Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖRT CDMHURİYET 13 EKtM 1979 POÜTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL BUNAL1MLI GÜNLER Aynnblara önem vermemek, aynntılan yok sayrnak küçümsemek... Devlet kavramının temelindeki ger çek bomba budur. Çünkü. günlük yaşam günümüzde ayrıntılar üstüne kurulmuştur. gün geçtikçe de ayrıntı dediğimiz şeyin önemi çoğalmaktadır. Gunümüzün «devlet» kavrauıı da eski bilinen anlamından çok uzaklara düşmüştür. Sokaklar temiz değilse. köşe başındaki benzin dağıtıcısı işini doğru görmüyorsa, trenler, uçaklar, gemiler saatinde gidip saatinde gelmiyorsa, gcrevliler akılalmaz bir vurdumduymazlık duygusu içindelerse, musluklardan su akmıyorsa, bunlann tümünden sorumlu oian devlettir Özellik le azgelişmış, ya da gelişmekte olan. yani bizim gibi olan ülkelerde bu böyledir. Behramkale'de tarlada ça hşan bir kadını yılar soktu. Ayvacık saynevinde serum yokmus. Az daha öiüyordu genç kadın. İşi polislige döküp bir sorumlu aramaya çıkarsak, sonunda kar şımıza devletin kendisi çıkar. Ne sağlık müdüru, ne doktor, ne de vali... Tek sorumlu devlettir. Neden mi? Çünkü, devlet kurumlanndan soyutlanamaz da ondan. Türkiye tuhaf blr dönem yaşamakta. Devleti kaldırmayı amacla yan öğretiler bile, uyguJamada böylesine bir başanya ulaşamadılar. uiaşamazJar da. Ağır usul. kendine özgü yöntemler içinde, gün geçtikçe «devlet» kavramı gücü nü yitirmektedir. TÜLBENT Şişli Çocuk Saynevi'nde, Uir beyin ameliyatı yapılırken ışıklar sönmuş. Jenaratör de olmadığından, doktorlar saynnın açık beynino bir tülbent örtüp asağıya yemek yemeye inmişler. Bunu bana oradaki genç bir doktor anîattı. genç bir cerrah. Tarabya Otelinde anamalcılar ne konuşurlarsa konuş sunlar Carlton Otelinin kapalı kapılan ardında na Ki rar verirlerse versinler, degi^meyea dejcişmeyecek olan gerçek. açık beyin üstündek! tülbenttir. O tülbent aslında devİGtin açık duran yarasının üstune örtülmüştür. ÖYLEYSE BAĞIRSIN Size küçük bir öykü anla tacağım. Doğuiu bir yurttas, dag köylerinde yaşayan. iki keçisi ile üç koyunundan başka hiç bir varlığı olmayaa bir yurttaş. ömründe ilk kez kente benzer bir yere inmek zorunda kalmış, mal canın yongası. iki keçisi 'ia üç koyununu da yanına almış. ürke ürke girmiş kent ten içeri. Bir de ne duysun adamın biri yuksek bir yerden çok yüksek bir yerde bağırmakta. Çok korkmuş bizimki, oradan geçen birini çevîrmiş, sormuş: Ne bagırir bu adam? Öteki kızgın. Bana bak demiş. O &dam bağırmıyor ezan okuyor. Bizimkinin akh iki keçi İle üç koyunda olduğundan ve ömründe hiç ezan sssi duymadığından. bu kez yaîvarır gibi sormuş: Mala davara zarari var mi?... Adam şaşırmış: Yok be adam, demı?, Hiç mala davara zaran olur mu ezanın. Ötefci rahaL tkl keçial ü» uç koyununu çekerek. Eh öyleyse bagırsın ba ğırabildiği kadar, demiş yürümüş. Turkiye'de blr bağırmadr, bir çağırmadır gidiyor. Üitelik bu bagırma çağırma «ozan»a benzemediğinden. mala davara çok zarar vertnek te. Behramkale susuzluktan kınlıyor. ülkede ilaç yok. Altm stokundan, zeyünyağı stokuna kadar bütün maılar gizli depolarda. Oışsatım, dışalunı bir türlü karşüayamıyor. Yirmidoiiuz yıl lık yanlış uygulama bütün agırlıgı üe ortada. Behramkale CHP'ye oy verdigi için yirmidokuz yıldır susuz. AP cezalandırmış onlan. şımdı de CHP cezalandınyor olma lı neden mi, her haids ken disine oy verdikleri için. Devletin ana siyasısı... Devletin büyük siyasası . Böylesi btr yöntemle. b^jr lesi bağınp çağırma ile ortada ne mal kalır ne davarTUHAT DÖNZM Evet Turkiye çok tuhaf bir dönem yaşamakta. Deger ölçüleri anlamlanaı yitirmlş, yasalar pek çok yerde yaşamla ters düşmüs. bütün sorumluluk bireylerin «namus» anlayışına bırakıimış. temeldekl çatlaklan gör mek istemeyenler ortada kol gezmekte, yara iyiden iylyf Olay/öyküler Taban ve Tavan Radyoîarda ve TV ekranlannda onbir gündür yap:Ian kcnuşmaiann artık sonuna eriştik. Herkes nesi var. nesj yok ortaya döktü. Eteklerindeki bütün taşlan attılar. Hacısı. hocası. sağcısı, solcusu. oy goygoycusu hepsi konuştu, konuşturuldu. Bazılannın elina vertlen kâğıtlar belli ki, «sahibinin sesi. ydi. Eski partilerin. oy denilen büyülü kâgıdı kendl sandıklannda toplamak iÇin dökmediklerj dil, açığa vurmadık'an kandırmaca kalmadı. Çogu da Sosyal Demokrat (ya da Demokratik Sol) boksörünün eldivenini ters yüz ederek. onu nasıl yumruklayacağının becerisini kanıtladı. Ya, böyledir işte, eldiveni bazan ters yüz eder r Içtenlikli bîr İtlraf: «Biz de yapıyoruz. Yapmazsan ayakta duramazsın. Yanındaki, çimentonun torbasını 180 liradan satarken, sen namuslu kalamazsın, bu işler böyledir. Tanrı suçumuzu bağışlasın...» Bir taşı yerine koyarken iyi nlyetli olmak yetmiyor. Sonucu da görmek gerekiyor. Çünkü ha ta$ı testiye vurmuşsun, ha testiyi taşa. Sonunda kırılacak olan yalnızca testidir... Değerölçüieri anlamlarını yîtirmiş, yasalar pek çok yerde yaşamla ters düşmüş, bütün sorumluluk bireylerin «namus» anlayışına bırakılmış, temeldeki çatlaklan görmek istemeyenler ortada kol gezmekte.. ~ı ler... Telâşlanndan anlaşılıyordu ki. Ecevlt bu seçimlerde kırsal bölge seçmenlerinden oy alac&ğa benzer. Hep koro halinde köy ve köylü edebiyatı yapmalanndan. köyluyü uyarmaya kalkışmalanndan bunu çıkanyorum. Köyluye sırü sırtına bağışlanmakta olan taban fiyatına niye yükleniyorlar? Şurasını açıkça belirtelim ki. taban fiyatı icadı ne Demirel'in ne Ecevit'in mucizesidir. Taban fiyatı vererek üretici köylü kandırmacasını ilk deneyen politikacı Adnan Menderes'tir. Taban fiyatı yüzünden nerdeyse 1954 seçimlerinde CHP'yi silip süpüruyor, meclise bile sckmuyordu. CHP'nin parlamento gücünü 1954 seçimlerinde 30 kişiye indirdl taban fiyatı. Ama 1957 yıhna gelindiginde taban fiyaö da yetmedi. Seçim öncesinde köylünün dövizsizlikten bulamadığı nal. nal çivisi. kalay yüzünden Adnan Menderes kendj parlamento grubunda kendini düşmekten zor kurtardı. B°lki bugünün genç politikacılan bilmezler. eger blr iktidar döviz bul.mıyor, kırsaJ bölge halkınuı dö vizle olan ihtiyaçlannı karşılayamıyorsa, önce köylü tarafından tepetaklak olur. O dönemde. bugün köylünun istediği traktör. mazot, gübre. tanm ilâcı gibi ihüyaçlarının karşıhgı öküzüne. atına, nal. nal çivisi; kabma kacağına kalay idL 1957'de CHP. Menderes'in tersine tepen taban fiyatı yüzünden 30 kişilik kadrosunu Mecliste 174e çıkarmıştı. Söyliyelim taban fiyatı politikası pek tekin değildir!.. Çıktıklan ekranda. odalanmızm lçlne girereK neler söylediler? Hızlı fiyat artışı (yani enflasyon), yabancı paraya eöre para ayarlaması (yani devalüasyon) var. köylü dün kaç ton buğdaya bi r traktör ahyordu. bugün kaç ton buğdaya alıyor? Işçiler, emekliler. memurlar. aldıklsn para ilg gecinemiyor lar. Hayat her yani i!e pahalıdır. Bunu ve buna ben zer sözleri söylediler. Bu sözler ve eleştiriler Ecevit'in 1973 ve 1077 sa çimler nde eiydie; eldivenin. ters yüz edilmesi. bu eldîvenle cephe iktidarlanna salladıgı yumrugun tersl ne çevrilmesidir. Acımasız kapitalizmin de. Sosyal Demokrasinin de çıkma« bu eleştirilerde düğümleniyor. Köyîüyü taban fiyatı ile. işçiyi ücret savaşımı üe oyaiamak. TV yoluyla odalanmıza degin giren seçim propaganlarının rahatlığına erdik. Hepsi odamızda. soîramızda. bir kadeh rakımızı içerken yarvbaşımızda idiler. Senli benliydik. Sevdiğimizi övüyor. sevmediğimize yüzüne bakarak sövüyorduk Ne oldu? İyice bilelim ki, iletiş;m araçlanmn ortaklaşa kullanüması hepimizi birbirimize yaklaştırtnıştır. Ama kaynaştırmamıştır. Türkiye her gün yenileşmekte ve çagdaşlaşmaktadır. Bu süreci yaşıyor. Türkiyenin genç ve dinamik bir nufusu var. Bu nüfus, üretimi denetleyerek üretime katılamamaktadır. Acımasız fabrikacı zihniyeti bu genç ve dinamik nufusu üretime katmadığı gibi. üretimden de dışlıyor. Acımasız kapit&iizm herbiri bîr beceri edinmiş ya da edinmeye hazır bu genç ve dinamik nufusu karşısma almıştır. Bu genç ve dinamik nüfus sadece oy alırken hatırlanıyor. sonra unutuluyor. Oy isterlerken türlü dıller dökerek yalvaryakar oluyorlar sonra oylan alıp Ankara'ya döndüklerinde aldıkları gücü genç ve dinamik nüfus için değiL güdümüne girdikleri acımasız kapitalizmin çıkanna kuliamyorlar. Çeliski aç;ktır. Bundan önceki konuşmalannda böylesi yakınımizda defeildüer. Çıkar!a r tartışmasmı böylesi açık yapmıyorlardı. Bu seçim hepsini korkutmuştur. Şurdan burdan derlenmi?. kamyonlara doldurulmuş kalabaJıkların önünde konuşmuyorlar. odalanmıza girerek konuşuyorlardı. Odalarımızdaki sevgiyi de. yergiyi de gözleyemiyorlardı. Biz onlann gözüne gözüne bakıyorduk. onlar gözlerini önierine serdikleri kâğıda dikmişlerdi. Çok iyi oldu. Televizyonda milyonlarca kişi karşısında CHP dışmda kalan solcu partilerin de konuşmalan yararh oldu. Solcular. komunist diye suçlananlar. ve onlarm konuştuklan sözler bep önümüzde geçti. Yann hepimiz oylanmızi kullanacağız. Nereye oy verirsek verelim smıfsal bilincimizin ardında olacaŞız Sağ partilere oy verenler de, sol partiler» oy verenler de kararlıdırlar. Dıs politika tutucu partiler arasında eçıkça tartışılamamıştır. Ekonomi politikası. ucuzluk pahaîıl'.k edebiyatının dar çerçevesi içinde kalmış, gür.. ime sadece köylüye venlen taban fiyatı getirilebilinn ştir. Taban fıyatınm da ne olduğunu, cyle ssnıyorum ki. hepimiz bu seçimlerde çok iyi antadık. Taban fiyatını emekçi kesimler arasında bir rçkabet kıhğına soktular O da iyi oldu. Gecen seçiınlerde Demirelle Trakya toprağmda 'riim Ay çiçegi üretic;?ine taban fiyaö vadetti. Yemeğini ay çiçeği fabrikacısının fabrikasında yedi. KöyUilere bunu anlattığım zaman «Ya şimdi kim kimden yanadır farkina vardık.» demişlerdi. Köylüye taban fiyatı her zaman tavanı güçlü tutıraz. Bazan tavanı adamın başına da yıkar. Keseüm konusma şimdi sandıjnndır. Öyleyse bağırsın bağırabildiği kadar kanamaya başlaroıs. sorumlular kuramsai tartışmalarm denizinde yüzmekte... Çare mi? Hiç bir şey çaresiz degildir yasandığı sürece. YÖN1T.M ARAMAK Çagdaş teknoloji ile. ruhsa! gücü birleştirmek. Bunu yaparken kesinlikle bagnaz degerlerden uzak durmanm yoüannı sramak, Türktye' nin kosullannı iyice değerlendirmek. üretim tüVetîTn lüşkilerini belli bir densrede tutmak. düşün özpürlü^ünü sonuna değia yasalann güvencesi aitına aimak yoz laşmış. toplumîa terse düşmüş ögeleri bir yana itmek. dış ulkelerden bir şeyler almak gerektiginde kurumlan degil, yöntemlerı araştımak, ne olduğu gün geçtlkce sisler ardında kaîarak, belirginlisrini yitiren Atatürkçulügü bir yerlere oturtmak, soldaki partiler yel pazesini tamamlamak, açıkçasi; Komunist Partisi'nin kurulmasına izin vermek... Yani: Yapıyı kökünden ds giştirmenin yöntemlerini aramak. Turkiye'nin sorunla n sagcı diye nitelenen partilerin savunduğu gibi, iğrenç politikanm ileri surdüğü gibi bir iki yılda çözüm lenemez. Turkiye'nin kendine gelebilmesi için, çagdaş uygarlık içinde yerinl alabilmessi için. önümüzde uzun yıllar var. Sıkmtılar dönemi başlamış bulunmak tadır. Bütun hesapsızlıklann adamı Demlrel ve yandaşlan Türkeş'le Erbakan'ın çözümleyebilecegi işler değildir Türkiye'de olup biten ler. Perde arkasmdakl çıkarcı bölukler taburlar Türkiye'yi «sırat» köprüsünün ustunde tutmanın sevincinl yaşıyorlar. Önümüzdeki ay larda da görecegiz ki. CHP* yi bıçagın sırtında tutmak isteyen dış gücler. bu çıkar ordulan oyunlannı surdür» ceklerdir. Cumhuriyet Halk Partisi tarihse) btr fırsaö değerlendlremedi. Her seye hazır bir halk vardı. Karneye hazır. yokluğa hazır... TAŞ VE TESTİ Ne umui ne de nmutsuzluk. Bernard Shaw derkl: «Ca hennemin taşlan baştanbaşa iyi niyetle döşenmiştir.» Bir taşı yerine koyarken iyi niyetli olmak yetmiyor. Sonucu da görmek gerekiyor. Çünku. ha tası testiye vurmuşsun. ha testiyi taşa. Sonunda kırılacak olan yalnızca testidir. Devlet savunulacaksa, ne devleti taşa vuracagız ne ds taşı devlete. Her iki yön temde de kınlacak olan dev letttir. SAYBlEVtNDE 11 GÜN Kanm oldukça aeır bir ameliyat geçirdi. Doktorlar s&ğ böbreğini aldılar. Ben eskiden de saynevlerinde katdım, hsm ofdukca çok kaldım. ölümler gördüm, yakışıksız ölümler... Yirmi?ine varmamıs insanlann öIürnlerini gördüm. Saynevlerinde en az sözu edilen konu ölümdür. Her şeyden söz edilir de ölümden edilmez. Ahşıldığından. unemsenmediginden degil. kimse üstune kondurmadî&m da çünkü; gerçekte ölüm'a en yakın olunan yer. saynevleridir. Hangi odanın kapısmdan ne zaman gireceği hiç belli olmaz. İnsanlar genellikle daha iyi olurlar, bencillikler büyük ölçüde a zalır. Bencilliğin büyudügü bir tek yer vardır. canını kurtarmak. işte o noktada bencillik büyür. dev boyut lara ulaşır. Bir şişe kan bu labilmek için ya da olmayan bir ilacı elde edebilmek için, tanıdık bir doktor edinebilmek için her şey verilir. Dünya malır.a pek önem verilmez, ya da bell; bir süre için dünya ma lı. öneminl yitirir. Sigara, elma. seftali. limon kolonyası elde ne varsa. herkes birbirine sunar. İnsanlarda içsel bir yüceîme başlar... Soluk darbgı çeken birinin, sol bacağı tutmayana yürumesi için yardım etmesi. o'nun kolunu omuzuna ahp saynevi'nin içinde taşımaya çalışması ne demektir. dışardan bilinemez. SOHBET Saynevlerinin bir başka özelliği de. ülke sorunlannın bol bol konusulmasıdır. Yapı araç ve gereçleri satan biri vardı. öylesine güzel eleştiriyordu ki düzenl. bir bir sayıp döküyordu olup bitenleri, üstelik de ken dini kayırmadan. olayların dışında tutmadan... Evet. diyor. Biz de yapıyoruz. Yapmasan ayakta duramazsın. Yanındaki. çimentonun torbasını yüz seksen liradan satarken, sen namuslu kalamazsın. bu işler beyledir. Tanrı suçumuzu bağışlasın. Öylesine içtenlikle konuşuyor ki. kızamıyorum. Sö zünü ettigj bir olgu Turkiye'nin içinde yaşadığı bir olgu Ortam öylesine det"işti ki. kendj düzenl içinde namuslu olmak isteyenlere bile izin vermez oldu. Bireysel doçnıluk ya artık hiç işe yaramıyor ya da çok az yerde. bireysel ilişkilerde işe yanyor. Geceler oldu muydu hep birlikte teîevizyon seyrediyoruz. Sondalı bir yığm adam, bacaklannm arasında sallanan torbası yerde sürünen sondalanyla ortalıkta dolaşıyor. Torbalann çoğu kanlı. İlk günler. korkunç tair mi&de buîantısı duydum, alıştım ama sonra] an... CİNSELLİK Cezaevi ile saynevi arasm da bir benzerlik var. İster sayn olun ister tutuklu. bir yerde aynı sona vanyorsusunuz. kendi başınıza bir iş yapamamaya... Bir hükümlü getirdiler. Başmda iki can darma o'nu ötekilerden ayn bir yere koydular. İki kişiyi öldümıüş. yirmi beş yıl yata cak. Yedi yıldır cezaevindeymiş. bir tuhaf bakıyor dünyaya. Önceleri buraya geldigi için sevinir sandım. daha beşinci gün dolmadan sıkıldı. Nereye gitse. ardında ikj otomatik silahîı iandarraa, Kısa boylu. ssssiz biri. Değil iki adam. tavuk bile ke semez dsrsiniz uzaktan bakınca. Kadın yüzünden işlemiş cinayeti Türkiye'de cin sel suç (teröristlerin bütün çabalanna karşm) hâla önde. Belden asağı sorunlann akıl yolu ile çözümlenmedigi bütun ülkelerde bu böyle. Clnsellik, bu bitmeyea bi tirilmeyen sorun. En uygar, en ilerici görQnen kafalar bile. ekonomik sorunlan çatır çatır (!) çözen kafalar bile, iş apış ara sına geldi mi apışıp kalır. Neden bu böyledir?... Bacak arası namusu neden bu denli önemlidir? Neden kadının kendi bedenine sahip olmasına izin verilmez?... Nedenlerini biliyoruz, bilme sine. Ne var ki. bu bilinen nedenler öylesine beylik öy lesine içi 009 ilkelerle dolu ki, akıl almıyor doğrusu. Evet sevgilisi başkası Ue yattı diye. iki kişiyi kıtır kıtır kesmiş bu ufak tefek adam. Çocuksu bir yüz. ço cuksu tavırlar. elinden hiç düşürmüyor foto romanlan yanında altı yedi tane var. Telsvizyonu bile pek umursamıyor varsa yoksa foto ro man... Kendj yaşam öyküsünü orada mı eörüyor net BİR ÖLÜM Bu sabah biri 61dü. Eski bir vali imiş. Klmse cikler yoktu yanında, yav lıca bir kadın sessiz sessiz ağlıyordu. Ameliyat "tan o gece dönmüştü. Klmse bu ko nuyu açmadı. ölüm'ün lâfını bile etmedik. Günlük yaşam surdü gitti. Akşama dogru da yerine başka biri geldi. Saynevi hep böylesine sessiz olmuyor. özelükle ge celeri. Ortalı&ı silip süpüren lerden aiıyoruz haberleri. A şağıya altı kişi getirilmiş. Teröristler bir kahveyi tara mışlar. yarahlardan ikisj da ha saynevi'ne girmeden öl müş. ikisinin yarası da oldukça ağırrmş, öteki Ikisi iyi... Temizlik işçisi Mustafa bu tür olaylarda hep aynı tepkiyl gösteriyor. Kafasını iki yana «allaya sallaya; Tann belalannı versin, diyor. Tann belalannı versin itlerin. Ama Mustafa diyorum. bunlar siztn admıza, sizin geleceginiz için bu işleri ya pıyorlar, adam öldürüyorlar... Mustafa yine kafasını tid yana sallıyor. Bunlar blzl tanımazlar ki bey. diyor. Bizi hiç görme mişlerdir bunlar. Bizim adımızaymış, kimden izin almış lar, bana mı sormuşlar. benim derdim ne bilirler ml bunlar. Ömürlerinde bir gün olsun. bir işte çahşmışlar mı dır. Eve ekmek eötürmüşler mi, ağlayan çocuğa bakmış lar mıdır bun'.ar. Külahıma anlatsinlar onlar bunu, ben sendikalıyım. üstelik de DİSK'ten yanayım. Ama bun larla iki adım atmam ben. Aşağıda kanlar içinde ya tan çoluk çocuğu benim için mi öldüruyorlar. Ben böyle bir şey istemiyoram ki onlar dan. Sokakta çoluk çocuk 51 düreceksin. yokun yoksulun ensesinde boza pişireceksin. ı sonra da halk adına yaptım diyeceksin. Bir kanşma çıkarsalar ümüklerine basar soluklannı keserim. alimallahl... İnsan. sonsuzca yalnızdır. Evi, çevresi. sokagı. kenti ne kadar kalabalık olursa olsun. insan sonsuzca yalnızdır. Yalnızlık Tann'ya özgudür derler ya, degil. Yalmzhk In sana özgüdür. Yalnızca insana. TAM GÜN YASAS! Saynevi'nde güncel bir ko nu da. Doktorlara uygulanan tam gün yasası. Genç doktor lar pek yakmmıyorlar bu iç ten. Yakınanlann çogu Pro fesörler'le Docent'ler. Tam gün yasası. uygulamada na • sıl bir sonuç verir bilemem. Temeldeki çatlak öylesine bu yük ki. bu tür önlemlerle sorun çözümlenebilir mi?... Yatak sayısı belli. doktor sa yısı belli, hemşire. hastabakı cı sayısı da belli. belli olma yan tek şey, Türkiye'de kaç milyon sayn olduğu!.. Tam gün. yasasından sonra da say nevi'nin önündeki kuyruk eksilmedi çoğaldı. Doktorlar eskiden üçte iş bırakımı ya pıyorlarmış, tam gün yasasından sonra, beşte bırak»caklarmış. şimdi saat beşte bırakacak olanlar da dörtt© bırakabilirler. Bana öyle geliyor ki, çatışmakta olan yl' ne kuramla uygulama. Sayn nın doktor seçme olanagı yok gibi birşey. Türkiye'de ki pek çok Şey gibi. bu da «insaf»a kalmış bir «şey.» Doktorlan iki saat geç bıra^ kacagım diye uyguîamada pek de yeri olmayan bir yöntem neler getirir bilinmez...Sorun. bütün halkı sişorta" kapsamma almakla çözumlenebilir belki. SANaU GEÇtŞ Turkiye'nin geçiş dönemi çok sancılı bir dönem. Tünelin ucunda görünen. ışıga varabilmek için çok düşüp kalkacairız. Tünel"ln içi öylesine karanhk ki. öy lesine taşla çakıifa. engelle dolu ki sonuna vardığ'.mız zaman yaralanmadık bir nok ta bile kalmayacak gövdemizde. Tünel'in sonuna vardıgımızda soluk alacağız ama ne var ki, çizgi filmlerde oldugu gibi. uzun bir süre dilimiz dışarda yüzüstu yatmak zorunda kalacağız. Evet. bir tünelden geçmekteyiz. İçi yılanlarla. çtyanlar la. akreplerle. dikenlerle. ça murla dolu bir tunelden. Ankara Sava Yardıması Doğan Öz'ü öldüren adamın yüzünü görmüşsünüzdur. Ne geçmiş. ne gelecek. ne s&ğ ne sol. ne yukan ne aşagı hiç bir boyuta sıgmayan bir anlatılmaz yüz. «Ya kan kusturacagız. ya susturacagız...» Susturmaya susturamaz ama, bir süre daha kan kusturur bunlar. çünkü. kan kusturmaya ayarlanmışlardır. başkaca bildikleri blr şey de yoktur Asıl suçlular, bunlan kan kuRturmaya ayarlamış olanlardır. Bu çocuk. o yüzle kurtarmak tste diği Türkmenistan'ın yerini haritada bile bulamaz...YARIN. Baskm TÜRKİYE KÖMÜR ?$LETMELERİ KÜRUMU GENEL MÜDÜRLÜCÜNDEN 1 Ku'umumuz'o bağlı (GLİ) Garp Llnyitler! Işlstmesf Mjessesesı Funçbilek Bölgesl Lovvar artık sulorının ontıiması ite ilgili tesislerin yapım işi teklif alınmak sureııyfe ihaie edıiece^tir. 2 Bu ;şe an şartname Süieymon Sırrı Sokak No: 3'teKı Geneı Müdürluâümöz Satmatma Dairesi Başkon lığ> 806 no 'iu odadan ve Istanbul Satınaimo Muduruğü Odokjie Kat: 12 Beyoğlu • İSTANBUL odres.nnen ditekce ile muracoat edilerek saat 14.C016 00 arası 4 000, TL karşılığında temın edilebillr. 3 istekhlerin teküflerlnl 17.12.1979 Pazartesl günu saot 14.00 e kadar Genel Müdürluğümüz Genel Muhaberot Servisine teslim »tmeieri şattır. 4 Tgkiıfler aynı gün saot 15.00'te Genel Müdutiuğumuz I Kat Kütuphanede ac'lacaktır. 5 Postoricki gecikmeler gözönüne alınmaz. 6 Gensl Müdürluğümüz 2490 savılı Kanuna taW d«gldir. (Basın: 122462) 7769 AŞÇI VE AŞÇI YARDIMCILARI ALINACAKTIR 657 Sayılı Devlet Persone) Yoeos' hukumleıin* gSre Lokantamızda öğle servisine yemek hazırlamak üzere aşcı ve aşci yardımcıları lle bulaşıkçılar alınacoktır, Aynco yan ödeme verilebüecektlr. 40 yaşını gecmeyen odaylann 22/10/1979 günu saot 17.00'ye kodar Bonservls, Diploma, Nüfus cüzdanı ve dllekcelert ile birlikte Istonbui Devlet Mühendisllk ve Mimarlık Akademisl Oaire Müdürluğune sahsen muracaat etmeleri dayurulur. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ Moklna Muhendlsllğl BSIümönde tam gOn ders verlp. oraştırma yapmok üzere «Malzeme Bilimleri» da!ında 5. derece asistan kadrosu karşılık göstsrilerek bir «öğretim görevlisi» oimocoktır. Adovlorın konularında DOKTORA YAPMIŞ olmalan ve çok ly! İngilizce bümeleri gerekiidir. isteklilerin Dekanlığımızdan temin edebileceklerl dilekce formunu doldurarak bilimsel yayınlarınm birer kopyası ile 16 ekim 1979 tarihine kadar Dekanlıâımı za başvurmaları gerekmektedlr. (Besm: 22490) 7770 (Bosm: 22454) • 7771