02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 8 Nisan 197S YEDİ ÜNİVERSİTENİN ANA SORUNLARINDA 42 YILDIR BİR DEGİŞİKLİK YOK Şükran KETENCÎ Tstantaul Üniversitesl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanhğınca Bnlveraito yönetim sorunlanrun tartışıldığı bir seminer düzeniedi. €Üniversite Yönetim ve Eğitim Sorunlan» konulu seminerde. öğretim üyeleri ve konu ile ilgüi uzmanlar, uygulamada karşılaşılan •orunlan ve çözüm yollan ile İlgüi görüşlerini, gerçekçi bir öz eleştiri içinde dile getirdiler. Seminerde dile getirilen soranlar, üniversitelerimizin ana sonmlannda 42 yüdır bir değişiklik olmadığını ortaya koyuyordu: Üniversiteler ülke sorunlarmdan kopuktu, sorunlara çözüm gettremiyorlardı. Üniversite öğretim üyesinin çaüşması üniversite İçinde degerlenemiyor, üniversite dışı çalışma, büimsel çalışmaya carer veriyordu. ögrenci 42 yü önce de bugün de uygulama degeri az olan teorik bilgilerle doldurulmuş olarak mezun ediliyordu. öfretiın üyeleri arasındaki ilişkiier, üniversite içi denetinü ve biUmsel çalışmayı zedeliyen bir biçimde gelişiyordu. Yine seminerde ortaya çıkan bir diğer sonuç, üniversitelerin. kendl sorunlannı, bilimsel ölçüler İçinde saptıyamamaianndan ötürü, üniversitelerle ilgili yasaların dışardan gelen toplumsal baskılar sonucunda değişüği icu. Cumhuriyet'ten bu yana yapüan tüm yasa değişiklikleri baskıiar sonucunda eerçekleşniLŞti. Bilindiği gibi yürürlükteki Üniversiteler Yssası. Anayasaya aykırı olduğu gerekçesı ile üııiversitelerce açılan daha sorucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi karan Resmî Gazete'de yayınlanmadan, yeni bir Üniversiteler Yasasının hazırlanması için CH? MSP koalisyon hükümeti zamanında çahşmalar başlamış, tasan Sadi Irmak Hükiimeti zamanında kamuya açıklanmıştır. Ancak söz konusu tasan da üniversiteler çevresinden gelen sert eleştirilere hedef olunca geri alınmıştır. Ünıversiteler öfretim ve yönetim biçimmın çeşitli kavram karışıklıklan içinde oldugu bir aönemde, üç çün süren serninerde çok yararlı olduguna inandığınuz birçok göriiş tartışıldı. Ancak pek çok sayıda öğretim üyesinin aralıksız 15 saat Radar süren konuşmalannı yayınlama olanafımız yok. Bu nedenle, seminerin gerçek bir öEetlemesinden çok, konuşmacılann ilging frörüşîerinden bnzı bolümleri kamuoyuna yansıtmayı arzuladık. TARTISMA Soldaki aşama ve ^enclik Son yı'.larda Türk halkında siyasal açıdan büyük bir gelişme var. Dikkat edüirse. TV ve radyo gibi araçların da yardunı ile. halkın büyük bir kısrru ülkede neler olup bittiğini öğ renmeye çalışıyor. Bugün sokaktaki adamdan tutun köy kahvesindeki rençbere kadar herkes siyaset ve en azından yüzeyde bile kalsa ülke nin sorunlan hakkında fikirler yürütüyor. ken dine göre yönetime katılıyor. Ülkemizdeki bu aşamayı ancak dünyadakı gelişmeleri gözönüne alırsak anlayabiliriz. Dün ya halklan artık gerçeklerl anlamaya, uyan maya başlıjor. Hatta bazılan bu bilinçlenme nin en üst düzeyine çıkarak tilkedeki tutuculara ve dış egemen güçlere fcarsı teendi bağımsızlıb savaşlannı vererek yönetimi ellerine alı vorlar. Buna ömek olarak Vietnam halkını verebiliriz. Ülkemizdeki uyanma her ne kadar bn derecede değilse de, yine de umut verici bir aşamadır. Bugün halk artık «sol» sözü geçince eskisi gibi öfke duymuyor. Aksine solun halk çılık olduğunu anlıyor. En basitinden bir taban fiyat politikası bunu pratikte halka somut olarak öğretti. Bütün bu gelişmeler içmde gençlığin yerı ve görevi nedir? Büyük bir ustanm dediği gibi gençlik devrimci tnücadeleyi sonuca ulaştıracak birinci ve en etken güçtür. Gençliğin görevine gelince: Bu da, en iyi bir şekilde örgütlenerek halkı bilinçlendirmek olnıa'ı benim kanıma göre. Gençlik artık siyasetin içindedır. Siyasetle ilgilenmeyen «okulcular» ve «diskocular» sayısı gitrikçe azalmaktadır. Dikkat edersek gençler iki ayn görüs etrafında toplanıyorlar. Bunlardan öirısı kendilerıne Komando adı verilen sözde miiliyetçı özde işbirlikçi tutucu buriuvazinin vurucu eücü olan bir gnıp. Öbür vanda ıse ılencı. devrimci serçek vurtsever gençler grubu var. Bu iki snıp arasmda devamlı olarak komandoların saldırması ile meydana gelen çatışmalar çıkıyor Tutucu güçlerin bunu solculann anarşizmi olarak nitelendırmesı ve srüvenliK kuvvetlerınin ise açıkça saldırganlarm tarafmı tutması. üzer.nde durulması gereken ilgmç Dir nokta. Bu da bize tutucu güçlerin iyi örgütlendiklerini gösteriyor. Düzenlerini sürdürebilmek ıçin buna zorunlular. Bütün bu nareket içinde alacağımız bir ders var. îlerici gençliğin kendi ıçindekı bölünmeyi bırakarak sağlam bır şekilde birle$mesi birinci görevi olmalı. Karşımızdaki tutucu güçlere karşı ancak böyle bir mücade!e ile başarıya ulasabiliriz. TL'GRL'L ORTAÇ ORTADOCü TEKNİK ÜNtVERStTESt ANKARA Bağnazhk ilkelliktir Sayın İlhan Selçuk 25.3.".975 günü, «Sevgı, Büg;den Doğarn başiıklı yazısında. tek yönlü ve sığ rîüşünmenin nası! bır saplantı durumuna gelebileceğıni gözler önüne sermektedır. Gerçek Kültürün ve ileri düşüncenın her şeyden önce eleştir'.sel bır kaia yapısına, çok yönlü düşünme alışkanhğtna bağlı oldugu, bazı aydı n katlannda büe yeterinco kavranıp anlaşılmarruştır, top lumumuzda. Dinsel barbarlığı yenmek tçin bunca yıl uğraştık. Hâlâ da uğraşıyonız. Şimdı de toplumumuzun bu bağnazlıls hastalığı, bir başka biçimde yaygın duruma gelirse, hem çok daha acı, hem de toplumumuza çok daha pahalıya mal olur. Bağnazlık ilkelliktir. îster din adına, ısterse ileri bir dü şünce adına olsun; Du değişmez bir ilke. Sonu, körükörüne düşmanlık, kin, şiddet ve yok etmektir. Özellikle kendisinin toplum sal büinç sahibı olduğunu ileri süren diplomalı, diplomasu tüm aydınlarimızın bu konu>Ti dikkatlerine sunmak isterim. Aytaç TOLAÎ C. Savcı Yrd. SÖKK Yasaların getirdiği birçok hüküm uygulanmıyor,, Cerrahpaşa'daki seminerin en llginç ve değerli yönü gerçek bir özeleştiriye açık olması idi. Konulara göre bir ayınma gıtmeden, üniversitenin kendi kpndisini eleştirisinden ilginç bölümleri yansıtmaya çalısalım... CELÂL ÖKER: «42 yıl geriye gidiyoruz. Mecliste Darülfünun lağvı ıle ilgili rapor okunuyor. 42 yıl önce okunar. 16 madde sanki 1975 üniversitesinin sorunlannı dile getiriyor. (Emirlik, reisliK, djvan azalıgı gibi vazjyetlerin sadece bazı müdensler arasında ihtiras ve haset doğuran bir makam halini alması. Aynı fakülte dahüindeki müderris ve muallimler arasında ilmt mesai teşriki yerine, zıddiyet sür düğü. ekseri müderis ve muallimin harici iş ve alâkalannm çoklugu yüzünden Darülfünundaki vazifelerini ikinci derervde saymaları, Dariilfünun tedrisatının memleketin hayat ve faaliyetleri ile temasını kaybedeeek nazari bir tecerrit halinde kalması) diye sırahyor sorunlan ve yine raporda îövle r1?tTim edillyor: (Memlekette sınal, içtimai inkılâplar oldu. Darülfünun bitaraf kaldı. İktisadi sahada esaslı hareketler oldu. Darülfünun *ıabersiz göründü. Hukukta radikal değişiklikler oldu. Darülfünun yeni kanunlan tedrisata almakli yetindi. Harf inküâbı oldu. Darülfünun hiç tınmadı. Yeni Vnr tarih telâkkisi milli bir hareket, halinde bütün ülkejT sardı. Darülfünunu inandırabilmek için 3 yıl kadar beklemek ve uğraşmak lâzımgeldi). 1965'de öğrencilerin hareketine bağlı olarak Mecliste açılan soruşturmada aynı ksvramlar vardı. Oysa o zaman katıldığım kurulda bir hocam (Biz öğrenciye öyle kolay pabuç bırakanlardan değüiz) demişti. Demek ki, öğrenci kitlesinin dile getirdiği bazı olaylan bastde alırsak başka şeyler oluyor. 1968 deki olıımlu öğrenci nareketi üç slogan getirdi: özel ckullar devletlesti. Yönetime katıîma deciı, demokratik üniversite dodi. Şimdı biz öğrencilerin getirdiği ve yasal&ra giren bu kavramlardan söz ediyoruz.» il Öğrenciler açık oy hakkıyla yönetime katılmalıdırlar,, niversite yönetim kurulu ve senatolanna, daha sonra saptanacak usuller ils, ögrenci • ? asistan temsilcilerinin seçümesidir. Üniversitelerin bütün eğitim çahşmalan öğrencilere yönelik çalışmalardır. «Öğrenci ve asistanlar, açıkseçiıc oy ve denetim hakkına sahip olarak yönetime katılmalıdırlar.» ÖZDEMİR İLTF.R: «Bence öğrenci de yönetime katümalıdır. Kem söz, hem de oy hakkına sahip olarak.» BEDİt GORBON: «Hiç şüphesiz çerçeve yasası içinde üniversiteler özerk olmalı. Ancak hangi çerçeve yasası içinde olursa olsun özerk olan üniversite bir yanlış anlayısla bunu memlekete karşı sorumsuzluk aniamına almamalıdır. Üniversite yasasının üniversiteye vermiş oldugu özerklik, üniversitsnin behrli sorumlulukları içersir.deki özerkiiktir. Bıınu ne üniversite içınde. ne de parlamento içersinde başka türİü Enlam»mahdır..» OKTAY SAYDAM: «Üniversite öğretim üyesinin ilmini artık pazarda satıhğa çıkarînasını ortadan kaldnma zammı gelmiştir. Yani üniversite öğretim üyesi. bütün mesaisini, araştırma gücünü, bütün verici gilfünü ünnersiteye ayıran kişi olnıalıdır. Yani kısaca sı full time çalışan bir eleman olmai'di'. Full time, part time öneriierini bir arada yürütmelc i görüyoruz.» Gençlere söz hakkı verilmeli Televizyorvda «Çocuk eğitiminde cezalandırma ve ödüllendirmenin yeri» konulu bir forum oldu. Dinledik ve gör dük: Bir eğitimcinin de söy lediği gibi, «Yeni kuşak eskiyi kat kat aşmıştı». Bizlerse ne yaptık? Gene her zamanki gibi kişiler özerine eğildik. Forum süresince etkinliğirki sürdüren iki kardeşimiz yanında: çesitli düşünceler. farkh aile ortamlarından gelmiş kişilerce savun u 1 d ıı. Daha önce çucukluk devrelerini geçirmiş bugünün genç lerind'e bu etkinlik yok muydu? Bizlerden altı yedi yaş küçük kardeşlerimizde an:den ortaya çıkan bir yetenek miydi bu? Hayır... Şimdiye kadar geniş kitleye seslenen bir araçta bövle bir forum clmamıştı. Bugüne kadar gençlerin dü şüncesi halka yansıtılmadı. Sorunları bilmeleri, fakat on lan kitleye indirememeleri nedeniyle üniversite öğrencisı bit^stekte bTrtununca veya düşünce ileri süriince yöneticilerce ezilmeye çalışıldı. Yaşam savaşma ilk adımmı atmış kişilere üniversite öğrenlminde söz verilmerH. Ortaya çıkan bunalımlar patlamalarla sonuçlanınca işlerine geldiğince çesitli adlar verildi gençlere.. Pek çok genç harcandı. Şimdi de durum aynı. Çünkü halk gençleri tanımıyor'.. Televizyonda açık olarak gördük: Kulaklannı Iıkadıklan, gözlerinl kapattıkları öy lesine belliydi ki, ana baba ve eğiticilerin : olaylar gerçek yönleri ile ortaya seriüverince kendi düşüncelerini an!atıp savunamadılar bile... «Ben babamdan Ueri, doğacak çocuğumdan geriyim» sözü yöneticilerce artık kabul edilmeli; fikirler açıklanmalı ve en haklı isteklerinde bile baskı ile karşılaşan genç lere söz hakkı verilmelidir. önemli olan kişiler değil, toplumun bir parçası olan gençüktir. Sen ben tartışmasını bırakalım, bir an önce sorunlanrnlza eğilelim ve halkımızdan, bilinçll gençlerin, Türkiye'de çok fazla olduklanna lnanmalannı, gençliği sevmelerini ve »nlamalarmı isteyelim. Kadın, gerçek yerini alacak 19Î5 yüı dünya kadın yılı olarak duyuruMu. Biz, Türk kadınları olarak yerimizi saptamada, davamızın bilincine varmada gecikmîş de olsak, insanm kadın erkek demeden gerçek insanlığına kavuşacağı düzen için hep birlikte var gücümüzle mücadele edeceğiz. Kadının durumu, içinde yaşadığı toplumun koşulları ile belirlenir. Geri kalmış bir ülkenin kadınları, doğal olarak, özgürlüklerini kazanma ve toplumda gerçek yerini almada da geri kalmışlardır. Daha doğrusu geri bıraktırılmışlardır. Tarihsel gelişim içinde, köleliğe ve sbmürülmeğe kasıtlı olarak alıştırılmışlardır. Kendine eğitim olanağı sağlanrnayan kadın, hem ekonomik, hem siyasal yönden bağımlı kılınmış. böylece evde ve top'umda çahştırılarak sırtından kâr sağlanmıştır. İslâmiyet. egemen zümrenin çıkariarı doğrultusunda yoz laştırüdığı için. ilk bakışta kadına değer verirmiş gibi görünse de gerçekte öyle olmamıstır. Dinsel baskılar kadmı • kaderci» yapmış. kölelik daha çok benimsetilmiştir. Dinsel bağnazlık, kadının düşünsel yönden de geri kalmasına neden olmuştur. Cumhuriyet devrinde kadmlara tanınan yasal haklar ise çok az kadın tarafından kullanılabilmektedir. Eğitim olanak larına sahip olabilmiş kentsoylu azınlığın dışmda, büyük çoğunluk bu haklardan yararlanma bilincinden yoksundur. Gerçek Türk kadınl. insan olarak görevini her laman yap mış, tarlada. evde. fabrikada çalışmış, hattâ savaş zamanı erkeğinin yanında cesurca yer almıs, ne ki gerekli saygınhğı gorememiştir. Çeşitli dönemlerde kadmlara sağlanan haklar ekonomik çıkar'.ar nedeniyle her zaman amacıhdan saptırılmış, çıkarcı çe\Telerin doğrultusunu yönelülmiştir. Kadının çalışması. ekonomik özgürlük sağlayacağı yerde daha çok sömürülmesine yaramıştır. Tarımsal üretimin büyük bir kısmını oluşturan köylü kadınlarımız, evinin işini yapar, çocukları sırtına vurup tarlaya gider, soğan ekmekle akşamı eder, gecesi de kocasmın gönlünü eğler. Tüm bunlan doğal görevi sayar, çünkü karnıru doyuranın kocası oldugu, bu kapıdan ekroek yediği belletilmiftir oua. Yaşlanıp işe yaramaz hale gelince kumayı da kabullenmek zorunda kalacağı bu işın cabası... Köylü kadının tarladaki emeği önce erkeği, giderek büyük sermaye tarafından sömürülmüs olur. Işçi kadınlarımız da üretime katıldıkları ve ücret aldıkları halde gerçek değerlerini kazanmamışlardır. Gerek aı ücret almaları. gerekse ürettikleri oranla. bunlardan yalarlanmada bir denge bulunmayışı, onları normal yaşam çiz gisinin altına düşürmüştür. Artık dcğer yaratan bu kesımden de çıkarcı çevreler alabildiğine yararlanırlar. Onlara çileli yaşamlannı sürdürmeye çalışırlar. Küçük ve büyük kentlerdeki genellikle küçük memur kadmlar bürokrasi çarkmda eziledururken, burjuva kadınları da kapitalizmin tüketim çarkında metalaşırlar. Özgürlükleri kapitalizmin bu3Tuğunda ve gerektirdiği biçimdedir. Görülüyor ki hangi sınıftan olursa olsun kadının durumu pek aydınlık değil. Artık uyanmak ve uyandırmak zamanı gelmiştir. Kadın olarak ve hattâ insan olarak varlığımızı doğnılamak zamanı gelmiştir. «Insanların varlığını tayin eden şey, bilinçleri değildir, tam tersine onların bilincini tayin eden sosyal varhklarıdır.» Bundan böyle kadın evinin dısmda, her türlü bilim, sanat, politika, ekonomi gibi alanlardaki geUşmelerden habersiz bıraktmbnayacak ve fakat kesenkes ağırlığıru koyacaktır. Ne erkeğin ne de toplumun tutsağı olacaktır. Kadın, kadınlığının büincinde olarak kendisine daha özgür ve yaratıcı bir yaşam sağlayacak düzeni gerçekleştirmek çabasmds olmak zorundadır artık ve olacaktır. TULAT PEKER, ÖÛRETMEN ÎZMİR Seminerde yönetime katılma, özerklik, tam gün çalışma yasa tartışmalan içinde önemli oir yer aldt. Yönetime katürr.a tartışmalannda. özellikle ögrencinin ve asıstanlann vönstime katılma konusu üzerinde duruldu.. MRETTtV SÖZEV «Yürürlükteki yasa öy'.e hükümler getirmiştir ki, bugün fakültemizde bir öğrenci temsilcisi seçimi yapılamamıştır. Seçilme olanafı da yoktur. Çünkü demokratik olmıyan bir seçim sistemi, yasaya özellikle yerleştirilmiştir, Asistanm yönetime katılması da bugün islenen vere gelmemiştir. önerim, sadece yönetim kurullanna değil, lakülte kurullanna ve hatta ü Bayramda gösterişten kaçalım Istanbul Milli Eğitim Müdüru sayın Halis Kurtçanırk tüm okullara gönderdiği \azı, saym Akbal'ın aynı konucfaki görüşlen, gerçekten ilginç ve üzerinde durulmaâa değer. Gerçek çok acıdır. Uy gulama yıllar yılıdır öğrencıyı. veliyi. hatta öjretmeni, akul yöneticisini okuldan soğutmaktadır. Konu hükümetçe ele alınıp hal şekll bulunmalıdır. Otuz yıla yakın süre ilkokul öğretmeni, müdürü olarak, yöresel gazetelerin yazan olarak ulusal bayramlar nedeniyle amaç dışı yapılan süslü püslü giysl giderleri büyük bir üzüntü kayna&ıdır. İçteollkle söylüyorum, bu acı gerçeklerden ötürü ulusal bayramlarınm gelmeme sinı arzulayanlann sayılan azımsanamaz. Bazı 11lerde bu bayram hazırhklan okullar arasında yarıs halindedir. Gösteriş yanşı yapılır. Şu okul birincilik aldı, bu okul alamadı. Oysa çok giderle, süslü giysilerle törene katılan okulların çevrelerl varlıklı velilerle dolu. Okulun pek çok türiü • çeşitli gellrleri var. Ama ayru şehrin kıyılannda, yeni yeni evler yapanlar. yu va kurma çabası içinde bulunanlar, geçim güçlüğü ıçin de kıvrananlar boynu bükük, ağlayarak gelen yavrularına bir şeyler yapamamar.ın ezikliği içinde ana, baba olarak ne hale giriyorlar düşünen var mı? Evet, ulusal bayram lann sayılan azaltılmah. Amaç dışı £İd"erlere son verilmeli, tek tören yeri yerine şehrin. kasabanın büyüklüğüne göre 13 5 yerde törenler ya pılmalı. Bu konu hükümetçe ele alınmall. Tek başlanna becerikli valilet de, milli eğitim müdürlerl de konııya eğilip en güzel çekilde halledebilirler. Abdollah ÇKl.İK Emekli Ofrretmen ADAPAZAR1 İç denetim SATI BARAN: .Yönetim şeklinin nasü olması gerektiğini tartışıyoruz. Ancak bugüne kadar yasalann getirdiği birçok hükümltr kullanılmadı. Maalesef kullanılmak istenmedi. Yasa Dekanı, öğre tim üye ve yardımcılarına verılmiş olan her türlü görevi yerine getirmelerini sağlamakla yükümlü kılmıştır. Ankara Üniversitesi adına rahatlıkla söyleyebilirim ki, hiç bir Dekan bu görevini kullanama^mıştır. Kullanamaz, çünkü kullan dığı takdirde dekanlıktan ajmldığı takdirde arkasında bir yığın küskünler grubu bırakmış olacaktır. O fakültede yaşama olanak larını kaybctmiştir. Hangi rektör yasaların kendisine verdiği dznetleme görevini yapabilmiftir. Eektcrler bugün fakülteye bile gelememektedirler.» Yeni Üniversiteler, siyasal çıkarlann ağır basması sonucu plansız biçimde açılıyor Üniversite sorunlan seminerinde yeni üniversiteler kurulması ve rotasyon sorununa geniş yer verildi. Aşağıda bu konudaki görüşlerle ilgili bazı bolümler yer alıyor.. ORHAN OGlZ: «Türkiye'de yüksek öğretim gelişi güzel kurulmakta ve gelişmektedir. Üniversiteler ne kadar karşı koyarlarsa koysunlar, ihtiyaç yeni kuruluşlan getinnektedir. Üniversiteler özerklik çerçevesi içinde kendi yüksek öğretira kuruluşlannı kendileri açacaklanna göre, insangücü ihtiyacı etüdlerini kim yapacaktır? Türk milli eğitimine yön vermekle yükümlü Milli Eğitim Bakanlığınm bu konuda hiçbir yetkisi yoktur. Üniversite yetkili organlarında toplanarafc fakülte açabilmektedir. Bunun sonunda da bazı alanlarda ihtiyaç fazla iken, bazı alanlarda ihtiyaç fazlası görülmektedir.» NEDİM ZE>IBİLCİ: «Hacettepe'nin himayesinde Kayseri'de bir tıp lakültesi açılmıştır. 3 ay sonra mezun verecektir. Öğrenci halen Kayseri il huduîlan içine girmemiştir. Hiç bir zaman politik isteklerle fakülte açılmaz. Kültür merkezleri vardır. Istanbul ve Ankara'da, öğretim üyesi, idari personeli karşılayarak 1 değil 10 tane üniversite açraa olanağı vardır.» ÖZDEMİR tLTER: «Değişik fakülteler açılıyor. Bu fakülteler açılırken de para ve kadro veriliyor. Nimeti kim yedi ise, öğretim üyesi sağlama görevini de o yüklennıelidir.» CEMİ DEMİROĞLü: «Gçniş şekilde fakülte açmak durumuna düşüldü. Ancak bunlann yerleri iyi seçilmedi. Sorun sadece öğretim üyesi sıkmtısı değildsr. Çünkü bu fakülteier sadece ismen kuruldu. Önce hakiki iakültenin inşaat problemleri gelir. Sonra da burası için öğretim üyesi yetiştirmek pereklidır. Buralarda rotasyon pekâlâ uygulanabilir. NURÎ fMAN: «Yeni ünıversıte'.er kurulurken, rotasyon sistemi, bir geçiş sistemi olarak ve tüm öğretim üyeleri için, yasada yer almalıdır. Ancak bir kişi o!anakları olmıyan bir yerde, 2 yıldan lazla tutulursa, meslejinde geriler.» Tum Üniversiteler için tek bir "çerçeve yasa,, öneriliyor • Çıkanlacak bir «çerçeve yasa» uyarınca fakülteler yönetmeliklerle yönetilecek. Seminercfe üniversiteleri düzenleyen yasanin biçimi tartlşıhrken «Çerçeve yasa» olarak tammlanan yeni bir görüş ağırlık kazandı. Çoğunluk ayn üniversitelerde ayrı yasalarla yönetim görüşüne karşı idi. Ancak görüş birliğıne varılan tek yasa biçimi bugüne kadarki üniversite yasalanndan farklı bir nitelik taşıyacak. Dekan Cemı Demiroğlu semıneri kapatırken görüş birliğine varılan «Çerçeve yasa»n.ın niteliklerini şöyle özetliyordu: «Tüm üniversitelerde ortak ilkeler getiren kısa bir yasa ve fakülte yönetimlerinden başlayarak, her üniversite ve fakülte için, kendi karakteristik özelliklerine göre, gelişme olanağı veren yönetmelikleri yapma yetkisinin üniversiteler ve fakiiltelere verilmesi.« tç demokrasi GLTEN ALPAY: «Kurullarm iyi çalışması. bilimsel çalışmaların iyi yapılabümesi, eğitimin etkinliği, iç düzende demokrasinin sağlanması ile kabildir. Devamlı olarak değişen ve yenileşen bir kurum ancak demokratik dülen ile kendini yenileyebilir. Bu görev yapılamamışsa Cniversite toplumun gerisine düşmüş olur. Toplumun gerisine düşünce de bazı kuruluşlar, toplumun gerisine düşen kurumun yetkilerini elinden alır. Yeni üniversiteler ta sarısında üniversitelere ait olması gereken pek çok yetkinin üniver siteler üstü kurulaşa verilmek istenmesinin nedeni budur.^ Programsız eğitim SUAT VURAL: «Öğretim programları hiç denecek kadar azdır, yurt gerçeklerini gözönünde tutmamaktadır. Üniversiteler yurt so runlanna ışık tubna ve çözüm ge tirme ile yükümlüdürler. Bu görev her fakültenin yetkili kuralla rma düşmcktedir. Eğitimin yurt sorunlarına yönelik biçimde, mezu niyet öncesi ve mezuniyet sonrası için planlanması gerekmektedir.» TVSUF KEÇECt: «Öğretim üyeleri arasında görevin ihmali veya görev şuurunun yokluğu kamu oyunda sık sık tepkilere yol açmaktadır. Üniversitelerin kendi kendini denetim sisteminin işlemediği öteden beri bilinen bir gerçektir. FCSUN TAŞDELEN ÜNİVERSİTELER YASASI CEMİ DEMtROGLU: «Hazırlanmış ve kullarulmlş olan üniversiteler yasaları 13 14 yıllık bir süreye sahip. En kısa süre kullanılan yasa halen kullanmakta olduğumuz 1750 sayılı yasadır. Yasalar uzun süreli oluyor, sakmcalı maddeler değiştiriliyor, yenileri konuluyor. Ancak yenileme ve iptallerde diğer maddeler göz önüne alınmadan yapılabiliyor ve diğer maddeleri de sakmcalı hale getirebiüyor. Ürviversiteler yasası ortalama 15 yıl yaşıyor dersek, o zaman da bu maddelerin bağlayıcı etkisl altında bazı gelişmeler önleniyor. Bu nedenle yasanin bu kadar bağlayıcl olmasının aerekli olup olmadığınm tartışılması gereklidir.» SELÇL'K EREZ: «Cumhuriyetten bu yana yürürlüğe konmuş üniversite yasalarırnn ortak yönleri vardır. Hepsi de gereksiz ayrmtıya inerek üniversite yöneticisi ve eğiticisinin elini kolunu bağlamaktadır. Çağdaş ülkelerde bu derece detaya inen, elâstikiyete olanak vermeyen yasalar yoktur.» OKUYUCU MEKTUPLARI Durumu bügilerinlze sunanz. Saygılarımızla Aklf TUNÇEL TESEKKÜ R 28 mart 1975 cuma günü aramrzdan aynlan değerli aile reisimiz Esklşehir Atatürlc Llsesl Em, Matematik öğr. Türk Eğitim Vakfı açıkladı Sayın gazetenizin 28 mart 1975 tarihll nüshasmda «Kemal üstün» imzasıyle «Vakfa yararlı olmak için» başiıklı yazısında bilmek istediği konular aşağıda açıklanmıştır: 1 Burslar, tercihan teknik dallara olmak üzere her cfala verilmektedir. 2 Burslar «Özel sektöre ait kurumların üst kademelerine yönelik eleman ve uzman yetiştirmek» amacıyle verilmektedir. Burs alan öğrenciler mezun olduktan sonra ıstedikleri yerde iş almakta serbesttirler. Mecburi hizmete tabi değillerdir. 3 Burs verenier «müzik, res;m ve Güzel Sanatlar» dallannı şart koşmuşlarsa o dallarda da burs verilmektedir. 4 «Yoksulluk ve yeteneklik yöntemleri», bursiyerlerin öğrenim yaptıkları fakülte, yüksek okul veya okullann Yönetim Kurullan tarafından seçilmektedir. Vakfın bu secimlerde herhangı bir müctahale^i söz konusu degilrfir 5 «Denetleme» hem okul idarelerince, hem Vakıfça yapılmaktadır. Bajansız öğrencinin bursu derhal kesilmekte dir. Garantili gelecek NEJAT HARMANCI: «Profesör lük bir nevi memurluk gibi veril mektedir. İnsan profesör olduktan sonra, kimsenia kendisini yerınden kıpırdatamıyacağı inancı için dedir. Bu inanç, bizim zaaflanmızdan dolayı, devamlı çalışmayı sektelemektedir. Bizde yabsncı üi kelerde oldugu gibi kontrol yoktur. Hocaların ne yaptığı, niçin yaptığı, ne kadar yaptığı somlmaz. Biz çalışmalarımızın he=tbı nı belirli süre sonunda vermezsek, istediğimiz kadar organ. csîediR!rniz kadar yönetim koyalım hiç bir şey çıkmayacaktır.» Reşat ERKAN'ın cenaze töreninde bizlere yardunlannı esirgemiyerek acımızı paylasan akraba ve dostlara sonsuz şükranlanmızı sunanz. EsH : Sabire Erkan Çocuklan : Dolun, Ülker, Sevgi, Oya ^lllltlllHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMtltllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll^ GEREKSİNMENİN GERİSÎNDE ORHAN OGLZ: «Bugün çağ nüfusunun sadece % 6'sı yüksek öğrervim olanağıncfan yararlanmaktadır. Oysa çok yakın gelecekte işbirliği yapacağımız ülkelerde çağ nüfusunun % 2U'sinden fazlası yüksek ötrenim olanağına sahiptir Türkive'de üniversiteler Türkiye gereksinmesir.i karşılamaktan çok uzaktır. Üniversite öncelikle Türk milletinın gereksinmesinı karşüayacalı bir düzeye gelecektir. Bazı çevreler üniversıtenin 19. asır anlayışı ile sıkı sıkıya bağhdırlar. O günkü üniversite ile Türkive gereksinmesinin çok gerisinde kalıyoruz. Çag nüfusunun c i 15'inl, 20'sini okutmak İ5tediğimiz zaman bugünkü üniversitelere birçok üniversite katllması zorunluluğu crtaya çıkıyor. Yeni kurulan bir üniversite il = 5K yıllık bir üniversitsyi aynı ya?& içinde yönetmek olanağı va: CD mıdır?» dileği Şoförlerin trafik memurlarından Istanbul'un trafik sorunu her geçen gün çığ gibi büyürken bu trafiği düzenleyecek olan trafik polisleri ile, şoförler arasındaki konuşmalar onur kmcı durum almakta dır. Trafiğin bu denli kanşmasında şüphesiz biz şoförlerin suçu var. B\ırası doğrudur ama eğer ortada bir suç varsa yasalarda bunun cezası da vardır. Ancak trafik memurlarından bir kısmı belki iyi niyetle ama, ceza yazmak yerine onur k ı n a bir biçimde hakaret etmeyi yeglemektedirler. Üstelik kendi hakaretlerinde Sir suç işlemişlik görmeyen polisler, siz onlara bir şey dediniz mi vay başıruza gelecekler'.. Bu da şoför polis üişkileri arasındaki ciddiyeti. saygıyı or tadan kaldırmaktadır Dilesimiz bazı trafik memurlannın şoförlere karşı rutumlarını şoförün de bir insan olduğunu Hibünerek değiştirmeleridir Salm «ENÇLER Istanbul 1 İLÂN i MERKEZİYETÇÎLİK VEFATLAR Kıymetli Un\ır ve taıkı*lır<M miıltjeklıil cenıze merısiM «UMmi2. kir lclcitnla enrini2de«r. Gj:et» ilinı ve uımııa nuiMİM icı» ayn blr uci!t ı!>r.T,ız, t«ıjzı isleriBİ isleîıntniz derutıte e«tr, ıcı (nn'Friniıı pjvU:r7. | Pikle Koyun Derisi | ( Satılacaktır ( Ş = I I g Ş | = | = § = Ş = Ş § i Kurumumuz Zeytinburnu Et Kombinasmda mevcut 20.000 düzüne (Pikle Koyun Derisi) kapalı zartla teklif alınnıa suretiyle saülacakür. 2 Şartnameler, Genel Müdürlüğümüzden (Satıs Müdürlüğü) ve Zeytinburnu tstanbul, Konya, Bursa, Drfa, Erznrum Et Kombinalanmız ile tzmir Irtibat Büromuzdan bedelslz olarafc temin edilebilir. 3 Tekliî mektuplarmın engeç 14.4.1975 günü saat 14.30'a kadar Genel Müdürlügümüz Yaz, İşleri Şefliğine ulaşması gereklidir. 4 Zarflar 14.4.1975 günü saat 15.0U'de Oenel Müdürlüğümüzde açılacaktır. 5 Kurumumuz, 2490 sayzlı kanuna râbt değildir. thaİeyi tamamen veya kısmen yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. ET VE BAJLIK SURLMU GENEL MÜDİRLÜĞÜ 1 E = = = = 1 = = = § = ş = = 1 KEMAL ÖNEN: «Yasal sorunlar ele ahnırken üniversite kav:a mma önem vermek gerekir. Üniversiteleri ilkokul binalarl gibı birbirinin yerıne konulabüir, birbirine eş kurullar gibi kurmak var.lıştır. Bu nedenle tek ve detaya inen bir yasanin sakmcalı oltfuğuna inanıyorum. Üniversiteler kendi içlorinde gelişebildiklpri ol^üde, kışilikleriüi ıspatiaclıkları ölçüde üniversite niteliğini k^zanacaklarcfır.» GÜVEN ALPAV: «A*ırı merkezıyetçılitt zaman içinde sorunlaı cioijurmuş, merkezıvetçiliğın felsefesine uygun olarak bu sorun:;ı rı çözmek daha aşırı merkeziyetçiliğe gitme zorunluluğunu doğut muştur Vetkı üsl katlarda topıanınta alt katlardakı kışilere s > rumluluk venlmez. Verimli bir çalışma düzenl kalmaz. Bu neder! de aşırı merkeziyetçiliği getiren 1750 sayılı ile üniversite llkesı ars sında bir çelişki vardır.» NEDtM ZEMBtLCI: «Kendi işini, kendi yöneter» üniversite fiK rinin yanmdayım. Alınmasınlar senatolar bile çok geliyor fakültolarak. Örneğin senato öyle bir yönetmelik çıkarıyor ki tıp iakültesi öğrencisine uygulama olanağı yok. Tel.: 47 20 06 I İ L İ M CtH*ZE ÎŞLERj KOT : Gu'un muameleler ijktmeye ııt olaık u t r t yurl ıcı ı<ır dısı. dljndan yırıb r'rilt nıklı (Cenajans: 1287) 2661 »iıuuuıılııııımııııııılııııımıııtııııımııııııııııııııııııııııııııııiciııııııııııııııııııııııııııı ııııı nurmm? (Basın: 133472654)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear