Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhurîyet 8 27 MART 1982 ATANMA EMRİM GELDİ, JANDARMADAN AYRILIYORDUM. BÖLÜĞÜMDEKİ ERLERLE TEKER TEKER HELALLAŞTIK. YOLA KOYULDUM. YİNE GARZAN'A DEK ATLA GlDİP ORADA BİR ARAÇ BULARAK SİİRT'E ULAŞMAK GEREKİYORDU. MADANOGLU Beni mahkemeye veren Siirtli kamyon sahibi ile duruşmada barışıyoruz Gozlüklü yaslı bir yargıç kursude oturuyor. R17 duruşma odasındaa çıkhk, mubaşır beni yakaladı Sergildaryan. dedi. O 7arnan Serkldoryan sigaralan vardı. Anlaşılan yakamt sıyırdığım için mübaşir de kendısıne duşeni istıyor Bır 50 kuruşluk uzattım! aldı cebine attı Barışcü yaklaşım içinde Sonra gıttık Mahmut Çakonuşmam havayı değıştır vuş'la kahveye oturduk. dı Yargıç yine gözluklenÇavuş dpdi kinm ardından deneyımlı ba Ben sonradan arastırkışlannı Mahmut Çavuş a dım. sen çok iyi bir adamçevırdı mışsın. mertmişsin. cefeerliy Mahmut Çavuş, bak mişsin . (Ciğerliymişsin). Yüzbaşı Bey ne söylüyor? Orada yurekli, resur anla» Yargjcın bı?ı banşfırmak mına «cegerli deyıml kulistedı^ını anladım Mahmut lanılıvor Ben de gerekli şey Çavuş a dogru yoneldım Yar lerı soyledım Mahmut Çagıç bıra? daha ba^kı vapfı vusla ahbap olduk Çavuş da dırenmedı Brn PÜ Siırt'te bu dostluk sürdü mi uzattım kucaklaştık ba gıttı rıştık Bır rahat soluk alıp Gar?an'dan Sıırt'e böylecd «oh» çektım ıçımden . gpçtım. Çunku kurmaylıga sıvanıyordum; boyle bır ış horşeYARIN: Sinek yiyen yı altust edebılırdı Yargıç karan ya^dırdı kırlangıç... 55v Ben de çok severdim hayvanları... Elınden mavzeri aldım, çok duygulanmıştınv Hadl yurü, dedim, orlahkta görunme... i Yargılaıuyorum Atanma emrim geldi. ' Jandarmadan aynlıyorÖum. Bölüğümdeki erlerle teker tekcr helallaştık, arkadaşlarla kucaklaştık. beni uğurladılar yola koyuldum. Yine Garzan'a değin atla gidip orada bir araç bularak Siirt'e ulaşmak gerekiyordu. Garzan'a vardık. Çarşıda kıhğmdan rnübaÇir oldugu anlaşılan biri yanıma sokuldu: Yüzbaşı Cemal Beg slz ntislniz? Evet Möbaşir alivle yol gösterÖi; bir fiyakayla: Öyleyse büyürün mahkemeye... Garzan'a gittiğim zamanIsr iîçenin iîerl gelen devlet görevlileriyle konuştuğumdan nriıbaşir beni sanınm ta nıyordu; anig davranış biçiminden anladım ki bu işin içmde bir is var. Ses çıkarmadım, onıı izledim. Daha önce bir kavga yuTunden kısa süre hapiste yat tığımı anlatmıştım. Böyle şpvlpr kurmaylıga engeldır. Şundi basıma bir ikinci bo~ la mı çıkacaktı? Ne oldu£unu da sormadıra, mübaşire. öyleyse düs önöme, de dim. Mübaşir önde ben arkada mahkemeye vardık. Toprak damlı bir ev. Yanyana iki odası var Mahkeme salonu soldakiymîş. Ben tam gırecekken mübaşir durdurdu: Palaskayı çıkar. Karargâh subaylan komutanın yanma palaskasız gı~ rerler. Ama o karargaha bağlı birlik komutanlan palaska çıkarrnazlar. Böyle gö renekler oluşmuş. O zaman omuzdan atkılı kayışı olan subay kemerlertne palaska deniyordu. Mübaşirle yîne tartışmadım «Subay palaskasını çıkarmaz» demedim. Kaygıhydun, olay çıkarmak istemiyorum: kurmaylığj kafama koymuştum. Palaskayı çıkanp orada bir çiviye astım; Içeriye girdim. Loşça bir oda. Iş Tathya Bağlanıyor Sag yanda esmer, uzun boylu. kara kuru bir kâtıp yazı makinesınm başında Sol yanda bir kalabalık. Ön lerinde Mahmut Çavuş Anlaşılan Mahmut Çavuş bazırlıkh gelmiş. tanıklannı da beraberinde getirmiş. Durum iyi değıl. Yargjçın karşısındayım A dam gozluklerini düzelterek bana bakti: Admız, soyadınız, doğıım tarihiniz... Belîrli saptamayı yaptıktan sonra Mahmut Çavuş'un Garzan'da kıhğından mübaşir olduğu anlaşılan biri yanıma sokuldu. «Yüzbaşı Cemal Beg siz misiniz», «evet» Mübaşir eliyle yol gösterdi; bir fiyakayla «öyleyse büyürün mahkemeye» dedi. dav a dılekçesmi okuttu Dınledım Ama dınledıkçe kendi dıme «meğer ben neler mışıın» dıye duşunmeye ladım Mahmut Çavıış yı şışirdıkçe şışırmış hukümete vahye bıle retmışım, dpvlete karşı mışım Yargıç sordu Ne diyorsunuz Yüzbası Bey? Hakım Bey. dedim. Mahmut Çavuş daha önce Tumen ve Tabur komutanlık larına bırer dılekçe ile başve benden şıkâyetçi kerı yap bsş olaben kufçık olmuştu O dilekçelerle bu iddialar arasında buyuk aynlıklar ve çelişkıler var O dılekçelerın getirtilıp okunmasını istıyorum Boylece ışı uzatmış oluyordum Sonra sözumü surdürerek dedım ki: Ben Mahmut Çavuş"la kavga etmek istemedim. ken dtsine derdimi anlafmak için eiiıtıi uzatınca, o yinlış anlach; elimi alıp basitrdı. Bpn de kavgaya girişiyor sandığımdan üzücü bir olay mey dana geldi. K6tü bir niyetim yoktu. Mahmut Çavuş'u tanımam; bir kastım ya da duşmanlıgim olamaz. Mustafa EKMEKÇİ 6Erzvırum'a gerl dönüs, Erzurum'dan da gen donuşu ızledı. Trenle geldiğım yolları otobusle geri dondum göz göre gore. Güneye inmek ıçın, en akılcı yolun Tuncelı uzerınden Elazığ olduğunu soyleyenlenn kulaklannı çmlattım Elazığ'a kadar. 06 PA 490 numaralı Mer cedes 302'nın kaptanı Binali Ayaz, Erzincan yol ayırımındakı Mutı Köprusune ıkıncı vıtesle gırdı. Muti Koprusunun başından Pulumur'e kadar 24 kılometrehk yolu ıse. tam dort saatte. binnci vıtesie tamamladı. Geçtiğimiz yerlera. dondügumuz kıvrımlara yol denirse. •Kop'tan geçtim, Zigana'da uçtum Kızıldağ'da kışladım. Sakaltutan'da meslefti boşladım abi. ama böyle vol görmpdim» dıye yakındı 29 vıllık şofor Bınalı kaptan: «Viraj olur eyvallah, kar olur, buz olur yağdıranın hikmpti. Ama in ye rp, vüru yanımızda. Egpr avağm burkulmazsa gözum körolsun. Yol değil, rendpre bu Gidene de gö türene de işkence.» Tek kaptanla mı gideceğiz' Done döne başı doner tek kişinin de.» •Ne tek kaptanı abi, dört tane şoförü var bu arabanın. İkisl de yetmez öçtt de. ŞJmdl böyle knzu frfbl gfirme, havayı. 15 dakikada kapanır Pfllflmflr Dpresl. Bir tipl. en azından bir gün burdasm. M« rak ederek Mrşey yok aaIinda fpdarfklldfr bfzlm araba. Geçenlerde dört gfln kapalı kaldı Pulümür Derpsl. Allabtan içinde araba yokmuş. Ama biz yolun tam orta yerinde 12 saat kaldık.» Hantadan bskınca. hole hele Karayollan yol ha ntasmdan bakmca pınl pınl yol görünüyor. Erzurum Elazıft arası 6 7 saatlik bir yol diyor insanlar, yoîa düşmeden önce Geceyansına bir saat kala sönmeven bırkaç ışı&> kalan Tunceli'den geçiyoruz. Yeryüzün den kar kalkıyor Giınlerdir nhştıgnm beyazlık gerilerde kahyordu yavag yavaa. Yemek yemek icin Pülümür'de durduk Lokantanın perdeyle bölünmüş ar ka tarafmda bir rakı gurültüsü Garson kuia^rıma pgılip. «Zivafpti var hükümetin» dedi Ve Pülümür'ün devlet erkanını saydı tek tek Lokantanin içinde ustalıkla gerçekleşmiş bir güvenlik önlemi de var Gö7'erinin bebeklerindp vatan sevgisi jandar malar. yemeden içmeden. muşteriymiş gibi dağılıp ofurmuşiar. masalara birer ikişer Kimse anlamıyor gibi. Biz yemek yedik, landarmalar yemek de ye mediler Elazığ'dan Malatya'ya doğru, bir bahar Içinden geçip gidiyoruz. Kömürhan Köprüsunde. Fırat'm boynuna geçecek demir halkanm anlamı daha açık seçik çıkıyor ortaya. 108 köy sular altında. 210 höyukle birlikte. I •• rdan iki kıs bir bahar Erbil TUSAl P «Bölgede büyük toprak sahipleri kulakları kirişte bekleyiş içinde.» verilmpdi mi? Verildi, ama çok azma..» »Bir oran verebıhr misınız7» • Arazisi kamula«tınlan lardan ^90'ına yenidon kiralandı bu topraklar. Müsteşarhk bunun için va sal bir dayanakta buldıı. Deniyordu ki. (Kamulaştirılan sra7İ ile toprak sabinp bırakılan arazi pger ifraz cdilmpmişsp, eski top rak sahibine kiraya vçrile bilir.) Bu yasal boşluktan vararlanıp at ovnattılar. Ifraz işlemini kim. avırma işlemini vanf, kim vapacak' TopraU sahibi ile toprak teformu? Toprak aâası î)p güdümtine eirmiş buıokrat vani Herspy Rozlpr önünde oldu. Bu ara?î!prf lıâlâ istiyorlar. Hprn kamulaştırma bpdpllprinin alinma«!ina. hem c;ki sahiplprincp işlpti'mesino gf>7 yrnnnlthı «Np riolaplar donriu baş ka dospm ağır mı kaçar0» «Hafif bile olur. Toprak sahipleri Tapu Kadastro Tapulama Müdürlükleri lle anlaşmayı da başardılar. Arazilerini anlaşmalı olarak yakınlanna da&ıttılar. 20 bin dönüm arazl kamulaştınlacaksa sonuçta kamulaştınlan arazl mno donümo indl. Sonuçta biliyorsunuz. 1757 sayih yasa Iptal edildl. Dagıtılmayan topraklann kiraya ve~ rilmesinde de yararlandı toprak ağalan. Yakın akrabalannı muracaat ettirdiler. Adam Urfa'da oturan bir manifaturacı. kayıtlara baksanız kiraya toprak almıştır.» KULAKLARI KÎRİŞTE BEKLİYORLAR «Bolge Mudurlüğundekiler ne yapıyorlar?» «Her ay maaşlannı alıyorlar güzel güzel. Kira mukavplelerinden para topluyorlar. Zamanı gelince de mukaveleleri yinellyorlar. Yetmez mi?» •Buyük toprak sahipleri ne yapıyor peki?» «Kulakları kirişte bekliyorlar. Onlar topraksız köylü de (bu fşin basındakiler toprak ağalanndan yana) fikrlni kabul ettirdiler. Bu yaklaşımdan hosnutlar bir kere. Ankara'yı kolluyorlar sürekli. Yapılan herşeyin noktasuıdan, virgülünden haberlerl oluyor. Bir bakıyorsunuz ortalığı bir telaş alıyor. Neyin nesldir derken. bir öfereniyoruz ki, Ankara'da bir alt komisyon toplanmış, örneğin çiftçilikten başka bir işle uğraşmamak konusunda bir öneri getirmişler. Top lantı bftmeden telefonlar çalmaya başlıyor. Yenl önlemler almıyor. Urfa'da, 8 . 7 ay önce böyle bir olay yaşandı. Devlet Başkanı Kenan Ev re n halka, (Toprak Reformu f*n kısa zamanda çıkacaktır, gündemdedir) deyinc»», ortalık kanştu 20 30 kadar avukat barodan kayıtlannı sildirdiler hemen.» YARIN: DtYARBAKIR'DA DA BİR MASAL DINLEDİM... Bir Kokteyl... azar öğTetmen Osman Şahin anlattı; Toroslara kırlangıçlar baharda geldîği için, o aylarda dogan çocuklara. «Kırlangıç üşagı» derlermış. Kırlangıç uşağı çocuklar, iyi çoban olurlarmış, ıyı iş gorurlermış. Biz de yazar olduk işte... dedi Osman Şahın. ö*retmen iken, genç yaşmda emekli olmuş Osman Şahın. ~ Tam ögretmenlık yapacağımız sıraydı, dedi, emekli olduk işte! Yeterince konuşamadık Osman Şahin'le, ama konuşacağız... Y Fıkra Erzurum dolaylanndan; Selçuk Erverdl anlatmıştı, şoyle: Hasan aga ile Hüseyin aga dargınmıs. Doğrusu Hasan aga, Hüseyin aga'ran gonlünü kırmış, kusturmuş. Hilseyın ağa hacca gidip donmüş, dtnı b\ıtün Müsluman adam. Hasan aga da muzıp mı muzıp. îki dost arasındaki bu kuslüğlı eleştiren dostlan Hasan aga'ya: Yahu, dlyorlarmış, barışın; küslük olur mu ayıp. Ne yapayım o küstü. Arkadaşlan düşunüp, taşmmışlar; Hasan aga'ya: Sen. demişler, Hüseyin aga'nm gönlünü al. Hastaymışsın gıbi yap, yatağa yat, o dayanamaz gelır, banşırsıniK Hasan aga yatağına yatmış. Hüseyin aga'ya haber salmışlar. Boyle böyle, Hasan aga yatıyor, sent lstiyor. Gel de, snn gunünde helalleşin; demişler... Hüseyin aga, gelmış. Hasan aga yatağında yatmakta. Hüspyin aga seslenmış: ~ Hasan aga, bak ben geldlm; Ses vok. Hasan aga spsimt duyuyor musun? Hasan aga, hastaymış gıbt, yastığa kaykümısî Hııu. Ben geldîm bak, beni tamdın mı? Tanıdım; dive mırüdanmıs Hasan aga. Hüseyin aga sorrnuş. Peki, kimim ben? Sen, demıs, Hasan aga, Kaan'ın keşişl (papaa) il mısın? Htiseym aga, eskl arkadasınm tnuzipliğini anlamıs. Karsılık vermiş: sen boyle tanırsan gordüğünü sor lyUesirsm; d«miş . • * • Yunanistan'ın mılli günü kutlanıyordu. . Elçillk anababa giinüydü. Hamen hemen büyükelçilerln tümU oradaydı. Aınerikan Büyükelçısi Eobert Strauzs Hupe, bır köşede Bangladeş Büyükelçısi M. MurşOTe koyu btr söyleşiye geçımsti.. Bir kdşede gazeteciler, MGK Uyesi, Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun'un çevresini almışlardı. Foto muhabırlerl habire resım çekiyorlardı. Sedat Celasun'a anlattım lıkrayı, şöyle: îkinci Dünya Savaşı vıllan. Çankaya'da btr yemet Cumhurbaşkanı îsmet înönü veriyor yemegi. Sagında Meclis Başkanı, solunda Başbakan. Uzun bır «T» masa. Masanm ucunda, îsmet Paşa'nm oğlu Erdal ile yakın akrabası Şınasi Nahıt Berker. Konu; «tSavaşa glrellm nü, Rirmevelım mı? Girersek, ne yandan girelim?» öyküyü Şınasi Nahıt Berker'den okumustum. îsmet Pasa'nın sagından bir ses: Paşam, Almanlar tarafından gjrellın, bizlm lçln dsha iyl olur; Pasa, eUnl kulagına götürüp karşıhk verlr: Anlamadım; Bu kez, solundan gellr önert: ~ Pasam, îngılızler tarafından glrellm, Ingllizler tcazanır. ~ Anlamadım; Bu sırada, sofradakllere meyve suları dağıtılmakta. En uçta oturan Şinasi, garsona yavaşça: Azıcık votka da koy; dıye fısüdar. tsmet Paşa, karşıdan bağırır: Ne o Şinasi, votka mı lstıyorsun? Sedat Celasun, fıkraya çok guldüYunanlılarla o denli yakın olmuşuz ki, blzden onlara, onlardan bıze pek çok sözcük geçmış. TDK yayınlan arasında çıkan Aydm Köksal'ın yapıtuıda okudum. Yunanca'dan dilimize giren sözcüklerden bazalan: Ahlat, ahtapot, anafor, anahtar, avlu, barut, bodrum, boru, daktılo, defter, demet, diploma, efendl, egzama, elektrik, eroın, falaka, £asuly«, fayton, fener, fesleğen, fındık, fizık, gargara, gram, gtlbre, harita, hora, hoyrat, hunı, ırgat, ıskara, ıpotek, iskelet, kadırga, karakter. karanfil, kerata, kestane, kırat, klllse, killt, kllo, klraz, ldremit, koiera, koma, koro, körfez, kukla, kulübe, küp, lahana, lâstık, lamba, levrek, lımon, Utre, lodos, logusa, mandıra, marul, matematak, mendlrek, mengene, mermer, metelık, metre, midye, mlkrop, mimlk, mlyop, monoton, mozalk, musikl, müze, narkoz, navlun, omuz, organ, ödem, ökse (otu), palamut, panayır, panlk, panorama, papaz, pide, pilâkl, pilot, polemik, polls, poUtlka, poyraz, salya, salyangoz, selentere, sempatl, sınır, sıra, slfon, sUlndlr, slnarlt, slnema, sıstem, sist«re.~ TUrtc dlllnln Özleşmeslne karşı çıksnlar, Arapoa'dan. Osmaıılıca'dan yana olanlar, TUrk dlllne, Yunanca'dan giren sözeükterin Bnlaşması, TUrkçeleşmesl lçto ne derler acaba? Hiç düşünürler ml, bunu> * • • TOPRAK VE TRAKTOR Urfa yöresinde herkes Top rait ve Tanm Reformu Kanun Topraksız köylü yenl tasandan peü umutlu değll.. tasarısını bekliyor. Malatya 'da Keban Urfa 'da Harran korkusu var öylo hÇyükler var ki yer altında, sırtına kazmamn ucu her değışte dünya tanhi değışiyor. Höytıklerle köyleri bir düşünüyorum. Ğafer hö yük. örnegm: Fransız Arkeolog Dr. Cauvin'e göre ınsanofelunun ilk tarım denemelerini yaptığı yer. Es kı Tunç Devri, Orta Tunç Devri ınsanlarınin kullan dıgı tarım araçları bulunu yor toprağı bıraz eşeleyın ce. Kaldınp başımı Gafer köye bakıyorum Yüzbın yıl öncesi koşulların biraz değışıği geçerli tarım içm Dün yine el açarak boklenivor vine dona çevirmesin hava denıyor. Yakanp yalvararak. Höyüklere bakıyorum. köylerden utanıyorum. Kulusagı, Ağılyazı, Ada Oren. Korucuk, Toygar, Bındal, Efrıbük, Boyaca, Morhamam. Torunlu, Örmeli koyleri. iyi ki su altında kalacaklar diyorum. 210 höyük kalır da 180 koy kalmaz mı? Karakaya Golünden bu kadarcık dostluk olmaz mı? Şemsiyetepe, Imamoğullan. De ğırmentepe ve Pirot höyuk len Mılattan Önce 7 binıncı yılın uygarlık belge leri sadece Onlar da, Milattan Sonra 19R2'inci yılın uygarlık belgeleri, köy ler de su altında kalsın en iyısi... KAMULAŞTIRMALAR Sorun Karakaya Baraj Golunun sulan altında ka lacak böyukier ve koyler değıl. Şımdıden düşunulmesı gereken, ancak hıç duşunulmeyen, kamulaştırma sonucu Malatya'da meydana gelecek ekonomık, sıyasal ve topiumsal degışımın boyutlan. 65 koy Malatya'dan, 31 koy Elazıg dan ve bır köy Dı yarbakır'dan kamuJaştırı lıp mılyarlarca bra odene cek. Keban Barajı kamula^tırmalarının öykuleri kulaklarda hâla. 1981 yılında 2 mıiyar 600 mılyon, 1982 yılmda ise 7 mılyar lıra ayrıldı bu ış ıçın. Ma latya'da 42 koyden 10 bın parsel arazı kamulaştırılacak, şundıye kadar yarısının tespıti yapıldı. «Ke ban'da ne oldu. Malatya'da ne olur?» diyoruz: «MUyonlarca lîralık şam panya patlatıldı çevre illerin pavyonlarında. Mil yonların ipe sapa gelmez özgeçmişleri dinlendi ışıksız localarda. Malatya'da daha başka türlü olur bu faiz yarışı, kolay yaşama ya iter barai zenginlerini. Batan batar sonra. Kaçan kaçar.» Keban olayını başından sonuna dek lzleyen Fikret Oryam, olanlara dayanamamış da bakın ne demiş: «Bana Keban Barafına Cdenen kamulaştırma bedellerini ve Mus Ovasını verin, gerisine kanşmayın, çok değil iki yıl son ra Turkiye'nin en modern kentini kurayun.» Muş Ovasını değil de Fikret Baba, Keban'ı ver» selerdi sana. Bir de kamu laştırma bedelınin de üçte bırıni. Inanıyorum ki şımdı butün türbunleri fı sır fısır çahşıp aydınlık saçardı ülkerae. Nıye Muş Ovasını ıstedin ki? Keban Barajı kamulaştırmalarında Elazığ'da «Baraj avukatlan» bir uzmanlık dalını oluşturdulardı. Ya^al bnşluklardan yararlaıııp, devletin milyarlarca lırasını müvekkıl lerle bır güzel paylaşmış lardı. Şımdılerde îse. Malatya'da, «Avans verip peşin dava alan avukatlardan» soz edıliyor. Çan tasına para dolduran avu kat, mövekkil avına çıJcıyor. Nasılsa tespitler yapılacak Tp<ipitlerf» ıtirat da yapılacak elbet. URFA'DA KISA BIR ZIYARET Anlatmaya «67 yı! 8n ce hesaplar Toprak Tanm Reformunun getirecekleri ve göttireceklerine göre yapılıyordu. Simdilerde, böyle bir kaygu yoktu. Çiinkü Urfa'da artık herkes inanmıştir ki, «Tiirklye'de teform olmaz, olursa da faydası olmaz» diye başladı. Av. Feridun Yazar, Toprak ve Tarım Reformu konusunda topraksız köylünün yanmda yer almıştı. «Hersey, herkesln gözle ri önünde oldu» diye söze girdl. «Başıbos kalan Toprak Reformu Bölge Baskanlığı, toprak ağalan ile ilişki kurdular. Sonuçta, kendl arazilerini çok az para karşılığında klralamayı başardılar. Topraksız köylüye hlç toprak Öylo köyler var M zaten ha su altında, ha su üstunde, ya da ha yer altında. ha üstunde. Ama KAALI YOLLAR Mercedes 302'nln kaptanı, «Viraj olur eyvallah, kar olur, buz olur, yağdıranm hikmeti. Ama in yere, yürü yanımızda. Efeer ayagın burkulmazsa gözüm kör olsun. Yol değil, işkenced