17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 2 Temmuz 1973 er toplumda küskün vardır: Hayat küskünleri, kader, kısmet küskünleri, siyaset küskünleri ve nihayet, ruhen kötiimser küskünlük hastalan. Bunlara, ebedl «gayri memnunlar»ı da katabiliriz. Fakat, bunlann çoğunun şikâyetleri: ylne kendileri ile arasmdadır. Hesaplasma ve bağdaşma yohı bulamadıklan bir «iç âlem»le. haya't yolculugunun dar geçitleri arasında sıkışmışJardır. Bu geçitlerde sağlanamayan denge, bir irade şahsiyetsizliği şeküne döner. Bunları örnür boyu, yahut bazı hayat aşamalarında küskünleştirir. Ama işte bunlann problemleri, kendileri ile yine kendileri arasındadır. Toplumun, onlann kader kısmetlerinde etkileri olsa da... Ebed! gayri memnunlara gelince? Orlar; bilinç altmda yerleşen ve nıhu, geniş ufuklara açılmaktan alıkoyan, marazi bir şüpheciliğin esirleridirler. Deva bulmaz şüphecilik bunlarda, ruhun tabiatı haline gelmiştir. Bu kompleks zamanla, kendine güveni de ver bitirir. Ama ebedl gayri memnun, aslında bir aşagıhk duygusu olan bu kendine güvensizliği, sanki bir gurur ve şahsiyet libası gibi giyinerek, kendi kendini aldatır. Bunlann da topluma. faydaları olmasa bile, rararlan da yoktur. Hayat makanizmasının, takıldıkları çarkında, ruhen kabuğuna çekilmiş yaratıklar olarak ömürlerinl sürdüriirler.» Bir de, siyaset küskünleri var? Bunlar aslında kendilerine, oldugundan çok değer biçenlerdir. Yani gerçekte yenilgileri, kendi yetersizliklerinin eseridir. Ama bir kez çıktıklan veya çıkar gibi olduklan sİ3aset tahtının üstünden kendilerini, kendi yetersizliklerinin değil, hasım, kıskanç. ama gtiçiü hav.mlarının attığına i]ı:rlar. Onun için de, dışarıya karşı bir siyase' kurbam, içlerine karş: ise, bir türlü itiraf edip rahat'.ayamadıklan gerçeğin, yani bir yenilginin, sonu gelmez rahatsızlı&ı lçindedirler. Hem sskl ve tabii hayata ve iş düzer.ine dönemezler. Hem de her gün biraz daha yıpranan iimit ve ce«aretlerinin harabesi içinde, süriinüp giderler Kısacası onlann da davası, kendilerini, yanhş degerlendirmeleri iledir. Toplumla davalan var gibi görünür ama, yoktur... Bu tür küskünler serisini, daha da sırayalabiliriz. Bunlar; bir iükedeki küskünler ordusunun, arka ve kenar saflannda yığılan, pasif kalabalıklardır. Ne faydalı, ne de zararlıdırlar. Her toplumda da, ezeldenberi olduğu gibi, ebede kadar da var olacaklardır. H( Zararsız Küskünler Olaylar ve görüşler Küskünler Ordusu Yaratmak Şevket Süreyya AYDEMİR bunlara milll hayatta yerleşme ve çalışma yollarını : çmayıp, onları «Milli Hâsıla» (ürün) den atmaya kalkarsak, toplumun yapısmda bu insanlar, keridilerini, haksızlığın, inkârm, kenara itilişin mazlum kurbanları saj'arak, toplumun madde ve ruh yapısmda devamlı bir gerginu?ın aktif unsur'.an olabilirler. Kaldı ki bizde bunların sayılan, her geçen gün biraz daha artmakta, biraz daha arthnlmaktadır. Bunlar kimlerdir? Bunlan tek tip ve tek kategori içinde toplamak mümkün değildir. Bu küskünler ordusu, haydl biraz da askerl bir deyimle ifade edelim, meslekleri, formasyonlan, kültür düzeyleri, dünya görüşleri bakımından, hiyerarşik kademeler arzederler. Meselâ, oğluna Tonguç adını koyduğundan fTonguç ise. Köy Enstitülerinin kurucusu olarak bir zaman göklere çıkarılıp, sonra yerlere çalınan bir insan oldugu için), Batı Anadolu'dan, Doğu Anadolu'nun dağlık köylerine sürülen bir öğretmenin hikâyesini dinlemiştim. Tonguç, perçek bir değerdi. Onun adının bir yavruya verilmesi de suç olamazdı. Ama anlattığma göre, müfettiş kendisine bunu da sormuştu. Bu şekilde ve kimbilir ne biçim bir sicille Doğuya gönderilen bu öğretnıen, orada da bannamadı. tşte bu, bir küskündür. înkâr edilmiş, kenara itilmiştir. Ama ne bir ruh hastasıdır. Ne de kendine güveni olmayan biri. Pazla olarak da kendini, çok başanlı ve çevresinde sevilen bir hoca sayıyordu. Ve kendi hakkında, haksızlık saydığı bu islemi, zannetmem ki hazmetmiş olsun... Aynı suretle ve son haftalardan bir Pazartesi yaz'.mda, bu sütunlarda, bir lise öğretmeninin de hikâyesini vermiştim: Midyat Lisesinden Ahmet Orhan! Öfretmenler kurulundan «Başanlı Ögretmen» karan almıstı. Terfi bekliyordu. Ama Bakanlık onu: başansız, işe yaramaz, çevresinde güven uyand:rmayan, öğrenci ve velileri tarafmdan tutulmayan bir Hoca olarak lsinden aldı. Sokağa attı. lşsizliğe mahkum etti. Müracaatlan da iyi karşılanmadı. Ama sonra ne oldu? Midyat halkı; tüccanndan, esnafmdan, «erbest meslek adamlarmdan, Işçiden, çiftçiden, memurdan. 200> yakın imzalı bir dilekçe ile Bakanîığa ba?vurdu. Ayrıca Midyat'ın dört ayn ıiy»sl partisinin mahalli başkanlan da, ortaklaşa bir dilekçe düzenleyerek. Ahmet Orhan'ın üstün başarısını, çevredeki sevgisini, çocuklan üzerinde uyandırdığı sayeıyı Bakanhğa bildirdiler. Hatanın düzeltilmesini istediler. Bu; bizde çimdiye kadar görülmemiş, heyecan verici bir kadirbilirlikti. Ahmet Orhan'ın yası da, ancak 22'ydi. Meslek okulundan çıkalı, ancak birbuçuk yıl olmuştu. Nice emsali gibi kendisi de, Damştay'a başvurulup hak kazanılsa bile, görevine geri verilmeyeceğine, sokakta bırakılacağma inamyordu. İşte bu da bir küskündür. Büinçli bir küskün. Kendini, görünmez kuvvetlerin hışmına uğramış sayar. Niçin uğradığını da bilmez. îyi ama. yalnız şu 200.000 kişilik öğretmenler kadroşund'an, bunlann sayısının nerelere vardıSmı biliyor muyuz? t;inden atılmı?. lürgün seklinde şurava buraya dağıtılmıs, ya da haklsmnda garip siciller düzenlenmiş olarak kaç kisi?.. örnegin ilk adımda iayıları 13We varan, gözaltına alınan ve gördükleri muameleler adlarının hizasına meslek blrlikleri tarafmdan işaret edilen, ama galiba hiç biri hüküm giymeyen bir öSretmenler listesl gördHim ki, bunlar, ruhi huzur içind'e olmasals» eerektir. Araa simdi asıl endise; niteliği ve elemanlarının vatandajlar hakkında hangi bilgilere ve ölçülere dayanarak hükümler verdiği bilinmeyen bir devlet organının, yürütecegi işlemler üzerinedir. Her ülke gibi, elbet bizde de gizli ve asikâr güvenlik teşekkülleri olacaktır. Fakat şu da bir gerçektir: Olaganüstü yetkiler, sorumsuzluk ve sabit flkirler haline döndüğü zaman, toplum için bu güvenlik slstemi, kolayca. bir toplum güvensizligi 'ııline dönebilir. <Keskin kıhç kullajıanlar, yanlıs hamlelerd'en sakınmalıdırlar» formülü, bu gerçeği ifade için sö'ylenmisrir. Yani, soruftunnasız ve kontrolsüz hüküm vermek mevkiinde olanlar, toplumun manev! haysivet ve itibarına karşı vicdan »orumluluklarını, bir ahlâk, bir dln halinde benimsemelidirler. Aksi takdirde, sathl ve sübjektif hisler, hakkın ve hürriyetin yerini alırsa, toplumda ve mılletlerarası tabiriyle cPolis Rejimi» demokrasinin yerini alır ki, bu sonuç, her şeyden önce Anayasamıza aykırıdır. Yine Kavram Karışıklığı 12 Mart'tan sonra olanların işe, beklenebilenin Kinırlarını aşacak istikametlere yönelmcsi, ancak sosyal sıhhatsizlik yaratır. Şu gerçekler meydana çıkmıstır ki, dünya görüşünd'e, teorik formasyonda. sosyal psikoloii, felsefe ve sosyal gelismeler tarihi üzerindeki bilgi yetersizlikleri ile kendi tarihimizi ve Milli Kurtuluş hareketimizin ideolo.iisini bilmemez'ik (Bu" ideoloji ve Kurtuluş Savaşımızın oriiinalligi ne kadar yıpratılmış olsa da) genç ku$akta. zararlı kavram karışıklıklarına yolaçmıştır. Bu gençlerin bir kısmı, bu kavram kansıklı§ını. vani temelden yanlışhğı doğru saymışlardır. Böylece de, ya 100 yıl greride kalmıs olpr ararsizmin. ya da, Güney Amerika oligarşilerinde geçerli olan adam kaçırmak. fidye almak. banka soymak, silâhh bombalı saldınlar gibi. Marksizmin, Leninizmin tarihinde de ornekleri olmayan cık'Çİara kendilerini kaptırmışlardır. Veya. nereden beslendikleri bilinmeyen Filistin usulü atılımları. bir sosyal ideal mücadelesi saymışlardır. Zarar ise meyrfandadır. Genclerden hiçbir zaman bir Aristo olgunluğu bekîenmez. Elbette hayatın pota•ında pişeceklerdir. Ama bunlara karşı hareketler, aşm derecerie genişletilip. ülkemiz. safdışı edilmişlerden, kenara itilmişlerden, hayat yolları kapanan ümitsizlerden oluşan bir küskünler ordusu ile kaplanmamahdır. Bu hal, içeriye ve dışarıya karşı hasta bir toplum düzeninde görünürse, bundan yalnız bugCnkü varlığimız deBil, gelecekteki kusakîar da çok zarar görür. Bence bu konuda, 1925'te cıkanlan Takriri Sükun Kanunu ile kurulan iki tstiklâl Mahkemesinin yarattıgı hava ile. izlenilen genis görüşlülüğö incelem'k, bundan faydalanmak çok yerinde olacaktır. Bu mahkemelerin, elbptteki Atatürk'Un ileH görüşlülüjünün havası içinde benimsedikleri ve uvguladıkları moral düsturu «Insanlan küskünlüğe itmek. issiz, sokakta ve süpheli yaşatmak yerine, onlan. memleket için kazanmak» tı. Bu mahkemelere, Doguda isyan eden Sait'ten ve yakın işbirlikçilerinden, Kastamonu veya Ceyhan dağlarında eşkiyalara, Atatürk'e suikast tertipleyenlere. tarikat tahrikçilerine, şehirleri haraca kesen ünlü külhanbeylerine, mürtecilere kad'ar niceleri geldl. Sonra da yazarlar, Marksist nazariyeciler, v.b.. Bütün sanıkiar, ancak 1120 kadardı. Dogu isyancıları ile. eşkiyalar ve suikastçilerden 115 kişi ölüme mahkum edildiler. Ve sonra, bütün hükümler silindi: «Biz, millt hasıladan bir zerre bile feda etmek istemeyiz» sözleri o günlere ve onlara aittir... Haftanin fâpöru EY HÜZÜN... ÇAĞL.4R BOYUNCA VE ZAMANIMIZDA. tNSAN ÎNSANL.A ÇATIŞTIĞI ZAMAN BİKİNÎN DtĞERÎNt AŞAĞILATMAK tÇİN DENEDİĞÎ tŞKENCE USULLERİ BU DÜNYADA tNSANCA BÎR HAYATA DAHA ÇAĞLAR BOYU ÖZLEM DUYACAĞIMIZ HÜZNÜNÜ İÇİMİZDE BÜYÜT\rEKTEDİR. Sadun TANJU aHmut Makal, onuncu basıhşı yapılan «Bizim Röy» den bir tane de bana göndermiş «Başımın belâsı olmuş kitabın yeni baskısını fırsat bilerek selâm ederim» diyor. 1950 de ilk basılışı yapıldıSı zaman. aydınlan ve yöneticileri sarsmış nlan bu küçük kitap. köv gerçegini övlesine çarpıcı bir açıklıkla kamuoyuna duyurmuştu ki. Mahmut'un havatı artık bu şok'un etki«i dısında kalamadı. Kitabm çıkışı, tam da demokratik havatın başlangıç günlerme raslıvordu. Devrin iktidan, zorlu bir muhalefet ile dört yıldır uğrasmaktan yıpranmıs, soğukkanlılığını kaybetmeye başla> mıştı. Mahmut Makal. yeni basıhşta kitabın öyküsünü anlatırken, pünün bîrinde sebetısiz vere ruruklanışını rshmetll Ataç'tan şöyle aktarıyor: «Ne »ap yap içeri aldır. fözdaSı vermek zornndayız dediler Niğde Valisine, o da bnyruğu uyfulattı.» N Suçumuz İnsan Olmak Genceeik bir köy ögretmeninin, erîrevH bulundufu revi, insanlan. çıplak yaşamı anlatması korkunç gelmiştir yöneticilere. Mahkemede beraat edebilirsin. ama bizim naranmızda asla, demışlerdir Bu bir uyanıştır ve henüz uvanamıyanlara bir mesajdır. öyle ya. ne diye oturup da kitap yazıyor, bir maksadı yoksa n« diye bu islere bumunu sokujror? Böylece Mahmut Makal. «ivasal iktidarlar için blr hasım olmus çıkmıştır. Düşünürler ki, siyasal iktidann dısında kim böyle meselelerle uğrasıyorsa, o devletle aşık atmağa kalkıyor demektir. Devletin gücil böylelerinin ceearetinl kırmazsa. otorite filân kalmaz ortada, anarşi çıkar ve ülke felâkete sürüklenir. Toplumla Ama bir de, baska tür küskünler var. Ve bunlar; Küskünler Ordusu'nun, aktif kadrolannı teşkil ederler. Çünkü bunları yaratan, toplumun kendısidir. Ve bunlann davalan toplumladır. İşte bu küskünler ordusudur ki, eğer onun yayılışını, bir milll dava olarak alraazsak ve Dünyanın Kaç Bucak Oldugu.. Ülke felâkete sürüklenecejine, kişilere dünyanın kaç bucak oldugu öğretilmelidir. Vassili Vassilikos'un «ölüm«üz»ünU okumuşsunuzdur. thtilâlden önceki Yunanistanda, muhalefette gittikçe sesini \*ükseltmeğe başlayan ve kiv lelerin »evgilisi haline gelen bir devrimci milletvelciline karşı hazırlanan komplonun romanıdır bu. Yönetimde temel kural. halktan hızlı ve yaygın lsteklerin gelmesini önlemektir. Kim kitleleri harekete geçirmek istiyorsa, işte düşman odur. Hareketin demokratik olup olmadığı önemli değildir, hareketin doğuşu ve büyüyüşü önemlidir. Bu vüzden bizim Mahmut MakBİ, 23 yıldır iktidara kim gelmişse onun sillesini yemiştir. Suçu da «Bizim K5v» U yazmaktır. Türk toplumuna karsı görevini yapmıs bir öğretmen. bir vazar. 23 vıldır, o'toplumun gözleri önünde manevl bir ışkence ile cezalandınlmaktadır. BİR "ÖĞRETMEN,, KIYIMI DAHA OKTAY AKBAL Evet Hayır Pahalılıkla Başa Çıkmanın Yolları ayat pahalılığı bir toplum için cidden büyük bir dert, bir be. lâdır. Çünkü salt fiyat hareketi değil, fakat ayni zamacda gelir dağıhmının bozulması, fakirüı daha da zor duruma düsmesi anlamını taşır. Boylece nayat pahalılığı kitleleri düzenden ve dünyadan soğutur, onu dünyanın adi işleriyle öyle becelleşir duruma kor ki, kimse tekrar yurttaşı siyasal hayata bağlayamaz. Süflî işlerden sıyınp hayatta daha bagımsız ve soylu lşiere doğru çekemez. Hayatın çekiimez yükü altında bir " roWta döner.' Toplumda hasıla (toplam ürün) arttığı halde büyük yurttas kitlesi yine mutsuz kahr. Hürriyetlermi ve kişiliklerini kullanamazlar. Artık yaşam onlar için îizerlerinden geçen kızgın bir silindir olur. Bir ülkenin mutluluğunun dayanağı sadece birey başına yüksek gelir değildir. Ayni zamanda bu gelirin dağıhş şeklidır. Bazı Ulkeler vardır ki, gelir birey başına Amerikanınkine eşit gibidir. Ama gelir dağılım bozukluğu nedeniyle ülkenin ve ulusun çoğunluğu mutsuzdur. Bu nedenle uğraşılacak konu fiyat hareketleri değildir. Soyut olarak fiyatlar herkesin gelirlerisle ajTii ölçüde artsa yakinılıcak hiç bir şey kalmaz ortada. Oysa fiyatlar artarken yüksek gelirlilerin gelirleri düşük gelirlilere 2ö re daha hızlı artar. O vakit. düşük gelirliler piyasada ezici bıt yanşma içine girerler. Bu yanşma içinde törpülenirler. O halde ön planda uğraçılması gereken fiyat artışlan degil, takat gelir dağıhmının bozulması demek o lan hayat pahalılığıdır. Tabiatiyla hayat pahalılığı dısında, fiyat artışlannın dış ticarette yanşma olanağını azaltması gibi bir olum suz sonucu daha vardır. Ama bu olumsuz sonuç, bugün için o kadar büyük önem taşımıyor. Çünkü dışarda da fiyatlar artmaktadır ve bu nedenle dış ticarette yarış dışı olma korkusu şimdüik yoktur. O halde bu konuda, dış ticaret etkenini soyutlamakta bir yöntem hatası bulunmayacaktır. Zaten gelişen bir ülkede dış tıcarette önemli bir etken olmakla beraber daha önemli olan gelışmedir. Gelişmeyi de iki öğe sağlar: Biri kaynaklan mobilize etmek (harekete geçirmek), öteki de yurttaşın yurtseverlik ve coşkusunu arttırabilmek. YurttaşiD gelir dağılımj bozularak giden H I «O>unun yazan benim emrimde çalışan bir memurdur. Devlet Tiyatrosunda oyun oynatmak bu kadar kolay İse bütün memurlanmızın, sekreterlerimizin, ve odacılanmızın ellerine birer kalem verelim oyun yazsınlar hepsi de... Bakanlığa sataşıhyor bu oyunda, kaldınn bu oyunu. Bu oyunun oynanması Bakmcalar doğurabilir.» Milll Eğitim Bakanlığının jüksek görevlilerinden biridir bu «özleri söyleyen. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürüyle konuşuyor: Kaldınn «Öğretmen» oyununu. Niye? Bakanhğa sataşıyor bu oyun. Ülkücü bir öğretmenin başına gelenleri gösteriyor. Yazart«a irBÇO* bfrflıemurmnybaksanıza! Tiyatro kendiliğinden oyunlan kesmezse başka yollara baçvurulacak. Ama Tiya^ ro yönetmenleri işi uzatraıyorlar, nasıl olsa mevsim sonu. ha üç gün ha beş gün önce oyun kesilmiş, farketmez!.. «öğretmen» oyunun yazan Tuncer Cücenoğlu için eleştirmeci Atilâ Sav (eski Çalışma Bakanı) şöyle yazıyor: «Genç ve gelecek için umut veren, yetenekleri olan blr yazar. «öğretmen» bütün yaşamında dürüstçe saydığı ilkelere bağlı kalmaya çalışmış ama kavgasını her zaman doğru tabana oturtmadığı için yalniî kalmış bir öğretmenle ailesinin yaşantısını konu alıyor. Umut verici blr yazarm ilk oyunu olarak dikkati çekiyor. «Demek o kadar da önemsiz bir kimse değilmiş Cücenoğlu! Eğitim Bakanlığının yüksek kişisi. «yanımda çalışan bir memur» diye ist«diğince küçümsemek istesin, boştur. Nitekim Gökçer de bu garip anlayışa karşı çıkmak gereğini duymus «Şunca yıl bir oyun yazamadım. Yazarhk başka, sanatçılık başka, memuriyet çok daha başkadır» demis o «büyük» kişije... Ama ne yapmı?, ne etmiş o kişi, tiyatrolarm kapanmasma beş gün kala «Öğretmen» ovununun temsillerini durdurmuş. Kimbilir nasıl, hangi yollarla? Ama başarmış başarmasma. Çimdi de Cücenoğlu Doğu'ya sürülecekmiş. Sanld bir ceza imiş Doğuya gitmek!.. Belki de bir kazançtır geleceği parlak bir yazara... «Ülkenin bugünkü durumunu yansıtan bir kesit vermeye çalıştım» diyen yazar gider, yeni yapıtlaria döner, kimse Bnleyemez, durduramaz gözlenimlerini, izlenimlerini halka sunmasını... «Tijatro 73» uzunca yer vermiş bu olaya. Telefon konuşmalanyla. işin gizli yanlanyla... Nedir şu öğretmenin çektiği? Oyun olarak bile kıyıyorlar ona!.. Bakanlığın hemen hepsi öğretmenlikten gelme büyülderi yapıyor hem de bunu! tlle de onlann kafasına benzemeli öğretmenler. ille de onlann görüslerini taşımalı ille de gerçeklere karşı çıkmalı, çağınm gerisinde kalmalı, ileriliğe düşman olmalı... Böyleleri olanaklara erisir, okşanır, tutunur. Bakanlığın gözdesi olur! «Öğretmen» yazanmn dediği gibi «başan düzenin çarklanna uyrnadan mümkün değildir.» Ne demiş o herşeyi bilen atalarımız, «devran sana uymazsa sen devrana uy.» Herkes yapamıyur işte, uyamıyor devrana. Devranın altmda ezilse de, pestili çıksa da... Görevüı görmektir, duymaktır anlamaktır diyor aydın kişi. O zaman da her yani karanlık İçinde bırakmakla görevli olanlar öfkeleniyorlar, vermedikleri cezayı, etmedikieri kötülüğü bırakmıyorlar. Bir kitap mı toplatılmış, bir oyun mu durdunılmuş, ters tepkl yapıyor. ilgi topluyor büsbütün. «öğretmen» oyunu süresi sona ermeden kaldınlmca öteki öğretmenler «Alıştık artık. yasaklsndığına göre elbet dişe dokunan bir şeyler var. Oynar bir gün biz de anlanz hangi dişe dokunmuş» deyiveriyorlar. öfkelenen kişi öfkelendiğiyle kalıyor, yazar da, yapıt da sıynlıp öteki yana geçiveriyor; halkm yanına, sanat sevgistoin yanına, kalıcılığm yanına. A C I BİR K A Y I P Nedret Atav'ın kıymetli eşi; Inoi Kıraç'ın sevgüi babası; Can Kıraç'ın kayınbabası, Aslı ve Ali Kıraç'ın dedeleri; Zekiye Durguno^îu'nun ve merhum Ferruh Atav'ın abisi; Fahire Atav. Dr. Enver ve Server Şenerdem, Senih ve Zühal Durgunoğlu, Sezai Sanver"in dayıları; Dr. Kemal Önge, Fahri Tanman. Selim Turan'ın bacanağı; Tevfik Arutay, Ayşe Önge, Saffet Tanman. Şahika Turan, Belkis Arutay'ın enişteleri, Ankara ve Ege Üniversitcleri K.B.B. Direktörlüğünden emekli, Profesör Dr. Nüzhet ATAV 30. Haziran Cumartesi günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi >. Temmuz Pazartesi günü Şişli Camünde öğle namazı kıiınarak Evüp Sultandaki aile kabrine tevdi edilecektir. Allah rahmet Eylesin. AÎLESt Dileyenler çelenk bagışiannı TUrk Eğitim Vakfına gönderirlerse şükran duyıırız. (Cumhuriyet: 5289) Bunun için hükümet: C!) Planlı bir şekilde üretid köylüye para transferi tağlamalı ve bu maksatla taban fiyatları yeniden ele almalıdır; (T) Personel Kanununa esneklik verecek unsurlan gözden geArslan Başer KAFAOĞLÜ çirmeli ve hele bu kanunu emek11 statüleriyle birlikte ve kaza merclleri kararlan ışığmda y» *ni bir yorumla ele aîmalıdır; • blr ekonomik süreçt« takınaeagt sal fiyat politikasıyle gelir dağı(3) Dövizlerimizin dışanya tutum ya yurt dışmda iş aranru lımını köylü lehine, bazen bir transferi sonucunu verecek dösı, ya da kendinin de somürücü yüksek konjöktür politikasıyle vizli mevduatın iadesi talebinkervan içine katılması. yaratıcı de ekonomik yasamı canlandır den vazgeçip, bu mevduatla beyönlerini harekete geçirmemesi mak, canlanan bu yaşamla ar sin ürünleri, tanmsal gübre, dadir. Bunun yanında ya öltimden tan devlet gelirlerinden yatınm mızlık, tohumluk ithali yoluna sonraki bir dünya için çalışma lan hızlandırmak, Personel Ka girmeli, böylece a ve b maddeya da talih, baht oyunlanna gir nununu tutucu blr zihniyetle de lerinde meydana çıkacak yeni me seklinde kendini gösteren ğil, akmcı bir tutumla yorumla taleplerl karsılama yoluna girdavranışlara da rastlaoabilir. O mak, intibaklan (emekli kesimi melidir; İnsan İnsanla Çatışmca.. halde dikkat edilecek nokta ge dahil) cömertçe yapmaktı. Bol (i) Hızla döviz birikiminin lir dağılımı bozulmasına izuı ver tarımsal gelir ve yeterli kamu sağiadığı kolaylıklarla büyük yaJean Paul Sartre, cezalandırma veya eğihm yoluyıa înmemektir. Bazı yazarlann ve e yatmmlariyle iş bulma olanaksanlann iskenceci olmasının önlenebüecpgine ınanmıyor. konomistlerin gelir dağılımında lan artan ekonomide, işçiler de tınmlan bitirme ve tesisleri Uinsan insanla çatışmca, birinin yaşama oakJa ^e nsanlığı eldüzeltmelerin kalkınma hızuu devletin öncülük etügi bir top retime geçirme yolu tutulmaüden gidiyor. Böyle egitümiş dünya kuruldnğundaı. berl dır; keseceği görüşleri aynca şu baınsanlar. Ben yürekliyün, ben iradeiıyim. oen haulmm ben (5) Temel mallarda artık kıtkımdan yanlıştır: Gelir dağüımı lu sözleşme tutumu içinde ele kuvvetliyim, ben üstünüm'e gelip dayanınca ;ş; Karşısındadüzeltilmezse iç pazar çok kü alınacaktı. Dış ticarette rezerv lık olmayacak kadar, yeni teslkinin yiğiüiğini, iradesini, bağlılıgmı, sekâsıia tüm ınsançük kalır ve doğru dUrilst sana biriktirileceğine Keban. Aliağa, sin kuruluşuna girişmelidir. îskenderun Demir Çelik, Oymaca yanlanm küçültmek. aşağılatmak içit öyle akıa eeimea yileşme mümkün olmaz. (S) Tüketim malı üreten flrpınar, Seydişehir ve ikinci petlşkenceler yapıyor ki insanoğlu; hangi cağda ve han?i topmalara da artık bir sınırlama lulukta olursanu olunus. insanlık adına ufanıyorsunua. rol kimyası yatırfmlannm erkonulmalı, buna karşıhk stok ken sürelerde bitmesi sorunlan tüketim mallanmn azaltılması Kalkınmakta olan bir Ulkede ele alınmalıydı. Ekonomimiz bu İnsan Bu mu Be Kardeşim? amaciyle, tenzilfttlı satış formaiki temel nirengi noktasını tes fırsatı bir daha ne zaman ele ge liteleri azaltılmalıdır; çirir bilmeyiz. Ama tarihte belbit etmiş olduk: Kaynak ıs;af Şunun şurasında kaç yıl oldu; Cezaylr'de Fransu na(7) Toplum içi ve dışı naber etmemek ve gelir dagılımuu bo^ ki her 50 ila 100 yılda ele geraşütçüıerinin yaptıklannı hatırlamıyor musunuz? GaMted almayı artırmalıdır. MtTin çamayıp aksine düzeltmek. Şımdi çecek bir fırsat ya kaçmıştır ya Henri Alleg, paraşütçü üsteğmen Charbonnier lenn. yürbası balarının bir tasmını da bu alason çözüme gelmek üzere bir da kaçmak üzeredir. Dış ticaDavies'lerin, çavuş Lorca'lann kendısinı baskalannı ıhbara na yaymalıdır. Örneğin son yılsoruya daha karşıkk arayalım: rette bu kadar elverişli bir duru zorlama metodlannı anlatmadı mı: Acaba gelişmekte olan bir Ulke ma geçmek her zaman başa ko larda bu haber alma İşi doğru «Birden yuzme biliyor ıtıusun» dedl Lerca. «fcğer bilmide fiyatlan tutma olanağı var nacak bir talih kuşu değildir. dürüst işleseydi, hükümet fazyorsan hemen öğreteceğiz sana». Bu veai operasvonu viizbamıdır? Gelişmekte olan ülkeleröe Bir örnekle bu talih kuşunu an la dövizleri ile zamanında dış gının yöneteceği anlaşıiıvordu. Lorc» basimın üzerindrki piyasadan «demir», tops, çelik ekonomide para ile alışveriş y» latahm: mnslafa küçük bir bortum taktı. Başıma da ka.'ın blr beı gibi yatınm ve hammadde malı pan nüfus gitgide artar, para sardı. Davies, «ağzına takoz koy Lorca» dedi. Bumumu 6iambarlamasında bulunsaydı son Sentetik lplik ham maddesi miktan artmasa bile paranm dokarak dişlerimin arasına bir ağaç narçası yeı leştirdiler. haftalann karşılığı ve fiyat yüklaşım hm durmadan yükseîir. eskiden ithal olunurdu. 1970'ten Yüzbaşı, «konuşmak isteyince parmaklannı oynı:t, bi2 anBu nedenle gelişmekte olan Ulke sonra bu ham madde milll ku selişleri meydana çıkmazdı. Hem lınz» dedi. Ardından muslutu açtı. Başiındah) oet bemen de devletin eline ihmal olunmaı lerde enflasyonist bir baskı bün ruluşlarc8 imal olunmaya ba?ıslandı, ağzuna, burnnma, kulaklanma sa'ar doonaga basbir gelir geçerdi. Piyasa ve konyesel olarak vardır. Bu basınvı ladı. Ama ithal fiyatlanna göre ladı. Boğulacak (ribl olnyordum. ölüm bnvdu hn halde.» alması. nedens« hafifletmeye çalışmak da, aksi yerli imâl fiyatlan bire iki daha jöktür haber «Gulüşerek baydl simdi de kızartalını drdiklerini duyiçindedir ne, doğru bir davrams degildir. pahalıydı. Pakat dışardakj fiyat anlaşılmaz bir üımal dum. AyakJanma önce ıslak bir bez sardı Lorca Sonr» sıÇünkü bu ülkelerde daha hareke politikalan ile dıs fiyatlar o de ve bunu anlarnanın olanağı yokkı sıkı bir urganla bağladı. Hepsi birlikte baldıısrab tavante gececek iş ve doğa kaynaklan rece yükseldi ki, bugün yerli tur. dakj potrele başaşağı astılar. Lorca tonaklarrnıs razete kâvardır. Bu kaynaklann harekete mal yabancı maldan daha ucuz(S) Et, plrinç, tereyağı, margağıdım ucundan atesledi. Alevi erkeklik organımıa b»cakgeçmesi de bir tatnm satanalma dur. Yerli endüstri böyle bir rin, zeytinyağı gibi temel beslarunda duydum. Tutusan kıllar çıtudıyordu.» güçlerine ihtiyaç gösterir. Öyley konjöktürde kamçılanacağma lenme ürünlerinde bükümet bir se illâ fiyatlan bir düzeyde tut dizginlerinden çekilmiştir. Ge politikaya saaip olmalıdır. Hüma davranışı, fiyatlan kararlı rek Demirel, gerek I ve n Ni kümet bu konulara iç ve dış haYeni Bir Moral Gerek tutma çabalan ekonomiyl frenlı hat Erim. Melen Hükümetlert ber alma »rgütlerl kolluk güçyen bir davranış olacaktır. As ve gerekse Naim Talu HükümetBu derece îşkencecl olabilmek özel btr eğitm meseleri, ekonomik beyinlert ve devlına bakıhrsa fiyat politikası da leri ayni yanlışlığın lesidir. Hâlâ her toplumda böylelerinin buluı>abumesı ışiçindedir. let kuruluşlanndan yararlanarak tıpkı, vergi, tasarruf, yatınm po kencecinin bir er, bir köylü. bir nakırn nu s'.bav Dir aokPahalılıgın nedeni bu kez mtite sahip çıkmalıdır. litikalan gibi bir araçtır ve as sebbislerin gelecekteki korkulator olabilmesi; kültür ve eğitim metodlanmızm bütün moral Birkaç yönlü bu tedblrlere la amaç değildir. Kaldı kl, bizirn rından gelmiştir. Hammadde ve müesseselerimizin zavallılığım ortaya soymaktaaır. Yunangibi bütün endiistri ve yatınm kredi bulamama korkusu pfya başvurmak için sadece bir para lı Tiyatro yönetmeni Pericles Korovessis'e 40ı numaraıı asdüzeyi gibi bakılmamalıdır soişletmeleri yanlış kurulmus ülke sada alıp yürümüştür. Dısandan ker! hastanede özel bir âletle erkeknk irRaniapnı burma lerde enflasyon bu lşletmelerl ya satın aJınan ham maddeler pa runlara. Yurt ve dünya ekonoişkencesi uygulanırken. baçhekim ve diŞer dokturlar gcıva misi bütünüyle görüldüğü zaşatmak için bir oksijen tüpU du hahlasmıştır. Hükümetin bu kon dayanmasmı uzatmak için kendilerini görevli sayıyortersa, rumundadır. Kararü fiyat dü>e jonktürde ne iç ve ne de dış ti man gölgelerden korkulmaz. örbu dünyada insanca bir hayata daha cagiar boyu özıem duyi bımlar İçin birer ölilmdür. caret açısından savunulmaz pa neğin son Karadeniz gezisinde rulacağı hüznü icimizi kaplamalıdır. sayın Talu, «Taban fiyatlarda cöÖyleyse fiyat hareketlerine engel olmak değil onu. bu hareketleri ra kıtlıgı politikası piyasayı a mert davramhrsa ihracat olaekonominin yararma kullanmak tes pahası yapmıştır. Bize okul nağı kalmaz» diyorlar. Böyle bugünkü dünya £iıııııııııtmınııınınııııııııııııııııtıııııııııııi!ii!iıııııııııııııııııııııııııi!mııııııııımtıi!iııııııııııiiiıııııııııııuıj söz konusudur. Ekonomide her larda «fivatlar iki nedenle yük bir yargının şey jrörecedir. Bir eşya eru bunun selir: Biri mal kıtlığı. «teki pa konjöktürü içinde savunulması ra bollugu. Birinc) eins fiyst çok zordur. Aksine taban flyat | fiyatlan artarken o erubun alı ANKARA ASLİYE ÜÇÜNCÜ TİCARET 1 tarihe kans lannda cömert cısı olan tüketicilerin gclirlerj yükselmesi artık davranılmazsa, mıştır» derlerdi. Demek M taride artiyorsa fivatlar (Iç tlcar»>t köylü sıkıntı çeker, ama aracı | MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN | açısından) artmıyor dcmeMir. he kansmamış. Aksine Uretici zengin olur. Dünya ekonomisi ve Hele dış ticaret yapılan ülkeler ve aracılardaki «bir daha bula yurt ekonomisinin bugünkü karANKARA | de de ayni oranda parasal çe mam korkusu» pahalılıpı artır maşık sekli verleşmiş yargılar | lir artıvorsa o vakit fiyat artısla mıştır. Bu nedenle Iflâslar. kon dan aynlarak. bunun verine dikH DOSYA N'J: l97l,j70 1 nnın hiç bir bozucu etkisi ola kordatolar alıp vüriimü*tyr. Yakatli. çok vanh ve haber almaya pılaeak şey fivat rükselişine enmaz. dayanan bir ekonomik davranış İ DAVALILAR: 1. OKTAŞ I\SAAT KOLLEKTlı SÎRI gel olmak değil ekonomik olalar bütünü gerektiriyor. | KETÎ. Sişli Büyükbahee SoS. Şeref Apt. N(T 23/9 . lstRnbul i Türkiyemiz kalkınma. bozuk = Davaa T. Halinde Birleşik Tasarrul ve Krert Hantesı ş sına! kuruluşlannı onarma ve A.O. Vek. Av. A. Metin Sürmelj tarafınaari şiTk«?ıta^ alev3 renileme. düzeltme açısından ellne geçirdigi çok ender fırsat | Serbest Çalışan Mimarlara Duyuru | | hine açmış oldu|*u alacak dava.tının mahKemenılzdo vapııan = durusmasmda: 3 lardan birini 1870'ten bu vars 30 Haziran 1973 tarihinde Mimarlar Odası Istanbul Şup ş Izledigi kısır. bagnaz ve dünv» % Dava düe'tçesinde ırn<rf»Hi^n nn>ps:p"o cra'tı'!" «*»ra ü besinde yapılan Ortak toplantıda taraflar görüslerini orta= = dilekçesi ve durusma Rüntinün bilâ tebUS ade dıWig> ?3dan habersiz Dolitika.«ıvlp kacir 5 ğ ya koymuslardır Zaman yetersizliginden kesin netlee alı= = mak flzeredir. Yaoılapnk sev = bıtaca da adresinrzin tesbiti mümkün OjmsdiSınnar eazcTe ş namamıstır 5/7/1973 tarihinde son toplantı yapılarak ke= ğ drivls reeervleri birikirken. dün 5 ile yapılan ilâna da icabet e'mediğinizdvn a'iın ZP gıvar Ss = ıln tonucı gidilecektir. i E vada da fivatlar artnrken. parn = ran çıkanlmasına mahkemsoe karar vertmlstir. = Mimarlar Odası Istanhol Snbesi, = İ ve fiyat düzevinde durumun ee j | Karar uyannca duruşmanm bırakıidığ" I Kyıül l.«7S V E Ictsnbnl tn*aatcı<ar Drrne^i. ş § reirtirdifi avarlamalan vapmakPazartesi günü saat 10'da bizzat veya oü vetrtie auîusmaöft Anadoln Takası tnsaatcılar nernefl. = 5 th Bi« bu gerüşümüzü 1971 Mar = ÜtkBdar tnşaalçılar DerneŞİ § = temsil olunmanız gıyap karan yerine «aırn nlrrıa» ü/ere :ı*tındatı bu yana savunduk. Yapı = nen teblig olunur. İl.6.1973. (Basuı 4.14 s?» Iscak şpvt datia »ynntnlanyle 1 (Cumhuriyet • 5293) § S açıklayalım: Cömert blr tannv ılHIIIIinilllllllllllllliniIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIlllllllllllllllllllllimilllllllllllllllllllllllllllllllllllilllinillllllllllll..: aiHlllllllllllllllllllllllllimiinilllllllllllllllllllllllllllllinillllllinillllllllllltlllüMIIIIIIIİÜI'üülllllllÜIIIIIIIIIC BAŞBAKAN'IN SÖZLERİNİN AKSİNE, TABAN FİYATLARINDA CÖMERT DAVRANILMALIDIR. AKSİ HALDE KÖYLÜ SIKINTI ÇEKER, FAKAT ARACI ZENGİN OLUR. rak zayıf kişileri koruyacak satınalma gücünü arttırmaktır. Insanoğlu! Nesin Sen? Yasadığı topluma re çağma karsı bir gnrevl olduğunu düşünen yürekli aydınlann öyle seyier geıyor kı başlanna, manevî işkenceden söz etmek. isi fazla h&lıie almak oluyor. Altan öymen, Bonn'dan %önaeıdigl bir mektupta, Yunanistandaki yönetinun yaoiığı Ukeiceler üzerine Alman basınmda çıkan yaiılara dejfmıyordu. QUİCK dergisinde «Iskence . 73» baslıgı l > çıkan »azıda doktorlar gözettaü altında yapılan işkencelerin «erçek amacı dostura Altan'ı dehset içinde mrainüştı Doktorlar, insanlan kontrolleri altında tutarak onlann daha uzun süre ve daha büyük şiddetle aşağılaamaiannı sağlîyorlardl. Peter Weiss^n «Sornşturma»sını hatırlıyordu. nuz birden. Geçen savasra, Auschvvit» topiama kampındai doktor,«ubay, poHa, yöneticl, kadm erkek ne itadar çok eğitilmiş insan cellâtlık görevini yerine geürdiler. Leon Uris'in «7 Numarab Mahkeme» Kitabında biı doktor Adam Kelno vardır. Jadwiga tecrit sampınâa İnsanlan kobay gibi kullanan bu bilim adamı, savas sonrası kendini unutturmağa çalıştiktan sonra. bilim ve insanuk ;çin uğraşlanyle şövalyeliğe ve söhrete bile u.asabilnıiştir1 ama su soruyu süememiştin «lnsanoflo. nasU iskenceci olabUlyorT» Tedbirler Görecelik
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear