26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 15 HazfraM 1973 undan iki hafia öneeki yazımda, özellikle Japonya'nın geçirdiği toplumsal değişikliğin niteliğini göstermek için bir Japon düşünürünce 1leri sürülen «planetarianizm. sözcüğüne karşılık olarak «dünyalaşma» terimini kullanrnıştım; kıtalararası ilisküerin böylesine arttığı, yoğunlaştığı bir dönemde, artık şu ülkenin bu ülkeye öykündü ğü çağın gerilerde kaldığı, bunun yerini yeni bîr dünyanın ortak hazırlanışı, topluca kuruluşu süre cinin almakta olduğu aniamında öneriliyordu o söz cük. Gerçekte, tek yanlı etkileme belki de tarihin hiç bir döneminde görülnıemis, etkileme ve etkilen me birarada oluşmustur. Ancak, eskiden bunun bilincine hemen vanlnıadığı gerçeği bir yana bırakılacak olsa da, günümüzde bu süreç gözie görüliir duruma gelmiş ve yerleşik ölçüleri, inançlan allak bullak ederek, kirailerinin «yeni bunalımlar> diye adlandırmakta direndikleıi bir takım büyük değîşmelere yol açmakta bulunmuıtur. Adını nasıl koyarsak koyalım, karşı karşıya bulunduğurmız bif «olgu» vardır, beğensek de beğenmesek de, bu •olgu.nun etkileri dünyanuzı biçimlendirecektir. Sözü, çağımızm belli başlı sorunlarından biri olan «gençlik sorunu»na getirmek istiyorum. ülkelere göre özellikleri ne olursa olsun, konu, dünya gençliğinin çağdaş. sorunlarını ve oluşumunu Itap samaktadır. Yeni yayımlanmağa başlayan Görüş dergisinin O3u dergj, bir yazımda da duyurduğum gibl, UNESCO'nun yayımladığı Courieer dergisinin Türk çesidirl ikinct sayısındaki gençlik olaylannı inee leyen bir yazıdan şu parçayı alayım: «Kanada'da yaıayan Ingiliz asıllı Profesör Mcluhan, artık bu çağın sonuna yaklaştığını ileri sürerek kafalan ka rıştırmaktadır. Profesöre göre, çizgisel yazıya dayanan toplumumuz, ister istemez, bir göz ve akıl çağı olmak zorunda idi. Buna karsılık, kitle haberlesroesi ve özellikle televizyon, akü çağını bırakmamıza ve gezegenimiz çapında yeni bir aşiret yaşazmna ve yeni bir södü Jcültür dünyasına yönel memize yol açmaktadır.» B Olaylar vc görüşler dan, *»dec« bastıncı çarelerl, yoHarı âenemeye kalkmak, sorunun çözümün» hiç de yaıduncı ola caga benzememektedir. DÜNYA GENÇLİK SORUNU Melih CevdetANDAY mantarını gözlemliyor, kendi ülkesinden çok uzakta, başka bir kıtanın bir kentinde oynanan fut bol maçını soluk soluğa izliyor, Arap . îsrail savaşına saatmda tanık oluyor, Vietnam savaşma harcanan akıl almsz paraların yanında, Afrika'da açlıktan öien cocuklarm bulundugunu gö'zleri ile görüyor. Ona bu bilgileri sağlaysn araçlar ve koşullar, ne yapalım ki, klâsik öfretmenin yerini artık eskisi i!e ölçülerniyecek bir duruma getirmiş buîunmaktadır. Başka bir deyişle. kültürün yeni biçimi, okul çerçevesini kırrmş, parcalamıştır. Bu durumda okulun, öğretmenin mi gençlerden, yoksa gençlerin mi okuldan. öğretmenden yakınmaîinm daha doğru olduğu iizerinde düşünmek gerekir. Belçika Kültiir Bakanlığına bağlı Gençlik ve Boş Zamanları Değerlendirme Genel Müdürü Marcel Hicter şöyle yazıyor: «Eskiden gençler, ana babalanna benzemek yolu ile kişiliklerini buluyor lardı. Ama bugün, arkadaslsnna ve çok sevdikJeri kimselere benzemeye kalkışıyorlar.» Her şeyin olduğu gibi, gençliğin anlamı da değişmiştir. Bugun yetişkinlerle gençler arasında ken dini göstermiş olan uçurum, yetişkinlerin gençlik tanımı olarak eskî Jcanılanna. inançlanna bağlı kalraakta direnmelerinden doğmaktadır, diyebiliriz. Onların, gençlere, gelecek için fcendilerinl örnek göstermeye kalkmaları. kendi yapitlan olan bugünkü dünyamızın kötii durumu karşısınd*. bütün geçerliğini ve dejerini yitirmektedir. Gençlerin so rularma karşıltk bulamayan, sorunlarını anlamayan yetijkinler, g*lecegin kendi istedikleri gibi oluşacağı inancında yanılacaklardır. Daha bugünden öğretmen ve öğrenci iliçkisi bir karanlığa gömülmüj gibidir. Liege Üniversitesi profesörlerinden Fernand Desoney, I930"da felsefe ve edebiyat bölümünde S son «ınıf öğrencisinin bulunduğunu, ama ders verdiği son yü olan 1%5'de, 1384 ögrenciyi sınavdan geçintıek zorunda kaldığmı ve bunlann hemen hiç birini tanımadığını, bundan ötü rü sonuçlann bir talih iji durumuna geldiiini *öy lemiştir. Sartre da şöyle yazıyor: «Ecole Normale'de, sınıfta yirmi beş kişiydik. Çalışma koçulları çok iyi idi. Profesörlerle tartışabiliyorduk. Oysa bugün durum bambaşka. Öğrenciîerin sayısı çok fazla. Bu nedenle, öğrenciler profesörleri ile, bizim eskiden knrmuî olduğumuz îlişkileri kuramıyorlar. Profesörlerini görmeyen birçok öğrenci büe var. Bunlar, kendileri için ne gibi önemi olduğunu bir türlü kavrayamadıklan bir dersi veren, in san dışı ve ula?ılması olanaksız bir yaratığm sesini hoparlör aracılığı ile dinlemek zorundadırlar.» Bu gençlerin git gide uzayan öğrenim yıllarmdan öiürü toplumda sorumlu yerler alamajn«lan, giderek nasıl bir meslek edineceklerini bîlenıemeIeri, dahası çok iyi tantdıklan, çelişkUerie dolu dünyanm düzenini sürdürmeye hiç dc heve* duy mamaları. onlarda ya ba5 kaldırma, ya da aşın cin sel özgfirlük v* uyuştunıcu madde kulJanma yolu ile bir kenara çekilme biçimind» çeçitli tepkller yaratmaktadır ve Hipiler, Provolar, Bitnikler, u7ur. saçlsıi, acaip örtüleri ile dünyaya yayılmakta dırJar. Gençük bafkaldırmalannm, gösterilerinin hemen aynı yıllarda on, onbef ülkede birden pat lak vermiş olması bir rastlantı gibi görülüp gösterilemez. Hele bu olaylardan ötürü. nedenier ütm rine eğilmeden, hiç birtecelemeyigerekli bulma Gençlik sınıf mı? Gençlik olaylannda, ta baştan beri, güncelliğıni koruyan tartışma konularından biri de, gençîifin bir sınıf olup olmadrğj konusudur. Bilindiği gibi, Fransa'daki gençlik olaylannda, Komünist Partisi de içinde olraak üzere kimi siyasal kurulujlar, gençliğin geçici bir birlik olu^u dolayısiyle, gerçek ve sürekli bir güç niteliği taşımadıiı nokta smda birleîmiîlerdi. Bn göröse hair verdirici bir takım sonuçları da olmadı defil o başkaldın olaylannın. Nitekım o zaman öncü durumunda bulunan ögrenciler arasmâa. sonradari Hollywood'dan çağınhp sinema oyunculuğuna girenler, ya da ka pitalist çevrelerin verdiği işlere yerle?enler oldu. Birçok siyasal. toplumsal olayın sonunda görülmü; tür bu gibi şeyler. Fakat son incelemelerde, özellikle nüfus patlaması olayı göz önüne alınarak, za manla gençlik kitîesinin dünyada yetişkinleri ann Iıkt» bnakacak denli eoğalacağı öne surülmektedir. Eskiden olduğu gibi, finiversitevi bitirir bi. tirmez toplumu vöneten khjiler arasın» artık ka tılamayan, bu durumda katılmak da istemeyen gençlerin, geleceğe bugünkö düsünGj ve anlayiîla rı ile egemen olacaklan söylenmektedir. Belçika üniversitesinde profesör olan Paul Sivadon, «Genç ler «a>ın yeti?kin!er kadar çoğaldıklan laman, ge leceğin yetişkinleri olarak kalmaktan çıkarlar ve e|er yetijkinler ayaklannı denk almazlarsa, asıl yozlaşaeak ve itüecek olanlar kendileridir» diye yazmaktadır. Tarihiıı hiç bir »iyaşal, toplumsal döneminde gençlik, bugünkü niteliği ile görünmemiı, bugünkii gibi bajlıca sorunlardan biri durumunda orta > » çlkmamıştı. Ama bunu, gençlerin jımankhğı, so " rumsuzlufu, uygunsuzluğu gibl öznel, temelsiz, hiç bir bilimsel araştırmaya dayanmayan tanılama larla açıklamağa kalkmak tîimden yararsız olsa gerektir Dünya gençlijHni, yeni tekniğin. dünyamı. zın küçülmesinin, birleşmesinin kaçmılmaz Orfinü saynıaktan ve ona göre davranmaktan baska çare yoktur. Bu dünya, yetişkînlere kalmaz. Devlet... Hukuk... Kanun... C Eski Günler Gerçekten de, bütün bilgilerimiz! okuldan v ana babalanmızdaa aldığımız giinler Urihe karışmıştır; günümüzün genci, astronotlarla birlikte uzayda dolaşıyor, patlatılan atom bombalannın TEMELE İ1VMEK... OKTAY AKBAL Evet Hayır TAHVÎL ÇIKARMA YARIŞI art ayından beri piyasaya çık&nlan özel firma tahvillerinin tutan, bugün için 150 milyon Iirayı aşmıs durumdadır. Son sıralarda piyasaya su nulan firma tahvillerinin tutan açıkianmamış olduğu için, gerçek miktan saptamak olanağı bulunamanııştîr. 1973 plmın üç ajı içinde satılan tahvillerin tutanna bakılacak olursa, yıl sonuna değin çıkanlacak olanlarla birlikte 1970 yılı rakamına ulaşılması ya da bu rakamın asılması mümkün olacaktır. 1968 yıhnda birdes bire başlayan tahvil çıkarma yarışı, 1970 yıltnda en jüksek rakama ulaştıktan sonra, 1971'den itibaren hıziı bir sekilde yavaşlamağa başlamıçtır. 1968 yıluıda toplam olarak 1033 milyon liralık tahvil çıkarıhnışken, 1969 yıhnds bu rakam, 170 milyon, 1970 yılında 387 milyon, 1971 yılmda 137 milyon lira olmuştur. özel sektörün 1972 yılında piyasada sattığı tahvillerin değeri, 1971 yılımnkinin altına düşerek 100 mil yon lira clvarında kalmıstır. Anonim şirket şeklinde örgütlenen özel işletmeler, yatınmlannı genlşletmek ya ds yeni yatınmlara girişmek amacıyle para bulmak için «tahvil» adı altında piyasaya borç senetleri çıkarmaktadırlar. Bankalann ya da tantnmış büyük firmalann garantlsi altında satılan tahvillere ödenecek faizin •• 15'i ge• ' çemiyeceğl, 1970 Haziranmda Merkez Bankasınca kararlaçtınlmıstır. Tahvil satın alan kimseler, anonim şirketlerin kazanç ve zararlanyle ilgilenmeksudn yatınlan paranm karşıh^ında her yıl belli bir faiz elde etmek durumundadırlar. Tahvil sahibj olmak, şirketin sermayesine katılraa anlamına gelmedigi fçin, «temettü» elde etmek söz konusu değüdir ve tahvil, bu yönüyle hisse senedinden aynlmaktadır. N M şiret «avaşı sürüp gidiyor gözlerimlîin Bnünde. GazetelerI I de boy boy resimler: Yerde yatan ölüler, hastahanelerdeki •• yaraiılar, onlan bekleyen silâhlı koruyucular! Milletvekil3eri, Bclediye Başkanlsn da var bu savaşın kurbanlan arasıada. Yasalar silâh tajımayı yasaklar, ama kim dinliyor bu yasağı? Herkes siJâhlıdır bu bölgelerde, kendi haktam kendi alır, kendi korur kendini... Ne demişler Kızıltepe olayından sonra, «Bırakm, bu işi biz kendi aramızda halledelim» İki asiret birbirine girecck, bu aşiretlerden başka yerlerde yasayBnlar bll» bir anda düşman kesilip birbirini boğazlayacak... Dogu, Güney Dogu bölgeleri kendine özgii yasalarm egemenliğl altındadır. Bu yasalar doğa yasalandır. karanlık bir bilgisizliğin, en ilkel koşullann ürünüdür. tnsanlannın yüzde 75'1 topraksız bir bölgedir burası. Dr. Beşikçi'nin bir incelemesinde yazdıgı gibi: «Toplumun ekonomik temelini meydana getiren sermaye değil, topraktır. Teknoloji çok ilkel olup öküa karasapan ve kağmıya dayanmaktadır. iş, bölümü gelişmeraiştir. Köyîünün toprak sahibine olan kisisel baglılığ: çoktur. Emek özgürleşmemiş olup bağımlıdır. öte yandan feodal toplumun sivasal biçimi olan aşiret şeklindeki toplumsal ve siyasal örgütleşme varlığını yine siirdürdü|ü gibi, ödenmeyen emeği, üreticiden çekip alan tarikat ve şeyhlik gibi dinsel kurumlar da ayaktadır. Gerek aşiret biçimindeki toplumsal ve siyasal örgütleşme, gerekse şeyhlik gibi kurumlar feodal toplumun iç çeltşkileri ile sıkı bir biçimde bütünleşmekte ve temel toplumsal yapı çelişkilerinin açıklık kazBnraasmı cBgeHen.ekto> dir. O halde Dogu Anadolu'd» iiretim güçleri ve üretim llişkileri tarafından belirlenen üretim tarzı a?iret ve şeyhlik gibl üst yapı kurumlariyle sıkı bir biçimde bütünleşmekte, Üretim güçleri ve ilişkilerindeki değişikliğe engel olmaktadır.» Bu yüzden topraksız yıgınlar köylere salıip bir takım seyhlerin, ağalarm emrindedir, elindedir. Kendi yazgıların* sahip o!amayan, kısacası bagımsız bir varlık olarak biUnç kazanamamış insanlanmız sunun bunun çıkarlan ugruna kendilerini atese atabilmektedirler. Falanca ajiret reisine bağlı o!anlar!a bilmem kime bağlı olanlar arasmdaki çaaşmaîarın kökeninde yatan, b'r ölümdirim kavgasında yenik düşmemektir. Mardin'in Kızıltepe'sindeki çatışma bir anda öteki körleri, kasabaları da sarmışsa, sarmak tehlikesi göstermişse bundandır. Dogu Anadolu geregi gibi incelenmiş midir? Türkiye insanı türiü yönleriyle. sorunlarıyle anlasümıs mıdır? Bunlara evet demek zordur. Evet diyebilecek durumda degiliz. Dogu Anadolu en az bilinen, üstünde pek az durulan bir bölgedir. Yoksulluklar, yoksunluklar bölgesi... Memurlar sürgüne gider gibi gönderilir buraja. ögretmenler öyle... Aydın geçinenler hor görür bütün bu tnsanlan. Kısacası devlet hizmetleri ötekl bölpelerden daha azdır bu topraklarda, Doga bir yandan, toplum ilgisizligj Öte yandan... Kıthklar. açlıklar. hastalıklar kırar geçirir, bilgmzük, bagnazlık da eklenir onlara... Bir ilgilenen çıksa, bir kitap yazsa bu konuda, hemen suçlandırılmayı göze aJacaktır. Gerçekler saklı kalmalı, umutsuzluk yaratılmarnalı.^ Oysa sorunlar çörüm bekliyor. Gerekli teşhis konulursa bulunur i.şe yarar çareler. Ama sürekli eöz kapatma gerçeklere, sürekli uyutma uyutulma yollanna başvurma!.. Yüzyılm yetmis üçüncü yılmdayız. Aya gidilmiş, uzayda dolaşılmış, teknikte, uygarhkta en ileri adımlar atılmış; olsun. Doğu Ansdolu yüzlerce yıl öneeki yaşamını, aynı gelenek, göreneklerle sürdürmektedir! Gelmiş geçmiş iktidarlar bu topraklarla gereğl jribi ilgilenmemiş, güç sorunlan çözümlemek şöyle dursun üzerine eğilmek isteginl bile dujmamıstır. «Geniş halk yıtınlarına intikal edecek bir toprak reformu yapmadan alınacak her türlü tedbirin Doğu ve Güneydogu Anado!u için bir çözüm yolu olacağını hesaplamak kütlelerj oyalayıp egemen sınıflann çıkarlannı korumaktan ve güçlendirmekten başka bir yararı olmayacaktır. Çünkü budur temelde yatan ana sorun.» Demek feodal >apı ortadan kaJdınlmadan, çözüm yolu bulunamaz. Bulduk derseniz işi büsbütün kanştınrsınız. Yüzde yetmiş beşi topraksız köylü. ağaya, şeyhe. aşiret reisine bafımlı yıgınlar ortaçağın da gerisinde bir karanlıkta yuvarlanıp gider daha yıllarca, 5Uzyıllarca... İşte Kızıltepe olaylannuı kökeni. Polisle. jandannayla, köyleri sarmakla, üç bes kişiyi yakalamakla, mahküm etmekle önlenemeyecek ortadan kaldmlmayacak bir durum, bir sorundur bu... 1970 YILINDA, DEVALÜASYON SÖYLENTİLERİ VE DEVALÜASYON SONRASINDA BEKLENEN AŞIRI FİYAT ARTIŞLARL FİRMALARIN TAHVİL ÇIKARMA EGİLİMLERİNİ KAMÇILADI H. İbrahim UZUN bankacılık mekanizması dışına kaydırmak ve özel firmalara aktarma eğilimini hızlandırarak sermaye piyasası için gerekli uygun ortamı hazırlamaktır. Bu yönüyle yeni faiz politikasınn etkisini kısa sürede jösterdiği söylenebllir. Diğer taraftan birkaç yıldır •110'un altına düsmeyen fiyat artıslannı vatandas gördükçe, elinde ya da bankada bulunan parasının gün geçtikçe değerini yitirdiğlni anlamıs ve parasını en iyi sekilde değerlendirme ola. nağını aramağa başlamıştır. Fiyat artışlan ve Mart başmda ayarlanan faiz oranlarının riüsüklüfu karsısında, heriıangi I 5 S H E = = ~ S E 5 s = = = E .'lllllllll.lHfflllllllllllllllUillllllflIHniimUIIIIIMIIIinillllllllllllllll' TESEKKÜR | Ailemizirj değerli bü>üp, Kapalıçarşı'nın en eski kuyum = cularından ^ | vefatı dolayısiyle; telefonla, telgrafla ve bizzat gelerek bü E yük acımızj paylaşan, cenaze törenine katılan. çelenk gön S deren, İstanbul Valisi Sayın Vefa Poyraz. Milü Eğitim Mü = dürü Sayın Âli YaJkın. Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Sa = yın Dr. Nuri Ertürkoğlu ve Belediye Başkanı Sayın Dr. Fahr) ş 'Vtabey'e, Gazeteciler Cemiyeti ile meslek büyüklerimize ve S arkadaslanmıza. başta sayın îhsan Tim ve sayın Yusuf özal = tay olmak üzere merhumun büyük Ugilerlni gördügümüz ar = kadas ve dostlanna, Kardioloğ Dr. Sayın İlhan Gürün'c. Sul = tanahmet Sıhhat Yurdu mensuplan Üe akraba ve dostlanınıza E sükranlarunızı sunarız. E Fatma Orban ERINÇ = Cumhuriyet 4595= Mehmet Karaali'nin | ^ıırınıifuıifiııifiHiııııiffiifiıııııififfiıımıııifiiffiırııifrıiffrırnııııtıîr Dış Ülkelere Üniversite Mezunu Burslu Öğrenci Gönderilecektir. üniversite ve diğer vüksek öğretim kurumlarma öğrelim elemanı yetiştirmek amacı ile. 1416 sayılı kanun gereğince sınavla. djş ülkelerde lisans üsfü öğrenim yapmak üzere 200 öğrenci gönderilecektir. Son müraeaat tarihi 30 Haziran 1973'tür. Dah» geniş bilgi İçin müracaatçılann Yüksek ÖŞretim Genel Müdürlüfüne Millî E#itim Müdürlüklerine veya Üniversitelere başvurmaları duyurulur. (Basın: 16939) 4568 dan yoksun kimseler için, Mart ayında çıkanlan 500 milyon liralık Devlet tahvili satın ahnak, kazançlı bir iş olarak görünmüsse de, çok kısa süre içerisinde tükenen Devlet tahvili, pek çok istemi karsılamad'a yetersiı kalmıstır. Bunun üzerine Maliye Bakanhğı, Mayıs ayında bir mflyar liralık Devlet tahvilini yeniden satısa çıkarmıştır. Böylece vergi kaybını azaltıcı tedbirleri alarak özel tasarrufları kamuya aktaramayan Maliye Bakanhğı, kamu harcamaları için tasarruf sahiplerine her tiirlü vergiden istisna edilen yıllık o b9 faizle borçlanmak zorundı kalmıştır. Özel ta.«arruflan tahvillerle çekme konusunda, özel firmalar ve Devlet yarısa çıkmışlarça da halkın ve yurt dışın1970 yılında, devalüasyon söv daki işçilerin elinde âtıl bekletîigi hesaplanan 5060 milyar 1!lentileri ve devalüasyon sonraralık paranın bundan böyle tahsında beklenen aşın fiyat artısvil ya da hisse senedi karşıl:lan, firmalann tahvil çıkarma gmda özel firmalara cekilme?i ve borçlanma egilimlerini kamolanakları yaratılacaktır. Bu rıeçılamıstır. Fiyat artışlarj, ana denle 1973 yılmda satışa çikanpara borçlarmı büyük ölçüde e lan özel firma tahvilleri. geçmi'î rittifi için, böyle dönemlerde yılların rakamlarını asmakta zor tahvil çıkararak borçlanmak, lukla karşılasmayacaktır. sirketler yönünden kazançlı olmaktadır. 1970 Ağustos devalüasyonundan sonra, tahvil çıkarımında büyük bir azahş görülmüş ve 1971 • 1972 yıllannda da Yatınmlarını genisleteeek y* büyük düşüşler olmuştur. 1970 da yeni yatırımlara girişeeek ayılı sonunda vadeli mevduata nonlm «Irketler. «üregelen ve uygulanan faiz oranının yükbundan sonra da etkisini gös*^seltilmesi. bu konuda etkisini recek olan fiyat artışlan İle göstermiş ve bu nedenle anılan Üniversitemiz Dişhelümliği Fakültesinin cerraht, protez, mevduat faizi oranlannın düyıllarda tasarruflar, bankalara orai diagnoz, pedodonti, Eczacılık Fakültesinin biyokimya, süklüı{ünü. kendi yönlerinden yb'nelmiştir. hastane eczacılığı ve farmakognozi bölümlerlne. Sosyal ve tdatahvil çıkararak defer!endJrm<; ri Bilimler ve Sağhk Bilimleri Fakülteleri İle ilgill vüksek ecilimind'edirler. 1S73 yılında fiokuüann çeşitli dallanna, Kütüphanecilik Enstitüsüne 28.6. yat artıslannın 'ilS'in altına 1973 Persembe günü vapılacak sınavla asistan aluıacaktır. riu.«meyeceei cesftli yetkililerc« 1973 yılında, tahvil çıkarımınSınava katılmak Isteyenlerin ilgili Fakülte. Yüksek Okul belirtilmiştir. Böyle olunca borç da yenirien bir artışın görülmeSekreterliklerinden ve Enstitü Müdürlügünden alarak doldulanılan paralarla vapılacak yasi. iki temel nedene dayandırıracaklan müracaat formlanyle aynı yere başvurmaları gerektırımlar va da genisletilecek islabilir. Bunun ilkj. Mart başınmektedir. ler, %15'in üstünde bir kazar.ç dan itibaren banka mevduat fapetirirse ki, fiyat artışları buiz oranlarının düşürülmesi; cfiDuyurulur. (Basın: 17080 4376) nu kendiliginden saSİayacakğeri de fiyat artışlarının umulan tır aradaki fark. şirketlerin dan daha fazla bir düzevde gerçekleşeceğinin düşünülmesidir. Gerçekten tasarruf mevduatına uyeulanacak faiz oranları, Mart başında önemli denecek ölçüde düşürülmüştür. Vadesiz ve 3 aya kadar vadeli tasarruf mevduatı sahipleri eskiden c i 3 faiz elde ederken. bu oran "'»2,5'a indirilmistir. Marttan önce 0ö4 faiz oranının uygulanabilm°?i için paranın 6 ay barkada tutulması yeterli fken, Marttan leri «i4 faiz oranı bir yıla kadar va8 Raziran 1973 Cuma günü Bayrakh'dakı çiğit depolarıdeli mevduata uygulanır olmuşmızın birinde ve kızışan pamuk tohumlarıcın aktarılmssı tur. Bundan önce mevduat saanında çıkan yangının söndürülmesinde olay yerine gelerek h:b)nin •'cfi faiz kazanabilmefi büjük ilgi ve gayretlerini esirgemeyen Sayın îzmir Vilâyet Için parasının bir vıt bankarta Teşkilâtına. Belediye Reisi Sayın Osman Kibar'a. ftfaiye Mütutulması yeterU flcen. bundsn dürü Sayın Şerafettin Gökmen'e: fedakâr Izmlr. Bornova böyle 2 vıl bankarta bırskıtmave Buca ıtfaiye teşkilâtına: cansiperane çalısmalanyle yangısı halinde ancsk «o7 faiz elrie nı söndürtneye büyük çaba sarfetmis olan bütün emeği geedilebflefektir. E'kiden •« fai? '« çenlere ve ayrıca bizlere telgraf. mektup göndererek; teieoranı. bir vildan fazla «öreli ts fon ve sahsen ziyaretle üzüntümüzü paylaşan başta Ege Bölsarruf mevriuatıns uvsuianiT gesi Sanayıi Odası Başkanı Sayın Şinasi Ertan olmak üzere, ken. Mnrt avınrian beri svm fa resmî ve özel kuruluşlara. basınımıza, muşterilerimize, kar1 İ7. oranınrtan vararlarabllm" ' deş kuruiuşlara ve tüm dejerli dostlarımıza teşekkür eder, r icin paranın 2 vıldan fazla bi en iyi dileklerimizi tunarız. siire bankada kalms«ı eertkn olmuştur. İ £^ İ S Tahvil rıkarmanrn sanladıâr çıkarlar olsaydı, hissedarlara ödenecek temettülerin Kurumlar Vergisi matrahının saptanmasıntfa gider olarak gözönünde bulundurulman mümkün değildir. Bu terr.ettüler hissedarjara dağıtılmadan önce, Kurumlar Vergisi ve Ma]i Denge Vergisi ödendikten başka, kurum kazancından bu verffiler ve kanuni ihtiyatlar düşülerelc geriye kalan kazanç ayrıca gelir vergisine tabl tutulacaktır. Satışa çıkanlan taşıyana yazıkazancı olacaktır. Bu nedenle lı tahvillerin sirket ortaklannfiyat artışlan sürüp gittikçe tahca satın almması halinde, sağlavil çıkararak borçlanmadan sirnan çıkarlar artmaktadır. Şöyleketler kazançlı çıkacaklardır. ki; şirket ödecfiği tahvil faizleIşletmelerin uzun vadeli fîrini gider yazarken, ortaklar elnansman »kıntısı (çerisinde bude ettikleri faizlerden kesilen lundukları düsünülecek olursa, sadece ^i20 gelir vergisl ödeyeözel firmalar. bankalardan sağla rek daha fazla vergi vermekten yamadıkları kredlleri, daha ucuz kurtulabileceklerdir. Çünkü taolarak tahvillerle elde etmek şıyana yazılı tahvillerîn klmîerolanağına kavuşmaktadırlar. Ce satın alındiğını saptamak Bankalar da kazanç için çalışan mümkün olamayaeafr için elde işletmeler olduklarına göre, kreedilen faizlerin yıllık gelir verdilendirme işlemleri yönünden giıti bildirgesinde toplanmaması bankacılann ve ticarî • sınaî ishalinde »' î vergi kesintisiyle ,oO letmelerin çıkarlan çatışmaktayetinilecek ve bu gelir sahlpledır. Bu nedenle tahvil çıkarılrind'en daha fazla vergi ,ahnaması, bankalar topluluğuna hırakıfacâk bir kısıfn gelirlerin >nomayacaktır. Oysa bu faiıler yılnjMfan, lık bildirjede toplanmış olsa, Dİm firkeîleıçe lıriâcak gelir vergisinin oranı sajîamaktadır. •i60'a kadar çıkabilecektir. Hic Tahvil karşılığmda toplanan kuskusuz aynı yoldan vergi yüparalarla yapılan yatırımlar, künü Tlafifletmek isteyen dlğer Kurumlar VergisJ Kanununa ödevlilerin de yararlanma olagöre, özsermayeden karsüanmış nagı buhınmaktadır. sayıldıgı için, anonim sirketler, yatınm indirimi istisnasından Gerçek geürlerinl gizlemek !sjararlanabilmekte v> borçlanteyip de servet beyanı incelemema yoluyla gerçekleştirilen yalerinde yakayı ele verrnemeyl tırımın belli bir tutan kadar odüşünenler servet artıslannı giz lan kazançlan üzerinden vergi lemek için taşıyana yazıh tahödememe olanağını bulabilmek%illere paralarını yatırdıklanntedirler. da en güvenilir bir servet yoI'JDiğer taraftan tahvil bedellenu seçmiş olmaktadırlar. Çünri üzerinden ödenen faizler, verkü servet bildirgelerinde eöstegilendirilecek kurum kazancı he rilmeyen taşıyana yazılı tahvilsaplanırken gider yazılmaktaIeri bulup çıkarmak mümkün dır. Ova h'«e spnedi çıkarılmış değildir. Bövlece tahvH fafzleri dolayısiyle %20'den fazla gelir ver?isi ödemekten kurtulma't diisünen kimseler. aynı zamanda pizlediklerf diSer pelirlerinin = FtLtZ V R A ADR Ş yakalanmaması olanajını da elde etmektedirfer. = ile ~ Büyumek isteyen 5zel firma=5 ALPAY ERSÖZ = lar !çin 1973 yılı. her zamankinSS nikâhlandılar. ^= Hen daha elverişll dMrumdadır. = Bf.roflo 14.S.1913 = Tahvil çıkarmanm yararlannı eözönünde buhınduran öze! firmalarm bu yı| piyasaya çıkaracaklan tahvfller} »atmakta zorluk çekmeyeeekleri «övlenebilir. (Cumhuriyet: 4596) agımız hukuk devletini iki bakımdan nlteleyebiliriı. 1) Devletin yasalan, çağdas hukukun teme] IlkeJerine nygnn biçimde dnzenlenecektir. 2) Yasalar kâğıt üıerinâe fcabmyacak, aygnlsnacaJrtir. • Her çağın kendine özgii bir hukuku vardır. Roma împaratorluğunda senatörîer. evlerindeki köleleri devletin yasaîann» göre kullanırlardı. Osmanlı Devletinde vezirlerin haremi, seriat'e ?«re düzenlenlrdi. Atstürk Türkir»ssir»de kadın hakları, Cumhuriyet kanunlannca saptandı. Avrupa feodalleri, şatolannı çevreleyen toprak kölelerini yürürltlkteki hukuk kurallannca yönettiler. Her toplumun hukuku, bir siya'i iktidarda kaynagını bulur. O siyasl iktidar. bir ekonomik düzene baflıdır. însanhk degistikçe, uygarlık Uerledikce. hukuk da olusmuş, uysar toplumların ortakla?a saygı duyduğu sonuçlara vanlmıştır. însan Haklan Bildirisi. bu sonuçlardan blridir. Günümüz uj'garlıguıda hukuk, insanın soyut özgürlüklerini aşıp, toplumsal süvenliğini kapsamıştır ama: salt insan hakIarnda bazı devletlerin bulusması bile bir aşamadır. BuEtinkü Batı dünyası. insan haklanna sayeılı olmavan ve de> mokra^iye sırtını çeviren hukuk düzenlerini kmıyor, bu alanda uluslararası bir denetlemeyi işîetiyor. Demek ki hukuk devletinin yasalan, hem çağdas tıokukun temel ilkelerine nvgtm olacak, hem de nrırıılanacaktır. Bir siymsi iktidar. çagdaş hııkuka aykın kanunlan parlâmentodan ç/Tkarmakla hukuk devletüıi yaralamış olur. Bir siyas! iktidar. yasalan uygulamaz da, yasa dısı bîr takım islemleri yürürlüğe koyarsa, gene hukuk devletl ilkeleri dışına düşer. Bu sövlediklerimizi ülkemiz gündemindeki iM olayla somut biçimde anlatmaya çalışahm: 1 Devlef GüvenHk Mahkemelerinin kıırulus ve eörevlerine değgin tasanlar, Millef \feclislnden peçmişUr. Senato'da onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir. Devlet Güvenlik Mahkemeleri tasansı c.a«das hukukun ükeleıine svkındır ve imzaladığımız İnsan Haklan SSıleşmesrne t*r» dü$mektedlr. Cünkü Devlet Güvenlik Mahkemesl yargictarmın seçiminde Hükümet etkilidir. Böylece iktldara gecen sivasî parti. kendistne bağlı bir mahkeme kurmak olanağına kavuşuyor. Bu mahkeme siyasl «uçîara bakacakttr. Bir sfyasî partinin düzenlediği yargıçlar kurulu siyasl suçluları yannlarsa. adaJetten değil, siyasetten söz açılabflir. tnsan Haklan sözleşmesinin yarjnlama ilkelerine göre yargıçlar kuruîunun «Bagımsız ve tararsız» lıgı şarttır. Bu sarta uygun kurulmayan mahkeme. mahkeme değerini yltirir. Demek ki bir yasa. Devletin yetkili kurullannca hanrlanıp onaylansa da. eğer uygar dGnysnın ve çafımızm ilkelerine ters düşüyorsa. hukuk devleti kimliğini yaralamaktadır. 2 Bir de hukuk devleti niteliği, yasalarm kâğıf üze. rinde kalmasıyla bozulur. Bir toplumun kanunlan çafdaj hukuka ne denli uygun bulunursa bulunstm, yasa dısı işîemler yürümeye basladı mı kâr ermez. Bu konuyu da Türkiyenin Pündeminde bulunan bir olayla açabüiriz. Söyle ki: T.C. Anayasasına göre kimseye niytt re Iskence edilemez. Bu madde. çağımtz hukuk aniavısına uygundur; hukuk devletinin temel kurallarından biridir. Ama Anayasa'smda bu hüküm bulunan bir ülkede sanıklara iskence yapılıyors», hüküm kâğıt üzerinde kaldığı için, hukuk devletinin ukesi de kâğıt üzerinde kahyor demektir. Her devlette ihtilâ? çirijimleri bulunabilir, yasa dışı örgütler kurulabilir. yeralt) 5rgütlerine çeşitli toplumlarda raslanabilir. Devletlerin kanunlan. bu gibi suçlar için cezalar saptamıştır. Ne var ki ihfilâl veya gizli örgüt sanıkİ8rma hukuk devletinde ancak kanunda yazılı cezalar verilebilir; fşkence yapılamaz. Bir devlette. kişi suç işleyebilir; devlet suç lşley». mez. Kişi eşkivahk yapabilir, devlet eşkiyalık yapamaz. Devlet adma bu yola sapsn varsa. hukuk devletini temellerinden sarsacak ve ihtilâl «ririşiminden daha derin yara acacak raçu işlemiş demektir. Hukuk devleti adma hukuk dıjl işlemleri yürütmek Isteyenler, bukuk devletini yıkmaktan bafka bir sonuca varamazlar. * Son günlerde Türkiye'de hukuk devleti adına çok îâf söylendiği için yukandaki kesin ayınmlan yapmak gereğini duyduk. «Sandıktan çıktık» diye her tür yasayı çıkarmak yetkisine hiç bir îiyasi iktidar «ahİp değildir. Hukukun temel ilkelerine aykın kanun çıkarmak, yetkiyi asmak; yütörlükteki kanunlan uygulamamak, hukuk dışma düsmek demektir. ACI KAYBIMIZ Sayın Geçirdigi müesslf bir trafik kazası sonucu Akademi Komutanımız, Tuğgeneral Prof. Dr. f. Lütfi VURAL'ı kaybetmlş bulunuyoruz. Ailesine, akrabalarına. dost ve meslektaşları ile çalışma arkadaşlarına bassagliğı ve sabırlar dileriz. GÜLHANE ASKERI TIP AKADEMİSİ MENSUPLAR1 Naaşı 16 Haziran 1973 Cumartes! günü (yann) saat 11^0'tla Gülhane Askerf Tıp Akademisi'nde vapılacak töreni takiben Maltepe Camiindeki öğle namazınrian sonra Cebeci Şehltlijınde toprağa verilecektir. Not: %ınıııııııifiııııııııııı# <Cumhurtyet 4600) Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğünden ACI KAYBIMIZ I Muhterem Hocatnız, Sayın Prof. Tbp. Tuğg. î. Lütfi VURAL'ı müessit bir fcaza neticesi kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü lçindeyiz. Sonsuz acımizı bütün dost ve meslektaşlanmızla paylaşır, aile, akraba ve hepinize taziyetlerimizi arzederek sabırlar dileriz. GÜLHA.VE ASKERİ TIP AKADEMİSİ II. İÇ HASTALIKLAR1 KtlNlĞl Artışın nedenleri ••• (C'ıımhıırfvet 4601) ACI KAYBIMIZ TURYJtâ'IN TEŞEKKÜRÜ Klinfğimizln kurucusa aziz hocamız sayın Prof. Tbp. Tuğg. İ. Lütfi VURAL'ı kaybetmiş olmarın büvük an«ı içinrie nolunuvor'iî. Ailesine, akrabalarına, bütün doft ve meslektsşlarımıza başsaglıgı dıler. hocsmızın aziz hatırasinı saygı ile anarız. O^LHAVe ASKERÎ TIP AKADEMte» KAR©»SOLOJ1 KLİN'lfii (C ıımhiirlvet • ACI KAYBIMIZ Teşkilâtımız Iktisadi Planlarna üaires: uzman'aru.darı 6> gerli mensubumuz çalışkan ve taziletli nsaiv Kımva Viiksrh MiihpnHivi Faruk KIRIMLIOCLU geçirmiş otduğu Dir Kalp KDZJ sonucu i'i Hazirp.n ) / guij Wa maalesef aramızdan aynlmış bulunmastadır Mernuma rahmet kederl] ailesine. /akıruanna ve a'kaaas lanna başsağlığı dileriz. UKVI.KI PLANLAMA (Cuırnu. ıyet: Tasarruf mevduatı faiz oranlarının düsürülmesi. bankalarn malivetlerini ucuzlatma smannı güderken. bu uyffiılama bankada para bulunrfuranların tararına nlmusfur. Fai? oranlarının rtfi«iin"ılm'l«inin Mr amarı Ğa hiç kuskusuz, tasarrufları TURIAG Türkiye î a j ve Mamulâtı A.Ş. i M i a Reklâm Prodüksiyon 1973/132 4589
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear