26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUATHURTYET 27 rTs'îrsrı 1973 ağımızm lnsan'ı güvenlik lster. Içlnde yaşadığımız yüzyüa karakter kazandıran temel czelliklerden biri budur. Çsğımızm insan'ı yarın kuşkusundan kurtulmak ister. îçinde yaşadığımız yüzyılda devletlerin temel görevlerinden biri budur. Bu nedenle Anayasa'mızda, herkesin sosyal güvenlik haklarına sahip old'uğu belirtilmiş ve konu ödev olarak devlet sorumlulukları arasında yer almıştır. Böyle bir uygulama demokrasi inancnın ürünüdür. Çünkü demokrasi özgür insanlana yaşatacağı düzerıdir, çünkü özgür lnsanlar bu özelliğe ancak sosyal güvenlikleri sağlandığı oranda sahip olabilirler. Çağımızda gelişmiş ve az gelışmiş üikeler biçiminde ortaya konan ayrımın ölçütlerinden biri sosyal güvenlik kurumlarıdır. Bu nedenle yurttaşlarına yüzde yüz oranında sosyal güven]ik fağlayan Fransa ve îtalya, yüzde doksan oranında güvenlik sağlayan Alrr.anya gelişmiş ülkelerdir. Yine bu nedenle yani yurttaslarımn ancak yüzde on sekizine sosyal güvenlik hakları verebüdiei için. Türkiye bir az gelişmiş ülkedir. (Ekonomik açıdan faâl nüfusa göre). C CMaylar vf goiüşler SSK Ç1KMAZI H. Faruk ERGİNSOY Oleyis Hukuk Müşavıri mıstır. Buna karşılık sosyal güvenllği yaygmlaştırmaîc konusunda bugün adı £tçen ülkelerle oranlanamayacak ölçülerde gerı kalmışızdır. SSK istatistiklerine göre, halen beşyüz bine yakm İsyeri ülkemizde Sosyal Sigortalar kapsaBiı içindedlr. Buna karşıhk sigortalı İşçi sayısı sadece bir buçuk milyondur. Arada bir orantı kurulursa görülecektir kl her isyerinde aneak üç işçi çalışmakta ya da her işyerinde ancak üç İşçi sigorta haklarından yararlanabilmektedir. Oysa Türkiye'nin sosyoekonomik büyümesini veren rakamlara göre, daha 1950 sonrasında işyerlerinde çalışan işçi savısı bu rakamın çok üstüne çıkmış bulunmaktaydı. Bu durum öncelikle çok sayıda işçinin sieorta kapsamı rfıçında bırakıldığını, baska deyişle kaçak çalıştırıldığını gö'stermektedır. Sigorta primi ödememek için kaçak çalıştırılan işçi'nin elbette vergisı de ödenmernekte, devlet de onemli bir gelir kaynağından yoksun kalmaktadır. Böylece bir kısır çember çıkmaktadır ortaya. Böylece sorunlar büyümekte ve giderek devlet, Anayasa'da yer alan açık gerekirlije rağmen sosyal güvenlik hakJarını gerçekleştirecek guce erisememektedir. Bir anlayışa göre lşvererıler SSK'nın gelir kaynakîarını oluşturan primler'in bir kıshiım ödedikleri için Kurum ıle elbette yakından ilgilidirler. Ne var ki bu etkinlik Kurum'un kuruluş amaçlan ile bağdaşmamakta ve sakat bir mantığa daysnmaktadır. Çünkü işveren için ödediği prim bir maliyet un.suru olmaktan ötede anlam taşunaz. Na?ıl vergi ödemek devlet yönetimine doğrudan karısmaya hak vermezse prim ödemek de anılan Kurum'un yönetimine katılmayı gerektirmez. İşveren için ödediği prim işçiye ödediği ücretin unsurları arasınd'a yer alır. Gerçek bu iken uygulamada işverenleri Kurum yönetiminde söz ve karar sahibi yapmak, işçilerin geleceği ıçin yabancı bir unsur'un örgüt'e ycin vermesi sakmcasını yaratır. Yaratmıştır da. Zira SSK'nm içinde bulunduğu durum büyük ölçüde bu yanlış yönetim anlayışının zorunlu scr.ucu olmuştuT. 