26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
^TTMHURTYET I Mâyis 1973 D eneme sözetiğünün, bir edebîyat, bir yazın türünün adı olduğunu çoğu insan bilmez. Onlar, sözcük anlaramdan esmlenerek, (Fransızcada da essai, ayıu anlama gelir) bir şeyi denediğinizi, sınadığınızı sarurlar. Böyle sanoıkları için de, örneğin bir deneme yanşraasının, acemileri, özengenleri, saptanan bir konuda denemek, smamak amacıyle açıldığını uslaj;ndan geçirebilirler. Olaylar ve gorüşler Dört Teme! Koşul Ne var ki, siz, kavramı biraz açıklayıp da söz gelisi odeneme, bir konuya özgüıce işleyen, düşünsel boyutlarıru deriniığine. genişliğina fiçan, okuyEjJar: o konu üzerinde veniden yeniden düşünmeye iten, ama her sanat yaoıtmda olduğu gibi özle biçim uygunluğunu dtngesini de tutturmuş bulunan ve aynca sağlam bir ana dsLi bilinciyle temellenmış olan yazılara denir» gibi bir tanım yaptınız mı, karsınızdakinin ıçicde ufak da olsa bir ışık vakabilirsiniz. lyi tir deneme yazarı olabilmenm, bızira düsünüşümüze göre baslıca dor* temel Koşulu vardır: Birincisi, yazarın, ana dili bilınci olan sanatçı bir kişi olmasıdır. Başka bir deyişle, düşüncelerine, duygulanna öz dilinden, yetkin bir deyiş biçimi giydirmesini bilmesidir. Bu, ona deyişte akıcılık, okunmada kolavlık sağlayacaktır. lyi bir deneme yazan olmanın ikinci koçulu, sindirilmiş geniş bir ekini (kültürü) olrnasıdır. Özellikle tarih, felsefe, edebiyat. sanat ve mantığa yaslanan temel bir küitürü olmasıdır. Eu nitelik ona, isleyscefi konular bakıırundan hem gereç sağlayacak. hem de cmeğin söyleyeceğini giizel, etkin, inandıncı bir biçimde söyleyebilmesine yardımcı olacaktır Böylecs konulara, derin, genis b.r açıdan bakarak. aynntılardan bütüne, bütünden avrıntılara giden yolları, sağlam bir tutarlüık içinde anlatabilmesi, onlan değerlendirebilmesi olasıhk kazanacaktır. lyi bir deneme yazarında olması gereken tiçüncü nitelik kuskucu, eleştirici bir anlağı, tutarlı, düzenli bir kafası olmasıdır. Bu. ona, görüşlerini oturtacağı sağlam t",ır toprak bir taban sağlayacak, ele aldığı konulan işlemede onu güçlti talacaktır. DENEıME Mehmet SAÜHOĞLU Dördüncüsüne gelince, o da, deneme yazannın, yasamın birçok dilimi, kesimini kapsayan geniş, yoğun, bir i? yaşantısı, o yaşantıyı olus.turan deneyleri. gözlemleri olmasıdır. Kavgala rı, sorunları, özleyişleri, acıları olmasıdır. Kitaplardan öğrendiklerini, loplumun belirli kesitlerinde, kesimlerinde görmek, yaşamak, inlan, deyiş yerindeyse solumak, onlarla burun buruna gelmek, deneme yazannm işlediği konulara ışık getirmesi bakımmdan çok önemlidir. Düşüncelerinin, duygularmm kanı, canı, duyulan acı ların, tatlıların, kınkhklann ve sevinçlerin potasında kaynamadıkça, deneme yazannra dili dirilik kazanamaz, deyişine soluk gelemez. Genis bir ekin, gözlem ve deneyler, kuşku yok ki, deneme yazanna yalmz gereç sağlayan araçlardır. Onu asü niteleyen özellik, düşünen, eleştiren, araştıran, kuşkucu, ama temel ilkelerde tutarh ve namualu bir kişiliği olmasıdır; düşünen adam olmasıdır. Konudan konuya yüzeysel bir gezinci yapan, sorunlar üzerindeki kafa ürünü, onları anıp geçmekten ileriye geçemiyen. daha çok daha. baskslarımn sözlerini, düsüncelerini bir araya getirerek sayfalar dolduran kimselere denemeci değil, olsa olsa söylemeci, anlatıcı demek doğru olur. Bu türün de bir özelliği var kuşkusuz. Ama bu, deneme değildir. Deneme yazan, ele aldığı konuyu derinliğine, genişliğine işleyen, her değeri yatay düşey ilişkileri içinde kendine yakın değerlerle olsun, karşıt değerlerle olsun, sınayarak, deneyerek, karsılaş tırarak, bütün boyutlanyla ışığa çıkarmağa çahşan ve her yargısı, onu yenl yargtlara, yeni değerlendirmelere iten düşündürücü, sarsıcı bir kiçi olmalıdır. O. belki kesin bir sonuca varmaz. Ama herkesin kendi düşünsel çabasıyle varacağı sonucun yollarını açar. olmayan blzlm gîbl ulkelerde, güçlCı deneme yazarlan, dünya ölçüsünde bir düzeye erişen düşünür yazarlar, yakın bir gelecekte d« beklenmemelidir. Bir Malherbe, bir Montaigne, bir Rabelais, bir Voltaire, bir Diderot'tfan sonra bir Alain, bir Leautaud, bir Gide, bir Sartre, bir Camus yetistirmek de, olmak da, doğal sayılabilir; ama edebiyatımız, yaktn, uzak geçmişiyle düşünce yönünden bunca kurak iken, bir Ataç, bir S. Eyuboğlu olmak küçümsenecek bir başarı sayılmamalıdır. PENCERE NATO'nun değişimi Nixon'un Başdanıçmanı Kissinger, NATO için bir yenl yasa gereğini ileri sürdü. Bu değişimi yaratan nedenleri bundan birkaç gün önceki yazımızda özetlemiştik. Ikinci Dünya Savaşından bu yana Batı Blokunun topoğrafyasını saptayan dört belge eskimiş görünmektedir: 1 Siyasî yönden: Truman Doktrini, yerini Nixon Doktrinine bırakmıştır. Washington poütikası, Vietnam savaşı sonunda eski dönemi kapatmiş, «Barış Kuşağı» stratejisine yönelmiştir 2 Ekonomik yönden: Ikinci Dünya Savaşında yıkılmış Batı Avrupa'da kapitalizmi canlandırmaya yönelen Marshall Planı, amacına erişmiş; ve Avrupa, Birleşik Devletler'le rekabete girisecek denli gelişerek Ortakpazar'la bir dev güç varatmaya yönelmiştir. 3 Parasal yönden: Amerikan desteğine ve sigortasına dayanan parasal si'termn degiştirilmesi eereği ortaya çıkmış, Dolar egemenliâi vıkılmış. Bretton Woods anlasması kâğıt üstünde kslmıştır. 4 Askerî yönden: Yeni siyasî ve ekonomik durumların ortaya çıkması karşısında. Doeu Blokuyla, bir yandan karşılıklı ve dengeli kuvvet indirimi toplantılan, bir yandan nükleer güçler üstüne SALT konuşmalan başlamış, NATO'yu gözden geçirmek eereği doğmuştur. Kissinger'in dile Retirdigi budur. Ne var ki Beyaz Saray Basdanışmanı, Ortakpazar uyeleriyle pazarlık için durumu kullanmayı düşünmüş olabilir. Amerika, ikti^adî rekabeti karsısmda bulunduğu Avrupa'nın güvenlisi için harcamalardan kaçınmak istiyor. Çünkü Birleşik Devletlerin dıs ödemeler dengesi sürekli acik vermektedir Temelde NATO'ya gölge düsürmek Washington'un hiç Isîne gelmez. CENTO'yu hatta SEATO1 yu bile ayakta tutmak için çabalayan bir politikavn Beyaz Saray bırakamaz Buna raSmen NATO'yu değişimlere göre avarlamak fikri aŞır basmaktadır. Acaba bu ayarlamanm boyutlan ne olacaktırt Soruya cevap vermek için elde birtakım ipuçlan varAr: 1) ABD Savunma Bakam, askert duruma deggin 1973 yılı raporunda «Ban$ KuşaSı* içinfi5milyar dolan Kongre'den intemis, OrtadoSu durumunu ele alırken Basra KSrfezi Seyhlikleri, Snndî Arabiütan ve tran üstünde önemle durmustur. Dünya petrol kaynaklannın yarısına yakın bölümüne sahip sayılan bu bölae, Amerika'nın çı* ksrlan hakTm'ndan büyük özellik taşımaktadır. 21 Eisenhower: • Arap petroln olmadan NATO'nun önemi kalmaz» demişti. Ortakpazar ülkeleri petrolün yüzde GO'ını dışardan ve bu •rada yüzde 17'sini İran'dan almaktadır. Amerika altı yedi yıl güresinde petrol ihtiyacının en aşağı yarısını Arap ülkelerinden sağlamak zorundadır. Batı'da petrol ve enerji bunalımı gündemdedir. Birleşik Devletler ürettiğinden fazlasını tüketmektedir. Ortakpazar, hemen hemen bütünüyle dı» farıya bağlıdır. 3) Amerika Ortadoğu'da tsraille sıkı fıkıdır. Tnnanl»tan'dan yeni ödünler sağlamıs. üsler kurmuştur. trania tliskilerini geliîtirmektedir Basra Körfezinde ve Hint Okyanusunda yeni üslere yönelmiştir. Iran da 1971 yılında Basra Körfezindeki üç adayı işgal etmişti. Irak'ın petrolü millileştirmesinden kavgılar doğmuştur. 4> ABD: ile iliskileri nedeniylp tsrail bir NATO devleti önemi ve niteliği kazanmaktadır. NATO İsrail . CENTO'yu yeni ayarlamalarla bir savunma bütünlüğüne kavuşturmak politikası seziliyor. Bazı gazeteler bu konuda Londra ve TelAviv'de gizli görüşmelere başlandığını yazmışlardır. 51 Doğu Batı iliskilerinin yumuşaması, ekonomik gerekler, Avrupa'da karşılıklı kuvvet indirimine yönelme, Avrupa'da bir çatışrna ihtimalini azaltmış. catışma ortamtnı Ortadoğu'ya kaydırmıştır. Gerçi ABD. ile Sovyetler Ortadoğu'da bir nükleer savaşı önlemek için gerekli tedbirler içindedirler Buna rağmen her ikisi de durumunu güçlendirmek için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Bütün bu gelişmelere bakarak ağırlığın NATO'nun Güneydoğu kanadına kayacağını düşünmek yanhş olmaz. Zaten her Ortadoğu bunahmmda Türkiye'deki üsler sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan NATO'ya yenl bir düzen verilirken Ankara'nın durumu ilgi çekici olacaktır. Şhndire d(i)r NAÇOd*'daha çok fedakârlık. daha çok riziko, ama daha zz tcnıinat» formülüne razı olduk. 3 £ P o l i t i k a m K ^ i ı a s ı l oa a ? lck. İki Usta Hele Ataç gibi kendine özgü blr dil kuran, yaşamın öteki a'.anlanna, alt yapısal etkenlerine ilgi duymadığı, onların öneminl kavrayamadığı için, bütün yazarlık gücüne karşın belki 6"e smırlı kalan, bundan dolayı da çlir, dil konulan dışına pek uzanamayan bir deneme yazan olmak bile, az başarı değildir bu ülkede. Bizde Ataç okunmadan, Eyuboğlu okunmndan, onların baparısı, başar.sızlıklan üstüne kafa yormadan, değil iyl bir deneme yazan olmak, edebiyatla ilgili hiç bir aşamaya dahi vanlamaz. Eyuboğlu, Ataç'ta eksik olan şeyi, topluma, halka dönük olan açıyı tamamlamaŞa çalışmışsa da, onun kadar kendine özgü bir dil kurma tutkusu olmadığı için, belki Ataç ölçüsünde başarılı bir deneme yazan, kendine özgü deyişi olan bir sanatçı olamamıştır. Ama, ondan daha çağdas, daha halkçı bir yüksek aydın olabilmiştir. özü, sözü daha birbirine uygun bir düşünce adamı olabilmiştir. Türk edebiyatının, aramızdan «yrılan, ama her zaman okunmaları gereken bu iki deneme ustası, aynı zamanda üstün birer eMn adamıydılar da. Soylu. seçkin btrer aydın idîler. tkisi de bir yabancı dili, Fransızcayı çok iyl biliyordu. Ve yine her ikisi de, o dildeki birçok önemli yapıtları, Türkçede yeniden yazmışçasına dilimize kazandırmışlardır. Bizim kuşaklara diişen, onlan da aşmaktır hiç kuşkusuz. Ama bu. lâfla olacak işlerden değildir. Hele eskiyi öğrenmeden, «indirmeden ortalığı yenilik naralarını boğanlann ifli, hiç d«gildir! Gelismişlik Gerek Böyle olduğu, diyesim, hem geni? bir kültürü. bir düşünme gücünü, hem bir dünya görüşü ve bakiş açısını, hem sanatçı bir kişiliği vz ana dili bilincini, hem de sırasmda geleneklerin, göreneklerin ve kurulu düzenle, onun yardakçı ısır ganlarının, saldırganlannm üstüne üstüne gitme yürekliliğini de gerektirdiği Içindir ki, deneme yazan güç yetişmekte, az yetişmektedir. Deneme, edebiyat türleri arasmda, alıcısı da, satıcısı da en az olan bir tür ise. nedenlerinden başlıcası da bunW olsa gerek. Bundan ötürii de, gelişmis ülkelerde, düşünsel yaşantısı zengin, renkli olan ulkelerde, bu türün gelişmiş bulunması bir rastlantı değildir Çünkü deneme. daha çok belli bir kavramlar asamasına ulaşmış toplumlann ürünüdür. Sanatında, edebiyatında, toplumsal, tutumsal yaşantısında açılımları, yenilikleri; O açılımların, o yeniliklerin yarattığı sorunları, o sorunlarm gereksediği çözümleri, eğilimleri bulunmayan ve özgürlük geleneği olmayan bir toplumtîa, eleştirici, karşılaştırıcı, araştırscı kafalar, dolayısıyle de elestinne ve deneme yazarlan kolay kolay yetişmez. Hele geçmişinde düz yazının ve deneme türünün kökleri, geleneklerJ OLMAK OKTAY AKBAL DOĞA Evet Hayır Tartışma Hocaların Boykotu, Öğrenci Hakları... Yüksek derecell okul v e Universitelerin özel sektör tarafından kurulması ve yiirütülmesini engelleyen hukuksal nedenlerin en önemlisi, Anayasamızın öc.retim ve eğitimle ilgili 120. maddesinden ziyade 12. maddede açıkça belirtilen «Eşitlik» ilkesiyle bunun sonucu eğitimdo fır?at eşitliğlnln saSlanmasında devlete düşen yükümlülük ve görevin şart olduğu kuşkudan uzaktır. Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi 12 Ocak 1971 günlü kara. TI ile üniversite ve benzeri yüksek okulların devletleştirilmesini gerektirecek jekilde özel »ektörle ilgili eski statüyü iptal etmiştir. Bu iptal karannın derinliğinde halk ve onun güvencesi parlamento, ord\ı, gençlik, öi^ retme'n ve öbür devrifnel kuru' luşlarca ugruna mücadele verdiğimiz 1961 Anayasarmîm' g^rekçesini bütünüyle lzlemek mümkündür. Devletimlzin vazgeçilmez IOrurlu ?ekli sayılan Cumhuriyetimizln toplumcu niteliği üe Temel Hak ve Özgürlük ilkeslnin gereğl. geleceğtmlzin soromluları ve ulusal varlığımızın devamı sayılan gençliglmizin maddî ve manevt varlıklannın gellstirilmesi, öğretim ve egitim ihtlyaçlarının karsılanması ve tüm sos yal güvenliklerinin saSlanmaM pözönünde bulundurulmus olsaydı Sğretim öyesi sayın hocalarımız ek ücret azlıgı nedenlyle boykot ve benzeri girisimlerdpn vazgecmls oiacaklardı. Devletleştirilmesine rağmen nor mal üniversite öğreneilerine göre üvey evlât işlemi gören başka bir kısım akademi öğrencilerinin çeşitli isyerlerinden emek karşılıgı elde ettikleri harçlıklarında azami derecede fedskârlık «östererek ücretini ödedikleri okul hocaları tarafından çirişilen boykotun tek yanlı olduğunu kabullenmek gereklidir. Zira aynı hocaların görevli bulundukları öbür yüksek okul ve üniversite öSrencilerinin mali durumlarınm iyi olmasma rsemen kendilerinden okul ücreti ahnmaîken sonradan devletlestirilen söz konusu ücret ödeyen bu öerencilerinin perişan du ruma soktuklarını akıllannm köşesinden dahi seçirmediklerl kanı='m yaratmışlardır. Öerencilerini kendi kaderiyle basbasa bırakarak boykota pirişen sayın hocalanmızdan: Devletleştirildiği halde Anayasaya aykı n bir sekilde kendilerinden ücret almmak suretiyle üniversite öâ rencileri arasmda yaratılan CcTet li ve ücretsiz ayırımma son vermek için mücadele etmelerini bek lerdik. Ancak öâretîm üyesi ve öerenci haklan tümüyle ele alın dıeı takdirde elde ettikleri ek ders ücretini hak etmiş olacaklardt. Bilindiği gibi Anayasa Mahltemesi verdiği bir kararla özel yüksek okulların akademilerle tiniversitelere bağlanmasını gerekti recek şekilde devletleştirilmesini önermisti. Bu karardan sonra kabul edilen 1472 sayılı kanunla eskisi gibi Gcretin ödenmesi tekrar saglandı. Bu durumda hem devletleştirme ve hem de öğrenciler arasında eski ve yeni ayınmı yap mak suretiyle ücretli ve ücretsiz öğrenci ikiliği yaratılmış oldu. Bir yıl önee ve bugünden itibaren okula giren öjŞrencilerle diğer es ki resm! yüksek okul öŞrencilerinden hiç para almmazken dev «Bir agaç ya da bir bitki olsaydım ilkyazm tath etkislni duyacaktım. Insanım... Şaşırmayın öyleyse mutluluğuma» der on birinci yüzyılda bir Çinli şair. însanım!. Bitkiler, ağaçlar kadar duymaz n.ı insan ilkyazın etkisini? Galiba duyamıyor. Bütün bitkiler yenlleşiyor, taze bir gilç kazanıyorlar ilkyazla. Ama insanlar değil! Doganuı mevsimleri var da insanoğlunun yok! Dogadan kopmuşuz da ondan. Doğaya egemen olmak, doğayı değiştirmek istemişiz, bir kendimizi değiştirmişiz, yozlastınnışız açıkçası! Ayrılmışız doğadan, sırt çevirmişiz doğaya... Bugiir. 1 Mayıs. Bayram sayılan bir gün. Her yer tatil. Hava yagmurluysa da. güneşliyse de çıkın yollara. kıyılara, açıklıklara. Düşsün yağmur damlalan Ustünüze, ya da güne? yaksm teninizi. Duyun dogavı içirüzde. Bir kıçtan daha çıktık lşte. llkyazın ilk günü müdür mayısm biri? Sanmam. Nlsanm yarısı da en az ilkyaz sayılmalı. Ama mayıs daha çok duyurur bize illcyazı. tcimize bir aydmlık düser, karamsarlık bulutlan söyle dafılır gibi olur. Bir silkiniş, bir açılış, bir rahat soluk alıs... Hiç d~ğilse açın pencereîeri ardına kadar. Seyredin sabah kıpırdanışını doğanın. Kopun gündelik yaşamın yapışkan p'sliğinden. Atmalı kitaplan, gazeteleri bir yana. Görmesinl, okumasını bilane yaşamın her yaprağı bir romandır, bir şiirdir, bir öykUdür, bir oyundur. Kendiniz yazın, kendiniz okuvun, kendiniz ovnaym. Bir Rünlüğüne de olsa... Başka etkllerden kopmak. Günün gerlrdiSi acılan, umutsuzluklan yenmek, hiç değllse unutmak. kendimizi doğayla yıkamak, yenüesmek. içimizi dışımızı yeni duysaılann esininde serinletmek... Bir dPniz VıviMdir, bir yüksekçe tepedir, bir upuzun yoldur bftşmı alıp siden. Si»n, hepsi sizin! Kaçın kapalı yerlerden, odaîardan, salonlardan, sırıflardan. sinemalardan, DoSanın bir parçasısınız sir. DoSadan geldiniz. doğava dttnpceksiniz. Ne denll kaçsamz da. tmutsanız da! Madem W busrün ilkvaz bavramıdır. ilkyaz gelmiştir kapmıza, pencerenize «Hoşgeldin» deyin ona... Bir eün sürer bu! Haydi haydi İM • Uç eün daha... Bu esriklik hemen Reçer isteseniz de istemeseniz de. Kapanacaksımz odalara, salanlara, evlere, katlara.. Bir iştir. bir uğrastır, bin bir doğa dısı sorundur kemiren variığımızı. Gün eün. gün pün.. Yeşilden kaçacaksımz, o tath renkler yer almayacak gündelik yaşamanızda. Karalar. kahve reneiler, kurşun rengiler. bozlar, koyular alacak çevrenizi. Sigara dumanlan, kâgıtlar. defterler, tebeşir tozları, su doiu kov&lar, asık yüzler, kopmuş umutlar, yıkılmış yürüyüsler.. tlkyaz mı gelmiş bana ne, ilkyaz olsun sonyaz olsun, hatta hiç yaz olmasın: hiç vaşam olmasm. bitsin Ritsin her ş«y, bu pis serüven diyen bakışlar. adım atışlar, duygusuz duygular, anısız kafalar, umutsuz bezginlikler.. Evet, bugün ilkyaz bayramı. En küçük bitki bile mutluluk saçıyor çsvresine. Saksıdaki çiçeği doga sanmaym, bahçedeki, balkondalc çiceğin cesedidir ancak o vazodakiler.. Bakıyorum karşımdaki 81ü güllere. Daha vazoya konduklarında «lüydüler onlar. Doğadan kopmuşlardı. dört duvarlı bir yerde ya$ayamazlardı, nice suyla, sevgiyle beslesen de onları. Oysa su küçucuk bahçedeki, su ince dar b&lkondaki sarma?ık yasam dolu. Bağınyor en özgün şarkısını.. Topragın derinliklerinden haberler getirmiş bize. Bir taze vesilin çürini uzatmıs pencereye. Kaldınp atmalı bu solmuş gülleri. Yağmurmuş. rüzaârmış aldırmamalı, çıkmah yoîa, deniz kıyısında bir kahve sandalyesi, bir sigara, bir bardâk çay. dalgalar dalgalar.. Tek başınıza ya da bir sevdiğinizle bir evrend<» tek başınıza. Ama hep doğanın ortasında, doğa yapısı nesne'.e ^ V(\rlıklarla çevrili. İnsan eli değmemiş, insan kaîasmdan çıkraaraış. insan düşüncesinin yapıtı olmamış bir ortamda.. Hatta bir tahta sandalye bile olmamalı üstünds oturduğunuz. Bir taş, bir toprak yığını. bir kaya. bir çimenlik.. Doğanın bir parçası imişiz gibi.. Bir Mayıs'ın karmakarışık duygulan, özlemlerl. Doğa uzag:mda camm ötesinds. tepelerde.. Nesnelerin tutsağı olmuşuz, uygarlık demişiz bu yararlı nesnelerin yarattığı yaşama. Kırnialı bu çerçeveji, hiç değilse jilda bir gün, birkaç gün.. Geçmisi bırakmalı, o güne dek yaşadığınız koşullan yıkmah, yepyeni bir kişi olmalı. Silmeli bütün yaptıklarımızı, yazdıklanmızı bütün yapmak, yazmak istediklerimizi, bütün eski anıları izienimleri, istekleri, kırgınlıkları, dertleri, sıkmtılan.. Doğay» dönmeli. doğaya yaklaşmalı, doğa olmalı. Bir günlüğüne... ÜNİVERSİTEDE PARALIPARASIZ ÖĞRENCİ İKİLİĞt ANAYASAYA AYKIRIDIR KIYILARIMIZIN YAĞMALANMASINA GÖZ YUMULUYOR. letlestlrmeyi gerektiren 1472 sayı lı kanunun kabulünden önceki sayılan kırk bini a?km öğrenciler den toplanan paralarla bu akademilerin masraflan karşılanmakta dır. Bu durum Anayasamızın 120 v e eşitlik Ukesiyle ilgili 12 maddelerine ve diğer sosyal haklar hükümlerine aykırı düsmektedir. Bu nedenle 1472 sayılı kanunun acele değijtirllmesi düsüncesindeyiz. Ücret taksitlerini zamanında ödemeyen veya geciktiren öğrencilerin kayıtlannın silinmeşinl ftngören... kjijoröina«yon Igifîüu kararlan her ne kadar 1472 sayılı kanuna uymakta ise de sözü edilen kanunun Anayasaya aykırılık nedeniyle bu kayıt silme işlemi kısmen ertelenmekte ve kısmen de taviz verilerek ücretlerin alınması yoîuna gidil mekte ise de, bundan olumlu ve kanuna uygun sonuç alınacağını zannetmiyonız. Btr kanunun varlığından söz ediliyorsa uygulanmalıdır, yasanın uygulanması lmkânsızsa ve Anayasaya aykın is<. onun değiştirilmesi en basit hak ve hukuk kuralıdır. rarlarını tavunma, Atatürkçü kuşaklar yetiştirme gücüne belli çevrelerce darbeler indirilmis ve bu büyük topluluk kırgın ve üzgün duruma itilmek istenmlstir... Çıkar hesaplarının at oynattı| ı bir ortamda yaşıyoruz. Hemen her soruna • toplum yatarına da • bu açıdan bakılmakta. «onuçlar öyle tedir. Şayet Ziya Gökalp günümüzde yaşasaydı «Ben, sen yokuz, biz varız / Biz demek, bir demektir / Ben, sen ona taparız» dedigi «Ahlâk» şlirinl yeniden seslendlrseydi kimbilir nelerle karşılasırdı! Tevfik Fikret de, daha baskalan da öyle değil midir? Tevfik Fikret'in «Hanı Yağma» sındakl «Yiyin efendiler, yiyin!» dizesl günümüzdeki çıkarcı dalavereleri, rüşvetleri; kıyı yağmalannı ve de türlü çesitli kirli lşleri dile getirmiyor mu? Kemal ÜSTÜN Kadıköy S. Daskalof un 34 dile çevrilen dev romanı: (25 TLO BÜYÜK MÜCADELE 2. BASKrsı tükenmek üzere. Kitapçmızdan hemen «lınız. HABORA KİTABEV1 P. K. 6 Beyazıt lstanbul Cumhuriyet 3098 Mehmet FEYYAT Çerkezköy C. Savcısı Toplum yararına DENİZ VE GÖL KIYILARI HALÂ KÎŞÎ MALI GtBİ ALINIP SATILIYOR Cumhuriyefte, Naci ÜĞURSAL'ın «Toplum Yararına» başhklı bir incelemesi yayımlandı. Kıyılarırrıızın acılı öyküsünü anlatıyor yazar. Ve: «... Toplum yaranna öncelik tanıyan ve sosyal dönüşümlerini tamamlamış bulunan uygar devlet yasalannda deniz kıyılan kamu emlaki sayılmaktadır» diyor, tedblr alınmasını istiyor... Kimbilir, kaç yüzüncü belki de kaç bininci yakınma ya da yakarmadır yağma üzerine! Deniz ve göl kıyılan halâ «kişi malı» gibi alınıp satılıyor ve «kitabına uydurularak» işgal olunuyor: son yıllarda da «turistik tesisleri!» kuruluyor, resml kişilerin işbirliğiyle, desteğiyle... Kuruluyor ama bunlardan kaçı toplum yarannadır acaba? Nereye varacak bu gtdişin sonu? öyle görünüyor ki, gün gelecek, devlet kendi mahnı toplum yararına kamulaştırmak istese bile, bütçelerin gücü yetersiz kalacak, milyarların ödenme sinde.. Bunu iyi biliyorlar, hukuk dışı işlemleri yürütenler, yönetenler. Bu nedenledir ki; günümCzün ctoplum» ve «toplum yaran> ve berzeri deyimleri, kavramlan kullanarak konusma ve yazma gerçekten zorlaştı. Söz konusu güçlük, yasal sakmcalardan ziyade • ki, yasalanmız özgürlükçüdür • bazı politik ve bağnaz çevrelerden, onların çıkar destekçilerinden doğmaktadir. Saman altıncTan su yürütenler, çıkarcı çevreler toplum yararlarını savunanlara pervasızca çamur atabiliyorlar; onlan bozguncu savıyor ve saydırabiliyorlar. Bu alanda kaba saldırılara varan acı örnekler ve olaylar çoktur. «öğretmen Kıyımı» diye adlandırılan utanç verici durum hâlâ sürüp gitmek tedir. ÖSretmenlerin toplum ya ACI KAYBIMIZ Konya eşrafından, Kurşunculardan thsan ve Cemile Kurşun'un kızlan, Konya Kitaplıklar Müdürü Celâleddin Kişmir'in çok sevgili eşi, Âbide, îsmet, Ayhan ve Halit Ue Selmanm cefakâr kardeşleri, Kenan ve Raif'in değerli baldızı, Seher'in ciciannesi NACİYE KİŞMİR HAHİİAR, orkîdeOKUMAKlA BİTİREMİYECEĞİNİZ BAKMAKIA D0YAMIYAGAĞIN1Z BIRMECMUA oo EKSTRAİKIİLÂVE: •ÜrNefisbirroman. * Ahobaşmın Yemek kitabı AYRICA: sayfaları * Sevdiğiniz y ıldızların renkli tablolan * Saglıgınız * Cemiyet haberlerî. * Doktorunuz 29 Nisan 1973 gtinü vefat etmiş, ayni gün Şişli Camiinde k* lınan cenaze namazından sonra Zincirlikuyu mezarlıgında toprağa verümiştir. Hastalığı sırasmda büyük bir sefkat ve lhtimamla tedavisini sürdüren Sayın Prof. KEMAL ÖNEN'e, cenazesine katılan. telgraf ve telefonla acımızı paylaşan dost. akraba ve yakınlanmıza şükranlanmızı sunarız. KİŞMİR ve KURŞUN AUelerl Cumhuriyet 3105 Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğünden Üniversitemiz Beslenme ve Gıda Bilimleri Enstitüsü ile Muhendislik ve Tıp Fakültesinin aşağıda yazılı bölümlerine, karşılannda gösterilen tarihlerde yapılacak sınavlarla asistan alınacaktır. Beslenme ve Gıda Bilimleri Enstitüsü'ne alınacak aslstanlarm Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme • Diyet Bölümü veya Kimya ve Biyoloji yüksek Hsans mezunu olmaları şarttır. Sınava katılmak isteyenlerin ilgili fakülte sekreterlikleri ve Enstitü Müdürlüğünden alarak dolduracaklan müracaat formlarıyla aynı yere başvurmaları gerekmektedir. Dujrurulur. Sınav Fakfilte Bölüm Tarihi Saati Mühendislik Yer BiUmleri 14/5/1973 9.30 Pazartesi Sah Tıp Mikrobiyoloji 15/5/1973 Sah HistolojiEmbriyolojl 15/5A973 Çarsamba Anatomi 16/5/1973 Persembe Fizyoloji 17/5/1973 Persembe Beslenme ve Gıda Bilimleri Ensütüsü 24/5/1973 10.00 Bilim 14.00 Lisan (Basın: 14689/3089) Çok sevgili annemiz Nimetullah BERK Hammefendi'nin cenaze merasimine iştirak eden, çelenk gönderen, telefon, telgraf ve mektupla başsağlığında bulunan, bizza. evimize kadar gelerek acımızı paylaşan başta Sayın ValimİL Vefa Poyraz olmak üzere sayın akraba, dost ve arkatîaşlarınııza ve Florya'yı Güzelleştirme Derneği'ne derin şükranlarımızı sunarız. BEDİA ve SAFA KILIÇLIOGLD «••••••• •••••••ı * Benzeri yapılmamış renkli moda (Cumhuriyet . 3094) YILDIZ SAĞIR VE DİLSİZLER OKULU KORUMA VE YAŞATMA DERNEĞİ Genel Kurul toplantısı 115.1973 Cuma gürni saat 19 da okul toplantı salomında japılacaktır. Sayın üyelertn toplantıya tesrifleri rlca olunur. GÜNDEM: 1 Açıhs, 2 Diran ktrulu seçiml. 3 Yonetim kurulu raporlarının okunanası ve bilânçoların tetklkl. 4 Murakıp raporlarının okunması. 5 Yönetim kunılunun ibrası. 6 Yenl yönetlm ve denetleme kurulu seçlmi. 7 Dilek temlnat ve tenkltler. 8 1630 sayılı kanuna uygun olacak tuzuk değlsikllilnin yapılması. Cumhuriyet 30»» BİLİM VE TEKNtK'in 66. Mayıs sayısı çıktı Bütün bayilerde bulunur. TBTAK * Seks dünyânız •»Hikâyeler vş. Kiralık Daireler Etiler, oto talim sahası karşısmda, kaloriferli, gömme banyolu. Müracaat: Gazete Muhabirleri Yapı Kooperatili Şantiyesi. Cumhuriytt 3100 DOLU.DOPDOLU BİR MECMUA.. GENEL DAĞITIM': tBATEŞ KONGRE 23 Nisan 1973 Pazar günfl saat 10.00 da Demek lokallnde vapılması gereken yıllık normal sene! kurul toplantısı çojunluk saglanmadıgj lcin tüzüfeümüzün 10. maddesine eöro 6 Mayıs 1973 Pazar Künü aynı yer ve saatte yapılacaktır. Duyurulur. 3 Murakabe kurulu raporu o» kunması 4 Yönetlm kurulu, denetlem* kurulu ve haysiyet kurulu «eclmi 5 TüzüSün yenl Demekleı Ka« nununa eöre tanzlml 6 Dilekler. Snrp Kıç Tıbrevanktan l'stisenlcr Dcrneii Yönctim Knrulu Cunıhufl>el JiO» Cumbuivat 30)» 1 Bs. dlvan 3 YBnetlm kurulu poru faaliyet ra
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear