26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 18 Temmuz 1973 ÂU'MEK 3u ^ y ItÎMÜ&ıNİ ÎKAZ. SEİHaÜ TEKTEK ( 7 Alaca Karanlıkta.. AYSEL ALPSAL 2 Bo*ver Gündüzeüğüm. Koparsa kopnm. B«n d* senin gibi kaiasız yasarım. Olur biter. Çığdem, Gündüz'ü görmek ıçia başını çevirinee, beyni fınldak gibi dönmeye basladı. Gbtlerini kapsdu Kafasınm içinde rialgalar yükselip alçalıyordu. Mideıi bulandı. Nejrs* ki çok sürmedi. <Ne diye kocaman bardagı bir dikiste somına dek içtim?» diyt düfündü. Kendi kendine kumi|tı. Gündüz hep böyledîr. Çiğdem gülümseyerek Çengiz'e baktı. Onu iyi göremedim ıma yanındaki kın tanıdım. Demin, ben otururken, karfimda habire kalcanm «allayıp daıuediyordu. Tuhafıma gitraijti. «Kıçıyle düfünen kız bu. Cengiz'e böyle desem. Olmaz. Kıçıyle düfunen bir kız ve Taîata bir erkek. Ne denge! Ne denge una!.> Bu düfünce, Çiğdem'in ıırtına bir avuç kum gibi dökülüverdi. llkin gıdıklanıyormuj gibi güldü. Sonra dudaklanndan haykırmaya benzer bir gülüf fırladı. Dümdüz, soğuk bir «ıçrayıstı bu gülüf. Birden Çiğdem'i kavrayıverdi. Dansı bı rakmıs, iki büklüm olmu? gülüyordu. Gözlerinden ymslar akıyordu. Kendi kendine engel olamıyordu. Sanki herkes çevresinde fınl fırıl dönüyordu. Çiğdem'se arahksız gülüyordu. Aralıksız su bofaltıhyormuîcasma güluyordu. Çevreaindekilerden bir kısmı da ona kaülmıf. gülüyorlardı. Tınıbafinda olanlar, Çiğdem'in gülmesinde insanı nefelendirmeyen, tersine iğne iğne batan küçük çıglıklar duyuyorlardı. Bu gülüf uzayıp giden bir ip gibi boğazlanna sanlıyordu. Sanki bu kız gülmüyordu da, ağlıyordu. Ya da daha kötüsü, karçılarında Vendiiinl öldürüyordu. tlkin Ccngiz kendinl topladı, koluna girdi. Kın güçlükle yurütürken, Çiğdem'in gülü|ü arkalannda serili kalıyordu. Sürüp (1den bir yol gibiydi^ Cenfiz, Çiğdem'i kapıdan lterek balkona asktu. H«r hald* içki dokundu. Hava almak İyi gelir. Şimdi bir kahv» yaptırıp getireyim. Hava foğuktu. Çiğdem titredi. Vücudu »eyirir miîctsine güluyordu. Gözlerinin yajını fildi. Bafinı salladı. Soğuktan korunmak için kollannı föğsünde çaprazladı. Arkaya, duvara yaslandı. Ufüdükçe giUmeıi yavajlıyordu. Gözlerlni kapadı. cBana ne oluyor?» diye düjündü. Bu soru, iki büklüm gülerken de beyninde aralıksız bir burgu gibi dönüyordu. O an iki kifiydi. Biri delicesine gülerken, öbürü onu acıyle, ama güçrüı, çaresiz seyrediyordu. Şimdi de iki kifiydi. Biri. ıi bilinç altmı didikleyip bu davramflarına bir neden ararken, obürü yine çaresiz, umuttuz, ıonucu bekiiyordu. Bu davranışının bir nedeni olmalıydı. tlkin bağırmak isteğiyla baflamtftı. Nasıl baflamiftı? Muzık dınliyor, dansedenlere bakıyordu. Bırdenbire, her zaman içinden akıp geçen zaman, onu tutup smırlan difina fırlatıvermifti. Yukardan, zaraanın dışından, tepinenlere bakmıştı. Aman Tanrım! Ne anlamsızdılar. Arkalarından iplerle oynatılan kuklalardı bunLar. Anlamsız ve cansız! Sonra birden yine aralanna dflfmüftü. Bu kez taştan bir ormandaydı. Hepsi taf kesilmişlerdi. Kendisi köşesinde tek başına kalmıftı. Yalmzdı. Dehşetle bu tafla^nış insanlara bakmış, karanlığın üstüne kapandığını hissetmiftL «Burada ne i*im var> diye düşunmüştü, boğularak. Yalnızlığı demir çıvilerle kaiasına çakmiflardu Dayanamamiftı. tfte o fira boğazına bir çığlık saplanmiftı. Sonran bu duygunun curup gitmesiydi. tçini çekerek balkon denürinl tuttu. Çevreaine bakındı. Sağ tarafta kocaman, ahfap bir yapı karanliğı üstünde yoğunlafbnyordu. Afagıda Boğaz uzanıyordu, bulutlu göğün altında. Karfi kıvıda ışıklar vardı. Bir gemi geliyordu uzaklar* dan. Bir tutam îfiktı. Çiğdem gemileri «everdi. •Her zaman bu gemilerden birine binip uzaklafmak istedim. Olmadu «Bürün gemiler gittiler. Ben burdayun.» «Artık gemiler umutlanmı götüremeyecek. Umutlarun tükendi. Onlara yükleyecek düflerim de kalmadı. Artık hiçbir alifverifim yok gemi. lerle.» cCanı cehenneme bütün gemilerin. Hepsini yakmahyım. Niçin umutlanmı tükettiler? Niçin beni de alıp gitmedıler? Beni böylesine bir tüke niftr eli kolu bağlı bıraktılar. Niçin?» «Evet bu gemileri mahkemeye vermeliyim. Beni bırakıp umutlanmı götürdükleri için. Sonunda umutlanmı tükettikleri için.. Umutsuzluğumu götürmelerini istemeliyim. Otuz yıhn umutsuzluğu. bütün ağırlığıyle üstlerine yüklensin.. O zaman da böyle keyifli keyifli düdük çalıp, mavi dumanlar savurarak gıdebilirler rii? Görelim bakalım..» «Gerçekten de umutsuz gemiler, denizde naBİ yol alırlar?> «Nasıl olacak? Benim gibi..» •Bir yerde dururlar. Canları ne ileri gitmek ister, ne de geri. Çünkü ne ilerinin, ne de geride kalanın değeri yoktur onlar için. Çakılraifçasma dururlar olduklan yerde. Tıpkı benim gibi. Çakılmıjçaiina.» (Devamı v»r) YUNAN ALBAYI MİNİSİN ANILARI Yeşil Çember COPYRİGHT Ath^nes Presse Libre • Paris numarası yaptıktan sonra sının geçecektık. Sonra Vlasis'e hıç olmazsa 15 bın drahml aylıkla bır ı? bulacaktım. Olmayacak vaatler yapıyorum. Karamanlıs'ten, başka kışılerden sozedıjor, masailar uyduruyorum Bana guvenrnesıni ve başka bır şev tfüşünmemesını soylüyorum. Çıkıp gidıyor. PERŞEMBE 3 AGUSTOS Yeni bır gardiyan nöbeti devralıyor. Arada bır sigara venp dış dünyadan haberler sormaya çalışıyorum. Yanımdaki 2 No lu hucrede genç bır Alman kıa olan Susanna var. Hucresınl dezenfekte ettıklen gün kondora çıktıgında gardıyan bizl tanıştırıyor. Birer sigara tüttürerek Ingilizce konuşuyoruz. îskence sırasmdakl çığlıklanmı duymuş, denn üzüntüsünü belirttyor. Tesekkür ederek ıji geceler dıltyorum. Onu bır daha joremiyecegım. CUMA 4 AĞUSTOS Vlasıs yeniden gece nöbete gelıyor. Kaçış planımızı yeniden konuşuyoruz. Arabanın anahtannı yaptırdıgını ve nişanlısını koye gönderdiğini söylüyor. Ken disıyle kapının pencereslnden konuşuyoruz. Kapımın anahtan yok onda. Gece yansını geçiyor. Tuvalete gitmek istiyorum. Vlasis bır plastik torba ile ldare etmemi sövlüyor. îdare ediyorum. Pencereden torbayı uzattyorum. Döndüğünde yine kaçıs işinl konuşuyoruz. «Tupamaros» ların duruşmalan yüzünden bugünlerde kiçmanın zor olacağını anlatıyor. Her tarafts devmeler varmış. Vlasıs görevli. 9 Ağustos Çarşamba günü de 24 arasında görevlı olacak. Piran tertıpleyebilecegiz. Bır tras maklnesi 11B derhal telefon edebılmek için bozuk para getırmesini tembiiı edıvorum. SALI 8 AGCSTOS Gardiyanlarm nöbet değiştirmesi saatı hesaplamama yardım edıyor. Geceyi sabırsızlıkla bekliyorum. Gün agarıncaya kadar buradan uzaklara kaçmış olacağız. Kaçıştan sonraki olay ve harekeüerim hakkında bınbır turlü hesaplar kuruyorum. Yaz tatıli yüzıinden akraba ve dostlanmız Atina'da yoklardır şimdi. Kafamdan bir şüphe geçiyor: Ya Vlasis subarlann adamı ise? (Devamı 7. Sayfada) 5*7 ACUSTOS PAZARTESİ Çılgmca düşüncelere kapılıp kaçış planları hazırlıyorum CUMARTESÎ 29 TEMMUZ Hava kararıyor. Gardiyan, Müdüriyete götürüyor beni. Odada Hacızissis var. Hacızissis: Bızı anlamak istemiyorsun. Hucrene don ve yurt dışına yaptığın gezileri aynntıh olarak yaz. Her şeyi, duydun mu, her feyi! Gittigin yerlert, yemek yedıgin yerleri. kaldığın yerleri, karsılaştığın kimseleri, ve neler konuştuğunuzu. £n küçük aynntıyı bile unutmadan yaz... Hücreme donuyorum ve yazmaya koyuluyorum. Tam onikl «ayia yazıyorum; 1967, 68, 69 ve 70'tekı gezilerımı anlatmak için. PAZAR 30 TEMMUZ Ertesi sabah gardiyan, yazdığım notları alıp goturüyor. Saat 10'da, 2 Ternmuzdan beri gormedlğim Doktor Papadopulos beni muayeneye geliyor. Izinde imıç. Saglık dururaumu kibarca toruyor, arkasından da temiz çar?af, sabah ve ak$amları onbeşer dakika çıkıp hava almak lsteyip istemedigımı soruyor. Okumak istersem karımdan kitaplar istiyebılecegimı, kantlnden portakal suyu vb. alabileceğimi söylüyor. Benımle alay ettiği kanmnda olduğumu belirtıyorum. Çıkısıyor ve ılgililerden, butün bunları benim adıma istiyeceginl ekliyor. Öğle oldu. Vangelit Mavropulos hücreme geliyor. Vangelis: ÇabuK ol! Sem bir iubay gormek istıyor! Teofiloyannakoı'un odasınd'a bu bınbaşıyı ılk kez göruyorum. Yanılmıyorsam adı Ikonomu. Yazdıgım notlar önünde duru>or. Ikonomu cıddl bir tavırla: Butun bu yazdıklann deli saçmas;. Bızımle alay ediyorsun, 21 Nisan 1967'den once de anarşı hükum sürdugü zaman ne diye bombalar patlatmıyordun? Askeri polis bugune rfek sana karşı hoşgörü ile davranmıştı, şu andan itibaren her »ey degişiyorl Bomboş hücreme donuyorum. Boşaltılmış. Ne >atak \ar, ne komodın, ne de bir ıskemle. Kı«a bojlu, sımsıyah ınce bıyıklı bir gardıvan arkamdan gelerek :eşıl çembenn ıçınde ayakta durmamı söylüyor. Karnıma da bır yumruk atarak beni çmilenn üzerine yıkıyor. Bıyıklı: Kalk avağa pis (. )! Kalk, yoksa Meryem Ananı bellerim! Ayağımın altmda ezeceğım «eri! Güçlükle doSruluyorum. Ter ıçmde kdlmısım. Gardiyan Vlahos hüereme gırıyor. Dınlenmif ve taze bır hali var. Copu kemerinin ustüne taşıyor Vlahos: Yine yazmajacak mısm? Yazacak bır seyim yok. Hiç bır şey yok! Tempolu bir şekilde arka arkaya tokatlar yiyorum suratırna. Yuzumdekı en ufak kızgınlık belirtisı tokatların ?lddetmi arttırıyor. Su ıçmek istıyorum Bir bardak tuyu, yüzümden 20 santım uzaklıktan yere dökuvorlar. Sonra kondordaki çeşmeve k?.dar surükluyorlar. Kafamı muslufun altmda tuttuktan sonra yenıden yeşil çembere gotüruvorlar. Vlahos çıkıyor, bıyıklı henfle yalnız kalıvorum. Gozum çormuyor, kulağım işitmi , vor. Hıç bir şev duvmuyorum. Denpemi kaybedıp bayılıyorum Kentfime geldığım zaman hâlâ >errieyim. Her tarafım, vucudum, bavım tıtriyor. Ter ve su ıçınde vuzüvor gibivim. Basımın uzerinde sivil onbeş gardiyan daruyor. Aralsrında, elinde makıneli tutan bir ümformalı da var.. GöğsümC, kalblml, ayaklanmı, ellerıml ovuyorlar. Küfurü kesmlşler. Her kafadan bir ses çıkıyor. Makineliyi tutan adam sılâhını uzatarak bagmyor: • Bırakın da öldüreyim su erkek bozuntusunu!» lçımden, çekip vurmasını diliyorum o an. Beni soyup yatmyorlar. PAZARTESİ 31 TEMMCZ Saat kaç? Bilmiyorum. Belkı de geceyarısı. Kendime geldigımde gün ağarmıstı. Yatağımı jetirip beni üzerine yerleştlriyorlar. Külçe giblyim. Hücrenin kapısı açık. Gardiyanlar arada bır uğrayıp beni yokluyorlar. Doktor, vazgeçemedıği llâcı ile gorünuyor: Portakal suyu. Uyumamı söylüyor. Ben de uyumak Utiyorum ama, neredâ.. Portakalı dikiyorum, o kadar üusamışım ki, nefesim kesılıyor. Inliyorum. Kafam çatlayacak gibi. Tuvalete gitmek istiyorum. Ancak uç kişi beni sürükleyerek götUrebiUyor. Orada da onların yartfımına muhtacım. SALI 1 AGLSTOS 1972 Bir umut ısığı: Vlasıs benim bolumde nobete girlyor. Sofi'nın kolilerinde buldugum sigara ve kuru pastalardan veriyorum. Başımdan geçenlerl anlatıyorum. Anlayışla dinliyor. O kadar anlayışlı davranıyor ki, Valirakıs'in hapisten kaçmayı nasıl başardığını ayrıntılarıyle »ormaya başhyorum. Vlasis'e göre o zaman düzensızlik hüküm sürüyordu ve şeflerınin kanmnca, gardiyanlardan biri para yemisti. Ne kadar almıstı acaba? Vlasis'e göre bel Minls, Cunta yönetimini küçük dfisfirmek için cana zarar rermeden bazı eylemlere girişmifti; bunlar arasında bir kaç otomobilin hava>a uçurulması da yer aiıyordu... MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU m İL&HE BEYAZ ki de 20 bın drahml. «Buradan beni çıkaracak olana» dlyorum, «daha iazlasını bile venneye hazırım..» Vlasis: Ne kadar verebilirslniz? Beni buradan yuz metre öteye bile çıkarana eüı bin vermeye hazırım! Vlasıs, bunun üzerine başır.ı iki eli arasına alarak şöyle diyor: Dur be kardeşiml Bir dusüneyım... Vlasis, bana güvenin v?r sanıyorum. Benim sana olan guvenim de sonsuzdur. Epeyce param da var. Benimle gelırsen butun problemlerinl de çözersın. Yenı bır hayat kurarsm. Eğer istiyorsan, beni buradan çıkart, Atina'dan gidelim, sonra da gerisine karışma.. Yarınki nöbetinde bütün bunları yeniden konuşacağımızı so>lüyor. ÇARŞAMBA 3 AGLSTOS Geceyi bekliyorum. Vlasis'ı bekliyorum. Planlar kuruyorum. Sabahın ikisıne doğru Vlasis geliyor. Kaçmama yardım edec°ğini ve arkamdan geleceğini söv lüyor. Bugünkü halimle dislplm bolumünün dışına kadar yüru yüp yürüvemiyecegimi sonıyor. Yürüyebıleceğiml soylüyorum. Teofiloyannakos'un şoförlüğunu yapmıs olduğundan, bir araba bulmanın olanağından sozerfıyor. Ben arabanın arka tarafına vatıp bır battaniye ile örtüneceğım. Kabul edıyor Kapıdaki nöbetçıve de. Teofiloyannakos'u bır gece kulubünden almaya gideceğıni soyleyecek. Her şey volunda gibi görünüyor bana. Vlasis'e şukranlarımı nasıl gostereceğimi bilemiyorum. Bır seye ıhtiyacı olup olrr.adığını sorduğumda, ev kirasını ödeyemedığini töylüyor: 1200 drahmjye ihtıyacı var. Derhal karıma bir not yazıyorum: «Sofi'clğim; bana yeniden ıskence ettıler. Hem de çok işkence ettıler. Ama simcfl iyıyim. Vlasis'e 2000 drahmi vermenl rıca edıyorum. Çocuklannı benim için öp. Onur ve »evgilerle. Tasos.» Sofi ile buluşma S Afiustos için kararlaşünlmıs Kaçış planı hakkında kimseye bır şey soylememesınl Vlasis'e sıkı sıkı tembıh ediyorum. Ne karıma, ne de nisanlısma. Belk) doğrudan doğruya yurt dısına kaçacaktık, ya da birkaç gün Slü DİŞİ BOND TİFFANY JONES GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear