Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet 2 OLA/LAR ve GÖRÜŞLER 13 EYLÜL 1981 } \ ; ir süre önce basın «ai/e namusu»nun korunması için çalışmalar yapıldıgını duyuruyordu. Konuya eğilen komlsyon olaya çok yönlü olarak bakmakta ve raporunda, çözülme tehdidiyle karşı karşıya görüldügü arüaşılan aileyi güçlendirmek için, •nikahsız yaşayan çiftlerin» mahalle muhtarlarınca takip edilmesinden, kadınlan n iş hayatına güvenli şekilde girebilmeleri için tavukçuluk, sebzecilik gibi alanlarda küçiik işletmeler kurulmasına, kumar oynayarak zaman öldürup, çoculdannı ihmal eden annelere karşı önlemler ahnmasmd&n, zaten mevcut yasalarda öngörütaıüş olmakla birlikte, fiilen gerçekleştirilmediği için olsa gerek, büyük işyerlerinde çalışanlan n çocuklan için kreşler açılmasına kadar uzanan çeşitli önlemlere yer veriliyordu haberde. Zaman zaman, başka toplumlarda da «aiZeyi korumak', güçlendirmek ve toplumsal düzenin temel direği haline geürmek üzere ugraşlar verilmiştir. Kırk yıl süreyle rejimi, *kilise, aile ve ordu» kurumlanna yaslandınlmak istenen Ispanya, ya da şian, «vatan, aile,feiZi.se»olan Petain'in kısa ömürlü Vichy rejimi, ilk akla gelen örnekler. Bu rejimlerin aileyi güçlendirmek te ne kadar basarüı olduklan ise tartışılabilir. İspanya'da örneğin, 1976'daJü reJim degişikliginin ardından çıkanlan ilk yasalardan" birisi boşanmaya ilişkindi. B insanlar ve Cinsel Yasam TOPLUMA DUŞEN GÖREV, ÎNSANIN ÖZBENLtĞİNİ İLGİLEN DİREN ALANLARDA ÇAĞDAŞLAŞAN İNSANA GÜVENMEK VE SEÇIŞLERİNE SAYGILI OLMAKTIR. Şirin TEKELf I.Ü. tktisat Fakültesi Öğretim Üyesi ve aynı yoğunlukta olmamıştır. Nitekim, tanımlayan ozelliginin insanlararası cinsel iUşkileri düzene kovmak oldugunu anlama eski Yunan'da eşcinsel ilişkiler hem oldukya yardım eder. Çağdaş toplumlarda, bir ça yaygındı hem de toplumca hoşgörüyle karşılanır, hatta yüceltilirdi. Lesboslu Sapp kadınla, bir erkeğin. 'tek bir eşle yetinme* ho, örneğin, antikitenin en ünlü ve saygı kurah dahilinde kurduklan sürekli cinsel ilişki biçimi, yasalara uygun olarak kurul değer şairlerinden biriydi ve lesbiyendi. dugu takdirde, karı koca ailesi veya ce Başka tarihsel dönemlerde, başka toplumkirdek aileyi oluşturuyor. Ancak, ailenin larda eşcinselliğin, toplum ahlakma aykıçoğu toplumda, cinsel ilişkilerin çoğunlu kırı bir edim gibi görülüp, kınandığı hatta gunu düzenleyen kurum olması, insanlar eşcinsellerin yargılanıp, mahkum edildiği arasındaki cinsel ilişkinin «tefe» kabul edi de olmuştur. İngiltere kadar özgürlükçü letnlir bictminın de aile olması anlaıtnna bir toplumda bile, yüzyılm başlannda, hogelmez. Nitekim, tarih boyunca ve çeşitli moseksüel olduğu için yargılanıp, iki yıl toplumlarda cinsel ilişkiler büyuk çeşitli boyunca Reading Gaol hapishanesinde yalik göstermiş, tek eşli karı kocalığin ya tan ve bu deneyini, aynı adı taşıyan balanı sıra, Osmanlı haremi örneginde gördü dıyla ölümsüzleştiren Oscar Wilde, toplum lann bu konuda zaman zaman ne kadar gümüz gibi «çofe karılu, antropologlann incelediği birçok «ılkel* toplumda olduğu hoşgörüden uzak olabildiklertni gösteren gibi «çofe feocaîı» evülik biçimleri yaygınla iyi bir örnek. şabilmişür. Bu alardaki çeşitliliğin bir örAncak aile ve cinsel ilişkilerin tarihine negini, son yıllarda, gelişkin Batılı toplum kaba bir bakış, insanlığın bu alanda gidelarda denenen ve aynı çatı altmda yaşa rek daha hoşgörülü, insanın özyaşamını ilyan çok sayıda erkek ve kadın arasında gilendiren cinselliğine daha saygıh hale çok yönlü cinsel ilişkiler kurulmasmı ön geldiğini ortaya koyuyor. Gerçekten de gegören «feomün»lerde bulmak mümkün. Ka lişkin Batılı toplunılarda artık eşcinselliğin dın ve erkekler arası cinsel ilişkiler her oezai kovuşturmaya uğramasını mümkün zaman «aile» biçimini de almayabilir; ev kılan yasalar birbiri ardından kaldınlarak, lilik öncesi veya evliliğe paralel, sürekli ve evliük dışı ilişkilerin de. farkh biçimleriyle ya süreksiz ve birden çok sayıda cinsel eş daha olağan karşılandığı bir döneme vanl8eçebilmeye dayanan ve nihayet ailenin ço mış. Öyle ki, jrukanda değindiğim «feöğu özelügini taşımakla birlikte 'yasalara* mün* türü yeni aile Cya da aiîe dışı ilişki) uygunluk kurahnı yerine gettrmeyen, bu deneyleri bile, sonuç olarak bu deneye kanedenle de serbest aşk» denilen uişfciler, tılan insanlann özgür iradelerinin bir ürühemen her toplumda az ya da çok yaygın nü olarak görülebilmiş, kimilerince şaşırtıbir şekilde yaşanmıştır. • cı bile bulunsa, bildiğim kadanyla, uygu*•• landıgı hiç bir toplumda yasaklanması yoCinsel ilişkilerin çeşitliliginden söz luna gidilmemiştir. ederken ihmal edilemeyecek bir biçim de Bu gözlemlerden giderek varmak isteerkekler ya da kadınlar arası «eşcinseU diğim yer, kendi toplumumuz. Basındaki ilişkilerdir. Bunlar da tarih boyunca, top habere göre, evlilik dışı ilişkilerin yasaklum tiplerine göre değişen bir yaygınlık lanması için önlemler hazırlanıyor. Ama kazanmış ve toplum lann bu tür ilişki! ere böyle bir şeyin akla gelmesi bile, bu tür gösterdiği tepki de her zaman aynı yönde ilişkilerin, her zaman var olmuş olan bu *•• Aile, insan ilişkîlerini düzenleyen en temel kurumlardan birisi, hiç kuşkusuz. Her toplum tipinde, degişik biçimlerde var olmuş ve çok işlevli bir kurum. Her toplumda insanın ve emek gücünün yeniden uretildiği yer olmasının yanısıra, bazı toplumlarda îktisadi açıdan bir uretim, başkalarında tüketim bdrimi olmuş, kültürel açıdan da, insanlar arası iletişim, toplumsal değerleri kusaktan kuşağa aktaran bir *toplumsallaşma* vo birçok toplumda da başlıca dayanışma ve sosyal guvenlik kurumu olarak işlemiştir. Ama ailenin asıl işlevi her zaman insanlar arasındaki çok hayati bir ilişki türünü duzene koymak olmuştur: Cinsel ilişki. İnsan neslinin devamı da bu ilişkinin bir türevi. Zaman za man bu işlevlerden hangisinin asıl, hangisinin turev olduğu biribirinc karışsa bile, ortalama olarak. bir insan yaşamında on bin kez tekrarlanan cinsel edime karSm yine ortalama oiarak, üç dört kez bu edimin çocuk doğurmakla sonuçlanması, evlilik ilişkisi ve ailenin en temel ve onu tür ilişkilerin, yaygınlaştığını göstermekte kanımca. Zaten, hızlı bir gelişme sürecinde yaşayan, milyonluk keııtlerinin sayısı hızla artan, geleneksel yapıları kaçınılmaz olarak çözülen bir toplumda, Daşka türlü ol ması da beklenemezdi. Topiumsat değişme, o değişmenin sonuçlanna hoşgörtyle katlanmayı da beraberinde getirir. Öyle olunca, evlilik dışı ilişki içerisinde yasamak için nedenleri ne olursa olsun (boşanama ma. evlenememe veya böyle bir ilişki biçimini isteyerek seçme gibi) bu yaşama tarzı sadece onu yaşayanları ilgilendirmek ge rekir, mahalle muhtarlarını değil. Aksi hal de, uğrunda nice mücadeleler verilerek kazanılmış ve anaj'asalara bir hak olarak gir nıiş olan «özeJ yaşamın gizliliği» ilkesi z«dclenir. Öte yandan, son zamanlarda bazı *eşcinsel» sahne sanatçılannm faaliyetten alıkonması yolunda alınan kararlara da bu bakış açısmdan yaklaşmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus şudur: O sanatçılann kimliğinde mahkum edilen, *eşcinsellik» midir, yoksa pşcinselliğin, «ticari bir meta» haüne getirilişi midir? Eğer, söz konusu kararlar birinci hedefe yönelikse, «eşcinsel» olduklannı bilerek bu sanatçılan kabullenen, ünle ödüllendiren, böyle bu konuda giderek «hoşgörü» kazandığı gönilen topluma göre topluma yön verme aurumunda olanlann gösterdiği hoşgörüsüzlük yadırgatıcıdır. Yok eğer, iKincisiyse asıl hedeflenen, o zaman, *eşcinselliği ticari meta» halinde getirme sürecinds sanatçıdan daha fazla sorumluluk taşıyan, reklamcı, gazinocu yüksek tirajh basm gibi başkalannın rolü ihmal edilmekte, güçlüye değil, abalıya vuruhnaktadır. Kaldı Ki bu sanatçılann sanatlannı tutan, bundan haz duyan bir izleyici kesimi bulunduğuna göre sanatcınm, gözü rahatsız eden bir •görüntü» ile sahneye çıkmasmm yasaklan ması, ona gösterîlen ilginin azalmasına ne den olmaz. Aslında yapıhııası gereken de herhalde bu değil fakat 'eşcinseU veya eş cinsel olmayan tüm sanatçılann sanatlannı ortaya koymalarına uygun ortamı hazulamaktan geçer. Bu sağlanabildiğindedir ki sanatçmm cinsel eğilimi bizleri değil, sadece kendisini ilgilendirir. Çünkü sonuç olarak toplumca bize düşen görev, insanın özbenliğini ilgilendiren eş seçme, cinsellik, evlilik gibi alanlarda, günbegün çağdaşlaşan toplumumuz insanının, onu mutlu kılacak çözümleri özgürce bulabilecek yetenekte olduğuna güvenmek ve seçişlerine saygıh olmaktır. 9 Eylül'den Sonra? 9 Eylül 1922'de İzmir düşmandan kurtulur. Gazi Mustafa Kemal Paşa Kordonboyunda Kramer Oteli gazinosuna sofrasını kurdurur. Garsona sorar: « Kral Konstantln de bu otele gelip, burada bir kaden rakı Içtl mi?» Hoytr Paşa Efendimiz. Öyleyse neden İzmir'i almak istemlş?» Llmanda «Müttefiklerin» 64 parça harp gemisi vardır. Gazi der ki: t Bu filonun burada ne işi var » 24 saat sonra emperyalistlerin donanması çekilir gider. Güzel İzmir artık bizimdir. Her yıl bu günü kutlarız; törenler yopanz; gazetelerde yazılar yayınlanır; 30 Ağustos'tan 9 Eylül'de dek yaşanan süreç hepimize bayramdır. Peki, ya sonraki günler? Gerçekte büyük gerilim 9 Eylül'den sonra yalnız Batı Anadolu'da, Trakya'da, İstanbul'da değil; Atina'da ve Londra'da yaşanmıştır. Çünkü Boğazlcsr İngilizlerin, Trakyn Yunanlıların elindedir? Acaba ne olacaktır? Türk ordusu Çanakkaleye yürüyüp İngiliz işgal kuvveîleriyle çarpışttktGn sonra Trakya'ya geçecek midir? Soru işaratinin çengsli, uluslararası alanı kopsayacok büyüklüktedir. Gazi ryiustofa Kemal'in karşısında İngiliz İmparatorluğu bulunmaktadır. Gerçi Çanakkale'de 5 bin ingiliz askeri vardır; ama sayı azlığı bir anlam taşımaz. Eğer Türk İngiliz askerl kanlı bir çatışmaya girişirse ne olacaktır? istanbul'dakl Fransız Yüksek Komiseri General Pele 19 Eylül'de İzmir'e gelerek Mustafa Kemal Paşayla bu konuyu görüşür. Ancak dört gün sonra (23 Eylül 1922) Yunanistan'da bir askerl darbe gerçekleşir; ve iktidar altüst olur. Yeniiginin halkta yarattiğı tepki Ordu'da eyleme dönüşmüş, Venizelos yanlısı subaylar fırsattan yararlanarak yönetime el koymuşlardır. Başbakan Gonaris, D:şişlerl Bakanı Baltacis, Savunma Bokarıı Teotokis, General Anesti, vb. ölüme mahkum edilmiştir. Anadolu'da Kolordu Kumandanlığı yapmış olan Prens Andre de öldürülecekler arasındadır. Prens Andre'nin İngiliz Krol ailesi ile akrabalık ilişkıleri vardır. Londra eyleme geçer; bir İngiliz Harp Gemisi Prens Andro'yi kacınr. Bu Prens Andre. şinıdiki Kraliçe Elizabet'in eşi Prens Filıp'in babasıdır İngMiz harp gemileri Pire'den Prens Andre'yl, fstonbııl'dan Vahdeîtin'i kaçırmakla çatışmanın anlamını tarih sayfalarında saptarlar. Ve ünlü İngiltere Başbakanı Loyd Corc savaşı sürdürmek inat ve kararım Krala bildirmesi için Saray yetküisi Lord Stanford'a şu mektubu verir: « Sir, Kabine bu sabah yine toplant! yaptı. Herşeyden önce Kemallstler Canakkala tarafındaki kıyıyı işgal «tssler bile, donanmamız Çanakkale boğazınin özgürlüğünü garanti altına almaya hazırdır.» Loyd Corc, Anadolu'da yeni bir «harekatj» İçin Mısır'dan birlikler getirmeye ve Gelibolu yarımadasını elinde tutmaya kararlıdır. Ama yeniiginin yaratacağı tepkiler Loyd Corc hükümetini Londra'da düşürecek güçlerl eyleme geçirmiştir. Bu güçlerin başında ingiliz muhalefet liderleri Cemberlayn ve Makdonald bulunmaktadır. Gpzi Mustafa Kemal, üstün bir siyaset adamıydı. Ingiltere'deki, Fransa'daki. tüm Batı ve Doğu dünyasındaki kuvvet dengelerini ve olacakları biliyordu. Türk askeri Çanakkale'ye doğru yönelirken diplomatlk ilişkiler de hızlanmış, Mudanya Mütarekesl'ne 29 Eylül'de ulaşılmıştır. Geroekte 8 Eylül ile. 29 Eylöl arasında1<! ylrml gun, 30 Ağustos İle 9 Eylül arasındaki 10 günden daha az gerlllmli ve daha az önemll değildlr. Kocatepe'den Izmlr'e Izmir'den Mudanya'ya yaşanan süreç bir bütündür. Hep söyleriz, yineliyoruz: Atatürk'e yalnız asker ve kumandan kişiliğiyıe bakmak O'nu eksik tanımaktr. Bu eksiği gıdermekle Atatürkcü olunabilir. • CUİI OKTAY AKBAL CZBilim Mlnyası /vehbi BELGÎL Kertenkele İle Yazar J HflVİR Sesli Gezegen 1977 yilı ağustocımun 20'sln de uzaya fırlatılan «Gezgln II» dört yıl süren bir bucuk milyar küsur kilometrelik bir yolculuktan sonra Satürn'ün 100 bin kilometre yakınından gecerek yeni bir çok bilgiler göndermiş ve sonra, 1986'da Üranüs, 1988'da Neptün ile büluşmak üzere uzayın derinliklerine dalmıştır. Bu görevlerlnl de başardıktan sonra evrenin sonsuzluklarına dalarak ya bir yıldızın çekimine kapılıp, düşüp parçalanacak, ya da, insanlı ve bizimki gibi uygarlıklı bir gezegen8 düşerse, orada incelenmeye alınacaktır. «Gezgln II», kendisinden 16 gün sonra, 5 Eylül 1977'de fırlatılan «Gezgln Isin verdiği bilgllere katkıda bulunmuştur. Bu sonuncu arac 5 Mart 1979'da Jüpiter'in yakınından geçmiş, güneş kümesinin bu en büyük gezegeninin bir kuşağı bulunduğunu haber vermlş ve aynı gezegenin en yakın uydusu «İo» üzerinde alev alev yanan bir yanardağ bulmuştu. Bu başarısmdan sonra Satürn'e doğru yola çıkan arac bu gezegenin «Europa», «Gonymede» ve «Callistos .adlı uyduları hakkında da geniş bir bllgl göndermişti. Her (kl araç, bu bilgilere ek olarak, başka bilgiler de göndermişlerdir. Çünkü bunlar, 11 konu hakkında bilgi toplayıp lletecek aroolarla donatılmışlardı. «Gezgin II» nin Sotürn ile llglll olarak verdlğl bllgllert «Gezegen» «Uyduiar» ve «Halkalar» başlıkları altmda inceleyebllillriz: Güneş küme'sinln Iklncl büyük gezegenl Saturn, dünyamızdan 700 kez daha büyüktür, Atmosferl, %90 dan fazla hidrojenden oluşmuştur. Ayrıca, metan ve az mlktarda amonyak da Ihtlva etmektedlr. Üzerl sürekli bulutlarla kaplı gezegenin yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha azdır. 1 san tlmetre küb suyun yoğunluğu 1 olarak kabul kabul edlldlğine göre Satürnün yoğunluğu döıtte bir azdır, yanl 0.706 gramdır (Dünya 5.517 gram). Bu durum da. Satürn, kendisini alabilecek kadar geniş bir denlz üzerinde rahatlıkla yüzebllir. Bir topaç glbl renk renk daire çlzgilerl olan gezegenin genel rengl bal sarısıdır. Atmosferinl kaplayan bulutlar altın rengindedir. Bulut üstQ ısı «eksl 170» derecedir (Dünyanınkl adı 31 dereoe). Gezegenin atmosferl dönyamızınkine göre 56 kez daha calkantılıdır. Cünkö, Ozerinde. saatte 1.600 kilometre hızda rüzgarlar esmektedir. Ruzgâr kutlelerinin her blıi kuzey Ame rika kıtosı (Anakara'sı) buyuklüğündedlr. «Gezgln II», Satürn'ün elektromanyetik alanından aldığı enerjl dalgalarını ses dalgalaana çevlrmiştir. Bu ses dalgalarının «kalın gong sesleri», «böcek vızlamaları», «uğuUıı ve homıırtu ve «berrak çon sesleri» blcimınde olduklan hayretle görülmüştür. Dünyamız kendi çevresinde kj bir dolanımını yuvariak rakam 24 saatte tamamladığı halde, Satürn, yineyuvorlak ra kam, 11 saatte tamamladığından Ikj kat bir dönüş hızına sahıptir. Bu yüzdendir ki, uzay araclarının, hızlannı artırmak için Satürn'ün çevresinde bl r iki tur attıktan sonra yollarına devam etmeleri yeğlenmektedir. Hatta, Jüpiter da ha da hızlı döndüğünden (10 saat), onun fırlatma gücünden de yararlanılmaktadır. «Gezegen H»n|n verdiği bilgiye göre, uydu Hyperlon 320 kilometre genişlikte, 225 kilometre uzunlukta bir hamburaer'l andırmaktadır. Uydu iapetus yan siyah, yarı beyaz olarak görünmüştür. Bu ay'ın % 20'sinin kaya, % 80'inin buz olduğu sonucuna varılmıştır. daireler blçiminde değll bir saatin zembereği gibi helezon biçimlndedir. Hatta bazı halkalar yumurta biçimini andıran bir yayvanlıktadır. Halkalar, özel filtreli ob|ekt!flerle çe kilen resimlerinde koyu mavi, altın sarısı renklerde görünmektedir Her halka buz ve ka ya parçalarından oluşmaktadir. Bunların nereden geldlkleri henüz bilinmemektedir. Hal kalar sekizer kilometre kadar dikey kalınlıktadır. A Halkası 16 bin, Cassini Aralığı 2.700 küsur, B Halkası 26 bin küsur, C Halkası 16 bin küsur kilometre genişllktedlr. Bu sonuncu halka en Içerde olduğundân gezegenin bulutlanna adeta dokunmaktadır. • «Felsefo bölümünde Jean Paul Sortre't» hoyren bir arkadaşım vardı. Perçembe ya da cumartesl günleri öğledan »onra Sartre'ı adım adım Izlordi. Yanına yaklaşmaya katkışmadan... Sortre'ın yer» ottığı Izmarltlnrl toplar, birlktlrirdi» diye yazıyor Franstz yazarı Gabrlel Matzner... Hayranlık dediğin böyle olur! Bir gün Mat zner'l de yanıno almış, Sartro'm evden cıkıçını beklemeya başlamışlar. Sartre çıkmış yürumoyo başlamış. uzun zaman onu Izlemişler. Sonunda üstat bir sigara tüttürmüş, izmariti fırlatmış, sonra bir daha... İkisini de toplamışlar yerd»n, kutsal bir nesne glbl kutuya koyup saklatnışlar... Maksim Gorkl de insan ları uzaktan Izlemeyl pek severmiş. Hatta roman ve öykülorinin kahramanlarını sokakta gözüno keetlrdiği kişilerden seçermlş kiml zaman... Baktı, gördü kl. «bu bir roman klşlsldlr» peşine takılır sokak sokak yürürmüş, adam kahveye ml girdl o da, parkta mı oturdu o da, alış veriş ml yapıyor, hemen yanında!... Her hareketlnl. konuşmosmı. yürüyüşünii, bakışını saptarmış inceden Inceye... Bir gün Tolstoy'u görmeye gitmiş. lasnaia Polyana'daki çiftlikte bir süre birlikte oturup konuşmuşlar, sonra Tolstoy kırlarda tek başına dolaşmaya çıkmış. Gorki de peşlne takılmış ona sezdirmeden... Tolstoy doğayı seyrederek, dürup düşünerek yürümüş, birden bir kayalıkta durmuş, Gorki de kendini göstermemeye özen gösterek ne yapıyor diye bakmış. Tolstoy. kayanın üstünde kıpırdamadan duran bir kertenkeleyle konuşmaya başlamış. Şöyle diyormuş: «Bak yüfeğln hızlı hızlı çarpıyor. OrtaHk güneş Içinde. Ne kadar mutlusun kimblllr» Bir an durmuş sonra yavaşça eklemiş: «Ama ben, ben mutlu değilim.» Bir kitap var önümde, Tolstoy'un 1910'da çekilmlş son fotoğrafına bakıyorum. Eşi ile kolkola... Beyaz kocaman bir sakal, erimiş bir dev gövde, kadın ona bakıyor, ama o uzaklara dalmış, fotoğraf objektiflnin icinden ta bugüne, yarına... Neler düşünüyordu bu son resml çektirirken? Yaşlılık yıllarında hiç mi hiç mutlu olmadığı bilinen bir gerçektir. Korısıyla hiç bir noktada anlaşamazmış. Hete parasal konularda... Malını mülkünü köylülere dağıtmak Isteyişi yüzünden... Sonra yazdıkları... Kontes Tolstoy bir soylu olarak hlc sevmezmlş öyle şeyler yazmasını. Tolstoy da saklarmış köşe bucak yazdıklarını... Ne var ki döşemenln altına bile gizlediklerini karısı bulurmuş. Bir surekil savaşım, bir sürekli çatışma... Sonunda seksen İki yaşındayken evden kaçar. Melikovo tren istasyonunda ölür. Kertenkelenin güneş altmda soluk alışı karşısında Ama ben, ben mutlu değilim' deyişi d 9 gallbo o son yıllarına rastlar. Gorki gencecik bir yazar, 'aşağı tabcrka'dan gelmiş. Tolstoy ise bir soylu kişi. bir kont, büyük toprak sahibi, ikisi arasında hiç bir benzerllk yok, ama yazarlar. hele belli bir düzeyin üstündekl sanatçılar arasında zenginlik yoksulluk glbı yapay ayrılıklar bulunmaz. Sanatcı. kendl soyluluğunu yaratır, uydurma soyluluklar zaten ona yaraşmaz... Moskovo'da Tolstoy'un yaşadığı evi gezmlştim bir kaç yıl önce... Koca bir konak, arabalar için bir ev kadar büyük ahır: hizmetciler, uşaklar, arabacılar İçin apayrı bir konut... Moskova'da yaşamayı pek sevmezmiş, kırları, köylerı yeğlermiş. Bu koca evde Vlne de yıllar geçirmiş. önemll yapıtlarını burada yazmış. Yürumeyl çok sevdiği şundan da belll .kocaman clzmelerl vltrlnlerde yıpranmış olarak durmakta... Ne cok yürurmüç, düşünerek, yaratarak, kurarak!... sonra da evlne döner Çehov, Gorki gibi genç yazarlarla konuşurmuş. Alleden koDuk bir kişi. ama bir tek kızı var onu anlayan, seven... «Bir insanı ömrünüz boyunca sev«e»ğ!nlzl söylemek, bir mumun yaşamınız aüreslnce yanacoğına Irranmok gibidir» diyen bir kişi anlaşamadığı, yazar olarak «njrnkiı boltolandığı bir kadınla nasıl elli yıl birlikte kalmış, bu da işin ayrı bir ilginç yanı... Anna Karenlna'da şovle der: «Her mutlu aile blrblrlne benzar. Her mutlu nile kendi ölçüsünde mutsuzdur»... Kertenkeleyle niye oyle konuştuğu daha iyi anlaşılmıyor mu? Seksen iki yaşında evinden, karısından kaçarak bir karlı kış günü kücük bir ıstasyonda ölen büyük yazarı Iç dunvasında azıcık izleyince onun da herhangi bir 'insan' gibi olduJu ortoya çıkmıyor mu? Yazdığı. yarattığı sürece mutıu, 1 rieğişik ama yaşamın öteki zamanlarında herkes gi^ bir insan... İnsanlığa yol. iz, çözümler sunduğu hoi's kend'Slne İz. vol. cözüm bulamayan... 3) Halkabr Satürn'ün en büyük özelliğinin halkaları olduğu öteden berl kabul edilmektedlr. Yıldızblllmcller, geçen yılın, yani 1980'in aralığına kadar, Sa türn'ün başlıca üç kuşağı ol2) Uyduiar duğunu sanıyorlardı. En dışSatürn'ün, öteden beri bili takine «A Halkası» adım vernen 10 uydusu vardı (Mimas, mişlerdi. Bundan sonraki doEnceladus, Tethys, Dione, ha parlak kuşağa «B HalkaRhea, Titan, Hyperion, İape sı» demişlerdi. İkis! arasında tus, Phoebe ve Janus). İki yıl «Casslni Aralığı» denen bir önce, yan| 1979 yılı 1 Eylülün aralık vardı. «B Halkası»nı de gezegenin yakınından ge «Crepe» denen «C Halkası» çen «Öncü 11» (Pioneer 11) izliyordu. Solgun ve yarı sayuray aracı bunlara 5 yeni uy daın olan bu halkadan sonra du daha eklemiş fakat, 1966 da «D», «E» ve hatta «F» halda bulunmuş olan Janus hak kalarının geldiği söylenmiştı. kında hiç bllgl vermemişti. 1979 eylülünde gezegenin ya«Gezegen II» yeni iki ay daha kınından geçen öncü 11 (Piobularak uydu sayısmı 17'ye neer 11) bunu doğrulamadı, cıkarmıştır. Böylece Satürn, gü fakat «A Halkasısnın da dışın neş ailesinin en çok çocuklu da çok dar yeni iki halka olbireyi olmuştur. Bununla bir duğunu bildirdi. Geçen yılın likte, gerek «Pioneer 11»in, kosımında alınan bilgiler halgerekse «Gezgln lUnin bulduk kaların sayısını bin'in de üzeları uyduiar üzerinde «müla rıne çıkarmıştı. Şımdi «Gezgin hazat hanelerl» henüz açık bu ll»nin gönderdiği bilgilere dalunmaktadır. Bu yeni yedi yanan bilgınler, haikaların saçocuğun «neseplerl henüz ke yılomayacak kadar çok olduğu sinllkle tashlh edllmlş» değil görüşündedirler. Son bilgilere göre, halkalar, ic, içe çizilmış dir. Bundan sonrası «Sam Amcanın uzay dağarcığında gelecek yıllar için neler var acaba?» diye blr soru burada akla geliyor. Bütçe açıklarını bizim gibi yeni vergilerle değil, savurganlığı, gereksiz masrafları kısma yoluyla kapatmaya azmeden Reagan yönetimi, uzay masraflarını da büyük ölçüde kısmıştır. Örneğin, Uzay ve Havacılık Dairesinin her türlü masrafları için (Uzay alanları, uzay tesisleri, personel masraf ları...) 6 milyar ayrılmıştır. Bu nun az bir kısmı yıldızlarda araştırmalara sarfedilecektir. Buna karşılık Milli Savunma Bakanlığı bütçesinln uzay fas lına 8 küsur milyar dolar ayrılmıştır. Bu durum, askerl amaçlı uzay çalışmalarına öncelık verileceği anlamına gelmektedir. 1962'de Venüse gön derılmış olan «Mariner 2» aracından bu yana Sam Amcamız, hemen her yıl, uzaya insansız bir araç göndermektey di. Bu diziden olarak Hailey Kuyruklu Yıldızı'na 1986'da bir araç gönderilmesi planlanmıştı. Araç, kuyruklunun yakından resimlenni çekecek, kuyruğundan veya gövdesinden madde koparıp getirecektl. (Bak: Hailey Kuyruklu Yıldızı Geliyor adlı yazımız, Cumhuriyet, 13 ocak 1980). Yıldızı karşılama. şimdi Rus, Fran sız ve Japon bilginlerınin Işi olacok. Sam Amcamızın gündeminde üç şey kalıyor: 1) Uzay Mekiğlni daha da geliştirmek, 2) Jüplter'e 1985'de Galileo araştırma aracını gön dermek. 3) 1988'de Venüs'ün yörüngesine girip resimler çe kecek bir radarın geliştirilmesi (VOIR, yanl Venüs Orbiting and Imaging Radar projesi). Gökleri fethetmlş bir ülke için bu üç calışma az değil mi? Hani, bir şairin dediğl gibi: RBir mendilin, bir resmin, bir de sevgin var bende / Üç hatıra çok azdır seni pek çok sevende.» Ama «Hayır,» diyor Zıp Zıp Süvari, «az değlldir, Bütçe sınırlarını asmamak ko şulu ile her istediğinlzi yapabiürsiniz.» Bu söz: «Al şu 250 lirayı, git İstanbul Sheraton Otslinde tıka basa karnını do yur» gibisinden bir cömertlik oluyor ama emir büyük yerden. Nötron bombası İçin Am camızın paraya çok ihtiyacı var. Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeteciük T.A.Ş. adma NADİR NADİ Genel Yayın Müdüru HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGİL Yazı işlerl Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad 3941 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHİR Tel: 17 58 25 175866, idare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziya Bulvarı No: 65, Kat: 3. Tel 25 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Caddesı Türk Hava Kurumu İ3 Hanı. Kat 2 No: 13, Tel: 14 550 19 731 TAKVİM 13 EYXÜL 1981 îmsak Günej öğle fkindl Akşam Tatsı 4.52 6.36 13.10 16.43 19.23 20.55 1) Gezegen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Idare Merkezinden Bankamız, 4 eylül 1966 tarihinde tedavüle çıkarmış olduğu ön yüzünde üç imza, Atatürk portresi ve «11 HAZİRAN 1930 TARİH VE 1715 NUMARALI KANUNA GÖRE ÇIKARILMIŞTIR» ibaresi; 7 nisan 1975 tarihinde tedavüle çıkarmış olduğu, ön yüzünde iki imza, Atatürk portresi ve «14 OCAK 1970 TARfH VE 1211 SAYILI KANUNA GÖRE ÇIKARILMIŞTIR» ibaresi; arka yüzlerinde Kız Kulesi'nin resmi bulunan eski tip 10 Urahk banknotlan. eskimiş ve yıpranmış olmalan nedeniyle, 1211 sayıU kanunun verdiği yetkiye dayanarak 21 eylül 1981 tarihinden itibaren tedavülden kaldırmaya karar vermiştir. Bu banknotlar 21 eylül 1981 tarihinden 21 eylül 19B2 akşamına kadar bir yıl müddetle mecburi olarak tedavül edecek ve bundan sonra kanuni zaman aşımı müddeti sonu olan 21 eylül 1991 günü akşamına kadar yani dokuz yıl daha merkez bankası gişelerinde ve Merkez Bankası bulunmayan yerlerde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası gişelerinde değiştirilerek 22 eylül 1991 günü sabahından itibaren kıymeüerini tamamen kaybedeceklerdir. tlan olunur. (Basın A 12200) 1931 13 EYLÜL 1931 Cemiyeti Akvama giriyoruz Yunan gazetelerl Tevfik Rüştü Beyin Yunan Bulgar anlaşmazlığınin halli için Cenevre'de sarfettiğl mesaiden takdirle bahsetmektedir. Tevfik Rüştü Boy Atina aiansına verdiği beyanatta Yunan Bulgar münasebetlerınden bahsederek demiştir kı: € Yurıanistan'la Bulgaristan'ın dostu olduğum için, iki hükümet Başvekil lerine bir anlaşma zemininden elde edılecek faydaları izah ettim. Ahalinın mübadelesinden sonro Türkiye için azınlıklar me selesi halledilmiştir. Türkiye ile Yunanistan arasında hüküm süren dostluk Türkiye ile Yunanistan'da kalmış Rum ve Türk ohal' iln refah ve saadeti için bir zemin teşkil eder.» Tevfik Rüştü Bey bundan sonra Türkiye'nın Cemiyeti Akvama ne zaman ! g receği ve Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan için daimi bir azalık temini hakkında demiştir kl: « Yunan Bulgar anlaşmazlığı halledildikten sonra bu azalık temin edi lecektir.» Cenevre'den gelen haberlere göre Yunan Bulgar anİGşmazlığı için hal careleri bulunmak üzeredir. İki hükümet anlaştıkton sonra Türkiye'nın Cemiyeti Akvama girmesi ve Türkiye ile Yunanistan ve Bulgaristan'ın nöbetle dal mi birer azalık işgal etmeleri temin olunacaktır.