16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Ifi una hava değlşimi hastalıgı demek beM daha yerinde olur. Belirtilerini anlatayım: 1956 yılı yaz başlangıcının elektrikli, gökgürültülü. sağanak yagışlı bir günüydü. Alrnanya'run Freiburg Tıp Pakültesi Hastsnesi'nde tedavi gören bir yakanımı riyarete gltmiştim. Şuradan bur&dan konuşurken üzerimde bir tatsızlık hissettim. öyle bir an oldu ki kendim kendimde, kalbim yerinde değilmis gibi geldi bana. Bu duygu uyanıklıkta üstüme çöken bir karabasandı sanki. Hastayı telâşlandırmamak için yavaşça ayağa kalkarak az sonra gelecegimi söyleyip dışan çıktırn ve dogruca İç Hastahkları Kliniğl Şef Yardımcısı (Şimdi Münih Devlet Hastane'sinde Klinik Şefi) Prof Begemann'm odasına gidip durumumu anlattım. Kalp ve nabız atışlanmı dinledikten sonra beni elektro odasına götürerek aldırdığı kalp elektrosunu Lnceledi. Yeniden kendi odasına döndüğümüzde bana dönerek: «Aziz dostum, kalp atışlarımzda bir düzensizlik var. Bunun organik bir hastakktan ileri geldiğini sanroıyonım. Çünkü elektronuz değişken görünümler sergiliyor. Bu, olsa olsa. ]klim ve hava değişıminden üeri gelen sinirsel bir düzensizliktir» dedi. Ve dolabından çıkardığı bir kaç hapı vererek: «Bunları altışar saat aralıkla ahnız, yanna kadar odanızda dinlenip bu vakit yine geliniz. Yeniden elektro alalım ve aradaki farka bakarak bir sonuca varahm» diye ekledi. Ertesi, hattâ daha ertesi günkü elektrolann hepsi norrnaldi. Kalp atışlannda herhangi bir diizensizlik kalmamıştı. Zaten ilk gidişimden bir kaç saat sonra kendimi çok iyi hissetrneğe baslamıştım. Prof. Begemann durumu şöyle açıkladı: «Wetterfühüg fHava duyarlılıgı) olan bir sinir yapınız var. İklim ve mevsimlerdeki ve havanın basmç ve elektrik yükündeki değişimler sizin bünyenizi etkiler. İlk geldiğiniz gün dışanda siddetli bir fırtına vardı. Şimşekler çakıyor, yıldjnmlar düşüyordu. Havadaki bu yoğun elektrik sizin vücudumızdaki elektrik yükünün dengesini bozdu ve bu nedenle de kalp ve nabız atıslarınız geçici bir süre düzensizleşti. önemli değil. Böyle dnrumlarda, şimdi yazacağım reçetedeki üâcı kullamnız ve istirahat ediniz. hemen freçer.» Verdiği ilâç, şimdi Turkiye'de asabi bünye11, okuryazsr her iki kişiden birinin mutlaka bildiğini, hattâ kullandığını sandıgım küçük, ytıvarlak, draje biçiminde bir şeydi. Reklâm ol CUMHUCIfET 22 MAYii 1977. B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER HAVA HASTALlCl Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU masin dlye ariinı ya?mıyorum. önemli olan nokt2 zaten bu degil, şu: Almanya'da ve dünyanın bir çok ülkesınde «Hava değişimi hastalıklan» için öael hastar.eler, sanatoryumlar açılmış. Bir çok hasta buralarda tedavi görürmüş. Kimisi bu hastalıktan Düsbütün kurtulur, kimisi zaman zaman kontrola gidermiş. Bir çok hastanede ivedı olmayan durumlarda ameliyat günü saptanırken meteorolojik değişimler gözönünde tutulur. havadaki elektrik dengesinin bozuk oldugu günlerde ameliyat yapılmazmış. Bu nokta. yalnız ameliyat ediJecek hasta bakımından değil, ameliyatı yapacak doktor bakımından da önemliymiş... Bütün bunları, daha önce yakın dostluk kurmuş olduğumuz Prof. Begemann'dan dinleyip öğrendikten sonra ona «Havadaki elektrik ve basmç değişiminden niçin herkes aynı kertede rahattız olmuyor?» sorusunu yöneltüm. O da bana: «Niçin herkes yağlı ve biberli yemeklerden, sıcak veya soğuktan aynı derecede müteessir olmuyor? N'eden birisi için utanç verici olan bir olay bir başkasını utandırmıyor? Niçin birisinin uykusunu kaçıraeak bir tutum karşısında. bsşkasının kılı kıpırdamıyor?» sorularını yöneltti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: «Bu niçinler sonsuza dek çoğaltıîabilir. Çünkü yeryüzündeki milyarlarca insanın beden. sinir ve ruh yapıları tıpkı parmak izlerı gibi birbirine benzemez. Bu nedenle hava değişimi, kimilerini hiç etkilemez, kimileriude de hastahklara hatta ölüme neden olur. Her kemandaki dört telin cins ve kalıniıkîan ayn ayrıdır. Slz bir kemans hepsi aynı kalınhkta dört te! takımz ve bunlara, kimisi çok gevşek, kimisi derece derecs sıkı olmak üzere, ayrı ayrı gerginlikler veriniz. Sonra bu tellere yayı stirtünüz veya bir mızrapls dokununuz. Ne olur? En gergin tel daha ince. gevşek teller daha kaim sesler verir.. Pörsük tel ise hiç ses vermez. İşte sinirleri pörsük olan kişileri yalnız hava değişimi d«gil, hiç bir şey etkilemez. Yalancı, arsız. yüzsüz, utanmaz kişüer, soğukkanlılıkla suç işleyen acımasız insanlar bu pörsük sinirli tipler arasından çıkar...» ••• Seçim meydanlaruun dolup taştıgı herkesin heyecanla seçim haberlerini izledigi, bunlann yanında ölüm ve öldürme haberlerinin bile ikinci plana itildigi şu günlerde hava degişimi hastalığmdan soc açmak n«reden esti, diyeceksiniz belki. Esti, çünkü gtinUmUzdeki politikacılardan kimisinm davranısltn ve konusmalan pörsük telden çalıyor da ondan: # Ülke ekonomist ı/lâs durumunday)c«n politikacı, büyük Türkive'yi kurac«tuıdan söz «dip dunıyor. # Kimi yerlcrde. hırakinıt dıs borçlann, devletin dışişleri personelinin aylıklanmn bile ödenemediğmi ve Türkiye'nin saygınlıgının tehllkede oldujunu göst«ren reami belgeler jazetelerde yayınlanıvor. Bütün bunlan politikacı «Hayır, Taktinde ödüyoru» diy» Tmnrtlıyor. Bir y«n dan da belgelerin dışanya Irimln tarafından sı«<ünldıgı sorusturma konusu ediliyor. • Bazı biraderlerin yasa dışı çıkar sağlamak İçin sözlesrneler düzenledikleri belgelerle, fotokopilerle ortaya konuluyor; politikacı, «Hayır, iftiradır, bunlan yapanlan mahkemeye vereceJim.» dlvor. • Hele hükümet ortağı politikacıların birbirleri hakkmda söyledikleri... Bunlan okurken benim yüzüm kızarıyor. Ülkedeki gerçekleri de nasıl ters yüz ediyorlar, aklım ermiyor. • Ülkenin şurasmda burasında her gün muhafckak bir, hatta bir kaç genç öldurülüyor, yetkili politikacılardan kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bütün bunlsn düsünüyorum da, benim bedensel ve nıhsal yapımın. keman;n pörsük teline benzemesinden ve böylece sağhklı ve rahat olmasından ise. küçük bir dokunma ile ses veren en eergin teline benzemesini. yani hava değişimi hastalıgma yatkın buhmmasını yeğüyor ve bütün sevdifim. saydîğun kişiler için de bunun böyle olmasmı diliyorum. Osmanlı Devletinin iflâs ederek, başta tütün olmak üzere. bır çok ürünümüze yabancı aJacaklılar adına yabancı devletlerce ipotek konuldugu. devletimizin haysiyetinin iki paralık edildigı son Osmanlı dönemini biliyorum. Fakat tarihimizde ve benim yaşadığım zaman parçasında polıtikanm bu uenli ayaga düşürüldüğü, ins*nı insan yapan degerlerin. özellikle haysiyet ve utanma duygusunun bu denli ayak altına alındıgı, can güvenliginin bu denli ortadan kaJktıgı bir dönemi anımsamıyorum ben... Bazı konuşmalarda 43 milyon nüfustan söz ediliyor. Ama böyle giderse yakında 43 parahk sayşmlıgımız kalmayacak. Oysa Atatürk Türkiyesi, 13 milyon nüfusiu zamanında bile, dışanda bir büyük devlet saygınlıgı görürdü. Çünkü o aman d«vleti yö:ıetenler, hem kendi kendilerine karsı, hero de ulusutnusa karşı saygı tasırlardı. Şimdi çüriiUüler bizi. içimizden çürüttüler. Bazı çürümüs peynir türleri gibi daha lezzetle yemek için! Silkinip kurtulmalıyii bu durumdan. 5 hazlranda ilerici ve namuslu güçlerin zaferi, benoe, yenı bir 30 Agustos Zaferi kadar önemli olacaktır Türkiyemiz için... 12 Mart'ın Özeti.. "Demek ki Sen Komünistsin,, OKTAY AKBAL Evet Hayır BİLİM DÜNYASI Tarımda Yeni Buluslar ugün her slanda tam bir «Bilim paUamssiHia tanılc olmaktayız. O derecede ki, îkinci Dünya Savaşmdan bu yan& gerçekleştirilen yeni buluslar, bütün insanlık tarihi boyunca gerçekleştirilmiş olanlardan kat kat fazladır. Buluslar, hergün çıkanlacak bir dergiyi dolduracak zenginliktedir. Yeni buluslar, tanm alanında da birbirini izlemektedir. Bu yazımızda, bunlar dan yalnız bir kaçına dokunmak la yetineceğiz. «Açlıktan bahsetliyorsun D«mek ki s«ı kornünistsin. Demek bütün blnalan yakan sensin Istanbul'dakileıi sen, Ankara'dakilrri sen .. Sen ne domuzsun sen!» Hep Orhan Veli'nin bu dizelerini hatırlanm. Ne zaman bir kötfi. bir çirkin iş olsa, bir takun yetkililer «bunlar hep komünistlerin işidir» dJye kesin mi kesin demeçler verseler bn dtzeleri mınldanınm. «Demek bütün binalan yakan sensin tstanbuldakileri sen Ankaradakileri sen» ...Ne zaman başladı bu eğilim? Sanınm İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi yangınrnda... Ardınrian Ankara'daki Millî Eğitim Bakanlığı yangını... 1950 öncesinin CHP dönemiydi. O rünlerin yöneticileri hemen yanıtladüar, daha doğrusu suçluları açıkca, gösterdller: Komünist parmajı vardı. komunistlerdi yakan bu binalan! Oysa hiç bir «komünist» suçlu üulunmadı! Kimbilir kaç solcunun canı yanmıştır o günlerde bunun da hesabı sorulmadı. Hitler de Reichstag'ı yaktırnuş, sonra bunu «komîinistler yaptı» demiş, türn solculan yakalatnuş, örgütleri kapatnuş, dikta yönetimini sağlam!aştırmıştı. Bir de duruşma yapmışlar, Dimitrov'u suçlu diye sunmuşlardı kamuoyuna. Ama adalet o kadar kötü islemiyordu yine de, Diınitrov aklanarak çıktı işin içinden. Herkes sonunda aııladı ki Aunan Meclls binasını yaktıran Hitler'in adamlandır, ama o patırtı gürültü arasmda solcular, liberaller, demokrasi j»ndaşlan ortahktan temizlendi. İstenen de buydul Gelelim bize .. 1950den sonra da nerde bir yangın. bir kargaşalık, bir diizensizlik olsa, yapanlar önceden belliydi: Komünistler. Hemen toparlarlardı adı «komunist»e çıkmış kişileri... Bunlann sık sık adı geçerdl sağcı basında. Çoğu yaşlanmıs, bu gibi işlerden uzaklaşmış künseler, ama adları çıkmış bir kez, hemen sayarlar şu şu şu sicilli komünistler yakalandı, diye. Tutuklanırdı bu gibi «Unlü»ler, bir hafta, bir ay, sonra bırakılırlardı. Kimi zaman da sürgün edilirlerdi. Suçları neydi, bilmcden. Kimse bu suçlan kanıtlamaya kalkmazdı. Haksız yere cezalandırüanlar da haklarmı arayamazlardı. Nereye, kime başvursunlar? Bir kez adlan çıknuştı, dlyecek söz yoktu! Sonra 67 Eylül olaylan oldu. iktidardakiler hemen suçlalan, sorumlulan açıklayıverdiler: Komünistler... Daha sonra 12 Mart oldu, bir takım gemiler battı, Kültür Sarayı Tandı, yine belliydi suçlular: Komünistler! En yakın olay da 1 Mayıs Taksim kırunı . Ertesi sabah sağcı basuı, sağci polltikacıiar yine sorumlulan ilân etti: Komünistler. Ama bu kez komünistler aztmş, birbirlerini öldürnıeye başlanuşlardı! Evet gülünçtür, acıdır, utanç vericidir... Hiçbir zaman bir tek solcunun suçlu olduğu adalet önünde kesinlIMe beIirlenmedl. Açılan davalar düştu, sanıklar aklandı. Ama hepsi, acüar, ıstıraplar çektiler aylarca, topiumun gözünde suçlu sayıldılar. Onlan suçlu diye yakalayanlar, en ağır işlemler uygulayanlar ise hiç sıkılmadılar bile bile giristiklerl bu karalamalardan... Komünist olmak, öyle sayılmak en büyük suçtu onların gözünde. Hakkmı nu anyorsnn, açlıktan mı bahsediyorsun, «demek ki sen komünistsin»! Orhan Veli' nln bu ince yergisi gerçeğin ta kendisidir. Hem de jeçip (itınedi bu alışkanlık, hâla sürüp gidiyor... Eski büyük elçilerden Mahmut Dikerdem'in bir lritabı çıktı son günlerde: «Ortadoğuda Devrlm Yıllan» .. Burada Dikerdem dış işlerinde görevli olduğu yıllan, elçiliklerini anlatıyor. Baştanbaşa ilginç gözlenüer, izlemlerle dolu belgesel sayTİacak bir kitap... Kahire, Gana vb. yerler.. Ama Idtabm en ilginç bolümü 19S5'de Londra'da toplanan Kıbns konferansıyla ilgıli sayfalar... Zorlu ve Ethem Menderes'le birlikte Londra'ya gider Dikerdem. Görüşmeler sürüp giderken Menderes Haydarpaşa ganndan Zorlu'yu arar «Hemen geri gelin» der. 6 Eylül 1955 aksamıdır. O gün lstanbul'da bir takım çirkin olayiar olmuştur. Konferans kesilir, kurul uçakla Türkiye'ye döner. Şimdi Dikerdem'in anlattıklarını oknyalım, ibretle, dikkatle: «Uçağınuz Istanbul'a yaklaşırken Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes yaııınıdabi koltuğa oturdu. O da endişeli görüniryordu. dünya kamuoyunun aleyhimize döndüğünü anlamiştı. Kendisine Almanys ve Belçika gazetelerinin ilk yorumunu okudum. Bana sordu «Sizce bu kötü durumdan nasıl kurtuluruz?» Yurda dnnüp gerçek durumu öğrenmeden birşey düşünemeyeceğimi söyledim. Başım salladı: «Bence, dedi, tek çare bütün suçu komünistlerin üstüne yıkıp içlerinden birkaçını köprü üzerinde sallandrrmaktır.» Çelebi görünüşlü ve agır başlı bir kişi olarak tanıdığun Ethem Menderes'in bu sözlerini hâlâ tüylerim ürpererek anımsarrm.» 6 7 Eylul'den sonra solcu ozanlar, yazarlar toplanıvermişti evlerinden. Aylarca tutukhı kaldılar karanhk zindanlarda, Oysa hiçbir ilgileri yoktu olup bitenlerle. Sonradan anlaşüdı işin içyüzü, Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba koyan kişinin, İstanbul'da durup dururken ortalıçı kanştıran, halkı ayaklandıran gazetenin kimlikleri. nlyetleri? Kimlerin adına iş gördükleri? Solculann bu çirkin olayia en kıiçük bir ilgileri bile olmadığı... Mahmut Dikerdem'in anılan DP ileri geJenlerinin daha uçaktayken kimi snçlayacaklarmı kararlaştırdıklarını kanıtlıyor. Zaman geçince gerçekler bir bir ortaya dökülür, çınlçıplak Son 1 Mayıs olayının perde arkası da görünmeye başladı işte! Çok değil bir kaç ay sonra, iktidara aklı başında, sağduyulu, gerçekten milliyetçl politikacılar geçince, 1 Mayıs kanlı olasn, onun gibi nice kördüğüm haline getirilmiş işler, olayiar, snçlamalar, cinayetler, hepsi hepsi aydınlığa çıkıverecek... Mahmut Dikerdem nasıl. E. Menderes'in sfttlerini «tüyleri ürpererek» dinlemişse. biz de aynı ürperişle, nefretle, öfkeyle, gerçek suçlulann Adalet önüne götörülınesinl isteyeceğiz. B Vehbi BELGİL ve salata göbeklerinin ne irilikte olması isteniyorsa toplama maki nesinin parmaklar gibi bir araya gelıp açüabilen kolu o açüclıga göre ayarlanrnaktadır. Sebaenin istenen açıklığı bulmus olması halinde, parmaklar, makinenin bıçak kısmma sinyal göndermekte ve marul otomatik biçimde ke silip toplanmaktadır. Meyveler: ICayısı, şeftali, el ma, armut. . gibi eti bol meyreler de makine ile toplanmaktadır. Bunun için. makinenin insan parmagı gibi parmaklı kolu agacın ana dalına dolanıp hızla dalı silkelemektedir. Kopan mey veier geniş bir çanak gibi. daha dogrusu, tersine bir şemsiye gibi açık duran bir naylon kucaga dökülmekte, oradan depoya dolmaktadır. Ancak, çilek gibi, zeytin gibi şeylerin toplanmasına tam bir çare bulunamamıştır. Fakat. bu yolda çalışmalar sürdUrülmektedir. İşleme, »yırma, ambalaj : Toplanan patatesler, domatesler, şeftaliler, elmalar... derhal fabrikalara götürülüp genış oluklar biçimindeki kanallara doldurulmaktadır. Kanallardan geçen ba sınçlı ılık su bunlann toprak, çop ve ilâçlannı temizlemektedir. Bundan sonra sıra kunıtmaya, ondan sonra da çımlenmeyi önleyici biçimde ilâçlamaya gelmektedir. Son aşama, oto matik asnrma aşamasıdır. Meyve ve sebzeler çeşitli genişlikte delikleri olan kalburlardan geçerken kendiliklerinden sınıflanmaktadırlar. Depolama: Elma, armut, kayısı, domates.. çimlenmeye karşı ilâçlandıktan sonra rutubeti ve sıcaklığı hep bir kararda olan depolara konmakta ve gerektikçe piyasaya sürühnektedir. Böylece de, senenin her aymda, dalından yeni kopanlmışçasına taıe meyre v« sebıe yenilebilmektedir. Bası depolarda soguk hivr. yerine azot gmzı kullanılmaktadır. Azot ölü bir gaz oldugundan, oksijen gibi meyve ve sebaelerin çürümesine neden olmamaktadır. Satışlar: Satışlar standardizasyon kurallanna göre yapılmaktadır. Ancak, bazan bir alıcı, çok usak bir mesafeden, tarladaki mahsulün tamamını da almak isremektedir. Bu takdirde kapalı devre televizyon araçlarile sebzeler, meyveler satıcıya gösterilmektedir. • Sert kabuklu meyveler : Fındık, ceviz, badem... gibi sert kabuklu meyvelerin ksbuklarmdan ayrılması işinde ilginç bir yola başvurulmaktadır: Bir makine bu meyvelerin kabukları ns. yanıcı bir gaz doldurmakta, sonra bunlann üzerinden hafif bir alev geçirmektedir. Meyvenin içindeki gaz bir anda patlayarak kabuğu kırmaktadır. Yeni tfirler: Bu arada. mey ve ve sebzelerin tohum hücreleri üzerinde «hiicre mühendisliği» yolile oynayarak daha tatlı, çekirdeksiz, daha etli turler de yaratümaya çalışılmaktadır. Tanesi yanm küo gelen, hepsi de bal gibi tatlı, çejdci renkü şeftaliler, portakallar, karpuzlar... bu biçimdeki çalışmalann birer ürünüdür. Bu arada, baska bir yanmızda d^ belirttiğimiz gibi, bir iki meyve ve sebzeyi birleştirecek türler de geiştirilmektedir. Örne STRASBURG ÖNiVERSiTESi MEZUNU 8&YAN Ö6RETMEN TARAFIHDAN FRANS1ZCA DERS1 VERiLiR; BÜTÜNIEMELİ OĞRENCiLER SINAVLARA YîTi$TiRiliR. FRANSIZCA Tel: 58 68 96 Hollandadaki gibi denizi doldurup yer kazanma, özellikle Rusyadaki gibi kıraç bölgeleri tarıma açma, «topraksız tanm» yollarını deneme gibi çalışmalann yanında, bugün tuzlu toprakları yıl^ma yoluyla da tanm alanlannı genişletme usullerine başvurulmaktadır. Topraklar kaj'alann ufalanmasından oluştugu n» göre, yann kaya öğütme yoluy la da toprak kazanılacagından şüphe edihnemelidir. Yıkama ile toprak kazanma yolu, özellikle, İsrailde denenmiş ve başan kazanılmıştır. Bunun için, tuzlu topraklar geçici duvarlarla çevrilmiş. duvarlar içindeki topraklar traktörlerle derin kazılmış. sonra duvar için deki bölgeye bol su verilerek, yine makinelerle kanştınlmak suretile, toprak boza kıvamına getirilmiştir. Su, topragın tuzunu içtikten sonra atılmış ve bu çahşma bir kaç kez yinelenmiştir. Tuzuudan böylece annan toprak. ekime çok elverişli hale getirilmiştir. tsrail topraklannın tarıma ne kadar elverişsiz olduğu düşünülürse bu yolla toprak kazanmanm öneml daha çarpıcı biçimde ortaya çıkmış olur. • EKME, İLAÇLAM.\: İleri sanayi ülkelerinde eleme ği az ve pahalı olduğundan, işçi noksanlığı makinelerle giderüme ye çalısılmaktadır. Nohut, fasulya, mercimek ekimi, için, ma rul, domates, patates dikmek için özel traktörlerden yararlanılmaktadır. Traktör bir yandan toprağı sürerken bir yandan, be lirli aralıklarla tohum atmakta, tohumlann üstünü örtmekte, sonra bu tohumları sıvı gübre ile beslemektedir. Bu arada. zararlı bitki ve böcekleri öldürecek ilâçlama işini de yapmaktadır. îlâçlar, bitki olgunlaşıncaya kadar etkilerini sürdürmektedir. Bütün bu işler bir seferde yapıl maktadır. • TOPLAAU: Meyve ve sebzelerin makine ile toplanma işi tam çözümlenememiştir. Zira, bazı sebze ve meyvelerin muhakkak elle toplanması gerekmektedir. Bununia bırlikte bu güçlük karşısında da eller bağlı otunılmamış, bir şey ler yapümaya çaüşılmıştır, ve çalışılmaktadır. Konuyu sebzelere, meyvelere göre ayn ayn ele almakta yarar vardır. Domates: Domateslerin hep si bir anda olgunlaşmadıgı için tunlan arpa buğday gibi bir seferde toplama olanağı yoktur. Makine ya hepsini bir seferde, köklerile birlikte sökerek toplar veya toplayamaz. Bu yüzden, do mates tohumunun hücreleri üzerinde deglşiklikler yaparak, heps ; aynı anda olgunlasan domates türleri meydana getirilmiştir. Hatta dört köşe domates yapmak için de çalışmalar sürdürül mektedir. Böylece, domateslerin ambalajı hem daha çabuk olacak, hem de, aynı ambalaj sandıgma daha çok domates konabi Iecektir. Domates toplama makineleri tizerinde, karşılıklı 12 kişi oturarak domatesleri saplanndan ayırmaktadır. Böylece, bir şoför ve 12 işçi ile saatte 10 ton domates toplanabümektedir ki, aynı işin elle yapılması halinde 60 işçiye gereksinme duyulacakUr. Patatesler de böyle toplanmakta dır. Marul: Manıl ve yeşil salata gibi sebzelerin olgunlaştıgı ancak elle. göbekleri sıkılmak suretile anlaşılır. Bu ise çok vakit ve emek kaybı demektir. Bu güçlük soyle önlenmiştir: Marul • TOPRAK ÇOCALTTVL*: VİLLAV DENIZ ÇAĞRISI • VİLLA LALE'ye deniz mevsimi gelmişttr. Güneş cam gibi, deniz ve hava masmavidir. • V'ILLA LÂLE, sürekli sıcak suyu. zengin sabah kahvaltısı. devamlı çıkan nefis yemekleri, möstakil darelerinde müzik ve televizyon yayını, iç ve dış telefonu ile hizmetinizdedir. • VÎLLA LÂLE'nin GÜLİSTAN ve GÜLÇİN daireleri bslayı Seyabatine çıkanlann unutulmaz günler yaşadıgı sayfiye daireleridir. • VİLLA LÂLE'de tam pansiyon 150 TL'dır. • VİLLA LÂLE, Türkiye'nin en temiz en ueuz ve lüks pansiyonudur. • VİLLA LALE, BtTftHANİYE ÖREN'dedİr. EUROÇARD/PAKKART üyeleri \"İLLA LÂLE'den yararlanmaktadır. NOT: 27 Mayıs tatilinde bUtün yerler doludur. TELEFON: 343 BrRHANtYE (Cumhuriyet: 4858) Lâle ^ OREN gin, domatesle patatesin kstatam unsurlannı (DNAlarını) birleştirme yolile kökü patates, dallan domates verecek bir tür üretilmeye çalışılmaktadır. Tiirün ismi hazjrianmıştır bile. Bu isim, her iki sebîenm isimierinden parçalar alınarak yapılmıştır: Dopates. Çok azına doicunabildigimız bu yeniliklerin kaliteyi nasıl yükselttigi, israfı nasıl önlediği, fiyat lan nasıl ucuzlattıgı gün gibi or tadadır. • Alınması gerekli dersler : tTlkemiz, çok az ülkeye nasip olmuş biçimde 7 iklimden oluşmaktadır. Ancak. bu büyük olanaktan geregi gibi yararlanamamaktayız. Salata diye yediklerimiz, sert yapraklardan başka bir şey degildir. Salatalıklarımıa yam ru yumru, ufak tefektir. Ayralanmız «ayıboğans denecek v» yenıneyeçek biçimde buruk ve bogu cuduf. Arnasya elması dedigimiz elmanın kokusundan başka insanı çeken yam yoktur. Oysa, bu elmalann kokusu ile öbürlerinin rengi ve lezzeti nirleştirilerek ye ni türler meydana getirilebilîr. Bu konuda, bize, îstanbulumu" zun yakın geçmijl ışık tutabilir. 3040 yıl öncesini hatırlayanlar Yedikule'nin marullannı, Arnavutköyunün çileğini, Kavagın incirini, Mecidiyeköyünün dutunu, Akbabanın (Beykozun) ceviz ve ayşekadın fasulyesini, Kemerin pathcanını. Langanin salatalı gını, Bayrampaşanın baklasını. gül, karanfil kokan ürünlerini de hatırlayacaklardır. Bu saydık lanmız ecdadımız tarafından ken di iklim koşullanmıza göre geliştirilmiş en iyi türlerdi. Kuşkusuz, saydıgımız türleri saydıgımız yerlerde yetiştirme olana ğı artık yoktur. Ve biz bunlann ardından «Piyer Loti» âhı çekecek degiliz, zira böyle bir ah bizi bir yere götürmez. Ancak bu türler geliştirilip ticari miktarlard& üretilebilir. Bahsini ettigi miz meyve ve sebzeler Sarayın ve paşa konaklarının gereksinme lerini karşılıyordu. Türlerin tire timinin arttınlmasile tarımda da halk yolıına gitme olanağı do gacaktır. Aynı şey, ülkemizin öteki bütün üriinleri için de söylenebilir. Zengin topraklanmız üzerinde çapaçul yaşamı sürdürmek istemiyorsak bir jeyler yap mak zorundayız. oplumon değer yargılan nasd da değişiyor! Esldden Mr kimse yedeksubay olacak yerde alaya çıkanldı mı, hapı yutardı. Yedeksubaylığımızı yaparken, iyi anımsarrm, çaruş çıkmak korkulu hir düştii: Demoklesin kılıcı gibi her öğrencinin düşüncesinde saJlanırdı. Çünkü böyle biri askerlifhıi bitirdikten sonra sivil yaşamda geçmişini tle pesinden süriikler; her yerde kuşkuyla karşılanırriı: Hem üniversite mezunu, hem askerliğini er olarak yapmış: casus muriıır. ahlâksız mıdır. vatan haini midir? Kötüye kulianıla kullanıla. bu silah çakar almaz oldu. Tedek subay olacakken askerliğini er olarak yapmış kişilere toplumda raslayanlar artık dlyorlar ki: Kuşkusuz çağdaş kafalı bir yurtsever... Uğur Mumcu'nun Tekin Yaymlannda çıkan «Sakıncalı Piyade» admdakl kitabını bir solukta okuduktan sonra bunlan düşündüm. 12 Mart teröründe. l'ğnr da çogu devrimcl aydın gibi gözaltına alınmıştı. Serbest bırakıldı. yeniden tutnklandı, askere çagrıldı. vedeksnbay olacakken er oldu. Hem de «Sakıncalı Piyade»... İşte o dönemln anılannı Scitaplaştırmıs Vğur: Aziz Nesin'in dedigi gibi «elleri dert eörmesin yazdığı İçin, elfne sağlık. ağzma sağlık.» Uğnr Mıımcu rutukevlerinde. askerlik giinlerinde başmdan geçen olaylan ve çerresinden fzlenimlert yansıtırken sızlınmıvor: acı bir jriilmeceyle anlatıyor olan bltenleri... Kişilerin karaktrrlerini kendi sözlerivle. söyleşileriyle oluşturuyor: yasananlan birkaç kalem vunışuyla renklendirerek sergiliyor. Anlatıyor Cğur: «Bir gün Güney illerimizin birinden Şeho Bildik arilı bir köylü yurttaşımın getirip turuklamışlardı. Şeho Bildik'in suçu, devrimci öğrencilere yataklık etmekti. Mahkemeye çıkınca yargıç sormuş: Anayasayı tağyir. tebdil ve ilga ettin mi? Efendim? Oğlum, yani Savcı dıyor ki Anayasayı tağyir, tebdil İlga etmişsin, ne diyorsun? O dediğinizden hiç yapmadım komutaniTn... Yargıç dayanamayıp suçun niteliğini açıklamış: Oğlum Anayasayı ihlâl ettin rni? Yanıt şöyle gelmiş: Efendim biz köylüyüz. Ne anlarız Anayasa'dan. lhlâl edi'.mişse şehirliler etmiştir.» KSykent çelişkisini pek güzel ortaya kormuş Şeho Bildlk. Gerçekten Anayasa ihlâl ediliyor ama, bürük kentsoylular eliyle... Onların partileri canına okııyorlar Anayasa' run Sonra da yoksul köylüyü, isçiyi ileriri aydını olağanüstü mahkemelerde Anayasa'yı ihlâl suçuyla yargilıyorlar. Bn yargılamalar da kuşknsuz gprçek yarjnlaraadan çok uzak. Bir çeşit baskı aygıtı, iskfncp sfireci . Yargılama sonunda aklansanız bfle. işinizdrn, sağbğımzdan olnrıunuz. N'ltekim t'ğur Mumco soruyor: «Hiç ülser oldunuz rau? Ülser, hastalıklann en sinsisidir. Gece güncîüz «dama hiç rahat vermez. Ben ülsere 12 Mart döneminde yakalandım. Adı 12 parmak ülseri. Bana sorarsanız 12 Mart ülseri. Kedeni sinir. Sinirlenince hastalık azıyor. Hastalık azdıkça da sinirleniyorsunuz. Tedavi: Sinirlenmemek... Bir de yedipine içtiğine dikkat etmek...» 12 Mart döneminde binlerce kişi baskı ve İşkence yöntemlerinin tezgâhından geçti. Yaşlı olanlar arasmda çektlklrri yüziinden nmru lasalan fiklr, bilim adamlan vardır. Gençlerin içinden sağlıklarını yitirenler pek çoktur. Ne var ki insanın midesi hastalanabilir; kafası sajlam durmalı. l'ğur'un midesi hastalandı ama. 12 Mart serüveninde düşünceleri ve yazarlığı gelişti. pişti. şimdi biraz bencil bir düşünceyle «tyi ki Uğur'u 12 Mart döneminde içerl atmıs' lar. sakıncalı piyade yapmışlar» mı diyelim? Bizira ölkede yazarlann çogu bu yoldan geçiyor. Belki de egemenler özellikle yazarları içerl atıyorlar. cellşsinler. pişsinler memleket kiiltürüne hizmet etsinler diye... 12 Mart'ın Orgenerali Mrmdııh Tağmaç. şimdi lgtanbnl'ds bir yabancı kökenll bankanın yönetim knnılunda yâksek ödeneklidlr: 12 Mart'ın sakıncalı piyadesi Ifur Mumcu da Curnhnrivet'in yazandır. T 13 Mart'm &zeti bu. . . ISTANBUL TIP FAKÜLTESi 1973 mezunları buluşalım! S Hadran Cnma aksamı Bağlantı Dr. Doğan BİRGÜL Gündür: 23 43 00/481 Gece: 25 18 09 (Cumhuriyet: 4857) Pratisyen Hekim ve Sağlık Memuru alınacak Ereğli Kömürleri işletmesi Müessesesinden Sağlık TeskUanmıs Bölge Sağlık Everinde çalıştınlm&k üzere pratisyen Hekim ve Sağlık Memuru ahnacaktır. îşe alınacak elemana 657 sayılı Devlet Personsl Ksmınunun Mali Hükümlerine göre maaş, Bakanlar Kurulunca çıkanlacak Kararnameye göre yan ödeme ve yakımlık kömür verilecektir. Taliplilerin Zonguldakta bulunan MUessesemiz Personel tşlert Müdürlüğüne müracaatlan Uan olunur. (Basın: 17222) 4853 Turkiye'de Öğrencilerin Yüksek • • Yurdumuzda Tıp BytiTninin Batılı Düzeyde sürdürülmesinin 150'nci ve Fakülternizin kuruluşunun 10"uncu yıldonümü nedeniyle tertiplenmis olan yanşma sonuçlan aşağıda belirtilmiştir: Birinci: Şenay Gönüllü 11.T.1.A. Gazetecilüc ve HalKIa İlişfaler Yüksek Okulu îstanbul îkinci : Ali Tartanoğlu Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Ankara Üçüneü: Nes« Sansa istanbul Oniversitesi Kimya Fakültesi îstanbul Kazananları kutlar, 24 Mayıs Persembe günü saat 10'da dekanlığımızda yapılacak olan ödül töreninde hazır bulunmalannı rica ederiz. Prof. Dr. CEM'l DEMİROGLD Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekaru Oğrenim Sorunları Memur Ahnacaktır İstanbul Devlet Güzel Sanatlar * Akademisi Başkanlığından Akademimiz ve Akademimize bağlı Sinema Televizyon Enstitüsü ile Tîesim Heykel Müzesi Müdürlüklerinde istihdam edilmek üzere 657 sayılı yasanın 48. maddesi koşullanna bağiı olarak naklen veja dcğrudan personel ahnacaktır. Ünvanı Kütüphane Müdürü Özlük tşleri Müdtirii Levazarn İşleri Müdürü Kütüphane Şefi Memur Memur Daktilo Şöıör Sraıfı G.Î.H. G.Î.H. G.Î.H. G.ÎJI. G.Î.H. G.t.H. G.Î.H. YM.S. Derecesl 5 5 5 10 13 13 13 15 Türkiye'de Tıp Öğrencilerinin Sorunları Yurdumuzda Tıp Eğitiminin Batılı Düzeyde sürdürülmesinin 150'nci ve Fakültemizin kuruluşunun 10'uncu yıldonümü nedeniyle tertipienmiş olan yanşma sonuçlan aşağıda belirtümiştir: Birinci: Üdnci r Ocüncü: Süleyman Kaynak Emln Saml Arısoy Seraa Arseven Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara Haeettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ankara İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul dekanlığımızda yapılacak olan Sayısı 1 1 1 1 1 2 1 1 Teri Akademi Akademi Akademi Akademi R.H.M. S.T.E Akademi S.T.E. îsteklilerin 31 mayıs 19T7 salı günü s u t 17.00ye kadar bir adet fotoğraf ve dıiekçe ile Akademi Başkanlıgına basvurmaları gerekmefctedir. Duyurulur, (Basın: 17*12 '4882) ödül töreninde hazır bulunmalarmı rica ederiz. Kazananlan fcutlar, 26 Mayıs Pers«mbe günü saat 10'da Prof. Dr. CEMİ DEMİROGLD Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekaru (Basın: 17604) 4861
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear