26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTYET 25 Mayıs 1973 HW)i İMZALAHlVEl* O&IUM,., Y AMA ÖtK İMIJIA DA Bü CAHAVAR 1 Vü U1UH EiîHPBK K^^TM^I? / VıZE.» " I < .... HALÂ PîfccNl HAY... , V ^ FALAKAYA:... tMİMZAPfrAi>AW<ApA$,iNıt>A T ^ Î F EPİI4. EVlMİKOKTfcöL ALfiNA ALıM... teJJNİ(6iDEWÎ, SflAANj, KAPlJ/NlK Û P M u î t f J İ YAKAU*(WTft fffcî/... İ40MİTE tDifî. i3i/ VAH ISA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 38 Nasü korktun? dedl. Gerçekten «enj kapıda bir su aygınrun rr. karşüadığmı sandm? Göğüsleriru, bacaklarını örtmeğe çalışarak boyuna guluyordu. Bir ara su aygırı maskesıni getirip başıma koydu. İki üç adım gerl çekilerek baktı. Sonra elimden tutup beni yatak oduına gotürdU. Sabahlıgını ikı yana açtı. Çıplaktı. «Gel, aygır, gel!» dedi. Ben soyunmadan sevlştik. O zamana değın maake ile hıç yapmamıstım bu işi. Maskeyl çıkardıktan »onra aynada yüzume baktım. Yuzura bıraz değışmış gıbi geldi bana. Bacanağımın geJmesi geciktiği lçln eve gitmek Uzere aynldım oradan. Çalışma yerimde bütün günüm boş geçmiştl, fakat ondan sonra başıma gelenlerl düîündükçe içime sıkıntı basıyordu. Kanma bunları hıç açmadım. Sağlığı ve neşesi yenndeydi. Her akşamki gibl banyomu yaptım. Müzık dınleyerek yemegimlzı yedlk. Yattık ve scvlştik. Sevişlrken kanırun yiizüme dik dik bakması tuhafıma gittt; «Ne bakıyorsun?» diye sordum, içlnden gelerek, «Hayvan, hayvan,» dedl. Ertesi gün, yâni Çarsamba günü sabahı, tam saatinde çalışma yerime gittim. Işte ne olduysa o sabah oldu. Kusyuzlü beni kapıda bekliyordu. Bu kadan fazlaydı artık, ustu olduysak efendısi olmamıştık ya. Ne vardı kapıdan karşılayacak? Yok, asansore bınemeyeceğimi, binsem de odamı bulamayacağunı dUşünerek bekledi ise, bu beru aptal yerine koymak olurdu, başka bir $ey değil. Ka?lanmı çattun. O ise beni saygı ile eğüerek selamladı. Ben hıg konuşmadan karşılık verdim ona. Merdivenleri ben önde, o arkada çıktık. Yukarda asansore doğru hızlı hızü yunidük. Simrliydım çünkü. Gene kimseler yoktu ortalıkta. Sanki Kuşyuzlü ile beni koca bir yapıya kapanuşlardı. Asansbrden k o ndora çıktık. Korıdoru geçıp odama geldun, masama geçtım. Kuşyuzlu arkamda değıldi. Bombojtu gene masamın üstü. Yemek paketımı bir çekmenin içlne koydum. Beklemeğe başladım. Geitjn gırten yoktu. Bana ne ij verilecegıni bilmıvordum. Bir ara gcffüm gene ç?lik kasaya takıidı. Sağ elımi uzatıp yuvarlak toknıogı tuttum önce. sonra sol elımi dü uzattım ve iki elımle tokmagı sağa çevırdım. Çelık kasamn kapagı hemen içılıverdj Ardına kadar açtım. Kasanın butun gozlerı boştu. Eğılıp bir de en alt goze baktım. Bır kâ • gıt gözüme iliştı. Aldım I; içe clort ınce kâğıt vardı, ıkıye katlanmış. Ta dıbınde kalmıştı alt gozün. Açtım, bir yazının solukça bir kopyesıydı ılk gdrduğüjn. Ingilızce gıbi geldi bana. Sonra altındakıne, daha altındakıne göz attım. Bınlar da yabancı dıllerda yazılmışlardı, ama îngilizce degüdı hspsi. Fransızca, Al. manca, Italyanca ıdı otekıler sanırım. önce bu kiğıtları gene aldıgım yere koy. dum. Kesayı kapattım. Oturduğum yerde bek lemege başladım. Bır sUre daha geçti. Bunların, benden önce burada çalıçan me murun kasada unuttu^u IUzumlu bır takım kagıtlar olabıleceğıni düfündUm. Kasayı açtım gene, uzanıp kâğıtlan aldım, Katlanmı? durumda ıdıler. Bu kez açıp bakmadım blle. Yerimden kalktım. Yağmur başlamiftı, hava kararmıştı. Koridora çıktım, ta öbür başa değin yürudUm. KuşyUzld orada oturmikta ldi. Beni görunce ayağa kalktı. Bunları, dedım, çeıik kasaran »lt gozünde buldum. Belkı lüzumlu kâfıtlaraır, umıtulmu? olacak. Kime verrr.eliyım? Kuşyuzlü: Sizi bağlı olduğunuz müdure götüreceğun, dedi. Kar^ı koridora yürüdü. Bana yol gösterdıgi için y3n yan yuruiordu. Bu koridorda da, tıpkı benım odama gıden kondorda olduğu gibi, tahta bolmeler vardı. Soldan dördüacü kapıyı açtı. Buyurun, dedi bana. Küçük bır oda idı DL, penceresi ycktu, elsktrikle aydınlanıyordj. Taın karşıya gelen masada zayıf, lakallı, gözlüklU btı adam oturuyordu. Bızım ıçeri girdiğimiıi lark etmemij olacak !ti, oaşım kaldırnadı önce. Kuşyüzlu, bu adamın KUİ3ğına «ğılip bağırdı. Yeni memur, dedi. Adam bagırdı. Bana hiç bakmadan: Ne dedın? diye sordu kısu bır sese. KusyUzlü beni gösterdi. Bunun uzerlne sakaUı, Kuşyüzlüye kapıyı i?aret etti. Kujyuzlü de gcri geri yUrüyerek çıktı odadan. Sakallı ayağa kalktı. Kımsınız? dedi. Ben burada dün çalışmağa başladım, dedım. E .. Ne olacak? dedl. Ellmdekı kâgıtlan uzattım. Bunları buldum, decum. Sakallı: (Devamı var) NASIL BlR SENDİKACILIK ? Prof. Dr. Cahit TALAS Sosyal Demokrat hareket.. Ancak 1971 yılının Ocak ayında bır sosyal demokrat hareket başUülnu)tır. Ba?langıçta dört, daha sonra on iki sendika liderinin yü ruttükleri bu hareket «partilerüstü poüüka.nın, bir kesimin çaba larına rağmen geçerli ve yararlı olraadığı inancından doğmuştur. Çünkü, «kalkmma ve az geliîmış likten kurtulma, yapısal değı?iklikler yaparak, toplumun ekonomık ve sosyal dururaunu, bulunduğu çızgiden ileriye götürme ter cıhlerının tumünü kapsayan çaba lardır. Turkiye kalkınmayı, hem özgürlüklerini ve insan haklarmı koruyan, hem de ekonomınin her kesiminde hızlı buyümeler sagla. yan bir yöntemle gerçekleştirmek durumunda ve isteğindedir. ... Bu iki stratejik ilke bir türlü uyarlıhja kavuşturulamamıçtır. Ya ekonominın çeşitli alanla rmda hızlı buyümeler amaçlanmış, adaletlı bolünme ihmal edıl mış ya da kasıtlı olarak ele ahnmamıs. ya da elde olunan kalkın ma sonuçlan, kötü bir dağıtıma uğratılarak, dengesizlık düzeni sürüp gitmistir.» < • Böylece 1967°. J de OİSK'ın kuruluçundan aonra TOrktş içinde derin fakat sağlıklı bır doğrultuda yeni bir gorüş ayrıhğı butün açıkJığı ile aySsçiterin menfaatlerinin karsısında olan partiler içinde yer almalan, bu yoldan Parlamentoya katılabil meleri sendikacıhk harekeüni za afa uğratmaktadır. Aynca iç çekifmeler büyüyerek sürup gıtmek tedir. Gecikmemeli Durumun bu kanşıklık ve dur gunluk ıçınde sürup gitmesinde ya rar umanlar kuşkusuz bulunmaktadır. Sanıyoruz ki, bunlar, işçîlerın lıder kadrolarının arasında değil, dışındadırlar. Büyük sorun bu gerçeğın teşhısindeki yanılmalarda başhyor. Ancak beş yıl ön cesıne kadar bu alanda büyük mesafeler alınmış olduğunu kabul etmek gerekır. İşçıler her gun menfaatlerinin bilincine biraz daha ulaşmış görünüyorlar. Işçiler şimdi kanunların kendi lerıne sağlamış oldukları olanaklardan yararlanmakta çok gecikmemek durumundadırlar. Çunku, çoğunluktaki muhafazakâr, statü kocu pertüer, sendikalarm buyuk oy potansiyelinin ağırhğmı başka tarafa aktarma eğilımi içine gıre bileceklenne inanırlarsa. her tür]ü önleyici tedbiri almakta ne ge cıkir, ne de tereddut ederler. Sosyal Demokrat Sendikacılık Hareketi'nin önemli liderlerınden Ismail Topkar basın toplantısındasayılabilecek anlayısına ulaşmıstır. Bıliyoruz ki 1947 tarihli birincı Sendıkalar Kanununun 5. maddesi «tşçi ve işveren sendikalan, sendika olarak, siyasetle, siyasal propaganda ve siyasi yaym faaliyetleriyle iştigal edemezler ve her hangi bir siyasi tes/ekkülün faallyetlerine vasıta olamazlar» hükmünü getirmiştir. Öte yandan, sendikalarm gelirlerıni kanunda yazılı amaçlar dı şında, yani bu arada siyasal mak satla kullanmalan da yasaklanmış tır. Sendikalarm siyasetle meşgul olmamalan konusunda D. P. ile o zamanki iktidar partisi CHP mutabık bulunuyorlardı. tste 1960 yılına kadar olan ve yukanda kı saca değindiğimiz oluşum ve geli şımler bu yasak dSnemi içinde gecmi$tir. ve arkadajlan bir MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU BEYAZ İLÂHE Yasak dönemden Liberal döneme Türkijre, mevzuat bakımmdan, sendikalarm siyasal faaliyetlerde bulunabihnelerı konusunda bır yasaklama doneminden geçerek 1963 tarihli bugünkü Sendika lar Kanununun nisbeten liberal Y A R I N : Lider kadrosu kardeşine güvenmeli Turkİş Genel Başkanı Sejfi Demirsoy ile Genel Sekreter Halil Tunç 1965 yıîındaki bir davanın duruşmasında görülüyorlar^ DİŞİ BOND TtBf K ONÜJ SENECAL . (LE MANIMI f TİFFANY JONES DEMÎHEL Sıyasetçi, işçinın sijasete karifmaiinı dınlığa kavus.turulmus.tur. Şimdi gelıjmckte ve olupnakta olan y«nı akım «partiler üstü pol'Uka»dan vaz geçerek eşyanın tabıatma uygun ve işçilerin menfaatlerini bır butün ıçınde gerçekten savunabilecek bır tutarlı politikayı be. nımsemektedır. Yoğun ihtiyaç Çeşitli nedenlerden öturü bır partiye donuk politikaya şimdi gıttıkçe daha yoğun ihtiyaç duyul maktadır. Fakat, bu nedenlerden özelllkle ikisi, sanıyoruz ki, ağır basmaktadır. Bunlardan biri, işve renlerin, daha genel deyimle sermayenin, örgütlenmiş ohnası ve eskiden beri şu veya bu parti yolu ile siyasal ıktidara sahıp ol ma olanağını çımdı de daha etkin bır biçimde sürdürmeleri ve kendi partilerini maddl ve manevl alanda yoğun olarak desteklemele ridir. Şu halde bır dengeye ulas m»k ihtiyacını Işçıler gittıkçe daha çok duyacaklaıdır tkincısı ise, dağınıklıktan ve bölünmüşlükten kurtulma gereğidir Dün DtSK, bugun >On iki.ler, yarın başkaları Türk sendıkacılık hareketinın gucinü yavaşlaltığı gıbi ust duzeyde sendikacılan da bölmekte va hareketsıziığe duşurın?kledır. SenUika liderlerinın bır çoğunun J r (JilF C/ir TH E £w SENI ıs DE UEBA lELKIS^lUr^ GARTH (CABDBŞfM GUMTPDlT2.vokl Hl'TTCP tAr O B 8O Û Ü O DAN OŞAI2IÇJICMADI O OLSÛ 8fBGÛN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear