29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumburiyet 6 13 ARALIK 1981 Güvenlik (Bcştarafı 1. Sayfada) Rerhangi blr başka ek bilgie gerek olmaksızin, salt belirilen iilkeleri kapsaysn bir geinın. «Tek bir turda» tamamanması üzerinie durmak, Haz/in Arnerika'ya geliş aroacııı belki de yeteri kadar açıkla abilir. Yıllardır Amerikan kay laklannca ileri sUrülen bir BZ vardır: «Körfez çevreslnde iovret tehlikesine karşı bir Üvenlik kuşağı oluşturma». ımerika'nın güvendiii ülkelein oluşturacağı bir kuşak... Jöylesine bir kuşaktan soz dildiğinde, yine yıllardır bu :or.uda kendisinden soz edilen ılkelerin Amerücan Dışişleri îakanı Haıg'in şu anda gezi ırogranunı oluşturan ülkeler ıldugu görülür. Amaç, sayüan Ukeleri, «Amerikan ekseni etafında biraraya getirmek ve [örfezl korumaktan» geçıyor. Jöylesine bir kuşagın oluşmaı ıçin de, Amerika'nın admlan soz edilen ülkelerde yo;un çab3ya girmesi gereklyor. Şte. Amerikan politikası şim1 bu çabanın galiba «son adım 1 arını» atmak istiyor ve bu dü lüncenin artık gerçekleşmesiıi istiyor... Böyle bir «girvenlik kuşağı» ;ok temel bir varsayıma dayaııyor: «Dunyanın her bölgesi re fakat özellikle körfez bümk ölçüde Sovyetler'in tebdi11 altındadır. Gerek Afganis:an, gerekse tran olaylan bu ehlikenin soraut sonnçlandır». 3u varsayımdan yola çıfcüdıJında, işın ıçine «zamanluna» »iriyor. Amerika yülardır her lırsatta öne sürdüğü bu düşün :eyi «neden çimdi» uygulamak stiyor? Amerikan kaynaklan 3\ı soruya şu karşüıgı veriyorlar: «Dünya Doğu • Batı arssuıda bir silah dengesi vardı. Geleneksel savaş arsçlanyla sağlalan denge. daha sonra nükleer silahJarla önce bozuldu. Ama, daha sonra nükleer silafa dençesi de karsüıkh yeniden sağlandı. Yani, herkes nükleer Mlaha sahip oldu. Ne var kl. nükleer silahlann böyle kolayca kullamlamayacağı da ortaya çıktı. Ve dolayısıyla, yeniden eskiye dönüş başladı. Yani geleneksel (teknik deyüniyle konvansiyonel) silahlara dönmek gerekti. Herhangi bir teh like halinde, ancak bu silahlann kullanılabileceğt, nükleer silahlann kullamlamayacağı, anlaşıldı. Tank. top, tüfek gibi geleneksel silahlann kullanımı da, ancak korunması fstenen bölşede mümkiin taale treÜTor. Yani. o bölgenln dojrrudan silahlanmasından ve silahlann o bölceden işlemesiy le secerli olabiliyor. Böyle bir durnmda, korunması istenen körfez bölffeainde Washington'a yakın ülkejerle yeniden anlaşmalara gttmek zonmlnk kazanıyorj» Bu açıklama ve Haig'ın gezı programı böylelikle herkesin merak ettiği sorulara bir dizi karşüık getirmiş oluyor. Ama. aynı zamanda elbette başka bazı soruları da akla getiriyor. Örneğin: 1 Haig'in gezecefi ülkeler arasmda Hindisfcan'ın işi ne? Boyle bir «güvenlik knsağiada» Hindistan'ın yeri ne olabüir?... Buna verilen yanrt şu: «Amerikan bakanlan Palristan'a ne zaman eitseler. her seferinde dış politika açısnıdan Hindistan'a da giderler. Onun için, Hindlstan'ı böyle blr amaç için de görmek doğrn olmaz. Bu sadece «bir Jest» tir» 2 Peki, Atma neden sürekü «ihmal ediliyor», diye sorarsanız, şu karşılığı alabilirsiniz: «Brüksel'de söz olarak Hafg Başbakan Papandreu'ya Atina' ya geimek istediğmi belirtti. ama Yunanistan bunn yeniden geri çevirdi. Aslmda, Amerikan bakanlan ne zaman Ankara'ya gelirlerse," aynı gezide Atina'yi da liyaret ederler. Ancak, bu sefer Papandreu"nun davrsmşlan Amerika'yı, Ankara'dan ya na bir politika hlemeye itiyor. AtinaVa karsı Ankara yönünde Amerikan ağırlığım dayurmak, Amerikan bakanlannın arka arkaym yaptıklan gerilerin altmda yatan başk» Hr ne den oluyorj» 3 Amerikan kaynaklannm açıklamasında altı çizümesi gereken sözlerden biri de «Washington'a yakm ülkelerte yeniden anlaşmalan sitmek» deyi mi galiba. Bunlar «nasd tür» anktşmalar ve «hangl ütteleri» kapsıyor?.. îşte, Weinberger ile Haig'in Ankara'ya arka arkaya yaptıklan ziyareüerin çok önemli bir yönü bu soruda ve elbette bu sorunun çözümünde düğümleniyor: Amerika Türkiye üe «yeni bir askeri anlaşmaya mi gidiyor»?.. Eğer, böyle bir hazırlık varsa, bu neleri kapsayacak?.. Türkiye'deki Amerikan üslerinde ek bir «modemizasyon» ola bilir mi?.. Herhalde «yeni üsler» olmaz, ama varolan üslerdeki «olanaklarm genişletilmesi» düsüniilebilir mi?.. Ayrıca. Türkiye dışında, örneğin Pakistan ve Fas ile de «benzer an laşmalar» düşünülüyor mu?.. Haig'in «güvenlik kusağı oluş turma gezlsinin» ikinci durağı Ankara. Ama, böyle bir gezide duTBk neresl olursa olsun. benzer sorular galiba hemen her baskentte ortaya atılabilecelc TürkABD iliskilerinin dünü (Baştarafı 1. Sayfada) yenlden bir değerlendirmeâen geçirdiği döneme rasthyor. Hiç kuşku yok ki, Haig de, Reagan yönetiminin öbür kişileri de bu arada Türkiye'ye de yepyeni bir gözie bakmmakta, Ankara'nın da bu yeni yönelişler içinde kendine aynlan rolü yerine getirmesini istiyor]ar. Sözii edilen Amerikan isteğınin Ankara'da ne derecede destek görebilecegini anlamak için son 35 yıllık TUrk Amerikan ilişküerindeki gelişme çizgisine çok kısa da olsa gözatmakta yarar vardır. İkinci Dünya Savaşuu izleyen günlerde Marshall Planı ve NATO Ue dünya sahnesinde boy gösteren ve yıkılan Avrupa'nın kapitalist ülketerinin yaralannın sarılmasına katkıda bulunmak üzere yoJa çıkan ABD'nin bu tutumu TUrkiye' nin sürekli dikkatini çekmış bulunmaktaydı. Inönü iktidarlan döneminde bu ilgiyi daha da yogunlaştırazı bir başka etken de kuşkusuz, Moskova ile Ankara arasında sorumlulugu Ankara'ya yüklenemeyecek olan ilişkllerin bozulması, soğuması ve birden gerginleşme noktasına gelmesi de rol oynamışb. Ne var ki, ilk aşamada Washington, Ankara'run kendisine ve girişimlerine gösterdiği ilgiyi aynı sıcaklıkla yanıt vermedi. Ankara'niD tnman tüm istekleri ABD tarafından soguk karşılanıp gen çevrildi. Sam Amca'nın Türkiye üe ilgUenmeye başlaması, Truman doktrini ile başlar. Türkiye'mn Marshall Planmdan yararlanması, NATO'nun genişletilen aorumluluk alanı sayesinde örgüte girebilmesi hep soguk savaş ortamında, Truman Doktrini anahtanyla saflanmı«tı. Türkiye ile Wasnington arasında yeni ilişkıler sağlanrmştı, ama sağlıklı ilişkiler bir türlü kurulamıyordu. Bundan MenderesBayar iktidannın diplomatik dâneyimsizliğinin de büyük etkisi vardı. Ve 195(«0 dönemi Türk Amerikan üiskileri Ankara'nın tam bir bagnazhgı ve teslimiyeti içinde gelişti. Kore'ye asker gönderilmesi, NATO'ya girdikten sonra ABD*ne sözlü anlaşmalarla üsler verilmesi, önce Bağdat Paktı sonra CEÎITO içinde yer alması, Türkiye'nin soguk savaş içinde Batı*mn, NATO'nun ve bunlar Hismri» da ABD'nin ileri kalesi rolünü üstlenerek, soguk savaşın gerginlik odaklanndan biri olmayı kabul etmesi. 1958 Lübnan olaylan sırasmdaki müdahale ile niteligi açığa çıkmış bulunan 1957 tarihli Eisenhower doktrinine dayalı 5 mart 1959 anlaşmasının, ana muhalefet partisinin dirençli karşı koymasına aldırmadan imzalanması bu dönemin ürünleridır. l960Ta başlayan dânem, Türkıye'deki Amerikan üslerinin statülerinin açıklık kazanması nm yanısıra, 196364 Kıbns olaylan sırasında Washington ua Londra ve Zürich Anlaşmalarmda TUrkiye'ye saglanan garantör devlet statüsünün öngördüğü müdahale hakkı karşısında olumsuz tavır takınması, 1963 Küba füzeler krizi sonunda Türkiye'nin bir gerginlik ve bunalım anmda hemen pazarlık masasına süruten bir öge olduğunun görülmesi ve Johnson un 1964 agustosunda İnonü'ye yazdıgı ünlü mektubtı. Ankara'nın ABD ile ilisküerini gözden geçirerek daha dengeli bir politika izlemek istegini kamçıladı. 60TAR 196OTar, Türk dıa politikasının ve Türk Amerikan üiskilerini iid yönde etkiledi. 1964 yılmda Ankara'nın Moskova İle ilişkilerini normalleştirmeye başlaması, soğuk savaşın yerini yavaş da gelisse gittikçe uluslararası ortarna egemen olan bir yumuşamaya bırakması, Ortadoğu'da tutucu rejimlerin birer birer sahneden çekilmeye başlamalan ve bloksuzlann özellikle Birleşmiş Milletler'de güç kazanmaya başlama sı Ue birlikte Türkiye'nin Kıbns konusundaki göriişlerinin bu örgütte hemen hemen hiç kimsenin desteğini alamadığını görerek, yalmzlığının bilincme varması sonunda, daha dengeli ve daha yönlti bir dış politika arayışmm egemen olmaya başladığı göriildü. 1967'de Kıbns'ın jeniden patlamanın eşiğınde bir bunalıma gelip dayanması karşısında ABDtıin bu konudaki tutumuntm Ankara'da bir kez daha olumsuz karsüanmasının hemen ardından 1971'de Washington'un Türkiye üzerinde haşhaş konusundaki olumsuz baskılan Türk kamuoyunu derinden etkiledi. Bu arada ABD ile 1969'da imzalanan Savunma Anlaşması da, daha yürürlüğe gtrmeden ülkemiıin bir ara rejime geçişi izlendi. 70TER 1974 yılında Nikos Samson darbesinden sonra Türkiye'nin Kıbns'a çıkışı basta ABD'nin yoğun baskılarryle Atina'ya yönelmistir. Türkiye'nin ikinci operasyonu sırasında Ankara'nın girişimlerine karşı mesafeli ama dengeli bir beklegör politikaa izleyen ABD, Ada sorununa bir türlü çözüm bulunamaması üzerine ve Rum lobisinin yoğun biçimde harekete geçmesiyle birlikte Ulkemize silah ambargosu uygulamış ve bu karar 1978 yüına dek sürmüş, Türkiye'yi bir yandan savunması açısından güç durumda bırakırken, NATO'nun askeri kanadmdan çekilmiş olan Yunanistan'a yapüan yardımlar Ege'nin iki kıyısı arasmdakı dengeyi Batı yakası yaranna bozmuştur. Süah ambargosunun kaldınl masından kısa bir süre sonra 1980 yılında imzalanan Savunma ve İşbirliği Anlaşması, Türk Amerikan askeri ilişkilerini önde büyük ölçüde değiştirmemekle birlikte yeni bir çerçe\'e içine oturtmuştur. Yunanistan'm askeri kanada dönüşünün kolaylaştınlması için Türkiye üzerinde büyük baskı uygulayan ABD, 1979 yılında İran Şahı'nın devrilmesiyle birlikte Körfez bölgesinde doğan boşluğun kapatılması için yeni girişimlere başlamış bu arada Türkiye'ye de daha başka bir gözle bakmıştır. Ancak, Türkiye bu dönem içinde özellikle ekonomik sıkıntılannm da itişiyle, Arap ülkeleriyle daha sıkı ilişkilerini geliştirmeye çalışırken, çok yönlü dış politikasmdan vazgeçmemeye de kararlı göriinmüştür. Alerander Haig'in Ankara gezisi sırasında ABD'nin isteklerini bir kez daha dile getirmesi beklenebüir. Ancak Türk Genelkurmayı'nın görüşlerinde herhangi bir değişiklik olduğunu gösterir belirtilerin herhan gi bir şekilde gün yüzüne çıkmamış bulundııgunu anımsamakta yarar vardır. ABD Dışişleri Bakanı Haig'in Ankara'da Türkiye'nin Yunanistan'a karşı tutumu konusunda Papandreu'nun politikasma destek sağlayacak isteklerde bulunması halinde, Türk yöneticilerinin bu istekleri soguk karşılamalanna da şaşmamak gerekir sanırız. Libya olayı (Bastarah 1. Sayfada) yönetrminin önde gelen kişilelerlni öldürtme hazırlığı içinde olduğu yolunda VVashington'un ortaya attığı iddiaların ne denlı sağlam kanıtlara dovanöığını kuşkusuz bile'cek durumda değiliz. Ancak VVashington1 un, olaya şimdiye dek eşine rastlanmamış bir yaklaşım getirdiğini belirtmek gerek. Bu !ür oloy ve iddialara ilişkin araştırmalar genellikle haber almo servisleri tarafından son derece gizli biçimde yürütülür. Oysa, Reagan yonetimı bu konuda tümüyle değışik bir tutum izlemiş, haftalordır bütün dunyaya Kaddafi'nin Beyaz Sarayın önde flelenlerini öldürt me hazırlığı içinde olduğunu bilinçli ve planlı bir şekilde duvurmuştur. Resmi yetkililerin acıklamalarına ek olarak, basına da «suikast tlmine» ilişkin heyecan verici haberler sızdırmış. bu haberler gazetelerin başlıklarında yer almıştır. Kişi neredeyse «Reagan yönetimine sızan ajanlar, suikast timinin yakaianmaması icin onları sürekli uyarıyor ve Amerikan Haberalma Servlslerinin foaliyetlerinden haberdar ediyor» düşüncesıne kapılacak. Ancak işin şaka yanını bir tarafa bırakırsak, Reagan yönetiminin tutumu akla' baçka birşev de getiriyor: O da Beyaz Sarayın Albay Muammer Kaddafi'ye ilişkin bazı tasarıları olduğu ve bu tasorıları gercekleştirmek ıcin orta mı hazırladığıdır. Amerikan kamuoyu. yönetim tarafından sürekli pompalanan heyecan fırtınasmı yaşarken 9 Aralık tarihli «New York Times» gazetesi ilginc bir haber veriyordu. Gazeteye göre. suikast hazır lığıno ilişkin bilgilerin çoğu. bir zamanlar Libya'da bulunan ve suikast timlerini eğitl:ği ıreri sürülen «bir yabancı» tarafından verilmiştir, Şimdi ABD'de bulunan «bu yoboncı» halen CİA'nin koruması oltında bulunmaktadır. Gazete ayrıca yüksek düzeydeki FBI (Federal Araştırma Bürosu) yetkililerinın bu iddiaların doğruluğu ko nusunda «cok kuşkulu» olduklarını da kaydediyor. Libva olayının ikinci ilgınç yani ise ABD üe Avrupa arasmda. Afganistan. Ortadoğu. Sovyetler Birliğine karşı izlenecek tutum nükleer silahlar ve Türkiye gibi sorunlardan sonra yeni bir anlaşmazlık konusunun ortaya cıkmış olmosıdır. Başkan Reagan'n Libya' daki Amerikalıların bu ülkeyi terketmesini istemesinden ve Muammer Kaddafi'yi «dünya barışı Icin blr tehlike» olarak nitelemesinden 24 saat sonro Fransa'nın Trablus hükümetı ile ilişkilerini normallestirmek istediğini acıkloması anlamlıdır. Bu arada İngiltere de Libya ile aralarında «önemli bir sürtüşme konusu bulunmodığtnı» bildirmıştır Paris ile VVashington arasında 3. Dünya konusundaki göruş ayrılığı, Fransa'nın son yoptığı cıkışla bir kez daha gözler önüne sergilenmiştir. Sovyetler Birliğine karşı sert tutum izleme. NATO'nun güclendirilmesi, Amerikan füzeleri ve Ortadoğu konularında Washıngton'un görüşüne yatkın bir tutum içinde bulunan Mitterrand yönetimi, ücüncü dünvo da Beyaz Sarayın cızgisınden kesinlikle ayrılmakladır. Paris. VVashington'un oksine 3. Dünyo ülkelerine vardımın orttırılmosı gerektiğini savunmakto ve bu ulkelerin icişlerine korışmaktan kacmılması gerektiğini belirtmektedir. Paris hükümeti ABD'nin Orta Amerika' da Izlediği politıkaya do kesinlikle karşı cıkmokta. Nikoragua ve El Salvador konularında A8D'nin izlediği müdohaleci po'itikayı eleştirnnektedir İceride bizzat FBİ yetkililerinın fazla ciddiye almadıkiarı suikast hazırlığı tddtalcrı konusunda Avrupa'nın da muholefeti ile karşılaşon Reagan yönetirri tırmanmayı orttıracak mıdır? Bu sorunun vanıtını önümüz deki gunlerde alacağız. Amerikahları (Bastarafı 1. Sayfada) nı bıldırdı. Reagan'm Libya konusundo tokındığı tutumu savunan VVeınberger, «Dunyado Amerikalılara ve Amerikon Elciliklerine karşı yapılan ceşitli saldırılara hep birlikte tanık olduk. Kaddafi'nin Amerikan yö netimine İlişkin emellerlnden kaygıianmamız ve hazırlıklı bu lunmomız en doğal bir seydir» dedi. VVeinberger, Kaddafıyı de «Cok saldırgan ve ne yapacağı bilinmez» bir kişi olarak tanımladı. SURİYE LİBYAYI DESTEKLİYOR Öte yandan, Suriye, Libyo' nın karşı karşıya kalacağı bir Amerikan tehdidine ya da baş ka bir scldırıya karşı sessız kalmayacağını bildirerek «Llb ya'yı tam anlamıyla destekledl ğini» acıkladı Şom'da yapılan ac'klamada, Suriye'nin tutumunun acık ve kesin olduğu kaydedildi, «ABD den ya da başka blr devlett»n, herhangi bir arap ü'^esl ne ve özellikle Libya'ya yöna lecek bir saldırıya kayıtsız ka Immayocağı» vurgulandı. Türkiye açısından NATO da iki sorun vardı (Bastarah 1. Sayfada) oldu. Kendisinin bıraz. «gayri ciddi» bir zat oldugu kanısı büsbütün kuvvetlendi. Bu, NATO ve AET çevreleri başta olmak üzere genel olarak Batı kamuoyunda böyledir. Öteki kamuoylanndaki değerlendirraeler nasıl olacak, bu nu zaman gösteyrecek. Ama, Papandreu'nun eğer Batı toplumu içinde de ulaşmak istedi ği amaçlar varsa, mı amaca >aklaştığı öne sürülemez. En azmdan, laflannı Batı"nm hiç olmazsa bir bölümüne dinletmek, 15 ülker.in arasmdan ken disine birkaç yandaş bulmak istemişse, bunu da yapamamıstır. Ömeğin, başlangıçta Türkiye dışmdatct bazı konularda Yunanistan ile paralel tutumlar içinde olan Hollanda Bakanı bile, kısa bir süre sonra Papandreu'yu en kesin şekilde eleştirenler arasma katılnnştır. «Gayri dddUIigin görüntüsü sağdan da bakılsa, soldan da balolsa aynı oluyor çünkü. tKtNC! SORUN tkinci sorun konusunda ise durum hayli degişiktir. Papandreu sonmunu defterlendirmekte Amerika ile görtiş birliği içinde olan Avrupa ül arası kuruluşların bütün üyekelerinin, demokrasi ve insan lerince imzalanmış statülerini, haklan konusundaki bataş aç> yasalannı hatırlatarak: sı, AmeTikalı Weinberger'inkv Bunlann geregini hep birne uvmamaktadır. likte taahhüt etmedik mi, diNitekim bazı Avnıpalı Ba yorlar. kanlar, Veinbergeı^in Turkiye'Ve aynca son günlerin ünde bu konuda söyledigi sözleri lü olaymı hatırlatryorlar: açık biçimde eleştirmisler, Bırakuuz Batüı olmayı, bunlardan Hollanda Dışişleri biz Sovyetler Birligi'nde SaBakanı Van Der Stoel gibi karov*un durumuyla da ilgilenbazıları Türkiye'deki demokra* dik, demeçler verdik, heyetler si konusunu Konsey görüşme 'gönderdik. So\"yet hükümetı leri arasana bile bir konu olabunlara çok fazla tepki gösterrak getirmişlerdir. (Ki, NATO merii ve bunlan neden gösteKonseyiYıde ülkelerdeö de rerelt, Sakarov'un geUnine vemokrasi ve insan haklan merecegi vizeyi vermezlik etmeselelerinüı görüşülmesi pek de di. Sovyetler bunu yaparken, olagan değildir.) kendi Batılı ailemiz içinde düHersey gösteriyor ki, Avru şündügümüzü söylemeyecek miyiz? pa Ulkeleri demokrasi ve insan haklan konusundaki ilgileAksine ınandırmaya imkan rinde baylı israrlı görünüyoryok. Ne olursa olsun. lar. Bu ilgüerinin «İçişlerme Yapmayın, bir süre kokanşmak» anlamma almabilenuşmayın bu konularda yoksa ceği soylendiğinde ise: Bunlar tepki duyup, yapacağımız şeyi la ügilenmek haşkasmın lşine siz söylediniz diye yapmayız.. kanşmak değildir. Bunlar BaDesenîz de çaresi yok.. Dinletı'nın ortak mirasıdır. Eğer miyorlar. Yani Avrupa'nın TürBatı aüesi içinde isek ba mikiye'deki belirli konular karşırası hep birlikte el üstünde sında konuşmasmı önlemek tutmauyız, diyoriar. mümkündegU. Ve Avrupa Konseyinden Bu bakmıdan, TUrkiye'de NATO'ya kadar Batüı ulusJar Türkiye için yapüması yararlı görülen seyler, başkalan da istiyor diye ve «bunlan başkalannın etkisi altmda yaptık şüphesi» ortaya çıkar diye ge ciktirilirse, bu gecikmelerin sonu alınamıyacak. Bu Avrupa' lılar konuşkan insanlar, konuşmalannm da arkası gelmiyecek. Onlar söylüyorlar diye kendi istediklerimiz yapılamazsa... Ve bu yapüamama uzadıkça uzarsa.. Aslmda kendimizi kendi irademize ters bir yöne sü riiklemiş olmaz mıyız? «Yabancı baskısı» altına asıl o zaman girmiş olmaz mıyız? O zaman Avrupa. bizi dolay lı bir sonuç olarak demokrasiye hiç geçmiyelim diye, hak ve hürriyetlerdeki sımrlamalan hiç kaldırmıyahm diye, «Baskı» altmda tutuyor demektir ve bu baskı çok devam edecektir Asıl bu baskıdan kurtulmak gereklidir. Avrupa'da karşılastığımız ikinci sorunun bizim için iîade ettiği anlam da (çallba budur. Bu sorunun çözümlenmesı ise başkasınm değil, bizim elimizdedir. TKP UBP ile (Baştarafı 1. Sayfada) lik Portisl aıınlık hükümetinln duşurulmesinden ve ozelliMa Demokratik Halk Partisi'nin üçlü koallsyona katılmama kararından sonro, ortaya ctkan hükümet bunalımından cıkış yollannı aramayı» Korarlaştıraı Bu amacla «tum siyasaı partllerle, bu arada koailsvon kurmama karan alınan Ulusal Birlik Parttsi İle üst düzeyde dlyalog kurma konusundo partl Genel Başkanı Alpay Durduran'a tam yetki» verdi. Alpcry Durduron, cDlyalog sonuçlannı Partl Mecİtsl'ne ulaştırocak» ve bu sonuçlar Porti Meclisi'nde değerlendirilerek karara vorılacok. SATILIK MURAT 124 1973 Model Tel.: 22 89 97 ISTANBUL' . DERI KONFEKSrYÜNU VE ESYALARI 15Arahk1981 Günü Taksim Etap Marmara Otelinde Açılıyor... Deridenyapılmış Orünlerf. derl Işçillğlmlzf, bunlan üreten ve pazarlayan kuruluşları tanıtacak olan 1981 DERI KONFEKSİYONUve ESYALARI FUARI, 15/Aralık/Salı günü açılacak ve 21 /Aralığa kadar devam edecektir. Fuara katılan; ANDERSAN Ankan M<1 S«n. v*T1e. A ^ . tLBOV/BEYMEN DERlMOD V Ş DERKOSANA.Ş. DERSANTAŞO*r«v«Kundurtaan.V*T1c.A.S. DESA Koll. Ştl. OETATıunmaufUtU ERIŞ KOrk Evl ELTEKS Konf*kslyon HAKKI MATRAŞ va Oft KUMRU D«rı Sıyırn S«n. l * T l e J KARAT TEKSTİL Iç V Dı» Tlemtt A.Ş. LEATHEHYILDIZ LİLçanU MARAL Ekıport Dwf w Kontatatyon hlMl*t «• ihncat Tlcvat M PaMrumaA^. MINSANA.Ş. UOOELLO MUTON DerlvaKStkSanaylf Koll Ştl. MOSEM ModOI*r S»rg> M«l2OT>«l«n Stfl.V» TİC. A.Ş. NEDOD«rGaanlp* PAKKârk PAMUKBANKT.A.Ş PANDA KDık n Ctari StmyS TUUPGiylmS«n«yi( VIZON Oetouı YEölNLERKoM Stf. Fuar herflün saat 10.30 ıle20.00 arası gezitebiUr. FUARI kutuluşlanna teşekkür edertr. TÜYVA.Ş. Tel :676704678705 Istanbuf 1521 Aralık 1981 / Etap Marmara Oteli Taksim Istanbul tiyatrolar KEMAL ÜSTÜN 44 92 95 ALİ POYRAZOĞLÜ KORHAN ABAY TtYATROSÜ HARBİYE KENTER TİYATROSU'NDA 47 36 3446 35 89 MENEMEN OLAYI ve KUBİLAY 3. Bosısı yakındo cıkıyor. Ederi: 125 lira İSTEME ADRESİ: Cağdaş Yayınları. Türkocağı Sok. 39 41 Cağaloğlu İSTANBUL TH: 4067 92 CAZVa TIMÜR SELÇUK USTALARve ^ RESITALLERİ ÇIRAKLAR 14r»21Arahk ORTAOYUNCULAR Ferhan Sensoyun SAHLÂRIDA VURURLAR rçUgmlarv L kulübü A 400.CVUN Çarş. Perş. Cuma 18.30 CtesiPazar 15.3018.30 Perşembe Cuma 21.00 Cumartesi 15.0021.00 moRFin] Salı Çarş. 21.00 Pazar 15.00 18.00 JAJITIYATROSU'NDA Yazan ve Yön: Levent Kırca Çarş. 18.3021.00 Perş. Cuma 21.00 CtesiPazar 15.3018.30 Biletler Şan Sineması gişesrtde de satılmaktadır. Tel: 40 67 92 ve OKTAY AKBAL Üçiincü baskısı çıkan kitabı TAKSİM SAMAT EV İ Sıraselviler Cad. No. 65 TaksimİstanbuI Tel: 44 25 26 •ESKİ SlNEMATEKSALONU" ÖLÜMSÜZ OYUN Denemeler YAZKO Yayınları Fiyaü: 170 TL. "Blackand Whitein Color" Yön: Jean Jacques Aımaud siydblarbevmta verenkliler POSTACI KAPIYI 2 DEFA ÇAIAR "The Postman Always RingsTwice" JACK NICHOLSON JESSICALANGE Yönetmen : Bob Rafelson Seanslar: Oyn: jean Carmet JactjuesDufilbo Catherine Rovvel P.tesi, Sali, Çarş, Perş, Cuma 13.00 15.00 17.00 Cteâ 123014301630183021.00 Pazar 13.00 1S.00 17.00 19.00 Rod Steiger ) ames Cobum P.tesi, Sah 15.3018.3021.00 Çarş. 1S.30 Perş. Cu, 15.3018^0 Ctesi 21.00 Pazar 13.0021.00 Çocuk Sineması C.tesi Paz. 11.00 SEVİMLİMİNİKLER Kore Şehitleri Cad. No. 50 Zincirlikuyu istanbul Tel:66 74 1 9 6 7 0 4 9 6 YABANMN GELEN ^ " ADAH (Kültür Sineması) 13.3015.45 18.00 2tt4S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear