22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 2 OLArtAR ve GORÜŞLER 23 HAZİRAN 1SS1 unan işgalinde Eskişehir'de öğretmendir Tonguç. Haldır ı diye dersliğin*kapısı açılır bir gün, iki Yıınan subayı girer içeriye. Küçük bir tartışma ve öğrencilerin gözleri önünde öğretmenin yüzünde şaklayan bir tokat!.. Ensesine değin kızanr öğretmen. Gerilim doruktadır, hanidiyse üzerlerine atüıp saldırganlan paramparça edecektir çocuklar.. Ama Tonguç, geri yaşamın zincirlerini kırmak, bağımsızlığını kazanmak zorunda olan bir halkm oğludur. «Sakin olur der öğrencilerine, bağımsızlığını yitiren ulusların öğretmenlerine bu tokat her zaman inecektir. Öfkemizi bilince çevire^ek, yurdumuzu kurtararak. onurumuzu yüceltebiliriz.» Gerçekten de, Cumhuriyet döneminin, bağımsız Türkiye'nin en büyük: eğitimcisi olur Tonguç, gerçekleştirdikleri dunya eğitiınine katkı sayılır. Şu mutlu rastlantıya bakın ki, Ataturkçu 10. Eğitim Şurası, onun ölüm gününde toplanmaktadır. İmparatorluğun yıkıhşıru, dış ve iç sö mürünün üzerlerinde yoğunlaştığı yığınlann çilesini. derinden yaşamış bir Rumeli köylüsüdür. Çok zor koşullar içinde okuyabilmiş. daha öğrencilik yıllannda, Batının kendi koşullannda geliştirdiği oku hı kopye etmenin, ulkemizde yaygınlaştırmamn dertlerimize çare olaınayacagını gör müştür. Eğitim üzerinde çok düşünmüş, çok okumuş, kendini tüm halk çocuklarım eğitim hakkına kavuşturraaya, egitime yeni boyutlar kazandırmaya göre hazırlamış tır. «Köyde Eğitim», «Canlandınlacak Köy» adlı yapıtlannda uretici halkımızın nabzı elindedir. Mustafa Kemal nasıl: Beyinlerimizi yuzyıllardır demir mengene içinde sıkıştıran bu anlaşılmaz işaretlerden kurtulmahyız» sözleriyle abc'yi değiştirmiş se, o da aynı coşkuyla, Kurtuluş Savaşının eğitim kesiminde sürdürülerek, halkm köleliklerin her çeşidinden kurtanlmaeı gerektiğine inamr. Giderek, Tanzimattan berl suregelen arayışı. birikiıni yaratıcılığa dönüştürereJc, bağımsız Türkiye'nin eğitim kurumlannı yaratır, onurumuzu yüceltir. Kurtuluş Savaşının önderi. halkına. «mazlum milletlere»; «esaret, zillet» zincirlerini kırıp, tam bağımsız yaşama yollannı açmağa çalışan bir başöğretmendir. •Egitimdir ki. bir ulusu ya özgür, bağımsız, ünlü bir toplum halinde yaşatır, ya da tutsaklığa ve yoksulluga sürukler» der. Yeni devlet yeni bir yaşama biçemlnln. eğitim düzenini yaratmaıun arayışlan Y 10. Milli Eğitim Şurası başlarken Eğitimci Tonguç Mehmet BASARAN ÎŞ SADECE EĞİTİMİ YAYGINLAŞTIRMAK DEĞİL, BU HALKI BİLGİYLE, BİLİNÇLE DONATIP MUTLU KILMAKTIR. EĞİTİM, BÖYLE OLUNCA AMACLNA ULAŞIR. içindedir. Abc degişttrilmiş, eğitim birliğini sağlayıcı yasa çıkanlmış, tekkeler. medreseler kapatümıştır. Ulusal, layik, çağ daş bir eğitimle, fikri hur, vicdanı hur, irfanı hür kusaklar yetiştirme amaçlanmaktadır. Halk egemenliğinin engelleri or tadan kaldınla.madığı için. lşler yavaş yürumektedir. Atatürk, 1936'larda özellikle kırsal kesimdeki eğitim çahşmalannın ne durumda olduğunu sorar. Aldığı yanıt karamsar lık yaratıcıdır: Nüfusumuzun %85'inin yaşadığı köylerde, karabilisizlik (kara cahillik) o.anı % 80'in üzerindedir. •Derhal bu durumu değiştirici önlemleri almahyız» buyruğunu verir. «Bütçe zayıftır. ögretmen yetiştirmek, okul yaptırmak zordur» denirse de; düsünür, çareyi kendisi bulur: Bu sorunu da. Kurtuluş Savaşında olduğu gibi. halk kendisi çözecektir.. Ağaç altlan. duvar dipîeri derslik olacak, askerlikte çavuşluğa yükselmiş köy delikanlıları yoğun kurslardan geçirilerek, köylere gönderilecektir Giderek. Köy Enstitülerlne dönuşecek «eğitmen yetiştirme» lşi. böyle başlar. olacaktır. Bir taraftan cehaletin giderilme siyle uğraşılırken, bir taraftan da çocuklanmızı toplumsal ve ekonomik hayatlann da verimli, başarılı kılabilmek için gerekli olan bilgi ve mahraretleri iş içinde ve iş vasıtasıyla vermek, eğitim metodumuzun temelini teşkil etmelidir.» Evet. iş sadece eğitimi yaygınlaştırmak değildir. önemli olan. bu halkı. bügiyle bilinçle, daha bol üreten, karnı tok sırtı pek. kendi kendini yönetebilir bir duruma getirmek: ortaçağ ölgünlüğunden uyandırmak, üretim bilgilerini. teknolojisini yenileyerek canlandırmaktır. Elbet yal ruz eğitimle. klasik dört duvar okuluyla olamazdı bu. Tüm köyler. bu tip bir okula kavuşsa n* değişirdi? tnçelemeler. okullu köylerle okulsuz köyler arasmda bir sure sonra bir ayrım kalmadığını şösteriyordu. Bireyin de£rişmesi için. toplumun değişmesi gerekti. «Bireylerin üzerinde etkili eğitsel ortamt oluşturan uygarlığın kendisi çağdaş ohnadıkça, ne toplum, ne de birey çağdaş uygarhgın temsilcisi olabilir» di. îkind Dunya Savaşı'nın zorluklan. yokluklan içinde kendi gerçeklerimize, ko şullanmıza göre bir eğitim düzeni yaratıldı. Halk çocuklanna eğitimde fırsat ve olanak eşitliği sağlayan, bölerelerarası fark lıhklan ortadan kaldıncı Köy Enstitüleri. toprağımızm her kanşma emeklerini. terlerini katmağa başladılar. Gerçekten. amaçlanan yaşamı yaratıcı, her insanı ise yaratan, değişen koşullara göre kendini yenileyen, yaşamboyu eğitimi gerçekleştirici bir eğitim kirizmasıydı bu.. Hazırlanan on yıllık plana göre 1956' da okuma yazma bilmeyen kalmayacaktı. Her köy. köyün işlerini de gören işlikleri. dokuma tezgâhı, anlıgı, sebzeliği. meyveliği, dersliğiyle, yaz kış an kovanı gibi çalışan bir eğitim işletmesine kavuşacaktı.. Sekiz on köyün ortasmda, küçük bir enstitü niteliğınde, çevrenin kalkmma mer kezciliğini edebilecek bir bölge okulu (ilköğrenlmin devamı olarak eğitim veren) sonra yirmi bölgede enstitüler... Kurtuluş Savaşmdan gelen kadrolann gerçeklestirdiği eğitim atihmı, oy pazarına sürülerek yozlaştınldı. Enstitüler. kapatıl dı. bugünkü çıkmazlara sürüklendik. Sağlam çıkış yolu aradığımızda. Tonguç'un gerçekleştirdikleri bize ışık tutacaktır. İşte Köy Enstitülerinde uygulanan ilkelerin bazılari: 1 Her enstitü. kendi kendini besleyen geliştiren, yöneten sağhklı bir eğitim imecesi. yasam birimidir; üreterek eği tir, eğiterek üretir. 2 Çalışma izlenceleri kendi koşullarına, gelişmelerine göre. eğitilen eğitenlerce. ortaklaşa hazırlanır; başan ölçülerini. insan kisiliğini şeliştirici yönde kendileri saptar. 3 Çeşitli iş kollan içinde (duvarcılık. marangozluk. demircilik, dokumacıhk, tanm vb.) çok yönlü gelişim saflanır; her kes bir ise yaratılarak ilgileri. yetenekleri doğrultusunda başarılı olur. 4 Çalışmalar. yanşmaya değil; dayanışmaya. imeceye dönüştürulür, Enstitüler, köyler, bölgelerarası imecelerle, imece geleneğine çağdaş boyutlar kazandırılır, 5 Köy okrlunda, Bölge okullannda. Enstitülerde aynı ilkeler uygulanarak üretim yaşamı canlandınhr. kooperatifleşme yoluyla örgütlenir. 6 Enstitüyü bitirenlerle ögretmen. saglıkçı, ebe, tarımcı vb. ilişkileri, «Kesimle» dayanışmayı sürdürerek. degişen koşullara göre eğitimde süreklilik sağlanır.. Sahibi: Cumhuriyet Matbaacüık <3 Gazetecilik TA.Ş. adına NADİR NAD1 Getıel Yayın Müdürü HA^AN CEMAL Müessese Müdürtl EMİNE UŞAKLIGtl. Vazı İşleri Müdürü OK.4Y GONENSİN Rasan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetec; lik T.A.Ş., Cağaloglu, Türkocağı Cad. 39 "!, PosU Kutusu 246 İSTANBIL TEL.: 20 97 03 BVROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHÎR Tel.: 17 58 25 17 5P. 66, İüare : 18 33 33. O İZMİR : Halit Ziya Bulvarı No.: 6ö, Kat: 3. Tel.: 25 47 09 13 12 30. C ADANA: Atatürk Caddesi, Türk Hava Kurumu İş hanı, Kat 2, N o . : 13, T e l . : 14 550 19 731. T AK V t M 23 HAZİRAN 1981 îmsak Güneş Öğle tkindl Akşam Yatsı 3.09 5.27 13.1S 17.17 20.44 22.4R Cumhuriyel CumhuriYet 1931] 23 HAZİRAN 1931 SORUYORUZ? İmaret talebesinden bazılan çeşitli sanayi mües seselerine verildiklen zaman babaları harbi umumide ve istıklal savaşmda şehit olmuş dört kimsesiz çocuk da Seyrisefain fob nkalarının himayesine ve rilmişlerdi. İşittik kl Seyrisefain fabrikalarında bir tasarruf yapılması zorunlu olmuş ve topun ağzına da bu kimsesiz zavallı dört cocuk gelmiştir. Bu çocuklar sekiz aydonberi calışmakta oldukları fabrikada yarım gündelik yanl 35'er kuruş alıyorlar ve duracak, oturocak yerleri olmadığt için fabrikada ken dilerine aynlan bir yerde yatıyo^lardı. Tasarruf fıkri ve adı aı tında günde 140 kuruş mukabilinde aç bırakılan bu dört çocuğa üç güne kadar kendüerine bir yer bularak fabrikadan cıkıp gitmeleri de ihtar edilmiş, açlığa bir de yersızlik, yurtsuzluk eklenmiştir. İnsafın, rnerhametın ve aklı selimin kabul etmeyeceği bu mantıksızlık, bu haksızlık karşısmdc vicda nımız titriyor ve günde 140 kuruş tasarruf edebil mek için dört şehit çocuğu sokaklara atılır mı, oç bırakılır mı ve daha doğrusu öidürülebilir ml diye, soruyoruz? Aranan Eğitimci Işte bu hareketi yürütmek, geliştirmek üzere göreve çağınlmıştır Tonguç. Başötretmeni, çok iyi anlamaktadır. Gerçekten de, halkm gücü Kurtuluş Savaşı coşkusuyla harekete geçirilmelidir. Mustafa Kemal'in daha 1922'lerde söyledikleri. en geniş anlamıyla gerçekleşürilmelidir: «Bu memleketin asıl sahibi ve toplumumuzun esas unsuru köylüdür. tşte bu köylüdur ki, bugüne kadar eğitimden mahrum bırakılmıştır. Takip edeceğimiz eğitim politlkası, köylünün cehaletten kurtarılması Sonuç Bu ilkeler şimdiye değin uygulansa, ne mi olurdu? Herhalde son yıllann eğitim çıkmazına batmazdık. Ün!ü Amerikalı eşi timci John Dewey'nin .Hayalimdeki eğitim kurumlan Köy Enstitüleriyle Türkiye'de gerçeklesti» demesi bosuna değildi. Bugün Ankara toplanan 10. Milli Eğitim Şurasında Atatürkçü ilkelerin en geniş biçimde ele alınacağını umuyoruz. Cumhuriyet döneminin en büyük eğitimcisi Tonguç Baba'yı saygıyla amyoruz. Burhan IARPAD p «H Üc Mektup ektuplar alıyorum. Yazdıklarım dolayısıyia. Kiml yüreklendiriyor, kimi biraz alıngan. Bunlardan parçalar alarok bir açıdan cevaplandırocağım.. Mimarlar Odası İslanbul Şubesl Başkanı Sayın Mehmet Yıldız, duyarli mektubunda, Türk mimarlannın acı gerçeklerinl dile getlrirken İstanbul'da olup bitonlerin bütün günahını meslektaşlarma yüklememek gerektiği görüşünü savunuyor: iKentleşınedekl carpıklığı, tarih ve doğa değerlerinin tahribini görüp de isyan etmemek e'de değil, sayin Arpad!... Evet projeyi çizen mimar, oncylayan mimar, uygulayan mlnpar, planları değiştiren mimar, uygulayan mimar, koruma kararını veren, o kararı ylne bozan mimar. Fakot mesleğini, sorunların kökenlerindeki asıl sorunları bilip de bir şey yapamamaktan kahrolon da bir kanser tumörü gibi blok apartmanların doğayı kemirdiğini görüp ici sızlayan da mimar. Kentler, parça sı oldukları toplum yjpısının tıpkısı dokudan örülmüş birer küçük örneğidir. loplumun tüm kesimlerinde görülen karmoşanın kentleşmeye yansıması doğaldır. Kent leşme toplumun sosyoekonomik yopısından kaynakıa nır. Öyle bir yapıloşma düzeni kurmuşuz kl, arsa sahibi yerini daha foz'a daire veren «yapsatçmya, yapsatçı proiesini daire ve kot savısını orttırabilen mimar, ya da mühendise vaptınr. Yasalar ve yönetmelikler zorianır durur. Acı ama. coğu binaıarın teKnik kurallara göre ya pıldığm söylemek çok zor. Sorunun altındaki gerçekler o kadar çok ki sadece mimarları suclamakla sonu co ulaşmmın ımkânı vok. Yazmızı tü^« mimar kitlesıni hedef darck vazmadığınızı umut ederiz en azından.. Ça bamız her şeyin yeniden düzenlemesine calışıldığı bugün kent'enmiz için doğru ve bilimsel kararlann alınma sıdır. Güneçli. gurültüsüz, sağlıklı bir ce^renin oluşması içın gayret gösterdik Çok scyıda mimarın uğraşı da bu yönded'r.» MiTorlar Odası istanbul Şubesi Başkanının mesleğl açısmdan hakiı, amma bir çok bakımdan beni doğrulayan görüşlerîne bir öiçüde katılırım. Aydın kesimlerın çoğun luğu o! jp bitenlerı çu o.ünlerde sıkca kullanılan bir deyimle tKokuşmuş Top!um»la açıklama cabasında.. Oysa bu sab!onlaşmıs savunu sorumluluktan kurtarmaz, kurtaramaz. Anadoluhisarlı okurum Reşit Cağın ise: »Aztz Istonbui'un her gecen gün biraz daha acımosızca katledilmesme feryat eden ender yazarlarımızdan biri olduğunıu için bu şehrırı uşağı ve aşıâı biri olarak içim yandıkça, dertleşmek üzere içimi döküyorum slze» diye basiavan mektubumu şövle sürdürüyor: tKımi cksomlar karşı yakalardan Anadoluhisarındakl eviTie dönerken Boğazın ışıklarına baktıkça kendi kendinrıe şunu söylüyorum: Boğazda gördüğüm ışıklar çokso Boğazın vsş;li o kador yokedilrmş, Boğaz o kadar kat ledMrtvş demektir Nitskim bızim yeşil Hisar ve Dolayba ğı vamaclorı. son yıüarda tureyen stok ve karaDorsa zen gın^er^ye birlikte kelleşmeye ve beton yığınına dcnüşmeye geceleri ışımağa başlcdı Sözgelişı Üsküdar'da tü ttin öeoosı.1 vom"cıonnda da ilk toprak sarıları göründü.. Belki yakmda el atılacak yapılaşma için!... Kanlıca kıyılrı opartman ve yalılarla doldu. Bcğaz artık otobusle bile seyredıiemiyor. Talihsiz İstanbul 1953'den beri bizlerin elinde bulunan bu güzel şehir. şu son otuz yılda olduğu denll yakınmamıştınr sanırım.. Bakırköylu okurum Kemal Canöz: cBunca yıl Istanbul'u savunmuş ve kimi konularda etkili oimuş Burhan Arpad» diye başlayan mektubunda beni bir bakımo saçluvor.. İstanbul Belediyesinin gezginci satıcıları uzaklaştır mak, çöp'eri düzenli a!mak, kıyılan solaş gazinolardan kurtarmok çabalarını görmezlikten geldiğini ileri sürerek bunu «Gizli moksatsla açıklamağa kalkışıyor.. Sakırkövlü okurumun ileri sürdüğü hizmetler Beiediye örgütlerinin en başta gelen gunlük görevleridir. istanbul gibi bir dünya kültür başkenti oniorca yıllardır cıkarcılar eüyle yokedilirken, sıradan Belediye görevlerinin düzenli uygulanmasıno /er ayırmak olanağı bulamam.. Gazete köşe yazarlarının sorumluluğu küçük ayrıntıları duyurmak değil, sorunları bütünüyle ele almak tır. Kimi yazılarda küçük oyrıntılor ele olınmış gibi gelse de.. Dikkatli okur, o ovnntıiar yazısında bir şehircllik gerçeğinin altı cizildiğini kavrar,. İstanbul şehırcMk sorunlanvla öylesine bir yozlaşmc ve yokolma dönem yaşıyor ki, ayda dört değil, kırk köse yazısı da vetmez.. Şehirciler ve yöneticiler korkunc gidişe dur demedikço.. N atay benim şahsi meselemdir. Durumu Fransız Eüyükelçisine başta açık ladım. Dünyanm bu durumunda böyle bir sorunun Türkiye ile Fransa arasuıa anlaşmazlık sokması söz konusu değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım ve karanmı vermiş bulunuyorum. Şayet ufukta bu yolda blnde bir ihtimal belirse Türkiye Cumhuriyeti Eeisliginden, hattâ Büyük Millet Meclisi azalıgmdan da çekileceğim. Ve bir fert olarak bana katılacak birkaç arkadaşla beraber Hatay'a gireoeğim. Oradakilerle elele verip mücadeleve devam edeceğim.» Başarılı Diplomasi Hatay'ın Kurtuluşu ATATURK, «YURTTA BARIŞ, CIHANDA BARIŞ» İLKESİNDEN ÖDÜN VERMEDEN. BÜYÜK BÎR DİPLOMASİ ÖRNEĞİ VEREREK, HATAY'I, TEK KURŞUN ATILMADAN ANAVATANA KAVUŞTURDU. Atatürk'ün Müjdesi 1937 yılındâ Atatürk'ün soyledigi bu sözler, O'nun Türk milletine ölümünden önce, son armağanı Hatay'ın Tlirk sınırlanna katılmasmm gün meselesi olduğunun müjdecisiydi. O, yurtta banş, cihanda banş ilkesinden ödün vermeden, belki de yüzyıhmızın en büyük diplomasi örneğini vererek bu güzel beldemizi tek kurşun atılmadan anavatana kavuşturdu. Yaklaşık 14.000 kilometrekarelik Hatay yöresi, 310.000 nüfusunun 250 bininin Türk olma sına karşın Mondros'un 7. maddesine göre 11 aralık 1918'de Fransızlar tarafmdan işgal edil mişti. O zaman Kilikya diye anı lan Güney Anadolu'nun Adana, Mersin civarını da kapsayan işgalle, müttefiklerce yurdun çeşitli yerlerindeki elkoymalara karşı direnişler, burada da başladı. Fakat bölgenin Fransa'dan uzaklığı, Fransız kamuoyurıım davaya olumsuz tepkisi, îngilizlerle türlü çıkar ve kavram çatışmalan, beklenmeyen karşı koymalarla birleşince, Fransa, Türk hükümetinden ban s istemek zorunda kaldı. Türk Fransız yetkililerinin uznn görüsmeleri sonunda 20 ekim 1921'de iki ülke Ankara Anlasmasını imzaladı. Andlaşma Türk lerle Fransızlar arasmda fcesin banş anlamma gelmemekle birlikte büyük önem taşıyordu. Şöyle ki, Fransızlar, Güney Anadolu topraklarmdan çekilmeyi kabul ederken, yeni Türk hükümeti de ilk kez bir Batılı büyük devlet tarafından tanınmış oluyordu. Aynca, Türkler için GUney cephesi güvenlikle kapanırken, itilal devletleri ara sındaki ortaklık da geçerliginden cok şey kaybediyordu. Ancak, andlaşmamn 8. maddesiyle çizilen hatta göre Hatay, Suriyp mar.dasmı üstlsnmiş, Fransızlara bırakılmaktaydı. Bölgeye tmzı ayncalıklar getiren 7. madde ise şöyleydi: «tskenderun bölgesi için bir fizel yönetim saotanacaktır. Bu bölgenin halkma küUürlerini eeliştir. mek için her tiirlü kolaylık saö lanacaktrr. Türkçe resmi dil olacaktır.» Doç. Dr. Seçil AKGÜN ODTÜ Öğretim Üyesl cağı anlaşmayla saptanmış ol dam «Türkler gellrse şapka giyınasına karşm, Türk halkına zu direcek» diye korkutulmak islüm ve baskı, gecikmedi. Kısa tenince, yanıtı: «Onlar gelsin zamanda Türkçe gazete oku de ben başıma Işkembe bile mak ve Atatürk'ün resiırüerini geçiririm.. İnsan cennete milbulundurmak bile suç nitelen letle gider. Ben dünyada esir di. Alevilerle Türkler arasmda olanm ahirette cennete gidecekanlı çatışmalar eksilmez oldu. ğine inanmam» olmuştu. NiteBu olaylarda Suriye mandasmı kim, Fransızlarm Suriye Arap ellerinde tutan Fransızlara karlannın simgesi Fes'i giymeyen şı huzursuzluk içinde olan Arap Türklere yasal işlerinde zorluk İarm da katkısı büyüktü. Fran çıkarmalan bile Hataylılan bu Sîzlarsa sozds ekonoraik kalkm de\Tİmi uygulamaktan alıkoyama amacryla bölgenin TUrk madı. Arap Müslüman Hıristiyan tskenderun sancagınm anlaş Ermeni halkını birleştirecek maya ilişkin tüm uygulamaları, «Selameti Belde» cemiyeti kur 1926'da yapılan Suriye seçimmaya kalkışmış, ancak atılım, leriyle de havada kalmaya debaşarısız sonuçlanmıştı. vam etti. Üstelik bu seçlmlerKargaşalıklan Türk hüküme den sonra «Müstakil îskendetine yansıtmak amacıyla An run Hükümetijme «Şimali Sukara"ya giden bir heyete karşı riye Hükümeti» adı verildi. Tüm yasaklara karşın bu hakFransız yöneticilerinin mahkumiyet kararı alması üzerine sızhklara Türk halkının yazılıbüyüde Adana'da «Antakya İsken sözlü tepkileri gitgide Suriye'de de Fransız derun ve Havalisi Birliği» ku yordu. ruldu. ancak bu da kısa ömür mandasma karşı kıpırdanmalar oluyordu. lü oldu. Hatay'ın kopuklugunun üzün1936 yılında Avrupa'da gelitüsünü baştan beri duyan Ata şen olaylar, Fransa'yı sınırlatürk, Cumhuriyetin duyurulma nnda Alman tehlikesi ile karşı smdan önceki yurt gezisinde karşıya petirince. Suriye ile Adana'da kendisini siyah bay anlaşma zorunluğu doğdu. rakla karşılayıp sıkıntılannı 9 eylülde parafe edilen Frananlatan Hataylılara «40 asırlık sız Suriye andlaşmasında SuTürk yurdu ysbancı ellere bı riye'de Fransız mandasının son rakılamaz» diyerek, ergeç som bulacagı ve Hatay'ın Suriye'ye na bir cözüm bulunacağını bel bırakılacağı yazıyordu. Bu geli etmişti. lişme, sorunun Türkiye tarafmdan Hatay'a bağımsız bir statü saglanması amacıyla MilAnavatana Bağlılık letler Cemiyetine getirilmesine Ctımhuriyette anavatanda baş önayak olurken, Atatürk de 1 latılan devrim hareketleri İse, kasım 1936 Meclis açılış nutHatay'da Fransızlann tüm bas kunda şöyle diyordu: «Bn sırasfındüz kılanna karşın hemen benim da mnietimizi pece seniyordu. Bölge halkı, Türk meşş^ıl eden başlıca büyük bir lerle birlikte hareketten geri mesele, çerçek sahibi öz Türk kalmıyordu. Bu uyum ve Türk olan tskendernn • Antakva'run özlemi o denli büyüktü ki dev mnkatJrieratıdır. Bunun üıerinrimlere Türkiye'de yer yer gös de ciddiyelle dnrmava mecbuterilen tepkilere Hatay'da rast rnz. Bnndan böyîe Fransa lle lanmadıgı sövlenebiür. Hattâ aramreda senelerdir sürüp Türkiye'de büyük tetıkiler ge den davanın netlcelenmesi ıatiren «Sapka Devrimi» sırasm tnanı pelmlştir». Ve böylece. soruna resmen da Türklerden kurtuluş bekleAtatUrk ise, 1918'de Hatay'ın yen Hataylılardan yaşlı bir a el konuluyordu. işgali Uzerine Suriye Müttefik Orduları Komutanı Mareşal Allenby'ye ve Osmanlı Harbiye İ LAN Nezaretine protesto telgraflan çekerek, Hatay soronuna sahip Î2MİR 5 FCRA TETKİK MERCİİ HAKÎMLİĞİNÜEN çıktıŞım daha o zaman kesin bir biçimde ortaya koymuştu. Dosya No: 1980/388 Yine de Hatay'ın tüm TUrk hal Alacakh Özgür Atermit San. ve Tic. A.Ş. vekükı ile Türk sınırlan dışmda kal ması çok üzücü bir noktaydı. leri Av. Alpay Tümer ve Hasan DenizJcurdu ile Üzüntüyü pekiştiren bir etken borçlu İstanbul Suadiye Kitapçı Sk. No:5/12 Erende Fransızlann, Türklere bıraköy'de mukim MEBUS ERGÜVENÇ adresinde teblikarak çekildikleri topraklardagat yapılamamış ve zabıta marifetiyle vapılan araM Kuvayi Milliye karşıtlanyla mada bulunamadığmdan duruşma gunünün ilanen Ermenilerin, îskenderun Anteblisine karar verilmiştir. takya bfilsresine verleşmeleriyDuruşma gunü olan 9 7,1981 gunü saat: 9.30'da, di. Yaklasık 40.000 civannda İzmir 5. İcra Tetkik Merciinde duruşmada hazır buolan bu kimseler. Pransızların lunmanız, aksi taktirde HUMK.'nun 509 ve 510. da tahrikiyle böleede Arapça maddeleri gereğince dur'^manızın gıyabınızda yakonusan halkı kışkırtarak Alepılacağı ilanen tebliğ olunur. 16.6.1981 viSünnl sorunu çıkararak yörenin bir cıban başı haline gelmesine neden oldular. Türk dil ve kültUrünün serbest bırakıla(Basm t: 8119 17057) 3954 1937 yıhnda Mületler Cemiyetinde Hatay'a Cenevre'den bir gözlemci heyet gönderilip plebisit yapılması karan alındı. Heyet 20 ekimde İskenderun'a vardı. Aynı günlerde (29 ekimde) Atatürk, Fransız Elçisine «Ben toprak büyütme dileklisi öeğilim. Banş bozma alışkanlıgım yoktur. Ancak muahedeye dayanan hakkımızm isteyicisiyim, onu almazsam edemem. Büyük Meclisin kürsüsünden milletime söz verdlm, Hatay'ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna • çıkamatn; yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim. Yenilmem, yenilirsem bir dakika yaşayamam. Bunu büerek ve sözümü mutlaka yerine getireceğiml düşünerek benim dostluğumu lütfen bildiriniz ve dogrulayınız». Bu sözler yazımızm başmdakilerle de kuvvetlendiriliyor ve Atatürk sorunu bir ülke politikası olarak biran önce çözümlemekteki kararlılığmı yansıtıyordu. Plebisit, Türkler lehlne sonuçlanırken, Mllletler Cemiyetinin 1937 mayıs ayında aldığı Hatay'm içişlerinde bağımsızlık karannı, Fransa 1 yıl sonra, Atatürk'ün 1938 mayısında Mersin Adana gezisinden sonra uyguladı. Hastalıgımn en agır dönemlnde bu yolculuk, onu kaçımlmaz sonuna daha da hızla yaklaştınrken, 4 haziranda Fransızlar yönetimi Türklere bırakıyor ve 5 temmuzda da Türk Tugayı eşi görUlmemiş sevüıç gösterileriyle Hatay'a giriyordu. Hatay Cumhurbaşkanlığına, agustostaki seçimlerden sonra, Atatürk'ün önerisi üzerine davada büyük emeği geçmiş olan Tayfur Sökmen getirildi. O yıl Başbakan Bayar tarafından okunan Meclls açüış nutkunda Hatay başarısı halka duyuruîuyordu. Yine de Türklere suregelen Fransız Suriye anlaşmazlığı sonucu, Fransızlann Suriye sınırını kapatmaları, Türk • Hatay sınınnın açılmasma önaya)t oldu. Büyük Atatürk'ün bu son aşamalarda yaşama veda etmiş olması acı bir noktadır. Ancak Hatay, O'nun diplomasisi ürunü olarak, Hatay Millet Meclisi oybirligi ile 42 yıl önce bugün 23 haziran 1939'da Anavatan'a katümış, Atatürk'ün dediği gibi 40 asırlık Türk yurdu da lâjık olduğu yeri bulmuştu. İSTANBUL DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ REKTORLÜGÜNDEN SANATÇILARA DUYURU Akademimizce, görsel sanatlarda yaratıcı çalı1?' malan özendirmek ve desteklemek, çağdaş sanatla rın gelişmesüıe katkıda bulunmak amaayla her yı! yinelenen ve OSMAN HAMDİ SANAT ÖDÜLÜadı altmda düzenlenen yanşma, bu yıl YAZI İl . H PLASTİK SANATLARIN BÜTÜNLEŞMESİ» dalmda açdmıştrr. Akademimlz öğretiın. üye ve diğer elemanlan d; şındaM tum Türk sanatçılanna açık olan bu yarıs manın konusu; Atatürk'ün sanata ilişkin 16 mart 1923'de söyledigi SANATSIZ KALAN BtR MÎLLETİN HAYAT DAMARLARINDAN BİHt KOPMUŞ OLUR» özdeyisini semboUeştiren bir sanat yapıtıdır. Malzeme. teknik ve boyut serbest bırakılmıştır Ödül kazanacak sanatçınm yapıtı ÎDGSA'nm mad di olanaklanyla gercekleştirilecek ve Ankara'da ku rulacak olan ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nin iç mekânlannda değerlendirilmek üzere ilgili kuruma akademi adma armağan edilecektir. Yanşma için son katılma tarihi 16 ocak 1982 olup postadaki gecikmeler kabul edilmiyecektir. Yanşma şartnamesi, katılma formu ve diğer bi! giler aşafıdaki adresten bizzat veya posta ile sağlanabilir. 'Osman Hamdi Ödülleri Yanşması» İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Basın ve Halkla flişfeiîer Bürosu FINDIKL1 İSTANBUL DENİZCİLİK BANKASI T.A.O. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Kıyı Emniyet îşletmesi Rumeli Karaburun Feneri işi birim fiyat esası ile eksiltme şeklinde iha^ leye çıkanlmıştu". Işin keşif bedeli 1.900.000 TL. ve geçici teminatı 95.000 TL. dır. İhale e\Takı Banlîarruz Pendik Tersanesi Kaynarca Pendik adresindeki İnşaat İşleri ve Projeler Müdürlüğünde incelenecektir. Ancak ihaleye iştirak edenlerin 1.500. TL. bedel kar şılığında dosya satın almalan şarttır. Tekliflenn en geç 8 Temmuz 1981 Çarşamba günü saat 12 OO'ye kadar tnşaat İşleri ve Projeler Müdürlüğü Yazı İşleri sen.'isine makbuz mukabilinde teslimi gerekmektedir. Postada vaki olacak gecikmeler dikkate ahnmaz. Bankamız 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta tamamen serbesttir. Sayın Doktor ve Eczacılara 1000mg.FLAKON 1+12cc AMPUL BOL MİKTARDA DEPOLARA VERİLMİŞTİR FAKOİLAÇLARIA3. Levend.İstanbul f
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear