Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖII OJHHUBlm 6 JUIAT 1*77 YokiJTM... SAM YELİ Yâzan: Mehrnct SELÂHATTiN 41 Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca YAŞAR KEMAC Çocuktu Ardamıyordu dünyanm nasıl korkunç bir yer olduğunu. Bir gun yaşamın ajırlığım omuzlarında hissedip, elı kolu bagh, bir sey yap&maı hallerle karsüaçabilecegıni düsünriükçe içını hafakanlar basardı babanın. Sılunbsı büsbütıin ırtardı. Yaşaraak isUyordu Fahn. Onlan büyütüp mutlu olduklannı pörecei hale gelinceye kadar yaşamak ıstıyordu. Olümden çok korkar olmustu. Bazen sıkıntısı artıp kalbınde sıkışmalar hissedır.ce, doğru doktora koşar, bir şeyı olmadıgını ögreninee ferahlardı. Sonra asabıyecilere gitmeye başladı. Günde bir avuç ilâç 3 uuyordu. Sersem gibi yapardı ilâçlar onu. Araa, sıkıntısını bıraz iıalıfletiyorlardı. Her doktordan dönüşünde karısma: Hiçbir şeyim yokmuş, derdl Rsyhan da açılır, ferahlardı. Kocasının endişeleri ona da geçmişti. Kaynanasırım ölümüyls busbutün desteksız kaldığını hissediyordu. Ne kadar sakın, kımseye ezıyet çektırmeden göçüp gitmiştı bu dünyadan. Artık, ikindileri semaver kaynamıyordu evlerlr.de. Onunla oturur, sayısını kendılerınm de şasırdıgı, bardak bardak çay içer. konuşurlardı. «Omrünce ne gördü şu kadın?» diye düşünüyordu. Sevmiş, sevdiği adam kısa zamanda yüz çevirmişti ondan. Ortakla yaşamış, kocasının hovardalıklanna goz yummuş, ölümüne üzülmemişti bile sevdiği adamın. Belki de çok üzülmaştü. Pakat, kimseye belli etmek istememışti. Ölüm haberinı alınca tertıplediği eğieneeyı, Keremin çok ufakken evdekilerden bırme kızdığında. eline makası alıp gizlice perdeleri kesişıne ber.zetirdi. Bir nevi hınç almıştı, kendine göre, erkegınden însanIr.n anlamak kolay değildi. Ne düşünürler. ne hıssederler. bılmek oianaksızdı. Acırdı kayınvaldesine. Hatırladığında üzülürdü. Genç klzını evde uzun rnüddet tutmamak için, bir müddet sonra, yine sinemaya gitmeye başlamışlardı. ölenle ölünmüyordu. însanlar eksılse de yasam devam ediyordu. Doğa kanunuydu bu Însanlar doğacak, büyuyecek, ıhtıyarlayacak, sonra geldikleri gıbi gideceklerdi. Vakitsiz ölüm acıydı. Kocasını, yahut çocuklarından birinı kaybetmesi korkusuyla böyle düsünürdü. Ne vardı su dücyada? Hiç. Bos bir bogusma, elem, keder. «Acaba yaşam herkes için böyle mi?» dive kendine yorardj. Etrafına bakar, gülen, keyifli, hayatlarmdan memnun yüzler görür, düşüncesinin yanlış olduğunu anlardı. Herkes böyle değildi. Galiba hisli insanlar çekiyordu şu dünyada Alemin umursamadıgl en ufak bir olay, kan kocanın günlerce kendilerine gelmemelerine yetip de artıyordu. Yaşamı kendilerine zehir ettiklerinin farkmdaydı lâkin, ellerinden bir şey gelmiyordu. «Kocam kuvvetlı olsaydı bari» derdi bazen kendine. Onun zayıflığı güvensizlik hissi uyandınyordu kadmda. «Allah vere de çocuklanm bizim gibi olmasa» derdi. Onlara belli etmezlerdı zaten iç ilemlerıni. Pınl pırıl dünyalannı karartmaya haklan olmadıgını ıkisi de biliyor, onlann yanında sevinçli, mutlu msan pozuna bürünüyorlardı. Üstelik guçlü görünmek zorundaydüar onlara karşı. Fahn de, o da bu işi iyi becerıyorlardı doğnısu. Ama, ne kadar belli etmemeye çalıssalar, çocuklann onları anlayacak yaşa gelâıklerlrji bilmiyorlardı. Bunun için, Kerem hanç, evdekılenn hepsinin yüzlerindeki tebessüm yapmaycu. Bazen, kızının tekrar hastalanarak öleceginl kurar. sabahlara kadar uyuyamazdı. Çok dıkkat etmeliydi, iyı bakmalıydı ona. Tıtrerdl bu yuzden kızının uzerine. Bir gün sınema dönüşü, arkalanna uzun boylu, »anşın, yakıpklı bir kaptan takıldı. Çekingen, pek efendiceydi delikanhnın hareketleri. Onlan çok uzaktan takip edi\xır, bilhassa etraftakilere belli etmemeye çalışıyordu. Kızla gözgöze gelmişlerdi sinemada. Pirbirlerinden hemen hoşlanmışlardı. Onun içm Nilüfer, bu seferkl takipten hiç korkmuyor, âdeta hoşlanmış görünüyordu. Ara sıra, annesinin gözünden kaçtığını sandıgı, bakıçlar atıyordu arkasına. Bir ara Reyhan: K12, dedi. Kız bakma adama. Ümit rerme. Kımin nesi olduğunu bümiyonız, başımıza iş açmasın sonra. Yok anne. öyle adama benzemiyor. Terbiyeli davranıyor. Alerin sana. Dernek insanlan bu kadar kolay anlayabiliyorsun? Aman anne, sen de her çeyi fenaya yoruyorsun. Peşimize takılan ılk adam mı o? Ümidini kesinceye kadar biraz egleniriz. Erkek delisi görünmek istemiyord'u annesine ama, düşlerincle yasattığı adama pek benziyordu bu delikanlı. Lâcivert üniformasının içinde ftlinta gibi duruyordu. Subay elbisesi değildi üzerîndekl. Olsa olsa kaptandı bu. Kolunda sarı şeritten bırtakım işaretler vardı. Bu konuda en ufak bilgisi olmadığı halde, genç kız ona, kaptan sıfatını yakıştınvermışti. Adam, evlerinin önüne kadar izledı onlan. Sonra, sokakta bir iki tur atü. Daha fazla dikkati çekmemek için, karşıdakı kahreye girdi. Pencerenin önündeki roasalardan birine yerieşti. Buradan, kızın oturdugu evi rahatça gözetleyebilecekti. Kahvedekller, komşu kıza. yeni bir talıp çıkrığını hemen anayıvenni?lerdi. Nilüferin namusundan şüphe etmedikleri içm, kaptanın da, tıpkı ötekiler gibi, birkaç gun gelip gıMkten sonra. kayıplara karışacağını biiiyorlardı. Bu ytizden fazla umursamadılar. Kız çokgüzeldi. Onu görtip de beğenmemek olağan dışıydı. Mlüferi b u S ^ n dolayı suçlamazlardı. Gelenler terbiyelerini mulaiaza ettücerı sürecıPses çıkarmarlardı. Toksa, komşulanrun lamusunu koruyacak bileğine kuvvetli delikanlıyla dolujdu kah«re. Ne Tarki bu seferid genç ötekllere pek benzemiyordu. Güleç yuzlüydü. Kısa zamanda kendini kahvedekilere sevdireoek kadar ınsancıl, akranlanyla dostluk kuracak kadar sokulgan, »aşlılara kendini sevdirecek kadar da becerikliydı. Kahvedekilere tavla, kaptıkaçtı. pişpirik oynayacak derecede samimileşmiştı. Hem de kısa zamanda. Şimdi herkes onun Yüksek Deniz Ticaret Okulundan diplomslı, dıj hatlara sefer yapan bir yolcu ^•apu^unda Uçüncü kaptan olduğunu biliyordu. Ihtıyar bır anasmdan başka kimsesi roktu. îçteniikle, haystının bılinrneyen köşesini bırakmadığınian kahvedekilerin sevgısinı ka2anıvermişti. Gemisi yakında, ylrmi gün sürecek bir yolculuğa hazırlanıyordu. . Yine gelirim, diyordu yeni arkadaşlanna. Onlardan bir şeye ihtiyaçlan olup olmadığını sormuştu. Hep61 sa&lıkla dönmesini dilediler. Yalnız, emekli kaymakam Galıp Bey, mifdesindeki ülsere iyi geldiğine inandığı bir ilaç ismi söyledi. . Getirirsen minnettar olurum, dedi. Bu dert beni bitinyor. Sermet, özenle Uacın ismini >azdı. . Kesinlikle getirecegim. diye »ös verdi. Yola çıkmadan bir gün önce de, hertcosle ayn ayn T«dal*?tı. Nilüfer, tam yirmi gün, annesinden gizli gızli. tül perdenin erkasından onun kahveye gelip gelmediğini gözetledi. Dışar:vla pek temaslan olmadıgı için delıkanlının çıküğı yolculuktan haberi yoktu. Onun da, digerleri gibi, ümidını keserek. uraklaşıp gittiğini sanmıştı. Geceleri yatagında hayaller kurardı. Delikanhnın. anasını yolbyarak kendisim ısteteceglnı düçünürdü. Anaaınm olup olmadı|ın: da bilmezdi ya. Simdı, bütün ümitleri uçup gitmlştt. T«m »radıgı adamı bulmuştu. O da çekıp gıtmisü işte. Filler sultanı, yunmuş armmış, tek başına önde yürüyordu Karıncalar öylesine çok çalışıyorlar, öylesine güzel kentler yapıyorlar, öylesine çok yiyecek biriktiriyorlarmış ki... «Siz karınca kentlerini taş üstünde taş kalmayasıya yıkacaksınız, ta ki karıncalar dize geleler, diz çöküp yalvaralar...» DESEN ÖIVTÜR BALCIOĞLÜ FiUERiN KARINCA OlKFLERiME YURUYÜP KEKTLERıNı YIKIP ONIİRI TUrSAK KIIDIGIDIR. Filler sultanı bir ak güvercmden de daha ak, ırı, görkemli bir fildi. Tahtına oturmus gelecek ulağı bekliyor, yerinde durarnadıgı her deviniminden belli oluyordu. Derken, biraz sonra bekledlğı ulak, ulukepez geldi. Bu kus hüdhüdlerın başıydı. Genis, ak, kara kanatlan belli ki yoruimuştu. Uzun, ba$md», boynunda bir yay gibi kabarmış keperi tunmcuydu. Tüylerı balkıyarı bir güneş ruruncusunda yalp yalp edi>"ordu. Göğsüniin irtce, garı tüyleri benekliydi. Filler sultanının bası yöresinde üç kere uçup üç turuncu h»l ka çizdikten sonra vardı, sultanın burnu ucundaiti dala kondu. «Söyle.» diye acele etti filler sultanı. «Söyle... Hoş geldin safalar getırdin .. Söyle, kanncalardan ne haber, bana iyi bır muştu getirdin mi?» Ulukepez çok yorulmuştu, kanatlarını tam dört kez gerdi, çırptı. altındaki çmar dalının japraklan tıtredi. «Sagol sultanım.» dedi ulukepez. 'Varol sultanım, karıncalardan iyi haberler var. Onlann ülkelerindc tam yedi ay kaldım. Bana çok iyi davrandılar. konukladılar. yedirdiler içirdiler, dostluk gos'erdiler. Ben bu dün yada hiç böyle yaratıklar görme dim.» Filler sultanı gürledi: «Ne biçım bir jraratıklar bunlar, ben hiç bir karınca görmedim.» «Kuçücük şeylerdır.» dedi ulu kepez, kanatlanm uç kez açarak. «O kadar küçücük yaratıklardır kı sen çok yakından bakmazsan bır kanncayı göremezsm.» «Anlat.» dedi filler sultanı. «Bana bu küçücük yaratıkiann hünerlenni anlat. Bana onlann küçük ya da büyük olmaları değil. hunerlerı gerek...» Ulukepez artık yol yorgunlugunu üstünden atmış, dinlenmiş ü. «Al gözüm sultanım seyreyle sen şımdi karıncalann hünenni,» diye şakıdı. Başladı anlat "FİL ASKERİ SON FİL DEVLETINİ KORUMAK İÇİN ACIMAYI YÜREGINİN YAKININA GETİRMEZ maga. O anlattıkça filler sultanı kerjdınden geçıyordu. Kendinden geçuor, durmadan ulukepeze soru ustüne soru sonıyoi'du. «Bır kentler ktırmuslar, hiç sorma sultanım, yerin altına . Görkemli, uygar kentler. Ambarları yıl on ıki ay yiyecek. bal, çıçek özü, tahıl, bocek ölusü dolu, dopdolu. Başkentlerini goniş ovaların tam ortalannd*, özunde kurmuşlar. Bu ovaiar Nil kıyılarından da, Çukurovadan da daha bereketli. Hele bir ova, bır ülke var, fıl eksen biter, öyle bereketli. Kuzey yanını bu ulkenın ulu ormanları kaplamış. Kaplan girse sökemez bir orman, güneyi de yıl on iki ay yemyeşıl, bütün ova yıl on iki ay ağzına kadar çicekle dolu. alabildığine bir düzlük. . Dogusu tarlalar, batısı tarlalar, can eksen biter, kuş eksen, karınca ek?en, a n eksen biter.» Ulukepe* anlattıkça coşuyor, coştukça anlatıyordu. Durmadan bır gün bir gece kanncaları. oniarm kentlerini. üîk»ierini anlattı filler sultanına. Ftller sultanı da kendinden geçmiş. bu coşku ıçindeki kuşu dınliyordu. Ulukepez, filler sultanının birden ayağa fırladığını gördü: «Bütün fillerim toplanın.» diye bagırdı. Gür sesinden dağlar sallandı. Ffller toplanmaga basladılar. Ta uzak ülkelerden bile geldiler. Toplanmaları üç gün Uç gece sürdıi. Fıllerm aşağı yukan hepsı toplanınca sultan ulukepeze: «Konuş,» dedi, «ktıçücük, bızım göremeyeceğimiz kadar küçücük karıncalann hünerlerini.» Ulukepez pervaz vurup havalandı, filler yıgınının üstünde genis geniş uçarak. turuncu halkalar çizerek anlatmağa başladı. O anlattıkça filler kendilerinden geçiyorlardı. Ağızlannın da suyu akıyordu. Sonunda sultan tepenin başmdaki düzlüte çıktı. Geniş, eskimiş tahtı oradaydı. Tahtına çökrü: «Dujdunuz mu.. diye sordu. «DuyrJunuz mu kanncalarm hünerinı?» «Duyduk,» dediler. «Bir fil, bir tek fıl, belki birkaç milyar kannca buyüklügündedir,» dedi sultan. «Öyle degıl mı?« diye de ulukepeze sordu. Ulukepez: «Belki daha da fazla.» «Ne diyorsunuz bu ışe?» dedi sultan. «N'e dıyorsunuz?» •Ne dıyelim, her şeyi en iyi sultanımız bilir,» dediler. • Haydıyin öyleyse kanncalar ülkesine. Çabuk olun...» Sultan en önde, tam onun basının üstünde uçan hüdhüdler başı, ulukepez. onun arkasında da filler ordusu yola koyuldular. Ulukepez sultana: «Benim hüdhüdlen de çağırsam nasıl olur?. diye sordu. «Belki bizim ordunun da bir yardımı dolcunur.» «Aman ne duruyorsun. hemen onlan da çağır ulukepez kardeş.» dedi sultan. «Ne demek bır yardunı dokunur, hüdhüd ordusu olrnadan, o tez kanatlı, turuncu kepedi hildhUdler obnadan ben bu dünyada ne yapabilirim ki .. Hemen çagır onlan, hepstni bilteknr.1 isterim.» «Olur,» dedi, uçtu ulukepez. «Şımdı, az sonra. hepslnı biltekmil getınrim. Sen sag olasın sultanım. Allah yolunu açık etsın. Karıncalar üstüne olan seferımiz utkuyla bitain.» «Utkuyla bitecek.» diye bagırdı sultan. Bütün filler de onun bu sözlerini yinelediler. Az sonra gök kanat seslenyle doldu. Fîllerin üstünü hüdhüdlerden, alacalı kana.tlardan, turuncu kepezlerden bir bulut ört tü. Gök gözütanuyordu. «Kanncalar üstüne olan seferimiz utkuyla bitecek,» diye bağırdı ulukepez. Fütün hüdhüd ler, filler de onun gibi, onun sesıyle bağırdılar. Sevinç içinde yollannı sürdürüyorlardı. Fil ordusu her topraga bastıkça dünya sallamyordu. Dosdofnı. üstte hüdhüdler, kanat kanada vemuşler, alaca, tunır.cu bir bulutta yanarak, baltayarak uçuyorlar, ksafıda ffltor sallanarak, kann kanna yürüyorlardı. Koca kulaklan arada bir de yelken gibi açüıyordu. Ve filler sultanı t n t , ı$ıl ısıl. yunmus annmıs. tek bjştna Mnde yürüyor, büdhüdler bası, •«ki dostu ulukepez de basının bır kanş üstünde uçuyor. knnusuyorlardı. Cin flkirli fiîler lultanı derin düsünüjrordu. Bu kannealarda çok is yardı. Düııyads bu kadar çok karınca »arıl.en bö> le yasamak olur muydj, AUah bu kanncalan bu kadar çoiı niçin yaratmışn? Flbette îtarıncalann bu kadar çok jaratılmalannm bir sebebi olacaktı. Hüdhödler başı gün görmüs ulukepezın anlattıklarına ebrp daj tas hep karıncaymıs ve karıncalar öylesine çok çalışıyorlar. övlesine güzel kentler yapıyorlsr öylesine çok yivecek bihktiriyorlarmış ki... Eîbet bütün bunlann bir sebebi olaeak. Püief si'l»an) yürtlr'ıcen kendi kendine iste boy le düşunüyor. sn kann<"alan da(Devamı 9. Savfada) TiFFANY "UUUJ TOTOSRAFÇI LORD W BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 Drun Tadeliye çevrilen borçlanma 2 Göçebe çadın Pal, özellikle kum falı 3 Araboruklugu Samaryum'un sımges: 4 Karsılık beklenmeden yapılan yardım 5 Yabani hayvan yakalama ve öldürme işı Tersı engel 6 Topla yaylım atoşı Dedeler büyökbabalar 7 Sonuna sessiı bir harf çetirıldiginde büyük baş hayvan ismı olur Tersı Osmıyum'un »imgesi Viliyet 8 Sanp ta•vırmak, boru gibi sarmak Tersi çıkar yol 8 Dereotuna benz«r baharü bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞITA: 1 Kınp ufalama makinesi 3 Kuzey Avrupa"da bir nehir Ağır başlı 3 Esid sairimiî Süs eşyası yapılan bir tas * Tersi bidüzıye, arasız Bır em;r 5 îri bir balık 6 Tersi bir UZUT Bir nota Tersi sonuna sessiz bir harf setirıldigırtde kimyada b ; r gaz ismi oiur 7 İz Dolayısıyla anlatma Bir nota 8 Bir i«çi sendıkası konfederasyonunun simgesi Tersi İHsldn 9 Blr »«* 1 23456789 DiSi BOND DÜMSÜ BüLSIACANIN ÇÖZÜMÜ: SOLDAN SAfiA: 1 Kaparozcu 2 Avilor uL 3 Pul Tasra 4 ıtâK haM 5 Vakar S Oy nmaT 7 Nafaka O's 8 Efe Eko 9 asaM Rum rUKARIDAN 1 Kapitone 2 Avut Yafa 3 Pilâv Fes 4 Al Kara 5 Rot küceM « O « » <• l\r • /%• nlımılr 1