02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 ^ağımızda hukuk, «toplumun kurumll&şmasıdır» dersek, yanlış bir tanım SPvermiş olmayız. Teknik gelişmeler ve ekonomik zorlamalar sonucunda, bireyin günlük yaşamı, bir ilişkiler demetine dönüşmektedir. Hızh kentleşme, toplu taşımacılık, birlikte üretim gibi güncel etkenler, bilinen hukuk kurallarma yeni yorumlar katmakta, ya da yeni yasal düzenlemeler gerektirmektedir. Devlet daireleri ile olan sorunlar, iş kurma girişimlerinin izlerunesi. bedensel varlığın ve kişisel özgürlüklerin korunması, sonuçta özen ve deneyim gerektiren hukuksal konular olmaktadır. Kişisel haklann korunması için, devlet gücü, genellikle kendiliğinden harekete geç memektedir. Yasalar. yapüacak başvuruları biçimsel kurallara, özel kanıtlama yöntemlerine bağlamıştır. Uyuşmazlıkların türüne, yanlann niteliğine göre, farklı yerleri saptanmıştır. Gün geçtikçe hukuk, daha bir karmaşık duruma gelmektedir. îdari Yargı organlannda çözüm aranan uyuşmazlıklar, bireyler ile devlet ya da kamu kuruluşlan arasında geçmektedir. Ceza davalarında, suçlama (itham) görevi, kamu adına savcılara verilmiştir. Hukuk Mahkemeleri'nde görülen davalann dörtte birini aşan bölümünün, doğrudan doğruya devlet ya da yan kuruluşlan ile yurttaşlar arasında geçtıği gözetilirse, yargı yerine işi düşen bireyin, devlete karşı da, hukuksal korunma gereksinimi içerisinde bulunduğu kolayca benimsenebilir. Hukuksal sorunlarla karşılaşan kişl, bunlann çözümü için, avukattan yardım bekler. Bireyler. genellikle, avukatm kendileri gibi düşünüp, aynı duygusallık icinde haklanna sahip çıkmasını isterler. Yargıca ulaştırma olanağını bulamadıklan sav larmı, avukatla tartışırlar. Bu, iş sahibinden gelen ve aşüması gereken önemli bir baskıdır. Bu aşamada, avukatın görevi, hukuka olan bağlıhğı aşmdırmaksızm, gerçek OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 NİSAN 1982 AVUKATIN GOREVI Avukatı, yargıcın önünde gereksiz bir engel olarak görmeyen çağdaş toplumlarda, savunma, suçlama ortaya çıktığı andan itibaren başlamakta; avukat, soruşturmanın her aşamasmda etkili olabilmektedir. Av. Güney DİNÇ îzmir Barosu Başkanı leri açıklamak. tir. hukuk yolunu göstermeksuçun savunulması, siyasal tartışana yaratmak biçiminde yorumlanabilmektedir. Oy6a savunucunun görevi, sanığa yöneltilen suçlama savmı yanıtlamak olduğuna göre, bu bağlantı içinde kahndığı sürece, savunma adına siyaset yapılmaktan söz edilmemesi gerekir. Kuşkusuz, bu tür davalarda, kamu adına suçlama durumunda bulunan görevlilerin de, siyasal tartışma ortamı yaratmamaya özen göstermeleri beklenmelidir. ••• Devletin kamulaştırma kararı aldığı taşınmaz için, avukat, kamu yaran bulunmadığını savunabilir. Hukuka aykırı eylemi nedeniyle, devletten tazminat almabilir. Hazinenin alacaklı olduğunu sandığı yurttaşın, sonuçta borçsuzluğu kanıtlanabilir. Çeşitli tür ve biçimdeki davalarda, avukat, devleti veya yurttaşı nasıl özgürce temsil edebiliyorsa, hukuka bağlı toplumun temellerinden birini oluşturan savunma görevini yerine getirirken, davalar arasında yaratılabilen güncel aynmlara kapılmaksızm, kendisinden bekleneni verebilme lidir. Avukatın bu çabası aslında bir devlet görevinin yenne getirilmesidir. Devletin, avukatın dışında savunma ile görevlendirebileceği başka kişiler bulunmadığı gibi, savunmasız yargıdan söz edilemeyeceğine göre, verilen çabanın bir kamu hizmeti ol ••• Devlet, bir kişiyi suçladığı zaman, avukat sanığın yanında yer alır. Suçlamanın ve yargımn bulunduğu yerde, mutlaka savunma da vardır. Savunmasız yargı düşünülemez. Avukatın görevi, suçlamaya katılmak değil, olayın niteliklerine göre samğm savunma olanaklarını ve kanıtlannı sergilemektir. Avukat görevini yaparken, işinl üstlendiği kişiye karşı da, devlete karşı da, bağımsızhğını korumak zorundadır. Hukuka bağlı kalabilmenin ön koşulu, mesleksel bagımsızlıktır. Avukat, koşullar elverdiğince, uzlaştırıcı olmaya çalışmalıdır. Ne var ki, avukatlık görevi, kişilerle ya da devletle uzlaşmayı kesinlikle benimseyemez. Avukatın, işlevi gereği devlete karşı korumak zorunda bulunduğu bağımsızlığı, zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden olabilmektedir. Avukat koruduğu kişiye yöneltilen suçlamaya katılmak yükümlülüğu altmda bırakılsaydı, savunma görevine gerek kalmazdı. Suçlama savında yanılgılar varsa, yasa kuralları yanlış yorumlanıyorsa, hukuksal yöntemler aşılmışsa, bunlan ortaya koymak avukatın görevidir. özellikle siyasal içerikli davalarda, sanığa yüklenen duğundaa hiç kuşku yoktur. ••• Hak arama özgürlüğü, savunma hakkı gibi sözcükler, aslında soyut kavramlardır. Bir hakkm belirlenmesi, ya da yasalarla içeriğinın saptanması yeterli olmamaktadır. Bu haklan, soyuttan somuta geçiren, gunlük yaşama uygulayan en etkin kurum, avukatlıktır. Avukat, mesleksel çalışmasını surdürurken bu hakların varhğını, kanıtlama durumunda bulunmaktadır. Yeterince kurumlaşmış toplumlarda, avukatın işlovleri, bir sanat biçimine dönüşmüştür. Olaylar hukuka uygulanırken, bir dantela inceliğinde işlenmekte, adalete olan inanç, savunma hakkının boyutlan oranında güç kazanmaktadır. Avukatı, yargıcın önündeki gereksiz bir engel ya da biçimsel bir varlık olarak görmeyen çağdaş toplumlarda, savunma, suçlama ile birlikte başlamakta, avukat, soruşturmanın her aşa masında etkili olabilmektedir. Avukatın, devlet karşısında, öteki kişilerden ayrıcahklı bir yanı yoktur. Mesleksel işîevinden kaynaklanmayan bir istem sözkonusu değildir. Ne var ki, avukatın uğraşısı kendi kişisel boyutlarını aşmakta, toplum düzeninin güvencesini oluşturan adaletin gerçekleşmesine yönelmektedir. Konuya bu açıdan bakıldığı zaman, savunucudan gelen istemlerin, bir mesleğin uygulanması için önerilen kolaylıklar olarak nitelendirilmemesi, toplumun bütün bireylerinin yararlanabileceği güvenceler ola rak değerlendirilmesi yerinde olur. ••• Sunulan bütün önerilere, bilimsel içerıkli incelemelere ve çağdaş demokratik toplumlardan verilen örneklere karşın, Tür kiye'de, yıllar yılı, avukatın çalışma olanaklan sınırlı tutulmuştur. Bu sınırlandırmalar, avukata olan güvensizlikten mi kaynaklanmaktadır, yoksa savunma olanaklarımn dar tutulmasından, toplumsal bir yarar mı umulmuştur. Bizce, konunun cözümu, bu sorunun yanıtındadır. Ideolojik Baskı Ideolojl sözcttğünden çok korkar olduk. Toplumsal yaşamda ideolojinin burnıınu soK madığı tek bir fikir. bir tutum, bir davraıuş yoktur; ama, şu deyimlerl sıksık işitirlz: îdeolojik kitaplar.. îdeolojik eylemler.. Îdeolojik suçlar.. Oysa insanoğlu ideolojilerden soyutlanaraS yaşayamaz. Bir evli genç kadının ellnl öpmek Batılı yaşam blçiminin ve sonuçta bir ideolojinin ürünüdür. Bir yaşlı kadının elini öpüp alnına koyan kişi de kökeni Doğulu ideolojiye dayanan bir davraruşta bulunmuştur. Televizyondaki dlzilerin tümü ideolojiktir. Dallas mı? Flamingo yolu mu? Tatlı Cadı mı? Hangi diziyi ele alırsaruz alm, Amerikan toplumunun geçerli ideolojisini Türkiye'ye yansıtır. îslam ideolojisi, Hıristiyan ideolojisl, laisizm ideolojisi, Siyonizmin ideolojisi, kapitallzmin ideolojisi, ulusalcılık ideolojisi, tasavvuî ideolojlsl, militarlzmln İdeolojisi, barışçılık" İdeolojisi, burJuva ideolojisl... Sayın sayablldlğinizce... • * İTAP yosaklamak... Bugünkü uygar dünyada böyle bir durum söz konusu olomoz, Demokrasl herşeyden önce söz ve yazı özgürlüğü demektlr. isteyen Istediği gibi yazıp konuşamazsa o ülkede özgürlükten eöz edilemez. Anayasamız «Herkes bilim ve sanatı serbestpe öğrenme ve öğretme, açıklama yayma ve bu alanlorda her türlü araştırma hakkında sahlptir» veeHer kes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir, düşünce ve kanaatlarını söz, yazı, resim ile veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklayabillr ve yayabilir. Klmse, düşünce ve kanaatlarını acıklamaya zorlanamaz» diyerek söz ve yazı özgürlüğü ile inanc özgürlüğünü, uygar bir Insan gibi yaşamak hakkını tüm Türk yurttaşlanna tanımıştır. Yani Anayasa'da da bu rpaddelerln eksiksizce yer alacağı kuşkusuzdur. Orhan öcal'ın «Kitabın Evrirni» adlı kitabını karıştırırken bu konuya yenfden ââlıp gittim. Kitapta uzun bir llste var. I. Ö. 387'den 1954'e kadar dünyanın her yevinde ve değişik zamanlarda yasaklanan ve toplatılan kitaplan ve yozarlarını Içeren bir kara llste... Ne var kl zamanımıza yaklaşırken bu tür çirkln Işler demokrasiyle yönetllen ulkelerde hemen hemen görülmez olmuş. Olkta yönetlmlerl, belirlı siyasal görüşlere sıkı sıkıya bağlı ülkelerln egemenlerl. kendlleri gibi düşünmeyen yazarların, filozofların yapıtlarını yasaklamaya devam ediyorlar, ama onlarda da bu konuda bir gevşeme, bir yumuşama var. Şimdl bu kara llsteye gelelim. En başta Homeros... I. ö. 35'te Imparator Caligula, «Odyssea'nın Yunanlılcrda özgürlük sevgisinl uyandıracağı korkusuyla yasaklamış. İ. S. 8'de Roma imparatoru Augustus Ovidius'u sürgüne yollatmış. 1559'da Papa, Dante'nin yapıtlarını yasak ilân etmiş, 1437'de Boccaccio'nun kitapları yakılmış. Boccaccio'nun cilesi yirminci yüzyılda da sürmüş, ABD'de kiml yerlerde «Öyküler»! toplatılmış ,Volteire'de üstüne şimşek çekenlerden. 1752'de «Felsefe Üstüne Mektuplarsı Roma yasaklamıs. 1929'da Boston'da, 1935'de Sovyetler Birliğinde de yasaklanmış. Rousseau'nun tüm yapıtları dc 1935'de Sovyetlerde yasaklanmış, ama aynı yıi içinde yasak kaldırılmış... Sürüp giden bir kara llste: Paine, Stendhal, Helne, Goethe, Balzac, Hugo, Flaubert, Tolstoy, Zola, Joyce, Huxley, Faulkner, Hemingvvay, Kemarque, Sartre... Hepsi şu ya da bu ülkede yasaklanan yazarlar olmuşlar, ama bir süre sonra bu yasaklar kaldırılmış... ilginç yanı şu ki bu yasaklamaları koyanlar, mahkemelerde bu yazarları suçlayanlar, tutuklanmaları İçin karar verenler silinip gitmişler. Adlarını ne bilen ne anımsayan var, ama Voltaire'ler, Rousseau'lar, onlar gibi düşünce ve sanat adamları insanlığın belleğinde yaşamakta... Türkiye'mizde de zaman zaman kitap toplatmalara başvuran yönetimler görülmüştür. Geri kalmış toplumlarda, yazarların, düşünürlerin sık sık suçlandıkları herkesin bildiği gibi gerçektır. Kendine güvenen yönetimler, yönetim adamları yazarların eleştirilerinden.gerçeklerl dile getırmelerlnden ancak memnun olurlar. Herkes bilir Atatürk döneminde Nazım Hikmet'in şiir kitapları rahatlıkla yayınlanir ve okunurdu. O günlerin Bibliografya dergilerinl karıştıranlar «Marksist Literatün» başlıklı bir bölüme rastlayocaklardır. Ne var kl daha sonra, tek partili ve cok partill dönemlerde yazarlar, edebiyatcılar yazdıkları roman, öykü ya da şiirler yüzünden tutuklanmışlar, kitaplarının toplandığını da görmüşlerdir. TYS yayınlarında 1976 da basılan «Toplalılan Kltaplardan Seçmeler» adlı kltabı gözden geçlriyorum. O günün ikttdarı okui kltaplıklarmdan bazı yazarların yapıtlarını »oplatmış. lclerinde benlm de bir romanım var. Altan, Nesin, Başkut, Bilbaşar, Baykurt, llgaz, Y. Kemal, Öz, Yıldiz vb. yazarlann yanısıra Gogol, Bamus, Sartre vb. de yer aiıyor. «Cumhurlyetste o günlerde yayınlanan bir yazımı şu sözlerle bitlrmişlm: «Kitap toplatmak, kitap yakmak, kltaplara kızmak, kitap düşmanlığı bayrağıyla edebiyatcılara, yazarlara savaş açmak, sonu yenilglyle bltecek bir uğraştır. Çağdışı, Insanlık dışı, yararsız bir çaba.» OKTAY AKBAL Nedir Kitaptan Istenen: II okurlardan. ODTU öğrencileri ve yurt sorunu ODTÜ öğrenci yurtlarmda bir süredir gündemde olan, çok sayıda öğrenciyi rahatsız eden, kız ve erkek öğrenciler arasında ayruna yol açan bir takım uygulamalardan söz etmek istiyoruz. Kız ögrencilerin 2l.30'da kampusta, 23'de ise yurtlarda bulunmalan gerekiyor. Bu da kampusun kent merkezinden uzak olması nedeniyle kız ögrencilerin kültürel etkinliklerden, sosyal ilişkilerden kopmasını getiri yor. Kaldı ki 22 ve 23.40'da kentten kampusa servis var. Bu servislerden sadece erkek öğrencüer yararlanabili yor. Bir başka uygulama ise (Yine sadece kız öğrencilere) hafta içinde evci çıkma yasağı. Kız öğrenci hafta ıçinde aüesinin bulunduğu kente gitmek istese, kendisinden, noterden onaylı belge, (£ve gittiğine illşkin) düğün davetiyesi, hastahk raporu, hatta gidiş dönüş otobüs, tren biletleri gibi gu lunç bslgeler istenmekte. Eğitim sıstemi, ögrencilerin birbirleriyle yanştınlma sı olan ODTÜ ve yurtta kalan öğrencileri, şehirde ailesinin yanında kalan. ya da ekonomik koşulları elverip ev tutan öğrencilerden daha da ayırau son uygulama ise, elektrik ocaklarının top latılması oldu. (Çaydanhk, tencere, vs.. bile). Yemekhanedeki yemeklerin, kantınlerdeki çayların kalitesizliği üedeniyle, elektrik ocak lan ile yurt odasında yemek çay yapan binlerca öğrenci bu son uygulama ile çok güç durumda kaldı. Çok geç saatlere kadar, bazan sabaha kadar çaJışan öğrenci yemek bir yana, sıcak bir bardak çaydan yoksun bırakıldı. İlginçtır ki, öğretün üyelerimizin pek çoğunun bu olaylardan haberi yok. Kişisel ilişkilerimizde bunlan ilettiğimizde oldukça şagırdılar. Yasalanmızın reşit insanlara tanıdığı haklardan ODTÜ yurtlan öğrencilerinin yararlanmasını engelle yen bu uygulamalann hangi mantıkla ilişkili olduğunu kavramak güç olsa gerek. ODTÜ YUTLARINDAN İKİ ÖĞRENCİ K Atamamız neden yapılmıyor? Konya Egitim Enstitüsü'n den 22.12.1980 tarihinde me zun olduk. Atamamızla ilgi li tüm evraklan dosya edip, okula verdik. Kuralarımız çekildi, çeküecek diye iki yıl bekletildik. Çekilen şubat kuralannda 119 arkadaşla birlikte kura dışı kaldık. Okula ve Bakanlığa yaptı ğunız müracaatlarda, dosya larımızın Bakanlık'ta toplu ca kaybolması üzerine kura dışı kaldığımızı öğrendik. Bakanlık yetkilileri, «Bu, Ba kanhğın hatasıdır, okuldan dosya verdiğinizi isbatlayan resmi yazı getirdiginiz takdirde kuralarınızı mart ayı içinde çekeriz» dediler. SÖy lenen tüm formaliteleri bir ay önce tamamladık. Ancak bugüne kadar atamamız ya pılmadı. Ekonomik durumlan zayıf ailelerin çocuklanyız. öğretmenlik yapacağız düşüncesiyle bir başka işe de giremedik. Bakanlığa va okula yaptığımız başvurular bir sonuç vermiyor. Mağduriyetimizin giderilmesini bekliyoruz. Zeklr KÎBAR Kulu / KONYA Ankara Ünlversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulundan Doç. Dr. Metin Kazancı'nm bir incelemesinden gelişigüzel derlediğim sayısal gerçekler, çağımızda kitlelerin ideolojlk yönlendirllmesindeki araçlarm ve silahlarm nitellği konusunda îikir verebilir. ABD'de kitle iletişim kesiminde çahşanların sayısı 1 milyona yaklaçmıştır. Ingiltere'de ailelerin yüzde 92'sinin, Hollanda'da yüzde 88'inin, Fransa'da yüzde 70'inin televizyonu bulunmaktadır. ABD'de 1973 yılında yalnız film dışsatımmdan sağlanan. gelirler 324 milyon dolardır. Uluslararası beş büyük haber ajansı yeryüzünde haberleşmenin yüzde 80'inl üretmektedir. Beş büyük ler denen bu ajanslar, radyo, televizyon ve gazetelere yönellk haberleşmenin yüzde 50'slnl kapsamaktadır. Bu ajanslar AP (Associated Press) UPI (United Press tnternational), AFP (Agence France Press). Reuter ve TASS'tır. AP ve UPI, Amerikan AJanslandır. AFP, Fransa'nın, Reuter îngiltere'nin güdümündedir. Türkiye'de sesi hiç duyulmayan TASS (Sovyetler Birliğl) 100 ülkeyle baglantı kurmustur; yalnız Sovyetler'de 3700 gazete, 50 radyo, 80 televizyon istasyonuna haber taşımaktadır. • TRT programlarında ABD kaynakh yayınlar egemendir. Kuşkusuz bu yayınlarm ideolojik etklsl büyüktür. Türkiye Radyo ve Televizyon programlarında Amerikan kaynakh olanlar yuvarlak sayıyla yüzde 50'yi kapsamaktadır. Dış kaynakh dizi filmlerin İse yüzde 91'i Amerikandır. Azgelişmiş ülkelerin tümünde yabancı kaynakh yaymlar yüzde 50'nin Üstündedir. Gelişmiş ulkelerde oran tersine dönüyor. Fransa'da yerli program oram yüzde 81, Federal Almanya'da yüzde 75'tir. Dünya iletişim pazarını etkileyen en büyük güç Amerika'dır. Kuşkusuz bu yaym gücü en büyük ideolojik silahın kullanılması anlatnına geliyor. • Türkiye'de elinize bir gazete aldığınız zaman dünya haberlerüıin Amerikan süzgecinden geçerek (UPÎ ve AP) sayfalara yansıdığını görürsünüz. Yabancı haber tekellerlnin egemenligi altındayız. Bu tekellerin yanlışlarmı ve propaganda amaçlarını ortaya koyan' gazete ve yazarlar azdır. Tek yanlı ideolojik propaganda altmda Türkiye'dekl kitleier şartlandınlmaktadır. Peki çare? Çare fikir özgürlüğüdür. Kğer fikir özgürlüğü sağlanamazsa, insanımız özgür tartışma ortamında düşünmesini öğrenemezse, yabancı ldeolojilerln baskısı altında mantığımız gün geçtikçe köreltilecektir. Sosyal Güvenlik Bakanhgına Bizler S.S.K. Eytlp Hastanest Sağlık Okulu mezımu Yardımcı Ebe ve Hemsireleriyiz. Yurdun her köşesinde canla başla çalışan her an hastasıyla ilgilenen, her türlü fedakarlüclara göğüs geren biz yardımcı personel adeta sağlık personelinden soyutlanmış durumdayız. Hernekadar yarduncı hemşire olarak stfatlandınlıyorsak da özünde böyle oünadığını sider daha iyi takdlr edersiniz. çünkü tam bir hemşire görevi yapıyoruz. (Nöbet, tedavi, hastabakıcı v.s.) Durum böyle iken normal hemşire oku lundan mezun olan arkadaşlanmıza verilen özel hizmet tazminatınuan yararlanaınıyoru*. Oysa «eşit ise eşit ücret» kurah çağdaş dünyanın her yamnda geçerli temel sosval adalet Ukesidir. Yurdun her köşesinde saglıK hizmetinde emeği geçen biz yardımcı personeli de gözönüne alarak mağduriyetimizin önlenmesi için ilgili mercilere dlleğimizin bfldirilmesine emir ve müsaadelerinizi saygüanmızla arzederiz. 25.3.1982 tSTANBUL YARDIMCI HEMŞİRE VE EBE'LKRÎNDEN BİR GRUP. Ihtisas sınavlarının sonucu niçin değistirildi? Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının 21 28 aralık 1981 tarihlerinde açmış oldugu ve yılda bir kez yapılan üıtisas sınavlanna katıldık. 15 şubat 1982'de kimlerin smavı kazandığı kesin olarak listelerde açıklandı. Bu arada, bu kesin liste uyannca birçok hekim arkadaşımız görevlerinden istifa ederek, bir bölümü de muayenehaneıerini kapatarak, atama kararını beklediler. Bu araaa çeşitli Tıp Fakültelari'nce açılan ihtisas sınavlanna katılmaya da gerek görmediler. Şimdlye dek görUlmemiş bir uygulama üe kesin llsteler değiştirilerelc yeni bir llste Ue smavı kazanmı^ olanlann bir bölümü kazanmamış, sınavı kazanmanuş olanlann bir bölümü de kazanmış duruma geldileı Bu uygulama Sağlık Bakanlığınca sınav JUrisinin değerlendirme hatası olduğu ve Jürl için soruştunna şeklinde açılacağı açıklandı. Bu arada bia işlerlnden avrılan ve muayenehanelerini kapatanlar ortada kaldık. Yaptığımız başvurular bugüne kadar sonuçsuz kaldi. Oysa kl bir başka Fakültenin açtığı smava girer ve ortada kalmazdık, Bir Grnp Hekim (5OYLOnCE) (Cumhuriyet 5 NİSAN 1932 BULGARÎSTAN'DAN GELEN SÎGARALAR DUn bu mesele hakkında İlgili makamlar neadinde tahkikat yaptık. Aldığımız bilgilere göre, Bulgaristan'a şimdiye kadar, ne resmi ne de özel hiç bir sigara siparişi verilmemiştir. Buna göre yan resmi bir Bulgar gazetesinde memleketimize ithal edildiği söyıenen bu sigaralann hudutlarımızdan kaçak olarak SOkuldUğU Suyumuz gündüz akmıyor Evinize taşındıguuzdan buyana 15 yıl gecmiş olsun ve siz hala gündüz evinizin çeşmelerinden su aktığını görmeyin. Olur mu böyle çey? îstanbul'un Beylerbeyi' nin Küplüce'si Pala apartma nında oturursanız olur. Apartman sakinleri olarak sorunumuzu defalarca ilgili lere bildirdik evimlz çevresinde bulunan kesimde durum aynıdır haftada 23 kez gece saat 3'de su geliyor ve vatandaş gece su telaşma düşüyor. Yeter artık. sorunumuza bir çareyi çok sayın ilgililerden bekliyoruz. APARTMAN SAKİNLERÎ Milli Eğitim Müdürlüğüne 200 metre mesafedeki İstanbul Kız Lisesi öğrencilerinin eğitim hizmetinde kullanılan Okul Konferana Salonu okulun onarım işinl yapan Müteahhltln emrlnde atelye ve şantiye binası olarak kullanılıyor. Okula ait elektrikle makineler çalışıyor. Devlet malı salon 2 seneye yakın bir zamanda büyük maddi hasar görmüştür. Bu na sıl olur? Merak edlyor ve sırası ile Milli Eğitim Müdürluğünden, Okul Müdürlüğünden. Okul Aile Birliğl ve Koruma Derneğinden cevap bekliyorum. Bir Vell (islm ve adresl saklı) İlgililerden yanıt bekliyorum dır. DOCtnun ilanıC Diplomalı bir Macar Madamı kadınlara, erkeklere ve çocuklara asri, klasik ve ritmik dans ve jimnastik dersleri veriyor. Zayıt'lama mutlaktjr. Rumba dansı sürat ve kolaylıkla öğre tüir. Elhamra Pasajı. Beyoğlu. DÎPLOMALI MACAR MADAMI ^ y Sayın hekim ve eczacılanmızm dikkatine Solunum veDoiaşım Uyancısı ^ Bronkodilatatör Cumhuriyet Sahlfai: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. adına :., NADİR NADİ : Genel Yaym Müdürü: ..„.. Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: Basan ve Yayan „.... HASAN CEMAL . EMİNEUŞAKLICİL . OKAYGÖNENSİN .Cumhuriyet Matbaacılık VB Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kulusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) 120 KALEM MUHTELİF KESİCİ TAKIM VE EL ALETİ SATINAUNACAKTIR Şartnamesi, bedelsiz olarak asağıdakl adreslerden »• toabilir. 1 KARABÜKTE: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedaıik ve îkmâl MUdürlügümüz. 2 ÎSTANBULT3A Sirkeci, YaUköşkü Cad. Yaultöşfeü Han Kat: 45'deki Mümessilliğimız. 3 ANKARA'DA: KüçUkesat, Büklüm Sokak No. 22'deki Genel Müdürlüğümüz. tSTEKLİ'lerin şartnamemiz esaslanna göre hazırla yacakları kapalı teklif mektuplarım, geçicî teminatla. larıyla birlikte en geç 28 nisan 1982 çarşamba günü saat 14.00'e kadar Karabük'teki müessesemiz Haberleşme ve Arşlv Müdürlüğünde bulundurmalan ilan olunur. Bakanlık: Astım ilâcı piyasaya verıldi Gazetenizin 18.3.1982 tarlh ve nüshasmda yayınlanan «Astıra tlacı Bulunmuyor» başlıklı yazıruz incelendl. Yazıda konu olan (Dyspne Inhal) adlı ilacın hammaddesl temin edllmiş olup, mart ayı İçinde piyasaya verilecektlr. Bllgl edinmenizi rlea ederim. Naci ÎLHAN KORAL EFEDRİN Damla BÜROLAR. > ANKABA: Konur Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 »İ2MİR: « . Hallt Ziya Bulvarı Uo: 6S/3 Tel: 25 47 0913 12 30 • ADANA:« Afatürk Caddesi, Türk Hava Kurumu Isham Kat İ / î Bol miklardaîıphizmetine verilmiştir Not: KORAL Damla daaynca mevcuttur. Tel:1455019731 . TAKVlM 5 Nisan 1982 öâLE 13.17 İKİNDİ Flaç San.Ltd.Stî.kanbut İMSAK 4.56 aüNEŞ 6.36 AKŞAM 19.38 YATSr. 21.12 16.54
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear