Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet 8 18 MART 1982 riyorlar: Çataşma sonunda beş yüz mermi yakümısbr» diye. Oysa ben bahtlaşıp işi sag lama da baglaınışım. Gunduz vaktı karşıdan bir oglan çocuğu. elınde bır sopa ustunde beyaz paçavra gorundu Bır bakraç yogurt geliyor. Ben de sabun gönderdim. Oglana dedim ki: Su alacagım.. Su almaya da başladık. Gunler boyle geçıyor. Kpyfımız yennde Ama beni degıştırmek için oteki boluğu gönderme len gerekiyor. Nöbetçiler bir haber verdıler: Bölük değil, taburun tu mü geliyor. 46O akşam aç kaldık. Yattık. Durumu yarın duşünürüz, dedik. Sabah oldu, birkaç deneme yaptık; ama, kolay degıl. Subaşlanm iyıce tutmuşlar. Bu kez başladık Tabur Komutanına îçerletneye... Komutana diyoruz ki: Burada bir bölük bırakalım. çekilelim, buraya su gönderelim. lıep birlikte su suzluk çekmiyelim. Ya da yüklenelim üç subaşından birinln üstüne; ele geçirelîm. Tabur Komutanı ne »na razı oluyor, ne buna razı oluyor. O sırada bir bunalım geçiriyordu Komutanj kansıyla arasında bîr sorun var; aynlacak mı, ayrıl mavacak mı? Karar veremi yor. Aılo sorunlan insanı bunaltır. bogar dagbaşlaruı da .. O ayn oturuyor, dü§ünce li Biz ayn oturuyoruz. îkı buçuk gün oldu suErzakımız olduğu gibi du ruyor, su olmadığı için yemek pişiremîyoruz; yufka ekmeği de yapamıyoruz. KıEacası aç ve sususuz. Üçüncü günun akşam üze riydi. Bir Cemal Çavug var dı. karargah çavuşu, nalbant çavuşuydu, çıktı ortaya: Hayvanlar suya.;: deöyie bir ortam ki, bezgin lik, umursamazlık, savsakla ma herkese egemen olmuş. Iki günden beri aç ve sususuz ya, kimse kanşmadi; jyahu subaşı ne zaman ele geçirildi? diye birbirme sormadi; ya da asiler subaşını ne zaman boşaltmtşlar diya kimse ügilenmedi. Herkes mataralanm verdi, nalbant çavuşu aldı katırlan, yüruyüp gittiler. Biz bitkin bekliyoruz. Tabur Komutanı da çadınnın yanma bir güneşlik yaptırmış. oradan ayak altındaM vadiye bakıp düşünüyor. Bekledik bir ya da bir bu çuk saat kadar, gelen giden olmayınca çadırlarımıza çekildik. Ben yatağa uzandım. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum. Osteğmen Avni koşarak geldi: . Kaptan kalkr: | Ne var? Yahu subaşının açıldığı maçildıfrı yok, asiler oradalarmı;, bir eri vurmuşlar, senin kara katır da alamdan kurşunu yemiş, kalk ba kalım,.. Gidelim. dedim. Gidip, ertn cesedini getirÖik, en önde gidiyormuş er, benim kara katır da ölmüş. Tabur Komutanınm aklı başına geldi. Ertesi gunü ka rar verdi: Dönelim. Birinci Bölügü bırakıp te peden aynldık. Sonra tepeye su gönderdik. Birinci bölükten sonra sıra ikinci bölu£e gelecektı, sonra da benim üçuncu bolüğe... Susuzluk MADANOGLU Gerekli tedbirler alınınca nöbetçiler hariç bütün bölük uyuyabildi Ç Ç Ayıngözik denen yerde 5 tepe var. Ortası düzlükçe. Orta yere çadırımı kurdurmağa baştayınca görevi teslîm aldığım Üsteğmen Yahu Yüzbaşım sabaha kadar bir o tepeden ateş geüyor, oraya koşuyorum. Bir bu tepeden ateş geliyor, buraya koşuyorum. Geceleri uyku durak yok, gündüz uyuyorum, Baht nasıl bozuldu? Butün Tabur geldi: Ooooo hoşgeldiniz.. Nereden buldularsa arkadaçlar ıçki de getirmişler. Ta bur Komutanı görev almış. Dedi ki: Tümenden kapalı zart geldi, yann sabah 6'da açacağız. Oturduk, içkıler içiliyor. benim kafam kanşık, kaygılıyım; yann sabah zarfe açıp saldırı emıi aldığımız zaman bızim baht ne olacak?.. Üsteğmen Avni'nin se si güzeldır, şarkı söylüyor, içiyoruz. ama benim aklım başka yerde.. Balıt ne olacak?.. Bızim arkadaşlar baktılar kı işler iyi. ben kaç günaur «vukuat yok» diye rapor vermişım. çadınmı kur muşum, h e r yer durgun ve sessız.. Eh, burası aydınhk olsun, dediler. Sağa sola gemici fenerleri koydular. «Böyle şehrayln gl bi aydmlatma da olmaz. kar şıdakine hedef oluruz» dernedim, içımden de biraz se; vindim dedi. 33 aı. Sofi... Ama tepedekı birlikten boyuna raporlar geliyor, ça tışmalardan, ateşlerden. olaylardan söz açıyorlar. Sıra bana gelirken Hazo' ya haber gönderdim. Orada tanıdıgım sınm gibi bir delikanh var Sofi admda,. Sofi gelsin, dedim. Sofi geldi. Eline bir er giysisi verdim: Soyun bunu giy!.. Ne oluyor?.. Sen giy oğlum... Yarin göreve gideceğim, bana Bakın görun, dedim, öldürecegim adama asker giy sileri verir miyim? Bîzim özel bir işimiz var: ben kimseyi öldürür möyüm?.. Erlere dedim ki: Bir Kur'an getîrin. Kadınlara güvence vermek istıyorum. Kur'an'a el basıp yemin ettim: Hadi gîdin. kimseye go rünmeytn, gördüğünüzü de söylemeyîn, evde oturun. Görevi ahyorum Ertesi gunü görev sırası bende. Sofi'de askeria ıçmde... beş tepecık çember gibi olmuşlar. Orta yere ben çadı rımı kurdurmaya başladım. Üsteğmen Vedafe Yüzbaşım ne yapıyorsun?.. Çadırımı kuruyorum. Ne çadırı?.. Görüyorsun işte.. Yahu yüzbaşım sabaha kadar o tepeden ateş ge liyor, ben o tepeye koşuyorum, bu tepeden ateş geliyor, bu tepeye koşuyorum, geceleri uyku durak yok, gündüz uyuyorum. ; Sen hadi gıt, ben çaresine bakanm. Her tepeye bır manga gön derdim. Manga komutanlan na dedim ki: Oğlum, bu adamlarda havan topu var mı?.. Yok. Oyleyse havadan ateş edecek durumları da yok. Bakın ortalık kayalıktır. Her tepenin üstüne kayaları duvar gibi dizeceksiniz. Arkasında oturacaksımz. Çifte nöbetçiniz olacak, üst yanınız uyuyabilirsiniz. Uy kusuz kalmak yok. Yalnız nöbetçllerden uyuyan olur sa gözünü çıkarırım. Tepe ye yaklaşmayana ateş etmiyeceksiniz. Üçuncu takımı bu işlere hiç kanştırmıyorum. Onlara dedim ki: Siz de bir nöbetçi çıkarın bakahm, silahbaşı nö betçisl.. Sonra seslendım: Borazan.. Buyur. Sen benim ayakucumda yatacaksm. Nöbetçiye saatimi çıkarıp verdım: Saat başında senin yerine geçecek nöbetçiyi uyan dıracaksın, onunla birlikte r r Her tepeye bir manga gönderdim, Komutanlarına Çifte nöbetçiniz olacak, geri kalanı uyuyacak, nöbetçilerden uyuyan olursa gözünü çıkarınm, dedim. Borazani da çağırıp Saat başı seni uyandıracaklar, bir tii çekeceksin, tii çekince 5 tepenin hepsinden de şarkı geliyorsa iyi. Gelmiyorsa beni uyandır. Demek ki orada nöbetçiler uyuyor. horazanı da uyandıracaksm. Borazan. seni uyandırdıkları zaman bir tiiii çekeceksin.. Ama sen uyanırsın Yüz başım.. Uy.anınm tabii, sen be nim uyandığıma bakma. Sen tii çektiğinde kulak ve receksiniz, beş tepenin beşinden de şarkı sesi geliyor mu?.. Eğer bir tepeden şar kı sesi gelmezse, beni uyan dırın. o tepeye gideceğim.. Demek ki orada nöbetçiler uyuyor, Her tepeden şarkı sesi gelirse demek ki işler uygun gidiyor. Biz yattık uyuduk Ertesi gunu pınldakla aşagıya «bir vukuat olmadıgını» bildirdik. Daha ertesi grunu de oyle Biliyorum, ar kadaşlar bana içerliyorlar. Çünku cnlar bu duzenı almıyorlar, bır domuz ya da başka hayvan gece karanlıkta geçse boşaltıyorlar tü feklerini, sonra da rapor ve YARIN: SALDIRI EMRİ... £ Ç Ertesi gün ve ilerdeki günler pmldakla aşağıya bir «vukuat» olmadığjnı bildirdik. Biliyorum, diğer arkadaşlar bana bozuluyorlar, çünkii onlar bu düzeni almıyor. Bir domuz ya da başka bir hayvan geçse ka * * ranhkta tüfekleri boşaltıyorlar, sonra rapor veriyorlar. «Çatışma sonunda 500 mermi yakılmıştır» diye. 3 3 18Fethi Tekin «GeyveU> diye tanınır. Tekin, Adapazan Gevve ilçesi Akdogan köyündendir. Geyve'de Gazi Süleyman Paşa mahallesinde Dere Sokakta oturur. Işi kaçakçılıktır!. «Geyveli», Çekosloyak: yapısı Vizor, Arjantîn"yS pısı Bersa, Fransız onlu su ve 45 bin tane Geco marka mermiyı Hüseyin Taşkın'a satmak üzere anlaşır. Mermi ve silah karşılığmı Geyveli para olarak vermez. Taşkın'dan Renault araba alır. Takas her iki tarafı da memnun etmiştir. Hüseyin Taşkın. Mehmet Bülbüloğlu'nun kamyonu ile Geyve'den Uşak'a. TJlubey ilçesine gıder ve 30 bin mermi ve 70 tabancayı Abdullah Paksoy'a teslim eder. Silah ve mermiler, kaçakçıdan kaçakçıya, bun lardan da taşıyıcıya, yani küçük satış ve dağıtım lşleri yapanlara geçer. Buradan da terorlstlere. Emniyet kayıtlanndan bellidir: Uşak, terörün en çok tırmandığı illeriu içlndedir. «Şeytan Necati», «Kürt» «Molla tsmail» diye anılan kaçakçılar, bu bölgelerde serbestçe ticaret özgürlüğünü (!) kullanır lar. Yabancı marka mermiler. leblebl, çekirdek, tabancalar ise sandaviç gibi rahatça almıp, satılır. Bu bölgede yakalanan 7.65 «Pransız onlusu» adı verilen BCF66 modeli tabancalar ile Vizor mar ka tabancaların seri numaraları birbirine yakındır. Arjanün Bersa da oy le.. Bunlar, fabrikalann dan çıktıktan sonra, nasıl olur da bir «Geyveh> nin eline geçer? Pek bilinmez. Geyve'den, Uşak'a, Uşak'dan Denizli'ye, Kütahya'ya uzanan kaçakçılık ağı, bu bölgeyi hiç silahsız bırakmaz. j «Geyveli» diye bilinen Fethi Tekin'in adı başka davalarda da geçer. Bilecikli Mustafa Tiryaki, Fethi Tekin ile birlikte Rafet Tekin ve Kâzım Ye şilmurat'tan silah alır. Silahlar, Fransız onlusudur, Vizor'dur, Beratta'dır. Mustafa Tiryaki, aldığı bu silahları başkalarına satar. Bazı silahlar, satıldıktan sonra el değlştirir. ARtF KAZAK Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı Askerî Sav cılığı'mn elkoyduğu bu olayda Arif Kazak adh bir kaçakçının adı geçer. Kazak, Ankara'da oturur. İşi aracılıktır. Kâzım subaşındakilerin bildiği bir adam gerek m Peki. Yarun saat geçti geçmedi, bizım erler: Efendim, dedıler, üç kadın geldi, seni görmek is tiyorlar. Getırın.. Baktım, birbirinden güzel genç öç kadın. Ne istiyorsunuz?.. Adamımızı öldürme.. Sofi'nin meğer üç kansı varmış. Sofi'yi çağınp gös terdim: Tepeye vannca Sofi ılertye dogru gıttı, Kurtlere bagırıyor: Yüzbaşı Cemal Beyin bölüğü gelmiştir. Bir kişi tek kurşun atacak olursa, köyüne kadar kovalayıp köyün altını üstüne getirecek. Ken disi de bir kurşun atmayacak bahtlaşıyor musunuz? Bahtlaşıyoruz. Ben görevi Üsteğmen Vedat'tan teslım alıyorum. Avıngozık denen yerde beş kuçük tepe var. Ortası düz lükçe... Dağın doruğunda » Ü N Ü B U Gİ M J ÜNÜ İ UGUR MUMCU POLİTIKA \/C Vfc OTEbl /STCCİ Mehmed KEMAL Yerin Altı ^r . Kacakcının ideolojisi yoktur, sağa da, sola da silah satar Uşak, terörün en çok tırmandığı illerden biridir. «Şeytan Necati>, «Kürt», «Molla İsmail» diye anılan kaçakçılar serbest • ttihatçıların başta gelen amaçlarınIdan biri de burjuva yaratmaktı. Bu•tun ugra§ma!arına ve çabalarına karşın Osmanh burjuvasını bir türlü yaratamadılar. Istekleri ve özlemieri kursaklannda kalarak çekip gittiler. Sosyolojiye meraklı aydınlanmız, «Sizde burjuva yoktur. zengin vardır» derlerken düne kadar hakhydılar. Ama bugun haksızdırlar. Paranın el degiştirmesı, bırikmesi, sanayiye dogru yönelmesı. adma burjuva diyebileceğimız bir kesımi oluşturmaya başlamıştır. Her on yılda bir enflasyonlar, devalüasyonlarla *ışınen bir kesım burjuva degildir de redır? Burjuvalanmız sanatm türlu dallarına el attıkları, buralara parayı bast'rdıklan gibi, kapalı salonlarda tartışmasını da yapıyorlar. Resim satın alan burjuvaiarımız çoItalmıştır. Bazı koleksıyonlar şlmdi zugürt, meraklılarımn değil, zengîn moraktılann elindedir. He r ressamdan birer resim ahrlarken, şımdi bir ressamın but.un resımlerini toplamaya başlayanlan gorüyoruz. Vakıf ve holdinglerin yanıbasında özel müzeler kurulduğuna da tanık oluyoruz. Burjuvalarımız kültür vakıflarının çatısı altmda eski eser alımcısı oldular Bedestenlerde, müzayedelerde eskr eserler satan, çarşılarda önde gelenlerımiz burjuvalardır. Özel olarak kurdukları muzelere. devletin binbir guçlükle yetiştirdıği ve sonra emekli ederek bir köşeye attıgı uzmanlan görevîi olarak almışlardır. Birinin parası, 6tekinin uzmanlığı, kültür değerlerimizi besili fareler gibi kemirmektedir. sanatlan. halı, kilim, ehşleri gibi örneklerın dışında kazılardan çıkan eserlere de el atmışlardır. Kazılara burjuvalarca el atılması geliştikçe, müzeciliğimiz toplumsal ve kamusal olmaktan çıkacak, sermayecilikteki özel gınşimcilik gibi bireyselleşecektir. Bundan hiç kuşkunuz oiınasın. Arsa, yalı, köşk, konak kapatma gibi, kazısal eserlerın kapatılması yolu açılmıştır. «Bundan ne çıkar efendim, yeraltı zenginliklerimiz yurt dışına kaçacağma, yurt içmde birikiyor» diyenıer vardır. Sokakta bir Marlboro sigarası satarken yakalanan çocuğun birkaç ay içerde yatmasını sağlarken yasalarımızın çok guçlu oldufunu biliyorum. Bahçesinde eski eser sayılan bir yontuyu bulunduranın yakasına yapışmada da yasalanmız yetkJnligi ile işler. Ancak, özel müzecilikte, nedense, yasalarm boşluk ve açıklan vardu". Ekonomik sisteml yeni bir yapısallığa kavuşturma serüvenine girişenlerin, kazılardan çıkan eserlere de liberal bir doğrultu sağlayacakları beklenmeliydi. Bu beklenti gerçekleçmektedır. Yönetim, elbette ki, onu siyasal ve ekonomik güçleriyle dizginleyenlerin güdumünde olur. Çoğunluk, doymaz azınljğın acımasız ist«mlerine hangi yöntemle karşı çıkabilir ki? Ittihatçılann meşrutiyet özgürlükleri hiç bır zaman boylesini gerçekleştıremedi. 192339 dönemi ulusal külturün özüne ve dokusuna sistemi gereği yaban eli değdirmezdi. 1950'den sonra gelen demokrasinin ise, ulusal kültür ü«Burjuva daba ne yapsın?» diye so runlerine özel girişimcilik getirecegini, ranlar olacaktır. Bugün için bundan başında bilmek gerekirdı. Bir ulusun malı olan ulusal kültür başkasuu yapamaz. Tarihsel kökeninde burjuva kültür zenginliginı parayı bastı ürünlerinin özel ellerde birikimlnin Ararak önce kendi oluşturur. sonra sa nıerikan ve Ingiliz demokrasilerindeki hip çıkardı. Bizde ıse, burjuvalann ça' dzgürlükler smınndan çıktıgım hiç sanbası dışında oluşmuş kültür zenginliği mıyorum. baybeden, para zoruyla kapatılmaKtadır. Gözlediğimiz hoyrat tutum bize biBurjuvalanmız, resim, yazı. süsleme raz ters ve kural dışı görünmektedir. çe ticaret özgürlüğünü kullanırlar. Yeşilmurat'tan alır, Kalender Topal'a satar. Arif Kazak adı 1975 yılmda da geçer. Avni Karadurmuş'ım Bulgarıstan'dan getirdipı mermiler, «Çayırovalı Osman> ve Ankarah «Kor Mustafa» tarafından dagıtılır. Hasan Çonkara, Kayseri yoresini üzerine alır. «Kör Mustafa» diye bilinen Mustafa önder'in verdığl bilgi «Mermiler Topal, Rahmi Acar ara cılığı ile Kâzım Yeşilmurat'tan tabanca ve mermi alır, bunları yöresinde satar. AUcılardan birmin soyadı çok ilginçtir: Alıcı! Dağıtıcı Topal, alıcı, Nuh Alıcı'dır. Alıcı, Topal'dan 700 bin liralık, tabanca ve mermi almıştır. Alıcı, Bayat ilçesi Köp rüklü köyündendir. Kalender Topal'm köyünde operasyon yapılır. Kalender, «Geco» marka doğan'ın yöredekl takma adı «Mistan»dır. «Mistan» Beypazarı Macun koyünden Mehmet Taşkıran'la beraber çalışır. Kastamönu Hi Taşköprü ılçelerinden Hasan Sarı ile Cide üçesinden îshak Yavuz da Bulgaristan'dan gelen silahları dağıttıklan savıyla yargılanırlar. Elazığ'ın Palu ilçesi Gülüce köyü nüfusuna kayıtlı. Nakliyat firması sahibl Mehmet Karadağoglu Bulgaristan ile bağlantıh kaçakçılardandır. Karadag oğlu. Bulgarıstan'dan Ak çabaat Mersin koyüne getirilen silah ve mermileri, Tahsin Değirmenci'den satın alarak Elazıg'da satar. Elazığ. 12 eylül 1980 tarlhinden önce terörün en çok tırmandığı kentlerden biridir. Tahsin Değirmenci, Trabzon'un Akçaabat tlçesi Dürpınar mahallesinde oturur. Ankara'da yakalanan bazı mermilerln Yozgat ill Çekerek ilçesi Kazan köyünden Dursun Ocak ın gönderdlğl saptanır. Dursun Ocak yakalanır. Hemen konuşur: «Silab ve mermfleri, Turhal ilçesJ Üzümören. köyünden Bedrettin Haspolat'tan aldım.» Bedrettin Haspolat da yakalanır. Haspolat. Tahsin Değırmenci'nin adını verir. Tahsm Değirraenci konuşur: «Silah ve mermilerl Bul traristan'dan gotirdik. Ak çaahat'ta Mersin köyünde karaya çıkardık. Söfütlü ve Aköron köylerinde sakladık.» Boylece bir başka çizgi daha belirir: Varna, Trab zon, Elazıg. Yozgat, Tokat, Anbara. Ve birlikte, Yozgat'ta, Elazığ'da, Trabzon'da ve Ankara'da yaşanan olayları anımsanz. Insanlan Keskinln Ceritmümin1 köyünden ömer Kartal 1 cı ile Büyükçeçeli köyünden Nurettin Üner'in «Devrimcl Yol» örgütüne silah sattıklan belirlenir. Sanıklar yakalanır. Yozgat ill çekerek ilçesinden Kazan köyünden Dursun Ocak İle Selahattin Igı' da suçüstü yakalanırlar. tDDtANAME Ankara Sıkıyönetim Ko mutanlığı Askeri Savcüığımn 27.10.1981 gün ve 1981/718 sayıh iddianamesinde & olay yeralu maktadır: *Sanığııı bağlı bulundu gu Dev^Yol Ankara örgütü temsilcisi Yasin Ketenoğlu kendisine iki par tide silah alınması için bir 450 bin lira. 250 bin lira olmak üzere para gonderdiğl. bu paraları sanıklardan Hasan Yılmaz ile bu sanığın abisi Mehmet Yılmaz, aynca sanık Hasan Engün aracılıgı ile silah kaçakçılığı ile iştigal eden Hilmi Rençber olduğu ve Mehmet Kaymakçıoğlu isim11 silah kaçakçısından temm ettiklerl silahlann 20 adedi bir. 13 adedt bir olmak üzere Ankara'dan gönderilen DevYol mllitanı Hasan Kıvırcık vasıtası İle bu silahlann Ankara'ya gönderlldiği. silahların Mustafa Kahveci'nln evinde bavula yerleştirildigi. bu silahları Ankara'ya götürmekle vazlfelendırilen Hasan Kı vırcık'm yoldan otobüse blnerek silahlann bu şekllde herhangi bir zayiata uğratılmadan Ankara ya ulaştırıldığı..» Gorüldüfeü gibi, kaçakçının ideolojisi yoktur. Sağa ve sola silah satar. Önemll olan terör pazarıdır. Bu pazar bir kez kuruldu mu. silah fabrikalarmdan başlamak üzere en alt düzeydeki kaçakçıya. kadar, birçok kişi ve kuruluş para kazanır. Arada insanlar ölür. İçsavaşa varacak çatışmalar başgösterir. Oyunun kuralı boyledir. Oyun böyle oynanmaktadır. «Cummings» adü silah satıcısı firma, Küba'da Batişta dönemlnde Castro'ya, Castro iktidara gel dikten sonra da Castro'yu devirmek isteyenlere silah satmıştır. Aynı Cummings firması, Güney Amerika'da sağ ve sol orgütlere silah satmaktadır. Ve firmanın sahibl Sam Cummings bir eski CÎA görevlisidir! ( * ) •• (•) Dntony Sampson, The Arms Bazaar, Londra. 1981, S: 29. YARIN: BÜROKRASt tLE DOSTLÜKLAR Uşak ve çevresindeki yörelerde yabancı marka mermiler leblebi, çekirdek, çeşitli türde ve markada tabancalar ise sandviç gibi rahatça alınıp satılır. ve silah Arif Kazak'ın evindedir> yolundadır. Mermi ve silah, Kazak' ın evinde bulunur. Kütahya ve Afyon illerl çevresinde temel dağıcı, «Geyveli» diye bilinen Fethi Tekin'dir. Kâzım Yeşilmurat'tır. Adı Arif Kazak İle birlikte geçen Kalender Topal, Çorum lli Bayat ilçesi Dorukseki köyü muhtandır. Çorum yöresindekl ana dağıtıcılardan blri, Topal'dır. mermilerle, silahları köyün güneyinde bir yere gommüştür. Silah ve mer miler bulunur. Kendisi gozaltına alınır ve tutuklanır. Geyve'den Çorum'a uza nan kaçakçılık hattı da anlaşılmıştır. BtR DAĞITICI Ankara'nın Beypazarı ilçesi Uruç Bucağı Kabaca köyünden 1933 doğum lu Mustafa Erdoğan da yörenin sayılı dağıtıcılanndandır. Mustafa Ermız, bu mermilerle bu silahlarla öldürülmüşlerdir. Bolu ve çevresindeki kaçakçıhk olayları Kıbrısçık köyüne dayanır. Kıbrısçık köyünde Hasan Hüseyin Çmar suçüstü yakalanır. Çınar iki kaçakçı adı verir: «Mahmut Kurt ve Mus tafa Tellioğlu.» Silahlar Fransız onlusu. raermiler «Geco» mar kalıdır.