28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Afus*os 1973 Üevlet Ahlâkı eçid Kabinenin Turizm Bakanı A. î. Kınmh'nın son demeci, gelmiş geçmiş Turizm Bakanlarmın da, sözkonusu alanlardaki aynı tür demeçleri gibi, elbette fci ilgi çekicidir. Gelmiş geçmiş bütün Turizm Bakanlarının demeçleri gibi, Kınmlı'mn demeclne de, elbette ki inanmak lâzım. Çünkü bu Bakanlar, her komışmalarında hep «Ben yaparım. ben ederim» diye konuşurlar ama, onlann beyanlannda dile gelen, devlettir, hükümettir. Konuşan Bakan değil, Bakaniıktır. Bakanlık ise, şah:s değildir. Gayrl şahsidir. Şu halde, gelmiş geçmiş bütün Turizm Bakanlannm sözleri gibi, bay Kınmlı'mn sözleri de, bugüne kadar olduğu gibi havada kalmaya mahkum, yani Sayın Bakanın o günkil ruh halinden ge!en, icra dayanakları da olmayan günlük bir esintiyse, bu konuda bugüne kadar oldugu Eibi. devlet ve hükümet haysiyeti, bir daha zedelenecek demektir.. Bay Kınmlı'mn sözlerine geçmeden önce, Bakanların: okuyanlan, dinleyenleri artık o işi ciddiye almamaya sürükleyen. ama böylece de, hem. demeç sahiplerinin kendilerini, hem de bu sözleri okuyan veya dinleyenleri oyalamak davası güden resml konuşmalan uzerinde, biraz durmalıyız: Türkiye Cumhuriyeti, isyanlardan, ihtilâllerden, savaşlardan arta kalan topraklar üstünde, geride kalan bir avuç vorgun, perişan halkla kurulmuş bir devlettir. Ülkenin, ne alt yapısı. ne üst yapısı, ne parası, pu'u, sermayesi, ne de bir ambannın bir köşesinde, bir avuç ihtiyafı vardı. Açla tok arası bir haldeydi. Yoksul ve borçluydu. Ne bulunursa. onunla örtünmeye çalışılıyordu. Eğer îstiklâl Savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllanna ait, hem de ortasında Mustafa Kemal Paşanın da bulunduğu grup resimlerine bakarsak görürüz ki, o grupta, asker, sivil, bey, paşa kim varsa. hiç kimsenin kıyafetl birbirini tutmaz. Çünkü ne fabrikalanmız. ne imalâthanelerimiz vardı. Yalnız Birinci Dünya Savaşı içinde ise, üç milyona yakm insan kmybetmiştilc 6 Olaylar ve goiüşler SON KÖRFEZİN ÖLÜMÜ Şevket Süreyya AYDEMİR teyen Jşlerl bfle arşivlere kilitlemişselc, gerçegi oidugu gibi görmek, gerçegi konuşmak, ne kendini, ne başkalannı oyalamamak «Devlet Ahlâkı» nın ilk vasfıdır. Oysa ne beyanlar okuyoruz. Örneğin son yıllarda rievlet adamlannın en geçer akçe haliae getirdikbri söz gelimi şudur: Gereken tedbirler alınmjştır! Bu hazır formül, her gün, günde nice defalar, radyolardan, televizyondan, gazetelerden yayıhr. Ama. acaba gereken tedbirler alınmış mıdır? Hayır! Btınâa da bütün kusur, bugünkü kuşaklann değildir.. Yani bu beylik formüllere hiç lüzum yok. Mademki Cumhuriyet, bu yorgun topraklar üstünde, sadece milletin yaşama azminden başka bir şey rievralmadı. Mademki bu 50 yıl içinde ancak yapılabileni yaptı. Ve yapılması kabil oUnları d?. şıı veya bu sebeplerle tam başaramadı. O halde, yapıcı bir gerçekçiliğe dönmeliyiz. Ve bunlar simdiye kadar alabildiğine söylendiji halde niçin yapılmadı? Bunlan, hemen yarından itibaren yapılacakmış gibi konuşurken, Bakan hanei dayanaklara dayanıyor? Evet, kıyıları, gölleri, akarsu'.ann kenarlarını korumak, aslında para rfesil, kanun işidir. Ve kar.unları uygulamak gücünde olan hükümetlerin işidir. Ve zaten. kıyılan kaptırmayacak, denizleri dağlan koruyacak olan. Bakanın şahsı değil. devletin ve hükümetin devamh, istikrarh olan manevî şshsiyetidir. Çünkü Bakan bugün vardır, yarın yok... Ama, mademki Sayın Bakan kendisinde bazı güçler görüyor. Biz surada hemen bir «kı\nların tahribi ve denizin kirienmesi» örneği verelim. Belki kendîsini ilgilendirır: Tahrip edilen. kapışılan. peşkes çekilen kıyılar, dünyanın en güzel körfezlerinden biri olan Gemlik Korfezi kıyılanriır. Hem de asıl tahrip, Devlet Planlamasının. tlgili iktisadi devlet teşekkülleri ile. ilgili Bakanhklarm karar ve yatırımları fle. yine hükümettir. Türkiye'nin her yerinde bir azot gübre fabrikası düşünülür sma. Gemlik Körfezi kıyısmda düşünülemez! Çünkü tç Anadoltı'da azot sanayii kuracsk bin yer bulabiliriz. Ama bu yesil mavi Gemifk Körfezini. Tanrı bir daha yaratmaz. Hem yine Hükümetin malı olarak şu da var: Vaktiyle bu sahilin en güıel yerinde, iyi niyetle. ama kötü bir yer seçmek hatası üe, blr Sunî Ipek Fabrikası kurulmuştur. Bu fabrika, Bursa veva îneRöl ovalannın kenar bir yerine kurulabilirdi. Halbuki, içinde montaj için dahi adım atacak yer olmayan bu fabrika. bu yıl, tam sekiz misll güçlendiri'.miştir. Tabii denize akıtılan asitli sular da sekiz misli artmıs, bacaların saçtıgı gazlı dumanlar da öylece çoğalmıştır. Kaldı ki, bu kuruluşa herkes baştan beri aleyhtardı. Şimdi yine bu kıyılara, bir de Demir Boru Fabrikasının kurulacağından bahsediliyor. Körfezin ideal turisük değer taşıyan kuzey kıyılan ise, şimdiden Galatalaşmaktadır. Kıyı köylerinin, buçün kıyı padişahları haline gelen köy muhtarlan. inflyonluk iabşlâr düzenlemektedirler. Devlete ait kıyı kayalıklanna bile bugün nasıl, beş katlı, on katlı apartmanlar yapıştınldığmı görmek için, Sayın Bakan bu kıyılara teşrit edebilir. Halbuki buraları, bizim yumuşak iklim alar.ında son körfezimizdi. Yılda 5.000.000 insana dinlenme yeri olurcTu. Işte bu son körfez, şimdi ölüm halindedir. Denize geünce? O zaten can çekişiyor.. Dünya yuvarlağının truzey kesimindeki iklim kuşaklan arasında. iklimler bilgisinin Bosfor iklimi olarak adlandırdığı yumuşak tkîim bölgesi. özei bir ver alır. Çünkü bu bölgede, yaînız yumuşak iklim değil, tabiatın müstesna zenginliği de. bu eşsiz iklimi besler. Marmara denizi, bofazlar, körfezler. göller. akarsular ve dünyaBin en güzel yesil örfüsü. Bosfor iklim bölgesina Tannsal bir cömertlikle serpiştirilmiştir. Gerçi diinvanm, başka güzel böla;eleri de vardır. Ama. ya iklimin sıcaklığı. ya havanın s o gukluğu, ya denizin. ya da gö'Uerin ve akarsularm yoklugu. ya da adma ormwılar dediğimiz yesil örtünün kısırhğı. onlan, kitaplarda adına Boafor iMim bölgesi denilen ve simdi bizim her şrün. vahşi bir hızla tahrip ettiğimiz eski dürva cenneti ile kıyaslatamaz. SAVA5 BiTSE. SAVAŞ BİTSE DlYE ÖZLÜYORÜZ EN AZ 25 YILDIR. ASLINDA VÎETNAM FİLAN DEGtL ÇAĞLN EN UZUN SAVAŞ1. EN UZÜN, GERI KALMISLIĞ1 YEN^ÎEK tÇlN SÎYASAL, EKONOMİK VE SOSYAL ALANDA ULUSLARIN ÇEKTİĞÎ ÇİLE, KENDİ İÇİNDE VURUŞMASI.. SADUN TANJU ugün fopluma şeki! v*rmeğe çalışanlardan kaçı, yarın da ülkenin ve halkın yasamı üzerinde söı sahibi olacak. bilebiliyor muyuzT Mepela 1980 yılında Süleyman beyi pekalâ unutmuş olamaz mıyiz? Politikayı bir savas. devlet adamlıSını savasçılık eibi sayanlardan kaçı 1390 vılında ajans ve gazete haberlerind» ismini geçirtebilecek? Burnunun ucunu şröremiyecek kadar İleri bakmağa shşmamıs olanların ülkesinde. celecek, sorularla ve bilinmezlerle doludur. Yarın busünden iyi olacaktır, çünkii bu tadilan şaraptan daha kötüsü oiamaz. B Başlayabilir.. Evet, bu tahrip. bu yağma, anr«lc vahşi bir tahriptir. Tabiata karşı bir Vandalirm'dir, bu kaygusuz, bu sorumsuz hiddet ve şiddetin örneği de, dünyanın başka bir noktasında »»rülemez. O halde biz şimdi ilk önce, şu eski dünya cenneti ve bugünün sahipsiz harabe ve vagma alanı üstünde durmalıyız. Örneğin önce şunu işaret edelim: Bosfor veya Marmara İklim bölgesi, Karadeniz ve Akdeniz sibi. iki temi» derrarun ortasında yer almaktadır. Karader.tî, zindelik ve hayat taşan berrak sulannı. Istanbul ve Canakkale Boğazlanndan Akdeniîe akıtlr. Akdenis de, bu cömertçe akıntılara cevap vermekten geri kalmaz. O da. alt akıntılar şeklinde kendi bağrujdan Karadenize sulannı vollar. Bu sular eskiden, dip balıkçılığı Ue. isöçnıen bahklann deryasjydı. E?ki Yunan tarihçisi Strabon, bu balık'ann cin^lerini. hareketierinl etraflı olarak aolatır. Bosfor bölsesine Doğu Marmara havzasmd», dünvaran vaktiyle en güsel üc körfezi veriîmlçtî: Haliç. îzmit ve Gemlik. Ayru bölgeyi aynca tiç göl süslerdi: Sapanca, İnıik re Btiyükçakmece. Simdi Haliç ve îzmit Körfezleri Ölmüştür. Sıra Gemlik Körfezinde. Bu bolge vaktiyle, dünyanın en ulu meşe ağaçları, ormanlan ile örtülüydü. Şimdi artık bunlar yoktur. Ama Sayın Bakan Kınmlı, mademki kıyılan. denizleri, dağlan kurtaracıgmı devlet adına müjdeJemiştir. O halde bu işlere, bu yakın alandan pekaiâ başlayabilir™ SAVAŞ NÂRALARI.; 12 yılda en azından dört ihtilâl geçirmis t i huzur re denge aramak İçin bir keı daha secimlere gtdilirken, savasçı naralarıyla mevrfana fırtayıp ortalıga yine bir iç savaş manzara'i vermege çahsanlar ne elde edeceklerini umuvorlar? Hâmid'in o uzun tiradlı trajedyalarındaki eibi. «zafer veya hiç!» Savaş bitse dive özlüyoru», en az 25 yıldır.. Aslında Vietnam filân değil çağın en uzun sava$ı; en uzun. «eri kalmışlısı yenmek için siyasal, ekonomik ve sosyal alanda uluslann çektigi çile. kendi içinde vuru?ması Politikayı savaş eibi amansız ve «cımasız kurallara oturtmsk isteyenler. insan hayatma ve toplnmsal yaşama karîi işledikleri suçu kendi elleriyte büyütüp a « vermek İçin ÜTtiTimİTt sahyorlar. Halkını. ülkesini ve çacmı çr>k sevenlerin ölülerine basa basa yürünen yolda demokrasinin çiçekleri açar mıymış? Kıyılan Körfez Sanıycrutn ki, bu değinmelerden sonra ve konuya bir örr.ek olmak üzcre. Turizm Bakan Bav Kınmlı'nın son (27 Temmuz) beyanlanna bakabiliriz. Bu demecinde Bakan söyle konuşur «Kıy.lanmizı kimseye peşkes çektirmeyeceğim. Ktvilanmız yanında dağlarırr.ızı da aynı ?»küde «fü^ilnöyorum. Yaema hsreketlerine msc ni olaeagım». «Otellere ;30 *am yapılacaktır». «Yabaneı filmciler ve artistler teşrik edilecektir. Pascale Petit İle Michele Meroier'fn rol alacağı bir film yapıJacaktır». cKıyıIarm tahrip edi'.mesi ve denizlerin kirlenmesi önlenecektir..» Sayın Bakanın sözleri uzundur. Her cümlesinde, kişisel bir yetki ile konuşur. Ama bu uzun demeçten. sadece, «Kıyılan kimseye peşkeş çektirmem, Kıyıların tahrip edilmesi ve denizlerin kirlenmesi önlenecektir» sözlerini alsak da yeter. Demek ki, geçici hükümetin Turizm Bakanı. bunlan yerine getirecektir. Hem de ayrn ramar.da, kişisfl taahhüdü olarak! Fakat nss:l? Gerçi bugün Cumhuriyetin eflinei yıhna ulasıyoruz. Ama, bu 50 yıl içinde, ancak ne yapılmışsa onların yapıldığını ve bu kutsal 50 yılınu71 da. tam değerince kullanmadığımra büiyoruz. örneğin, köylünün topraklandınlması, 1922'den beri gelen bir davadır. Bu davayı 50 yıl sonra dahi gereğince çözümleyebildik mi? Hajir! Hatta sadece 1944 1945 reform girişimini başarsaydık. o gunün toprak rayiçlerine göre işi. 400500 milyonluk vadeli bir "öderae ile halîedecektik. Bunu niçin yapamadık? Kısacası, bugün de nice dertlerimiz. başansıziıklarımız var. Kanunlanmm tamamlamadık. Hatta, para degil, sadece kanun ve uyguîama is BUNCA KURBAN NEDEN? Bir gün savaş bitecektir. Gerçek politika, kisi?el ve toplumsal yasamı yücelten sevgi ve düşünce egemen olacaktır. Yoksa bu sava» ne çirkin, ne acıması», ne «onuçsuz ve ne anlamsız! Savaş Bltti'yl okudum hafta içinde. Dalton Trnmbo'. nun bir siperde yaralanıp kolsuz. bacaksız ve yüzsüı kalan 20 yaşındaki kahramanı Johnny'nin yaşayan tek tarafı vardı, düşüncesi. Bir hastane odasında, artık Kareen'i sanp okşıyamıyacak oldu^unu, Bill Harper'le balık tutmaya gidemiyeceğinl, ak?amın oluşunu ya da jsfaîm soküşünü gSremlyeceginl. Kareen'i öpmek için dudaklan, Kareeni görmek için gSzleri. Kareen'i duymak için kulakları olmadıSmı anladıSınrian heri Jnhnnv dünvada fakat zamanın dışında yaşıyordu. Dalton Trumbo. «ehir ([ibi akıtıyordu insanm içine yasam üzerine oynanan oyundaki haksızhğı. Savaşa sürmekteki tnsafsızlıkla. kollarını bacsklarını ve vüzünü kaybetmis insanı yaşatma gayretindeki zıthk blr tokat sibl sarsıyordu okuyam. Çetin'i, Can'ı, Orhan*l, öbür arkadaşlanmı içerde degil de, bir hastane karyolasında Johnnv gibi sadece düjüncedetı ibaret kollan, bacaklan, yüzleri budanmıs rtrflyordum Politikayı bir iç savaş »aymıyorlarsa bunca kurban neden? Savassa bu, kim kimin için vurup düşürüyor? YÜREKLt BİR BAKAN OKTAY AKBAL Evet Hayır ÇOCUK CERRAHİSİNDE BİR ADIM irminci yüzyü baslanndan itibaren yapı, fonksiyon, mental yönlerden çocuğun erişkinden farkh bir varlık oldugunun anlaşılıp, kabul edılmesi ve özel tedavi metodlarmm uygulanmasiyle, kısa sürede başarılı sonuçlar elde edilmiş, ç o cuk sağlığı ve hastalıklan bağımsız bir ihtisas dalı haline gelmiştir. önceleri, yaygın enfeksiyon hastalıklan, beslenme bozuklulcları nedeni ile çocuk ölümleri, cerrahî problemlerle, çocuklann hastanelere başvTirmalarına imkan bırakmıyordu. Ancak de$işik toplumlarda. enfeksiyon hastalıkları ve beslenme boruklukları ile savaşın başarıh sonuç. lan, çocuklarm cerrahî probı» lemleri ile hastanelere başvurmalarım arttırmıştir. Ülkemizde 1930lardan itibaren, cocuklarda cerrahi uygulamalar, çocuk cerrahisi ve ortopedi bilım dalı halinde başlamış, ortopedi k problemlere öncelikle fazjs eğilindiğinden (%8090't uzun süre çocuk cerrahisi, büyük cocuklarda apandisit, fıtık uygulamalanndan ileriye gidememiştir. I «Almanya'ya yeniden gitmekten çekinmem» diyor. Ne büyük yüreklilik! Alnıanya'ya yeniden gidecek, ölümü göze alacak, çıkıp birkaç yüz. kişilik toplantıların önüne, Alman polisinin koruyuculuğu altında konuşacak. Ama bir sartı var sayın bakanımızın: «Alman polisi de salonlarm kızıla boyanmasını önleyen tedbirleri alsın.» Duvarlar kırmızıya boyandı mı Bay Erdem'in dill mi tutuluyor, ne oluyor. bılemem. Konuşmuyor, polislerin koruyuculuğu altında çekip gidiyor, olmazsa athyor uçağa Türkiye'ye dönüveriyor. Sonra da akıl almaz §eyler anlatıyor. Üstelik de Alman polisini suçluyor... Meşhedi hikâyeleri vardı eskiden, en inanılmaz işler olurdu Me§hedi'nin serüvealerinde, Bay Erdem'in Almanya gezisi de ona benzedi. Neler neler anlatmıydr bay bakatt? »Mihri Belli üç kişij* Jplistik ameliyat ytçrtıpzr.s jimdi her yfnd»» bis Mihri Belli varmış.» Olur mu olur! Ama nerden duymuş bunu, kim snlatmıs, kim görmüş. «naış mış>h bir masal. Koca bir bakan «bana orda böyle dediler» diyerek konuf»bUir mi, o zaman işin inandırıcılığı, ciddiliği kalır mı? Sıuttgart'ta bir konuşma yapacakmı;, işçilerle, öğrencilerle. Haber almış, salon kırmızıya boyanmış, orak çekiçli bayraklar asümış. Alman polisi de bunu önlememiş. Bakan bir kızıyor bir kızıyor Alman polisine, niye engel olmadı buna diye. Orası Avrupa Bay Erdem, Almanya. Kırmızı rengi gören politikacılar ne ürküp gerisin geri kaçar, ne de tepesi atar çılgına döner. Bir topluluk sizin görüşlerinize karşı çıktı diye kaçmak mı gerek ordan, hemen suçlamak mı gerek herkesi, hatta konuğu olduğunuz bir ülkenın pclis örgütünu? Yok öldüreceklermiş kendisini! Niye öidürsünler siıi? Kim ne kazanır. ya da ne kaybeder bir AP politikacısımn ortadan kalkmasmdan ya da kalkmaraasından? Siz gidersiıüz yerıniz boş mu kalır? başka bir AP'li gelir oturur, belki sizden de başarılı olur. Ha Aü Veli, ha Veli Alü. Korkmuş kendisine karşı bir topluluğun karşısma çıkmaya, gözü yememiş. Ahşmış tabii, AP kongreierinde, AP'li kahveler de astığı astık kestiği kestik konuçmmar yapmaya. Böyle bir solcu kalabahğın karşısına çıkmaktansa çekip gitmek daha iyi demiş. Bahane, orak çekiçli bayrak vaıdı. salon kızıla boyalıydı, falan filan. Güçlü kişi, inançlı kişi gider savunur, tartı$ır görüşlerıni her yerde. Karşındakiler isterse marksist olsun, bunlar senın yuıttaşlann, işçilerin, öğrencilerin. Hepsini atacak nusın kapı dışan? Gıt, konuş, anlat, açıkla, inandır, kandır, kendince doğru yola getir. Aydın bir kişisin, sorumlu bir bakansın. Duvarlar kırmızıydı, karşımdakiler solcuydu diyerek ürkmek yakışır mı bir bakana? Belki de şundan çekinmişür bay Erdem: Günün birinde muhaiıüeri demezler mi «Sen Almanyaya gitün, solcularla konuştun, el sıkıştın, öyleyse sen de solcusun.» Nasıl bakan arkadaşı bay Öztürk, ÇHP Genel Başkanına Sen gittin solcularla konuştun» diyor, öyle işte... Bay Erdem bu tehlikeyi göze alamazdı elbet. £n iyisi <ne gordüm, ne tuldını. diyerek çıkmak işin içinden... Hom zor iş gidip tartışmak, karşı koymak, tehlıkelı iş!.. Ne kadar polisler de seni korusa, ya biri yaklaşır yanına da bir şey derse.. Atlarsın uçağa dönersip yurduna, oradan konuşursun, anlatırsın bmakım Me^hedi masalları •Efendim, adam üç kişiye plâstik ameliyat yaptırmış, yüzlerini kendi yüzüne benzetmiş. bana öyle anlattılar. Salon kıpkızıldı, ben kızıl bayraklar altında konuşamam» diyerek. Nerde konuşursan konuş kendi sözlerini söyleyeceksin, kendi kişiliğmle, kendi görüşlerinle konuşacaksın, öyleyse niye bu korku?.. Polis salonlarm kızıla boyanmasını önlerse yeniden Almanyaya gideceknıiş. Büyük yüreklilik! Vazgeç ne yapacaksın Almanyaya gıdip, turîstik gezileri her zaman yapmak mümkün, işçinle, öğrencinle konuşamadıktan, tartışamadıktan sonra.. Sana, parüne, görüşleıine karşı çıkanları, hepsı komünist» diye suçlamak koUyhğı nasıl olsa elır.dc, hatta Alman polisini, hükümetini de onlan korumakla suçlamak da mümkün, öyle>se otur oturduğun yerde. Meşhedi masallanna inananlar daha pek çok burada! Gider seçim alanlarında anlatırsın Almanya' daki kahramanlığını, sağlama alırsın seçilmeyi. Tartışmak, görüşlerini anlatmak, düşüncelerini açıklamak, karşılıklı konuşmak nerde, siz nerde! BUYUK ŞEHÎRLERÎMİZDEKİ AZ SAYIDA ÇOCUK HASTANELERİ İLE ÜLKEMİZ ÇOCUKLARININ TIBBÎ VE CERRAHÎ PROBLEMLERİNİ HALLETMEYE İMKÂN YOKTUR. Prof; Dr. İhsan Numanoğlu Ege Tıp Fakültesi ögıetim Üyesı nin çevresine yayılan genel hastanelere ihtiyaca göre dağıtılnus olmalıdır. Bazı imkânlann devamh olarak bir merkeze aktanlarak geliştirUen. büyük şehirlerimizdeld az sayıda çocuk hastaneleri ile, ülkemiz çocuklannın tıbbl ve cerrahî problemlerini halletme£e imkân yoktur. Planlı dönemden önce oldugu gibi 3. Beş Ylllık Planlı dönmde de Sağlık Bakanlıgı çocuklar için yeni bir çocuk hastanesi yapımını planlamamıştır. Ancak, ülkemiz hastaneleri çok düşuk birif«&«tımanlak .Ç»J*toV. lıp, Devlet Planlama Teşkilâtının bir araştırmasına göre 100 yataktan ancak 581 işletilmekte ve 43 tanesi boş olarak günlerini geçirmektedir (•'» 58). Sağlık Bakanlığında kanserle savaş İçin, bir genel mtldürlük kuruldugu ve 500 yataklı 10 adet kanser ve onkoloji hastanesi projesinin düıenlendiği ve 3. Bej Yıllık Plana aluımış oldugu memnuniyetle öğrenilmistir. Ancak kanser hastalıgında tedavi imkSnı degişik durumlarda, değişitc oranda hudutlu olmakla beraber, konjenital anomalili veya cerrahî hastalıklı pek çok çocuk, çeşitli cerrahî tedavilerin uyjrulanması ile en azından 6070 yıl normal olarak vaşayabilecek ve Ulkemis aktif insan gücUne llâve edilebilecektir. 500 yataklı bölge çocuk hastanelerinden her 5 yıllık planda 3 adet (ortalama 150.000.000 TL.) RerçeMestlrileblMrse, 50 yıl aanra ülkemiz çocuklannın gelişnıi? toplumlar düzeyinde tıbbt ve cerrahl problemlarini halledip smğhk haktmlannı yapabiliris. SO yıl bir insan hayat süresi için uzun bir süre gibi eelirse de, toplum havatı için uzun bir sOre değildir. önemli olan ciddî bir araştırma yaparak, elde edilen Istatistikî bilgilere eöre plânlamaya gitmek ve maddî olanaklanmıza göre gerçekleştirilmesine çalışmakrır. Toplumumuztla çoeuk saghk harcamalan için aynlıp organtze edilmiş bir fon veva saglık sigortası yoktur. Çocuk ve aile kendi kaderleri ile başbaşa bırakılmıştır. MÂSUM İNSANLAR.. Cannes'da «Korknlok» adlı filmiyle büyük ödui alan Jerry Schatzberg, ben filmlertmde diyor, topluma karsı çıkanlınn değil, büyök bir saflık içinde. kendilerine doğuştan beri lunulan ahlak sistemine. dine. eğititne, felsefeye, insan ve eşya iliskllerine körükSrflne bajîı mâ.*um insanlana nasıl birea kurban olduklannı eastermeSa .'«3»limiöfum.kotülükİerîn. İjdülleTİn, tıfertn ve paraBÎn i tutsağı olan bir sürü insan var çevremirfe. KetWMslne f*y» leneni kabul eden, ona uyan: günlük işleri, metro, araba, TV ve uykudan başkı bir sev düşünmeven setsiz bir çoğunluk, yaşamanın başka anlamı olabileceSini bilmiyor. Mutluluğu aramıyorlar, sadece »üküneti ve güveni srıyorlar. Oysa, sükunet ve güven, politikada acımasız savaş kurallannı uygulayan yöneticllerin başaracakları şey de«jildir. Toplumu değiştirmek, yasamı mutlandırmak yönünde durmadan işleyen inıan lekâsı, kolsuz, bacaksıı ve yüzsüz bir Johnny gibi vurulup yatağa düşürülecek ve orada y&satılacaksa, bunun adı sevgi mi? Gelişme 1961 yılı Tababet Uzmanlık Tüzüğü i!e Çocuk Gerrahisı, ortopediden ayrılmış. 1962 tüzüğü ile ileri (yüksek) ihtisas ve 1973 yılı tüzüğü ile bağımsız bir tıp dalı haline getirilip, Ulkemiz çocuklannin cerrahî problemleri ile uğraşı, gelişmiş toplumlar düzeyinde uygulamalann yapılmasma ünkân venniştir. Hâlen, ancak İki merkezde (Hacettepe Ege Tıp Fakültesi) çocuk cerrahisi eğitimı ve ihtisası yapılabiliyorsa da, yeni tiizük değişikliği ile, çocuk cerrahisinin bagımsiz bir tıp dalı olarak kabul ediîmesi. süratle, tıp fakülteleri ve saflık müesseselerinde de Çocuk Cerrahisi egitim ve ihtisası yapan, bölüm ve kürsülerin açılmasına imkân verecek ve yakın gelecekte üikemizin ihtiyacı olan çocuk cerrahı, insan gücü gerçekleştirilebilecektir. 15 Mart 1973*te «Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği» resmen kurularak çocuk cerrahisi yurt içinde ve dışında resml bir organizasyon olarak da ternsil edilmiş olmaktadır. Çocuk cerrahisi genel oiarak, çocukluk hayat süresı içinde fci insanlann cerrahî problemleri ile uğrasan bagımsiz bir tıp dalıdır. Çocukluk sîiresi, insan hayat çizgisinın dörttc birini teşkil etmektedir. Ülkemizde 16 yaş dahil çocuklann sayısı genel nüfusun "i 45'ini kapsadıgına gb're çocuk cerrahisi toplumumuzda aşagı yukan 16 milyon insanm cerrahî problemleri ile meşgul olacaktır. Çocuklanmuın tıbbî ve cerrahi problemlerini gelişmiş toplum lar düzeyinde karşılayıp. tedavi edebilmek için: 1 Yeterli sayıda İyi yetiştirilmiş çocuk cerrahı, 2 Yeterli sayı ve yetenekte, yüksek hemşire, hemşire, laborant. teknisyen gibi yartnmcı tıp personeli, 3 Yeterli sayıda hasta çocuk yatağı, çocuk bölge hastanesinin tesisi, 4 Çocuk saglık harcamalannın tum olarak karşılanması gerekmektedir. Eğitim müesseselerinde, uyeun tüzük ve efitim progrımlan ile, bir plan dahilinde, çocuk cerrahı ve yardırqcı tıp personeli, yakın bir gelecekte yetistirilip, İhtiyaç karşılanabllir. Yataklı tedavi müessesesi ş* hastanenin genel tariii, çeşitli hastahklar. travma, doğurma, müsahede. tanımlama, rehabilitasyon amacı Ue kısa veya uzun •üreli yatırılarak veya yatırılmadaa tıbbi ve cerrahî tedavi nin uygulan4ıi»yeı <>l*r»k yapılmaktadır. Hastaneler genel ve özel (çocuk, doğum, kanser) olabildiji gibi çocuk hastanesi, çocuğun özelliklerine göre in$a edilmiş özel bir hastanedir. ülke ve toplumların, erişkin ve çocuk hasta yatak ihtiyacı çeşitli faktörler üzerinde (milli sağlık planı, hastalık çeşitleri, doğum ölüm sayısı. jeografik ve demografik, sosyoekonomik şartlar) ciddî ve derin bir arastırmanın yapılması ile ortaya konabilir. Şu tablo, gelişmiş ü!kelerle Türkiye'nin durumu hak kında bize bir fikir verebilir: Eriskin Ha$U Ülkenin Yatak Sayısı A dı 1.649.663 A.B.D. Almanya 650.000 412.000 Fransa îngiltere 337.fi(18 132.917 l?veç Türkive 86.558 (1971) Çocuk Hasta Yatak Sayısı 106.376 25.000 21 5!2 21.611 4.59'' 5.357 olmakt» j | lık problemleriyle ugraşı koruyucu ve tedavi edici olarak ay. nı oran ve bir uyum içinde yapılabilmeUdir. Ülkemizde olduğu gibi daha ucuz olarak görülen koruyucu hekimliğe daha çok önem verilmekte ve çoğu kez tedavi edicl hekimlik ve yataklı müesseselerin aleyhine olarak, saglık savsşı programları yapılıp, gerçekleştirilmektedir. Özellikle çocuk hastaneleri ve tedavi müesseseleri yönünden toplumumuzun durumu çok hazin ve uzüntü vericidir. Hasta çocuk yatakları genel bir hastane niteliğinde olan Şişli Çocuk Hastanesi ve adlannı kurueulan olan çocuk doktorlarından alan îzmir «Behçet Uz«, Ankara «Sami Ulus» çocuk hastaneleri ile, genel hastanelere bir araştırma ve gerekçeye <iayanmsdan dıiıtılmıj hasta vataklarından teşekkül etmektedir. GÖÇEBELER'İ OKURKEN Ülkeyi ve halkı »evmenin ne olduğunu, İç •aYaşçi politikacılardan ögrenecek degiliz. Yunanlı yazar Kostaı Valetas'ın cGöçebelenini okurken, genç bir romancının, ülkesindeki ekonomik ve sosyal «orunlar karsısında bir politlkacıdan daha çok sorumluluk taşıdıgını görmek insana umut veriyor. Çalısmak. iş bulmak için Almanyaya göç eden Yunanlı gençlerin öyküsO altmda, ülkeyi orada doğup buyümüş olanları «vaUr» haline (tetirememi$ politikacılann agır eleştirisi vardır. VaUnın udece uğruna ölünen bir toprak olmadıSını. vatanın İnsana yaçama olanagı veren, is, kazanç ve mutluluk veren bir yer olduSunu «G5çebeler»de bir güzel anlatır KosTas Valetas. Su savas bitse Göçebeler ve mahkumlar dönse Toplumumuzun saglık sorumluluğunu üstüne alan Sağlık Bakanlıjı ve yardımcılan üniversiteier, Devlet Planlama Teşkilâtı ve öteki möesseseler. ülke şartlannı eözönüne alarak, erişkin ve vocuklar için hasta yatak ihtiyacmı ortaya koyacak genişüSine, derinligine ve uzunluğuna hiç bir araştırma yapmamışiardır. Sağlık end'üstrisi olarak tanım lanabilen, hastanelerde hasta tedavisi koruyucu hekimliğe (toplum sağlıgı) kıyasla çok pahalı İhtiyacımız Genel bir görüşe göre yılda 1000 kışiden 20 tanesirün hastalandı»ı ve hastanede tedavi için 6 yatağa ihtiyaç oldufudur. Böylece 35.506.549 nüfusumuz için 210.000 hasta yatağına ihtiyacımız oldugu ve bunun 30.000 yatağı nın çocuklar için aynlıp kullanılmas) gerekmektedir. 50 yıllık gelişme ve çoğalma dunımlanmız da göaönüne aünarak 30 adet 500 yacaiclı çocuk bölge hastaneleri (15.000 yatak) ve 15.000 çocuk hasta yatağı da çocuk bölge hastaneleri Okuyucu Mcktupları Denize girebilmek için Belediyed mi olnıalı? îstanbul Belediyesi Florya Tesisler MüdürlüRu tarthndan y5netilen (Florya ile kamping arasındaki) tesisler halka tıizmet amacıyle açılmış bir tesis midir? Bu tesislerde yaz mevsiminin tadını çıkaranlar (ta reis vekillerinden tutun da en küçük riitbedekl) Îstanbul Belediyesi personelidir. Belediye personeli olmayıp da Beledîyesi, bu durumda yalnız bu nimetten istifade edebilenler kendi personelini duşünen, buyine belediye personelinin him nun dışında Istanbullu vatanda metiyle dost ve akrabalarıdır. şın istifadelerinl hlce sayan, al Ker yıl abone olmuşlardır. Bir dı»ı borç nara lle eeclnen sefsmevsim bitmeden seleceV yılm hate dalmış blr hovarda duruabonmanlan garanti edilmekte munda. Yazık çok yazık. dir. Floryada denize girebümek GSMıan ERTÜKK için bir karış yer bulamayan va tanda? muhakkak belediyed e eo Yeni çesme, Serdaı Sok. No: 23 revli mi olmalı. bu mu belediŞehremini lSTA>fBUL yecilik anlayısı? Tahta odalar, beton odalar ve çadırlı saha da. tesisler müdürlüfü tarafından, sosyal vsrdım amaciyle belediye demek, sen» dika ve $ube kuruluslarına çadırlı saha tahsis edilmekte (çadır başma tahmini 30 M2) yer verilmekte, bu yer için bir lira yer kirası almmaktadır. Bu ku» ruluçlar kurduklan çadtrlarj (kendi üyelerine değil> gündelt ği 101520 liradan kiraya vermekte ve bu' işin ticaretini yap maktadırlar. Bu hıısusu Nurt Behçet Bey iyi bilir. Yaz* değil mi? Ayni yerlere tesbler müdürlüğü çadır kuna da bir kaç yüz aile daha belediyeye çadır başır.a «ündellği 1015 liradan bir gelir bıraksa dernekIer ticaret yapacağına, belediye gelirlerini arttırmış olmaz mı? Yol yapmak, tesis kurmak, halk hlzmetlerinl görebilmek için para bulamayan Îstanbul Sonuç yüksek öğrenimini tamamlamıs gençleriçin yepyeni bir iş Büyük bir Holding tarafından yurdumuzda ilk kez kurulan değişik ve büyük bir gelişmc imkânına sahip bir iş dalında yetiştirilmek vc görevlcndirilmck üzere iktisat, maliye öğrenimi görmü^ ya da iktisadî konularla yakından ilgilenen Hukuk Fakültesi mezunu genç, dinamik, insan ilişkilerinde başarılı gcrektiğinde yurt içinde seyahat edebilecek genç eiemanlara ihtiyaç vardır. Başlangıç ücreti dolgundut ve başan oranmda bir artış gösterecektir. İlgilenenlerin, ayrmtılı özgeçmişlerini P.K. 1107 KARAKÖYISTANBUL adresine göndermeleri rica olunur. Genel ve öTellikle çocuklar tçfn saglık sigortası gerçekleştirilip, aynca devlet tarafmdan tesls edilecek bir fordan çoeufc sağlık harcamalan desteklenerek, çocuklar için tıbM ve cerrah! tedaviler, ödeme eüçlügü düşünülrreden genis 81ç0de uyfulanabllınelidir. 1 Çocukla ilsill sağlık müesseseleri temsilcilerinden olu^acak baŞımsız, vetkili, CnmıV Yü':sek Sağlık Kurumu <COYÜSAK) bir an önee tesis edilmelidir. 2 Ülke çocuklannın sağhfe problemleri, genislik, uzıınluk ve derinliğine incelenerek istatistîkî olarak ortaya konulmalıdır. 3 Bölge çocuk hastaneleri gerçeklestirme profesi «Çocuk Yüksek Saghğı Kurumu» taratından plSnlanıp yapılarak ülkemizin maddî olanaklanna ?Br» kısa veya uzun sürede gerçeklestirilmesine çal^ılmahdır. 4 Ülke saŞlıS tedavi fcurumIan, Çocuk Yüksek Sağlık Kurumu yetkisinde, Saglık Bakan''"'i dışında iktisadî devlet tesekkülil hastaneleri fSaglık Endüstrisi) ve özel hastaneler şeklinde oluşturulmalıdır. 5 Çocuk saglık harcamalan, tümü ile ve öncelikle karşılanır ve ödenir hale getirilmelidir. Ancak yukanda Onerllenler geı> çekleştirildikten sonra, saghkJı çocuklar vetiştirilip, yanna güvenle bakabiliris. THY'da adam yok mu? 22/Temrauz/1973 Pazar günü sabahı saat 650 de Antalya'dan kalkan 801 sefer sayıiı TJEL Yollan Jet uçağı üe 7.35 te îstanbul limanına lndik. Yarısı dolmamış uçaktaM yolculann valizlertnin Eeltneslrn biltr mlsiruz oekadar dak&s bei ledik? Tam bir saat on da ;ika. Personele durumu sorduğumuzda ise, {adam yok) cevabını aldık. Hakikaten THY nda adam yok mu? Antalya'dan Istanbul'a 45 da> kikada ftelebıliyorsunuı, maalesef meydanda, valizlerin uçaktan taşınmasuu bir saat on dakika bekliyorsumız. Başka hav» yollannın kolav tolay kıranuyacağı bir çalışma rekoru... Zîya KTJTUMLÜ Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografl Daıresı Bassanıığmcan 7 ile 10 Ağustos 1973 tarihleri »ravuid». siat feJO.uü'ctan 17.00*76 kadar, asağıdaki «oktaların oırlştıSı *ana tç*noe seyretme, demirleme, avlanma ve nu sahanın SüP ıretreve kadar olan yüksekliği, can ve maı eınn'veu oatomındân tehlikelidir. MARMARA DENtZt İZMİT RftRKEZÎ 1 nci Nokta: E4929 numaraiı üölcuis ıe»«noafin, 261 d«rece ve 5.3 mil mes#fe3e eraemı 40 derece 44 dakika fcuzey o Tİaıaı 1i der*ce 4! dakika dogu 2 nci Nokta: Enlemi 4 aerece 43 cUfciKa Kuzev, boyla. U mı 29 derece 46 difts» oogu 3 nctl Nokta: Enlemi 40 derece «4 tfak'ka rcze» boylamı 29 derece 46 daKt.ta Joğu 4 ncü Nokta: Enlemi 40 derece 4b qa&£a fcuıey ooytamı 29 derece 48 daKifa. dr^u DENlZCtLüRfi VK UAVAC1LARA 0MSİ9LK DU» YURÜLUR. (Basın: 196631 6268 İ (Ajans Maya: 682) 6265
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear