01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKI CUMIIUHÎYHT 10 KASDI 1330 ugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anıyor ve özellikle düşıincelerine eğiüyoruz. Buyük liderler. bunalım döaamlerinin adamlandır. Mustafa Kemal de, Türk toplumunun büyuk bir bunahma düş*ügü dönemde ortaya çılcarak liderlik gucünü ortaya koymuş ve Kurtuluş Savaşını basanyla yürüttükten sonra, toplumun çok daha sonraJan erişebiieceği toplumsal düzeni, Cumhuriyeti kurmuştur. Günümüzde bile Cumhuriyet'le ilgili olarak toplumsal duzene bazı eleştirilerin yapıidığını düşünürsek, o zamanki koşullarda bu düzenin kurulabilmesinin ne denli güç olduğu kolay ca anlaşüır. Bununla birlikte. Cumhuriyet doneminde de, özellikle son yirmi yirmi beş yıllık bir dönemde toplumumuz belirli bunalımlara düşmüş, bunlardan en ağırlanndan biri olarak gözükeni son yıllarda ya«anmış ve bu da 12 Eylül hareketiyle noktalanmıştır. Öteküerde olduğu gibi, sonuncusunda da bunahmın çözümlenebilmesi iÇin, Türk toplumunu en büyük bunalımdan çıkarraış olan «Kemalizm»e dönulmesi uzerinde duruluyor. ••• Ancak, şunu heraen belirtmek gerekli kl, Kemalizm'in ilkeleri. bunlann içeriği ve nmrlan, ulusal ve evrensel yanlan açıkhkla ortaya konup. Cumhuriyet kuşaklarına yeterince aktanlamamıştır. Önce, bu ilkelertn saptanıp belirlenememiş olması, toplumumuz açısından bir talihsizlik olmuştur. Kemalist düşünce ve ilkeler. toplumun değişik kasitlerince değişik biçimde ve daha çok kendi çıkar ve düşünce doğrultularında ele •Immış. topluma bir bütün olarak bakma «erekliliği ise gözden kaçmıştır. Söz konusu ilkelerin, bunlann içeriğinin, ulusal ve evrenselliğinin tartışıhp ortaya konması. içinde bulunduğumuz koşullann olduğu gibi. 1881 yılının Atatürk'ün yüzüncü doğum yıh olarak kutlanmasının da bir gereğidir. Bunlar açıkça ortaya konabildiği ve evrensel yan. lannın olabildiği ölçüde, toplumca benimsenebilecekler ve gençliğimiz için bir «düşünce sistemi» oluşturabileceklerdir. Bu ilkelerden bazılannı şöyle sıralamak olasıdır. Kemaîist ilkelerden biri. belki de en basta geleni, anti emperyalist, yani sömürgeciU£e karşı olmaktır. Mustafa Kemal, gerek ilk dönemlerde, gerek Atatürk olarak daha sonralan, pek çok konuşmalannda, ezilen uluslann sömürülmesine karşı olduğunu belirtmif, Türk ulusunun Kurtuluş Savaşı'nı bir B olaylar ve görüşler Kemalizm'den Anladığımız Prof. Dr. Nazif KUYUCUKLU zat yurütmesîyle de bunu somut olarak ortaya koymuştur. Bu hareket, Kemalizm'in evrensel bir yanıdır. O kadar evrensel bir yanıdır ki, bugün bile tüm canlılığını, gün. celliğini korumaktadır. Bugün dünya arenasında. •Üçüncü Dünya». Bloksuzlar», •ÜNCTAD Birlesmiş Milletler. Ticaret ve Kalkınma Konferansı» gibi çeşitli adlaria ortaya çıkan «Azgelişmiş ö'lkeler» hareketleri, bunun en somut örnekleridir. Üçüncü Dünya, Bloksuzlar ve öteki kuruluşlar. kendi doğal kaynaklan üzerinde. öteki ülkeîerin çıkar uygulamalarını kaldırarak, buralarda kesinlikle kendi egemenliklerini kurmak istemektedirler. Bu hareketlerin günümüzde somut olarak ortaya çıkışından, çok önceleri Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatümış olması bizlere gurur vermeli; ancak. O'nun ölümünden sonra bunu bırakıp, hattâ ters yönde davranışlarda bulunmamızdan rahatsızhk duymalıyız. Bu yönüyle Atatürk, Üçüneü Düaya hareketinin, yüzyıhmız dev liderleri Gandi ve Tito'dan önce gelmek tedir. Çünkü, bu hareketi ük olarak O başlatmışUr. yönde bazı savlar da olmuştur. Ancak, özel Girişim'm yeteri kadar anamal ve bilgı birikimine sahip olamamasının da aniaşümasıyla. gerekli yasalara ve düzenlemelere «Devletçilik ilkesi» geçirilerek, 1934'te tamamiyle devietça yürütülen Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Programı» yürürlüğe konmuştur. Eazı yönlerden şu veya bu türlu eleştirilere açık olmakla birtikte, Türk ağır ve hafif sanayiinin temeli bu dönemde atılmış ve çik önemli başarılar elde edilmiştir. Ancak, daha sonraian, özellikle 1950'lerden sonra hedefler, araç ve amaçlar kaybolmuş. birbirine karışmıştır. İküsadi Devlet girişimlerinin gereksizliği savunulmuş. buna karşın buraları teknolojik açıdan herhangi bir yenilemeye gidilmeden fazla işgücüyle doldurulmuş. çalışamaz duruma getirilmiş ve Özel Kesim'in kuruima ve gelişmesinde çok güçlü bir kaynak olarak kullanılmıştır. Bu konu. günümüzün de en güncel sorunlanndan biridir. Oysa, Atatürk'ün ekonomik kalkınmada. bu arada sanayileşmede «Devletçilik ilkesi»nin çok yerinde ve vazgeçümesinin olanaksızlığı tüm çıplaklığı ile anlaşılmıştır. Bu durumu, 1950'lerden bu yana. hatta, gerekli doğal kaynaklara sahip olmalanna rağmen, Azgelişmiş Ülkeler'den hiç birinin ağır sanayilerinl, hattâ bunun çekirdeğini kuramamış bu. lunmalan. somut olarak crtaya koymaktadır. Bu durumda, temel sanayilerin Devletçe kurulma ve işletilmesi. Azgelişmiş Ülkeler'de bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Tabü, bunun gereklerini tam olarak yerine getirmek koşulu ile. Böylece, temel sanayilerin kuruluş ve devamında Kemalizm'in «devletçilik ilkesi» Azgelişmiş Ülkeler İçin evrensel bir niteliktedir. ••• Kemalizm'in bir başka ilkesi de, çag ••• Kemalizm"ln öteki ilkesi, anti kapitalist olmadır. Bunu da, Mustafa Kemal Atatürk, «bizi yutmak isteyen kapitalizm'e...» tümcesiyle dile getirmiştir. Bu nokta, birincinin, yanj anti emperyalist olmanın bir devamı olmuş, çunkü, çağın sömürüsü. ilkel madde alanlan ve bölgeler bölüşümü olarak, dönezninde kapitalist ülkelerin bir eylemi olarak ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte. Atatürk'un, 1923 1932 döneminde ufak tefek devlet girişimlerine karşın, esas gelişmeyi Özel Girişim'den beklediği v e dış kapitalizm'e karşı olduğu halde. içerdekine taraftar olduğu Has» ve bfllmcl» olmaktır. Bunun fçerîğl birçok uygulamalarla ortaya çıkmıştır. Bunun en önemlilerinden biri, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran «Layiklik» ilkesidir. Herkos istedigi din veya mezhî'e inanmakta veya inanmamakta, bu inanman.ii gereklerini yerina gsürmek veya getirmemekte tümüyle serbesttir. Bu konuda inanına ve bunun gereklerini yerine getirmekten ya da getirmemekten dolayı hiç kimse kınanamaz. Din. kişi ile Tann arasında Dir ilişki olup buna hiç kimsenin kanşmaması, bunun devlet işlerine ve yoneümine karıştınlmaması ongörülmüştur. •*• Çağdaşlıgın öteki önemli bir yönü, tek kişinin baskıcı yönetimine karşı, tüm vatandaşlarm yönetime katılmasım sağlayan, yöneticilerini serbestçe seçebildiği. •Cumhuriyet» yanhsı olmaktır. Çağdaş görünümün bir yanı da. ülke sı* nırları ıçindeki tüm vatandaşlann ayırımsız olarak, tüm haklardân yararlanmaları ve eşit yükiımlülüklere bağiı bulunmalarıdır. Bunlann gerçekleşmesi va çağdaş uygarhk düzeyine ulaşılabilmesi için. bilim», en güçlü bir yöntem olarak kullanüacaktır. Atatürk'ün, «yaşamda en gerçek yol gösterici, bilimdir» sözü. bunu çok açık olarak ortaya koyuyor. Bilim öğrenmekle, öğrenmek yazıp okuma ile olur. Atatürk, bunun için, ötekiler yanında, kolayhğı bakımından «Lâtin alfabesi»ni kabul etmiştir. Ama. bu alanda önemli bazı gelişmelere karşın, ilkokul ve üstündeki kuşakların. hâlâ. 1970'te %45'i, 1975te ^c36'sı okuma yazma bilmiyor. Sadece. okuma yazma ise, günümüzde pek önemli değil artık. Kimin ne okuduğu önemli. Hattâ, üst eğıtim kurumiannda ülke ekonomisinin gereklerine uygun bir eğitim plân lamasına gidilemediği için de. eğitimde saglanması gereken yarar elde edilemiyor. Böylece, yaşamda en gerçek yol gösterici. bilim»e. gereken önem verilemedigi, Devletin «Devletçi» uygulama ve ağırlığını ortaya koyarak yeterli kaynaklan yaratıp ülke düzeyine yeterince yatıramadıgı ve yayamadığı için. büyük kentlerimiz büyük köylere dönüşerek felç olmuştur. Bu koşullar karşisında, Kemaüzm'i. O'nun ilkelerini. içerik ve kapsamını. ulusal ve evrensel yönlerini açıkhkla ortaya koymak ve yorumlamak zorundayız. Ölümünün 48. yılında Atatürk'ümüzü anarken bunlan duşündüm. iv". V • Birincil Savaşçı... tatürk 10 Kasım'da öldü. Her yıl bugün Atatürk konusunda çok şey söylenir, yazılır. Ben de elimdeki dosyalarda rdsgele bir 10 Kasun yazısı çektim. 10 Kasım 1969'da bu köşede çıkan yazıyı birlikte okumaya başlayalım. • «Atatürkçülük demek, Turk devletinin bagunsızlık temeli üstünde Türkiye'nin gerçeklerine uygun milli solculuk demektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkı Eski yazıya karşı yeni yazı.. Arapça ezana karşı Türkçe ezan» Medrese öğretimine karşı müspet 5ğretim Ümmetçiliğe karşı milliyetçilik.. Özel teşebbüscülüğe karşı devletçilik^ Şeriatçıhğa karşı lâiklik.. Uyduluğa karşı istiklâlcilik.. Padîşahçılıga karşı cumhuriyetçilik. İmtiyazhlığa karşı haikçılık.. Tutuculuğa karşı devrimcilik Emperyalizme karşı bağımsızhk mücadeleslnde» Birincil savaşçı idi.» Evet, 11 yıî önce 10 Kasım günu bu köşede yayınlanan yazı böyle başhyor. • 11 Kasım 1969'da yine bu köşede çıkan yazı ise göyle başlıyor: •Her sabah on iki gazeteyi kapımın albndan atar müvezzi. Dün sabah hepsinl alıp gözümün önüne seriverdims Atatürk.. Atatürk.. Atatürk.. AtatürkKomprador iktidarmın destekçileri, din sömürgenlerinin uyduian, Atatürk adı altında kendi fildrlerini piyasaya sürmeye çahşıyorlardı.» Ve sürüyor yazı: •Bugünkü küçülmüşlüğümüze Atatürk'ün lafîannda gerekçe aramaya kalkışanlar, yainız aydın sıfatına değil, vatansever olmak niteliğine ihanet içindedirler.' Atatürkçülükle Morrisonculuk arasında bir ilişki kurmaya kalkışanlar Atatürk'ün yüce manevi kişiliğine saygısızhk suçunu işliyorlar. Morrison ideolojisi, Ataturk'ü Milli Kurtuluş Savaşımızm ve milli bağımsızlık ülküsünün kahramanı gibi degil, Batılılaşma yolunda taklitçi bir Tanzimat pa§ası gibi piyasaya sürmek ister.» • Aradan 11 yd geçmiş... Bugün de herkes Atatürkçü. Arap alfabesini okuHara yerleştirenler Atatürkçü; Amerikan uyducuları Atatürkçü; yabancı sermaye uşaklan Atatürkçü; secim meydanında Kur*an öpen Atatürkçü: oy avcıhğında namaza duran Atatürkçü, yoksul halkı dış sermaye ile birlikte söznüren Atatürkçü; herkes Atatürkçü... Osmanlı sloganını atardi: Padişahım çok yaşa! Ve işini görürdü. Yöntem cumhuriyet döneminde de kulîanılıyor. Atatürk, Atatürk, Atatürk, diye diye Atatürkçülügün canına okunuyor otuz yıldan beri... Kimse At»türkçülüğün ya da öteki adıyla Kemaüzmin ilkelerini, kurallannı, sınırlarını apaçık ortaya koymaya yanaşmıyor. Öylesine bir ortamda yaşıyoruz ki Atatürk çıkar çevrelerinin elinde bayraJc gibi sallanıyor. • Kemallzm her niyeto yenen bir muz mudur? Hayır. Atatürk «tam bağımsızhk» ilkesinin kahramam, Üçüncü Dünya'nın habercisi ve öncüsüdür. 1981'de Atatürk'ün 100'üncü doğum yılı kutlanacak. Bu yıl Mustafa Kemal'e yapılacak en büyük. hizmet. Kemalist ideölo}inin bilimsel yöntemle gerçeklerini ortaya koymaktır. Heykel, tören, nutuk, sevgi gösterileri bir yana; eğer Atatürk'ün bilim yöntemiyle ne olup ne olmadığı kesinlikîe ortaya konursa O'na saygının en büyüğü yerine getiriimis oiacaktır. A OKTAY AKBAL (Yıllar önce yazdığım bu yaz.yı bir kez daha yayınlamakta yarar gördüm.) emek siz Atatürkçüsünüz? Bakıyorum dilinlzden düşmüyor. Ne yapsanız, ne desenlz •Atatürk sözcüğünü kullanıyorsunuz bol bol... •Atatürkçü ve milliyetçi» diyorsunuz. Atatürkçü dedikten sonra niye «milliyetçi» sözcüğünü ekliyorsunuz pcki? Atatürkçülükta ulusçuluk kavranu yok mu? Ayrı ayn şeyler mi Atatürkçülükle ulusçuluk? Değil. Ama siz bunu kabul edemezsiniz. Çünkü siz Atatürkçü değilsiniz. Olsaydınız, Ben Atatürkçüyüm, millıyetçiyim» demezdiniz. Atatürkçüyüz. Kemalistiz demeniz yeterli... Siz, Atatürkçü değilsiniz; siz. Kemalist değilsinlz; siz. Türkiye Cumhuriyeünin kuruluş amacma, ilkesine. felsefesine bağh değilsiniz. Siz. Atatürkçülüğü bir paravah sayıyorsunuz. Siz, gerçek Atatürkçüleri sindirmek, susturmak, korkulmak için Atatürkçülük silahını kullanıyorsunuz. Düne kadar nerdeydıniz? Şöyle beş on yıl öncesine gitsek. Haydi, biraz daha ötelere. öğrencilik yülannıza... Atatürkçülüğe aykırı düşen hangi örgüt varsa oradaydımz. hangi dergi, gazete, yazar Atatürk'ün devrimine karşıysa. düşmansa onun yanmdaydımz. Siz, ırkçıydınız, Turancıydınız, şerıatçıydınız. Siz Atatürk ü, Türk milliyetciliği» adını verdiğiniz bir gericilik akımı olan ırkçılık. Turancıhk ülküsünün düşmanı sayıyordunuz. Fırsat bulsanız Ataturk'ü de, yaptıklannı da, ondan yana olanlan da ortadan kaldınrdımz. Ama baktınız olacak iş değil, en iyisi Atatürk sözcüğünü ele geçirmek, Atatürkçü aydınlan. gençleri. Atatürkçü halkı çirkin suçlandınnalarla korkutmak. sindirmek. tktidan tam ya da yanm elinize geçiraiğiniz günlerde başladınız buna. bu yozîaştırma. bu korkutma çabasına... Siz. Atatürkçü değilsiniz. Ama «Atatürk ilkeleri» deyimi düşmez dilinizden. Atatürk ilkelerinden yanaymışsmız sözde! Hangi ilkesini yürekten kabul edersiniz. uygularsmız Atatürk'ün? Hangi sözüne, buyruğuna uyarsınız? Atatürk ulusal tam bağımsızlık en başta gelir derdi. siz der misiniz? Demezsiniz. İnanmazsmız buna? Ne demek ulusal tam bağımsızlık? Bu Amerikaya sırt çevirmektir. biı Ruslara kendim: d peşkeş çekmektir. dersiniz. Anlıyamazsımz Rusa da, Amerikaya da, Çine de, îngilize de. Fransıza da eşit dostîuk göstermenin önemini... Iç ve dışta tam bağımsız bir politika yürutmenin go rekliliğini... Sonra layiklik? Siz. layik misiniz? LaytkhkTen yana mısınız? Biliyorum özel hayatınızda dinin gereklerine yer vermezsiniz. Müslümanlık bir ciladır sizin icin. ancak sevim alanlannda bir pösteri, bir aldatma silahı... Ama bütün amacınız layiklik ilkesinin ortadan kalkması degil midir? «Nedir îsviçre yasalan. nedir bize yabancı gelen. geleneklerimize. görcneklerimize uymayan şeyler» diye bağıran siz deği! misiniz? Halkın nabzına şerbet vermek için en başta harcadığınız ilkedir layiklik? Sürekli devrirocilik Atatürk'ün en önde gelen niteliğidir. Atatürk'e göre bir devrim donmaz, bir yerde kalıp duramaz. O zaman devrim olmaktan çıkar Uy?ar!'.|ra yetişmek. çağdaşlaşmak için Türk ulusunun durmadan ilerlemesi. çağma uyroası gereklidir. Atatürk devletçiydi, halkçıydı, cumhuriyetçiydi. Sizse devlet fabrikaiarını özel sektöre peşkeş çekmok amacındasmız. Siz, halkı, halkçılık aıbıa snmürmek hayalindesiniz. Siz «Ulu Hakan»ı, Büyük Vatan Dostu Vahdettin'i yücelten yazarlan, gazeteleri konırsunuz, desteklersiniz, savunursunuz... Siz. Atatürkçü değilsiniz. Olamazsınız. Olmak da istemezsiniz. «Atatürkçüyüm» derken bile içinizden gülersiniz. kapalı kapılar ardında yakînlannıza, «Ne yapalım bir süre böyle konuşmak zorundayız» dersiniz Kimse bunu anlamaz sanırsınız. Tarih görür sizi... Kuşakiar sizi görür... Bugün en agır sözlerle suç'adığınız kişiler görür. Gözden kaçmaz hiç bir davranısınız, eylemıniz... Siz. tanırsınız kendinizi... îçiniz ürperecek şu satırlan okurken... «İşte, yüzümüzdeki maskeyi çekip koparmaya çalışan biri» diyeceksiniz... «Bizi, bizden lyi tanıyor. yutmuyor»... Sizi devrimcL Atatürkçü kuşaklar iyi tanır. Ne yapsanız, nereye gizlenseniz. hangi biçime girseniz... Siz, Atatürk'ün dev çabayla yıktiğı. yok ettiği geriligin gizli gizli boy atmış tohumlansınız. Zehirli bir bitki gibi yeüşürildlniz devrim bahçelerinde... Ama sizleri görüyoruz, tanıyoruz. Atatürkçülük oyununuzu da acı acı gulerek seyrediyoruz. Atatürk devrimina yürekten bagh Insanlann güvenciyle... Ruru grurultünuze aldırmadan. korkmadan... EVET HAYIR D Atatürkçü Kime Denir? lrincl Dünya Savaşı sonlorına doğru Türkiysde palitikacılar, basıo ve aydınlar biri busbutun yenı olan, obürü henüz yakınacın tanınmamış bulunan ıkı rejimı anlamak sorunu ıle karşılaşmışlardı: biri, Rusya'dcKı aevrimın getirdiğj rejim; öbürü, o zaman ki cumnurbaşkanınm adı doiayısiyle bütün dunyaaa yaygın bir ılgi u^andırmış olan Amer.ka Birleşık Oevletlerınin re|ımi. Lenın iie VVılson adları, Os manlı devletinin yıkılması üzerine yapılan mütareka'nin uygulanması gırışımıerıne karşı taşiayan dırenme akımının ilCilendığı ıki ad olmuştu. ikisinın de savaş sonrası duzen için ileri sürdüğu ilkeleri varüı. Bir ulusun bağımsızhk rejımmi kurma özgurlüğü, ve ba ğımsızlık savaşı ıcmdeki uiuslann topraklaının «ilhakının reddi» sioganı Lenın tezier.ncien; parçaıanan ımparatorluklardan kopan halkiarın uluslaş nıasımn buyuk devleııeraen bırinın vcısriıgı (mandat'sıJ altına konarak sağlanması tezi de VVilson ilkelerinden geliyordu. B ABD: Seçimler Ülkesi BUGÜN ABD'NİN, DÜNYADAKÎ ETKİNLİĞİNE BAKILIRSA, ANAYASAL DURÜMLARININ (BAŞKANLIK SİSTEMİNİN) BÜTÜN ÜLKELERDEKİ ETKİSİZLİĞİNİN DÜŞÜNDÜRÜCÜLÜĞÜNÜ GÖRÜKÜZ. •Niyazi BERKEScun klşllerlnin seçilmeleri, eeCilmelerinin yöntemleri, seçiime zaman!arı, seçilmişük süreleri birbirinden apayn o!du. Cumhurbaşkanı yürütme kurulunun başkanıdır; o kurulun üyeleri onun tsekretenleridlr, bunlar yasama kuruilannın dışındo olan kişilerdir. Ne baş kan no de bunlar Kongre icin den cıkarlar. ne de onun karsı sına cıkıp hesap verirler, güvonoyu isteyebiiirler. Genel b!r seçim© gidilme gereği olursa, o yflsama kurulunu dağıtıp yenlden genel secimlere gidemezler. «Temsilciler Meclisi» denen parça ile «Senato» denen parcadan oluşan Kongrenln üyeleri ds secim. süre ve yetki acısmdan birbirlerlnden ayrı ku rallara bağlıdırlar. Blrincl por conın üyeleri doğrudan doğruya seçmen tarafmdan seçildıklerl icin, oniarın oluşturduğu kurul doha önemli ise de kimi koşullar altında, Senato daha önemli olabiilr. Bu üc yerin klşllerinin ayrı 61 cülerle ayrı sürelsre göre ve ay n zamanlarda seçilmesi yönte mi, Amerikanın siyasal yapısına adeta boyuna secim icinde yo şayan bir ülke görünüşü verir. Bu ülkenin dünya üzerine olan etkisi arttıkça, onun dışın da dünya da, bu secim işierinin arkasında ve önünde yatan cıkarlan bilemediğl tçin, kafası karışır ve şişer. Birbirinden kalın duvartarta ayrılan bu üc devlet orgam arasında Hintiler kurulması kacınılamaz bir zorunluk olacaktı doğal olarak. Ücü arasında yal nız denge değil. azcok tutarlılık da olrnası gerek,rdi. Bu olmazsa bir devlet bütünlü bir dev let sayılamaz. Duvarların cok kalın otuşu yu zunden, Amerika'nın polltik tarihinde bu ilintilerin kurulmosını sağlamak için anayasa dışı boş ka uygu|amalar gefişti. Kongre' nln. kendi yasama gücünden başka. yürütme gücüne. hatta yargı gücüne uzonan yetkileri de geliştl ve o ölçüde Başkan He Kongre'nin karşı karşıya Ikl zıt güc olma durumları bl le tarih boyunca görülür oldu. önemli bir başka geüşme de yainız iki parti örgütlenişinin tu tünması olmuştur. Yasama gücü iie yürütme gücü orasında bağ kurmada yainız iki parti rol oynar ne var kl, bu Ikl par ti sistemi de bir cok yanlarıyla Avrupa parti sistemlerinden cok ayrılır. Bu farklılık Amerika po litikasının yabancılar İcin an!aştlmasmı daha da gücleştlrir™ Bu partüerin blrblrine bağladıkları yürütme ve yasama güclerltd'en doha güe'O v» anayasa dışı polüik orgon olrrıO olanaklarının geidiğl zomanlor olmuş tur. Gecmfste bu oartfler. Ikî onayosal organ dışında kurdukla rı kendi örgüt organlarıyla. yürütmek istediklerini onlara yurütobilecetc gücu kazanabilmişlerdir.. Bu a$ırı bâlmeci re|imm kusurları vo yaratt.ğı sorunlar en aşağı bir yüzyıldan beri Amerika'da siycsal biiim uzmanlannın eleştirüerine yol acmıştır. Kusurlarmın düzeltilmesi İCln en önemli somut refarm tekliflerini yapanların başında yukarda adı gecen VVilson gelir. Baş kan oimadan önce üniverSite profesörü Oian VVilson'un reform teklifleri bu «Presldential . Congressiona'ı karması sistemi clabildiğj kadarınca ingiliz parlamenter sistemine yaklaştırmayı amaçlıyordu. Fakat bu teklifler (o zaman ve o zamandcn sonra) Kongre'ce de Saşkanlık'ca da benimsenmemiştir. VVilson'un kendisi de bcskan olduktan sonra ya ge rekli gücü kazanamamıştır, ya da elde ettiği yerin havosı icin de o da kendi flklrlerini unutmuşîur, Bir politik sistem. bir kez kendine özgü olan kalın Çıkar ağlarını, geliştirmişse onu Herkül bile yerinden oynotamaz. Ne var k| o zaman da baştangıçtaki kusurlar daha çok aşındırıcı, daha cok yıpratıcı oimaya doğru glder; sistemi aslında Istenen amaçlara ters yönlere döndürebilir. Ünlü Nixon doneminden beri siya sal bilim adamlorı arasında bu sistemln gidisi üzerine ciddi en dişeler dogmasmın nedeni budur Amerlkan rejiminln kusurian ve sonucları üzerine gelişen ye ni eleştiriler ,cok kısa cizgiieriyle gördüğümüz bu sistemin hangi yonlarına değınmektedir? Ba eleştirilerin gecmişteküerinl saymaya girişmek yerine, scn aylarda çıkan bilimseı bir araştırmanm gösterdiğl sonuclara kısaca değinmek yetecektir. tThe New American System* (Amerika'nın Yenl Slsteml) adını taşıyan ve Anthony King odlı ingiliz profesörünün derlediğj Inceieme. bir grup sı yasal bilim profesörünün yazıtarından oluşmaktodır. Her blrl oyrı oyrı sorunlan tartışıyor; ancak hepslnden Cikan so nuc. eskiden beri eleştirilen yonlorın doha da kötüye gittl Bu yazıda bu iki cdamırt gorüşuny benimseyenler arasındaki çatışmayı ve hangisinin 1919 1920 Türkıyesında üstün tutum olarak alındığını inceleyecek değiiim. Eia almak istediğım kcnu.o zaman VVilson öğretısınm (doktrımnın) benim senmeyişine karşın, 28 yıl son ra (1947de) onun benzeri olan Truman doktnnı iie benimsenmiş oian Amerıka'nın, ken di anayasaı rejiminın bugüne değin ne denlı tanındığı sorunu oiacaktır. * * * Osmaniı devleti yerine ulusal egemenlığe dayanan devlet ycsası tartışmaları başladığı zaman, ılk kez Amerikan reıiminın anayasaı yapısı uzerıne bir tanımlama yapılması başlamıştı. Bu tanımlama il* o anayasai yap; bugüne değin «başkantık (presidentia!) sıstemı» o'arak anlaşılmıştır. Ba tcmımlamadan kalan izlenime göre bu sıstemde cumhurbaşkanı olan kişinin rıer jşin başı olduğu sanısı bugün bile yaşar. Bunun böyle olmadığını gösteren sayısız olaylar varken, bu saplantının sürmesi o devletin poütikası ile ılgılı birçok yanların anlaşilmamasına da yol açmıştır. Parlamenter COkpartili demokrosı örneğinden Sovyetler Birliğt re|iminin ayrılıktar gösterdiği bilinıyorsa da, ABD rejiminin de o standard örnekten ayrılan bir rejim olduğu yeterince bılinmemektedir. ABD'nin anayasal ya pısı, «başkanlık sıstemi»ne da yalı olduğu ölcüde onun karşisında yer o!an «Kongre (Congresslonal) sistemi»ne de doyalıdır. Onun temelindekj bu Ikilik, Avrupa geleneğinden oy rılık olduğu kodar, o ülkenin kendi lc politika sorunları ve dünya sorunlan üzerine otan etkisi açısından da bilinmesı zorunlu olan bir baskahktır. Ingiltere egemenllg'ine bağım lığından cıktıktan sonra. o zomankı kolonilerden oluşan Bir. leşik Oevletler anayasasmı ya panlar (büyük Fransız düşunürö Montesquieu'.ıün etkisi oitında) devletin yasama, yürütme ve yargı organları arasında çok kesin ayırmalar yapılmasını amaclamışlardı Kıra!lı§ın yo da dlVtatörîöğün gelmesinl Ğn temek İcin, Bu ayırma Işlnden boşka bfr de *>u gücîer.'n blrbir lerine karsı b!r ağırlık oîuşturarok, denge sağlonmasını düşunmüşlerdl. Sonucta bu öç gö • •• ••* ••• ğl: önemfl olanların kimflert* nin önemlerim yitirmekte olduğu; genellikle sistemin daha aa karmaşık, kimi yanlanyie paradokslu, kimi yanlarıyla icçelişkili olduklarıdır. Gözlemlerin üstünde toplandığı noktaları şöyle özetleyebileceğım: 1 Arrerikan sisteminde politik otorite gjttikçe atomlaşıyor. Bu vüzden etkin bir önderlık gelışememektedir. Etkin bir önderliğin gerçskleştiği zamanlar oiuyorsa, bu, sistemin kendinden değil, olağanüstü kcşulların zorunlamasından oluyor (Geçen büyük e konomik bunalımdan sonra Roosevelt'in başkanlığı gibi). Onun dışında siyasal önderlik sıradan (hatta gölgeli) kişilerin eline geçebildiğj göaıimek tedir. 2 Zaten cok partill olama yan sistemln kendisi de parti sistemi olarak bozulma süreci içindedir. Amerikanın tarihi boyunca üçüncü porti kurma c'~ rişimleri tutur.amamıştır. Parlementer s stomlorde kimi kez Cörüien üçüncü partinin denge lema olanağı bulunamamıştır. Dünyanin pekçok ülkelerine çokpartililik öğüdu veren Amerıkanm kendisi cokpartill demokrasl değildır. (Yanıbaşın daki Kanada'da üçüncü parti sık sık böyle bir rol oynamak tadır. Orcda bugünkü anayasa bunclımında N.D.P.'nir» (Yenl D. Parti'nin) böyla bir rol oynadıgı görülüyor.) 3 Woodrow Wilson'un ken disinin tie saptadıgı gibi, bu sistem gerçek anlamıyla Kongre Sistemi ds değildir; onun ta nımladığı gibi, Oommittee (Komisyon) Sistemidir. Birçok öneml) kararlar ve yargılar Kongre komisyoniarında (yarkurullarında) veritir ve bunlann sayısı clobildiğlne ortıyor. Kongre komisyonlarının önemini n artmakta oiduğunu gösteren o'aylar komisyon üyeierinin büro adamlarının ortmasın da kendini göstsrir. Örneğin, denildiğins göre senatör Kennedy'nin 110 kişilik sekreteryası varmış. Ünlü faş.st MacCurty'nin yolr»z sekreterlerden degil, danışmanlardan. avukatiar dan, tahkikatc;lardan. muhbir ve hafiyelerden oluşan kücük bir hükumet büyüklüğünde komisyonici özeı bir örgütü vardı. Bu yüzden, kongre üyeliği masraflı bir iş olur.ca onun finansal kaynaklan kuşkularo, söyientılere yol acmaktadır. 4 Kongre'nin cumhurbaşkanı karşısındaki gücu artarken Beyaz Saray'ın etkisi azalmaktadır. Cumhurbaşkanı seçil mesi Işınin hemen hemen bütün yıl kocaman bir secim pro pagandası sürdürmesine baka rak cumhurbaşkanının kongre karşisında büyük bir gücü olduğu sanılmamalıdır. Bilim aaamlarının gözlemlerıne göre, siyasal gücün kullanılışı açısından bunun iki önemli sonucu olmaktadır: biri, hükümet başkanı ile yasama organı arasında çatışmo olması (Başkan Carter, to Viyanalara kadar giderek imzaladığı SALT2 anlasmasmın, üyelerinin çoğun luğu kendi partisinden olan (Arfcası 9. Sayfada) bilmerk BİLJGİSAYAR ögreliyor... B HafU sonldrı Türkçe olarak yeriten ve .16 35 yaş arası her ya} ve uhsil düzeyinde kiîilerc göre hazırlanmış olan BİLGİSAYARSEMİNERLERİM.İZEkatıhn. BİLGİSAYAR ÇAĞINDA BİLGİSAYAR ÖĞRENEREK, gelir ve yaşam diizeyinizi yüksdtin, çevrerizde SAYGINLIK kaianın. RPG II PROGRAMLAMA SEMİNERİ Bilgisayar (Computer) dalında Türkiye'de en yaygm ve geçerli RPG II PROGLAMLAMA Dilinin öğretifeceği bu seminer, Bilgi İşlem Sistem/eri Tanıtımı veBilgisayar'a Giriş ile takviye edilmiştir. IBM 3742 DtSKET OPERATÖR EGtTÎMİ Asgari orta okul mezunu adayların kabul edüeceği bu seminer, tamamen makinebaşı eğitimi olarak verilecektir. . Bilgi Hazırlama MerHe^i V İnönti.Cad7 Ankarat Palas Âpt. 77/9 Ayazpaşa İstanbuj T V Tel:43S7 7 6 ^ 4 3 5 7 7 7 > ' fCumhuriyet: 6315) Çok sevdlğimlz, değerll arkadaşımız TEMEL GERMİ'yi OzQcu bir trafik kazasında kaYbettfk. Anısıyla yaşayacağız. ADANA YAPI MESLEK LİSESI ÖĞRETMEN ARKADAŞLARI SahfM : CumMınyst Guetectllk TJ.8 adıoa Uatbaacıhk *• NftDtB NAOİ CUMHÜRtYET BâSIN AHİJİR TASASINA UTMAVI TAAHHÜT EL'EB « BÜROLAR : ANKAR.4 Konur Sokai 24/4 ?en!şebb T«J : 17 68 S 17 68 66 18S3 35 m tZMİB : Hmltt ZJy« Bul» Ro 68. Kat: 3 Tel : 3S 47 09 13 12 30 « ADAN4 : AtatOrk Csd l o r k Reva Suncna U Ham Kat t I R o i H M l U »B0 19 Tîl ABONE ÜCRETLERÎ âjtsr ?U7t ! d 800 ÎUTt d:sı 600 12 TAKVtM 10 KASIM 1980 tmsak 8.00 Ikinâj Gftne» 7.28 jıvynyı öfl« lijt Yftte ı GeoeJ Yayıa Müdürü : Oktay KUHTBÖKJE MÜSSMS» MOdOrO fmiat . UgAKI ICitL ı S. Yaııislert MOdOrü : Tnrhaa ILGAZ BBESS v* «syan : Comhunvet Uatbaacılık •• Gaseeaclük TA.S. CBŞaioŞIa TOrJoc»ts Cad No.: » 4 1 . Posta Kutnsa: S « tSTAMBUI. Tala^a : » 8 7 01 wo 1.800 1200 IÖ00 I.9CC ?J0C Dçak OCTSO gruplania »e »iırbgına Köre aynea uvsulanıı. Ankaıa Abon» •» tlan Tel: 18 33 ÎB 1S3S nst 19J0
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear