25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLATOAR ve G Ü R Ü Ş L E R larını bir aHe gibl gorme eğlllml vor. AlledeM değlşmeler toplumsal değlşmeyl, toplumdakl değişmeler alle yapısında bir seyler olduğunu gösteriyor. Öyleyse değlşmeler çözülme ve butünleşme gib| görünüşte karşıt, gerçekte blrbirine bağlı süreçler Icinde inceleneblllr. Geleneksel tarım aiiesl cözülürken kentlerde y»nl aileler kuruluyor. Yaşlı aileler anneler, babalar değişmeye ayak uydurmaya, uyum sağlamaya çalışıyor.» Başka türlü olabilir miydi? Hem kendin olarak kal, hem de Batı'dan en yenileri al... Demek bu anlayışla Japonya'yı örnek göstermek isteyenler yanılgı içindedirler. «Japon tansığı (muclzesl)» sözü karşısında, «İyi anlaşılamayan ya da yeterince acıklanamayan olaylara mucize diye bakılır» demek cok yerindedir. «Tarlhsel ve sosyal küftürel gerçek öyle beliriyor ki, yüzyıl öncesinin Jajonya'sı zengln ve endüstrıleşmiş bir ülke değildl ama teknolo|ijk bakımdan gerl kalmış, yoksul bir doğu ülkesi de değildi.» Buna, bugünkü durumda, II. Dünya Savaşı sonrası izlenen barışcı demokratik politikayı da eklemek gerekir; öyle kl, hic askerlik yapmamış bir genclik yetişmiş, olağan savunma giderleri ekonomik' projelere yotırılmış, gelir ve toprak dağılımında yapılan köklü düzenlemelerle orta sınıf yeniden yaratılmış, calışan kadınlar ve erkekler arasında Batı ülkelerinden daha llerl düzeyde bir denklik sağlanmıştır. Bütün bu koşullar icinde, özellikle hızlı endüstrileşme döneminde, yarı köylü olan işciye cok az ücret ödenmesl olgusunu da gözönüne almak gerekir. Japon feodallzminin sertliğl altında boyun eğdirilmiş köylü • işcl, özveri psikolo|isine uyarlandırılmıştır. Bunu, onun geleneksel töresi saymak, gercekleri değiştirmez. Kaldı kl, toprak beyliğine dayalı sınıf eskiden berl savaşçı bir karakterde idl; kültürlerindsn yararlandığı Asyalı komşularını ezip sömürmeği ülkü edlnmlştl. Sayın Bozkurt Güvenç'in «Japon Kültürü» adlı kitabı, üzerinde durulup konuşulacak daha nice ilginc konular icermektedir. Yeri zamanı geldikçe onlara da değinebileceğimi sanıyorum. • 25 EYLÜL 1981 I ise öğrenciliğlmde duymuştum o «sorı tehlike» sözünü, Japonların bir gün adalarından taşıp bütün dünyayı e!e geçireceklerl onlamına geliyordu. Bu sözün, gelişen Jopon kapitalizmi karşısında korkuya kapılmış Batı kapitalistlerince ortaya alıldığını çok sonra öğrendim. Demek Batı kapitalizmi, kendlsi için tehlike olan yenl bir gücü bütün dünya için tehlike saydırmak istiyor, ıcsarı tehlike» gibl korkutucu bir söz buluyordu. Sanılır ki, kapitalist diıge, ancak kendisine karşıt olan sosyalist dızgeyi tehlike saysın; oysa kapitalizmin kendı lcindeki çatışma, dizgeler arasındaki karşıtlık denli, belki ondan da önemli idl. Nitekim sanayileşen Batı, ilk savaşını, sanayileşen Çarlık Rusyası ile başlattı, Japonya'nın sırası İkinci Dünya Savaşı'nda geldi. Japonya Ustüne Melih Cevdet ANDAY Sonra, gene Türkiye lş Bankası'nca yayınlanan (1966) «Krizantem ve Kılıç» adlı yapıtla, Japonya'yı gören Oktay Akbal gibl yazarlarımızın kitapları çıktı. Japon şiiri, Japon tiyatrosu, Japon kalkınması üstüne de kimi incelemeler vardır. Ben bunlardan coğunu okuyamadım, yalnız Japon şiiri Haiku'ya hep sevgim olmuştur. Dıyebilirim ki, bu ülke üstüne okuduğum ilk doyurucu kitap sayın Bozkurt Güvenc'in kitabıdır. Ben burada, «Japon Kültürü»nü özetlemeğe kalkacak değilim: «Japon tansığı (mucizesi)» sözünü dillerinden düşürmeyenlerın onu lyice okumalarını dilerim. Ancak şuncasını söylemeden geçemeyeceğim; Japonya, oldum olası yabancı kültürlerin etkisinde kalmış bir üikedir. Celtik Çin'den, keramik Kore'den, yazı, Budizm, Zen Budizm gene Çin'den, Hıristiyanlık, ticaret, toplu tüfekli kara gemiler Avrupa'dan gelmedir. Sayın Bozkurt Güvenc şöyle diyor: «Tarih çağları boyunca, üç büyük kültür dalgası adaları vurmuş ve sarsmıştır. Japonlar depreme karşı nası| doğayla birlikte sallanarak dayanmışlarsa, yabancı kültürlerl de hızla öğrenlp özümseyerek dalganın üstürde kalmayı bllmlşlerdir.» Şimdl, Japon tansığını ortaya cıkardığına Inanılan şu sav üzerlnde biraz duralım: Japonlar, kendı kültürlerin© sıkı sıkıya bağlı kalarak, Batı'dan sadece onun tekniğlnl almışlar. Böyle diyenler, kültürle tekniği blrbirinden kesinkes ayrı sayanlar, demek kültür değişikliğl olmadan yeni tekniğe kavuşulabileceğine Inananlardır. Japonya eskiden dünyaya kapalı mı Idi? Sayın Bozkurt Güvenc diyor ki: «Önce ve en önemllsl Japonya kapılarını ve pencerelerlnl Batı'ya kapamış ama dünya İle olan kültür lllşkllerlnl kesmemlştir. Hıristlyan mlsyonerlerl sınır dışı ederek dinin yayılışını durdurmuş, dış ticaretf denetime almış, ama dünyaya sırt çevirmemiştlr. Dünyada neler olup blttiğlnl yakından Izlemlş, alacağını almıştır. Yabancılara ambargo koymuş ama beğendiğlne Izln vermlştlr. Sözgeliml, Güney Barbarları adını verdiğı Portekiz ve İspanyolları uzaklaştırmış ama Hollandalıları tutmuştur. Dine hayır, bilime, tekniğe, kültüre buyur demiştir. Japon yöneticileri v e hekimleri, en ünlü anatomi atlasının Flamancasını ilk kez 1771 yılında görmüşlerdl. 1774 yılında eserin renkll Japoncası basılmıştır. Ayrıca belirtmeli kı, Japonlar bilim, fen ve sanatlar arasında anlamlı ayırım görmezler. Öğrenilecek her şey kültürdür onlar icin. Bu gerçeğln en çarpıcı kanıtları bir grup Japon bilim tarihçislnin hazrrladıgı yayında toplanmıştır. Başlığm çevirisi Batı kültürlerlnln Japonya'ya girişl XVI. XIX. yüzyıllararası. Japonya'nın Batı'ya kapalı olduğu yüzyıllarda, Batı kültürlerl, tıptan askerlik blllmlerine, fen bilimlerlnden güzel sanatlara ve felsefeye değin türlü bilgiler ve teknikler (aşılar, llâçlar, araçlar) Japonya'ya kolayca girmiştlr.» Yukardaki alıntıdan, Japonların sadece dinlerini korudukları sonucu çıkarılabilır; oysa Japon toplumunu inceleyenlerin coğu, bu toplumun dinsiz olduğu kanısına varmışlardır. Durum, gerçekten de böy|e bir kanıya elverişli niteliktedir. önce şundan ki, Japonya'da «din» diye billnen kurumlardan hic bırinin kutsai kıtabı yoktur. Dini sorulduğunda bir Japon «Dinslzimı, ya da «Şinto doğdum, Budist olarak öleceğlm» der. Şinto, yaşama bicim veren bir otalar saygısıdır; Buda ise öteki dünya sorunlarında yardımcı olur. Ne kadar Japon ailesl varsa, o kadar Şinto tanrısı sayılabillr. Budacılığın ise, göksel dinlerle hic bir benzerliği yoktur. Japonların, Hıristiyanlık propagandasını önlemeleri, göksel bir dine bağlanmayı yanlış bulmalarındandı. Şinto, Şamanlığa benzer bir inanc kurumudur. Ama Japonya'nın tutucu, gelenekçl bir töre Icinde bulunduğu söylenemez. Kitaptan şu sözleri okuyalım: «Geleneksel allenln yenl yurdu, yapısı ve Işlevlerl giderek değlşiyor, onunla birlikte toplum da değişiyor. Japon geleneğlnde toplum kurum Ekonomide Dogrular ve Yanlıslar?.. B Japon kalkınması, o zamandan berl, dünyanın belli başlı merak konularından birl olmuştur. Yüzyıllarca uyumuş, icine kapalı bir toplum, nasıi olur da böyle bir atılımı gercekleştirir! Bu şaşkınlık, kapitalizmin ancak Batı uygarlığına özgü olabileceğl, dünyayı ancak Batı'nın sömürebileceği, Doğu ülkelerinin gelişmemiş durumda kalmağa yazgılı olduğu inancını içerir. Demek yarattığı yeni dizgenin üstünlüğünü savunan Batı, kapitalizmin yayılmastnı istemiyordu. Işte onun taşıdığı başlıca celişki budur. Öyle Ise, sözgelişl bizlm, kapitalist yoldan kalkınmamıza Batı'nın yardımcı olacağı Inancı bir düşten başka bir şey değildlr. Nitekim ekonomik gellşme, büyüme hızımızı sıfıra Indirmemiz buyruğu onlardan geliyor. Japon kalkınması. sadece kapitalist Batı lcln değil, bizimkl gibj azgelişmiş ülkeler icin de merak konusu İdl, şlmdi de öyledir. Japon kalkınmasını örnek tutmamız gerektiğine llişkin önerilerin ikide bir ortalıkta boy göstermesl bundandır. Ama Japon toplumu bizim İcin öylesine bilinmez bir toplumdur ki, bu tür önerilerin uygulama alanına geçirilmesl hangl toplumsal temellere dayanacaktır sorusu, hep yanıtsız kalır. Başbakanlık esk| Kültür Müsteşarı. mimar, etnolog Bozkurt Güvenç'in, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları arasmda basılan «Japon Kültürü» adlı, büyük bir araştırma ürünü yapıtmda anlattığı gibi, blzlm Japonya üstüne bilgimiz, «Çin Işi, Japon işi» tekerlemesinden, Beyoğlu'ndakl Japon mağazasından, harakirlden, Kuvaı Köprüsü gibl Japonya konulu fiimlerden pek llerl gitmemiştir uzun bir sürem. Geçen haftaki yazımda, *...kapalı klandan kalabalık topluma geçiş...» diye yazmıştım. «...feapaîı kalan kalabahh topluma...» diye çikmış, sonra *yetehellüme» sözcüğü, «yetekellünde» olmuş. Düzeltirim. flıocla Bir Zamana Bağlı Hasan F. KAPTAN • KİNCİ Dünya Savaşı sonrası kurulan Uluslararası | Ekonomik Düzen öncelikle Iki dünya savaşı arasınI dakl sistemin acmazlarını cözmeyl amaclıyordu. Bu olgu, 18. ve 19. yüzyıllarda dünya ekonomik eistemlnin süper gücü olan ingiltere'nln çöküşüne paralel olarak ABD'nin bu rolü üstlenmesinl de beraberlnde getlrdl. Böylece 1944'te temellerl atılmaya başlanan bu dö> zen (Bretton Woods Sistemi) ABD'nin llderllğl ve Itlcl gücünü tartışmasız kabullenmek durumundaydı. Slste* rrtln temel özelllklerl, uluslararası tlcaretln llberasyonu, yeni bir uluslararası para slstemlnln kurulması, uluslararası borc llişkllerlnln bir takım duzenlemelere kavuşturulması ve bütün bunlarin uluslararası kurumlar aracılığıyla eşgüdümü ve denetlenmesl (İMF, Dünya Bankası, GATT) olarak sayılabillr. ABD acısından yaşamsal amac. blriken stoktarın ihracata dönüştürülmesidlr. Bu amaca başlıca engel. dünya çapında mevcut olan dolar kıtlığıydı. Sorunun cözüm yolu ABD tarafından, dış yardımlar özellikle krediler, borclar, askerl yardım anluşmaları olarak formüle edildl. Başlangıcta ABD bu formülün gereklerlnl karşılayacak altın stokuna sahip' tir ancak sonraları ABD'nln dolar slstemlne olan sarsıl* maz inancı aşırı miktarda doların slsteme pompalanmasına yolactı Bu olgu da zamanla dolar sisteminln bunalıma girisinl ve cöküşunü getirmlştlr. Cözülüşün başlıca nedenlerl. altın stokuna oranla karşılıksız dolar basılması sonucu ortaya cıkan dünya capında dolar bollu* rjudur Buna yardımcı nedenler olarak, artan dış yardımlar ve Amerikan kökenll cokuluslu şirketlerln deniz aşın ülkelerde doörudan yatırımlarının artışı sayılabillr. 195060 döneminde uluslararası slyasal cerceve Ise Snğuk Savaş kalıbına dayanmaktadır ve bu ABD cıkar vfi ılgıleriyle olurrlu bir iliski göstermektedir Artan sosyaiısf tehdıline karşı ABD'nin öne sürdüğü «güvenlik» kovramı siyasal bir öge olmasına karşın temelde doicır Sisteminin calışmasını kolaylaştırmıştır. Bu dönemr)e artan Amerikan yardımları (özellikle askerl yardımlar) bunun göstergesidir. 1960'larda gelişen Detante knlıbı ise rlönvaria slyasal cıkarlann. ekonomik cıkarlarm altına rlüsmesi sonucunu yaratacak ve slstemdö ARH'nin efkinhcji devam etmekle beraber İMF, Dünya Banknsı gibi kuruluşlann sistemde ağırlık kazanmasını da getirecektir. Arnlık 1971 ve Şubât 1973 devalüasyonlarrylo dolar bunaiımı nrtık ABD tarafından rin kabul edlllr. Bazı Avrupa devletlennin bu konuda ABD'ne yaptığı baskılar do devolüasyon kararında etkill olmuştur. Sonucta ABD' nin süpfirdevlet temelini oluşturan Bretton VVoods sistemi vıkıhr Görüidüqü gibi. bu dönem ekonomik slstemlnln özö, ulusinrornsı sermaye hareketleri ve dolar sistemlne da• yanmnktnrlır. 1980'lerde kuşkusuz sistemde en önemM değıskenler: al AfrT Japonya ve Çin'in dünya ticaret hocmlni de arran pavı, b) OPEC uyeierinin enerjl konusundaki tutumları \/e g'Herek artan öneml, c) r İLİNDİĞI gibi 1 Temmuz 1980'de bonka faizlsrl ser* best bırakıldı. Sermaye kesimı yazarlarına göre bankacılık bundan böyle bankacılık olacaktı. Sevino cığlıkları atılıyordu. Bazı işadamları ve uzmanları diyorlardı ki: « Eskiden Türklye'de bankalar halkı sömürüyordu. Düşük faizle para toplamak halkı sömurmek demektlr. Yıllar yılı bu millet elinde avucunda ne varsa ucuz faizle sermaye kesimine akıttı. Özel sermaye bundan yararlanarak gelişti, fabrikalarını kurdu. Yüksek enflasyon oranı altındoki faiz oranı küçük birikimcinin zararınadır. Şimdl yüksek faiz oranlarıyla küçük blriklmcl (küçük tasarruf sahibi) korunmaktadır. Halk artık sömürülmüyor, parasının karşılığını alıyor.» Acaba bu sav doğru mudur? Evet, ilk yarısı doğrudur. Uzun yıllar düşük faiz oranlarıyla bankalara para toplanması ve bu paraların bazı özel ellerde sermayeye dönüşmesi bir sömürüdür. • Ama tersi de «sömüründür. Şöyle ki: Bankalara para yatıran kesim, büyük ölcüde toplumun varlıklı kesimidir. Ama diyelim ki halk parasını bankaya yatırıyor; buna karşılık yüksek faiz olıyor. Pe^ ki, yüksek faizle halkın parasını toplayan bankalar ve işadamlan bu yüksek faizin bedelinl klmden cıkaracaklar? Yine halktan değil mi? Cünkü bankaya parayı yatıran da halktır; piyasada alıcı da halktır. Yük>» sek faizin bedeli ille de çıkarılacaktır. Halktan birl ge^ cenlerde bu gerceğ! şöyle dile getirdi: Eskiden blzlere mal satarak paralarımızı alıyorlardı; şimdi mallarımızı sattırarak paralarımızı topluyorlar. Bu yakınma .kıyıda köşede kalmış değerli eşyaeım ya da evini barkını satarak parasını faize yatırmış bir kücuk birikimcinin gerceğe yaklaşımıdır. Bugünkü faiz fırtınası geçtikten vs faiz oranları düşürüldükten sonra görülecektir kl toplumda «büyüklere» doğru sermaye ycn ğunlaşması gercekleşmlştir. Orta sınıfın elindeki tüm atölye, Işletme, malmülk, değerli eşya ve paralar, daha yüksek düzeydeki zenglnlerin eline geçmiştir. Buna bir soy «sermaye temerküzü» derler. Öyleyse bir kez daha altını cizelim: «Dün düşük faizle halk sömürülüyordu; bugün yüksek faizle. sömürü bltmlştir» savı kökünden yanlıştır. Böyle bir fikrl hele gercekçl aydın ve yazarlann ağzından duymak blraz ayıp oluyor, • 20kasıml98lgünü ICZIRMT BANKASI KUTLAACAK Bir llglnc sav daha: Yüksek oranlı bir enflasyon toplurmfa sdmüru demektir. Enflasyon halkı ezer, bltirlr, ücretlerl kemlrir. Dün enflasyon yüzde 100'ü aşıyordu; bu oranı yüzde SO'nfn altına düşürmek halkı sömürülmekten kurtarmok demektlr. Türklye'de savaşılacak İlk düşman enflasyondur. Bu savın da İlk yarısı doğru, Ikincl yarısı yanltş' tır. Enflasyon oranları yalnız başına bir anlam taşımazlar. Eğer bir ülkede halkm gelirl ve ücretl enflasyon oranıyla koşut bicimde yükseliyorsa, değişmiş birşey yoktur. Enflasyon oranı yüzde 50 olduğu zaman kişinin gellri de yüzde 50 artıyorsa durum başkadır; kişinin geliri yüzde 10 artıyorsa durum yine başkadır. Önemli olan ücret ve mnaşların piyasadaki gercek değerlerini saptamaktır. Sonuc şudur: Ekonomik olayların yanardöner (şanfanlı) bir kumaş gibl değlşlk renkler göstermesi balk acısından ne anlam taşır? Bu soruya yanıt verebilmek İcin kumaşın değlşken rengine değil; dokusuna, ipliğine. örgüsüne bakmak gerekir. • . . . T.CZİRAAT BANKASI EMEKLİLERİNE DUYURU [1 BANKAMIZIN 118. KURULUŞ YILDÖNÖMO NEDENİYLE GEÇEN YILLARDA OLDUĞU GİBİ EMEKLİ MENSUPLARIMIZ İÇİN BİR ÖDÜL VERME TÖRENİ DÜZENLENECEKTİR. 2 20 KASIM 1980 TARİHİNDEN 30 EYLÜL 1981 TARİHİNE KADAR BANKAMIZDAN EMEKLİYE AYRILAN DEĞERÜ MENSUPLARIMIZIN EN SON İKÂMETGAH ADRESLERİNİ EN GEÇ 12 EKİM 1981 TARİHİNE KADAR . «T.C. ZİRAAT BANKAS! GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ»NE TAAHHÜTLÜ OLA, RAK BİLDİRMELERİNİ ÖNEMLE RİCA EDERİZ. SAYGILARIMIZLA TÜRKİYE CUMHURtYETÎ ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1911 Cumhuriyet 25 EYLÜL 1931 Gazi Hz. Ankara'ya gidiyorlar Tenunuzun yirml birinde şehrimlzl teşrif buyuran Reisicumhur Hazretleri şehrimizde ikl ay kaldıktan sonra bugün Ankara'ya avdet buyuracaklardır. Reisicumhur Hazretr lerinl götürecek olan tren bugün saat üçle dört arasında hareket edecektir. Gazi Hz. Haydarpaşa'ya geçecekler, oradan hazırlanan hususi trenle hare ket buyuracaklardır. Ken dilert Istanbul'u teşriflerinde hususi merasim yapılmasuu arzu buyurma' Reisicumhur Hazretlerinln başkanlık ettiklerl Ta rlh Encümeni kendilerinin Ankara'ya avdetlerinAnkara spor mıntıkası Türkiye dahilindeki umum mıntıka futbolcularının iştirakiyle bir Reisl cumhur kupası maçı termıs olduklarından avdetle rinde de merasim yapılmayacaktır. Gazi Hz. İle birlikte evvelki gün şehrimize gelen Eaşvekü İsmet Paşa Hz. ile şehrimizde bulunan Hariciye Vekili Tevfik BUştü, Dahiliye Vekili Şülcrü Kaya Beyler de Ankara'ya gideceklerdir. îstanbul Valisi Muhittin Bey şehir hududuna kadar giderek Reisicumhur Hazretlerinl uğurlaya caklardır. Tarih encümeni den sonra da şehrimlzdeki faaliyetine devam edecektir. Reisicumhur Kupası tip edilmesini merkez heyetine tekiif etmiştir. Bir toplantı yapılarak bu hususta karar verilecektir. Detente kalıbının cözülüşüdüı 1980'rie dünya sistemi Incelendiğinde, ABD'nln sflpe deviet olma niteliği tartışılır bir konuma gelmlştlr. S'Stetn ıki kutupluluktan cok kutupluluğa kaymıştır. ARD uluslararası kuruluşlann karar verme mekanizmasınriokı etkin rolünü yltirmektedir. Tüm bunlar gözönüne alındığında, ABD slyasal davramsındnki değisikliklerin temell acıklanabillr. özellikle Bnşkan Reopnn'ın iş başına gelmesiyle yeniden gündeme qeien silahlanma. savunma bütceslnln artışı, nötron bombasının üretim kararı, falz hadlerlnln yöksek tutulmnsı gelir vergısinin düşürülmesl. sosyal gövenllk •av'annın kısılması gibl kararlar, ABD'nln ekonomik bazda yitirdiğl gücünün siyasal duzeyde bir takım mekani7ma ve araclarla sürdürülmesl olarak tanımlanablllr. Amerikan yönetiml kendislnden başka bir güc olrnayacağı imajını yayarak zavıflayan süperdevlet nitellqıni korumak ve sürdürmek amacını taşımaktadır. Bu derece banşa karşı bir tavrın dünya kamuoyunda nasıi bir tepkl göreceğl de zamana baâlı bir sorudur. Selcuk Üniversitesi * Rektörlüğünden 1931 yılı Onlvereltelerarası Öğrencl Secme ve Yerfeştlrme Sınavı sonucunda 1981 1882 öğretlm yılı Iise ve dengi okul birincilerl konten|anından yararlonarak Selcuk Ünlverslteslne kesln kaydını yaptırmaya hak kazanon öğrencilerln kesln kayıtlan 2 Eklm 1981 cuma gînü başlayacak ve 7 Eklm 1981 carşamba gününe kadar, cumartesl pazar günlerl horlc çalışma saatleri Icinde devam edllecektlr. Kesln koyıt sırasında llglli Fakultelerce öğrencllerden Istenen belgelerln dışında, ayrıca okul blrlnclsl olduğuna dalr öğrenclnln mezun olduğu Iise veya dengi okuldan alacağı belgenin verilmesi gerekmektedlr. (Basm: 21410) 7655 Istanbul Telefon Başmüdürlüğünden 712 çift lastik çizme alınacaktır Başmüdürlüğümüz Ihtiyacı olarak^12 clft lastik clzms kapalı tekiif alma suretlyle ffâtınalınacaktır. Bu Işe alt şartname ve mühürlu numune Gayrettepe Yıldız Posta Caddeslndeki BaşmüdürlüğOmuz Malzeme Müdürlüğünden temln edilebilir. Istekll olanların bu Işe alt kapalı tekllf mektuplarını engec 22.10.1981 perşembe günü saat 11.00'e kadar Malzeme Müdürlüğüne tevdi etmelerl llan olunur. (Basm: 20679) 7954 Cumhuriyet Sahtbf: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdüru HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGİL Yazı İşlerl Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad 3941 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel: 17 58 25 17 58 66. İdare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Zlya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel 2547 09 1312 30 • ADANA: Ataturk Caddesı Türk Hava Kurumu lş Hanı. Kat 2 No: 13, Tel 14 550 19 731 TAKVİM 25 EYLÜL 1981 tmsak Gflneş öğle tkindi Akşam Tatsı 5.06 6.47 13.06 16.29 19.02 20.33 SUER SATRANÇ DERGISfne abone olunuz PK:496 BeyoğiuİSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear