22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHlîRtYET alnızca kendi görgü. bilgime deŞıl, bizden önceki kuşaklann anlatfıklaruıa da dayanarak söyleyebilirim ki, biz lürküsüz insanlarızdır. Üçümüzün beşimizin biraraya geldiği yerde, hep birlikte ırlayamayız (Şarkı söyleyemeyizl. Gezebildiğim bütün yabancı ülkeierde ise durum bunun tam tersiydi; üstelik onlar çok, sesli söyleyebiliyorlaröı. 1 Mayıs bayramında bizim işçilerimizin yeni bestelenmiş 1 Mayıs marşını söylediklerini duydutn. ama sesler, iyi çıkmıyordu. Köy Enstıtüleri, topkı ırîama bakımmdan da öncü durumundadır. Bunun dışmda tek bir olay var: Ruhi Su. 13 MAY1S 1977. Y OLAYLAR VE GÖRÜŞLER matik rurlrillerden Hrfk türkUlere geçti. Humelı türkülerine. giderek eski alaturkanın kımi gökce yapıtın* da^in uzandı. Bununla kalmadı Ruhi Su. ozarilarımızm kimi şiirlenni besteledi (sözgelışi Nizım Hikmet'in). Bugiin 16 küçük, 7 büyük plagı var. «Bir türkü onu söyleyenin kişilığini göste rir» dıyen Ruhi Su ile. gel?nek«el türkü söylems tekniği ile onun soyleyiş biçemi konusuna geldık. Aydınlar arasında çok tartışıimıştır bu konu. Ruhi Su. kendı söyleyişi ile türkülerimi ?in şrerçek dunımunu bozmur olmııyor mıı? Türkjierı olduğu gibi iikelKgi içinde bırakıp yepyeni bır müzığe geçmek daha rm iyi olurriıı? Sonra sazın bu pekyürekh denemed3k: yeri neydi? Ruhi Su şovle dedi: «Bizim geleneğimizdeki halk türkülenr.de, türkü söyleyenlerin sesleıindeki kimi siis>me!er. işlemeler çesler arastr.da var olan basima!;ları biünçli olarak bihp ceçe.Tiemekten doğmadır, basamaklar arasını bir yokiamadır. Bunlar müzik içir. gerekü şeyler değüdir. 3u basamakları rahatlıkla seçsbilme tekniğine sahip olan kimse. o oyunları gereksemez. Doğrudpn müzifin kendisini vapar. Bir sesten ötekme doğrudan geçebilir İşte anlattığım bu yokîprr.a, zamanla bir soyleyiş teknifi imis ?ibi ortayi< çık?r. Ovsa gerçekte bu bir teknik değildır. 'dışe soyleyıstir. Bunun ulusallıkla bir ilintısi 5'oktur. Folklor müzîği ezşi ve söz birliğınden kııruhıdur. Batı müziğindekine benzer türler bulduğum ıçın sevdirr. türkiilerimizi Bu türler ayn avrı yorumları gfirektirr. Ber. bu yorumlama tokr.iîini. Barıdn;ı aldığım, yöntemle öjSrendım. Yaratıcı o'.an halk bu tekniği ve ona uygurı yorumıı bı'.pmez. Halk kültürünü, çagdaş uygarhk kültürümüze aktarmaK zonmu vardır.» Sanıyorum ki. çok değerli sanatçı dostum Ruhi Su'nun soyledikleri. tartısmalara büvük ölçüde ışık tutacaktır. Ruhi Su, yem Türkjyî'nin yarattığı. gelecege dönıik bir sanatçıdır. Onun nnemi buradadır ve geiecekte hep bu aç:dan bakılıp değerlendirilecektır. Ruh' Su. rürküsüz insanlara türktl sunmuştur. Kuşkusuz türkülerimizi detiştirdi. rürkülerle birlikte saza da yeni bir anlam kazandırdı. Ondar. d:nleyeltnr «Ben sazı bir Batı çalgısının şarkıya eşlik etmesi gibi aldım, böylece türkü sanki saz içın armonize edılmı%esine ortaya çıkrı. Yalnız türkü söylemedım, g?lecek mii7:ğimizin hed'lerini de söyler dumma geldım Beninı söyleyişimle türküler, lied'lerımmn öncüsü durumuna geldi.» Seçim Öncesı Türkiye... on haftalar süresinde Türkiye'cie konuşulanlar nedir? Kan, olünı. saldırı. çatışma, kavga . Topluın, iç savaşın tohunılarını gizleyen bir çaıışmamn saîıncağında kulan vuruyor. Niçin? 42 milyoniuk bir ülkcyiz. Bu koskoca toplumu hem dışardaki kapitalistler sîımürecek. hem ıçerdekiler... Hem de halkın bir kesimine «sus» pa>ı dağılılacak. V'etmiyor üretim ve tüketim ikilcmi bıı çarkı döndürmeye Zorlanıyoruz. Hanı yağmanın başıııa çökıııüş MC ortaklığının iktidarı tıknefes . Egemenler. soyguıı ve sömüriinün dagıtun kuyruğunda birbirlerini geriye iuneje çabalıvorlar. Kolay mı 1977 Türkiye'sinin sorıınlarını çözmek! Memur katsayısını artırmak zorundasın. 1 milvona yakın kamıı görevlisini öldünneyecck. ama süründürocck bir formüiü bir parmak bal gibi ağızlara çalacaksın. lşçiler, toplu sözleşmelerle yaşam savaşımını yürütüyorlar. Nasıl cngelleyeceksin? Koylu, taban fiyatlarınnı her > ıl artırılıııasını bekler. Enflasyonu durdurmak: hem işine gelmez. heın elinden gelmez. Dışa bağlı hir ekonomik düzen kurmuşsun; ithalâta dayalı bir endüstri oluşıurmıışsun; dövize gereksinim arttıkça artıyor; ama nerede döviz? Dış ticaret açığı büyüdükçe bü>üyor. Bir Türkü Devrimcisi Melih Cevdet ANDAY öğrenmenin b«?lanfieı. Ruhl Su*>nın türkülere uygTiIadığı ybntem budur. Bizim müziğımızd* Batı, ses öğretınv., eğitimi, uygulanamamıştır. Böyle bir sorunun varlığı da duyulmamıştır Eğıtim. eskıder. şarkı geçme ve birtakım tusulnleri ögrenrne anlımına geürdi, yine öyledir. Ruhi Su «Ben özlemı çekilen bır müziğin ortaya çıkardıgı bir sanaıçıyım» dedi b»na. Dojrudur, toplumsal özlem, kışisini de yaratır. Ruhi Su. Musiki Muallim Mîlttebi'nin beşinci sınıfma gıriyor. oku!u 193536 yılmda bitirip, yine o sırada Kurulmuş olan Konseıratuvar Opera bölümüne ilk ofrenciler arasında giriyor (1937). Sanki Konya'dan beri bütün bu okullar hep Ruhi Su için kurulmaktadır. Elbette do*ru, yeni kuşaklar içın. Ruhi Su, Konservatuvarı 1942de bitirdi. İlk bitirenlerden. On yıl, ta 1950 51 yılına dek çalıştı operada. Onu Fidelio'da, Satılmış Nişanlı'da, Figaro'nun Düjürü'nde Butterflay'da gördüm. Bunlardan başka «S«vda İksiri» (Donizctti), «Maskeli Balo»da da o>Tiadı. Sonra yaşamın nankörlüjü carpar onu, siyasal nedenlerden hapse girer. Düzen halkm uvanısından korkmuştur. Çitaşmda, onu bırden Hirkücü olarak buluruz karşımızda. O ise halkını bulmu^tur türkülerde. Fakat çagdaş 3atılı müzik egitimi görmü? oldugu için, onun türkücülüğü o (rüne dejin bilinmed'.k bir şa^kuüık yarattı. Çünkü o güne degin türkü baîka. Batı müziği ot^kaydj. Neden burp.da birbirin* kanştı? Yoksa uzun süredır kavgası süren Dofu Batı ikiliginin ortadsn kalkıvermiş olması mıdır bizi şaşırtan? İlk söyledigı türküler, yi*itlik türküleriydi. oldukça d»r bir repertuvajlg işe başladı, sonra yavaş yavaş sınırını genişletti, dra S Kuşkusuz bir olaydır Ruhi Su; yirmi, yirmi beş yıldır halk türkülerimızi kendine özgü bir biçemle (usluplaı okuyarak halkıa büyük sevgi, aydınlar arasında çeşitli tepküer uyandırmak. Nedir bu olay? Bir opera artisti folklorik türküler soylemeye döküyor işi, etkiliyor toplumu, izleyicılsr yaratıyor. Bu eski ve değerli dostum üstüne bir yazı yazmayı düşünmeme, belki de onun kültürijmüzde örnek bir yer tutması neden oldu. Gerçekten de Ruhi Su, çağdaşlaşmağa ve kondimizi tanımağa yönelik dıye özetlenebilecek ild başlı bır ilericilik atılımının hem ürünü, hem yapıcılanndan biridır. Tlirkiye, aşağı yukan, yüz elli j'ildır bu iki başlı kavganın tartışması içinde sayılabilir. Halka boş vererek. halkı kars;ya alarak çağdaşlaşma diyebileceğimiz tutum kolayca yozlaşmış. buna karşılık çagdaşlaşmEyı savsayan halkçılar gericiliğe mai olmuştur. Ama Zıya Gökalp'ta, batıdan tekniği alıp onu ulusal kültürümüze aşılamak biçiminde özetlenebilecek olan görüş. sanıldıfınca kolay uygıılanabilir bir yöntem degildir. Olmamıştır. Onu oradan al, bunu buradan al. birleştir. olsun bitsin kolaylığı beni hep rahatsız etmiştir. Sözü, konumuz olan müzi!c alanına getirirsek, tiirkilyü armonize etnıekle olup bitecek bir iş değildir bı. Çeşitli ısmarlama fırsatlarını kullanarak. halk türkülerir.i Ban tekniŞıne geçiren kimi tanınmış b?stec!İerimizin. bu işi bıyık aitırıdan güîüm seyerek, riemek kiiçümseyerek yaptıklannı bilirirr,. Belkı ellerır.dek: kolayııktı onian giilümseten. Bir türkünün uiak tefek değişikliklerle Batılı kılığma sokuınıası, doğrusu aranırsa, 3atıcılan da doyurmuyordu. Konu bir yeniden yaratma konusu olarak ahnmalîdır. Bela Bartok'un isledıği Macar türkülerini. Macarlann tanıvamadıklarım dinlemişimdir. Peki, ama, Ruhi Su, riirkiiyü soyleyiş biçimi ile bir yeniden yaratış eylemine ml geçmiştir? Bunu yarutlama, dan once, Ruhi Su'yu biraz tamyalım. 1912'de Van'da dünyaya geldı Ruhi Su. Adana'da ilk ve ortaokulu okudu. Cumhuriyet'in ilk yüiarındayız, belkı o zamandan önos bu osullar yoktu. Ruhi yirrm iki yaşmdayken Konya'da bir erkek ögretmen okulu açıirnıştı. Bir rastlantı deyip geçemeyiz buna eibeı. Uluslaşma sürecine girmiş olan toplumumuzun yeni yaşamını gözlemliyoruz. Öğretmen okuluna gittı Ruhi Su. Bu okuıun son sınjfındayken Ankara'da «Musiki Muallim Mektsbi» açılıyordu (1925» Ruhi Su oraya sınavla. girdı. Bu okulların birer Cumhuriyet okulu olduğunu anımsatmakta yarar umuyorum. Başka türlü anlayamayız Ruhi'yi. Tlirkiye çağdaşlaşmak istiyordu, halkını anyordu. Gerçı «Musikı Muallim Mektebi»nın gerisinde, Sarayda bir «Muzikayı Hümayun» okuluvardı. 1826'da Yeniçerilik kaldırıldığı zaman mehter takımı dagıtılmıstı. (Şimdi yeniden canlandırılryor. ne tuhaf), Uzman olarak yurda fetirilen Donizetti <ünlü Donizetti'nin bir yakmıı «pasa» sanı ile Muzikayı Hümayun'un basına seçirildi. Donizetıi Paşa ılk kez bandoyu kurd'.ı. Bugünkü bandomuz o kuruluşun sürçünüdür. Ta rihten bildiğimize göre. Selçuklu Ham, Osman a uç beyliği simgesı olarak Konya'dan Oir mızıka takımı yollamıştı. Bu mızıka takımında tuğdan başka bir davul, bir kaç boru ve zil vardı. Bu küme Söğüt'e ikindi vakti vanr, bir ağacın altında dinlenmekte olan Osman ayüga kalkar. l y te o günden berı kentlerimizde ikindi vakitleri, parklarda. alanlarda bando çalar. Helkın aradıgı, sevdiğı bir kurumdur bu Burada önernli olan, bando ile müzikte bir birliğin başlamasıdır. Sesten sese düz olarak, 4^ milyoniuk ülkenin başına seçmiş politikacıtar, dar hir boçazın bunalımlannda çırpmıyorlar. Uayandıkları serına>e nedir ki? Türkiye'tle iş adanılığı. iiükümetin eliııden ferman koparmakla csanlanılı. Bueün iilkemizde pn ivi i.şleycn büyük şirketlerden biri. Renaıılt utoııınhillerini pi\;:>aya sürüyor. Birkaç yıl önceki fiyatıııın iki katına ancak nulıınuyor Heııault . Böylesine rağbet görcn. ijöylesiııe k;ır eden şirketin sahibi kim? Ordıı Yardımlasma Kurunıu. Voııetim kinıin elinde? Ülkemizin en iıjbiiir kişileri şirketin başına mı geçmişlcr? Yok camm! Çaçımr/da ticaret kavranı degişikllğine uğramıştır. Türkiyecle tekekilik var. Bir ınalı üretınek için yabancı kumpanya ile anlaşırsın: projeııi Hükümete sııııarsın: devlet dumgası vurukitı mıı. iş tamamdır. Gümrük duvarları arkasıııda. yani bir çeşit •»eracia boy ataıı kırnıa endüstrileşme böyle seüşti şimdi Türkiye sermaye sınıfı. Ortakpazar'ın dış ve iç çelişkilerinde kıvranıyor. AF.T karşısmda gümrükleri indirsen bir türlü. indimıesen bir başka lüriü Sermaye partileri ve kuruluşları bu konuda ııe yapacaklarını şaşırniişlar. Bir soyledikleri. bir söylediklerini tutmııyor. Batılı iş çevreleri de Türkiye'yi hem kendilerine bağlı lutmak, hem de düzenii (ya daislikrarh) biçimde sömürmek için gerekli önlemleri alacak hir siyasal iktidar Ankara'da nasıl oluşur? diye düsünüyorlar. Türkiye de kapitalizmin bir çıkış yoln var: İşçilerin ücretlcrini. memıırların maaşLınnı. tarım taban liyatlarını denetim altına alacaksın. Büvük lıalk yığınlarının sırtına hinip: dar köprüyü geçeceksin. ü Mart dönemindc böyle yapıldı. Ne var ki bu işi yapmakla uzun sürede her şey kurtulmaz. Kapitalizmin uçmazı nedir? Enflasjonuu lıızuıı kesip fhatlar ve ücretleri durağanlaştırdın mı. piyasa lıunalımı başlıyor; tersini >aptın mı, nüshütün dağılıyorsun vc kapltallst büyüme yavaşlıyor. Anıerika, Avrupa ve Japonya, denj;eli enflasvonla koşut ücret sistemini u>gulayarak bu işi yürütüyorlar. Ama onlar yaptıkları işin faturasını sürrkli biçimde az gelişmişlere <")deti%orlar. Bizimkiler ne yapacak? Terli sermaye sınıfı faturayı Türkiye'nin işçi, köylü. memur üçlüsüne ödetmekten başka yol bulamıyor; çünkü dış pazara açılamıyor. Sömürünüıı (aturasını azselişmişlere ödeten zengin kapitalistlerde siyasal istikrar vardır. Bizim yerli kapitalistler (1e siyasal istikrardaıı söz açarlar. Vc var ki bizimkiier Batı'tlan farklı olarak faturayı iç nazarı oluşturan halk nğınlarına ödetmek zorundadırlar. l.şte o zaman bunalım başlıyor, kıyamet kopuyor, h?rkes hirblrine siriyor. Köylülerlc, işçilcrle, küçük bürokratlarla. aydınlarla nasıl başedecek egemen sermaye çevreleri? Gelsin sıkıyönetim, olaganüstü yargılamalar. tutuklamalar. darağaçları 5 haziran seçimlerine üç hafta kala fısıltı gazetesi ortalığı sarmıştır: Seçimden sonra devalüasvnn var: hem de yuzde 60 oramnda. Stokçular elleriııi oğnştııruyorlar.. Her devalüasyon, sömürü çarkımn bir atılınıla hızlanması anlamım taşır. vft. seçimlerrien önce Turkiye'nirr"co"rtfnöniü j ç a ç , C T değil. 5 hazirandan sonr» hangi hükümet kurulursa kunıl sun; yapmajj zor^ında J^u^ıuıduğu Utsızişlej v a r . , LronulJu Işkenceciler! OKTAY AKBAL Evct Havır Gtirele esrafından Sirürlioğlu merhum Salih ve merhume Memnune'nin ogulları, ogretmen Muazzez Sinirlioğlu'nun sevgili eşi, Nere$«r ve Levend'in biricik babalan, Olgun PolatsQy'un degerli kayuıpederi, Sinirlioğlu ve Aksoy allelerinin »evgili kardeşlen, Kültür ailesinin damatları, Sevindilc ve Haskan ailelerinin bacanajı ve Cüce, Kandazoğlu ve Alemdaroğlu ailelerinin yejenleri Sevgili evlâtları İSTANBUL BÖLGE TtCARET MlDURLtGt) İHRACAAT KONTROLÖRLERİNTJEN ÎTtLİKSEVER, EŞStZ İNSAN VEFAT VEFATLAR İÇİN Kıymerli hocalar ve dua hanlardan mütesekkıl cenaze merasim ekibimiz bir telefonla emrinizdedir. Gazete ilânı ve umum muamelât için ayn bir ücret alınmaz. Cenaze işlerini işletmemiz deruhte eder act günlerinizi pavlaşınr. h jfek muhterem Ahmet İsvan beyefendi: Bendeniz resmi v e > e t k i U b l r <^><°kci olsaydım da zatıalinizi bana gelirselerdl. Belediye Başkanından «büJbiilü şeyda» nasıl çıkarnuş, görürdtik! Gene de göreceğiz ya!» Ne demek bu sözler? Adam işkencecibaşıüğa özeniyor açıkça getirecekler tsvan'ı öntine. «yetkili ve resmi» bir tahkikçi kisiliğine bürünen bu kişi de onu bülbiil gibi konuşturacak!. Bunun özlemini dile getiriyor, o «an» nenin, nelerin, ne gibi kötii, korkunç işlerin, işlemlerln özJeminl belirtmektedir. Ah, o günler bir srlsc. ben bas «tahkikci» olsam da bana karşı olanlan bülbiil gibi konuştursam! Nasıl yapacak bu işi kimbilir? Daha önce çeşitH biçimlerlni nkuduğumuz, duyduğumuz, pek çok kimsenin de yaşadıgi işkenceler. eziyetlerle suçsuz. ya da kendisi gibi düşünmeyen kişileri, bir takım, olmadık, yapıimadık şeyleri «itiraf»a zorlayarak... Belki ellerinden «bunu da, onu da, herşeyi de ben yaptım» diye imza alarak:... Bir sagcı gazetenin salı günil çıkan blr köşe vazısından aldım yukardaki parçayı. Şimdi sağcı olan blr ki?inin »atırları. Eskiden de sağcıydı. sonra solcu oldu, CHP'li oldu. ^,}ta«t>» a j f . ,qp gjnWH ^ j ^ , jn smtradan Mİflrje yakınlaşti.' AF ile hflnmlefti, Mrşeyfer oldu, bir değisimden geçti. Once takma bir adla pündelik yazîIâfySzırİâyanfâŞladı, anTa rierke«"ârtiaai TW1 TaRrrlâ~ad altındaki kimliği, o zaman vazgeçti. adıyla sanıyla inızaladı yazüarını... Her yazısı bir öncekini aratır durumda. Kendinden geçmiş, hani ne derler ağzından çıkanı kulaği duynıuyor. bu da övle. kaleminden döküleni gözleri görmüyor. CHP'ye, başta Ecevit olmak üzere tüm ilericilere, solculara, devrimcilere, gerçek Atatürkçülere saldınp duruyor. Arada bir gözdağları da vererek... Bu kez de Isvan'a kızmış! 1 Mayıs günü bir takım adamların SuJar Idaresi rönünde birşeyler hazırladıklarını farketmiş İsvan, oradaki görevlilere soylemeye kalkmış. Ama aldığı yanıt arkadan yumruklanmaktır. Nitekim dediği de çıkmış az sonra, o yönden ateş açılmış. insanlar yerlere serilmiş kanlar içinde. Bu gönüllü «tahkikci» de kızıyor, öfkeleniyor İsvan'a, «an ah» diye iç geçiriyor, seni bir elirne geçirsem, bir de yetkili bir kişi olsam. ben seni bülbiil gibi konuştururum. diyor. Suç değil midir böyle sözler, böyle gözdafları vermek çirkin değil midir? Bir zamanlar bir öğretlm görevlisi olmuş bir kişi nasıl yazar bunları? Belediye Başkanından «bulbülü şeyda» çıkartmak özlemi çeken bir kişi her türlü sağduyuyu. doğru dnsttnmek, doğru yazmak yeteneğini yitirmiş sayılmaz mı? Oyle insanlar var, bayıüyorlar işkcnceci rolü oynamaya: Kendİleri gibi düşiinmeyenleri karşılarına çekecekler, soracaklar, bağıracaklar, olmazsa tokatı ataca.klar, elleTİndeld yetkinin tadını çıkara çıkara suçsuz insanlann üzerinde deneyecekler klsisel güçlerini... Bu bay da «resmî ve yetkili bir tahkikci» olsaymış koskoca Wr Belediye Başkanını, yanm milyon yurttaşın oyııyla seçilmiş bir kişiyi, 5 haziranda iktidar partisi olacak CHP'nin önde gelen bir üyesini bülbüle çevlrtecekmiş!..; Kimbilir daha ne hayaller kuruyor bu bay gibileri!... Şili'dekilere, Cuntacı înnanistan'dakilere, Endonez'yada, Kajnboçya'da bir zarnanlar yapılan kırımlara, kıyımlara pek benzeyenv nice çirkin, iğrenç işler: 1 Mayıs 1977 günü Taksim'de toplanan yüz binJerce bilinçli yurttaşımıza rastgele ateş eden kişller de içimizden kimselerdi. Sizin, bizim gibi yurttaşlar. Ama gözleri öylesine kararmıştı, karartümıştı ki yaptıkları işin korkunçJuğunu göremez olmuşlardı. Orada toplanan yüz bin, belki daha da çok insanın topluca ortadan kaldınlmasını, onlara benzeyen yüzbinlerin de kınmla. kıyımla yok olmasını özleyenler de pok çoktu ne yazık ki! Düşünceye düşünce ile karşı çıkmasım, istemeyenler, bundan lıoşlanmayanlar gönüllü «tahkikci»likleri düşler dururlar. O günlere dek böyle yazılar yazarlar, konuşurlar, o «güzel yann» için hayaller kurarîar! Bu bay da. «yetkili bir tahkikci» olarak ortaya çıkıp solcuları, devrimcileri, Anayasadan, Atatürkçü uygar bir düzenden yana olanlan «bülbül gibi» konuşturmak gözdağları savuruyor şimdilik... Koskoca blr Belediye Başkanını bülbüle çevirtmeklen söz eden bu kişi «gene de göreceğiz» diyor. Kendisi olmasa da başkalan yapacakroıs ba işi! Bir zamanlar bambaşka bir çizgideydi. Şimdi büsbütün başka bir yerde... Aydın bilineni böyle olursa, öteldler için ne diyelim! İnsan umutsuzluga kapüıyor bu gibi Mşileri. ş;örünce bir giin orda, öbür gün burda, yann bir de bakarsınız daha başka bir yerde! Gönüllü tahkikciliğe, işkenceciliğe heveslenenler, demokrasiye. halka, Anayasaya, yasalara, insanlığa. milliyetçiliğe inanmayanlardır. Bunlar yalnız bencil duygulanna bağlıdırtar inançla, hem de kör bir inançla. . Bu körlükleri yüzünden ikide bir yollarını karıştırırlar, içinden çıkılmaz kördüğümlere kapatınrlar kendilerini... Üstelik toplumu da karanlık kafalanna göre biçimlendirmek isterler. Ne var ki, bugünkü Tirrk toplnmu aydınlıktan yanadır, işkencecilere. işkencecilik hevesülerine kendi karaniıklan içinde gömülmekten başka yol yoktnr. ABDULLAH SİNİRLİOĞLU 11. 5. 1977 çarşamba günü görev başında feçirdiği elim bir trafik kazası sonunda vefat etmiştir. Cenazesi 13. 5. 1977 Cuma günü (BUGÜN) Şişli Camiinde kılmacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığındeki ebedi Istirahatjâhma defnedilecelttir. ALLAH RAHMET ETLETE A t LE S t İSlAM CENAZE 4568) (Cumhuriyet: I El: 40 68 86 47 20 06 Kiralık Şahâne Yalı TUZLA'DA. NEFiS MANZARALI LEBiDERYA, IELEFONLU. ÖZEl İSKEIELİ TEL: 55 43 07 (Cumhuriyet: 4582) DİJ IABIB! ORHAN TÜZÜN Sut: 1 3 1 7 4rı$ı Cadd*si Ko. 400 NOT: Bürün muameleler işletmeye ait olmak üzere yurt içi ve yurt dışmdan jurda cenaze nakli yapılır. Günün her saatınde emrinizdedir. Cumhuriyet: 4552 BİZİİHLE HER CİİI1 en uygun saatlertle, çağmuz jetleri konfortı ve tiirk hava yolları ile uçmak daha başka bir zevk olacaktır sizler icin. ACI KAYBIMIZ Lisemiz emekli resim öğretmeni Ressam Kemal Zeren'i kaybetmis olmanın acısı içerisindeyiz. Merhumun cenazesi 13 Mayıs 1977 Cuma öğle namazını müteakip Sislı Camii'nden almarak Zincirlikuyu MezarhJındaki ebedi istirahatgâhına tevdı edilecektir. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağhğı dileriz. GAL.»TASARAY LİSESİ MCDVRLtGÜ (Cumhuriyete 4375) HARBİYELİLER 20/21 MAYIS 1963'ÜN SEVGi VE ARKADAJLIK DOLU YiNE BiRliKTE YAJAYAL1M. NUAS GAZiNOSU 20. MAYIS. 1977 CUMA AKŞAMI (Cumhuriyet: 4551) ANILARINI (nonstop) dotşruysı İSTANBUL TIP FAKÜLTESi DEKANLIĞINDAN FWcültemizin aşağıda isimleri yazılı kürsuierine belirtilen sayıda asistan ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 32'nci maddesi uyannca kalkjş 945 varış 1035 her CD pazar Tıpta Uzmanlik Öğrencisi Ahnacaktır . n ~. " s m î m 1 t**™ 1 9 ^ çarşamba günü saat 10.00 da, Bılim Dalı suıavı da 8 haziran 1977 çarşamba günü aynı saatte Dekanlıkta yapılacaktır. Isteklilerin, 30 mayıs 1977 pazanesı günü saat 17 00'ye kadar bir dilekçe 4 fotoğraî V mezur. oldukları FakülteR den alacaklan ders notlarını gösterir (5 nüsha) mezuniyet oelgesi ile birlikte Fakülte Personel Bürosuna ba^nrmalan duyunılur. Kürsii adı: Piayoloji Radyoterapl Kadro Kadro Ünvanı: Sayısı: Asistan (Bursı karşıîıgı • Tıpta Uzmaniık öğrencisi «Burs» karşılığı • Tıpta üzmanhk öğrencisi) 16734) 4561 TEŞEKKÜR Bizi SILA'mıza ka\uşturan SSK Göztepe Hastanesi Doğum Servisi doktorları sayın : kalkış1025 vanş1130 Dr. Med. NECDET ALACA, Dr. BEDRi ALPMAN, Opr. Dr. SEViN KATNAŞ ve Ebe SEVİM ATİK, yardımcı NLRÎYE BABATtGtT ve tflra servıs personeline teşekkür ederiz. ŞİRt GLLSER KIRAÇ BÜTÜK* (Cumhuriyet: 4549) 17 yıldır gerçekleştirdiğimiz uçuşlarımız 1977 yılında da devam etmektedir. TÜKK HAVA VOLLARI ulusel hovayolunuı Fizüc Tedavi ve Rehabilitasyon (Basıo: 1678J) 4545
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear