23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 1982 Cumhuriyet 9 (Baştarafı 12. Sayfada) makta, çeşitli kişl ve gruplarca amaçlı, amaçsız, bilinçlt, bilinçsiz Meclisi ve hükümeti suçlamaya yönellk tatsız söylentilerin yapılmasına ve yayılmasına neden oJmaktadır. Ülkemlzi içinde bulunduğu çok kritlk dönemden büyük bir vatanseverllk ile kurtaran bugünku yönetimimlzin bu nedenle yıprntılmasınn gönlümtiz razı deöildir. Anarşi ve enflasyon belalanndan ülkeyi ve toplumu kısa zamanda kurtarmada çok büytik başarı sağlayan hükümetimizin bu konuda da gerekeni yapacağına olan sağduyu sahibl vatandaşlanmmn Inançlan, halen devam etmektedlr. Yukarıdadakısaca işaret ettiğimiz üzere, olayın başlamasında, geUfmesinde ve çözümlenmesi için bugüne kadar almaya çahştıği tedblrlerde en azından geclkerek kusurlu duruma dflşen veya düşürülen hükümetimizin, toplumda sosyal ve ekonomik büyttk yara açan banker olayına bundan böyle daha sağlıklı btr şekllde yaklaşarak. derde çare olacak tedblrlerl halkın yarasını ktsa zamanda ssnracak bir şeklide alacağına olan büyük guvenimizle aşağıdakl tekliflerimizi yapıyoruz ve bunun blzier için bir görev olduğuna inanıyoruz. DEVLET ÖDESİN Beşir Hamitoğullan İle Hayatl Gürtan'm, llgilllere bir födr oluşturması amacıyla hazırladıklannı belirttikleri raporda öneriler Ise şöyle sıralanıyor. «önerimizln temel unsuru, devletln kusurlu olduğu bu olayda taraf olmayı kabul ederek vatandaşın hakkını korumayı flstlenmesldir. Devlet vatandaşın bankerlerden alacaftım. aşağıdaki gJbl bir plan dahllinde ödemeyi üstlenmeli ve daha sonra da hazinenin Sdeyeceği mlktan llgililerden yanl bankerlerden tahsll etmelidlr. Devlet, çoğunlugu ekonomik bunalım karşısmda altınuu, evlni, egyasını satmak veya emekli ma&?ını kırdırmak •uretiyle bir kaç kuruşunu bir araya getirerek, alacağı faiz ile geçfminl en alt dflzcyde sağlamayı amaçlayan vatandaça, gerekirse bir yıl için faizsiz ofmak üzere hazine bonosu ve devlet tahvili vermelidlr. Böylece devlet, ilk aşamada vatandaşa ihtiyaç duydugu gOveni sağlamahdır. Bu ödemelerde belll krlterler dikkate alınabilir. Mesela. tlk yüz bin lira için yüzde 100, iklnci yüz bin lira İçin yüzde 90, üçüncü yüz bin lira için yüzde 80, dördünctt yflz bin lira için yüzde 70, beşinci yfizbin lira için yüzde 60, ve 1 milyon için yüzde 50 vb. Bundan sonrakl meblağlar için benzer bir hesaplama ile ödemeler mümkün olan kısa zamanda Ugililere yapılmalıdır. Alacak miktarı bir kaç milyonu bulan şahıslar için yapılacak ödemeler sırasında titiz davranılmalı menşe araştırması yapılmalı, nisbetler daha düştik tutulmalıdır.» Hamitoğulksn ve Kızılay'dan kan nasıl alınır? (Baştarafı 12. Sayfada) fak kan pusulasını belki S. kez okuyor. Pusulada Prof. Dr. Yüksel Bozer'ın adı yazılı. Aynca «Iki şişe sitratlı kan» yazıyor. Pusulanın arkasında okunacak şey yok. çunku boş. Aslında otursa iyi olacak ama, «Ya sıraro kaynarsa?» diye düşünuyor. Az önce elindeki reçetey le dışarı çıkan hemşire, nihayet döndü. Camdan kafa sıoı uzatıp, «Bu kan bizde yok» dedi. iyi giyımli, orta yaşh vatandaş, «Eşim yann sabah ameliyata girecek. Kan bulamazsam ne olacak? diye sordu. Az ftnceki neşeli hem sire asık bir suratla. «Ne bi leyim ben. Yok tste burda, git bu kan grubundan adam bul» diye sertçe çıkıştı. Kafasıru önüne eğen, belki bir saattir sırada bekleyen adam, sessiz salonun öbür ucunda kanepede oturan ufak çocuğunun elini tutup. yavaşça binadan ayrıldı. Sıra kasketl hafif yana devrü mis. birkaç günlük tıraşsız oldugu belll, sakallan, yüzü nü siyah bir perde gibi örtmüş, kısa boylu köylüye gel mişti. Elinde Ankara Tıp Fakültesi başlığını tasıyan, matbu bir reçete. Iki şişe kan istemlyle bekliyordu. An cak hemşireler arkaları sırada duranlara dönük, arata nnda gittikçe koyulaşan sohbetlerlni sürdurüyorlar, arada kıkırdamaya benzer gülme sesleri çıkanyorlardı. Bir süre daha bekleyen kflylü. sesini mümkün oldugu ölçüde incelterek hemşirelere seslendi: «Kızım. şu kan lan verln de gidelim. Kan lazım, bi yol baksanıza..» Hemşire. Np var?» deyip arkasına döndü Camdan kfmdisine uzattlan reçeteve; ardından köylünün suratına baktı Bağırmaya başladl: •Ne biçim reçeto bu? Dok torun imzası yok. Böyle reçete olmaz. Kan man veremem. Git rpçeteyi doktora imzaiatıp getir.» Yaşlı köylü, «Hastam var kızım. Doktoru nerede bulayım şimdi?» dempsine karsm. hırçın hemşirenin sö>ü nün dışına çıkamadı. Yavaştan, kimbilir şimdi nerede olan doktoru bulup, reçeteyi imzaiatıp. tekrar p;etirmek böylece jreldiğinde kanı, ya da hemşireyi bulursa ya da yenl bir kusur çıkmazsa iki şişe kanı alabiIecekti. Sıraya gireli bir saate yaklaşan gazeteci, gördüğü olayların dehşetine kapılmış. elindeki ufak kan pusulasını avuçlannın içinde sinirle sıktı. Sıra kendisine gelmişti. Köylüyü savan hem şire, gene arkasına dönüp diğer hemşirelerle sohbete koyulacaktı ki, biraz sert seslendi: «Bakar mısın?» diyereJc Hemşire. önce gazetecinin yüzüne baktı. Sonra ellni camdan uzatıp. «Ver» dedi. gazetecinin pusulasında da doktorun imzası yoktu. Res mi yazı hiç değildi. Sadece Prof. Yüksel Bozer'in adı vardı ve üzerinde «tki şişe sitratlı kan verilmesl» belirtiliyordu. Hastahanenin ver diği resmi ve matbu reçeteyle bir öncesine kan vermeyen, ona hiç vermezdL «Vermem» derse. bunca rezilliğin, sinirin. bekJemenin acısınj bemşireden çıkaracaktı. Kendisini buna hazırladı. Hayret hemşire bu pusulayı kabul etti. Ama bu kez ba^ka bir şeye takıldı reçeteyi göstererek. «Ne demekmiş sitratlı kan?» diye sordu. Gazeteci başka şeye ha zırlanmıştı ama gelene gidene bağırmayı, terslemeyi, geri yollamayı profesyonelce yaptığı anlaşılan hemşire başk« bir yerden tersledi. Gazeteci kendini toparladı. •Ne bileyim ben sitratlı kan ne demek? Bunu bilmek senin görevin. Kan işini ben değil, sen yapıyorsun» dedi. Pusulayı göğsünün hizasına getiren hemşire bir sü re pusulayı inceledi. Ağzın dan «Cık.. cık..» sesleri geldi. Sonra gazeteciye dönerek: «Buradaki kanlarunızın hepsi sitrathdır» diye karşılık vermez mi? MELEK Mî, BAŞKA ŞEY Mİ? Gazeteci en önde, arkasındaki sıra gittikçe büyüyor. Hemşire ise içeriye kanlan getirmeye gitti. Sonunda sit ratlı kan sorunu çözüldü. İki gün sonra ameliyat olacak olan gazeteci gerekli iki şişe kanı aldı. Ancalk iş burda bitmiyordu. Acaba aldığı kan, kendi kanına uyacak mıydı? Bunun için kros yapılmalıydı. Hemşire. «Yapamayız» dedi sertçe. Gazeteci, «Niye?» diye sorunca hakettiği yanıtı aldı: «Gidlp nerede ameliyat olacaksamz o hastahaneye yatacaksımz. O hastalianede kar.ınızı alacaklar. Sonra bize gönderecekler. Biz o za man krosunuzu yapıp neticeyi slze bildireceğiz.» Gazetecinin tepesi attı. 2 şişe kanı alıp hastaneye gidecekti. Hastahanede kanını alacaklardı. Aldıklan kan Gaziosmanpaşa'daki hastahaneden, Ankara'nın öbur ucu Mamak yolundaki Kan Merkezi'ne gelecekti. Kan Merkezi'nde Mavi Meleklerimiz gerekli krosu yapacaklardı. Kros sonunda kan uygun bulunursa ne alâ, ya buluntnazsa? Bu sırada has tahanede yatan gazeteciye duyurulacak. Tekrar sıraya girilip yeni kan alınacak. Ar dmdan tekrar kros yapılacaktı. Böyle şey olmazdı. «Kardeşim ben burdayım. Yapsana 9" krosu» diye ssrt bir çıkış yaptı. Çaresiz kalan vatandaş, Mavi Melek ler ne derse, ne kadar hakaret ederse, ne kadar işi yokuşa sürerse sürsün, kabul ediyordu. Ama bu gazeteci işleri biraz bozmuştu. Gazetecinin tahammülü kalmamıştı, gördüğü, tanık oldugu muamelelere. Hızla müdürün kapısını çalıp odaya daldı. Artık vatandaş değil. gazeteciydi. Müdüre bir bir anlattı. Müdür camlı böl roenin Mavi Melekleriyle bir konuşma yaptı. Gazeteci az sonra aşağıya indiğinde, aynı hemşireler tarafmdan pek bir kibar karşılandı. Kros yapmak için kanı ahnırken, bu kez daha önce aradığı kan bulunmayan vatandaş. yanında aradığı kan grubunda olan S kişiyle çıka geldi. Saat 15.30'du. Adam çaresiz ne yapıp ne etmiş, kan bulamayınca kimbilir nereden aradığı kan grubundaki S kişiyi bulmuştu. Sırada bekle yenlere bakmadan hemşireye sokuldu. Sakin bir sesle: «Hemşire hanım. 5 arkadaş buldum. Kanlannı alır mısınız?» diye kibarca sordu. Hemşire eskisini de aratan biçimde avaz avaz mı denir, yoksa çiğlık çığhğa mı denir. sesler çıkarmaya basiadı.«Bu saatte kan mı alınır? Toplayıp gelmiş adamları, kan a! diyor..» Tartışma demeyelim. adamm hemşireye yalvarması sürerken. gazeteci krosunu yaptırmış, kapıdan uzaklaşıyordu. İcinden, «Bunlar nasıl Me lek?...» diye sorarak!.. OPECin referans fiyatı 34 dolar • 20 Mayıs'a kadar OPE& in fiili üretim tavanı günde 17,5 milyon varile indi. Ekonoml Servisi Viyana'da çok sıkı güvenlik önlemleri altında bir danışma toplantısı olarak başlayıp o'lağanüstü konferansa dörıüşen görüşmeler sonucunda OPECin 34 dolarlık «referans Hyatı»nı korumak için üretim tavanını günde 18 milyon varil olarak belirlediği açıklandı. îki gün süren toplantı sonrasmda yapılan açıklamada OPECin 20 mayısta Ekvator başkenti Quito'da yapacağı toplantıya kadar bu üretim tavanımn aşılmaya cağı ve durumun bu toplantıda yeniden gözden geçirileceği kaydedildi. Açıklamada aynca Birleşik Arap Emirllkleri Pet rol ve Enerji Bakanı Şeyh Ma na Sait Oteyba'run yeniden OPEC Eaşkanlığı'na seçildiği ve onun başkanlığında görev yapacak bir Bakanlar Komite si oluşturuldugu da belirtildi. Yeni oluşturulan Bakanlar Komltesl petrol piyasasındaki gelişmeleri sürekli izleyerek bun dan sonra yapılacak OPEC top lantılarına öneri getirecek. OPEC üretim tavanım günde 18 milyon varil olarak sınır layan karar uyarmca hangi Ulkelerin üretlmlerini ne kadar düşürecekleri tartışması, BAE* nin üretimini günde 450 bin va ril düşüreceğirü büdirmesiyle açıklık kazandı. Suudi Arabistan'm kendi üretimini OPEC kararından bağımsız olarak 1 mayısa kadar günde 500 bin va ril düşüreceğini açıklamasıyla da OPECin fiili üretim tavanımn günde 17,5 milyon varile ineoeği ortaya çıktı. OPEC üretiminin halen 18,5 milyon varilin biraz üstünde oldugu anımsandığında BAE ve Suudi Arabfstan dışmda kalan OPEC Ulkelerinin önemli üretim diişüşlerine zorlanmalanmn söz konusu olmadığı anlaşılıyor. OPEC Başkanı Şeyh Mana Sait Oteyba örgütün almış olduğu bu kararla etkinliğini ka nıtladığım ve 34 dolarlık referans fiyatmı korumak için gerekirse üretirni daha da düşürebileceklerini kaydederken tarafsız gözlemciler günde 17.5 milyon varillik bir üretim tavanımn petrol arz ve talebini yeniden dengeye kavuşturarak fiyatlardaki düşüşü önleyebileceğinl kaydediyorlar. Ancak Libya, Cezayir ve Nijerya'nın üst.ün kaliteli petrolleri için OPEC referans fiyatı Uzerine koydııklan fiyat farklarının azaltılabileceği ve b u ülk«!erin fiyatlannda 1,50 dolarlık indirimlerin gündeme geleblleoeği belirtiliyor. Silah kacokcılığının (Baştarafı 8. Sayfada) çok yakın dostluk kurdu. Beyrut gece kuiüplerinde görülen ve bir tngillz bayan ile evlenen Ka şıkçı, kısa sürede sivrildi. tngiliz firmalarının Rolls Royce'un ve Marconi'nin temsilcillklerinl aldı. Kaşıkçı'nın yükünü tuttuğu tlcaret, Yemen1deki iç savaşı yıllarına rastlamaktaydı. Böylece sırtını Suud hanedanına dayayan Kaşıkçı, gün geçtikçe güçleniyor, yayılıyordu. GünUmüzUn, bir başka Zaharoff'u Kaşıkçı, Saray üzerindekl etkinliği nedeniyle Ingiliz ve Ame rikan şirketlerinln kilit adamı oldu. Amerikan petrol şirketleri de Kagıkçı ile ilişkiler kurdular. Kaşıkçı özgün biçimi ile «Khashoggi» günden güne parlıyordu. Lockheed firması da bu ara kendisl ile temas kurdu. 1964 yılında imzalanan bir antlaşma ile Kaşıkçı, Lockheed şirketinin adamı oldu. Aslında Kaşıkçı. doğrudan doğru ya Saray'ın adamıydı. Ve Lockheed. yalnızca Suudi Arabistan'da değil, temas kurduğu her ülkede rüşveti, Kaşıkçı aracılığı ile ödemekteydi. Kaşıkçı, kendi adına Llechtenstein'de de şirketler kurdu ve Avrupa pazarlarına da açıldı. Temsilcisi oldugu Lockheed şlrketinln uçak alım lan için dünyanın birçok ülkesinde rüşvet dağıttığı ortaya çıktıktan sonra Kaşıkçı. daha dikkatli çalışmaya başladı. StTASAL İLtŞKtlEftt Adnan Kaşıkçı, yalnızca silah ticareti ile uğraşmaz. Aynı zamanda, «agababası» Vasll Zaharoff gibi siyasal ilişkiler kurar. örneğln, Kaşıkçı, ABD seçimlerinde Başkan Nixon'u destekler. Nixon ile çok yakın dost luk kurar. Seçim öncesl başlayan Nixon Kaşıkçı dostluğu Nixon'un Watergate skandalı ile Beyaz Saray'ı terk ettiği güne kadar devam eder. Nixon'un Beyaz Saray'da oturduğu günlerde Ka şıkçı, okul arkadaşı Ürdün Krah Hüseyin ile Nlxon arasındakl buluşmayı sağlar. (The Arms Bazaar, s: 191). Kaşıkçı. Nixon'un 1972 yılındakl seçlm masraflarına bir milyon dolar İle katılır. Ünlü Mısır'lı gazeteci Ha san El Heykel, «El Ahram» gazetesinde, Nixon" un 10 12 milyon dolar Arap parası ile desteklendiğini yazar. Nixon'un secim kampanyasma, son günlerde bir Türk yazarının da hararetle övdüğü Northrop firması da katılır. 1971 yılında Northrop firması Kaşıkçı ile anlaşır. Kaşıkçı, «Tiger» uçaklarının satışında aracılık eder ve bir milyon dolar dolaylarında komis yon ücreti alır. Kral Hallt ile Northrop arasındakl anlaşmayı sag layan Kaşıkçı'dır. Northrop firmasının tem silcisi Kaşıkçı, aynı zamanda, Lockheed'in de temsilcisiydi, bütün şirketler peşindeydl. Çünkü Kaşıkçı, suyun başını tut muştu. Paris, Londra, Beyrut ve Californiya'da özel bü rolan olan ve dillere des tan uçağı ile dolaşan Kaşıkçı, son zamanlarda Amerika'da iki banka satın almış bazı endüstrl te sislerl kurmuş, oteller zin ciri oluşturmuştur. Lübnan'da mobilyacılık, Paris'de moda evlerl, Brezilya'da gıda sanayi kurmuş. Mısır'da Plramlt'lerin hemen yanında turistik tesisler kurmuştur. Kore'de Başkan Park ile çok yakın ilişki kurmuş ve Kore'deki Suudi Arabistan etkisini sağlamıgtır. Bütün bunlar, silah sa tışı ile içiçe yürüyen ticaret dallarıydı. Kaşıkçı, bu sistemin bir simgesl olarak bütün dünyada ün sağlamıştır. Kaşıkçı. Pentagon ile Asya ve Afrika devlet yönetimleri arasında bir köprü görevinl yapmaktadır. 1980 yılında, Türklye' ye beklenmedik bir ziyaret yapan bu «çok uhıslu komisyoncn» eskl Başba kan Süleyman Demirel ile BaşbakanUk köşkünde gizli bir görüşme yapmış, ancak, Kaşıkçı İle Demirel'in ne konuştuklan öğrenilememigtlr. Zaharoff'dan, Cummings'e, Cummlngs'den Kaşıkçı'ya uzanan çok uluslu silah ticareti, bir kapısı Türklye'ye de açılan silah pazarınm kapitalist dünya lçindekl yerini ve llişkilerinl gösteriyor. YAEIN: Değlrmenln Snyu "Karç bitti,, (Baştarafı 12. Sayfada) torlhe ışık tutacak birer yopıt olmuşlar yeniden. Ya Çamlıca Tepesi'ndekl o güzellm eski is tanbul kokan doğal güzellik. Bütün bu güzelliklerin sonu geleceğe benzer. Çünkü Çelik Gülersoy «horç bittl yapıyo paydosn dlyor ve kendisine en çok sorulan bir soruyu bakın nasıl yanıtlıyor : «Şimdi bana hep aynı soruyu soruyorlar. Nereyl restore edeceksinlz» diye. Herkese aynı yanıtı veriyorum: «Mecidiyeköy Vergl Dairesi..» Ve Celik Gülersoy nedenlnl anlatıyor: «Turing Kulübü 58 yıllık bir kamu hlzmeti veren kurumdur. Ve 56 yıldan beri de verglden muaftır. Cünkü kamu yararına çalışan derne!;, devletln bir parçasıdır. Ortağı yoktur, kâr dağıtmaz .aldığını kamuya verir. Yıllık gelirl kabinede 2 milyar denmiş, yalandsr. 600 milyon geliri vardır triptlkten. 200 milyonunu gümrüğe verlr. Sayın Bakan TV'de konuşuyor, gümrük girişini yaptırdık Kapıkule'de diyor, ama kimin yaptığını söylemlyor. Kapıkule gümrüğu girişini blz yaptırdık ve 500 milyon harcadık. Kurumun ayrıca gümrük girişl yapıp çıkmayan arabalar karşılığı olarak 100 milyon bir zararı vardır her yıl. Kurumun yıllık sablt masraflarını da cıkarır ve tarlhl yapıtlann restorasyonunu da hesaba katarsak kurumun elinde fazla bir şey kalmaz. Ama şlmdl Turlzm Bankası bu Işe tallpmlş. Biz kurum olarak iki uluslararası örgüte üyeyiz ve TIR taşımacılığını blzlm kurum organlze eder. Şimdi tam TIR'ların savaşı Ortadoğıı'da başlamışken blzlm kurumun yerine uluslararası örgütte bir Bankanın yer alması sakıncalı ve hatalıdır. Işçllerlmlzln glrlş ve cıkışları, Hacılarımızm çıkif ve glrlşlerl yıllardan berl bizlm patrona|lmlz altında ve uluslararası iki örgütte üye olmamız nedenlyle bir düzen İçinde yapılmaktadır, Kısacası bütün bu glriş cıkışlarda Dünya Örgütlerinde blz kefll olarak gözüküyoruz, Şimdi bunu değlş tlrmek dünya nazarında sakın catıdır, Türklye'nln menfaatlerlne aykındır, akla, mantığa aykındır.» DPT: Tarımda artan (Baştarafı 12. Sayfada) ği açıklanıyor. «tşsizliğln toplumsal patlamalara yol açan bir olgıı oluşunun yanında, orfflan köylüsünün işsizliğinde ise, fazladan henüz patlamamış, (ndtron bomhası) etkinUğine benzer (orman varlığımızm yok oluşu) sonucu da söz konusodur.» denüiyor. TARIMDA İŞ YARATMA DPT özel ihtisas komlsyonu, alt komisyon raporunda, son 16 yılda tanm dışı sektörlerde işgücü fazlasının %13'ten, %25'e çıktığı, tanm sektörünün en b'nemli sorunu mevsim lik lşslz oranının %77.3'U bulduğu vurgıüandıktan sonra, uzuo bir dönem için tanm setotöründen diğer sektörlere işgücü aktannasının gündemde ola mıyacağı da hatırlatılıyor. Giz 11 lşsizlere, mevsimlik tşsizlere ve yenl 1? arayacaklara iş yara tüabümesinin olanaklan araştınlıyor. Tanmda arazi kullanımının da arttırümasının «özkonusu olamıyacağı da beliıtilerek, en önemli önlem olaraic sulamanın geliştirilmesi getiriliyor. 8.5 milyon hektar sulanabUecek arazi potansiyeline karşın, 2.8 milyon hektar arazinin sulanabildlğl, Ulkemizdekl sulama potansiyelinin ancak 50 yılda değerlendirilebilecegi, potansiyelin daha kısa sürede kullanılabilmesi için, planla ma hedeflerinin hızlandirılması geregi açıklanıyor. Plan hedefierı ıçınde kalınırsa, 1985' te sulama projelerinin gerçetcleşmesı halinde, sulama projelerine dayalı işgücü talebmde %10'luk bir artış gerçekleşecek. DPT çalişma sonuçlanna göre, iç sulardakj su ürünleri üretimini 1520 katına çıkarma olanağı var. Halen deniz ürünleriyle uğraşan 300 bin kişi, 60 bin aile var. Deniz ve iç su balıkçıhğınm geliştirilmesine paralel istihdam olanaklan yaratüabilecefc. Savunma (Bastaratı 1. Sayfada) lan askerı yardımın arttınlması konusunda görüşmelerde bu lunacağın] bildirdi. Daha sonra, Kanada Mllll Savunma Eakanının davetlisl olarak Kanada'ya gideceğini be lirten Bayülken, «bu temaslanm sonucunda metnleketimizin savonma ihtiyaçlan balnmından olumlu sonuçlar elde edeceğimlz kanaatindeyim.» Milli Savunma Bakanı Haluk Bayülken, NATO Nükleer Planlama Grubu toplantılan sı rasında, Colorado • Springs'te Kanada, ABD, ttalya, Inğiltere ve Belçika Savunma Bakanlan ile görüş alış verişinde bu lunacağını bildirerek, daha sonra geçeceği Washington'da bir basın toplantısı düzenleyeceğini söyledl. Milli Savunma Bakanı Bayülken bir soru üzerine, gezlsi sırasındaki görüşmelerinde, özelllkle TUrkiye'de yapüan askeri yardlmın, malzeme ve miktar bakımından arttınlması konusu üzerinde duracağını bildirerek «benim tetnaglannın en ağir basan tarafı dalma sflahlı kuvvetlerinıizin ihUysçlarının daha iyi b>r fekilde karşılanmasıdır» diye konuştu. YOK'ün (Baştarafı 12. Sayfada) mamlanması için tasaıimn da en geç ağustos ayı içerisinde yasalaşması ve tüm Yüksek Öğretim Kurumlan Başkanlıklarına atamaların da ağustos ayı sonunda tamamlanması bekleniyor. Yüksek Öğretim Yasasında yasaya aykın olmayan sı nıf ve ders geçme ile ilgili mevcut tüzük ve yönetmeliklerin bu öğretim dö neminde uygulanması öngörülüyor. Yasada konuya iliş kin tüm tüzük ve yönetmeHklerin de ağustos ayma ka dar yeniden düzenlenmesi gerektiğl belirtiliyor. Bu nerienle tüm Yüksek Öğretim Kurumlan, devam zorunluluğu ile birlikte smıf ve ders geçme mevzuatını ağustos ayı başına değin yeniden dü 7enlpvecekler ÇAĞDAŞ'a bir hardet geldi. Dostlara duyururuz. Cavtd» ' Abdullah ÇALIŞ1R (Baştarafı 1. Sayfada) Gezi programını degiştl rerek son anda Atina'ya gitmekten vazgeçen ve doğruca Belçika'ya dönen Tındemans bu hafta sonu nu düşünerek geçirecek ve yann Bakanlar Konseyi* nin Brüksel'de başlayacak gündemlnde Türklye'nin de bulunduğu toplantılarda sunacağı raporu hazırlayacak. Tındemans, İki gün süre cek bu toplantı öncesinde Titidemans Türkiye değerlendirmeslnl yapaiM ken Çankaya Köşkünde Devlet Başkanı Kenan Ev ren ile yaptığı iki saatlik gö rüşmeyl esas alacak. Söz konusu görüşmenin dışarı sızmaması İçin kesin muta bakat yapıldı. Ancak Tm demans'ın sunacağı raporda Evren'in çektiği çlzglleri görmek mümkün olabile cek. Tındemans yazılı bir ra por sunmayacak. Bunun yerine değerlendirmesinl AET'ye üye diğer dokuz ülkenin Dışişleri Bakanla rı karşısında sözlö. olarak yapacak. Meslekdaşları şu anda Ttndemans'ın yapacağı değerlendirmeyl merakla bekliyorlar. Çünku ulkelerinin Türklye karşısında lzledlği tutum açısm dan bu değerîendirme ister lstemez önem kazanıyor. ö r neğin Federal Alman Dışişleri Bakanı Hans Dletrich Gensher, Tindemans'm anlattıklarını dtkkatle not edecek. Çünkü Federal Alman Parlamentosu da Türkiye'ye ya pılacak 400 milyon marklık yardımla ilglll görüşmeler de Tındemans'ın Ankara gezlsi beklenerek ertelenmişti. Sonuçta diğer ülke hükümetlerl hatta genelde Avrupa'nın tümü Tmdemans'm değerlendirmesinl bekliyor. tiyatrolar 70mm"r:ULL STEREOPHONICSOUND UMUTFİIAIABDURRAHMAN KESKÎNER SUNAR YÖNEIMEN OYUNCU: TURKAN ŞORAY SaSvador'da (Bastaratı l. Sayfada) rttller» dedi. Bu arada ABD Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jarry Speakes Başkan Reagan'ın olaydan büyük Uzüntü duyduğunu bildirdi. Sözcü «San Salvador'dald ABD Elçiliğinin oiayla ilgfli ge nlş bir soruşturma açtıgım» da açıkladı. ı 4 Hollandalı televizyon muhabirinin cesedini gören gazeteciler ise, öldürülen gazetecilerin başlanndan ve yüzlerinden birden çok yara almış olduğunu belirttiler. Cesetieri gö ren gazetecilere göre, en azından birkaçırun birkaç defa yüz terinden ve enselerinden vurul dugu görülüyordu. Hükümet yetkilileri, gazeteci lerle birlikte 4 de gerillanın öldürüldüğünü bildirdiler. NİKARAGUA'NIN ÇACRISI Bu arada Nikaragua BM gü venlik konseyini olağanüstü toplantıya çağırdı. Çağrıda ABD yanlısı ğüçlerin Nikaragu a'yı istilaya hazırlandığı öne sürUlüyor. öte yandan Honduras'a son olarak 40 ABDIi askeri danışman daha gönderildiği büdirildi. Böylelikle kanlı olayların yaşandığı Honduras'ta bulunan ABDTi askeri danışmanlann sayısı 9O'ı buldu. Seandar: 12.0015.0018.0021.00j ESER:YAŞARKEMAL 2.HAFTA MÜZİK: ZÜLFÜ U V A N E I İ KAMERA : GÜNEŞ KARABUDA L?™»' AS Harbiye / MELODJ Levent / ıs 4 1 1 8 KENT KızUtoprak / ERCAN Kadıköy «s « a» yılanı öldürselcr özgün sanat yapım vönetim tSTANBÜL ODA ORKESTRASI grfTTMURSELÇUK Miizik /Bale / Şah / Resim /Grafık /Saydam MustıhOluıSuınn hWDİ OVkMN'nın OOCUK MöZtoLİ CTESlvemZAR TNSİMVBflJS TIYATROSUNU mVE HODRI MEYDAN KÜLTUR MERJKEZİ 3.HAFTA Suu, Koreogrtfl: OYTUN TURFANDA, ALTAN TEKİM Goriintü Yönetmcni: SAUIK KARAMUSTAPA Solistler FERDt ATUNEB (Bariton). CELAL AKATLAR (Obua) NEŞET RUACAN (Oitaı), YAZ BALTACIGIL, (Kontrbaı) TtMURSELÇUK, KARMAGÖSTERI ştaemaraız mmıshr ytaatanAUANERBUlAK y^nm YIUNRIM YANIIMAZ C rctir»tef FftZftR 1830 ÇflHS P B İ WZWI1530 VENÜSTİYATROöU'nda BARBRASTREOAND KR1S KRISTOFFERSON YÖNETMEN: FRANK P1ERSON Semdu: 11.0013.45 16.00 18.4521.30 STEREOPHONIC SOUND AENKU 22Mart 2O.3O g MEUT/ıŞ vt BIMTAŞ »belerındg üirnededir ^ i duyururuz.^ ; 2.Uafta ÖLÜMÜBEKLERKEN • L Mortt Endlract" >a <YÖN:BERTRONDTAVERN1ER^ Oynt Romy Schnddar H»rv»y Keltel ^j P.ttfl S»lı. Çar». P»r». Cutn» ~ 14.00 •16.30.19.00 J C t M I Pa.11.3014.0016.3019.00 . t UNUTULMAYANLAR DİZİSJ 7 OYTONTDRFANDA vetSTANBÜLDEVLETBALESt SANATÇILARr ACI KAYBIMIZ Emekli öğretmen merkant'lı Se Bale Gösterisi Q Kent Dyunculan HARBIVE KENTER TIYATBOSU '"a J ^ g Çırj)P«rj.Cu.20J0, Ctwi,170020.30 FUar HJO18.00 M0ZİKAL2BÖL0M VENOSTİYATROSU cuma21.00 ctesiiaOO pazari50ö CYFW4Ode BERGERAC HAROLD veMALDE ctesi 15.00 '• EDMONI) ROSTAND üsküdar sunar tiyatrosu halk cad 37/tlf 330618 shakespeare bızimtiyatro hamlet lANYALNIZFranzLiszt BEBEK Sibelius ««rYaşar Kemal 3 GRAND PAS DE DEÜX 1 Osman Şengezer Nail Güreli (Baştarafı 12. Sayfada) «tkincl bir önemli koou da Bendlkal çaüjmalann. demokra slye feçiş çalışmalarmın Uerledigl şu dBnemde artık serhest bırakıbnssi gerektifidlr. Bir bonahm dönemlnln geritie bırakıimasindan sonra, sendllar da artık srerekli »ilvene değer görülmelldlr. «öncelikle sendikalann yflrütme kurııln, yönetim kuruİn gibi İç yfinetlmsel toplantıIsrmın artık gflvenlik grörevlüe rinta ^settminde yapıhnasma * rm ****™*JBjııif «• Nirnet Nedim Turqun ULUĞTUĞ 19 Mart 1982 günü saat 18,15'de aramızdan ayrılmıştır. Cenazesi 21 Mart 82 günü öğleytn Kadıköy Osmanağa camii'nden kaldınlarak Karacaahmet me zarlığmda toprağa verile cektir. Sevgfli Eşi: Meliha Uluğtuğ Oğullan: tlktıt, İltıiK Kızlan: Acnnay, Tolnnay, Ayban FŞANTİYATROSlTnda» Mart yöneten zafer diper . ^ CESARETROSALIE . f YÖNrCLAUDESAUTET TttfüR SELÇUK RESlTALt 1 VEIMUSTİYATROSU'nda 23 Mart 20.30 J ^ * Y V M Montand • Romy sehn«ld»r 3 ptesi dısında hergece 2O.oo ctesl pazar I5.oo 18PO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear