25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
LUBNANDA İTTİFAKLAR VE GUÇLER DENGESi SUREKLI DEGİŞIYOR LUbnan'da bir yıldır süren !ç savas boyunca 20 bin'e yakın insan olmiiş, 100 binı aşkın insan yaralanmış, ancak temelinde hıristiyanlarla ınüslümanlar arasındaki toplumsal ve siyasal eşitsizlik bulunan sorun, çözümleneceğıne tam tersi bir karmaşıklaşma yönelimi içtne girmiştir. Çok sayıda yabancı tilkenin de, en azmdan diplomatik olarak işin içine girmesiyle, güçler arasındaki denge, ittifaklar, ilişkiler hızlı değişimlere uğramaktadır. Lübnan'daki son safiaşmalar ve dıs ülkelerin bu konudaki tutumlanyla ilgili olaralc LE NOUVEL OBSERVATEUR dergisi ve LE MONDE gazetelerinden derlenen yaayı sunuyorus: LÜBNAN SORUNUNA DOGRUDAN, YA DA DOLAYLI OIARAK TARAF OIAN ÜLKELER ARASINDA SURİYE, (SRAiL, ABD, SOVYETLER, IRAK, ÜRDÜN, M l SIR VE FRANSA SAYILABiLiR. (Irak, Suriye ve FKÖ) LUbnan sorununda çok farklı tutumlara girmiş olmaları Sovyetleri de belli bir tarafsızlık tutumuna yöneltmiştir. Sovyetler Birliği'nin Lübnan sonınu için daha once olduğu gıbi yine Cenevre Konferansmın toplanması yönünde çalışma yapması beklenmektedir. ÜRDÜN'ÜH SÖZCÜLÜGÖ İLERiCl MÜSLÜMAK CEPflE îlerici müslümanlar «demokratik re layik bir Lübnan devletinin kurulmasını. müslümanlara hıristiyanlarla eşit siyasal haklar tanınmasını, Filistin göçmenlerinin haklannın kabul edilmesini» istemektedirler. Lübnan'da mücadeleye faal olarak katılan başlıca üç müslüman grup vardır: • Müslümanlann ana askeri gücü Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Orgütü tarafmdan oluşturulmaktadır. George Habbas ve Ahmed Cibril yönetimindeki Filistin «Red Cephesi> de çarpışmalarda FKÖ gerillalanna destek olmaktadır. • Kemal Canpolat liderfiğindeki Lübnan «Sol Cephesi». Bu cephe içinde ana gücü Îlerici Sosyalist Parti ve Komünist Partisi oluşturmaktadır. Bu grubun süâhlan esas olarak Filistin Kurtuluş Örgütü tarafındaa sağlanmaktadır. • Teğmen Ahmed Kâtip tarafından yönetilen Lübnan Arap Ordusu, general Azız Ahdab'ın darbe girişiminden bir süre önce başlamış olan ayaklanmaya katılan ordu birliklerinden oluşmaktadır. FKÖ ile yakın ilişkiler içindedlr. • llerici müslüman cephe »de bu üç ana grup dışmda çok sayıda küçük müslüman gruplar da çatışmalara faal olarak katılmakta. ancak belirleyici bir rol oynamamaktadırlar. Çok sayıda yabancı ülkenin iii girişimi, Lübnan sorununu daha da çıkmaza soktu Taraflar soruna çözüm arayadursunlar, Lübnan'da savaş sürüyor. I Arap dünyasından tecrit olmamaya ve Israil işgali altında bulunan Batı Şeria'yı yeniden ele geçirmeye çalışan Ürdün Kralı Hüseyin, son zamanlarda Sam'la son derece yakm ilişkiler içine girmiştir. Öteden berı Washington1a sürdürdüğü bağlantılannı, Lübnan sorununda Suriye yaranna kullanmaya çalışmış. ancak başarı kazanamamıştır. Suriye'nin Lübnan'a askeri müdahalesi için ABD yöneticilerinden onay almak isteyen Ürdün Kralı Hüseyin, Suriye'nin açıkça sövlemekten kaçındığı baa şeyler icin bu ülke liderlerinin sözcülüğünü yapmakla suçlanmaktadır. SEKIZ MILYON NÜFUSLU İSVEÇTE HER HAFTA 3 MiLYON 302 BİN ADET "SKANDAL VE DEDiKODU,, DERGiSI SATILIYOR • İSVEÇ SOLCU KADINLAR FEDERASYONU GENEL BAŞKANI EVA PAIMAER: «BiZiM iÇiN KADIN SORUNU, SINIF SORUNUDUR. FEMiNiZME KARS.IYIZ. AMACIMIZ, SOSYALiST IOPLUMA GEÇiJi HIZLANDIRMAKTIR.» YENi MISIR Sovyetlerie dostluk anlaşmasmı iptal ettikten sonra Batıya yönelik yeni siyasal çizgisıne Arap ülkeleri içinde de yandaşlar kazanmak çabasına girmiştir. Enver Sedat. Suriye'nin Lübnan'a müdahale olasılığını kaldırmak için. Arap Birliğinin resmen müdahale etmesini istemiştir. Bu girişüni ise sadece Basra Körfezi emirlikleri ve Suudi Arabistan onaylamıştır. Lübnan bunalımına bir süre daha çözüm getırüememesl durumunda, Mısır'ın bu Önerisine başka Arap ülkelerinin de katılacağı öne sürülmektedir. I Gürhan UÇKAN IRAK Suriye ile flişkileri gergln olan Irak Baas. yöneticileri, Suriye'nin Lübnan'a askeri müdahalesinden söz edildıgi gunlerde kendi birliklerini alarm durumuna geçirmişlerdir. Irak'm temel hedefi Suriye denetiminde bir konfederasyonun oluşmasını önlemektir. VE FRANSA Fransa, çok eski ilişkiler içinde olduğu Lübnan hıristiyanlannı ve yeni dostu Suriye'yi birlikte memnun edecek bir çözüm için, eski Başbakanlardan Couve de Murville'i göndermiş, ancak hiç bir gelişme sağlayamamıştır. Murville'in görkemli çagnlanna taraflardan hiç bir olumlu karşılık gelmemistir. (Dış Haberler Servisi) TUTUCU HIRiSTiYAN CEPHE Temel askeri güçleri Pferre Gemayel'in falanjist milislerinden oluşan hıristıyanlar, siyasal düzeyde bazı ödünler vermeye yanaşmakla birlikte, ekonomik üstünlüklerini yitirmeyi kabul etmemekte, Filistin göçmenlerine ve gerilla örgütlerine ayrıcalıklar tanınmasma karşı çıkmakta ve Lüonan'ın eskisi gibi «Batı kapitalizminin Ortadoğu merkezı» olmasını istemektedirler. Bu kanatta iki ana güç vardır: • Falanjist Parti, Pierre Gemayel'in liderligi altında, tutucu Arap rejimleri tarafmdan açıkça, ABD ve Israil tarafmdan da gizlice desteklenmektedir. Lübnan ordusunu kendi denetimleri altına alma hesaplan boşa çıkmış, ancak bütün baskılara ragmen istıfa etmemekte direnen Devlet Başkanı Süleyman Franjiye ile ittifak içine girmişlerdir. • Kamil Şamun'un Ulusal Liberal Partisi'nin gücü daha çok siyasal düzeydedir ve askeri alanda, az sayıdaki milisleri falanjıstlerle birlikte çalışmaktadır. ülkeleriyle yeni bağlantılar içine girerek kendılerıni yalnız bırakmasından da korkmaktadırlar. Suriye'nin Lübnan'a askeri bir müdahalede bulunması durumunda. Israil'in ya ülkenin guneyinı işgal edeceğı ya da Suriye birlikleriyle çatışmaya gireceği ve yeni bir Ortadoğu savaşı başlatacağı öne sürülmektedir. SOVYETIER BiRLiGi Ortadogu'da kendisine en yakın üç gücün îsreç'in en eski ve güçlü kadm örgütü olan İsveç Solcu Kadmlar Federasyonu genel Başkanı Eva Palmaer ve Genel Sekreteri Valborg Svensson ile görüşmek üzere verilen adrese gittığimde kapıyı, sevimli bir teyze açtı: «Buyurun» dedi, «Nâzım Hikmet'in ülkesinden biri ile görüşmek bizim için büyük bir zevk tir.» Isveç Solcu Kadınlar Federasyonu 1914 yıhnda «Ozgür Düşüncelı Kadınlar Birliği» adı altında ve «savaş psikozuna karşı, demokrasi ve kadın eşitliği» için kurulmuş. 1931 yıhnda, artan faşızm tehlikesine karşı tüm anti İsveçli generale göre TürkYunan çatışmasındaana sorun Ege Denizi STOCKHOLM isveçli tuğgeneral Stig Löfgran, bir süre önce Yıınanıstsn'a yaplığı gezi ve bu gezi sırasında Yunan Savunma Bakanı Averoff ile yaptıgı görüsmelerin izlenimlerini, Isveç'in cndc gelen gazetelerinden Svenska Dagbladet't* yayımlamıstır Tıığgeneral Lofgren, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunu.ı esaj olarak Ege denizindeki petrol yataklarından yararlertma konusuna donüştüğünü söylemekte ve bu görüşünü Avcroft'un «tge dnlaşmaılığının çok daha ciddi olduğu» biçimindeki sözlcrino dayandırmakladır. Löfgren, Kıbrıs anlaşmazlığı konu;unda ise, Adanın ikiye bolünme olasılığınm büyük oldugunu yazmaktadır. Ege deniîindeki durumu da sergileyen İsveçli general, Deniz hukuku Konferar.sı dolayısıyla Yunanistan'ın önemli bir koz elde ettiğini cne sürmekte, ancak Yunan karasularının t Erhan GÜNER MABULUCU SURiYE Lübnan'daki sîyasal bu»*»!rma en çok girmiş olan Suriye, arabuluculuk çalışmaları içinde Îlerici Müslüman Cepheyle belli bir gerginlik dogmasına yol açmıştır. Canpolat, Surıye'ye karşı tutumlarının değismesine, bu ülke yöneticilerinin, Ürdün, Filistin ve Lübnan'ı da içine alacak, kendi liderliklerinde bir konfederasyon lçin çalışmalannın neden oldugunu söylemektedir. Suriye'nin bunalıma kanşması bir yanda, îsrail'i, diger yanda da srası iyi olmayan komşu Arap ülkelerini tedirgin efcneJctedir. Suriye yöneticileri. Sovyetler Birlifi'yle zaten iyi olan ilislrilerinin yara sıra. Lübnan bunalımımn çözümünde ABD ile de çatışmaya girmek istememektedlrler. milden 12 mile çıkanlmasıyla Türkiye'nin çek güç duruma düseceğini belirtmekled.r. Yunan Savunma Bakanı Averoff'un, «Türkiye'nin tehdidi söz kcnusj olo'uğu icin Ege adalarına askeri yığınak yaptık» söziınü ds aktaran Löfgren, 1J74 yılındaki seferberlikte Yur.ai ordusunun biıçok eksik yanının ortaya çıktığını, ancak Averoff'un ocdi"'a moral v» disiplin getirdiğini söylemektedir. Löfgren Yıman ordıısuna bir çok Batı ülkesinden askeri donatını araclsrının akfıdını, ABD'nin yardımının baslamasıyla Yunan orHusunuıı daha da güç kazanacağını ve Averoff'un Isvec'ten d? silâlı aimak istediğinl belirtmektedir. Türk tchdidinin bu gerçek oldugunu savunan Löfgren daha zayıf bir dıırumda bulunan Yunanlıların kendini mudafa gılcünün ne kadar oldugunu merak etmektc ve 1974 yılındaki seferberlikte Yunan ordusunda birçok ekıiklerin ortaya çıktığını, Avereff'un orduya moral verdiğini disiplin getirdiğini, iyi bir subay kadrosu kurduğunu, Yunanlıların süratle donatııra basladıklarını ve birçok batı ülkesinden donatım araçlarının aktığın ABD'nin bir zamandır kestiği yardımları tekrar barlalması ile çok daha kabaracağını, Averoff'un İsveç silâhlarım, donatım arailnnnm yüksek standartını işaret ederek Isvectcn siljh ve donatım araçları almak istediklerini, bu ikl korıiîiı ve rrüttefi'' ülkede siyasi partileri birlestiren tek kuvvetin bu iki ülkenin birbirin* olan düjmanlıklarının oldugunu bellrtmektedir. faşistleri bir safta toplamak ama cıyla admı bugünkü adıyla değış tirmiş. 1946 yılında Dünya Demoit ratik Kadınlar Federasyonu'na katılan örgütün bugün ülke çapında 50 şubesi, bınlerce üyesi var. Her zaman çok önem verdikleri dergi yayınını, «Biz însanlar» adında ve 28 yıldır yayınlanan dergı ile sürdürüyorlar. Amaçiarım «kadın haklan için faşızme karşı savaş, dünya barışına katkı ve çocuk içın gerekll herşeyın yapılması» olarak özetliyorlar. ' Eva Palmaer: «Işsizlik, düşük ücretler, en kötü işlerde çalışmak, her bakımdan sömürülmek ve çocuk yuvası yokluğu, bugüna dek savaştığımız kapitalist toplu mun geregi olarak varolan sorun lar arasında. Bizim İçın sorun, sınıf sorunudur. Zaten örgütümü zün temel işlevi, sosyalist topluma, yani herkesin eşit haklara sahip olduğu, çocuklarm eşit ko şullar altında yetiştiği topluma geçişi hızlandırmaktır. Feminızme karşı olduğumuz anlaşılır bu sözden. Feministler kendilerini sosyalist olarak tammlıyorlar ama ben, bunu teorik olarak ^olanaksız buluyorum.» Isveç'te kadın tsveç'e yeni gelen birlsi, derhal kadınlann çok ılerl haklara sahip oldukları göriişüne kapılır. Kadın şoförler, postacılar, matbaa ışçileri; sokaklarda rahat havalı basit gıysUı kadınlar kişıyi eütiler, yüzeysel bir görüş oluşmasına neden olurlar. Oysa ülkede bıraz kalınıp, konu derınlığine incelenırse. bu ilk göruş değişir: Burada da kadınlar. yine aynı beyın yıkayıcı dev kitle haber araçlannın. modanın, dış görünüşün ve yaşın büyuk rol oynadıfı bir tüketım top'.umunda yaşırorlar. Kadın üretımın artmasına katkıda bulunvıp. tüketim gereklerini de yerır.e getirdikçe, kendisinln özel yaîamm da nasıl olduğunun önemı voktur; bir yabancı ise sorunun bu yüzeysel yanına. yani evlılık çocuk edinme v.s. gıbi kolav görülür durumlara bakarak derhal kadının özgür olduğu kanısına varır. 8 Milyonluk tsveç'te her hafta toplam olarak tam 3.302.000 skandal ve dedikodu dergısi satılır. a d d î haftalık dergıierın satışı ise bunun otuzda bırı bile değildir! Sadece iki skandal gazetesinin pünlük satışı. tüm ciddî gazetelerin günlük satı^lnrından çok. Bu tezgâhlarrtan geçen kadmın, giyimde ve davranısta cinsel yanını ön plana aldığı görülüyor. Zaten kadını salt cinse! tatmin geregi olarak kabul etmekle başlamıvor mu kadının tarıh süresınce sömürülmesi? •Çok dofru. diyor Valborg Svensson, «bu, insanın sömürülmesi ile aynı şeydir. tsveç gibi hızla Amerikanlaşan. hele reklâm endüstnsinin tamamiyle Amerikanlaşmış olduğu bir kapitalist ülkede, kadının tanımı bu: Güzel olacak, yumuşak başlı olacak. erkeği rahat ettirecek: dediğiniz gibi genç kızlanmızm, kadınlanmız izlediklerl yaymlara bir bakın: îğrenç! Beyni bu şekilde yıkanan kadın, tamamen düzenin dilediğince voğuruluyor. Güzelliklerine güvenen kadmlar, başka hiç bir vönleri üe ilgilenmiyorlar, kafalannm bilinçlenmesi için gayret etmiyorlar. Nitekim görüyoruz ki meslek, bilim ve politik dallarda ilerleyen kadınlar hep bu tip kadınlann dışında kalanlardan çıkıyor. Geçen yıl oynayan «Aşk Sergisi» adlı müzikal oyanda dendigi gibi, «ezen ve ezilenin bulunduğu toplumda ancak ezen cinsel özgürlükten söz edebilir». "ÇİN TARIMINDA MAKÎNELEŞME YAVAŞ İLERLİYOR ÇIN'DE TARIM Çin tanmmda makineleşme, Amerikan ölçütlerine gore çok yavaş ılerlemektedır. Bunun bir nedeni niteliklı el emeğinin bol olmasıdır. Bir diğer neden ise, çiftçilerin yüksek enerjili fosil yakıt sıstemlerinin tutsağı haline geldiği diğer ülkelçrin durumunu gören Çinlilerin, yenilenme olanağı olmayan bu tür kaynakları gıda üretiminde mümkün olduğunca az kullanmak ıstemeleridir. Aynı zamanda. çıftçılikten çok bahçeciligi üçlü ve yedeklemeli hasat sıstemi de makinalı tanma elverişli değildir. Kırsal bölgelerde 600 milyon insanın yaşadığı sanılmaktadır. Bunlardan çoğu. dofrudan doğruya çiftçilikle uğraşmayıp hafif endüstride, klınik ve benzer hizmetlerde çalışıyor olmalarına karşın. gerektiğinde bir ürünun kaldınlmasına yardım etmek Uzere seferber edilebilirler. Ama komünler yine de şu gunlerde, 110 beygir gücüne dek çıkabilen büyük Çin yapısı traktörlerden satm alarak bu insangücünü desteklemeye başlamıştır. Yine de en gözde araçlardan biri küçük «el traktörlerı»dir. Bu, küçük tarlalarda kolayca manevra yapabilen iki tekerleklı. elle kullamlan, güçlü bir araçtır. Bunlar, 1964 yılmdan ben Sangay ve diğer kentlerdeki traktör atelyelerinde yapılmaktadır. Bu traktöı herhalde Amerika'da pek alıcı bulmaz çünkü hiç gösterişli bırşey değil. Traktör geliştirmc konusuna köylülerm yaptıgı katkı, bilim adamlanyla köylüler arasındaki karşıiıklı yakın ilişkınin bir örneğidir. Yavaş yavaş ıler!eyen mandasmın ardında sabanını süren Çin köylüsü bir gerıhk izlenimi uyandırabilir ama aslınaa o. yeni tanm tekniklerinin hızla benimsenmesıni öngören çok iyi örgütlenmış bır tanm programının parçasıdır. Enstitünün araştırma projeleri çoklukla komün topraklannda yapılır. Araştırmayı köylüler önertr ve sonuçları bizzat izlerler. Tahıl denemeleri içın 17 problem «rastırma merkeei vardır. Deneme, yajma ve uygulama programlanna profesörlerle teknik personel birlıkte katüır. Yangçu enstitüsünün güttügü «açık kapı» poiitikası sayesinde, ortaya çıkan üretim sorunları hemen çözümleniyor. Burada çalışanlar üç yıllık bir rotasyona tabi tutuluyor. Bir yıl enstitüde araştırma yapıyorlar, ikıncı yıl köylülerle birlikte yaşayıp çalışarak araştırma projesini uyguluyor, üçüncü yıl da bölgeyi dolaşarak araştırma ile ilgili ortaya çıkan sorunlan inceliyorlar. Çm'e giden biri, teknolojinin kırsal alanda benimsenmiş oldugunu açıkça görebilir. Çeşitli tanmsal bölgeler arasuıda farklar olabilir ama tüm topraklarda verimlilik kusursu2 düzeye yükseltilmiştir. Çinliler yüksek verimli, cüce pirinç türleri geliştirmiştir. Bu türler, hektar başma 67 ton ürün verebilmektedir. Dunya standartlanna göre bu fazlasıyla ıyı bir sayıdır. Araştırma projeleri aynı zamanda yiyecekleri kımyasal maddelerden arınmak ve uzun süre bozulmayacak bır tanm çevresi kurmaya da yöneliktir. Projeler arasmda kimyasal madde kullanmadan yabanıl otların yok edilmesi, yararlı böceklerin üretilip yayüması, zararlılarla mücadelede yabanı otlann öz suyundan yararlanmak, toprakta tahıl artıklannın ayrışmasını hızlandıracak bakteriler ve zararlılarm biyolojik yöntemlerle denetlenmesi gıbi konuların araştırılması da vardır. Örneğın, yaprak bitlerini yemeleri için milyonlarca böceğin üretildiği «kreşslerden söz edildı. Pamuk kozasma musallat olan kurtlara karşı ise birkaç yıldan beri bır a n türü kullanılıyormuş. Ağır endüstrısüıi ve ekonomisinin difer alanlanm gelıştirmesi açık bır gereklilik olan Çin gıbi bir ülkede tanma tanınan bu Öncelik sürekli olabilir mi? Buna verilecek karşüık, halkın toptan katılması ve geçmişte kalan acılı açlık gunlerinın anısıyla bu hızlı ilerlemenin sağlanabilecegidır. Çüı askerlerinin bile bağlı bulunduklan üslerde kendi yiyeceklerini üretmeleri istenmektedir. Lisede tüm öğrenciler tarım dersleri alır ve kentlerde yasayanlann tamamı iki yıllık dönemlerle, iki aylığına komünlerde çalısmak zorundadır. Yine liseyi bitirenlerin büyük çoğunlugu, daha üst düzeyde eğitime geçmeden önce, biriki yılını komünlerde çalışarak geçirir. Kırsal bir komün tipik olarak 15.00050.000 kişi banndırır ve bır çiftçi kooperatifini andınr Komünler, defter tutma, araçları kiralama gibi işlerle uğraşan tugaylar ve 20 ile 30 aileyı içeren ve aynı toprağı işleyen çalışm* ekiplennden oluşur. Komünde aynca 24 büyük traktör, 120 el traktörü vardır. Ekım alanının '/<• 95'i elektrik gücü ile sulanmaktadır. Komünlerde tanm araçlarınm bakım ve onarımı, hastane hizmetlerı, sütçülük ve hayvancılık işletmelerinin yönetimi, marangozluk, demırcilik ve daha birçok hafif endüstri çalışmalan yapılır. Köylülerm çogu komün merkezı olan kasabada ya da tarlalar arasma serpiştirılmıs köylerde oturur. Çoğu isçi apartmanîarma taşınmış ve eski kerpıç barakalannı ahır olarak kullanılmaya terketmiştir. Kırsal bölgelerde geliştirilen hafif endüstri, emekyoğun ve çalışmaların az olduğu kıs aylannda yapılabilecek türdendir: sepet örmeciüği. halıcılık, nakış gibi işler, yüzyılların mirasını vaşatmakta ve ihrac edilerek komüne parasal gelir getirmektedir. îpek ve çay üretimi de surdürülmektedir. Çin h^nü7 Asya'mn ekmpk sepeti olmayı amaçlamıyor. Son 25 yılda gerçekleşen mucizenin bundan daha âcil ve temel bir sorunu var. Ekonomik bakımdan karşıiıklı davanışma içinde olan ama aynı zamanda kendi kendine yeterli komünlenyle Çin, yerel ekmek sepetlennden olusan bir ülke haline gelmiştir. Artık Çin'in. devresel açlık âfetlerinin kısır döngüsünü kırdığı söylenebilir. (Çeviren: Oya Yaylalı'» ' ABD SAHNEYE (IKIYOR Gizlice falanjistlere yardım ettigi saptanmış olan ABD'nin Lübnan bunalımındaki tutumunu belirleyen ana unsur Israil'in durumudur. Angola'da önemli bir yenilgi almış olan Ford yönetimi, Lübnan'da yeni bir çıkmaz içine girmek istememektedir. Ford yönetiminın Lübnan sorununa bakışını belirleyen bir diğer unsur da yaklaşan seçimlerdir. Özel Temsilcisi Dean Brown'u geçen hafta Lübnan'a yollayarak «sahneye çıkan» ABD, bu ülkeye bir dış askeri müdahalede bulunulmasına kesinlikle karşı çıkmaktadır. Lübnan sorununda «Radikal» bir "tutum almaktan kaçman ABD, özel temsilcisi Dean Brown'un müslüman ve mristiyan liderlerle yaptıgı ilk görüsmelerin ardından tarafların ateşkesi kabul etmeleriyle önemli bir diplomatik başan kazanmıştır. Ancak 6. Filo'nun Lübnan yakınlarında dolaşması gerek Sovyetler'in gerekse Filistinlilerin büyük tepkisiyle karşılaşmıştır. İSRAil TEDİRGİN Lübnan bunalımıyla Araplar arasında yeni bir parçalanma dogmasına memnun olan Israil bir taraftan Suriye'nin Lübnan'a yerleşme olasıhğından, öte yandan bu ülke topraklarımn Filistin gerillalan için elvenşli bir üsse dönüşmesinden çekinmektedir. Ancak Israil yöneticileri çeşitli demeçlerinde, Filistin" gerillalannın Lübnan'da özgürce at oynatmalarını kendileri içın daha zararlı gördüklerini belirtmişlerdir. Ote yandan, ABD'nin ılımlı Arap Şangay dolaylarında Hsuang Halk Komünü üjeleri buğday ürününü inceliyorlar. Yangçu'daki Tanm Araştırma Enstitüsü müdürü bize, komün, tugay ve çalışma ekibi duzeylennde bilimsel çiftçilifc gruplannm çalıştığını anlattı. «Kiangsu Eyaletı'ndekı bilım gruplannda bir milyon kişi direkt olarak görevlendirilmiştir» dedi. «Böylece araştırma sonuçları hemen uygulamaya konuyor.» Roger BLOBAUM Döngüyü kırmak Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara &nka Murat Bayrak niçin ihraç edilmiyor? AP Çanakkale milletvrkili Murat Bayrak mobilya yolsuzluğuyla ilgili gensoruya partisi doğrultusunda oy kullanmadı. Ama bu davranışından öturü hiçbir tepkiyle karşılasmadı. Kimi AP'liler partici politika, diye yorumluyor bu olayı, Kimi çevreler de Murat Bayrak'ın kişiliğini gozönünde bulundurarak parti dışı politika oldugunu söylüyorlar. «Murat Bayrak ihraç edilirse Türkeş'in partisine giden diyenler var. «Demirel Mi'ra! Bayrak'ın elindeki dosyadan gocunuyor» diyenler var. AP'liler Murat Bayrak'm partiye iyi bir parasal destek oldugunu bundan vazgeçilemeyeceğinı scylüyorlar. Söylentilere bakılırsa, son seçimlerde Uğur Gıımüştekin aracılığıyla hayli para vermis AP'ye, kimi AP'li karşı çıkıyor bu görüşe: Yalnız bize değil, Turkeş'e ve Feyzioğlu'na da verdi diyorlar. Ama Adalet Partisiyle bağdaşmadığımı siz de bilirsiniz. dedi. Ayrıca yıllardan beri dış polıtikada çok değişiklik var. Hele Ege denizinde CHP iklidarından bu yana çok değişiklik var. Bilgiç hiç değişiklik olmadığım iddla ediyordu dıırmadan. Konuklar Köskünde o konuşmaya tanık olanlar, Bilgiç'in, Kissinger'in Çağlayangil'e Ege'de araştırmalara bir sure ara verilmesi konusunda da önerıde bulunduğunu öğrenince ne duşündüğünü merak ediyorlar Çağlayangil Feyzioğlu ilişkıleri... Scn zamanlarda AP çevrelerinde çağlayangil'e karsi tepkiler genişledi, AP yanlısı gazetelerde de sert eleştiriler çıkıyor. Çağlayangil'in AP'li bir Bakan oldugunu unutuyor, versnsın ediyorlar. Bu sert tepkilerin eleftirilerin gerisinde Turhan Feyzioğlu'nun bulunduğu söyleniyor. Ama AP'lileri de, AP yantısı yazarları da Feyzioğlu'nun etkilediği söylenemez. Tersine, AP Genel Başkanı ve Başbakan Demirel'in koalisyon kanatları arasındaki sürtüşmeleri önlemek amacıyla bu politikayı yürüttüğü 'ine sürülüyor. Çağlayangil de olgun bir politikacı olarak iç yüzünü iyi bildiği bu politikayı gülümseyerek Karşıhyor. Hatırlarsınız, mobilya yolsuzluğuyla ilgili gensoru önergesi verildiği zaman Güven Partisi Genel Baskarı Feyzioğlu eZıkkımlananlar» deyimini de kullanarak yolsuzluklara karşı olduklarını a^ıklamıştı. Bu açıkla'na üzerine Demirel'in cok tedirgin olduğu söyleniyor. Hemen bir telefon açmış yakın dostu olan başyazar ve yazarlara. Feyzioğlu'nun gönlünde Dısisleri Bakanlığı'nın yattığını bildiği icin Çağlayangil'in elestirilmesini emretmi;. Elrstirilmeyi AP'liler de gülümseyerek yorumluyor. Bizim patronun ince hesaplarına kimsenin aklı ermez. Çağlayangil, onu fikren destekliyen bir kisi olsa da iktidarı tehlikeye girince harcamaktan geri kalmaz, diyor, sonra da ekliyorlar: Hesap da tuttu görüyorsunuz, Feyzioğlu «Zıkkımlanmaktan» söz ederken dut yemiş bülbüle dondü!.. En ileri foplumlar Eva Palmaer: «Kadınlann sorunsuz olduklan ülke yok. Ama bu yönde inanılmaz büyüklükte adımlar atmış ülkeler var; bunlar da sosyalist ülkeler. Birçok sosyalist ülkeyı zıyaret ettik, kadınlan ile görüştük. Büyük bir içtenlikle tıenüz elde edemediklert şeylerı anlattılar hep. Çoğu kez gördük kı anlatmava değer bulmadıkları birçok şev. bizler için henüz erişilmesi uzak olan şeyler arasında.» Valborg Svensson: «Geleneksel özellik taşıyan bazı sorunların çözümünü. gelecek nesillere bırakmıslar. Ama meslek ve politik bakımdan bizden yıllarra ilerdeler sosyalist ülke kadınlanî.» Eva Palmaer: «Ama vıne de en ıleri toplum olarak ben. Sovyetlerdekı tç Asya Cumnıırıyetlerını gösterecegim. özbeK Kadınlan, Kafkas kadınları, bizim daha başmda olduğumuz volları yıllar önce katetmişler. Kartınmn n bilinç düzeyı, toplum ıçındeki yerl ve degeri. hiç bır ülke ile karşılaştınlmayacak dereıede mükemmel. tşın en ılgınç vönü, devnm gereklen ile seleneKler birbirleriyle hiç çafı>mıvor. Toplum tam birlik içinde. lş \uşamı ve politik haklar bakımından kadınlar övlesine ilen ve cri ven lçındeler ki ev işlen, çocuk bakımı gibi hususlarda daha çok görev yüklenmeyi doğal kar sılıvorlar.» Sovyet Kadın Komitesi Başkanı Ankara'da Sovyet Kadın Komitesi Başkanı Natalya Kışlyak ve Dış iliskiler Müdurü Bahalavakaya Ankara'ya geldiler. Sovyet Buyukelçisi Rodıannv, bir öğle yemeği verdi konuklar onuruna, Kışlyak çok yönlü bir Sovyet Kadını, mesleği doktor, pedıatrist, Sağlık Bakanlığında Müsteşar, Universitede ders VPriyor. Ayrıca Kadınlar Komitesuii yönetiyor. O ögle yemeğinde Türk • Sovyet dostluğunda kadmların da bir rol almasını önerdi ve şöyle dedi: Bu bizim için bir görevdir aynı zamanda. Çünkü devletlerimizin kurucuları Lenin ve Atatürk de bu dostluğa inamyorlardı. O yemekte TUrk Kadınlar Birliği Başkanı Günseli Özkaya da vardı. Ikinci kez Sovyetler Birliğine gidecekmiş önümuzdeki gunlerde. Bu yolculuğu haber alanlar gülümsiyerek soruyor şimdi: Türkiye'de kadın sorunlarına hiçbir katkısı olmayan bir kadın kuruluşunun Genel Baskanının komsu ülkelerle dostluk kurmakta nasıl bir katkısı olur acaba? Günseli Özkaya simdiye kadar bir çok yabancı ülkeye QitK ama bu yolculuktar turistik bir nitelik taşıyor, somut bir sonucu duyulmadı hiç bir zaman...... Sadettin Bilgiç neler söylüyor? Hindistan Dısisleri Bakanı onuruna Konuklar Köskünde verilen akşam yemeğinin konukları arasında MC hükümetinin mimarlarından Sadettin Bilgiç de vardı. Bılgiç'in o eski, babacan uslubu değişmiş artık, konuşmalarında cephesel deyimler kullanıyor. Hasan Esat Işık Libya'dan uçakla dönüslerinin Ege {ize> rinden uçmak olanağı bulunmadığı için geciktiğini söyledi bir aralık. Bilgiç; büyük tepki gösterdi bu sözlere. Hasan Esat Isık'a vaktiyle AP koalisyonu umanında Dışişleri Bakanı oldugunu hatırlattı. Hasan Esat Işık da güldü: HAZLRLAYAN: Müserref HEKİMOĞLU BİTTI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear