14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
B E Ş 17 1979 Aportmonı», kentln en eeckîn yöresine kurulmuş görkemll blr yapid r. Bjrcda yaşayonlar, tgaz kuyruğu». ckıymo kuyruğuı neymış, «otobüs, dolmuş kuyruğu» neymş btlme^ler. Sözgelimi, «Bir paket margarin koc llradir?» d:ve sormoYa kalkışsanız, kap:cısı Dursun Efenctinin d'şında, hic kımseden r doğ u durüst bir yanıt olamazsmız. Geçim sıkıntısıymış, yaşam pahahlanıyarmuş. işsizlikmis. bunların sczü bile edılmez İttifak Apartmanında. Dışarıda kol gezdiğl söylenen bu g b i sorunlar, buraya hıc uğramaz. Her şey guliuk, gjhstanlıktır !;tifck Apartmanında. Sokinlerinin gelirlerl uc aşağt, beş yukarı birbirlerininkıne yakındır. Bu miktar, ayda 5 6 bin lira orosında oynar dumr, ama hic değişmez. Anlayacağınız, enttosyon da sorurt rieğildir ittifak Aportmanında. Simdiye değin burayo uğradığı ne görülmüş, ne d« duyulmuştur. Bılıyorum. «Hic böyle sey oKjr mu?» diyeceksiniz. «Aylık kozancı 5 6 bin lira yöreslnde olan blr kişl, nası! olur da dolmuş kuyruğuna girmez, ya da bir paket morgaıin yağının koc kuruş olduğunu bilmez?» diye sorocoksınız. Anlaşıhyor, bu sorulorı sormak usunuza ge'cliğine göre, siz... «Dışarıdakilerden» birisiniz... Eğer. İttifok Anortmanında yaşasaydınız. böyle bir soruyu kesinkes sormaz, sormanın da ne denll büyuk bir «safdillik» olduğunu bilirdiniz. Her neyse. şimdilik lvecenlikle sorulmuş bu tür s o rulan bir yana bırokalım da. Ittlfok Apcrtmanmın sakinlerini daha yakından tanımoya calışalım. Kimbilir, beikr de o zaman, soru'annız kendiliğinden yamtlanmış o'ur. ' İttifak Apartmam,, ve' 'Dışarıdakıler J I Dr. H. Sami GÜVEN ğınr P'jtün bunlar da yetmap • mış gıbı dış gezıden dönen w , şini ve cocuklarını hovaalanında karşılamasını ve onların vaiizlerıni taşıyıp, gözkul^k olmasını ister. Cafer Beylerin hokkm yememek gerekir. Dursun Efendiye ne kadar yüklenseler de, bunun karşılığım cok ıvj ve'Tıesini bilırler. Sözaeüml, her Avrupa dönuşünde. onu da unutmazlar. Ve her seferınd8 de. hani o bir kez kullanılriıktan sonra atılan gazlı cokmaklar vardır ya, işte onlardan bir tane armağan ederler. Dursun Efendi. bunları saklamış, şimdılerde sayıları 16'yı bu!uyor... Simdi, sakın ha.. usunuza $öyle bir soru gelmesin: «Cafer Bey, aylık 4.500 liralık kazancı ile bütün bu harcamoların altından nasıl kalkıyor?» dıye 4 Orasını sakın kurcalomayın, Kaldı ki, maliyecüer bile kurcalamozlar. Merak etmek size ml düştü? Sakın ha .. Cafer Bey. «Aylık kazancım 4.500 llraı dlvorsa, gercekten o kadardır. Cunkü, Cafer Bev blr sanayM cidır, sözune ve bildirimine itM. bar edJlTiek gerekir... A DOKTOR SAHİR BEY ittifak Apartmaiınm 4 numaralı dairesinde ise. doktor Şahir bey oturur. Aslında, oturur sözcüğü onun durumunu pek acıklayaTiyor. Cünkü, dok tor bey, doiresinin yansını mu ayenenane olarak kullornr. Kapıcı Dursun efendi, bu doktor bey yönünden de cok tasalı. Saat 14 dedi mi, glriş katındaki bu doırenin önü adeta bir hastane gibi, köyden, kenN ten gelen hastalario dolup toşıyor. Bunların kirlettiği korıdo run temizlenmesl görevi da, kestireb'leceğimz gibi, Dursun efendıye düşmekte. Doktor Sahir bey gündüzleri öğlene değ'n bir devlet hastanesmd» cahşır. Saot tam 1330 olunca, orcbasıyla oportmonın köşesinl döndüğünü görursunüz. Şaotinız durmuşsa, rohatlıkla onun gelışine göre ayarlayabilırsiniz. Cünkü, şimdiye dek gecikt'ği pek görülmerniştır de.Doktor bey. ozellıkle kö/den gelen hostalarıno karşı cok ya • kın ve insoncıldır. Onların her tür'ü sorun ve dertleriyie cok yakından ilgilenir eksık 0 masm. Bü hostalarma. calıştığı hastaneden yatak ayrıimasını sağlar. Ya da, onları ikı sokak aşcığıdaki röntgen laboratu varı sahibi yakın dostu Şevki beye göndererek, röntgenlerinın cekılmes'nde yardımcı olur... Gercekten de «baba adamdır» şu doktor bey. Devlet babamn bıe yetışemediği yerlere erişır. Şu ilac yokluğunda, hastalarma ne yaDar, ne eder ilaclarını bulur. Doktor Sahir beyin de kazancı aylık 4.500 liradır. Gercı. doktor bey kazancının ne kadar olduğunu hic kimseye söylemez ve özellikle ittifak Apartmanı sakinlerinin dışındak ler hıc bilmezlerse de, gecen yıl maliyeye yaptığı bildirimden, <a zancının bu kadar olduğu aniasıİTiaktadır. Doktor Sahir bey, insancıl adamdır. gözü toktur. Günde orta'ama 10 hasta muayene eder ve her hastasındon da 15 liradan daho cok vizne ücreti almaz... Gecenlerde cok kücük bulduğu icin Murat arabasını sattı, şımdi ise son model bir Chovrolet Nova'sı vgr. Yeni arabasıyla bu yılbaşı, Paris'te okuyan sevg I. kızı Ş8bnem'i gormeye gittı. Bu arada asıl görütmesi ge'eken. kapıcı Dursun efendiydı. Oyley s ne keyifli idi ki, bır süre c n de olsa korıdor temizlemektgn kurtulmanın verdıği sevıncie şarkılar, turkuier söyluyordu, gırla g'ts n... Biliyorum, yıne dıyeceksinız ki.. «Bırakın çorkıyı, türkuyü de, şlmdi hic 15 llroyo hosta rmıayene«i kaldı mı?» v» ekle/eceksinız. «Aylık 4500 Itra ^ kozonçla, hlç boyle bir arabonın masrafı karsılanır mı?». Karşılanır... Hem de bai g bl karşılanır... Anlaşi'dı, «siz,» /a hastane köşelerinde cüe cekenierdensiniz. ya da dolmuş kuyruktonnda ömür torpüleyenlerden... Anlaşılon s;z, «dışarıdakllerden» birisin z. Aniaşılmasına, anlaşıldı da, peki nedsn bu kadar merakhsmız? Bunda merak edilecek ne var ki? Maliyeciler bile sizin kadar meraklı olmadılar, hic bir mman... Doktor beyi yargılamaK size mi düştü? Kaldı ki, dok4 • tor bey, sözüne en cok itibar eîmemiz gere<enlarden bıridır. «Aylık gelirim 4.500 lira» diyorsa. ona inanrrak gerekır. Gordünüz mü bak, öykümüzü yne kestiniz. büyük bir ivecsrt' likle. Oysa, biz İttifak Apartma nınm en renkli kiş'sini tanıtmaya hazırlanıyorduk. Her neyse. yme de sürdürelim öykümüzü... «İTTİFAK APARTMANI SAKİNLERİ.» BİR APARTMANI İTTİFAK K t . . . Dılersenlz. İtiifak Aportmnnının kapıcısıiı tanıtarak, işe koyulahm. Böylesine seckin ve görkemll bir apartmamn kapıaeı olmasına karşın, Dursun Efendi de, her kapıcı gibi asgari ücret üzerinden, yani ayda 3.300 lira rnaaş ol>r. Günleri doire sahiplerinin bitmez tuken mez Istemlerinl karşılamakla fiecer. Lise snn sımfto okuyon cıtcuğunun. okulu bitirmest ve bir yıldır hasta olan esi Gül ! ü'nün h/ileşmssi. Dursun Efendinin en yüce isteğıd>r. "Aylık gelirim 56 bin lira,. diyen kişi böyle yaşayabilir mi? dir. Aynca !ki holdingln kurucusu ve yönetim kurulu baskanıdır. Kazancının ne olduğunu hic kimseye söylemez. Ancak, maliyeye verdiğl bildirimden •yda 4.500 lira kazandığı ve holdinglerinin sürekll zarar ettlği anlaşrlmaktadır. Fczıl Bey, bu geliriyle her orto holli yurttaş gibl, korınca kararınca gecinip gitmekodir... Kend'Sl, kapıcı Dursun Efendiye haftada en az b r kez yıkattığı son modei Mercedesin sahibidir. Fazıi Beyler, yaz mevsimi geiince oportmantio oek gorünmezler. Ücdört aylığına Yalova'daki yazlıklarına giderler. Fazıl Bey ve cocukları. gecsn yıl Avrupa'dan getirttıkleri ceniz motorlonna binmekîen ve özellikle su kayağı yapmoktan buyük bir zevk duyarlar. Dönüşlennde ae, coğu kez kırdtkiarı 5060 millik sürat rekorlany!e övünürler. Biliyorum... şirr.di vine diyeceksiniz ki, tBırakın rekoru, mekoru da, şu sorumu yanıtloyın. Aylık 4 500 lira kazancı II», Fazıl Bey butün bunları nasıl yapabllfyor?ı.. SaVın ha. böyle bir soru sormayın. Cünkü, hıc kımse sormaz da.. Devlet b le sormamıştır... Cunkü, Fazıl Bey güvenılir bir kişidir. Ve her şeyden önce bır s adamıdır o. «Gelirim şu kodar» diyorsa, sozüne itibar etmek gerekir... Anlcsıldı, böyle bir scruyu sormakla, «BU KİŞİ İTTİFAK APARTMANININ PIÇÎNDA YAŞAMA1 SINA KARglN APARTMAND/ ı SAYILAN COK AKILLI BİR ADAMDIR.» sizin «dışarıdckilerden» birl olduâanuz onloşılrn . Gcrdurüz mü bak. yine sözumüzü keçtinız. Nerede kalmıştık... Evet nnımsodım şimdi, Ittifok Apartmanında oturanlan tanıtıyorduk... Gelelirtı 10 numarolı daıreve. Burado sanayici Ccfer Bey oturur. Onun da aylık kazancı 4.500 lirodır. Kapıcı Dursun Efendiye bakarsonız, opartmanın en problemli saklnıdir Cofsr Bey. ÜC ya da dort ayda bir ev doşemıni değiştirir. Yeni aldığı kolluk takımlarının yukarıya taş:nrmasında ve eskilerinin indirilmesinde. onları getiren ıçcilere yardımcı olsun diye durmadan Dursun Efendiyi ca TIR^CI FAZIL BEY Yedl numsrado oturan Fozıl B«y. blr TIR firmasının salvbi t Unutulmarrası gereken blr gerçek va r : B.r kurunrjp. genel müdürunu değıştırerek, o kurumun yapısı değiştiriler mez; oma kurumda gercekleş tırilecek vcpısal değışikliklerte gelecek genel mudürlerin değişfk nüelikte olmaları scğlanab I r. Tü r kiys'de radyo ve televızyonıın geiışmesinde bu gerceğin Vürgulandığsnı gozlemliyoruz. Bu yığınsol iletim SJrecinın yapısını, onu etkileyer İC ve c'ış devingenierı kavrayamayan sıyasal .ktidarlar, kendi görüşlerini lopluma benimsetebiİTek cın ele gecırmeği amaçlodıklcrı bu arcclaTO ©gemen olmanın tek ve en öneml. koşulunun. onlar gıbi düşünsn bir genel müdür afa mak olduğunu sanmışlardır. Bu nedenle, Türkiye Radyo Ta levizyon Kurumu tarihi, bir genel müd^' atarra savaşımı tarihT.s donjşmüştür. Bu savaşımda yaoısal değişıklık, yapıyı ya da konuyu bılmek önemsenmediğınden burokrattan generale, iktisatcıdan tavukcuiuk uzmanına konunun yabancısı gene! müdurier coğunluğu oluşturmuşlardır. An cak, g9:işinden kolayca gözlemlenebileceği gıbi, özgürluk lerın en büyuk daraitımlara uğradığı dönenierde bile siyasal iktidcriar bu genel müdürler oracıl'ğıyla Radyo • TV İletim süreci üstünde ıstedıklerl etkili denetim ve yonleidirmeyi gercek'eştirememişler dir. Yalnızca. kişlye ve topluma yobancılaşmış b j carpık İletim sürecıne bir çarpıklık dohc eklemişlerdır. Gerel mudür değiştirerek yapısol değişik'ik getirme cabalarinın yaniışlığı. son geliş mele'ts belirgınMk kazanrnıştır. Smırsız bır düşünceleri aCiklama özgürluğunden ve bu nun aracı olarak özerk bı r TRT Kurumundan yana olduğunu brcok kez savunmuş b:r başbakan döneminde, kuru rr.un içmrien golmiş ve konusunda uzmanlasmış, yapıtlar vermış bu'unan bır genel mü dürle de yapısal değişik'iklerin gerçekleşmemesı konunun llgili ve uzmanlannda bile bir duş kınkliğına yol acmış görünTek.edır. Oysa, kanırrıijca gün yitirilmeden Türktya Radyo Telsvizyon Kurumunu giderek daralan bır evrensoi kıskacın Içinden kurtaacaK yapısal de ğişiklkler gercekleştırilmeüdir. Bu konuda. doğal oiarck, yı Jınsal iletim surecini egemer, siyasa! ve eko. :mi'< güclerm tekelır.den, baskısmdan koru Evrensel Kıskaç ve T.R.T. Doç. Dr. Ersan İLAL dir. Bu aşamalar basın aracları, sinema aracları icin de pecerli bir sürec oluşturnnaktadır (4) ve ulkemizde de diâer azgeüsmiş ülkelerdeki gıbi büyük bağımlılıklar içindedır. Ancak. burada konuya valnızca rodyo TV acısından yakloşınca şu gözlemleri sıroloyabiliriz. Yalnızco reklâmlan yasaklamak, ya da valnızca dizilerl yasaklamak çibi smırlı önlemler, olumlu da olsa!cr etkisiz kalacaklar vs uzun dönemde yenilgi getireceklerdir. Herşeyden önce. en büvük sömürünün teknolojide, alıcı ve vericilerde yattığı unutuimamalıdır. Bu konuda TRT kurumunun 359 sayılı yasanm 2. moddesi (c) fıkrası qersği yuklendiği orac gerec üretimi ve bununla ilgili tesisler kurmak görevini cok daha buyük bir capta gerceklestirmesi gerekl : dir. Ulusal teknolojinin geliştirilmesinin savsaklanması. buna karşılık özellikle 1971 sonrasında televızyona öncelik tanınmasıyla glrilen gereksiz büvüme, savurgav) tüketim modelinl kamçılcmoktodır. YARIN MAMMADDEDE DIŞA BAĞIMLIUK 1. Bu tekelleşmerrin boyutlorı ve gellslmi Işln bkz : SC HILLER. H. I., Mass Communications and American Empire, Beocon Press, Bos ton: 1971, Özellikle sh. 51125. Ayrıca bkz.: READ, W. H., Amerıca's Moss Me dia Merchar.ts, The Johns Hopkins University Press, Baltimore: 1976, sh. 123. 2. «Bir hibe stüdyosu karşılı ğında, Almanya, 10 yılda 30 milyar lira kazanıyora. Bu konuda bkz.: ARAYICI, Oktay, «Kitle İletişim Araçlarındo Kültür İlişkileri» TYS, Yazar Hak ve Sorunları Sempozyumu, İstanbul: 1978, sh. 128. 3. GÜREL, S., ıtKitle İletlmlnde Sosyol Psikoiojinin Öne mi», AÜ I SBF / BYYO, Yıllık 1974/76, sh. 327334. Yazar cok yerinde blr oyırımla, kltle lletiml deylmini kullonmaktadır. Biz yığınsal iletim deyimlnl kullanmaktayız 4. Bkz.: İLAL, E., «Freedom of Expresslon In the United States of Amerlca. Fre edom of Expression, First Amendmont ond Mass Me dlo», «Annales de la Foculte de Droll d'IMar.bul, no. 39 İst. 1976, sh. 187. t , Bir kurumun genel ; mudurunu değiştirerek \ o kurumun yapısını değiştirmek olanaksız... , • ÖZELLİKLE TELEVI2YON AClSINDAN BAKILDIĞINDA. HER YÖNÜYLE DIŞA BAĞIML1, SAVURGAN VE BELİRÜ DIŞ CIKAR ÇEVRELERİNDEN YÖNLENDİRİLEN BIR SÜREC. KOLAYCA GOZLEMLENEBİLİR.. • A2GELİŞMIŞ O L K E V E İLK ÖNCE, KENDİ ETKİ ALANLARI İC'NE SOKACAK TEKNOLOJİ «UCUZA İTHAL EDILME KTEDİR..» ÜLKEMİZDE ALMANYADAN DENEYSEL TV EĞİTİM SÜTÜDYOSU NUN HİBE EDILMESİ VE TRT ELEMANLARINA BURS VERİLMESI BUNA GÜ ZEL BİR ÖRNEK OLUŞTURMAKTADIR . • AZGELİŞMİŞ OLKE, YA REKLAM. YA DA DİZ! FİLM ALACAKTIR. YA KIRK KATIR. YA KIRK SATIRI YEĞLEYECE KTİR. ANCAK BİLİNCSİZ YÖNETİCİLER ELİNOE HEM KIRK SATIRI HEM DE KIRK KATIRI ÜSTLENEN AZGELİŞMİŞ ÜLKELER CXDĞUNLUKTADIRmayı amaclayan btr öTerfc dOzeniemenın önemi yadsınamaz. Gercekten. özerkîik kcjramınm gelıştirilmesinde hukukumuza yansıyan yanılgılar ve eksik düzenlemeler TRT Kurumunun bugünkü sağlıksız görünumünde etkili olmuş ve özerküğ'n kendisi de Ar.ayasal güvenceden yoksun, cağ dışı bir kavroma dönüşrnuştür. Ancak, asıl önemli ve ivedl soruniar dış devingenlerin ge t;rdiği evrensel kıskacın Ic<nde yatnaktadırlar. Özellikle te levizyon acısından bakıldığın da, her yönüyle dışa bağımlı, savurgan ve belirli dış cıkcr cevrelerinden yönlendirilen bir sürec kolayca gözlem'enebilir. Bu sürec ham nadde, alıcı ve verıcı araclar teknolojisi ve üretimi, haber, kültür ve eğlence programlan gibi gide rek iceriği acısından türnüyle dışa bağımlıdır. Bu bağıTilılı ğı oluşturan, uluslararası düzeyde cokuluslu şirketler olarak örgütlenmts bulunan ve yığınsal iletim aracları alanın da tecimsel (ticari) modeli ev rensel bir model yapmak ama cında olan gelşmiş ülkelerin tekelci cıkar cevreleri (1) özellikle azgelişmış ulkeleri bir kıskacın icıne almışlardır. Azgelişmış ülkeye ilkönce, kendi etkl alanları icine soka cak teknoloji «ucuza ithaı edilmektedir». Ülkemıze Alman ya'dan deneysel TV eğitim stüdyosunun hibe edilmesi ve TRT elemanlanna verilen teknik eğitim burslan buna cok güzel bir örnek oluşturmaktadır. (2) Daha sonra, tüketim toplumu isterlerıne uygun geliştirilmiş savurgan modelier teknolojiyi kabullenmiş olan az gelişmtş ülkeye zorlonmoktadır. Ülkemizde 1971 dönemin de görüien dengesiz TV yayın clanı geliştirilmesi, reklâmlara boyun eğümesi. günümüzdeki ikinci kanaı ve renkli ya yın zorlamalorı da bu aşamoyo güzel ömekler oluşturmaktadırlar. Alırt ve verlcl aroclorda tök nolojik sömürü bir yana. tek noloji bir omoca, bir iletinin (mesajın) bu araclorla topluma iletilmesi amacına yönalik tir. Oysa azgelişmiş ülkeler bu ileti iceriğini de oluşturmak olanağından yoksun bıra kılmaktadırlar. Günümüzün TVsi gibi, yüksek maliyetlerde gerçekleşen bir içerik modeüni yalnızca ruhsat geliri ve devlet yardımı ;le karşılayamayan yoksul ülkeler bir «bedava kaynakı aldatmacasma düşerek reklâmların ve s'derek evrensel tecimsel modelin tutsağı olmaktadıriar. Bu tuzaktan kacmağa ve reklâmı yasaklamağa cahşanlarsa girdileri sovurgan model icinde u!usal icerikli program oluştur manın cok güc ve pohalı olduğunu göstermektedirier. Bu rada kıskocın ikinci ayoğı tuzağını kurmuştur: Ucuza dizi filmler hazırdır. Azgelişmiş ül ke ya reklâm, ya da dizl film olacaktır: ya kırk kotır, ya da kırk sotır yeğleyecektir. Ancok blllnc«lz yönetlcller eün de hem kırk katırı hem de kırk eatırı üstlenen azgelişmiş ülkeler coğunluktadır. Böylece azgelişmiş ülkelerin siyasal ve ekonomik bağımsızlıkiarını kazanmak icin sürdürdükîeri savaşımda, top lumlorın bilinclenmesini engelleyen, kapscmiı bir kültür emperyalJzrni oluşmaktadır. Üikemizde. radyo ve televizyon alanında kültür errper yalizminin bu kıskacından kur tulobümek icin Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Anadolu Ajcnsı gibi kuruluşlann yığın sal iletim süreci icindekj yerleri saptanarak, düzenli bir bü tün icnde önlemler alınması gerekmektedir. iletişim, kişilerin cevreferindeki doğayla ve diğer kişılerle uyumlu ve mutlu yaşayabilmelerl icin blrbirlerine bilgi ve duşünce aktarmalarını sağlayan iki yönlü bir sürectlr. Ovsa basın, sinema, radyo ve TV gibl aracların geüşmesi bu Süreci kişiye yatKjncıIaştırmış, kunımsa!Ia$tırmış ve tekefierin egemenliğine itmiş. tek yonlü bir iletime (3) dönuştürmüştür. Bu nitellklsrıyle yığınsal üetim aroclan siyasal ve ekonomik egemen güclerin kendi cıkarları doğrultusunda kullanılmaya elverişli, sağlıksız bir iletim süreci oluşturmaktadırlar. Top'umdaki bütün bilgi ve düşüncelerin acığa cıkobildiği sağlıklı bir kamuoyu demokrasisinin gercekleşmesiyse ancak bütün toplumsal kotmanların bu aracların yönetimine yansıyabildiği ve do'aylı da ofsa, ikl yönlü bir üetışimtn sağlanabildiği modellerd« olanak kazanabilecektir. Bir yapıyı sağlıklı kılacak önlem ! erin önerilebilmesi icin önce yapının saptanması gereknnektedır. Yığınsal iletim arnclarının oluşturduğu sürec icinde rrali kaynak, hammadde kaynağı, lcerik kaynağı, tesis ve gerecler, mülkiyet Isletme ve vayım ricğıtım oşomoları göze carpmokta YARIN: VAKIFCI GAFFAR BEY Dr. NEJAT YAZICIOĞLU MUAYENEHANE MERTER SİMİTAŞ EVLER 5 BLOK Telefon Myh.: 75 25 96 Ev. 75 32 67 İ \ *%
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear