Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
m nsan degiçiilikten hoşlanır. Ins&n, aym oranda raSatını da ister. Böylece, insamn, rahatuu bozmayan degışıklikten hoşlandığını söyleyebıiinz. Bunu en çok gerçekleştiren, evdeld televlzyondur. En. az gerçeklsştirense, bır baska yerde yaşamaktır. Sırasıyla, evdeki televizyonu smema, ya da tıyatro, arabayla gezme bir günü aşan gealer, üîkemn başka bır yerınde yaşama, bır dıs (ilkede yaşama; artan değişikliicle azalan rahatı yansıtan örnek olarak izler. Çocukiuğumda, babamın görevıyle ilgili ola» rafc föğretmendı), ikı yılda bır yer ve ev degiş. tirirdik. Bırhkte gotürdüğümüz kedimiz, yenl glttiğtmiz her evde b.rkaç gtın tedirgın dolaşırdı. Her yen gezer, koklar, sonunda kendlne bır yer seçerdı. tlgimı çeken bu olay, aslında, her canlı içta geçerli olan cdeğ.şık koşullarda kendisi ıçın en uygunu seçme» ışıydi Her canlı içın geçerli, İnsan ıçin de. Bu konuyu seçmemin nedenl, ilgi çelrici bir tartışmavı televizyonda izlememızdlr. Tartışma, sayın Başbakanla saym Ecevıt arasında geçti. Sayın Derrure!. köykent tasanmı nederuyle koylülerin goçe zorlandığmı anlattı. Sayın Ecevıt de, tasanmın. tam tersıne, bolgesel kalkınmavı sağlayarak göçu bnlemeTi amaçladığını anlatn Bu yazının azaaa, siyasal bir tartışmaya katılmak değil, goç konusunun ınsam nasü etkıledığmı, goçe zorlanan Insanın ruhsal durumunu belırlemektiı. cmmtm ou çoeuMsr, Hmse ba soruyu sorsmıyordu, nıtsızdı çünku 9 tim \m İ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Göçe Zorlananlar Bu insanlar, gorunüşte, kendi istekleriyle gidiyorlardı. Koyden kente, yurdundan el kapılarına gıdenler, gorunüşte. kendı ıstekleriyle yapıyorlardı bunu. Oyle kı, kalanlar onları kıskanıyor, gıdebılmek ıçin her kapıja başvuruyorlardı. Araa bu gorunurdekı ısteğın altında, gerçekte «açık bır zorlanma» vardı. Bu zor, geçim zoruydu. Bır Van deyımi «doğduğun degıl, doydugun yer» derd:. Onlar da doyabılmek ıçın, çoluk çocuğunu doyurabılmek ıçm gıdıyorlardı «Zorla goç»un bır bıçımıdır bu Bu zor, bozukduzenin zorudur. Onun ıçmdır kı, bu gıdışlerde ıstekle yapılan değışıklığın mutlulıığu bulunmaz. Bu goç, turlstık bır uzanıverme de*ıldır. Bulunduğu yerden koparak, dış dışe. goğus goğtıse bır savaşımın sonucudur bu goç. Sonuçları da buna uygun olur. Goç edenler arasında gorulen ruhsal dengesızlıkler. genel nufus oranından çok daha yuksektır. Bu ruhsal dengesızlıklerin bir bolümu akıl hastalıklanna kadar uzanır. «Toplum Hekımljğı» kıtabında «goçmenler arasında akıl nastalıklan oranının fazla olması, bunlann. evden ve memleketlerınden aynlması ve karşılasîıkları ekonomık guçluklerle açıklanmaktadır Yabancı kültur ve dı! guçlügu gıbı stressler, akıl hastalıklannı provoke etmektedır» demektedır. Zenginin Komünizmi mi ? Göçe Zorlanan insan Dr. Erdal ATABEK fid nedenie oltır. Blrlnel neden, kentlerdeld sanaylleşmerun kırsal alanlardakı nufusu çekmesi, ıJcıncısı ıse, kırsal kesımın gelıre kavuşturamadığı nufusu ıtmesıdir. Ulkemızde olan, ıkıncı nedene dayalı goç olup Devlet Istatistik Enstıtusu'nun bır yaymında belırttıgı gıbı csosyal ve ekonomık açıdan yoz ve de saglıksız bır kentleşmedlr.» Bu nedenle de, ülkemızdeki kentleşmeve «yığılma» adı venlmekte, taşıdığı sorunlann da cıddı olduğu behrulmektedır 1960 1965 donemınde kentleşme hızı ~« 5, r 1965 1970 donemınde ıse % 6 2 dir. Turkıye'de kent nufusunun artış oranı 1950 • 1960 yılları arae sında 'e 80 2, 1960 1970 yılları arasında ıse • 70 5 olmuştur. Ayr:ı donemlerde nılfus artışı ıse v *e 32.8 ve '"o 28 3'tur. Ortalama kent buyuklugu, 1935'te 33 552 ıken, 197n te jl 649'a ulaşmıstır «Ba goçler neden olmaktadır?» sorusunun yamtı şudur «Traktörün tanma girrnesıyle marjınal topraklarda yaşayan kuçük çıîtçılerın rekabet olanakları ortadaiı kalkmış. bunların yarıcı, maraba, işçı olarak buyuk çıftlıklerde çahsabilrne durumlan da sarsılmıştır. Boylece, nufus patlamasınm da sayıca arttırdığı aıleler kademelı bir bıçimde kentlere dogru goç etmışlerdır. Genislemış ve ucuzlamış ulaşım ağı da bu goçu adeta tesvık etmiştır. Göç eden kütleler kentlerds yığınlaşmışlardır. Bu gruplann kentle ıntegrasyonu sanayılesme asamasına ensei rıetropoller dışmda, bugüne değm tamamlanamarnışfır. 1960'dan sonra dış ulkelere yonelik ışguctf aJomı bile yığılma olaymın hısmı kesememi?tır.» Devlet îstatıstık Enstıtüsu yayını olan, «Tur kije'de Toplumsal ve Ekonomık Geiışmenın Ellı Yılı» adındaki yapıtın açıklaması bu. B Ve Almanya'dakj Türkiye.. Kjrsal kesımın ıterek kerrlere goçe zorladığı ınsanlar buralara da sığmadı. Yurt dısına goç başladı. Başta Almanya olmak uzere Hollanda, Fransa, A\usturya, Belçika, Isvıçre. Isveç Ingıitere, Danımarka Türk ışçılerının gıttığı ulkeler oldu. Otobuslerle, trenlerle, uçaklarla almterlerıyle ekmekierini kazanmak ıçın gıttıler Bır mılvon kışı dışarda şimdı Dılını arlarnadan, >oİjnu, yordamını bılmeden oralarda vasamaya çalışan bır milyon kişı. Şarkılar soylendı onlar ıçın, şıırler yazıldı. pıyesjer oynandı nu'uklar da çekıldı bu arada. Gıdenler ayrı dertlndı. kalanlar ayrı Kalanlar, gıdenlerı kurtulmus sa\ıyordj. Onlar da, Iş ve Isçi Bulma Kurumunun kapılarında, kaçak ışçı gonderenlenn tuzagında bır çıkış yolu anyorlardı. Gidenlersc orada tam bır küitur j'abancılaşmasz yaşıyorlardı. Kendı aralannda toplaşıyor. türkulu, memleket yemeklı, gurbet dolu «kultıir adacıklan» oluşturuyorlardı. Hastalıklan derttl, jasamalan derttı. coc'Jklannın etıtimi dertti. kalmalan derttı, donmelerı derfi, kurtuluşlan da ıste bovle dertlı bır kurtuluştu Gerıde bıraktıklan kadınlar çocuklar ayn bir sorundn. Daha uzanamadıftımız bır sorun. Ne yaparlardı bu kadırslar, ne yapar'ardı Zorla Göç.. însan değişiklıkten hoşlanır demiştik. Ancak, bu hoşlanmanın temel koşulu, bu değışıklığm kışının ısteğıyle olmasıdir. Göç gı'm, her şeyin degiştigi bir olayın, hem de lnsanın lsteği dışında, zorla olması; kışiyı çok tedırgın eder. Onun içın de, konu, insan sağlığı açısından, hele sosyal tip açısından büyuk bır önem taşımaktadır Gerçekte. Türk toplumu uzun bır süredır göç durumundadır. Bu goçun bir bölümıi kbyden kente, bir bölümü de uikeden dış ulkelere dogrudur. Iç göç denılen, kırsal kesimden kentiere yonelık aoç olayı, 1950'lerden sonra behrgın du. ruma gelmıştır. Köyden kente göç. büındıgı gıbı, Sonuç Turk ınsanı. 1950'lerden berı artan bir hızla goçe zorlanmaktadır. Koyden kente goçenler «kentlerdekı koyler>ı, yurt dışına goçenler dışardakı «memleketıı. oluşturmakta'ar Bu goçu zorlayan neden temeldekı kapıtahstleşme surecıdır. Sosvoekonomık japıya bağlı bu bozuk duzen sürun gıttıkçe bu goçun durması beklennıez Buyuk kentlenn gecekondulannda, dış ulkelenn gıiç koçuiiannda jaşam savaşımı veren bu m'lyonlarca ınsanın tedırgınlıgı bilınmektedır Çozu'T! de. gunluk snasal tartışmalanr. oteslndekı gerçektft, ulkenin sosyoekonomik yapısının degışrresmde bulunacaktır. Toplumdan Bir Kesit.. OKTAY AKBAt Evet Hayır TARTIŞMA Şevket Süreyya Aydemir'i anarken Şakır şakır ışleyen daktılo tuşlarının seslerı l«a kapıdan duyulurau. tçten bır gulumse mejle karşılar, insan sevgısıyle dolu yuregının turn sıcaklıgıyla elımızı sıkar, genışce bır salona alırdı bızı «Omracak bır şe\Ier bulun çocuklar» der dı Salonun duvarlan tavana defın petekpetek kıtap ra/lanyla donanmıştı Yerdekı haluım, sandaiyelerın, koltuklaruı. ortadakı buyuk çalışma masasının U5*ien bastanbssa kıtaplar. dergıler, kâgıtlar, bel geler, mektuplar, gazetelerle dolu olurdu. Bunlan arahyarak oruracak yer bulurduk Nâzım'ın, saçiarı dalga dalga alev yıgını gıbı guzel bır portresı duvarda hep aynı yerde asıh dunırdu. Evet buyüfc yazar. duşünür, sraştırmacı ve gazetecı Şevket Sureyj'a Aydemir'i yıtırelı bır yıl olmuş . Anısı ıçin bır kitap bıle yazılmadı. Gazetelerden bazılannda çıkan uçbeş yazı da olmasa olum yıldonumUnü de amsamayacaktık Son gıttığım.ızde bızımle uzun uzun soyleşmıştı. RusyaKafkasya gezısınden yenı dönmüş tu. Busya'dar. bırkaç çuval kitap, dergi, gazete, mektup, res mı yazışma toplayıp getırmıştı Bunlar Enver Paşa adlı yapıtmın kaynaklan olacaktı. Kendısme Kafkasya'da armagan edıien ozgtın, yerel ışlemeli bır cuppeyi gıydi Resmim çek tık Çocuklar gıbı senndı. Son radan bu resmın en guzel resımlerinden bın oldugunu bize soylemıştı. O gunler 12 mart 1971 rejimi nın ortalıgı kasıp kavurduğu gunlerdı. Tum ılerici yurtsever »ydınlar gıbı Şevket Sureyya Ayrtemır'ın de yakasına yapışmışlardı Şevket Süreyya Aydemır en azından sıtaydnetim savcılüdannda manevi bır ışkence altında bulunduruluyordu. Hıç unutmam; bır gun bılmen bır yuzbaşı savcının kendısını sorguya çektıgını, suç unsurl&n bulamayınca sav cımn 9 bu kez «Senın duşüncen nedır » dıye sorduğunu. kendı sınm «büımsel sosyalıstım» dıje yanıt verdığmı anlatmış ve acılı bır gulumsemeyle surdur müştü konuşraasını: «Bılunsel sosyalızmm ne oldugunu bılmıyordu. Smırlendi. Yapacağı, soracağı bır şev de kalmamış tı Beni «Allah canmı alsın, Allah belânı versmde kurtulalım semn elmden » dıye azarladı » Çok çalışırdı. Anlattıklannı belgelendırirdı Bırkaç gozluk kullanırdı. Üçdbrt ay öncesinden haber alamazsa tüm zamanı dolu ve önceden planlı olduğundan randevu veremez di Gençîerı de severdı. Kendısiyle gonismek içın can atardık. Söyleşılerimızın sonunda zamanı dolunca « Hadı çocuklar annenız sua rnerak eder ya da acücmışsımzdır, yemeğe geç kalmayın, bıraz dolaşuı da temiz hava aiuı» derdı. Karşılıklı gulüştlrduk. Gıtme zamanımızın geldıguıı anIardık. Istemeye gıtmek içın kalkardık Tum ısranmıza kar şın mutlaka bizi dış kapıya de gın geçirırdı Şımdı anılaruıın sıcaklıgıyl» yaşıyoruz. «Tek Adam», ntkıncı Adam», «Menderesın Dramı», «Enver Pasa». «Su\u Arayan Adam». «Kahramanlar Dogmalıydı» gıbı gerçekten çok değer lı yapıtlar bıraktı geride. Bu yapıtlan, dusuncelerı, yazılarıy la aramızda yaşıyor örellıkle her Tıirk yazannın bılinen çılelenni çekmek O'nun da yaz gısıydı dogal olarak. Toprağı bol olsun. Izzet DOG4N Ordu «Niye hükümet btrf düşünmüyor? Niye mflletitı! düsünmüyor? Btrl neden düşünmüyor? Bizl denize ml dökecek? Nereye ddkecekse döksun. Şu blrim ekmeğimizi versin. Vall»h canımdan bıktm. Kendimi denlze atmak gözftme göriinüyor.» Hep bövle derler o katunlar Yorgun bitkln dönerler lften. Bir yerde işçidirier, kapıcıdırlar, ev işlerütde Tarduncıdıriar. Kocaları hastadır, işsizdlr, kahve köşelerinde, tek odalı kondunun bir ko^esinde, kapı önünde pinekler. ofiar çekerek, sigara tnttürerek, çocuklara, kanya bağırarak, 1*man zaman döverek.. Yedi kişi. Iki çocuk Ukokulda. Üçfi evde Bir knndıı, lek odalı. Ne yuz numara, ne ban^o. tstelik de değerlenen topraklara uşuşen kooperatifler. inşaatcüar. mfiteahhitler. «On beş jildır burda oturduk. Şimdi kooperatir erleri yüacağım diyor, ister çıkın. ister çıkmaTin, zenginler apartımanlar yapıjorlar, bize de kat vermlyorlar, çoluk çocuk at yataklan dışan, çıkmam diyomm, öldürün, knr^una diıin, yıksca^ız da yıkacağlz, divorlar.» Bir lisenin on beş on altı yaşlanadald öğTencllerl jritmlşler bir gecekondu bölgesine, ev ev dolaşmışlar, bantlar doldurrauşlar. lyi durumda ailelerin çocukları, sinemaya, çava maça, eğlenceve çitmemişler, gecekondu semtlerini dolaşmak, gozleriyle gdrmek, kulaklanyle dnymak istemlşler burnumuznn dibindekl ferçeklerl .. Hep geçlp dönülür bu koskoca yoksul kentlerin önunden, arabalarla l'zaktan förünür insanlar, ercikler. Ne yışanlılar lardır, ne acılar \ardır oralarda! Susuz, yolsuz, UTgarlığın her turlü olanağıadin yoksun binlerce binlerce yuva Bir de krzıyonız gençlerimize, nlye ilgileniyorlar topltım sonmlarıyle, niye >alntz derslerine çalışmıyorlar, size mi kaldı bu toplumu düzeltmek? dl\e soylenlyornz Aksayan çok şey var bugiinkü toplum düzeninde. Bir ysnda yoksallar, bir yanda zenginler, arada da günden güne yoksullnk çiıgislne diîsen orta halliler .. Bu çelişiklik içinde gel de yalnu dersine fab?, yıım gözfinü acılarat «Kocam on iki yıl çalıştı. sonra işien çıkardılar. Yirmi bin lira verdiler. Bir >ılda ekmek parasına gitti. Ben yedl yüz lira maa? alıyornm. On beş ekmek giriyor bnraya. Yedi klşinin boğazma. Pazara çıkıyomm, ell boş dönüyorum. Üç aydan üç aya bir kilo et alıyorom. Bir Idlo balık için dolaşıyorum. Çocnklar donsuz geziyorlar. ÎH yıldır çocufun kıçıoa külot girmedi, çorap jpvmedl ayağına, yahn ayak dolaşıyor, komsular lentrtnler soruyorlar, kızım çocuğnn bacağına nlye külot giydirmiyorsun? N'asıl yedl yüz lirayla, kendime nü, çocuklara mı giydlreyün, yedireyim. Beş liralık tülbenti başım» geçlriyorum. Ne yapayım dilenmeye kadar dıişeceğim. Bu sefer hükümet dllenmek yassk diyor. DUenme, ama aç kalırss Insan dllenir.» Banttan bir erkek sesl duyuluyor birden, «Biz yapanuynt.» Yanl, biz dilenemeyiz diyor erkek. Işsiz güçsüz belkl de çaresiz evde oturaa erkek .. Kansı üç apartunanın merdivenlerinl silecek, bilmem kaç katın kömürünü, odununu taşıyacak, ahş verişi yapacak, yedi yuz lira alacak. Beş çocuğa, issiz kocaya ve kendlsİDe bakacafc bu parayla.. «Çocuğun ağzı bademclk doln. Yemek yiyemlyor. Beş yaşında, iki yaşında gibi. Doktora götürüp gösteremiyorum. Çocuk o zaman iyileşir, adam olur, büyür bana bakar. Doktor görmezler, vitaminli ilâç gönnezler, bir Mlo elma alıp yediremem bu çocuklara. Küosu beş lira. . On iki yaşındaki kızun, anne ellerin evinde elektrik, televizyon var diyor, biz niye fazla para alamıjoruz, babam niye çalışmıyor? diyor. Ellerin kapısmda itişe kakışa tele\izyon seyrediyorlar.» Burnumuzun dibinde oltıyor bunlar. Bn yaşamlar çozümüzun önunde. Sosval güvenlikten, sosyal haklardan. sosyal sigortadan yoksıuı nıce ytğıniar var. Nerde sendikalar, partiler, şunlar bunlar? Gerine gerine söylev %eren politikacılar? Kbylerden kentlere akıp gelen yüıbinler, milyonlar kendi baslarının çaresine bakıyor. Tülarca sürünup, «onra bir yolunu bulup paçayı kurtanyorlar kimileri Ama pek çoğu yoksulluktan yoksulluğa, ordan da kotu yollara düsuyorlar. Okumasız yazmasız bilinçsız yığınlar bü>üdükçe bü. jüyor. Bunlar sınıf dısıdır, açıkgözlüklerle bir an once birşeylcr kapmak eğiliminde «lumpen»Ier bu ne olduğu beUIsiz kişılerden oluşuyor. Gorüyorlar zenfinlikleri, yasam Kiizelliklerini, çahşmak olanağım bulamıyorlar, ama üçkâğıtçılık, açıkRbzluk, jasa dışı yoUardan yukselebilenlere benzemek istiyorlar. «Istanbul'a geldik, Istanbul köyden betermiş» diyor çığlık çığlıça bir kadm . «Faldr olduksa Allahın kuln değil miyiz? Çalısmava gittiğim evlerden beş günlük makarnayı naylonlara koyup getirijorum. Yolda ellerinde dolu torbalarla gidenleri görüyorurru» Sonra hep şu soz, hep şu sesleniş. çaresizliğin baş vurma yeri, hukumet kapısı .. «Kendimi hükümetin önüne gidip atacağım. Beş çocukla, ne yapayım, ister oldüriın, ister asın diye.» Evet, tatsız şeyler sundum bngün size. Lise öfrencilerf, henı de belirîf bir düzeyin üstündeki ailelerin çocukları gitmişler kondulara, konusınalar, dinlemişler. banda almışlar acıları, gerçekleri .. Kendi sınıflannda, evlerinde dinliyorlar, dinletiyorlar. Bir toplum kalkınması böyle olur, vuksek yerdeki polirikacılarla değil, yurdunun, ulusnnun biiyük çofunluğunu düşünen, knrtarmak isteyen. bunun fçin de lyi yetlşmek, iyi öğrenmek, «gerçek ulusçuluğun» ne oldufunu bllmek çerektlçini anlayan çençleriyle, yannlanmm d»ha lyi temelîer üstüne knrmak zorunlulııçnnu bilen aydınhk kuşaklariyle .. Bir kesit işte. Sesll bir toplum kesi«. Büyük kentlerde yaşayan kondu halkmdan bir iki kadmın çığlıklan... Gerçeklerln tokadını yüzümüze çarpan sesler... lrleşik Amerika, Batı Avnıpa ülkelerinde komünistlerin hükümete katünularma karşı çıkmıyacağını açıklamıştır. Vaşington'da dozenledıği basın toplantısında konuju ele alan ABD Dışişleri Bakanlığı sozcüsunün gorüşü ild bolumde özetleni>or: 1) Batı Avrupa'daki komunıst partılerıne defgin sonınlar, o ulke halklannı ügilendirir. Amerika, bu konuda ulkelerin içislerine karışma.M duşünmemektedir. 2) Ancak demokratik llkelere sajgılı olnuyan partilerin Avrupa ülkeierinde jonetime çeçmelerine karşı Amerika kayıtsız kalamiyacaktır. Bu durumda ABD ile sozkonusu ülke arasındaki ilişkiler boTOİabilir. • Yukandald haberi okman sıradan bir kişi, ABD'nin ozgürlük ^e demokrasi meraklısı oldugunu sanabüir. Oysa dun^anın lıer ^anında ABD'nin dupedüz ozgurlük ve demokrasi duşmanlığı japtığuıı artık çoğu klşı biliyor. Arkadaşunız Ali Sirmen, son çünlerde bu konu ustune çeşitli \azılar jazıp, Unmıı enine boyuna açıkladı. Carter jonetuni insan lıaklarına ı t demokrasive saıgılıymış gibl gorunujor; ama ıki \uzlü bir politika güdınor. Yunanistan'dan Filipinle! c ' e Ar;jntin'den Silî'je degin dumanın her >anında karanh'. dikta rejimleri Vaşington'un desteğini arkalarııui.ı Inılmuslardır: bulmaktadırlar. DiiD>a uluslan \e halkları uyandıkca bir gerçeği daha iyi kavnyor: ABD, maziurı ulkelerdekl bağımsızlık eylemierine ve demokratik duzeniere karsıdır. Pekl, şimdi nasıl olmor da a.tnı Amerika, Batı Avrupa komunistlerine hoşsoruyle bakabiliyor? flk elde denebilir ki, artık Batı Avrupa komıinist partileri değişnu>tir: sosyal demokrat çızgive yaklaşmışlardır. Çogıılcu toplum duzenini. çok partili sivasal si<;temi. in'san haklarını benimsemişlerdır. Boylece ozgurluğe pek duşkun ABD için artık A\nıpa komünizmi sakıncalı bulunmu\or Yeterli savılabilir ml bu açıklama? \BD. bırakınız komuni7mı, demokratik so!a bile hosgorujle hakanınan bir ulkedır. Vaşington, .\Iman Sosjal Demokrallarıvla eJeledir. Çunku Almanva'da ortanın solu, Amerikancıdır; antiemperyalist değildir; dün\a empervalist duzeni içinde >aman bir işleıi surdurmektedir. A\rupa'nın çoğu sosval demokrat partisi. ainı çizgidedir. Guney Amerika, Afrika veya bir Asya ülkesinde ortanın solunu niçin \e ne zaman duşman sa\ar Amerika? Konuyu aydınlatacak sonı budur. Vçüncu dünya ülkeierinde sosyal demokrat akıra antiemperjalist niteliğe buründüfü zaman yervüzundeki emperyalist düzene ters düşer. İşte o zaman Vaşington'un çıkarlarına çomak sokulmuf demektir. Iktidar, ister askeri olsun. ister sivil olsun, ister seçimle gelsin. ister darbeile pelsin: önemi yoktur ABD pözünde. O kumaşın hanfi fabrikada dokunduğuna önem \ermez; rengine bakar. Bu yuzdendır ki, Güne> Amerika ülkeierinde demokratik sol iktidarlar birer birer devrildiler. Tüm Güney Amerika bupun *ağcı ve Amenkancı askeri dikta rejünlerivle vonetilraektedir Övlevse Avrupa komünist partilerinin özgürlükçü olup olmamalan Vasınftnn için bir sorun deçildir. Hele A\rupa halklarınm özçürlüğünö Amerika'nm düşundüğu yolundaki bir sav, herseyden önce gulünç düşecektir. ABD yeni yonetimi, konu>a şımdi hanpi hesaplarla vaklaşıvor? «Euro komünizm. denen venl akunın yervÜTÜnan düzeni içinde değerlendirilmesi ayrıca eie ahnacak karmaşık bir konudur. ABD'nin Carfcr vönrtiml, ya veni bir sha.sal mane\ra yapıyor: % eurokomunizmin ehlileştlrilmesi a gerektiği inancmdadır: ya da Avrupa'va Amerikan müdahalesinin sakıncaiannı dnsünmüş olacakttr. Yok^a Doğu A\rııpa'yı Soıretlerden koparmak için curokomunizmi kullanmayı mı tasarlamaktadır? • Düzen bozukluğuna somut bir örnek Sayın DP Genel Başkanı Fer nıh "BozbeyU CHP'nto düwn degışıklığını elestırırken kısaca «Düzen, ruzam demektır, du zen (nızam) vardır, ancak bu nun uygulaması bozuktur » de mek ıstedı TV konuşmasında Oysa A dan 2'ye dek duzenın bozuk oldugunu yıllarca bnce dıle getırmıştı rahrnetlı Dr. Re fık Saydam. Gerçekten düzen bozuktur ve hem de çok bozuk. Bunun ıçm somut bır or nek vermek ısterım. Bugun lutfen Istanbul'dakı Devlet Hastanelerıne muayene ve tedavı ıçın bır vatandaş ola rak başvurunuz Eğer yoksul ve GARÎBAN isenız. hastanede bırıru tanımıyorsanız yandımz sıra beklemekten. Bunun ıçm çok yoksul, ganban olma ya da gerek yok. Tanıdıgınız. yakınmız, dostunuz yoksa I. de recenın 4 kademesıne yuksel rnıs bir memur da olsaruz yine sürünününüz hastanelerin onünde. Bununla doktorlanmızı, has tane personelını, hastanelerımı zı yermek, suçlamak ıstemedıgımı kesınlıkle belirtmek ıstenrn. Doktorlardan kırmlennın büyük bır özveri ıle gorevlenni sürdürdüklerinl yakından gormüsıizdür. Sağlık Bakanlıgımız var, has tanelerımız var, doktorlanmız da var ama saglık islerımiz (dü zenımız) baştan basa bozuktur. Bakımz nasıl: Halkımızın buyuk çoğunluğu yoksul ya da dar gelırlıdır. Bunlar, Devlet Hastanelerınden baska yere baş vuracak parasal guçten yoksundurlar. Hastane lere yardım \e katkıda buluna cak maddı olanakları da yokr ur Hastane kapılannda olecek de olsalar sıraya girmek, beklemek zorundadırlar. Halkımızın geri kalan bolümu zengmdır. Özel hastaneler de, Batı Ülkelerınde parayla ve rahatlıkla kendılerını ıy.leş tırebılırler. Bunlar paralannı yabancı hastanelerıne akıtırlar ve gormezler gariban hastanelerinın ne durumda oldugunu. Yukseic düzeydekı yonetıciler ve yandasları ıçın de hastanelenn kapılan arkasma kadar açık oldugundan onlar da bilmezler halkın hasta kuyrukiarmda ne çektiklerinı Ve «ekmek yoksa pasta yesınler.» der ler. Umursamazlar hasta halkın hastane kuyruğundaki acılaruıı. Işte size bir düzen bozuklugu, çogalt çoğaîtabıldığın kadar bu kokendeta duzen bozuk luklanra. Hastalar üzenndekl bu oyun lar, bu aynmlar, ba sosyal esıtslstikler duzen bozııklugundan dogmuyor mu? Hastanedekııer olureesıne çalışjyorlar, gorevlerıni yapıyorlar (uygulu yorlar) ama, duzen (S3yın Boz beylı'run deyımi ıle usul, nızam) bozuk olduğu içın tum yoksullar, dar gelirliler, ölmez lerse, günlerce hastane kuyruk lanr.da bekiesıyorlar. Dogru değil mı11 Evet bu ger çeğe doğru dıyebılmek ıçin yoksul, dar gelırli hastalar gıbı hastane kuvrukiannda bekleşmek, bu acılclı durumu yasamak gerek İşte o zaman belki duzen degışıklıgıne inanırlar a yakîarı yere degmeyen politıkacılanmız ve yonetıcılerımız. Bagdat Cad. 22S/4 Kızütoprak tstanbul ıhsan BAYKAL Olayın asıl önemli yanı, bizim İçin başka noktada vurtulanıvor. Amerikanın Avrupa'ya yeni yaklaşunı, zenginlerin komünistliğine bile bir aşamada eyvallah dendiğinl göstermektedir. Içuncü Dünyanın mazlum ülkeierinde ise Amerika demokratik sola bile hosgörüsuzdür. Boylece Carter, siyabbeyaz ayınını (rJbi Avrupa Ue Lçüncü Dünya'yı da ayınyor. tsterdlk ki Amerika, Üçüncü Dünya'nm mazlum ülkeleri Için Batı Avrupa ile eşdeğerli ve eşanlamlı sözler söyllyebilsin; dünyanm taer yerinde aynı kuralı savnnop, yoksullarm da içişlerine kansmayacağmı vurRulasın. Yoksa çağımızda o/çürlükler gibi, komünizm de Batı Avrupa zenfüıüklerine özjıi bir lüks mü sayılacak? şaıııııııııııııııııııııııııııııııııııiiiııııııııııııııııiiiııııııııııınınıiHiııııu | | | CUMHURiYET HALK PARTiSi GENEL BAŞKANL1GINDAN BiLDiRiLMiŞTiR 1 1 | I CHP 11 ve îlçe İ Başkanlıklarına | Duyuru E E = S E ş = E E S E E E E E = E E = E E = E E ^ 1 îlçeler, 30 nisan saat 10 00'a kadar sckiz örnek olarak hazırlayacaklan aday yoklaması parti seçmen kütügünu aynı gun saat 10 00 ile 18.00 arasında, askıya çıkaracaklar \e bu sure içinde yapüacak itırazlar, aynı gun sureklı toplantı halınde buluaacak olan Uçe Yonetım Kurulunca karara bağlanacak ve bu kararlar ilçede üân edılecektır. 2 Ilçe başkanı veya görevlendıreceğı kımse 11 Nısan gunu sababı yedi omek seçmen kutügü ıle varsa ıtırazlan ve ıtirazlar üzerine verüen kararian II Baskanlığına elden getıreceklerdır. 3 11 Yonetım Kurullan 13 Nısan gunu sureklı toplantı hahnde bulunacak ve ılçelerden gelen kıituklerı inceleyerek 11 Nısan aksamına kadar îl Başkanhgına yapılan ıtirazlan karara bağlayacak \e gereklı gorduğu başka düzeltmelen yaparak kutukleri onaylayacaklardır. 4 Onaylı kürüklerden bir örneği ılde kalacak, birer ömek ll Başkanlığınca Genel Sekreterlige derhal postaianacaktır Kalan beş ornek Ilçe Başkanı veya gorevlendırd:ğı kımseye ımza karşıhğı verılerek ilçeye en geç 12 Nısan akşamı gönderilecektır. 5 Üçe Başkanlan Yönetim Kurulunca onaylanan kürüklerden dört ömeğini aynca mühürleyip imzalayarak 13 Nisan Çarsamba günü saat 17.00'den önce almdı belgesı karşılıgüıda tlçe Seçim Kurulu Baskanlığına vereceklerdır. Son omek ılçedekı dosyasında saklanacaktır. 6 Gereğınin titızlikle uygulanmasını nca eder, say | 1 | E E E E E E E E E z: E E Ş E E E E E E S S S E S E ACI KAYIP Demz Yollan îzmir Şubesı Muhasebe Müdürlennden merhum Suleyman Ener'in efl, Vtlk. Müh. îlhsn Ener, Bena! öz«ralp ve Dr. Işın Demırkent'in sevgılı armelen. Beiır Eronat, Mehmet Eronat, Rukıye Yalın, Sabıha Akdag, Ethem Eronat ve, Mesude Turkmen'ın ablaları, Bılge Ener, Yük Müh. Celal Özeralp ve Nezıh Demırkent'in kayınvalıdelen, Türesel Ener'in babaannesı. Dıdem Demırkent ıle Zeren ve Güldehen Ozeralp'ın annearmeleri, Rabia ENER 8 4.19T7 cuma g^ınü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. C«naze«i 9 4.1977 curaartesı günü (bugün) Camıinâe kılınacak oğle namazını muteakıp KumeUiusan'ndaki aıie kabristanına defnedılecektir. Allah rahroet eylesın. 9U» AiLES i NOT: Anra edenlerln Ttirk Eğitün Vakfma bağış yapnulan rica olunnr. sunarım. Ş | E = Bülent ECEViT Cumhnrfvet Halk Partisi Genel Başkanı | E = ACI BİR KAYIP Çatalca eşrafmdan kıymetH büyüğümüz, babamıs, kaympederimız ve dedemiz; Türkiye Şelter Pabrlkaları ilk ziraat orgütu mensuplarından Çıftçı. rîfnfiıtıııı ıııınıııııııııııııırırııııif ıııııııııiMiııııııııııııııiiiııııııııtıııF (Cumhurıyet 3308) TOPLU SÖZLEŞME İLÂNI Sendikamız (IBM) Turk Lımıted Şırketi ışyerinde çalıçan üyeleri adına toplu ış sozleşmesı yapacaktır. Keyfıyet ışkolumuzda kurulu sendikalara 275 sayılı yasa uyannca ılânen dujoırulur. A. Şahabettin (Şahap) EGE Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 9 nisan 1977 cumartesı günü ıkındi namazını takiben ÇATALCATAA Perhatpaça CamllndeD alınarak kaldırılacaktır Dost ve yakınlanmıza duyurulur. EVLÂTLARI DA>UT VE GEIİNLERl FERHAN SENER ADNAN ŞENER, ARIF EGE AYHAN EGE, GtNDCZ EGE ÇAĞLAYAN EGE VE TORÜN1ABI Istanbul Barosu Başkanlığından DUYURU Baromuz «Cumhurbaşkanınır) Yetkıleri» konusunda bır panel duzealemıştır. Panel, 9 Nısan 1977 Cumartesı gunu saat 14 00'de (BUGÜN) Baro Konîerans Salonunda >apılacaktır. Eski Anayasa Mahkeraesı Başkanı Muhıttm TAYLAN, bu toplantıya bir bıldırı sunacak ve konu tartışmaja açılacaktır. Önemle duyurulur. ÎSTANBUL BAROSU BAŞKA>XlGl Konuşmacılar: Prof. Tank Zafer TUNAYA Doç Dr. Erdoğan TEZİÇ Baro Başkanı Av. Orhan APAYDIV Bil I ! SINDiKASI GENEL SEKRETER GENEl BA5KAN ÜLGÜN ALPAGUT JANSAL ONGAN Cumhurıyet 3306