1973 yılı rakamlanna göre SSK bes rnilyar Hra civannda alacakhdır. Yine 1973 yılı rakamlanna göre Kurumun tahsil edilemeyen alacakları tutarı 1 milyar 428 milyon liraya ulaşmıştır. Bu rakamlar tahlil edildiğinde, Kurum'un gerek borçlanma, gerekse alacaklarını tahsil konusun6 a ihtiyatsız bir politika izledifi görülecektir. * Milyarlarca lira suna buna borç verilmek suretiyle riske girilmis, Kurum gelirleri bir kredi kaynağı olarak insafsızca sömürülmüstür. Böylesine işçi çıkarlarına yabancı bir yönetim anlayısı ancak işçilerin gelecegine ilgi duymayan bir kesimin politikası ile sahneye konabilir. lşverenlerin Kurum yönetimine katılmalarımn *onucu bu olmustur. Güvenlik Örgütleri Pilindigi eibl Türkiye'de josyai güvenHk sistemi değişik örgütler halinde işlemektedir. Gür.ümüzde, zorunlu üye olma ve yasa ile dülenlenme esasına göre faaliyet gösteren üç sosyal güvenlik ö'rgütü vardır. Bunlar; Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), BağKur' dur. Emekli Sandığı memur niteliği taşıyan çalışanlann örgütüdur. Bu alanda faal nüfusun tauaırn adı geçen örgüt'ün üyesitfir. SSK ise is yasası kapsamına giren işyerlerinde bir işveren'e bağlı olarak çalışan işçilerin üye olabildikleri kurumdur. Bu alar.da çalışanlar, memur kesiminde olduğu gibi kolayca örgütlenememekte ve SSK uygulaması tüm işçüeri kapsayan bir düzeye ulaşamamaktadır. Bu nedenle ekonomik açıdan faâl nüfus içirde sosyal güvenlik haklanndan yoksun yaşayanların çok büyük bir bölümü işçilerden oluşmaktad'ır. Oysa Türkiye'de ilk lsçi Sigortasımn uytrulandığı tarih 1946 yılıdır. Anılan uygulama 1950 yılında emekülik haklarını da kapsayacak biçirnde genişletilmiştir. Demek ki Batı Avrupa ülkelerinde gerçekleşen sosyal güvenlik kurumlar:na orar.Ia önemli bir zaman gecikmesi olma SSK'nın günden güne yoğunlaşan sıkıntılarını yaratan bir baska etken siyasal karışmalardır. Özellikle kredi olarak kullanılan ya da verimsiz bir biçimde değerlendirilen Kumm ge lirleri, hükümetler elinde siyasal amaçlarla sö mürülen bir kavnak olmustur. Bir yandan el deki foniar böyiesine insafsızca harcanırken yi re siyasal etkilerle işverenîerden tahsili gereken alacaklar sürekli ertelenmiş ve ertelenen alacaklarm büyük bir kiFmı zaman içinde tahsil olunamaz hale gelmiştir. Oysa SSK salt işçilere güvenlik hakları saglamakla kaİTtıayan, aynı zamanda ülkenin ekoromik gelişimine katkırfa bulunan bir Kurum karakteri ka?anabilir. Milyarlarca lira'nın verimli bir biçimde kuüanılması, sanaji yatırımları için kavnak sıkıntılan çeken Türkive'de işçi ke.'iminin yönetiminde bir halk sektBrü yaratabilir. özellikle serriikalar ile yapılacak isbirIiği. Anayasa'da öri2örü!en sosyal devlet niteMğini gerçekleştirecek blr ekonomik büvütne'nin çıkış noktası olabilir. Ne var kj biitün bu tür giriş'mler öncelikle bir sivasal tercih sorunudurlar. Kurum'un kendi hastanelerinde kullanacajı ilâçlan yapmasına bile izin vermeyen bir 7İhniyet'in böyle<=ine halka dönük bir deneme :1? ilgilenmeyecegi açıVtır. Ne var ki bu ileisizlik giderek bütün yurttaşları ve bu arada devleti ilgilendiren bir takım sorunların (îoğmasını engellememektedir. PENCERE Faili Meçhul mö? A Sonuç Söylediklerimizl föylece özetleyebiliriz: SSK rasyonel bir yönetim düzeni içinde değıldir. Kaynakîarını verimli biçimde kullanmamakta, Işverehlerden alacaklarını tahsil konusunda etkisiz kalmakta. hükümetlerin kısır siya^al amaçlanr.a âlet olmaktadır. Bu nedenle işçilere karjı en doğal sosyal güvenlik gereklerini yerine getiremeyecek bir duruma düşmek üzeretfir. İşçilerin bu konuda çok ciddî kuşkulan vardır. Bu kuşku derin bir hoşnutsuzluk yaratmakta, güvenlik duygusunu yok etmekte giderek hur zursuzluk kavnagı olmaktadır. Oysa SSK'dan beklenen bütün bu olanlann tam tersidir. SSK demokratik toplumcu Türk Anayasa'sı ile öngörülen düzen'in temel kurumlanndan biri olarak kendînden bekleneni vermezse, bundan sadece isçiler. sadece Kurum ilgilileri değjl bütün bir ülke ve bu arada demokratik düzen de olumsuı biçimde etkilenecektir. Büyük Yanlışlık SSK'nxn işçilerin sosyal güvenliğlni sağlamak konusundaki başarısızlığmın pek çok necîeni vardır. Bu nedenler bir yanılgüar zinciri halinde birbirlerine eklenirler. İlk yanılp Kurum'un işleyiş felsefesinde kendini gösterir. Bu, işverenlerin de, anılan örgütte, işçiler kadar söz sahibi olmalarının dogal »onucudur. nkara'da Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Genel Kongresi yapılıyor. Gazetelercfen izliyoruı. Daha Uk gür.ku kor.usmalardan şu anlaşıldı: Çalıjma Bakar.ı SSK'dan sikâyetçi... îsçi tem.silcilen sikâyetçi... İşveren temsilcisi şikâvetçi... Pekı geriye ne kalri:? Geriye kalanı anlamak için daia önce bu köserle vayımlanan bE7i rakamları hatırlstahm. Geçen yılın hesaplarına eöre Tjrkiye'de 1.5 mllvon lşçiyi kap?avan SSK'nın özvarlıgı 12.5 milvar lira. Yıllık eeliri 4 milvar Urayı aşkın, bankalarda 7 milvar lirası var t?verenlerin Kuruma borcu 1 milyar liravı eecivor. Kurumun kapsamına gırmesi şrereken işverlerinden vüzde fiO'ı kaçak isçi çalıstırıyor. Sürekli ve hi7İı enflasyon vüzünden Kurumun elindeki paralar eriyor Bu paralar düşük faizle kredi olarak şuna buna daŞıtılıvor. Kurumun çeşitli kesimlerindeki yol?uzluk söylentileri yoSunlaşıyor. tşçiler de Kurumun çeşitli örgütlerinden yakınıyorlar. Manzara budur. Şimdi bu manzaranın bir yanma SSK Genel Kurulunun tpmel çizsilerini de ilistirmek gerekiyor. Kurumun Genel Kurulu nasıl meydana £eliyor? 1 Hükümet trmrflcileri... ki bunlar Çalışma. Sağlık ve Sosyal Yardım. Maliye. Ticaret Bakanlıklariyle Başbakanhktsn ennderilirler. 2 Cniversite temsilcileri... ki bunlar Çalışma ve Millî Egitim Bakanhklarınca seçilirler. 3 tsveren temsilcileri... ki Ticaret ve Sanayl Od«larınca ppçilirler. 4 tşçi temsilcileri... W bunlann seçimlerinln nanl yapılacagı Çalışma Bakanlığmca belirtilmiştir. Görüİdüğü gibi SSK. Genel Kurulu, iktıdann kontrolu altında bir topluluktur. Bu Genel Kurulun niteliğini saptayan kanunu sivasl iktidar çıkarmıştır. Ve bu Genel Kuruİun temrflcilerine vön veren de siyas! Iktidardır. Daha kısacası, hangi siyasl parti iktidarda ise, SSK Genel Kurulu, o slyasi partinin eğüimlerine göre düzenlenir, toplanır. Ihbarcılığa Paydos Demeli. OKTAY AKBAL Evet Hayır Tartışma BİR DAVADA ADLÎ YANILMA eza hukuku ile ilgili noralann uygulanmasında Yargıtay kararları ve bu karar ları analiz ederek eleştiren bilimsel görüşler, kanun hükümlerinin anlamlarının doğru olarak anlaşılmasınria tatbikatçılara ışık tutarlar. Bu nedenle kanunlar, keşinleşmiş mahkeme kararlannın eleştirilmeşini yasaklamışlardır. Yasaklama (ceza kovuşturmasının başlam^sı ile hükmün kesinlesmesine kadar hakim ve mahkemenin hük mü, karar va işlemleri hakkında mütalâa yayınlanması) ila sınırlandırılmıştır. (5680 sayıh Basın Kanunu, madde 30) öte yanrfan adü uygulamada yanılma ihtimali, kesinleşmiş mahke me fcararlan bakımmdan *rla öngörülmüş, yargılamanın iade si ve «karar tasMM» fOMrrt «yanılmanın düzeltilmesi» amacı ile kanunlarda yer almıştır. Pozitif muhakeme hukukunun açıkladıgımız olanaklan içinde, ünlü yazar Çetin Altan'ın kesinlesmis hükümlülük kararları ile ortaya çıkan ve bir adlî yanılma sonucunu haşıl ettigini sandığımız yanlış bir uygulamaya dokunmak istiyoruz. olaydır, hem de çok kolaydır oturup masa baştna «Falanca şöyledir, filanca şunu yapmıştır» diye üç beş sat:r çiziktirip ilgili yerlere göndermek. Hem çoğu kez imza da atmadan... Öğretmen Ali Bey derslerde bilmem ne kitabım okuttu, çağdaş şairlerden parçalar ezberletti; mahalle kahvesinde gsçen akşam emekli Veli Bey x gazetesini övdü, gerçekleri öğrenmek için bu gazeteyi okuyun dedi; memur Hasan Bey Ruslar uzay yarışında Amerika'jn geçeceğe benziyor diyerek propaganda yaptı: Hukuk Fakültesi öğrencisi Osman bugünlerde hep sol eliyle selftm veriyor; kasabamızın doktoru Hüseyin Beye ikida bir dış ülkelerden mektup geliyor, hele bir tanesi Doğu Alrnanya pulunu taşıyordu: Mehmet Bey daireye pembe kravat takarak geliyor vb. rb. vb... Bir ihbar furyası içinde yüzdük son yülarda. Oysa ftlışık eldugnmnz blr şeydir bu. Ne zarnan toplum düzeninde azıcık bir degişme, bir sarsılma, bir başkalaşmg olsa, ne zaman bir iktidar düşse yeni bir kadro işbaşına geise ihbar mektuplan jağmur gibi başlar yagmaya... Yalnız resml makamlara, sorumlu kişilere mi gelir bu mektuplar? Hayır, baskalarına d« gönderirler bunlan, gazetelere, yazarlara, railletvekillertne, ihbar ettikleri konunun, kişinin zararırja bir eylem, bir iş olsun da nerde olursa olsun, kimden gtlirse gelsin! 27 Mayıs günlerinde gönderilen ilibar mekruplan durur etki dosyalanmda. O günlerde eski DP'lileri ihbar etmek modaydı. Geçer akçe olan buydu, falanca DP ilçe başkaru şöyle şöyl» yaptı, falanca DP partizanı bilmem ne etti, hırsızlıklar, kötüİüfcîer, akla gelen gelmeyen herşey!... Alır kalemi yazar, bir de pulladı mı larfı, tamamdır. özellikle imzasız olanlan kaldınr »tardım. İmzalılan dikkatle incelerdim, bakardım çoğu incir çekirdeği doldurmayacak şeyler. îhbarcı ya bir düşmanını ezmek. ezdirmek istiyor, ya da yeni iktidar sahiplerine hoş görünerek vükselme hevesinde... Pek »zdı imzalı ihbar mektuplanrıın ise yarayanları... İhbarcı yeni türeyen bir tip değildir. Her çagda vardır bu gibiler. Karanlığa sinip, suratını maskeîeyip arkadan vuranlar insanbk tarihi kadar eski bir geçmişten gelirler. Bir Ulkede n» zaman sağlam, güvenli bir düzen kurulursa ihbarcılık iflâs eder, muhbirlere iş kalmaz. Özellikle açık rejimlerde, gerçelc demokrasilerde ihbarcı yaşayacak havayı suyu bulamaz. Bir iktidar yasalara dayanarak yönetiyor bir ülkeyi Hlk çoğunlufeunun güvenini kazanmış. Gizli bir amaç ardında degil o toplumun yöneticileri: herşeyleri açık, bir gün gelir benden d» heşap soran olur korkusu yok içlerinde... İhbarcılık bir «kurum» olamaz böyle ülkelerde. İhbarcılıgın açtığı yaralar sürekll kanamaz, kangrenleşmes oralarda. Açık açık görüşülür ne varsa, açık açık ranıt verilir sorulara, açık açık tartışıhr herşey. Evet, bir toplum düzeni sağlam temellere dayanamıyorsa, bir «arsmtıdan bir sarsıntıya dtişüyorsa o ülkenin siyasal yasamı, iktidarı yöneten politikacılar sürekll bir iktidan yitirme, sonra da yeni iktidarlara besap verme kuşkusu içindeyse O zaman ihbarcı baş tacıdır, muhbirler saygı değer kişilerdir... 12 Mart'tan sonra ihbar mektuplan arttı. Bana gönderilen mektuplarda hep AP'lilerin iktidarları süresince yaptıkları yasadışı işlemler bildiriliyordu. AP'lilerden, AP iktidanndan hesap sorulacaktı, öyleyse AP düşmanı muhbirler alır kalemi veryansın ederlerdi. Sonra baktılar i? başka, kesildi bu tür ihbar mektup!an. Bu kez baska muhbirler türedi. Dün kendilerine kirn karşıysa, yasalann koruması olduğu için bir şey yapamadıklanndan bu kez ihbarcılıgın bütün kötU silâhlarını ktülandılar onların aleyhine... Neydi yerilen, günün modası neydi? On» uymak gerekirdi hemen! 27 Mayıstan sonra Atatürk devrimcisi geçinmek, görünmekti moda, devrim düşmanlarını ihbar etmekti geçerakçe olan, 12 Mart'tan birkaç ay sonra sol, soîcu sözcükleri birer öcü haline gelince bu kez de «o solcudurs, ıbu sols açıktır» diye ihbar mektuplan düzdüler bu işin ustalan. Yarantnak için, pay almak için, çıkar sağlamak için, en kötüsü de kızcükiarı, beğenmedikleri birinden öç aimak, kötülük yapmak için... Kaldınp çöpe atarsanız böyle mektuplan sorun yoktur. Oç beş kişi bir araya gelmiş falan yazann özei yaşamına burnunu sokmuş, falan öğretmenin okuduğu kitaba kanşmış, falan memurun konuşmalanndan anlam çıkarnıış, falan aydın kişinin söyleşilerinde tehlikeli konular bulmuş, hemen bildirivermişler ilgili yerlere... Ne yapmak düşer? Devletin kendi haber alma b'rgütleri vardır, her türlü güce sanipttr denmeli, sorumsuz kimselerin türlü duygularla giriştikleri ihbar eylemlen sonuçsu» kalmaJı, böyle mektuplara önem verümemeliydi. Olmadı, ol»madı. Bir iki ihbarcmın övgüyle anılması sayısız çirkin ihbar olayıni». yol açtı, biri doğruysa dokuzu temelden yanlış ihbarlarla hem suçsuz insanlar acı çektiler. hem de boş yere zaman ve emek harcandı. İşte son örneği: Diyarbakır Siirt tllert Sıtayönetim Mahkemesinin kararı... Başlıksız, imzasız, bozuk yazılı ihbar mektuplarına dayanarak gözaltına alınmış on üç kişi hakkında tutuklama işlemi bu askeri mahkemece reddedilmiştir. Ama kim bilir kaç gün özgürlükten yoksun kalmıştı bu on üç yurttaş? Neden, niçin? Bir takım çirkin ihbarcılar turup üç beş satırlık mektup yazdılar diye... Bu tek bir olay. Bina Ineelerseniz daha nicelerini btılup çıkarabilirsiniz. İhbarcı saltanatına paydos denilmeden bu Ulkede gerçek huzur, sağlam bir düzen, kışacası üısan haklanna dayanan bir demokrasi düzeni kurulamaz. tnsanların birbirlerini ihbar ettikleri bir toplum. en ilkel, en geri bir teplumdur. Bu ihbarcılık kurumunu bir an önce ortadan kaldırmak rorundayız. Uygar bir dünyaya yaraşmanm, yakışmanın ilk koşuludur bu. K C MİLLET MECLİSİ ÎÇTÜZÜĞÜNE GÖRE BİR MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRILMASİ İSTEMİNDE BULUNACAK MERCİ «MAHKEME» DİR. ÇETİN ALTAN İÇİN İŞLEM, BU DURUMA AYKIRI YÜRÜTÜLDÜĞÜNDEN «YOK» SAYILMALIDIR. Orhan APAYDIN İçtüzük Hükümleri Gerçekten hükümlülük konusu sözlerin söylendiği ve yazıların yayınlandığı sırada yazar Istanbul milletvekiU «ıfatını U sımaktadır. Savcılık, kovuşturmaya başladığmda yazar'ın yasama dokunulmazlığı İle karsılasmış ve dokunulmazlıgın kaldırılması İçin Adalet Bakanlığına başvurmuştur. Bu başvurma tarihinden ıtibaren, dava zamanaşımı ve dâva açma süresi kanunen durmus »ayılmıs ve milletvekilliği süresince de zamanaşımı ve dava açma süresinin işlemediği kabul edilmiş tir. tzlenen bu prosedür kanuna uygunluğu oranında, zamacaşımı ve dava açma sürelerinin durması sonuçlannı hasıl edecek, aksi durumda ise, zamanaşımı ve dava açma süresinin geçmis olmasına rağmen adli bir yanılma ile hükümlülük tesis edilmiş olacaktır. Bu uygunluk ve aykırıliğı araşfırmak için Anayasa'nın, Millet Meclisi lçtüzüğünün ilgili mad1delerine bakmak zorunluju vax dır. Anayasa'nın 79'uncu maddesl ne göre «seçimden önce veya sonra bir suç islediği ileri sürülen bir Meclis üyesi, kendi Meclisinin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz» Uye lik süresince zamanaşımı işlemez.» Dokunulmazlığın kaldınl ması istemine kadar sürelerin isleyeceği açık ve tartışmasız bir husustur. lstem hiç yapümamışsa veya kanuna uygun deği'.se, zamanaşımı süreleri iş leyecektir. lstem hangi merci tarafır.dan ve ne sekilde yapıla caktır? Bunun cevabı da Millet Meclisi îçtüzüğü'nün 178. nci madd'esindedlr: «Bir mebusun tesrll toasunlyetinin kaldınlması İçin ruku bulacak talepler, mahkemelerden Acliye Vekâletin» teblig Cİunur.» SSK Genel Kurulu bir karar organı değildir, Yönetim Ku. rulunu denetlemek ve ibra etmek yetkisine de sahip degildir. bir danışma kurulundan ötede etkisi yoktur. SSK'nun Y6netim Kurulu Başbakanlığa bağlı memurlarca denetlenir; bılançoları bu memtırlarca incelenir. irdelenir. Yani SSK Yönetim Kurulu Başbakanhğa karsı sorumludur. Simdi böyle bir kunıl Ankara'da toplanmıı, 15 milyon isçinin sosyal güvenliğini saglayacak bir alanda çalısınalar yapacak; daha açıkçası havanda su dövecek. Ne yolsuzluk İddialarınuı üstüne gidecek. ne Kurumun elindeki milyarlan daha rutarlı yönelislere ka^dıracak. Yalnız gazetelerde çıkan haberleri okuyan Sosyal Sigortalı vatandaslar, Ankara'da bir is yspuıyor sanacak. Çalışma Bakanı Ali NaiU Erdem: Ben de Sosyal Sigortalardan sikiyetçiyim. diyecek. İşveren temsilcisi: Ya biz, diyecek, biı de «ikâyetçiyiz. İşçi temsilcisi: Ohooo, biz sizlerden daha çok sikâyetçiyiı. Cniversite temsilcileri de siyasl iktidarın seçimîyle toplantıya katıldıklarından ya susacaklar, ya da konusurlarsa temel dertlere ilişmeden dunımu idare edecekler. Peki, kimdir bu Sosyal Sigortalann sorumlusuî Kim bu hale getirdi bu Kurumu? Elbette siyasl iktidar! Işçüıin yanında bir siyas! iktidar henüs yok. SSK'da ifçi temsilcileri de partilerüstü politikay» savunarak. emekçiye aykırı siyasl iktidarın yanında yerlerini alıyorlar. Böylece işçinin sosyal güvenliğine ayrünuı milyarlar, isçınin dışındaki güçlerin elinde kalıyor. îjin özeti budur. Ama bu kadan da yetmiyor. Çetin Altan'ın hükümlülük kararlarından biri, eski Cumhur tik bir kambinezonla» Cumhurbaskanlıgına seçildigini mensup olduğu partinin bir toplantısm da söylemesidir. Mahkeme bu sözü Cumhurbaşkanına hakaret olarak kabul etmiş ve hükümlülük karan yargıtay tarafıno*an onanmıstır. Kesinleşrais o'te ki hükümlülük ise, yazarın yayınlamıs olduğu yazıdır. Yargıtay'ın onama kararlarında esasa ve usule iliskin itirazlar tar Sonly'in' «poli hîilmadığı v# reddir» bir ¥»• rekçe gösterilmediği için örnek »ayılacak bir İçtihat niteligini bulmak kabil olamamaktadır. Bu bakımdan bir içtihat elestlrisi veya analiz yapmak olanagı mevcut değildir. Bu nedenle yazar hakkındaki uygulamada yasama dokunulmazlığının kaldırılmasında lzlenen prosedürün kanunlara aykınlığı ve bunun sonunda doğan yanümaya temas ile yetınecejiz. VEFAT Merhum Fevzi Paşa'nın torunu, merhum Lebibe Hanımefendinin ve Îsmail Suat Keskin'in kızı, merhum Gülsüm Hanımefendi ve Sarıcazede Raif Beyin gelini, Hayrettin Sarıca'nın aziz eşi, Doçent Dr. Murat Sarıca ve Altıngül Sanca'nın sevg;li anneleri; Safiye Mevhibe SARICA 26 Haziran 1973 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 28 Haziran 1973 Perşembe günü (YARIN) öğle namazından sonra, Kadıköy Osmanağa Camiinden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. SfflTN MÜŞTERLERİMİZM VE ALAKAULARM NAZARIDKKATİINE NahOst Gemeinschaft (kısaca: N O G ) a bağlı olan. Argo NahOst Linio Deutsche OrientLinie AB Transmarin / Transmarin Hamburg 1.1.1968 senesinden berl temsil otmekte olduğumuz, SARICA AİLESİ (Cumhtfflyet: 5046) Deniz hatları, Atlas Levante Linie ve Deutsche Levants Linie hatları ile kısa bir müddet evvel blrleşerek Deutsche NahOst Linien G.m.b.H. Hamburg (kısaca: DNOL) adı altında, daha güçlü bir filo ve kadro İle Kontinan limanları ile Türkiye limanları arasındaki faaaliyetlerine devam etmektedirler. Temmuz 1973 başlannda Izmir ve Istanbul limanlannda beklenmekte olan CAP SIDERO gemisi ile başlamaK Üzere DNOL hatları olan 927 Harp Okulu Mezunlarına Argo NahOst Linie Atlas Levante Linie Deutsche Levante Linie Deutsche Orient Linie Transmarin Hamburg kumpanyalarınrn, Rize ile İzmir Hmanları arasındakl limanlarının acenteüği Şirketimize tevdi edilmiştir. Sayın müşterilerimizin ve alâkalı çevrelerin Şirketimize göstermekte oldukları yakın alâka ve teveccüh için bu vesile ile tekrar teşekkür etmeyi borç biliriz. Hükiim açıktır: Yasama do46 ıncı yıldönümiinü kutlamak üzere 4.7. 1973 Çarşamba kunulmazlığının kaldınlması günil saat 10 da Haydarpaşa'dan yata binilecek 10^0 da isteminde bulunacak meıci Dolmabahçe'den hareket edilecek. öğle yemegi Büyüfcada' «Mahkeme»dir. Mahkeme «Devda yenilip büyük rur yapılacak. Boğaziçinde bir Rezınti letçe, objektif hukuk kuraüanyapılarak yıldönümüne son verilecek. Arkada$lann arzu na göre, kaza tevzii görev ve ederlerse toplantrya yalnız veya aılece çeret vermelennl yetkisi ile vazifelendirilmis olan saygılanmla rica ederün. K7 mezuna mercilerdir. Bunlar vazifeleriFnat ni kullanılan kaza hakkının nev'i ve mahiyetine g5re bir ve ya birden ziyade yargıçlardan Cumhuriyet 5033 mürekkep heyetler marifetiy »••••••••••»••••••••••••»•>•»»»>> le yaparlar. Türk Hnkok Lflgatı, MUIî Egitim Bakanlığı Tayını, Ankara 1944, sahife 214.» J. Jl w Adr»s ANADOIU DENİZ ACENTELİCİ LİMİTED ŞİRKETİ: I L  N tST. 8. ASLÎTA HUKUK HÂKİMLİGtNDEN 1971/871 Erol Makaracı tarafından Isiiklâl C*. Yonca Han No. 5 Beyoğlu'nda ikamet eden îsmail Erkan Deren aleyhine açılan alacak davasında 1.12.1972 ve 3.5.1973 tarihli oturumlanna ilânen tebliğine rağmen gelmeyen davalıya gıyap kararı çıkanlmasına karar verilmiş olup duruşma 22.10.1973 saat 11.15'e bırakıldığı, duruşmaya gelmediği takdirde gıyabmda devam edileceği gıyap kararı yerine kaim olmak üzere 20 gün sür* olunur. (Basın: 4550 6015) S ile ilân oîun MERKEZ: : Rıhlım Csddesi Çıracı Sokak No. 26/30 Rehan Han Kat 3 KarskoyİSTANBUL P.K. : 905 KaraköyİSTANBUL Telgraf : AnadolstıipISTANBUL Teleksler : 22669 Ana tr 22360 Mare tr Telefon büro: 49 96 5149 96 5249 96 5349 96 5449 34 0244 85 20 Telafongece: 55 52 8558 25 8946 8110 İZMİR İRTİBAT BÜROSU: Adres : Cumhuriyet Bulvarı No. 125 İZMİR P.K. : 661 İZMİR Telgraf : Anadolship İZMİR Telaks : 52365 Adal tr Tel»fon büro: 26 556 33 954 26 400 32 638 Telefon gace: 31 526 55 792 Çetin Altan'ın yasama dokunulmazlığının kaldınlmasını isteyen merci ise, hükümlülük konusu davalarda savcılıktır. Savcılık marcünin mahkeme olmadığı açık bir gerçektir. Bu durumda Çetin Altan'ın yasama dokunulmazlığının kaldınlması, lçtüzüğe göre yetkisiz bir J merci tarafından lstendiğincfen isteml «yok» saymak zorunlu • ^ dur. ŞEKKÜR Eşim ZEKİYE OLGUN'un uzun süren ve hayatl tehlik* arzeden rahatsızlığıru başarıh bir ameliyatla geçirerek kendisini sıhhate evimizi huzıjra kavuşturan sayın Jin. Op. Dr. Hulkiye TURGAY Narkozitör HATİCE ATEŞ, Asistanlar EMİNE GÜROL v* SEVGİ SALT1K ile SSK Istanbul Hastanesinde yattıeı sürece yakın ilgilerini esirgemeyen Dahiliye Müt Sayın Dr. MASUS1E ÇÖL'e minnet ve şükranlanmızı arzederiz. Sonuç •Batıl emsal olmaz» sözü İle eski hukukumuzda ifade olunan kural da gözSnünde tutulursa, kanun hüküm ve değerindeki Meclis Içtüzüğüne aykı n bir yol lzlenmesi Çetin Altan'ın davasında Türk Ceza Ka nununa göre zamanaçımın» uğramıs ve Basın Kanununa göre ise dava açma süresi geçmiş davalarda, hükümlülük karan verilmesi seklinde «adlî bir yanılma» sonucunu yaratmaktad"ır. Bu adll yanılmanın düzeltilrıesi ise, Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılığınm karar düzeltme taleblnde bulunması, yargılama nin ladesi veya »f yollan ile X MÜSTAf A OLGl/N %•••••••»••••••••••••••••••»»•••••••••••••»• (Cumhuriyet 5038) 1 L A N SAR1YER st'LH HUKUK M.%HKEMESİNDEN Dosy» No. »73/108 Mahkememizin 17.5.1973 gün ve 973/108118 sayıU i;âtnı üe ikame olan 973/42 sayılı şuyuun ızales) dâvâsı nedeni ile mirasçılardan Mesife Teiertn mirasçılan belli olmadıgından mirasçılan tem sile Istanbul Barosu Avukatlanndan RİKKAT HIS1M kayyum tayin edllmiştir. Keyfiyet ilân olımur. (Basın: 4573) • 5021 ANMA Insanlık vasınannm nepslne sahip ender rastlanıı u şilerdendi KERIM BERKİ ğ Runu tıuzur ıçensınde olsun AİLKSI Cumhuriyet: 0031 (llâncıllk: 2749 8042) mümkündür.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear