26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 14 Mayıs 1973 İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 27 Neden uyuınuyorsunr aeraı. Hlç, derdım. Ve dönerdim ben de ondan yana. öptürmezdi dudağından, sevışirken. Boyuna bir şeyler söylerdi çünkü, hareketleriml düzenleyecek, yanlışlarımı önleyecek sözler. «Ayağını alsana ordan» derdi, «yukan al», «gecelığlm takıldı», «dur bakayım», «sola gel biraz», «bak gene..», «ayol», «hah.. ». Derken büyük bir korkuya kaptırırdı kendini; dunr.am, bırakmam, aynlmam için ağlayarak yalvarmağa başlardı. Elleri, odaya yanhflıkla girmi? iki kırlangıç gibi oraya buraya çarparak havalarda uçuşurdu. Yüzü, saklanacak bir yer ararmışçasına dağınık saçlannın arasında bir görünüp bir yiterdi ve kırlangıçlar zaman zaman omu2İanmm, baldırlanmın üzerinden sivri kanatlarmı değdirerek sıyırtıp geçerlerdi. Birkaç kisj oluverirdi sanki ve bunlar tek olan ruhu pay etmek için birbirleriyle iüşip kakıgmağa, tekmelesmeğe, hınldamağa, sövüp saymağa başlariardı. Bense bu sırada, kulağtnm içine. burun kanatlarındaki gözeneklere, boynunda katmerleşmis derinın terine bakarak dengelenmeğe bakardım. Bu sallanü hoşuma giderdi, kimi zaman bırakırdım kendimi ve başlayan hareketin kendi kendıne yol alısıru çaşarak dü. fünürdüm. Evliliğlmin en yalnız anları idi bunlar. Evlüiğimiz böylece tıkınnda giderken, kano, «Çocuk isterim» diye tutturdu. Onu MVİn. dirmek için, Ben de istiyordum, ama aana «öylemeğe çddniyordum, dedim. Çekineeek ne var ayol, ama ben eskiden lstemiyordum, dedi. Şimdi düşünüyorum da bir bofluğu dolduracak bu çocuk. Bu boşluk benim bosluğumdu, ürktüğüm, ne yapacağımı büemediğim. Çok geçmeden gebe kaldı. Evimizde büyük degigiklikler oldu bu yüzden. Temizlik i«leri daha da sıkılastı ve arttmldı. Çocuk için gerekli ne varsa aliJrmoğ» başlandı. Evdeki eşyanm yerleri değiştirildi. Hiç gereği yokken daha geç yattp daha erken kalkmağa başladık. Saat yeniden buna göre ayarlandı. Benim iki giysim vardı, her gun birini giyerdim, öteki havalandınlırdı... nedense bana bir giysi daha alındı. Evde dikişlere bajlandığı için, akşam dönüs saatım biraz daha geçe alındı. KoUeksiyonlanmın durduğu küçük. karanlık odaya benim için bir somya kon du, orada yatıp kalkmağa başladım. Eskisi gibi gene disiplinli yaşıyordum, ama artık bundan nerdeyse tek başırna ben sorumlu idim. Kontrol azalmıştı. Çoğu akşam, kanm, kapıda soyunup banyoya gittiğimi bile görmeğe fırsat bulamryordu. Sabah kalkış. saatlarımda biraz olsun tembel lik edebiliyordum. Ancak yattığım odanın temiz lığıni ve düzenini gereğınce koruyamadığım için, o odadan eve gelebilecek tehlikeyı önlemek ama cı ile, kapımın dışına kalın bir örtü asıldı. Böylece evde varla yok arası bir sey oldum. Pakat karım doğuramadı, düştü çocuk. Bu olay agır vurdu karunı. Tasansının gerçekleşmemesi onda, yenık düşmüşlerın karamsarhğına, hırçınlığına yol açü. Eski düzenimize dönmeğe btr tiirlü kkrar veremiyordu. Gerçl bu konuda bana bir şey söylediğl yoktu, ama düşiincell halınden ne yapacağım büemediği anlaşılıyordu. Bir doktordan ötekine koşup duruyorduk. Ben de, durum gereği, üzgün ve kaygulu davraruyordum elbet. Yatmadan önce uzun uzun dolaşıyor ve düşünüyordum. ötekine berikine salık verebilece&eri blr doktor olup olmadıgını soruyordum. Biz« yeni bir doktorun adını Terdlklerinde: Dur, acele yok, blr soruşturayım, diyordum karuna. Bakalım bu işin uzmanı mı? Ne bıliyor, nerde okumuş? Deney tahtasj değiliz biz. Sert söylüyordum bunlan. Doktorla konuşmalarmıızda jse, kolay kolay güven göstermiyordum söylediklenne. Kuşkulu duruyordum. Hattâ sorulanmla güç dunımds bıraktıfım büe oluyordu doktoru. öyle ki, kimln hasta, kimln doktor oldugu karışıyordu arada bir. Bu yüzden bir gün karım. Sen neler bilivormuşun! dedl bana. Yok canım, dedim. Gerçekien de açılmıştım blr az. Bunda, kanmın üzerünceki kontrolunun azalması da çok etkıli olmuştu. Yeniden bir deneye girişmemiz salık verildl. Bu kez, doğacak çocuk için duşunülmesl gerekli şeyler yarunda, kanmın sağlık durumu da önemli bir sorun olarak belirdiğinden, ben blisbütün unutuldum. Kimi akşam, banyoya girmeden doğruca odama gitüğim bile oluyordu. İçeri Mmsenin ginneyeceğıni bildiğimden taşlanmı, yapraklanmı ortaya çıkanyor, kJtaplanmı yajnyor, makasla kesögim dizeleri, ayırdığım sözcükleri ve harfleri istedigim yere koyablliyordum. Dışarda arkadaşlarla oyun oynama ahjkanlığım da o günlerde başlar. Arada bir içtiğim de oluyordu. Bunlara kanm hiç dikkat etmiyordu, ama sevgilim $aşıp kalıyordu. (Devamı var) MAHKÛM DÜNYASI Röportaj: Necati YILDIRIM "Türk Ceza Kanunu, madde.... Sıcak çotaıüştu... Bir yel esiyordu ama, ınsanın yürünü yalayıp geçıyordu ılık ıük. Gezilecek, dolaşılacak zaman değüdi artık. Hem dinlenmek, bem de «mahkum dunyasmnda yaşayanlardan blrkaçı ila daha dertleşmek, konuşmak için serin bir yer anyordum. Yolda hızlı hızlı giderken bir ıslık sesi duyar gıbı oldum. Biraz uzakta sığırlar yayılıyordu. O tarafa dogru baktım ister istemez. ÇunkU gösün tuttuğu yerde bir tek canlı görünmuyordu. Yanına dcğru yürücum. Benımle konuşsa, biraz vakıt geçırse ne de iyi olurdu! Konuşacâk, dertleşecek bir arkadaşı yoktu. Yıllardır detnır parmaklıklar, duvarlar arasınca, hucrelerde, zindanlarda acıJarla, çilelerle kararmış, çokmuş dünyasını şımdi de sığırlar dolduruyordu «Bızim de şdyle pozumuzu al.> dedi. Esmer, ortadan biraz uzunca, otuz yaşlannda bir mah kum .. Fotoğrafıru çektım Ceketlni Eirtma atmıştı, elınde kalınca bir değnek %ardı, ona yaslanmış duşıinüyordu. «Röportaj mı aDİ, roman falan mı?» € Röportaj . » Hafif tahıik... Müebbet hapls.» İdam cezası. Eger bir hukukçu değılsenız, siz bunlan bilir misınız? Doğrusunu soylemek K«lekirse, ben bilmiyordum. Sordum .. Eilmemek ayıp degil, sor Çankınlı Mehmefin diline kıl dola^nuvordu. Yasalan, yasaların maddelerini, kaçamak noku larını anlatırken; onu, bır hukukçu sanacaktı insan. Vs da açık bir dille anlatıyordu: • Şimdi abi, kendi akraban oldu muydu.. Kaynanan, kaynatan, kardeşin, anan.. Bunlar oldu muydu, 449'uncu maddeyi uygularlar. Müebbet verirler. 450' nci maddeden tutarlana idarodır. Kendi akraban olduğu için. Fakat yabancı oldu muydu.. Şahsen aeni çekip vursam, 448'e girer, 24 sene verirler. Hâkim ister se, dört senesini takdir kullanır, 20 .»ene verir. Fakat takdir kullanmaaşa 24 sens ceza verir...» « Pekl, baçka birini öldürürsen?> « Şimdi bu adamlar.. Vurolması şudur abi. Gaspa girer, veyahut da bir adamı öldürdün. Bu adamı yerinden oynatırsan veyahut da sürürsen, veyahut da atarsan çaya, veyahut da gömersen, veyahut da bir ağaca bağlarsan kurtuluj yok abi! Doğrudan 450 nci madde.. ldamdır...» Mapnsanede, kannnlann kendilerine ait bölfimleri fizerinde âdeta fi« mahktmmn karpu liyafeti.. ruz. Cinayeti ijlediğimde korktum.. tdam ederler diye korktum. Avukat tuttum. Cezan çok ağırdır dedi. tdam olursıın dedi. Su kadar para verirsen belki 30 seneye düşürebiliriz dedi. Korktum daha da. Olur dedim. Ne di yeyim başka? Idamdan kurtulmak için ne isterse verecektım...» Urfalı Mustafa'nm bu sözlerine öteki ikisi güluştü: • Tabii! Toysun dah». Gözün »çılmamış..» « Korku!.. CahUlik işte!» « Ne edeyim? Cahilim.. Kanun nedir bilmiyordum.» « Doğrudur hemşerim,» dedi Çallı Mehmet de. O da «mapusane.den yetışrae bir pratik hukuk çu, mutlaka bildiği bir şeyler ola caktı. Ortadaki karpuz dilimine almak için uzanırken konuşmasına devam etti: cCezaevine düşmeden kanun nedir bilmiyor insan. Bir zanlıyı mahkumun yanına sokmaz savcı. Sorustunna sırasında ayn tutar..» « Neden?» « Çünkü abi.. Mahkumlar kendi aralannda mahkeme kurarlar., Kanunlar anlatılır.. Nasıl savunma yapılacağı öğretilir. Bunun içın işte. Zanlı sokulmaz mahkumun yanma...» pratik birer hnkukçu kesilen İdam korkusu neler öğretti.. Sözü, Urfalı mahkum aldı yine. Hani, idam olurum diye korktuğu nu söylemişti. «Mahpusanolerde yata yata neler öğrenmiş, bakınız: « Kanun nedir bilmivordum. Ama şımdi? Öğrendim. ÖğTenim gormü« bir çocuk gibi oldum. Su çum 448'e giriyormuj. Sonradan öğrendim. En fazla verecekleri ceza da 30 sene imi?.. Avukat çok para almak için korkutmuş. Hâkim, 24 seneden 30 seneye kadar verebilecekmiş. O zaman bilmiyordum. Şimdi olsa aldanraam. Su çumu da bilirim, verilecek cezayı da. Ama Allah khnseyi düîürme sin..» « Ne kadar almıstm?» « 18 sene.» « Az değil mi?» « 24 sene alacaktım.> « Eee! Ne oldu?» « Kanuni tahrik varmıj. 51A inci cezamt düşürdfl. Dörtte biri indi. 18 sene aldun.» « Epey oldu mu içeri gîreli?» « 68'de girmiştim. Onbirincl ayın scklzinde..» Bir takvim gibi konusuyordu. Yılını, ayını, gününü unutmamıj tı. « Daha çok öyleyse?» « Kısmet olursa 8 sene var.» « Neden? 18 sene yatmayacak mısın?» «İnfaz var abi..» ' Bılgisizliğime mi nedir, biras gülümseyerek: « İnfaz var abi.» dedi. «Ceza mın ücte ikisini iyi halle yatarsam, meşruten tahliyem var. Allah razı olsun şu infazı çıkarana. O da olmasa yanmıştık..j • Bir oh çekti. DerÜljdi, acılıydl. Sesi yanıktı. Kendi elleriyle yeüstirdikleri. baktıklan karpuzlarda bizim de nasibimiz varmış! Karpuz yerken yasalar, yasalann maddeleri ve CB zalar üstüne konuştuk. Çankınlı Mehmet bir mahkum idi! Çalh Mehmet de bir mahkumdu! Urfa lı Mustafa daî. Ama, «mahkum dünyası»ndan cezalar konusunda t sanki birer hukukçu olarak çıka caktı her biri. Ben ise, orada Oç pratik hukukçu arasınds yalnız kalmıştım... Hele bir af çıksa.. Bu söz Uzerine sevirur gibl oldu: «Şdyle halimızi Dir yaz abi! Acısınlar .. Bır al çıksın!» «Olur, olur! Yazayım ama, sen bir suç işlemışsın... Ceza ylmışsın, yatıyorsun... Ne olacak?» Bu sorumuz Usttlne hiç düsünmedj. Ayakustü konuşurken kendini, mahkum arkadaşıarmı savunmaya başladı: «Bir insan on sene de yatsa aynı, iki sene de... Çok yatmak zarardır mahkum için. Mah kum!. J ' dıyorum ben? Bir Ne mahkum, iki seneyı gecUkten sonra yani on sene yatan bir mahkum, tamamivle seyinı kaybetmiş durumdadır. Hem istıkbalıni kaybodıyor hem de kafasının şeyını kaybediyor Kafasının menzılıni kajbetmiş olu yor. Her zaman had:se işleyebu iır. Haksızlığa dayanamaz. Çünkü smir şeyler bozulmuş bir durumda. Zarar! Çok yattıkça 2arar » «Sende bir değışiklik mı?» var MALKOÇOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU BEVAZ İLÂHE Bir ümit uğruna Çankınlı'nın sözüne ba;ka mah kum karıştı. Esmer, zayıfça, urun boylu biri. Adı, Mustafa Kızüta;. Urfa'nın Nigür köyündenmi;.. « Bak beyim,» dedi ve anlatmaya devam etti: •Cahil olmamız dolayısiyle kanun nedir bilmiyo Y A RI N: Particilik uğruna.. DİŞİ BOND Kendi çapında, bir avukat gibi Boyle bir soru Dekllyormus gıbi hemen karşılık verdi: «Tabıi! OegişlJcJik olmaa mı canım!, İnsan lazla yattıkça bır avukat şeyim buıuyor. Avu. kattan fazla oluyor. Avukattan fazla çalısır mahJcumun kafasL Avukat bir kıtap üzerinden bilgi edmiyorsa, mahkum gore göre...» Edremitli Hamza, konuşurkeu heyecanlanıyor. heyecanlandjkça da zevkle anlatıyordu. Ayak ustü söyieşımiz uaayıp gitmıştı. Sığır gudüyordu. Onu kam görse, mahkum mu nu dıye soracektır mutlaka. Evet. bır mahkum!.. Bır sığır çobanıl Ve de kendi çapında bır bukukçu!.. «Suçun ne?» «Cınayet...» «Hangı maddeyp göre?» «448'inci madde...» «Nedır o?» sKasten adam öldürmek:» «Cezası?» «24 seneden 30 seneye kadar.» TİFFANY JONES ) F u S T 3 f l M ' >t»J BllBBfMlZ OfTTTECe Düffilf GARTH Türk Ceza Kanunu, madde... Her mahkuma mçu ne, neden. nasıl işledığıni soracak, aniKttıracak dPğiUz ya! Karpua bekeilrrine değişık sordum Türk Ceza Kanunu... 448'inci maade...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear