26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 13 Mayıs 1973 JUfsfUH Ç&LCUK İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 26 Sonra çalar saatın zılı ıle sofraya geçerdflc. (Çaiar aaat bn rüzden gtinde ıkı kez ayar lamrdı). Soframız çok tatlı geçerdı. Bu sırada müzık de olurdu. Karımın zaman zaman, dalraıs, gühımseyerek yuzume baktıgını gorurdum. Ben de güffîmserdim. Ne ftDttforsun? dıve sorardı. Hıç, derdım. Yatma zamanı gelince, önce o kalkardı, ben kalırdım. Yatagımm hazırladıktan sonra seslemrdi ıçerden. Gelebılirsın. Ben de, Uykum felraisti, derdım. Birden karşıma dikilirdl. Ne (îemek yani, derdi. Ben de, Hıç, derdım. Yatağa bnce ben girerdim. O sırada lcarım foyunurdu. Önce çır çıplak olur, aynada kendıne bir göz atar, sonra geceliğinl eiyerdi. Çocukluğunda geçirdiği bir kazadan öturü sol bacağının içinde kalmıs olan yara Izini bana gostennetneğe çahıırdı. Bense gözlerimi hep oraya dıkerdiro. Nereye bakıyorsun? dlye sorardı. Ben de, Hiç bir yere, derdim. Hiç bir yere baktlır mı? derdi. Kimi zaman da, aynada kendine söyler gibl. «Sen ne içinden pazarhkhsın »en...» dıye mırıldanırdı. Bense bu sözün benim için söylendiğini anlaraamıs görunurdCm, boyle yapınca da, kendime karşı tutarlı olmak için kafamı ondan uzaklaştırır, dalıp giderdim. Daha çok küçükken evl«»ndiğim komsu kızını, yurdun penceresinden gordüğum kuçük goğusleri, ormanlarda duyulan mınltıya benzer sesleri, nemli yosunları, bitmez tükenmez yağmurlan, ayakkabımın içir.deki çıviyi. duyulmadık sözcükler yarattığım harf zarfımı. o gun sokakta gördüğüm bir adamınne denM «arjfarr benrediğlnl, bacanağımın yuzundekı benleri, diki? makinelennin sesi ile sallanır gibi olduğum zamanlan, annemin dua ederken esnemcsini düsunürdüm. Işyerim hiç gelmezdi aklıma. Kanm, Ne duşünüyorsun? diyt sorardı, aynadan bakarak. Sıkıntıh sıkıntıh basımı sallardım. Yarınkı işlerimi, derdim. BordroJarı bitiremedim daha. Yeni iki odacı aldık. Onlann i s . lemlerı tamamlanmadı. Hele bırine resim çektirtemiyorum bir türlu Kriyünde bir resmi varmı>î, mektup yazmıs, onu eetırtpcekmis. Ov«a o resım de askerlik resml ıraiş, hem de onbaşı :ken çektırmişmış. Ben, tskerlık resmi olmaz cejınce susup yuzume bakıyor. Kanm, Üzülme simdi bunlara, derdi Elde mı a^ulmemek, derdim. Bu > üzden üzulduğumun dufunulmesi hoçuma gıderdı. Sozum yerıni bulsun diye, az da olsa, uzulmeğe çalısırdım. Ama ıyi bir sonuç alamazdım. Sozlü dünya benden ayn dururdu hep. O zaman bir kuşku düşerdi içıme. Başkalan, bu sozlu dunya ıle duygu dunyaları arasında bir birhk kurabilıyorlar mıydı gerçekten? Bir ben mi dısında kalıyordum bunun? Yoksa bir yalancılığı mı sürduruyorduk hepimiz? Içinden çıkamadığım bir konudur bu. Sözcuklenn nasıl jaratıldığını bılmiyoruz. Eğer bunu evrenin yaratılışına benzetirsek, o konudaki varsayımlar uyannca, onları ya bir Tanrı bir anda ortaya atmış ya da zaman olusturmus olacak. İki durumda da, bize yabancıdır sozcCkler, onlann hangi anlamları gizlediklerim hiç bir zaman bilemeyiz. Bundan öturü de sözcuklerden ötürü üstümüze bir sorumluluk gelmez. Onlarla bir arada yaşamak zorundayız, o kadar. Bence evrenle olan ilişkimiz de tıpkı boyledir. Şunu farkettim ki, doğa, hiç de doğal değil. Kanm, soyunduktan sonra gelir, yanıma girerdi. Bana değmemeğe çahşırdı başta. Gozlerini tavana dikıp düşünürdü bir sure. Eşelenen tavuk gibi yerine biraz daha yerleşirdi. Sırası ile bütün bunlara alışık olduğum için beklerdim. Az sonra başucundaki elektrik düğmesine basıp ışığı kapatacaktır. îşte yalnız o anlarda sabırsızlanırdım. Elı kıpırdasa, «sonduruyor» derdim içimden. öyle kalırsa, «söndurmedi» derdım. Yaşamak hem kolay, hem zordur. Sonunda sondürurdu ve bana arkasını dönüp basını yastığa koyardı bir • iki kez. Karanük, sersem sepet, oraya buraya çarpardı bir an, sonra durulurdu. Karımın guzel kokusu gelirdı burnuma. Goğus geçirirdi. Yatağa girerken sıyrılmış olan geceliğini düzeltırdi. Burnunun ucunu oğuştururdu. Saçlarınm arasında bulduğu bir firketeyl el yordamıyle komodinin iıstüne koyardı. «Ay bu yastık da» derdi yavaşça ve tam başını iyice yerleştirirken bana donüverirdı birden. Sen uyuyorsun, derdi. Hayır, derdim. (Deramı var) MAHKÛM DÜNYASI Röportaj: Necati YILDIRIM de buhmdum. Benden nıçin kaçıyorsunuz? Neden yardımcı olmuyorsunuz? Ben bunu keyfl öldürmedım dedım. O esnada çektım onlara tabancayı. Şofore arama yaptırdım. Şofor ne anyorsun dedi. Yalnız silâh, tabanca varsa al üzerlerınden dedım. Bırinden sılâh çıktı. Muhtarmış bu adam. Muhtar para tekhfınde bulundu bana. On sekiz bın lıra param var, helâl hoş olsun sana dedı. Parasını almadım. Muhtar tekrar parasını cebıne koydu. Yalnız sılâhını aldmı. Mermılerini çıkararak boş gerı verdim. Bu esnada, arabayı çek Konya'ya gıdecegım dedım. Yaptığım hareketı bılmıyordum. Kendimi şaşırmiştım. Şoför, araba elın dedı. Ben. el şoforuyUm. Lâstıkler gumledi. Yamayalım gıdelım dedi. Bu esnada çek arabayı dedim yine. Cantlar «Hem sigaralanmizi lçelim, lâstığı ezer dedı. Ağladı. Şoför Yanımdaki hukümlü esmer, hem konuşalun..» gençten bınydı. Alaşebir'ın kcyy aglayınca dayanamadım. Yama luklenndenmış. dedım. On dakıka ızın verdim. İkisinden biri için «Nereye gıdiyoruz?» dıye Çeyrek saatte yamadı. Yola deölüm kaçınılmaz sordum. vam ettık. Heyecandan ve susuzElıyle biraz ilensıni gösterdt: Kurtulus yolu yoktu. öyle de luktan dudaklanm patlamıştı. «Şu karşiya.. Çoban evlerı dı, Wyle dedı, olmadı.. En so Yolda su yoktu. Soğuk havada ne.» ne kadar su olsa içmek istiyornunda anlatmaya başladı: Gosterdığı yere doğru konu «Sene 1962 abi.. 10'uncu a dum. Muhtar da düğun için bol şarak ytirüdük gittık. O güzel yın 8'ınde abı. Koyün toyısında mıktarda portakal ve sigara alEge kentmde iki yü kalmıştım. dolmuş durdu. lndım. Kasaba mış. Erkek kardeşıni evlendireDostları, tanıdıkJarı sordum. Kı dan geliyordum. Araba ücreti cekmış. Muamele yaptınnaktan mınl bılıyor, kımini bılmıyordu. ıçın para verdim. Ikı buçuk li gehyormuş. Portakal ve sıgara Koynnlann ardına dfişmüştfi: «Antalya Canavan derler b»n»Bir siire sonra ıkı çoban kulü ra. Cebımden bir sıgara çıkar ıstedım. O da olduğu gibi tes Mapnsanrlerde yata yata, çobanlık edecek kadar nılandım» dedi. besi yanında durduk. Bızı. ilkin mıştım. Yakasıya kalmadı. O da lım etti. Ne istesem gen çevır Af beklıyordu.. uzerimize doğru saldırarak, kö ınmişti. Tanında anası vardL medi. Kamım da acikmıştı alapekler karşıladı. Ve de arkasın Aynı arabada gelmıştık. Ben bn bıldıgine. Ekmek de varmış. Onu Kizkardeşime lâf atarmış. Üste luğundan oluyor. Şimdi açıkta ço banlık yapıyonım. Islah olduro dan kopek sahıplerı: de oturuyordum, onlar arkada. da verdi. Bir lokma yedım. îkın lık nışanlı da. Bırkaç sefer soy «Buyurun! Buyurun.. Ge Aramızda bir buçuk metre yer cı lokma geçmedı boğazımdan.. ledım. Dınlemedı.. Babasına soy artık.» «Kaç yıldır yatıyorsun?» çın..» vardı. tkımizin arasında anası Muhtar ve dbur yolculan ön kıs ledım O da yaka sılkiyonnuş. «On yıldır yatıyorum. Çohık AlasehlrU .hUkJİSÜİLİİÎi .t?Wt duruyordu. Bu esnada tabanca rna oturttum Kendım arkâ k> Ne yapayım? Çok söyledım, dınmaya çalıştı: nın namlusu bana çevrılmıştı. sımdaydım. Tek başıma. Onlar lemıyor dedi.. Koy yerı. însanm çocuğu unuttum. Bir şey gbrmü «Bey gazetecıymış.. Ropor Kaldır kollannı dıye sövdü, sü benden korkuyordu, ben de on dostu da olur, duşmanı da.. Ol yorum. Açım ben. Peygamber o l ta] yapmaya gelmış. Antalya ca pürttü. Kendimi kollamak için lardan. Kız ise portakal soyuyor muyor!. Bır iki yerde dnüne geç sa dayanamaz buna. On yıldu navarını da görsün dedim. Se anasını kucağıma çektım. Sıper du bana. Yetiştiremiyordu soy tım. Korkutmak ıstedım. Araya bir şey görmedim.» masına. Kabuğunan yemeye bas duşmanlık gırdı sonunda. Işte On yıldır dört duvar arasu nın yanına getırdim..» ederekten vurdum.» lanuşım. Bu esnada muhtar kor gorduğün gıbı yatıyoruz şımdı On yıldır avnı insanlar» «öldU mü?» Mapusane ne kuyor . Sılâhm namlusunu yere de ..» Arkadaslan «canavar» diyor «Hernen kıvnlıp düştü ye ındır dedı. Bize kıyma dedi. Pa «Kaç yıl almıştın?» larmış ona. tyıce yüzüne bakhale getirir re. Canı çiktı. Ben vurmasam, ra istersen para vereyım dedı. «24 yıl abı..» tım. Canavarlıkla hıç ılgısi yok «lyı ıyi!. Çok güzel.» o vuracaktı. Ne yapayım? Bu es Ben para âşıkı d'eğilim dedim. «Daha once de gırmis mıy tu. Çobanlık yapıyordu önünde Canavar dendığıne en küçtik nada beklemekte olan araba ha Arabada rakı da varmış. Muhtadın?» koyunlar vardı. Soyledıklerınl ol bir bozuntu gostermedı. Gülüm reket yaptı. Korktu bızden. Bu ra ve şoföre ıçirdim. Korkma «Bu üçtıncü.» cuğu gıbı not ettim: süyordu. hadıseden.. Sılâh patlayınca. Ne sınlar dıye ıçirdim. Içırdıkten «ötekiler neydı?» «Hoş geldın gazeteci abı'» ye ugradığını büemedi. Bu esna sonra muhtar ağaya türkü soy «Antalya canavan ıslah ol. «tlk suç sılâhla yaralama du! önumde 700 koyun var. Yatçerden kuçuk bırkaç oturak da arabaya ateş ettım iki el. Ikı lettım arabada..» abı! Sene 1956 .. Koyun kuzu nımda üç köpek, sırtımda kepegetırdıler. Bir agacın gölgesıne sını de vurmuşum.. Arabanın lâs otlatma yüzünden munakaşa çık nek, elımde degnek.. Çobanım isoturduk. Uç kışı daha vardı ay tıklerı gumledı » tı.. 4 ay 28 gün yattim. tkıncısı Lâf atmak.. nca. «Neden at«s ettın?» ise bır köpek yuzunden oldu. te.. Koyun güdüyorum..» «Hoş geldın kardeş!» • «Arabayla kendım de gitAntalya canavannın böyle bir Tahra ile yaraladım. O zaman «Hoş geldın .» mek ıstıyordum. Kaçacaktun. seruveni vardı. Bir polisıye ro da ıhtilâl affında çıktım..» Î A R I N : «Hoş gelmışsın bey!.» Hadise yerınden uzaklasmak ıs man gibi heyecanla sürUklüyorAyn a>Ti selftm aldık, selâm tiyordum. Bu esnada arabanın du ınsanı. Ortamın ettikleri TÜRK CEZA verdık. lâstıklen gıimleyınce gıdemedı. «önceden aranızda bir sey Konuşmasmın arkasından da «Gördün mü gazeteci abı? Mecbur karşısında durdu. îçer var mıydı?» KANUNU şunlan ekledı: Antalya canavan derlerdi bana, dekı yolculara tabanca tehdidın «Askerden gelmiştim abi.. «Bu belâlar dışannın bozuk Mapusaneler ne yaptı bak!. Eskıden canavar ıdım, şimdı çoban oldum..» «Suçun neydı?» «Cınayet abı.. Cınayet!» Antalya canavarının yeni işi çobanlık.. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU BEYAZ İLÂHE DİŞİ BOND Küçük bir sebep, büyük sonuçlar Cınayet dendi mi ayn bir oykusü vardir her binnin. Ufak bir leke goturmez bizım ınsanimız. Kansına, kızına, bacısma kara çalmmak istendı mı, bın mezan boylar, bıri de mapusaneyi.. Bir karış toprak için, bir kova su ıçm canlara kıyılır. Çocuklar döğüşür, ınsanlar öldürülür bunun için.. Bir ağaç ıçın, bir köpek içm.. însan şaşar kalır, hangisıne yanacaksınız? ölene mi, öldürene mı' «Cınayetı neden ışledın?» «Kız yüzünden..» Geçıştırmek istedı. Yenilemek istemıyordu yüreğının yarasıru. Ama arkasını bırakmadım: «Kiz mı alıp kaçtın?» «Degıl!.» «Eee?» «Anlatsam senın gazetene sıgmaz» dedi «Gözünü seveyım. Konuşturma. Yak bir sıgara..» Sıgarasını aldım. Yumusatmaya çalıştım biraz: TİFFANY JONES ( «ZETEtEÇDE. BU (g l MO0E.L PEC V Türkiye'de ilk defa Çıçek Eek: 738/3519
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear