23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÜCRETLÎLERE VERGİ ÎADESl YAPILMALIDIR • YÜRÜRLÜKTEKi VERGi SiSTEMiNiN ÜCRETLiLEft ALEYHiNE YARATTIGI FARKLILIK ENFIASYON DONEMLERİNDE BELiRGiN OLARAK ORTAV ÇlKIYOR. ÜCREîliLER VERGi BORÇLARINI. GELiRıN KAZANILDIGI DÖNEMDEKi PARAYLA ODEDıKlERi HALDE. BEYANNAMELi MÜKEHEFIER (SERMAYE JiRKETlERI. TÜCCAR. SANAYiCi VB.) VERGİ BORÇLARINI 1 0 1 7 AYUK 8ıR GECiKME VE DEĞERiNi YiTiRMiJ BıR PARA i l i ODÜYORLAR. VERGtNlN A. NOMİNAL YÜKÜ <TL) 100 B. GERÇEK YUKÜ (TL) 1. % 0 Enflasvon 100 2. "o 10 Enflasyon 100 3. »o 20 Enflasyon 100 4. »'o 30 Enflasyon 100 C. GECÎKME İLE ODEME SISTEMÎNDEN YARARLANMA ORANI 1. % 0 Enflasyon «o 0 ?,. »o 10 Enflasyon 0 3. °'o 20 Enflasyon 0 4. •'• 30 Enflasyon 0 I. Ucretliler re Maaşlılar (Oelir ve Mali Denge V) TABLO 1 11. Bevannamell Gellr ve III. tkincl Gruptaldler Kurumlar »ukelleflerl (Mali Denge V.) ((.elir ve Kurumlar X.) 100 100 88 77 65 55 92 85 78 71 Enflasyon, peşin vergi ödeyen ücretlilerin koşullarını ağırlaştırıyor TABLO I'deki Yararlanma Oranlannın Ftıli Rakamlara Uygulanmasj Yoluyla Bulunan rarlanma Tutarlaru o 20 Enflagyon n NOT: •/ 8 >< % 12 15 (7) 23 flT. 22 (14) 35 (23) 29 (21) 45 (33) Paranteı Içlndeki rakamlar enflasvon rtkiftini (töstermektedir. Gerlve kalaıı "o 12'lrr (III, frrııp lcin ' • 8'ler) Devlet Tahvlllne vatırmak suretiyle deferlendirnie etkİNİdlr. TABLO II 1973 «Ya 1974 1975 Enflasyon "» no •• II) Enflasyon Enflasyon 1976 ' . 10 (tahmin) 1 Gellr ve Kurumlar Verısisl nedentyle 2 Mali Denge Vergisi nedenıyle (M 1 1 y a r T. M 3.7 , 3.0 5.3 3.5 02 03 0.8 1.0 4.5 3 TOPLAM 32 56 4.5 Enflasyonun «abit gelirler tlzerindeM olumsua •tkllerl genel olarak sık sık tartışma konusu yapılmış ancak vergi ödeme zamanları açısından enflasyonun mUkellef grupları arasında yarattığı ayrıcalık tizerinde gereğince durulmamış ve de söz konusu ayncalığın mali portesl kamuoyuna belirgin blr şekılde anlatılamamıştır. Yazımızın amacı enflasyonıst bir donemde sabit gelırlilerm durumunu salt bu açıdan incelemek ve 1976 mali takvtmınin şu illc günierinde dıkkafleri konu Uzerine çekmektır. üç eşit taksıtte, Kurumlar Vergisi Yasasma göre (Madde 40) takvim yılını izleyen nısan ve pkım aylarında olmak üzere ıki esıt taksitte ve bu vergılere bağlı olarak ödenen Mali Denge YUrürlükteki sistemin Ucretliler aleyhıne yaratfıgi farklıhk enflasyon donrmlerınde belırgin olarak ortaya çıkmaktadır. Şöyle kl; ücretlıler vergi borçlarını gelirin kazanıldıgı ÖDEME ZAMANLARI 193 sayılı Gelir Vergisi Yasasmm 94. maddesl gerpgınce iicretliler vergilerini «stopaj» ya da «kaynakta tevkıf» dediğimiz bir metodla ve Ucretleri henliz ellerlne geçmeden «peşın öueırıe» ilkesıne gore öderler. Buna karşılık beyannameli mükellefler (sermaye şırketleri ve diğer kurumlar, tüccar ve sanayicller, serbest meslek erbabı, menkul ve gayrımenkul sermaye iradı sahipleri) \gnerint Oelır Vergisi Yasasına gdre (Madde 117) gelirin elde edildiğı yılı ızleyen mart, teınmuz ve kasım aylarında olmak Uzere Ucretliler, Enflasyon ve Vergi Adaletsizliği Yavuz CANEVt (Mallye Başmiifettişi) Vergist'ni de bıınların llk (aksidı lle birlıkte (iorüldügü gibi ikinri grup için ilke «gecıktirılmış» ya da «tehır edilmış» ödemedir. donemdeki paranın satın alma gücü neyse ytne ayııi satın alma gücüne sahıp para ile yanı sağlam para lle ödedikleri halde, bpyannameH mükellefler vergi borçlannı 1017 aylık bir Der Spiegel: Bozkurtlar diye anılan neofaşist gruplar ülkeyi tedhişe boğuyorlar, rr TUrkiye'de son aylarda yoğunlasan siyasal cinayetlere Batı basınında da geniş yer verılmektedır. Federal Almanya'da yayınlanan bir mılyonu aşkın tırajlı lıaber ve yorum dergısi «Der Spıegel»de komandoların son eylemlerine ilişkin ve «Bizim Adoli» başlıfeıyla uzun bir ınceleme yazısı yayınlanmıstır. Yazıda «Bozkurtlar dıye anılan neofaşist canl birlikleri, Ecevit'in basbakanlıktan çekilmesınden bu yana geçen süre içinde yüksek okulları ve fabrikaları tedhişe boğuyorlar», donilmektedir. Üniversite öğrencilerinin, öğretmenlerın, lıselılerın, ışçılerin siyasal çatışmalarda, ya da güpegündüz sokak ortasında kurşunlandıklarını belırten «Der Spiegel» dergisi, «Bozkurtlar, siyasal cınayetlerin büyük bir bölümünden sorumludur», demektedır. Yazı şöyle devam etmektedır: «Sağcı katıl birlikleri halkın güvenliğmi tehdit etmekte ve solcular da gıderek sılalılanmaya başlamaktalar. Siyasal cınayetlerin en büyuk bölümünden «Bozkurtlar» sorumludur. Bunlar, «Bizim Adolf» dıye anılan neofaşist emekli Albay Alparslan Turkeş'm tepeden tırnaga silâhı ve judoyla karate eğitimi görmüş komandolarıdır. Gerçı bu buyük TUrkiye fanatiğinln Milliyetçi Hareket Partisi Parlâmento'da saaece Uç sandalye sahıbı ama, bir devlet bakanıyla bir başbakan yardımcısı, yam Ttirkeş'm kendi, yıne bu pactiden. Babbuglanna saygılarını Hitler selâmıyla go.steren bu «Bozkurtlar»ın sayısı 8.000 kadar tahmin edılmektedır. Dertlerı, «Türkıye'yi komünist sızmalar»dan kurtarmak. ABD BAŞKAN ADAYI CARTER: "HEM SAĞCIY1M HEM SOLCU,, ABD Başkanlık seçimlerl için, Demokrat Parti içindekl en şanslı aday olarak nıtelenen Jimmy Carter'ın kampanya uzmanlarının kullandıkları tınsurlardan bıri, Carter'in gülümserken John Kennedy'ye benzemesı. Elli bir yaşındaki Jimmy Carter, 1974 yılında Başkanlık seçım leri için adaylığını koyacağını açıkladıgında, Gcorgıa eyaletı dışında kendısinl pek tanıyan yoktu. Kimılerine gore bir lıberal, kımilerine gore ılımlı, klmilerıne göre tutucu olan Jimmy Carter'a goro «ıdeolojiler artık yokolmuştur», kendısi ise hem sağcı hem de solcudur. Carter'a, karmaşık tanımları nedeniyle takılan adlardan bıri de «Cumhuriyetçi giysılerıne bürünmüş demokrat». Carter'ın, Georgia'da yıllık iş hacmi 800 bın doları bulan bir yer fıstıgı çıftlığı var. Jimmy Carter, bıiRüne kadar yapılan sekız ön seçimden altısında en yakın rakıpleri Jackson ve Wallace'ı yenilglye uğrattı. Gallup'un yaptıgı bır kamuoyu yoklaması, partisinin başkan adayı olmasına kaçınılmaz gozle bakılan Carter'a, Ford karşısmda "o 47 şnns tanıyor. Ancak Time dergısinın yaptığı araştırma çok farklı bir sonuc verdı. Yakında yapılan bır kamuoyu araştırmasına göre, kendilerıyle görüşUlen seçmenlerin » . 22'si / Carter'ı bır liberal, o/o 37'si ılımlı, % 22'si tutucu bır polıtıkact olarak görüyorlar. »'o 19'u ise hc nüz ne oldugunu anlamış değil. Bu sonuçlar, kuşkusuz Carter'ın kampanya söylevlfrının karmaşık yapısından geliyor. ÇUnkü bir ko nuşmasında încıl'den ahntılar va pan Carter, ıllkenın Güney kesıminde «ırk aynmının kotüliiğuun den söz edebiliyor. (Dıs Haberler Servisi) Kecikme Ue v degerirü rltinnis Wr para il« oderler. Bu ikind grubun söz konusu 1017 ayiılt donemde bu fonlan çeşitli şekıllerde degerlendirilmesinin dogal olduğu da düşünlilürse sistemin ne ölçüde tek yönlü çalıştıği ortaya çıkar. Bu durumu rakamlarla gösterebilmelc İçin, »ö* konusu vergi fonlanntn beyannameli mükelleflerce en azından % 11 falzll Devlet Tahvıh'ne yatırılmak suretiyle degerlendirıleceji varsayılmış ve yasalarla bellrlenen taksit v ödeme sürelerl dıkkate alınarak deglşik enflasyon oranlan için 100 lirahk bir vergi borcunun her iki Rrup mükellefe gerçek maliyeti (yükü) hesaplanmış ve gecikme 1 « 1 odeme sisteminden bu grupların yararlanma oranlan bulunmuştur. TABLO I'deki rakamlar Anayasamızm «vergi adaletl» gibt özel bir ilkesınden degilss bila •eşitlık» gibi genel ve temel bir ilkesınden haberdar olanlar için dahl dUşundllrucUlukten de öte rahatsız edicidir. örnek olarak enflasyon oranının % 30 olduğu 1974 yılı gelirinden dolayı 100 liralık vergi borcu olan bir işçi ya da memura bu borcun ödendiği andakl hem parasal ve hem de gerçek maliyeti (yUktl) 100 lira olduğu halde, bir tüccar ya da serbest meslek erbabına aynl dönemin aynl mlktardaki vergi borcunun parasal maliyeti yine 100 llra Iken, gerçek maliyeti (yükU) 45 lira daha au yanl 55 liradır. Diğer bir deyişle bugünkü sistemd». reel vergi yükünün her İki grup arasında eşitlenmesinin bir yolu 1974 yılı için beyannameH mükelleflerden 100 Hralılt Tergl borcunun 182 lira olarak tahsil edilmesidir. Bu rakam 1973 yıll İçin 154 lira, 1975 yılı için 130 liradır. Vergi yÜkUnü eşltlemenln diğer bir yolu da şüphesiz UcretUlere vergi iadeal >«pmaKtır. Sorunıı daha belirgin blr aekllde ortaya koyabilmek için 1973, 1974 ve 197S yılları fiiH enflasyon oranlarım v» çeşitli mUkellef gruplan tarafından yapılan fiili vergi ödemelerinl dikkate alarak bir hesap yapılmış ve ödema aistemintn beyannameliler lehine yarattıftı ayncalığın mali portesl bulunmuştur. Bu hesaplamalar yapılırken toplam gelir vergisinin % 65'intn ücretlileroe ve % 35'inln d» diğerlerince ödendiğl varsayılmıştır. Mali Dengo Vergisi için de aynl oranlar kabul edllmistir. • .>.«ILO II). Tablo Il'de görllldUğU gibi sadece Gelir, Kurumlar ve Mali Denge Vergisi Kanunlarmda ftdeme zamanları ile ilgili olarak kabul edilen »istemln sonucunda UcretH ve maashlar »leyhine ve beyannameli mükelîefler lehine 1973 yılında 3 milyar 200 milyon, 1974 yılında 5 milyar 600 milyon ve 1975 yılında 4.5 milyar liralık bir kaynak transferl yapılmasına eşlt bir sonuca ulaşılmıştır. Bu durum; vergi tarlfelerinin karakteri, istfsna hükumlerindekl dengesizlikler v* enaz geçim indlriml müessesesintn jröstermelik yapısı nedenivle ıslaha muhtaç bır sistemtn enflasyon dönemlerinde doğal olarak işçi ve memur aleyhlne ağırlaşan koşullannm blr kat daha ajjırlaşması demektir. Diğer bir deyişle, işçi ve memurlann vergilerini peşin ödemelerinden dolayı yararlanamadıkları bu «enflasyon sübvansiyonu»ndan beyannameH ve SotUrtl Gellr ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin faydalanması bu ikincileri nisbt olarak avantajlı duruma sokmaktadır. Sorunun blr nimetin paylaşılmasmdan çok, killfetin yani vergı ylikünün mükellef gruplan arasında idil olarak dağıtılması sorunu olduğu açıktır. Burada üzerinde önemle durulması gereken konu, vergi kanunlart ile iki grup mUkellef aracında gelir dağılımını olumsuz yönde etkileyen bir ayncalığın yaratüıp surdurulebılmesinin ve de esasen enflasyonun yukUnU cekmeye mahkum olan sabit gelirlılerin bir de bu yoldan nisbt olarak ek bir yük altına sokulmasının Anayasamızm sosyal devlet anlayışı ile ne ölçüde bağdastığıdır. "KATMA PROTOKOLDE DEĞİŞIKLiK,, VEYA "SANAYİI HiMAYE ETMEK,,GİBİ SÖZLER ORTAKPAZAR'DA HiÇDE SEMPATİYLE KARŞILANMIYOR Çeşıtll düzeylerde Ortakpazar yetkilileriyle Brüksel'de bea gtin sureyle yaptığımız «oyleşılerde genellikle şu havanın estınldiği dikkatimizl çekU: Gerçekten son iki üç yıl lçınde Türkiye'yl iıayiı ihmal ettik.. Türkije'nın yakınmalarında çok haklı yanlar olduğuna tnanıyoruz.. Bunları telafi etmek, Topluluk ile Ulkenız arasında eski anlayış havasını yenlden tesıs etmek çabasındayız.. Göreceksınız yakın donemde Türkiye'nin ihtiyaçlannı karşılayacak nıtelikte btr uzlaşmaya varacağız... însanın bu anlayış havası karşısmda llk ağızda hayll etkilenmesi bile mümkün.. «Bakuı Işte adamlar sonunda Türkive'nın güçlüklerınin idrakıne vardılar. Bunların giderllmesi ıçın bazı şeyler yapmaya hazırlar.. Onemll olan Isteklerınıızı açılt seçtk ortaya koymamızdır.. Blrşeyler koparmanın tam zamanı demek de olasıdır. Gerçekten Tılrk kamuoyunda Ortakpazar ıHşkllerlne yönelılt elestirilerin yoğunlaşması ve özellikle sanayicilerın seslerlnın tonunu giderek yükseltmeleri bövle btr ortamm bllinçll blçimde yaratılmasına yolaçmıştır. Bir de, Yunanistan'ın tam Uyelığe İlke olarak kabul edilmeslmn TUrkive'de doğurabıleceğı muhremel tep kıleri gozönünde tutularak, böyle bir havanın yaratılması yoluna gldllmlş olablllr. Ancak burada önemli olan, MC lktidarınm ne İsteyebilecegi, gUcUnUn nereye dek lsrarda vetebileceği ve Ortakpazar'm İse neyi, ne kadar vermeye vanaşaeağının ösenle defterlendirllmesidır. Bu noktayı gftzönüne almakstzm yapilarak va da kiml çevrelerde yapılmakta olan lyimser hesaplar, yanlış çıkmaya mahkum gibi gellr bıze. SEMPAÎİK OIMAVAN Örneğin, BrUksel'deld Ortakpazar karargâhmda «revlzyon» hâlâ hiç sevimli karşılanmayan blr sözcüktür. Türkiye Ortakpazar ilişkilerinin dilinde •revizyon» sözcüğü, Katma ProtoKol'Un <değiştirilmesi> anlamına gelir. Ancak bugüne dek hıçblr hükümet, çok çeşitli çevrelerden bunca şimşeğl Ustüne çekmlş olan Katma Protokol'de resmen «revizyon. ya da «değişıkllk» taleblnde bulunabümiş değildır 12 Mart döneminde yapılan blr dizi mütevazt talepler bile pratıkte «revizyon» anlamına geleceg) gerekçeslvle reddedılmiştı... Avrupa Toplulukları Komısyonunun Dış lllşkller lle RÖrevll oflslnden bir yetkili .revizyon. sözcUğünün Ortaklık Kon<.pvınde yine pek sempatık karşılanmavncagını belirtlrken bize şövle dedi: Türkiye'de CHPMSP Hükümetl kurulduğu zaman ıpvta! yon. talebinln geleceğinden çeklndik Ancak bu önRörUmil? «erçekleşmedl. Zamanm Başbakanı ve Dışişleri Bakanının Brü • <el'de yaptıklan görüşmeler sırasında bu kaygımızın yersiz oldugunu gördük... NE YAPILABiLiR? Bugünkü sistemin yukarıda açıklandıgı şekilde Ucretli ve maaşlılar aleyhine yarattığı ayncalığı tamamen önlemek: mUmkün değilse de, aşağıdakl yöntemlerden birini veya bırkaçını bir arada uygulamak suretiyl* büyük ölçüde kaldırmak olanağı vardır. 1. Gelir Vergisi Yasasının 31. Maddeaındeki özel Indirlm Hadlerinl YUkseltmek: Bılindıği gibi Gelir Vergisi Yasasmdaki «En ar geçim indlrimi» tüm mükelleflere uygulanan bir indirimdir. Dolayısı ile sadece en az geçim indirimi hadlerinln yükseltilmesınin yukarıda sözü edilen ayrıcalığa olumlu etkisi sıfır olacaktır. Olumlu etki ancak «MUnhasıran hızmet erbabının gerçek ücretlerine geçim ındirimlerine ek olarak tatbik olunan» özel ındırım hadlerinln ekonomık göatergelerl« uyumlu bir şekilde yukseltilmesi il« elde edilebılecektir. 2. Ücretlilere Vergl îadesi: Ücretlilerden takvim yılı sonunda beyannam* alarak Ucretin elde edildiği yıla ait carî faiz ve enflasyon oranlarım yansıtacalc •• Bakanlar Kurulunca aapUnacak bir katsayınm toplam yıllık Ucrete uygulanması suretiyle bır vergi iadesl sağlanabilir. 3. «Gelirin Yılı İçinde Vergilendirilmesl» Sisteminln Beyannameli Mükellefler İçin d« Uygumnması: Dünyanm pek çok gelişmiş VB gellşmekte olan Ulkelerinde uygulanmakta olan ve «cari ödeme current payment» sistemi denen bu sistemde mükellef takvim yılı başında o yıla aıt gelırini tahmin ederek beyan etmekte (estimeted tax return) ve yine aynı yıl içinde 34 taksıtte vergisıni ödemektedir. Gerçek bılânço ve hesaplara dayanan kesln beyanname (fınal return) daha sonra verilerek düzeltme yapıımaKtadır. Mükelleflerın işbirliği ile tutarlı ve etkln bir takibi gerektiren bu sistemin, Ucretliler aleyhine olan ayrıcalığı tüm olarak olmasa bile bir ölçüde kaldırmak, hazineye gecikmesiz olarak devamlı bir fon akımı sağlamak, mükelleflerde kazandıkça odeme alışkanlığını yerleşttrerek vergl suçlannın ve ziyaının azalmasına yardımcı olmak, kamu gelırlerinın ekonomldekl ve kazançlardakl gelişmelere karşı daha esnek olmasını sağlayarak, gerek devresel dalgalanmalara ve gerekse enflasyona karşı kamu bütçesini korumak ve ıuhayet özellikle surekli olarak yapısal bir değışim içinde olan bizim gibi Ulkelerde gelir dağılımındakl dengesizliğın büyUmesini önlemeds jardımcı olmak gibi yararları vardır. Sonuç olarak belirtmek gerekır ki. vergiden kaçınma ve vergi kaçırma olanaklan sıfır olan, enflasyon nedeniyle, kazandığı ücretin satın alma gucündeki giderek azalma sonucu yaşama düzeyinde fedakârlık yapması kaçınılmaz olan bır grup mükellefe karşı, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma olanaklan tartışmasız var olan ve kendi yontemlerı ile enflasyonla mücadelede UcretUlere oranla daha avantajlı olduklan bılınen bır grup mükellef lehine, bır de vergi kanunlarımızla böylesine bir ayncahk tanımanın sorumlulugunu kımse Uzerine almamalıdır. AET'DEN NOTLAR Hasan CEMAL YUGOSLAVYAYI KEMİREN "FARELER VE KEDILER,, Lubnan'da y«V"nl«nan El Sayyad (Türkçe$i: Avcı) adlı dergide yayınlanan Yugoflavya'ya lli}kln yorumu sunuyorur: Avrupa'daki siyasal çevreler, bugunlerde Yugoslavya'da kıpırdayan cn hafif bir «siyasal esintbnln bile yönunu saptamak için yoğun bir çaba goslermekledırler. Bunun nedcni, Mareşal Titonun ulkcslndeki «ılyaıal IklimNn yalnız bu ulkeyı değil, aynı zamanaa tüm Balkan bolgeslni etkisi rltına almasıdır. Bu nedenle gerek Dogu ve gerekse Batı Avrupa başkentlerlnd* klml siyasal çevreler, Btlgrad'da ansııın bir «siyasal Ikllnı değisikllğUnin meydana gelebileetğinl va bunun sonucunda tüm Balkanlar'da «siyasal ı*ı» nın yukselebileceğlnl ön* stirmekttdirlar. Çıkan bu löylentilerln belkl d« gerçeklo llglıl yoktur. Ne var kl, bu tür soylentilarin ortaya koydugu bir gerçfk vardır: Avrupa'nın Bclgrad'dakı gelişmelerl büyük bir llgiyla izlediği gerçegl. «Titoist «izglınin Tlto'dan sonra varlığını koruyamayacagı, Yugoslavya'nın, liderini yitlrdlkten sonra Utayarek ya da dıs baskıların etkitiyl», gelanckıel t a r a f m l ı j ı n ı bırakıp Doğıı ya da Batı blokuna katılacağı yolunda guçlü bir kanı vardır. Mflresal'ln, geçen subatta blr Yugoslav gazeteslne verdiği demeçle, «Benden sonra Yugoslavya'da d*ği|lklik b«kl«y»nler, blzlm rfeneyimiz konusunda bır şey bllmlyorları jeklind» konufması da yukarıda ballrttlglmlz kanıyı dtği$tirmedl, v» ülkea» «Komtnform yanlısı militanlana Karsı yoğun kampanyanın yol açttğı qcrqinllği dc azaltmadı. Billndiği qibi, «Komlnform yanlısı mılitjnlar» dıye adlandırılanlar, Yugoslavya'nın larafsızlık politikasını bırakıp Ooğu bloku içinde yer almasını ve Belgrad ile Moskova arasında sağlam ilışkiler Uurulmasını savunmaktadırlar. Aylaraan berl, «Komlnform yanlısı militanlaraın girlştiklerl «gizli komplolar»la ilgili haberler birbirinl Izlemektedir. Bu «komplolar»ı hazırlayanların yargılanmaları ise surup gitmektedlr. Butun bu olup bitenler, gerçekten «Tltoizm deneyone yonelen bazı tehlikelerin var olduğu kanısını uyandırmaktadır. Yugoslavya i l * Amerlka Birlesik Oevletlerl arasında yapılan son silâlı satısı antlaşması da, Tito'nun ulkesina Doğu'dan yönelen tehllkenin büytimekte olduğu yolundaki soylentilerl doğrulayan yenl bir kanıt olarak değerlendirilmektadir Yugoslav halkına gellnce; onlar bugünlerde, ülkelerinln gelecegı kcnusunda »ınırların ötesinde yurutülen tahminlerle ve dolaşan soylentilerla pek llgilenmemektedırler. Onların ilglyle izledikleri en onemll gelijme, Mareşal Tito'nun geçen »ubalta yolsuzluklara ve toplumda belıren yeni milyonerlere karsı açtığı kampanyadır. Son yıllarda ortaya çıkan ve bir zenginler sınıfını oluşturrruya başlayan bu milyonerlarl Yugotlavlar «tombul kediler» dlye adlandırmaktadırlar. Bu sınıfın içinde bulunduğu lukı yafam, yalnız sosyalist bır toplumun değer ölçüleriyle değil, aynı zamanda o toplumda kl}l basma düjen gellr mlktarlarıyla da çelismektedir, Tito bu konuda toyle d«mektedlr: «Benlm maasım da dahil, Yugoslavya'da hiç kimsenin nıaaşı, servet bıriktirilmeslne elveriıll olçude değlldir.» O halda bu zenglnlikler nrreden kaynaklanmaktadır? Mareşal'in yolsuzluklara ve «tombul kediler» sınıfına karşı açtığı kampanyayı yurııten örel soruşturma komltelerl yenl zenginlere yukarıdaki soruyu sorup durmaktadırlar. Yugoslav toplumunda meydana gelen «sosyalizmln zenginlerUne. Ekorıomık kıırumlarda gorev yapan bazı sorumluların tutuklandıkları bilinmektedlr. Bunların, kişisel kaznnç elde etmek için gortvlerini kotuye kullandıkları sorusturma sonucunda ortaya çıkmıstır. Ne var ki yolsuzluk yapan yalnız «tombul k«dllen değildiı. Bizzat Tito'nun «küçuk farcler» diye adlandırdığı blrçck kuçuk memıırldr da yolsuzluk yapmışlardır. Bunlar da, kendi sınırlı yetkilerıni kötuye kullanarak ve birtakım hilell yollara basvurarak mesru o'mayan kazançlar elde etmlslerdir. Tito bunlardan, tbu küçük hırsırlar ekonomlmlzl fareler glbi kemirmektpn vazgeçmlyorlar», >ekllnde soz etmekte ve onların yasalardan kurtulamayacaklarını, alınterkrlyle elde etmemlş olduklan varlıklarının ellerinden alınacajını sdylemektrdir. Ne var ki bu glbı sorunların yalnız yasalarla (öıulemeyeceğl de blr gerçektlr. (Dı» Haberler Strvlsl) Bugün için de durumun pek farklı olduğu kanısında «Ortaklık Konseyi'nın Türkiye'nın revlzyon talebl ile ortayn ıjıkmasını arzulayacağını hiç sanmıyoruz» diyordu görüştUğüınüı yetkililer. Onlara göre sorunların çözlımü «revizyon. jerine önci Katma Protokol çerçeveslnde aranmalıydı... | Türkıye'nm sanayıleşme gereklerlyle çelişmekte olduftu su vn da bu biçimde dile getirile getirile artık bıkkınlık vermış olan Katma Protokol'de «değışiklik. talebinde bulunmanın MC Hükümetinln de aklının köşesinden geçtlğfnı hiç sanmıyoruz. «Revızvon» sözcüğünU ağzma almaksızın Katma Protokol'e Unlü deyımiyle belirli «esneklıkler. gettrmek istıyor. Ancak btraz daha ıylmser kiml çevreler ise Topluluk Komlsyonu ile alt düzeydeki llk temaslardan umutlamp MC'nın getirmeyi tasarladıftı «esnekltkler.in, pra* tıkde, Katma Protokol'ün «değiştlrilmesı. vani «revizyonu. sonucunu doğuracağmı öne sUreblliyorlar. Bunurüa blrlikte, özellikle sermaye çpvrelerındon yükselen eleştirileri dikkate aldığmdan olacak MC Hükümeti, bir dizl yeni taleplerle Ortakpazar'ın karşısına çıkma zamanının da geldlği kanısındadır kuşkusuz. Nitekim bu yolda ilk adımlardan biri geçen ayın sonunda Brüksel'de atüdı. TUrkiye'nin Ortakpazar karşısmda giderek oüyü mekte olan dış ticaret açığının (1974'de 900 milyon dolaj. civannda olan açık, geçen yıl 1 milyar 700 milyon dolara çıktı) nedenlerıni araştırıp, çözümler önermek Uzere kurulmuş olan komlsyon raporunu tamamlayıp Ortaklık Komiteslne sundu. lkl tarafın uzmanlarından oluşan komisyonun hazırladığı ortak rapora bellrli noktaların sokulabtlmlş olmasının ise TUrk teKnlsyenlerini hayli umutlandırmış oldugunu gördük. Brüksel'de yaptığımız temaslardan bu noktaların özetle şunlar oldugunu saptadık: • TUrkiye, kurulu ve kurulmakta olan sanayılerlnl hlmaye edebilmeliydı. • Selektif blr ithalSt polıtlkası Izleyebilmellydl. • Ortakpazar'la ilişkileri, UçüncU Ulkeler ile ticaret llişkilerinl engeller nitelikten çıkartılmalıydı. Ortak raporda ayrıca. Ortakpazar sermayesi ile yerll özel sermayenin işbirliği yapacaklan sektörlerin saptanması İlke olarak kabul edtlmiş, buna ılişkın önerilerın TUrk tarafınca hazırlanıp Topluluğa sunulması kararlaştırılmıştj. Ortak raporda TUrk uzmanlarca «onemll» olarak nltelenen noktalar, daha basite indlrRendİEİnde şu anlama gelebtlirdi: Türkıye, kurulu. kurulmakta olan ve kımılacak belirli sanayi kollarını himaye etmekte daha blr serbestfye sahlp olmalıydı: Ortakpazar'dan ithalâtma gerektığlnde daha btr kolavlıkla mlktar kısıtlaması koyabtlmeliydi: ba7i sanayi kollarını Katma Protokolde öngörülenden daha uzun süreli koruyabilme esnekliğlne sahip olabılmellydl... Ortak raporda bıı noktnlar rtlnlomatfk dllle ve ?pnel IfadPİer ile belirlenirken, özellikle bır sözcüğün Ortakpazar'da hassasiyet ten olacak, metinde yeralmasından dikkarle kaçınılmıştı: «Revizyon» ya da «değişiklik». Bunun verıne sürekll ohırak: «esneklik» sözcügUnün kullanılmasına büyük özen gösterilmişti .. İJTE ORADA DURUN! Bu noktaya kadar Ortak Komısyon'dakl Topluluk Komisyonu uzmanları pek bir seslerinl çıkarmamışlardı. Ancak TUrk teknisyenler, daha önce değındiğimiz genel lfadelerle İlgili olarak Kntma Protokol'ün bazı maddelertne atıfda bulunarak bıtnlarında ortak raporda yer almasını istediklertnde. Topluhık uzmanlan: Işte orada durun, blz ne de olsa uzmanız. bovumnzdan büyük işlere karışamayız, dpyıvermışlerdl. Böylece TUrk tarafı, bır adım geri atmış ve «deftlşlkllk» dejt'.l ama. «esneklik» getlrllmesi rica edilen belırll Katma Protokol maddelerıne referanslarını ortak rapora, htç olmazsa, «dıp not» olarak sokulması başarısını göstermlştl. Tablı bu dlp not da bır bakıma valnızca TUrk tarafını baftlavıcı niteliktevdl Burada bır saptama vaparak Orfakpnzar vetkllılertntn >revizyon» sözcüğü gibi «himaye» lafından da pek öyle hoşlanmadıklarını yerı gelmişken belirtelim. Nifekim yukarıda sözünü Pttıgımlz Ortak Uzmanlar Komitesinde veralan blr komlsyon yptkıliM, Brüksel'de vaptığımız cörüşme sırasında, hlmave voluyla, gümrük duvarları arkastnda sanayıleşmenln çok kötü. çok pahali btrşev oldugunu, oysa serbest rekabetin ne kadar erdemll bir yol olduğunu blze, özetle de olsa anlatmavı ihmal etmemiştl.. Blrlncıslne örnek Fransa'yı, tkincisıne İse Batı Almanya'yı gösterebılmiştl. Turkiye'ye de ikincl yolu salık vermlşti. Hanl insan tprih bllmese. vlrminrt yüzyılın lkinci vansınria yaşadığını unutsa. bir de azgellşmlş lllkelerln sorunlarından habersla olsa, bu sözler kulağma hayli tatlı gelebihrdl... BiNALARIN ISITILMASINDA RÜZGAR GÜCÜNDEN YARARLANILMASI KONUSUNDA ÇALÎŞMALAR YAPILIYOR PARtS Binaların ısıtılmasında ve sıcak su sağlanmasında rüzgâr gücünden yararlanüması konusunda yenl çalışmalann yapıldığı bildirilmektedır. Fransız ev ısıtma uzmanlanndan Rene Montenay'ın bu amaçla bır sistem geliştırdiği belırtılmektedır. Montenay'ın sıstemıne gore. rüzgar gücüyle ısı sağlanması, çok vüzlU pervanenın bır ^ınamoyu çalıştırması esasına dayanmaktadır. Bu dinamorun Urettigl akım iki biçlmde kuUanıimaktadın (Dış Haberler Servisl) YARIN: «KATMA PROTOKOL KOMPLEKSi» VE BİR MiZANSEH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear