yüklüyor. Baba, «Al şunlan giderken gbtttr derler son anda» dıyor, «Götürsen olmaz, götürmesen olmaz» Mercedes, Scanıa TIR'larm parçalarını doldurmuşlar Almanya'dan adama, saklayacağım diye ter doküyor. Gece 22'de Yugoslav gümrugüne gırdîk. Yıne aym sorular. Komşu meraba. Haşış var mı be? Babanın gbzünde gözlükler. Bir işe de yaradıgı yok ya. Hüngür, hüngür aglıyor adam, her yolun solunda. Havası var işte. Elini kulağına götürüp. «Bitte?» diyor Eülerı kumarhane Jsa^ıtçıUrı &ıbi çalişıyor. Malborolar, kuçuk vıslület goz açıp kapayana dek sıdıynr onümuzden Çıktık, uvey oğlumuzu b°ltlıyoruz. «Bizim oğlanda bir di kiş maldnası var» dedi, «Bilirim de almam böyle şeyleri. Ulan alacafın en cok 2030 bin lira. Değer mi şu heyecana?» Aynasından arkayı gozlüyor sürekli. «Nerede kaldı bu ço Gölcük Tersanesi Komutanhgı Döner Sermaye Genel Müdürlügünden 1. Tersanemiz Döner Sermaye Genel Müdürlüğü Jhüyact içm aşağıda yazıh mateemftler kapalı zarf teklıf isteme usulü ile alınacaktır. 3. Bu ışlere ait teknık ve ıdarı şartnameler Tersanemis Döner Sermaye Satınalma Komısyonu Başkanlıgı Ofisınden 500. TL. sı karşılığında alınabılir. 3. thale Döner Sermaye Satmalma Komisyonu Başkanlıgı odasmda 17 Mayıs 1982 pasmrtesı günü saat 14.O0'de yapılecaktır. 4. En son teklil verme 17 mayıs 1982 pazartesi gönü saat 12.00*ye kadardır. 5. Geçıd temmatı bulunmayan veya eteflc olan ile idari gartnamede belırtllen lerin tamamına verilmeyen teklifler reddedilir. 6. Posta ile şartname gönderilmez ve postadaki vaM geeiSmeler dikkate 7. Genel MüdürlügumOa 2490 savüı kanuna tabi degildir. MALZEMENİN CtNSt Külçe Tutya % 995 saflığmda Cam Ytinü Tip 2B Kalmlüc 10 mm Muhtehf Galvenızh Dıiz Saç Muhtelif Valf HrtKTARl 2600 300 M3 1650D Kg. 19 Kalem MAK0D TEMINATI 25.000. 25J»0. 70000, 50.000, TL. TL. TLl TL. (Basm: 1445ü 3013 bir arada olmazmıs. Deneyimli bır sürıicü. Üç kez \nxlıkte Iran'a gıtmişler Babayla. Kaçak rakı sokmuşlar. «Bizim kaçakçüığmuz bu ka dar» dıyorlar. Mesleğin sırlanm vermıyor bunlar yeni yetme sürücülere. Konuşmalanndan anlıyorum. Doktor ıyi Gitmeyelim ıstersen Ba içıyor. Babanın hiç içmeye nıyetı yok. Gıtti, bir ba? Kalaüm burada. şişe rakı getirdt «Sen gidiyor Yok bir şeyim aslanun sun doktorcum» dedi, «Btz yok Jtorkma. Gidelim gece ondan sonra Graz'a sokmaz dönüyoruz. Sana lazuu» Ertesı sabah Graz'a gınp Ular. v«y oğlumuzu aldık servısten. Gecenin 21.30'u Graz'a da «Öyalanalun biraz» dedı Baha 30 kalometre kadar yolu ba, «Yugoslavı gece geçeltm» nıuz vardı. Büyük bir mote Oğlumuz peynır gotüruyor lın önünde durduk. «Yarın îran'a. Gumruklerde «Dokgeçeriz» dedi Baba, «Acele tor muayenesi» var. Sırnrdanıiz ne kardeşim? Arkamız. ki köye ğittik. Mamanın kızdan kovalıyan mı var?» Yani' lan kahveleri doldurdu. mamızda gıcır bır Scanıa yatı zot faturası alacak bizimkıVür. 142 model, «tnelim bir ler. tavuk yiyelim şurada» Baba Bu kızlarda iş yok di mi yemek yapmak ıstemıyor. Parası çok olduğu ıçm değil, a Baba? HofHian'ınkılen anlata, ^sndiğınden. Indık. Yanı anlata bftıremıyorlar. mızdakı Scanıa'nm surücusU Yaa.. Bunun büyük 5abızı avnasından eozetlıyor. ja Mustafa diye bır çocuk •Vaaaay uüaaan Babaaaa!» vardı, aslan gıbıydi, ona aşık diye bafırarak atladı araba oldu. sından. Baba da döndü, koş Eskıden bızt sevcrlerturdu sanlmak içm «Vaaaay miş Baba.. Ama adam demiş benim doktormımn!» Doya ki.. «Kızlanmı bllmemue etmadılar öpüşmeye. ttniz« Dükkanmu soydnnuz» Dlan ben de aynadan ba Bizimküerden biri bunun dokıyorum, hangi tatsu y&m muzunu Iyi etmiş he mi Baba? ma geldi diye. Yok be oglum, tövbe es Kaç aydır görüşmüyoruz tagfurullah.. seninle be doktorcum? Iranda en son Babacım. Bir Yunanlı sitrücü geldi, Doktor oturmuş rakıya ayağında takunytlan, koltubaşhyormuş. Üç bıra içmış ğunun altmda havlusu selam motelin barmda. Yanm ta verip banyoya girdi. Baba vuk almış, gelmiş arabasına. hem gülüyor. hem antatıyor. Bizim sürücülerle özellıkle Şu arkada mubtann ka rısıyla işi pişirmis Ahmet vsr dı, Allah rahmet eylesln. Sen bllmezsın oldü o çocuk îran'a gıderken. Kaza geçırdı de.. Neyse efendi bu yukanda karıyla, ağılda da Kenm. Sonradan süriıcü oldu. Sen muhtar bır gel Bu don, paça dalmış domuzların ıcine.. Birer kahve daha koyduk. Yumurtalı bıftek yapıyor kızlar. Baba yemek istemedi. Oğ lu ister mi? Domıız eti. «Ben yerim» deyince birbirlenne bakıp yutkundular. «Iyi çocnk, hoş çnctık da» dedı Baba yavaşça, «Pek dinden, imandan anladıgı yok» Hofman'ın oğlu traktoruyle geldı. Üvey oğul yanaştı. Baba'ya gore o, «Iyi Almanca biliyor» Parasız mazot faturası aldılar. Arabalara bınerken, «Vay anasını» dedi oğlumuz, «Bl lafunızla çıkardı verdL Helal süt emmlş çocukmuş» Faba da onayladı Temı? adam. Yok, ben sevenm bu Avusturyalılan. Erkek olurlar. Günlerden cuma. Akşam oldu yıne. Avusturva Yugoslavya kapısında 23 küometrelik TTR kuyrugu var. Hafta sonu nedeniyle Yugoslav işçileri, paskalya tatiU nedeniyle Türk işçileri memleketlerine gidiyorlar. Burası önemli bır kapı. Avusturya'ya kayak içm gelenler, transıt geçıp Macaristan'a, Almanya'va gidenler. Yunanıstan'a. doğuya, ü»ak Doguya gıdenler... Almanya'dan »elirken Baba hiç bir önlem almamıştı. Bu smırda toparlandı. Fırmalar »üj.ücülere ksndi ellenyle ka Mariboru geçtik.,. Bir patlama oldu önümüzde, cam kmkları, çtğlıklar, yan yatmış bir FİAT araba... Iki genç kız, ikî de oğlan. Şok geçîriyorlar. Dörtlüleri yakıp yolu kestik. Oğlumuz da koştu, geldi. Arabayı tekerlek lerin üstüne otur tup, yol kenarına çektik. Baba genç lere «bir şeyiniz var mı?» gîbilerinden soruyor. Onlarda konuşacak hal yok. cuk? Sen bi lokma bl şeyler yesene» Boş konuşuyoruz ikımız de. Heyecandan karnım agrıyor. Neyse çıktı oğlumuz. Geldı, arkamıza durdu. «Gidelim Baba» dedî. «Durmayalım buıda kurban olayım. Bu ralar tekm yerler degıl» Oğlumuz arkamızdan gellyor. Marıbor'u geçtık Saat 24"ü geçıyor şımdı. Baba esnemeye başladı. Sınuda aldığımız bisküvileri atıyoruz agğımıza. Bır patlama oldu az ötemizde. Cam kırıkları, çıglıklar, yan yatmış bır Fıat araba. ıkı genç kız ıkı de oğlan. Şok geçırıyorlar Dortlülerı vakıp yolu kesuk Oğlumuz da ko;>tu, geldı Arabdvı tekerleklerımn tıstune otur tup, voi kenarına çektik Baba gençlere, «Bir şeyiniz var nu?» gıbılerden soruyor. Onlarda konuşacak hal yok. Yola koyulduk vine. Baba söyleniyor. Gecenm bu saatmda serserılere bak. Babasımn arabasım yürutmüştür. Kimbilir ne ış becerıyordu oglan? Allah korudu onlan da bızı de Çıkardık ustlenne valla YARIN: AVUSTURYA TIR'LARIN GEÇtŞtNE HAFTA SONLARI tZtN VERMİYOR.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear