25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
D::T 13 r « 1977 ^f5 gtı ?ÛN PA İ?İN'AYA ? ^ İ?İ ÖLMA 2a 'tiM ATHU^'ıZtfİ». DuNPJf. YAM SOKA i'di YÜN' BtLİ oiu TURHAN SELÇUK YAYLA FakirBAYKURT 29 B:raz "ız a"ı. Vurdu aıeş* yeniâen. Tepsiyi çek*i öıün? Dıtmeğs başladı keklikleri. İki cie domaıes dograciı ınce mc?. Şöyle degişik türden bir pilav oiuşturacaktı. D:ıiiğ; eı'.cn cie salacaktı ıçine. »Çok şükür çoook, daha bugün tzce et yedik, şınıdi de keklik yiyoruz! dedi; muüulugun taın tıs;..:.a» oiduğunu, bunun sadece Şükrü'nün gurbetre olmasıy.a bozulduğunu düşündü. Çakır da başka türlii dü.jünmüyordu. O da seslendırdı duşüncesin:: «Böyle ılık, kaynaşık adara bulunanıaz Kameraı.j. Yarın bızi aiacak, ta Dağdlbi'ne indirecek. Seksen kilome're diyor, dünya yol! Kahveci Mustala'nın çayından içirteccjj. G3zeceğiz. «Biraz dalga dagrtmış oluruzU dıyor. Bizımle arkadaş gıbi. Adam sırasma koyup Kerim Aga'yla, benimle arkad&şlık cdiyor!..» •Bugüne bugün sız de birer adarnsffu:. Her laş yerinde ngır. Bu yörenin birincı ekmeği yenir, suyu içilir hanedan adamlan gene sizlersiniz. Üstüne vardın mı Kerim Ağar.ın avradı Ayşe da çok insanlıklıdır. Bişirmeyı taşırmayı bilir. Kerim Ağa'yı Kerim Ağa yapan odur. Birınci temiz, anaç... Yokluğun içinde konuklarmı ağırlar. Bir topal tavukla, oğlakla, kaymakamları, kunıandanları ağırlamıştir. Ondan gönlü varsılı yoktur. Şükür, şimdi oglu da Alamanda. Azcık yörük kızı gelini şaşkmımış diyorlar. Olur o kadar. Gurbetin zorluklan çok. Aliah daîıa beterlcrinden saklasın.. » Sürülmüş toprağın üstüne yağmur yağıyor gibi çiçeklenme£e başladı ocaktaki bulgur. Bir parça yağ attı kaşığuı ucunda. Sonra didilmiş etleri saldı. «Koy sofrayı Gülcaan!.» dedi. Zeke kalktı hcmen. Bir yaıırîarı da salatayı başarmıştı. Koruklan da sıkıp sişelere doldurrnuştu. Koruk suyuııdan damlattı biraz. Tadmı denetledi. ıtHaydin!» dedi güvonle. «Dizilin! Her cgün geçmiş, akşam öğünü geçınemış. Gerçeivte benim canım h:ç istemiyor bugün. Yiyeiim gene, :ıyip yatalım...» Sofra konup çadır halkı çevresüü alırken Zeke düdenir gıbı yaptı. «Ana! Ben yatmak istemiyorum bu akşam!» dedi b:rden. Tink etti kafası Kamerananın: «Yatmayıp ne yapacaksın kızıın?» «Sinenıaya gideceğim ana! Uzunkaş Sinemasında Yılmaz Güney abeyin filrai varrruş. Gelirsen seni de götürecegım...» GUlUştUler. «Hay Allah!» dlye kaşığını tuttu Kamerana. «Ben de sandım başka düşüncen var. Hay Aîlah!...» «ManasTsdürbünü manavra!.. » .^,.,L,i. «Başka ne düşüncem olur? Yemeği yer yemez yatılır raı tavuk tp'oi?. Azcık sîneaıaya gidel.m, :ğlencemize bakaiım » «Haklısın..» dedi Kameraaa, gene güîüşîüler. Biraz elma, safatalık koydu sofraya Zeke. Su kaplaruu get.rıp koydu. Tenceredeki pilâvı oianca dumanıyla tepsiye boşalttı K^merarıa, koydu siniye. «Cam isteyen ;."ufkayla yesin. canı ısteyen kaşıila; bitecek bu püâvi» dedi... Taru pılâv yarıîanıp selirken, uzandı. seienin dibinden bir tas aldı; yogurt doluydu, akşam yeni d:ye ayrıca çalrruşîı; onu koydu. «Bu püâvı, bu yoğurdu Hocabeye ikxam etmek vaıdı esasl Fasat Kerim Aga rembihjedi: «Bunları sana geiirdim. Hocabey'e yarır. getireceğım!..» Her öğünde bir şey yedirmege kalkmarıin gereğ: yok diye de düşüiîüyoram. Sıkılır bakarsııı. B:r Rekiediğımiz var sanır. ir.sar.in içinde olanlar karşıdan aakmakla anlaşılmaz kü.» «Azcık arah durmakta yarar görürüm ben de!» dedi Kamera:;a. «İyi hoş adamlar oidukları belli. Ne o!sa okumuşlar. Bii:m bilgi sahibi her bıri. Gene de beUi olniaz. O!sa da çevreden öyle demezler. Gördüniız a:eş nasü seslendi durdu az once. «Fala inanma. faisız da kalma!» dememişler mi? Böyle şeylcre inanmam, ara sıra kulak vermezlik de edemem. Hocabeygil'e de but yolladım, sırt yolladım, yesinler hepsi bıriik...» «Biz yedü: bıtirdik, onlar başlamadı daha...» «Onlar saatle yer, saatle uyur...» «Adar.a, Mersin, tokadımı yersin!» dedi Şevket, dürttü Kâm'.l'e. Kâmil öteye kaçtı. Eir salatalık aldı eline. Gülcan bir elnıayı kemirmeğe başladı. Şevket. en iyisini s?çti .salatahJm. sonra, «Kandııdım karjdırdım, topal eşege bmdırdun, sah:'o: geldi indirdim!.» söyleyip bitirdı tekerlemesini. «Hay Aliah! Ne oluyor sana bu akşam?» <Bu akşam ben kuş olacagun...» «Manavra dürbünü ol manavra:..» «Kuş olacagım...» «N'e kuşu olacaksm bakaiım?» «Alakıyık kuşu olacağım!.» Gülüştüler gene. «Hay Aliah! Ben de sandım şahm fslan olaca'ssın..» •sAUkıyık olacagını. Bacakian uzun. Kanatlan düzgün. Uçtu:n nıu burdan.. » Gülcan girdi araya: «Firengiz'in başına.. » «Ne Fireng:z"i? Başka yere ucacağıın..» «Nereye uçacaksm anam?.« «isöylcrr.em!» dedi. eğdi başını yere. Kamerana anladı. Bir hüzün aldı çadırın içini nasıîsa. «Hay Allaiı! Iyi güldük!.» dedi sonra. Çakır'ın yüzüne baktı. «Kendi kendi:rnze gıizei b:r sofra oldu. kaldırın ellerinizi, dııasmı okuyacagırı!.» AKaiı'm bereketine şükranlıklar sundu. Bereketi bol Hdlil Ibrahmı peygamberin adını andı. Bir de «fariha» okuyup el'in: ^'üzüııe çaldiÇBkır gen çekildi. yığılı yatakiara dayadı sırrını. Kâmil onun kucağına deiTildi. Şevket de bir yanını aldı. Biraz oturdular. Gülcan bulaşıklan yıkadı. Dışardan, çadırın yamndaki yoz çeşıneden su aldı. leğen getirdi, ocaktaki ırbığın suyuyla jlıstırdı, dedesmin elini ağzını jıkattı. Çakır kalktı, ağılm yarunı doiaşıp geldi. Badış'a yal verdi Hocabeygıl gene çadırîann önüncteki düziüğe kurmuşlardı sofralarını. Radyoda Denizii yanlaru.m türküleri vardı. «Elil dedim be dedim. gız ben sana ne aedim?» Bü'angsz tüpünden parlak rşıkları yıld:z gibiydi gecsn:.. içinde. «Bu Özay Gönlüm. sanki Eall:dere'den gitmiş, çalıp çafınyor oyaîarda!..» Daha ay doğmamışt;. Kıran deresi harlıyorciı. Köyrie s?deoe bir ışık vardı. Firengiz Sivris: bir karaitı idi. Çakır. tıp'.a Horabey'in yaptığı gibi, ciğerlerini doldurup boşaittı. «Haggaten çok güzel, çok temiz havamız var!. Bugün yağmur da yağdı, remı?;ii mis gibi oldu!.» Bir daha, bir daha doldurup boşaUtı. Yürüyüp Hoeabeygil'in yanma varmayı düşündü. t'akat ayakları geri bastı. «Azcık aralı durmak...» Döndü iıemcn. «Sümdüklenmek gibi olur. Dostluk gölgelenir. İsTiyorlarsa görüşmek. onlar beni çağ:rsınlar. Seksen kilometrelik yol yok aramızda. O!sa da cipleri v a r . » (DEVAMI VAR) BÜYÜK ŞAŞKINLIK (oiay ö v k i i ı e r ) Nevzat ÜSTÜN "BİZDEN GEÇTÎ YA ARTIK, BARİ ONLAR MUTLU OLSALAR,, Erkek ava gider. Katijn magarada erkefin çerırecegi avı bekler. Kendis; ueden mi gitınez çünkü kamı ıurnundadır. Dofia'nın yasağı a'?reğince, artık koşup atlayaniaz. Aeşi yakar, ortalığa çeki düzen verir. Erkck avdadır, bir yabar. «eçısinin ardınriadır. Elinde kargısı, koşar. Fıristır kargıyı. kargı keçinın fo\ böğrüne girer Adamın ayagı bir çaiıya takılır, iü?er. Sol bacak boydan boya yarılır. Bir başka adam daha vard;r. Adamın mağara komşuau. Duru:r.u görür. Gider keçiyi alır. Yar.iiryı o:T.da bırakır, mağarasma doğru yollanır. Ayağı boydan boya yarık ve kemiğ: kırık oian avrı sürünür. Sürünc süriine gider ötckinin ardmdan. Kadmlar ftp şi kör etmişlerdir. Sırtında ke çıyle dönen adam. atar keçiyi ateşin yanma. Öteki erkcğini ıekIrr. unıutla bakar yollara. N*eriî sonra görunür avcı. Sürünerek gnlir yığılır. Önceleri ürkektir keçıy: çalan, bakarki sonunda, hiç bir şey yok. Kırık ayaklı :vcı TPhlike de^üdir artık. ÜrkeÂÜğı geçcr ve küçümspmeye ijaş'ar otekileri. Kamı burnunda :lan kadın, biraz et ıster. Vermez... „ Bir daha ister. ,.• 4 Vermez. Yalvanr. Vermezler... Bir körtilüktlir artık. büyümeye başlayan, şeytan işte o gün. icad oltmur. Adam. sonunda bir koşulla et vermeye razı olur. Kölelık!... Çaresiz, boyun büker kadın, artıkiarla doyururlar kendıl"rinı. Yaralı avcı ölür. Çocuk dogar ve çocuk köleligi dogal sanır. Sonra genisler. durmadan penişler iş. Köleler ve ef^nai1er... Sonra dnmir çagı, =onra buhar, sonra elektrik, sonra uzay... ErkeJc ava glder... • 6AKIYORUM JiMD KENDı KUJAĞIM*. VEStKA» EKMEĞı ilE. BASKIIARIA, HAPiSlERlF. SAVAŞÎM LARU. ACIIARLA DOIU 8iR M W . BıZ OE DAHA OTUZUNA VARMAOAN. GfLECEK KUJAK LARIN MUTLULUGUNDAM SOZ EIMEYE BAjlADIY DIK. BU NE BiÇiM BıR SOYUT KU^AKTIR Ki, BıNLERCE YILDIR. MilYONLARCA İNîâh HEP 0 KU5AGIN. BiR TL'RLÜ GEIMEK BilMEYEH KUjAGIN MUILULUĞU iÇiN OiDiNıR OURJfi. lere kaçtıgı yok. duruynr yerlj v ;rinde. Elini dizıne pat dı. e ır.rtırtyor. Vaila doğru. diyor. Devıetln milletin parasını çalmadı ya, bu herif... 5A5IRTMACA AÇIK HAVA KONUŞMAUM Saat ona doğru u>plamyo.ıı. Çardatın altında gelsin kahveier çaylar... KendiUğinden oldu Bu. Böyle olsun diye bir karar alnıadık. îşi oiar., baiıkta olan katümıyor bu toplantılara. Yo.ılama falan da yok. Belli bir konu da saptanmıyor. Binleree yıldır tartışılanı tartışıyoruz. Geleceğın insanını... Yir mi yaşındaki taptaze bir baba, kızrnın oğlunun geleceği Usrüne konuşuyor. Bizden geçtı ya artık, barı onlar mutlu olsalar, diyor... Binleree yıldır, kuşaktan icuşağa aktarılan bu dilek, hiç bir raman doğru dürüst yerine varma mış. amacına ulaşmamış oian btı dilek, bir acı uyandınyor gövdemde, genellikle bu tür acılar beyinde oluşur. Oysa. tıpkı bir bıçağ.n saplanması gibi, bir ya GÖVDE BÜTÜNÜ İLE HASTA İKEN, BİR KOLU KURTARMAK YERSIZMIŞGIBİ GELİYOR. DEĞİLDIR ranın deşilmesl jibl gtivdemde dusuyorum «cıyı. Tam yüregimın altında. Insanın hep gelec«ktm bir şey3er umması yok mu. insanır. keııdi kuşağından bu umut kesmi*ligi yok mu, çıldırtabilir adamı. Üç dört yaşltnnda mıydım, de dem de a>TU sözlerı söyiedifi zaman. Artık bisden geçti, siz güzel günler göreceksiniz... Çocuksal bir bencülikle sevir.d:ydim. Oysa. bakayorum şımdi kendi kuşagıma cvesika» ekmeği !le. baskıiarl». hapisierle, savaşımlarla. arılarla doiu bir kıışak biz de daiıa otuzuna varnıada.'. gelecek kusakîarın mutluluğur.dan söz etmeye başladıydık. Bu ne biçim bir «soyut kuşak»t!r ki. bınlerce yıldır. milyonlarca insan. hep o kuşağın. bir türıii gelmek bilmeyen kuçağın mutlu iuğu için didinir durur. îş başîan yanlıs. Kendi murluluğunu yaratamay?.n bir kuşak. kendinden sonraki kuşağm muüuluğunu nasıl yaratabilirmiş:.. Denizin knnısında oturayoruz. Gülerek geliyor İbrahim kaptan, elinde bir baba levrek. Cpu zun b:r levrek, yok, bm kez daha söylesem şaşkırüığım tUkenmez. Şaşılası bir şey bu, gerçekten. Ölümden bu kadar uzak bir ölüm. ancak baiıkta olur. Balığı masanm tistüne boylu boyunca uzatıyoruz, altı kılo var bu levrek Haftada bir kez, böyle bir bdlık yakalavabilse İbrahim Kaptan, sorunu kalmaz. ' T e var ki, deniz her zaman böylesine cömert degil. denız her zaman bSylesine doynrucu defil. .Uımet Emin: Nfivza* bey. ct:yor. Ne d°rsın bu Kanada Bişbakarj tun kansına? Bilmezlikten geliyorum. N'olmuş o'na? Kaçmış, bir uavulcuyla kaç mış. . Diyor. Kaçar ya!. Olur mr. koskora Başbakan, simdl ne yapacak?... Ahmet Emin. diyorum. Kanadayı yöneten karısı defildi ki, kendisıyd: o'nun da bir yer Edg^r Allan Poe'nun oykülerınde kullandıgı yontenılerden birı dp saşırtmacadır. Neym nesi olamayacaksa. o'nu oraya koynıaya çalışır. Ponaka) .siacında, sltııı bir elma yetişmez ya. Poe, o'iuı. ;,v.r.ı ai;m elmayı. portakal agacında yetiştırir. Bir yerde başlar kumazlarla alay etmeye. Polislerın duvar diplerinde, gızli böl:nelerde aradığı mekuıbu masanm üLtüne kor. Herkesın görebıieceğı bir yere... Gerçekte mutluluk da %'anıba^ımızdadır. Ortalıkta dunnaktadır. Bılınrnesi gereken, o'nu oradan almaktır. Büyük boyutlarda, b:r çok smi çözümlemek kolay. Al dersin, slmır mutluluk. Sıııır'.arın knldırıiması, bütün insanlıSın barı? içinde bir arada yaşaması. korkunun kaldınlması. silâhUnn yok edilmesi. özgür bir ınsan türünün gelışmesi ne kadar kolay, konuşurken... Küçük boyutlarda çatailaşır lşler. Ahmet'in Mehmet'le ilışkisinde, kardeşin kardesle uyumsuzluğunda ne varsa dağılır. Küçük bir davranış, merhabanm biçiml. sunuştaki gecikme. bakıştaki acılık yakar yıkar ortalıgı... Sonra başka şevier j^iir nrd'.ndan. Kavgaiar, küsmeler. darılmalar... Bir de bakarsınız, dost bildiğiniz kişiler düşman kesilmişlerdir. İnsanın yapısmdn ^'ar olan tersine dürtüler, küçük boyutlardaki çelişkilcrini benimsemez göründüSünden işi büyütür. Sorunu yukanya sıçratır. însanlık sorunu dij'e yorumlar kişisel davran'.şını. Insan. noden yararmakta ustalaşmıştır g^ınümüzde. Oldurmek için de. sevmPk için dc... Bir tamdıgım vardı; yıllarca dostluk ettiği arkada^mdan bir içki sofrasındaki tarrışma yüzünden aynlmıştı. Yıllarra arkadaşlık ettiği adam için. «Zaten kiiçük bir kentsoylu idi» demekten çekinmemişti... Kaç yıldır tamşırsınız, diye sorduydum... On yedi yılı aşkın . On yedi yılı aşkın dostluîun sonucunda. arkadaşının kıiçük, aşagıbk. bir işe yaraır.az. sersem bir kentsoylu olduguna karar vermişti... Bu durumlarda gülemezsinız de... Gövde bütünü ile hasta Iken. bir kolu kurtarmak yersizmiî gibi ge'.iyor. Degiidir. Cünkü. sövde nasıl ol=a şunün bırinde dırilıp ayaga kalkacsk tır. YARIN: CASUS Eskisehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından Fakültemizin aşrğıda isimleri be'.irtilen branjlsrmda munhal bulunan Ögretim Yardımcısı kadrosıına. yeteri kadar Öfretim Yardımcısı alınscaktır. îsteklilerin Fakültemiz Dekanlığından alacaklan form Dilekçeleri doldurarak 25.5.1977 cuma günü mesai sonuna kadar Dekanlığımıza başTurmalan gerekmektedir. İlgililere duyurulur. Bölüm ve Bilim Dab Pediatri (Çocuk) Nöroloji Kadro t'nvanı ög. GöreTİisi (Unnanı) Adet Halka Açık Basın Toplantısı Belgelerle 1 Mayıs Katliamı ve Gerçekler 1 Mayıs miüngini, katlıam aıuru ve kaıiLsri tesbit eden fiim gösterilecektiı. Yer : Tepebaşı Gazinosu Saat: 13.00 Tarih : 14.5.1P77 cumartesl Giriş serbesttir. HALKIN YOrX HALKIN KVRTULVŞC HALKIN BİRLttit (Cumhuriyet: 4554) 4557 T.C. Sstanbul Asliye 10'uncu Hukuk Hâkimliğinden Sfip 860 Hafize Günel tarafından Nüsret Günel aleyhine açıian boşanma davasır.in vapılan muhakeme sonunda: İstanbul Şehrem:ni ibrahim Çavu< manallesi No: S^'de bisikletçi İbrahim Günel r.ezdinde ikâmet etıııek'R ikcn Gö:ıen Cezaevüıde hükünılü oiduğu r.nlaşılan bilâhare adresi meçhul kalan Nusret Günel duruşmaya geimediğmden gıyabında muhakemeye devam edilerek taraflarin boşanmaiarına 26.2.1971 tarihinde Prif). 860 Esas ve 971/124 Ksrar sayısiyle karar veriîerek 434 üra mahkeme masrafı fi50 lira vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline Yarîitay yolu açık olnıak karar verildiğinden ilân tarihinden ıtibaren or.beş gün io:nde Yargıtay yoluna baş vuruirr.adığı takdirde hükmün kesinleşeoegi tebüğ yerine kaim ol:nak üzere :lâ:ı olunur. (Basın: 3637/4.)tiO) (Basın: 16994) TiFFANY GARTH EBKEKLEB. VÜ V/EMlfBA DEN » i S \ GEÇtRÎRLEB.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear