Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet 10 4 KASIM 1981 12 Eylül 1980'den sonra Genscher Batıdan gelen ilk resmi konuk,, oluyor Yalçın DOĞAN ANKARA 12 Eylül sonrasınaa Ankara «Batıdan gelocek ilk resmi konuğunu» kabule hazırlanıyor. Gercı, son bir yıl içinde Batıdan arka orkaya gelenlerin sayısını herhalde Oışişleri Bakanlığı bile unutmuştur. Ancak, bugüne . dek gelenlerin tümü «Türkiye' dekl slyasal atmosferi ve bu doğrultuda edindikleri izlenimleri» bağlı bulundukları kuruluşlara iletmek amacında idiler. Ve hiç birinin «resmi» nitellği yoktu. Şu anlamda yoktu: Herhangi bir hükümetin üyesi değildiler. Elbette. Avrupo Parlamentosu, ya da Avrupa Konseyi üyesi olmak cresmi» nıtelik toşıyabilir. Ancak, bakan duzeyinde değildiler. Doğrudan uygulama. ya da yürütme İçinde değildiler. Batı Almanya Dışişleri Baka re içinde Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Başbakan Bülend Ulusu tarafından kabul edilecek. Dışişleri Bakanı Türkmen ve Danışma Meclısı Başkanı Sadi Irmak ile goruşecek. Genscher ın kişiliğı birkaç yönden önemli. Önce, Batı Almanyadaki koalisyon huküme tine katılan Hür Demokratların lideri. Koalısyonu surdurmeye yoğun çaba gosterenlerden. Türkiye açısından önemi ise. kendisinin ve daha da öte, hükümetinin Türkiye'yi değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Anımsanacağı gibi, geçtiğimiz yaz başında, Türkiye'ye ekonomik yardımın ertelenmesinde önemli pay sahibi olan Genscher'di. Alman Bütçe Komisyonu'ndaki konuşması, Türkiye'deki siyasal gelışmelerı çarpıcı bir dille eleştirmesi, Alman yardımının bir süre askıya alınmasına yol açmıştı. işte, gezinin ilginçliği burada. Türkiye'yi en yoğun eleştiren Dışişleri Bakanı, şimdi «Batı'dan gelen ilk devlet adamı.ı Peki, neler görüşülecek bu 23 saatlik ziyarette?.. 1 Türkiye'deki siyasal ge lişmeler herhalde ele alınacak ilk konular arasında. Ancak. Almanya'nın eğilimi, Türk hükümetine, ya da askeri yönetıme «Herhangi bir tavsiyede bulunmckı değıl. Kesinlikle söz konusu değil bu. Ancak, bunun tam tersi gecerli. Genscher, Batı Alman hükümetinin duşüncelerini iletecek, Ankara'dan belli bir «izlenim» edinecek ve bu izlenim doğrultusunda Bonn'da «kendi hükümetine Türkiye'ye karşı izlenecek politikaya llişkin tav siyede bulunacak.» 2 Türkiye'deki siyasal ge lişmelerle ilgili olarak Genscher sanırız en ilginç görüşmelerden birini Danışma Meclisl Başkanı Sadi Irmak ile yapacak. Danışma Meclisi'nin çolışma yönteml. hazırianacak yasalar ve anayasa konusunda eldekl bilgilerden yararianmak isteyeceğl muhakkak. Cu ma sabahı gercekleşecek bu görüşmeye. Almanya'nın tanıdıgı ağırlık elbette yüksek olmalı. 3 Ekonomik ve askert yardım ele aiınacak konular arasında. 1982 yılında Almanya yeniden OECD çercevesindeki yardımı sürdürmek amacında Değişik acılardan Türkiye'deki gelişmeler! eleştirseler dahi, yine de yardımda kararlı görünüyorlar. Geçen hafta OECD, Türkiye' Ve Yardım Konsorsiyomu Başkanı ve Alman asıllı Gebert, Ankara'ya gelmişti. Şimdi, Dış işleri Bakanı Genscher, OECD' den Gebert'in geiiş amacını pekiştirecek görünüyor. Belkl yardımın eşgüdümünü Almanya yuklenmeyecek, ama, OECD yordımının 1982'de sürdürulme sıne calışacak. 4 Vizede değinilecek konular arasında Ikl ülke ilgilileri altı ayda bir toplanıyorlar ve son durumu değerlendiriyorlcr. Son olarak gecen hafta Bonn'daki toplantının sonuçlan ele alınabilecek. 5 Elbette dış politika tar tışılacak. Yani, Türkiye'nin ve Batı Almanya'nın Ortadogu, Yunanistan'dakl seçim sonuçlan ve Kıbrıs konularındaki gö rüşleri dile getirilecek. Genscher'in bir özelliği var. Kıbrıs'la çok yakından ilgileniyor. Bu nedenle, özellikle Kıbrıs'a illşkin görüşlerini Türkiye ilgiyle bekliyor. 6 NATO çerçevesinde bel II füzelerin yerleştirilmesl, Amerıka'nın bu konudaki istekleri, iki ülkeyi çok yakından ilgilendiriyor. Özellikle füzelerin yerleştirilmesinde adı gecen iki ülkenin Türkiye ve Almanya olması, Genscher'i ister istemez bu konulara yöneltecek gibi görünüyor. Sovyetler Birliği Başkanı Brejnev kasım ortalarında Bonn'a bir ziyaret yapacak. Bu ziyaret öncesinde füzelerin yerleştirilmesine ilişkın An kara'nın düşüncesi, Batı Alman hükümeti için değer taşıyor. VVASHİNGTON, Geçen hafta başlarında bir sabah, Florida kıyılarındaki lüks apartmanlardan aşağıdakı plaja bakanlar bir an gördüklerine inanamadılar: Sa bahın alacakaranlığından ayırdedilemeyen boz kumsal, kara derili vücutlarla kaplıydı. Okyanustan karaya doğru yaklaşan dev dalgalar, uyurmuşcasına uzanıvermiş bu vücutlan bir an yerinden kaldırıp gerl çekiyor, sonra hışımla yenl den kıyıya vuruyordu.. Aynı saatlerde polis, çev redeki yollardan, gözleri korkudan büyümüş, ıslak ve bitkin insanlar toplamak taydı.. Bunlar da kıyıdaki cesetler kadar suskundular. İngilizce ve İspanyolca sorulan sorulara hiçbir kaf şılık vermiyorlardı Cok geçmeden anlaşıldı.. Kıyıdaki cesetler ve bu sus kun insanlar, aynı geminin yolcusu ve aynı yazgının kurbanıydılar. Bir kac ay önce, kacak olarak ABD'ye girmek amacıyla. Haiti Ada sından yola çıkmışlardı. Uzun yolculuğun sonunda ge cenin karanlığında kıyıyo çıkmaya hazırlanırken, seri dalgalar içinde bulundukla rı köhne tekneyi alabora el mişti. Sonuçta bu çan pazarında tam 33 kişi yaşamını yitirmişti. Aynı gün radyolar, gene tıkp basa insan kargosu ile yüklü, başka bir ölüm teknesinin, kıyı koruma gemileri tarafından çevirilip Haiti'ye gönderildiğini dün yaya duyurmaktaydı.. Üstüste gelen bu olaylar gözleri Haiti'li göçmenler sorununa çevirdi. «Bu Haiti' lileri ne yapacağız?...» sorusu, kısa bir süre için bile olsa. tartışma gündemine girdi.. Sorun yeni bir sorun değildi. Haıti'liler aşağı yukarı 10 yıldır, böyle köhne teknelerle, takalarla, şileplerle Amerika'ya geliyorlardı. Kel Amerika Mektubu «M Haluk ŞAHİN Hans Dietrich GENSCHER Florida kıyılarına vuran cesetler «< HAİTİLİLER AŞAĞI YUKARI 10 YILDIR KÖHNE TEKNELERLE, TAKALARLA, ŞİLEPLERLE AMERİKA'YA GELİYORLAR. KELLEYİ KOLTUĞA ALIP 600 MİLLİK YOLU AŞANLARIN SAYISI BİR HESABA GÖRE 100 BİNE VARIYOR. ANCAK SON AYLARDA KIYI DENETİMİ SONUCU, HER AY BİN KADAR HAİTİLİ YAKALANIP, ÜLKESİNE GÖNDERİLİYOR. AMA, BİR O KADARI DA, YAKALANMADAN ÜLKEYE SIZIYOR. DENİZE DÖKÜLÜP YAŞAMLARINI YİTİRENLERİN SAYISINI KİMSE BİLMİYOR. inim inlemekteydi. Doğal zenginliklerden payını alamamış, ilkel bir feodal yapının bağlarını kıramamıştı. Ülkede kişi başına düşen ulusal gelir 250 doları gecmiyor, resmi dil Fransız cada okuryazar oranı yuz de 5'i bulmuyordu. Topraklar erozyona uğrayıp akıp gitmiş, günde bir kez karın doyurmak, büyük coğunluğun başlıca sorunu haline gelmişti. Ülkenin Cumhurbaşkanlığın, babasından miras alan ıbebek yuziü» JeanClaude Duvalıer'in, bu kötü düzeni olduğu gibi sürdürmekten başka bir tasası yoktu. Haiti'lilerin umutsuzluğunu paraya çevirmek isteyen akbabaiar adaya tünemişier di. Amerika'ya götürüp iş buiacakları vaadiyle insanlara varlarını yoklarını sat tırıp, fındık kabuğu kadar teknelerle Okyanusa salıve riyorlardı, Söylentilere göre, bu pazarda büyük para lar dönüyordu. Perde arkasında Mafia'nın, hatta Haiti hükümetinin bulunduğunu iddia edenler vardı. Peki, Kübalı göçmenlere koliarını açan ABD, niçin Haitiiilere sırtını çeviriyordu?... Bunun nedeni Haitililerin kara derili olmaları mıydı acaba?... Ne kadar bilincsiz olurlarsa olsunlar, bu göçmenler bir başka rejimden kaçtıklarına göre siyasal mülteci sayılmaz lar mıydı?... ABD'de bu tür den sorular sorulmaktaydı. ABD hükümeti ise bu so rulara acık bir cevap vermemekle birlikte, «cömertli ğin bir sınırı» olduğunu söy lemekle yetiniyordu. Haiti' li göçmenler acık denizde yakalanıp geri gönderilecek lerdi; karar karardı. Florida yetkilileri ise, kı yıya yenl cesetlerin vurmasının kacınılmaz olduğunu söylemekteydiler. Hakimler ve SavcB.ar iCuruSu <jüven yedek üyesi gorevine döndü ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Hakım ve Savcnar Yüksek Kurulu uyelerinden, yedek üya Güven Dinçer, bu gorevınden istifa ederek Danıştay'daki eski gorevine döndü.. Güven Dinçer, istifasını doğrulayarak, Cumhuriyet mu habirıne şunları söyledi: «İstifa ettiğim doğrudur. Ku ruiu oluşturan arkadaşlarla anlayış birliği içinde değildik. Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum..» Yüksek Hakimler Kurulu \le Yüksek Savcılar Kurulu'nun kaldırılmasından sonra, yeni bir yasa ile Hakim ve Sovcılar Yüksek Kurulu oluşturuimuş, dört yıl için bu kurul üyelerine ilk atamaları Devlet Başkanınca yapılmıştı. Kurul Danış tay'dan 2, Yargıtay'dan 2 asil ve ikişer yedek ile Adalet Bakanından, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Özlük İşleri Genel Müdüründen oluşuyordu.. Güven Dincer'in istifası üzerine, yerine secilecek üyenin nasıl secileceği konusu ortaya çıktı. Devlet Başkanı. Asil ve yedek üyeleri dört yıl icin secmişti. Ondan sonraki secimler, yasaya göre. Danıştay ve Yargıtay Genel Kurullo rında yapılacaktı. istifa eden üyenin yerine yeni üyenin na sıl geleceği yolunda ycsaja bir acıklık yok. nı Genscher'ln Ankara'ya tam 23 saat sürecek ziyareti bu oçıdan oldukça ilginç. Yarın saat r13'te Ankara'ya gelecek olan Genscher, cuma gunü saat 12'de Türkiye'den ayrılacak. Ankara'da bulunduğu sü Mustafa EKMEKCİ Güle Güle, Tanilli... İngiliz gazeteci David Hotham, yllar önce bir gun: Ben Ankara'nın dışına şöyle bir gezi yapıyorum, sen de gelir misin? demişti. Olur, sevinirim... dedim, Şereflikochisar Tuz Gölu'ne doğru gittik. Çevre bozkır, cöl gibı... Arabadan indik. Dovid: Bak Ekmekçi, dedi, şu bozkıra bak. Ne güzel... Tek ağaç yok. İngiltere'de her yer yemyeşil, bunalıyorum o yeşillikte. Bozkırı daha cok seviyoruml. Bense benim yüzumden olmuş gıbi ağaçsız bozkırda utancımdan yerin dibine geçivGr, bir yandan da David'e şaşıyordum. O, kendinden geçmişçesine uçsuz oucaksız çöle bakıyorda Ekmekçi, görüyor musun şu güzelliği? Bayılıyorum Ben... David Hotham, «Türkler» adli yopıtında, bu olayo do değınir. Şöyle der bir yerinde: «... Türkiye'nin en hoşuma giden bölgelerinden biri, Konya ile Ankara arasındaki steplerdir. Bunun merkezinde geniş bir Tuz Gölü bulunur. Bu gölün, Kızıldeniz'den bile tuzlu olduğu soylenir. Daha yakın zamanlara kadar burası, ancak deve sırtında geçilebilen bir çölden farksızdı. (Sonra da ciple) Şimdi ise, Ankara ile Konya arasîndaki uzaklığı üç saatte almayı sağlayan mükemmel bir karayolu yapılmıştır. Türkiye'de çalıştığım yıllarda, gazetecilikten bıktığım zaman, güneye, Orta Anadolu'nun çorak düzlüklerine uzanıp rahat bir soluk alırdım. Tuz Gölü, başlı başına garip, hareketsiz bir okyanus gibidir. Sürekll buharlaşır ve yeniden dolar. İçindeki hayalj adalar, uyuyan balinalan andırır. Hititler'den ben hiç değişmemiş gibi duran birkaç köy dışında .çevrede hiç bir hayat beiirtisi görülmez...» David Hotham'ın «Türkler» yapıtı, Türkiye'de uzun yıllar kalmış, Türkleri yakından tanıma olanağı bulmuş, olaylara yansız bakmayı başarabilmiş bir gazetecinın yapıtı. Türkleri yer yer eleştirdiği de oluyor, ama, kendi ulusunun geçmış yöneticilerini sleştirebilecek dürustlüğü de gösterıyor. Hotham, Ermenilerle ilgili olarak da şöyle der yapıtında özetle: «... Bu arada «Ermeni sorununu yeniden söz konusu etmenin gereği var mı?» diye soranlar çıkabilir. Bu iskelet! tabutundan çıkarmanın yararı nedir? Olan olmuştur ve artık onarılması da mümkün değildir. Türkler üzerine yazılan kitapların çoğu, bçlirli nedenlerle, bu konuya hiç değinmezler. Tarihsel önyargı sorununu da dikkate almamız gerekir. Böylece birçok milletler, öbürlerinden daha cok saldırıya uğramaktadır. Ruslarca, çeşitli dönemlerde ve özellikle son yuzyılda Orta Asya'da girişilen temizlik hareketleri Ermeni kıyımından daha farklı değildir. Ne var ki Türkler, Haçlı Seferleri'nden beri Batı'nın düşmanı olarak tanındıkları için, ikincislnin gürültüsü daha çok kopanlmıştır. Türklerin yaptığı her şey, Avrupalıların gözünde hemen bir vahşet biçimini almıştır; aynı marifet daha önce başkalarınca da yapılmış olsa bile. Tarih boyunca öteki uluslarca girişilen sayısız kıyım hareketleri çerçevesi içinde (yazık ki, bunların İçinde biz de varız.) Ermeni kıyımının uyandırdığı gürültüye, kökleri çok eskiye kadar dayanan Türk düşmanlığının doğurduğu önyargıları da gözönüne almak dürüstlük olur...a «Bence...ı diye sürdürür görüşlerini David Hotham, şöyle: «... Bence, Türkiye Cumhuriyeti, Sultanlığı ve Halifeliği kaldırarak, Atatürk ve arkadaşiarı da «laiklik» ve «uygarlık» ilkelerini getirerek, buna yol açan rejime karşı çıkmışlar ve böylece olayı onaylamadıklarını ispatlamışlardır.» David Hotham, bir suredir Ankara'da. Gazeteciliği bırakmış. Ama. yine de olup bitenleri izlemeden edemiyor. Mürekkep kokusu sinmiş içine bir kez. Kolay çıKmaz... Kitabının yeni baskısında, Türkiye'nin günceı soruniarına da değinecekmiş. Öyle söyledi... leyi koltuğa alıp, 600 miilik yolu aşanıarın sayısı bir he saba göre 100 bine varıyor du. Son aylarda arttırılan kıyı denetimi sonucu, her ay bin kadar Haiti'li yakala nıp ülkesine geri gönderiliyordu. Ama, bir o kadarı da, yakalanmadan ülkeye sızıp kapağı önce Florida'ya, oradan da Kuzey'in büyük kentlerine atıyordu. Arada denize dökülüp telef olanların sayısını ise kimse bil miyor, belki bilmek de istemiyordu. Bu suskun insanlar. dili ni. yolunu yordamını bilme dikleri bir ülkeye niçin ge liyorlordı?... Bir Amerika rüyası mıydı onları çeken?... Yoksa bir şeylerden mi kaçmaktaydılar?... Haiti'nin toplumsal ve si yasal gerçeklerine bakan lar bu sorulara cevap bul makta güçlük çekmiyorlardı: Haiti, batı yarımküresinin en «oksul, en çileli ülkesiydi. Yoksulluk ve despotluk cenderesi içinde inim BIZANS CÖPLÜĞÜ'NDEKİ * BARAKALAR KALDIRILDI tstanbul Haber Servist îstanbul'un göbeğinde bulunan ve lcente alabildiğme çirkin bir görünüm kazandıran bankatlann yıkımlan sürüyor. Taksim Dolapdere yöresindeki «Bizans Çöplüğü» adıyla bılınen bölgedeki gecekondular da, bu önlemler çerçevesinde, dün sabah belediye zabıtası ve polis ekiplerince alınan geniş önlem lerden sonra, semt sakinleri ve dozerlerce yıkıldı. Böylece yüz lerce yıldır Bizans Çöplüğü olarak bilinen bölgedeki çirkin görünüm ortadan kaldınlmış oldu. Bizans Çöplüğü'nde bulunan 225 barakanın daha önce İl Koordinasyon Kurulu'nca tahliyesi kararlaştırümış ve 16 eylül 1981 günü, 1 kasım 1981 tarüıine de ğin tahliye edilmeleri için, semt muhtarlıgı aracılığıyla barakalarda otuıanlara tebliğ edilmişti. Bu kişilere, Bayuıdırlılj Babanlığı'nca 1516 sayüı yasa gereği tesis edilen Küçükköy 4 numarallı gecekondu önleme bölgesinde yer tahsisi yapılmıştı. Ancak semt sakinleri, kendllerine gosterilen yerin çok uzak olduğu gerekçesiyle gecekondu larını yıkmak istememişler ve tebligin gereğini yerine getirme mişlerdi. Bunun üzerine Bizans Çöplüğü'ndeki barakalann çevre sinde dün sabahtan başlayarak geniş güvenlik önlemleri alındı ve belediye ekipleri, dozerler ve ekskavatörlerle yıkıma başladüar. Semt sakinleri de bir süre gecekondularm yapımında kullanılan malzemelerin daha fazla hasar görmemesi için yıkı ma katıldılar enkazlarını kendi leri kaldırdılar. Bu yöredeki küçük mahallede yüzlerce kişi yaşıyor. Geçimlerini kağıt, cam, maden ve plas tik artıklan toplayıp satarak sağlayan bu kişiler, tahta ya da teneke barakalarda barınıyorlar. Tek odalı barakalarda genellikle 510 kişi yaşıyor. Bizans Çöplüğü'nde oturanlar kendilerine gosterilen araziye gitmemelerine neden olarak «çok uzak» ve «boş toprak» olmasını gösteriyorlar. Erkek cinsel iliskiyi basaramazsa kadın bosanabilecek ANKARA (ANKA) Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, evlendikten sonra bir yıl gıbi uzun bir süre kadınla cinseı iliskiyi başaramayan erkeğe karşı kadının boşanma hakkının bulunduğuna karar verdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesine intikal eden bir dava ile ilgili oiarak verılen kararda şöyle denildi: «Evlenmenin sosyal amacı yanında neslini devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır, kocanın pslkolojik nedenlerle dahi olsa bir yıllık evlilik süresi içinde eşinin kızlığını bozamamış olması, ortak hayatı çekilmez hale, getirecek derecede şiddetli geçimsizlik sebebi olarak kabul edilmelidir. Aylarca kocasının cinsi iliskiyi başaramamış olması, gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonra da devcm edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşma yı beklemek için kadını zorlamak haksızlık olup, bu bakımdan aile birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşan maya karar verilmesi gerekirken davanın reddolunması usul ve kanuna aykırıdır.» YTKIM.\ YARDEtt ETTlLER «Bizans Çöpiüğü» dün sabah saatlerinde tam bir karmaşa yaşadı. Zaten karmakarışık. birbirine girmiş olan evlerle, dolu olan bölge, bu kez, dozerlerin yanısıra evlerini yıkmağa çabalayan. kadın. erkek, çoluk. çocukla daha bir karmakarışık duruma geldi. Okul dönüşü önlüğünü çıkarıp yıkıma yardımcı olan çocuklar yıkıntılar arasında yemek yemeğe çabalayan aileler.. (Fotoğraflar: Erdoğan KOSE()GLL') Kaymakamlar arasında degisiklikler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kaymakamlararası yer değişikliğin Karamamesi onaylandı. İçışleri Bakanlığı'ndan verüen bilgiye göre 13 Kaymakam ile 6 Vali Yardjmcısı yer değiştirirken Merkezde görevli 5 kişi Vali Yardımcüığına, 3 kişi de Kaymakamlığa atandı. 10 Vali Yardımcısı Kaymakam, 3 Kaymakam da Vali Yardımcısı oldu. Açıktan 3 kisi Kaymakam olurken, bir Vali Yardımcısı ile bir Kaymakam da Hukuk îşleri Müdürlüklerine atandı. Görev yerleri degişenler şöyle: M. Vehbi Ünver Tetkik Kurulu Başkanlığı ve A.P.K. Genel Md. Yardımcılığına, Fikret Toksöz Tetkik Kurulu üyeliğine, Halte Tekin Kars Vali Yardımcılığına, Namık Kahvecioğlu Samsun Vali Yardımcılığına, »L An^m t'nal, Erdek Kaymakamlığına, Nalm Dalkılıç Alanya Kaymakamlığına, Mehmet Giirsoy Ünye Kaymakamlığına, Erol Ğökberk Kars Vali Yardımcılığına Y. Yaşar Kınmlı Karamürsel Kaymakamlığı'na, Remzi Ataman, ürfa Vali Yar dımcılığuıa Alpaslan Karacan Diyarbakır Vali Yardımcılığma, Şükrü Samur Bolu Vali Yardımcılığına, Alaaddin Turhan Urfa Vali Yardımcüığına, ü. Kutsi Akhan Cihanbeylı Kaymakamügına, S. Kibar Bekaroğlu Kocaeli Vali Yardımcılığına, Sebahattin Eren Balıkesir Vali Yardımcüığına, M. iaruk Islam Kars Hukuk İşleri Müdürlüğüne llhan Uluköse Susurluk Kaymakamlığına, Erdi Batur Kemalpaşa Kaymaiiamlığuıa, Celalettin Özual Taşköprü Kaymakamlığına, Mehmet Baydar Kuyucak Kaymakamlığına, H. Hüseyin Yazlık Tavşanlı Kaymakamlığına, İbrahim Turaolı Çubuk Kaymakamlığına, Fikret Güyen Yenice Kaymakamlığına A. Ülkü Onursal Sivas Vali Yardımcılığına, Aydoğan Yurdakul Erzurum Vali Yardımcılığuıa. Nuri Yaman Corum Vali Yardımcüığına, Hasan Tülay Ajas Kaymakamlığına, Orhan Alpdoğan Çayeü Kaymakamîığına. Alımet Kayır Kemalıye Kaymakamlığına. Rifat Alkan Yozgat Vali Yardımcüığına, Ali Yümaz Kınık Kaymakamlığına, Yaşar Kıhç Erzincan Vali Yardımcılığına B. Yaşar Çağlayan, Ayancık Kaymakamlığına, M. Fahri Can Mucur Kaymakamlığına, Selahattin Ekremoğlu Arhavı Kaymakamlığına, Ismet Akçabav Görele Kaymakamlığına, İhsan Dündar Karlıova Kaymakamlığına, Ali Ülçer Afşin Kaymakamlığına, Sebati Buyuran Bucak Kaymakamlığına, Mevlut Cetinkaya Tomarza Kaymakamlığına, Nadi Kılıç. arslan Bozkrut Kaymakamlığına, Sinan Akdoğan Çardak Kaymakamlığına. Ahmet Kara Adıyaman Hukuk İşleri Müdürlüğüne. Metin Kavakalanlılar Boyabat .Ka^'makamlığ1na, Rıdvan Yenişen Kulp Kaymakamlığına atandı. Yeni maden 10 liralar bugün kuSlanıma çıkarıhyor İstanbul Haber Servisl Yeni 10 liralıklar bugün tedavüle cıkarılıyor. Darphane ve Damga Matbaası Geneı Müdürü Salih Yardımcı dün yaptığı basın toplantısında, «Vatandaşların ma deni para kullonma alışkanlığının yeniden canlandırılmasını istediklerini» belirterek, «Kü çıik kupürlü banknotlar kısa sürede yıpranarak v e kötü kul lanım nedeniyle insan sağlığına zarar verebilecek bir biçim de kirlenmektedir. Yıpranmış banknotlar da devletimizin ve toplumumuzun onuruna yakışmayan bir görünüm arzetmektedir. Darphanemizde 1, 5 ve 10 liraların üretimine devam ediimektedir. 1982'de bunlara ilave olarak iki cins daha madeni pcra üre'mek için çolış . malarımız devam etmektedir» dedi. 2,3 gram ağırlığındaki yeni 10 liralıklann madeni değeri ise. 86 kuruş. ••* Server Tanilli, iki yıllığına yurt dışına gitti. Cok istediğim halde, bir türlü karşı karşıya oturup konuşamadım. Bir gün telefonda şöyle demişti: Ekmekçi, İstonbul'a gelirsen bekliyorum. Bende kalırsın. Sana elimle kahvaltı hazırlarım. Sürekli sandalyede oturan Tanilli'nin, tekerlekli sandalyesini çalıştırarak çay yapmaya gidip geldiğim yorulduğunu düşünüyor, üzülüyordum. Olur. gelirim... diyordum. Bir türlü olmadı. Istanbul'a gidip konuşamadım. Konuşmalarımız telefon görüşmelerinde kaldı. Telefonda sorardım: Durumları nasıl görüyorsun'jz, iyimser misiniz karamsar mı? Uzun vadede iyimserim tabii.. Gecen hafta sonunda Strasbourg'a gitti. Orada iki yıl süreyle, «Çoğdaş Türkiye'nin Küitür Tarihi» derslerini verecek. Tanilli'yi arayacak, ona mektup yazacak, yalnızlığını unutturacak okurlar bulunacağını düşünerek, onun Strasbourgdaki iş adresini yazmak istiyorum. Adresi şöyle: İnstitut d'Etüdes Turques, 22 Rue Descartes 67 Strasbourg France. Tanilli'nin «Devlet v e Demokrasiı kitabı, yayınlonalıberi çok kimsenin başucu kitabı oldu. Şimdl ikinci baskısı yapıhyormuş. Yurt dışında, yarım bırakılmış bedeniyle yapacağı calışmalan izleyeceğim. Yolum düşerse, bu kez Fransa'da arayacağım Tanilli'yi. Güle güle Tanilli... Uluslararası Atatürk Sempozyomunda Atatürk'ün dış politikası tartışıldı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu ) Ankara Üniversitesi tatarâfmdan Atatürk'ün doğumunun lOO.'üncü yüı anısına düzenlenen «Ulnslararası Atatürk Sempozyumu>nun 2. gününde Prof. Dr. Howard Reed «Atatürk Türk milliyetçilerl ve ABD, ihmale uğramıs bir barış umudn» adlı bir bildiri sundu. Prof. Dr. Howard Beed, Sivas Kongresi sırasm^a TürMye de 15 Amerikalının bulunduğunu ve bu Amerikalılann kongreyle devamh temas halinde ol duğunu belirterek daha sonra şöyle devam etti: «Amerikalı generalin Türk M11I1 Hareketi hakkında yazdıçı rapor İÜ20 yüına kadar Wilson tarafından Senatoya verilmedi. Böylece barış için gerekli olan fırsat kaçırıldı. Aksi olsaydı 3 yülık bir savaş önlenmiş olurdu.» Başka bir bildiriyle de Doç. Dr. Ömer Kürkçüoğlu, «1919 1938 arası Atatürk'ün dış poUtikasının» bir analizini yaptı. Mustafa Kemal'in dünya kamuoyunun önemini çok iyl bildiğini vurgulayan Kürkçüoğlu, «Milletler Cemiyeti öncesi Atatürk uluslararası banşa katkıda bulunmuştur. Dostluk bağlan kurmaya önem vermiştir» dedi. Daha sonra konuşmasona şöyle devam etti: «Atatürk yasalara büyük önem veriyordu. Aynı zamanda her ülkenin başka bir ülkeye benzememesi gerektiğine inanıyordu. Kururalaşıruş bir dış politikası var&ı.» Önceki gün başlayan Uluslararası Atatürk Sempozyumunun tartışma bölümünde laiklik konusunun incelendiği bildiriler de tartışıldı. Laiklik konusunun incelendiği bildirileri tartışan büim adamlan görüşlerini öne sürdüler. Tunus Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdelv/ahap Bauhdiba, îslamda Hıristiyan larda olduğu gibi çevTesinde toplanan bir kilise bulunmadığını belirterek «Atatürk o günkü islamı yapmak istediklerine karşı görmüş ve notralize etmek Istemiştir. Şimdi müsliimanlar kendilerini muskasız, dervişsiz ve hallfesiz hür olarak görmektedirler. Bütün mos lümanlar bunu Atatütke borçludurlar» dedi. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Doç. Dr. İlber Ortaylı da, standart bir vatandaşhk kurmak için Atatürk'ün laikliği geürmek zorunda kalrlıj»im vurgulayarak «Bu Türk inkılabında bir zorunlu seçimdir» biçiminde konuştu. Prof. Dr. Bahri Savcı da, tartışmada Türk toplumunun tanm toplumu olmaktan çıkarak sanayiye dönüştügünü. sanayileşmenin de laikliği getirdiğini söyledi. «Artık laiklikten geri dönmeye imkân yoktur. Ortada da bir tehlike yoktur» dedi. ATATÜRK VE EĞİTÎM Atatürk yılı nedeniyle Türk Eğitim Derneği'nce düzenlenen Atatürk ve Eğitim konulu toplanta bugün başlayacak. Atatürk devrimlerinin ışığı altında eğitim sorunlannm ele alınacağı toplantı cuma günü sona erecek. Bulvar Paias Oteli"nde yapılacak toplantıya çeşitli konuşmacılar katılacak. Gürültüye karşı çıkan Alman gençler polisle çatıştı; 20 yaralı var FRANKFURT (Ajanslar) Batı Almanya'da Frankfurt uluslararası havaalanına üçüncü bir pist yapımına gürültüyü artıracağı gerekçesiyle karşı çıkan göstericüer polisle çatış tı. Inşaat Eüarnna kamp kuran 60 kişinin buradan polis taratmdan çıkanlması Uzerine 2500 göstericinin Frankfurt ga rı ile kentin güneyindeki bir tren istasyonunu işgal etmesi sonucu çıkan çatışmada 41i polis 20 kişinin yaralandığı bil dirildi. Çok sayıda kişi gözal tına alındi. TAVŞANLI BELEDİYE BAŞKANI GÖREVDEN ALINDİ TAVŞANLI (Kütahya) (a^.) 12 Eylül 1980 tarihini takibeden sünlerde Belediye EaşkanüRina getirilen emekli Albay ve avuxat Abdtıllah İrfan Bali İl İdare Kurulu'nun karariyle görevinden ahndı.. Bu »örevi ikinci bir emre ka dar Belediye Başkâtibi Cemal Ünsal yürütecek.