28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTYET 22 fO><5iru 1973 VE dflMMU ĞONPÛU'NIN MÜZ<fl£Niı£ TAH tfîji K A MMWA.î>A lNflMKAKAK İIOİMİNİMKANlFl KAOiMLAIU u & f t AMâ Toz Duman İçinde TALİP APAYDIN . 62 . * BesUr"Vl^ü o «na, «t. 'Ats'aeaer rur'XHoı ben. Harl. pek kıymath oldu atm. Bakıyon n hep c m tnzmet. Yemiyor yediriyorsun. Tabi. Atsn krymatlı ana. Beltne takıh tabancayı yokladı. Başmı sai Gülümsedi hafüçe. Yüzü ışıdı. Hıç eria balım düşündügün yok. Aklın flkrin başka işleırie. îki güğiim pekmez çık'am da ekmege katık edelim dedim, çıknoayacak baksana? N« edeyim? Ben çıksm detem çıkar BHÎ. Atatürk Günlerinde Sosyal Demokrasi Prof. Dr. Muammer AKSOY Bu ytf pek kötü geçecek yılımız. Gene idare edecegiz bUmem. Herkes bizim gibi. Disimizi sıkıp ida. n edecegiz. Fekmezl kaynatınca sen odun işine ba'< gayri. Odunumuz' bari • bol olsun. Kıs soğuk geçiverirse... Bakacağız. Haeer gelln doldurdnğu sepeti zerdali ağa cının altındaki küfeye bosalttı. Murat orada kendikendine oynuyordu. Topraklan kazıyor, bocekleri tutuyor, karıncalan döğüştürüyordu. Gel buraya, dedi. Gtineşe çıkma, gölgede oyna, gel! Yaa, buyda oynuyom. • Olmaz, gün çarpar gel! Koituklarından tutup, kaldırdı. Murat çır pındı, gitmek istemiyortru. Hacer gelin oghınu öptii. Sorira eğilip başmdaki yaraym baktı, epeyce kapahmıştı yara. Gün çarpar kurban oldugum. Bak da~ ha yaran iyi olmadı. Gölgeys bıraktı. Boş sepeti alıp glttl. Murat bir iki bakındı. Demin oynadıgı yere dofru sürünmeye basladı. Altında toprak sıca. cıktı. Mahmut doğrulup aşağılara • baktı tekrar. Sepetı kdnsına unttı: Al şunu boşalt. Ana, aiz yola koyun. Ben tbranim beyle biraz konuşacağım. Niye, ne' korruşacaksın îbrabim lıeyle? Hıç. Şundan büddan. Hıı, şundan bundan! Bi bokluk var ara nıeda emme, dur bakalım ne? Mahmut güldü: Ne olacak? dedi. Ne olabüir? Hadi hadl, anlamıyor belleroe. Yok bir çey, korkraa. Sen işine bak. Ya»U kftdın dikilip kaldı. Arkasmdan bak ti. Yaşlı yüzü endişelerle doluydu. Bir gizli iş yapıyor bunlar emme, nedlr büemiyorum. Allah dogru yoldan •yırmasın. Hacer gelin oevap vennedi. Aklı ermiyor du Mahmudun işlerine. Ama güveniyordu. O ymnlıs yola gitmezdi. Çalışmaya başladılar. Ayşa kadın ak üzümleri iyi göremiyordu. YaprakJarı aça aça bakıyor, bir çingil bile bırakmamaga çaüşıyordu. Molla Mahmut boglann arasından geçti, su yoluna indi. Bağ botan komşulara seiârc verdi. Ibranim beyin bagında sekizon kişı çaüşıyordu. Onlar da bağ bozuyorlardı. Kendisl ak dut agacınin altında, yanını vernıis oturuyordu. Göğsünü bagrını açmıştı. üigara içiyor, yere bakzyor dUşünüyordu. Selâm... Oo aleykümselâm Mahmut. Nerden çık tın böyle. buyur. Geküğme sevinmişti. Bağ boztıyoruz da, bir uğrayım dedün. İyi ettın, otur bakalım. Ne var ne yok? Yan tarafına oturdu. Hiç, haber sende. Yok be, bizde ne haber olacak. Şu lşleri bitireüm de hele... Işler biter ağa. Biz bir yandan derlenip toplanalun. Arkadaşlar hep hazır. Nasıl hazır? Aman ha dışarı bir şey duyulmasın. Yok duyulmaz, tenbih ettik. Simdi ne yapabiliriz? Bir toplanıp konuşalım. Bazı arkadaş. lar senin aramızda olduguna inanmıyorlar. Neden? Zengin adam böyle ışlere girmez diyorlar. Niye? Zengin adamın aklı fikri yok mu? Namusu yok mu? Memleket uçuruına gidiyor, gözümüzü kapayıp oturalım mı? Oturmıyalım. Bir şeyler yapalım. Yapacağız Mahmut. acele etme. Sen biraz heyecanlısın. Genç oldugundan. Silâh zamanında patlayınca vurur oğlum. Zamansız patlarsa, tavşan kaçar. Dur hele, her şeyin sırası var. '" ' r, ,Ne zaa»n bunun sırası aga? Kgınlln • anlattın işte, her yerde çeteler kurulmuş. Millet hazırlanıyor. O zor bir şey değil. Bir günlük iş. Top. larup konuşacağız, yemin edeceğiz, taraam. Ama atıydı silâhıydı. koşumuydu... BurUarı satlamak gerek. Nerden nasıl bulacağız? Çeta kurduic dcmekle kurulmuş olmaz. Eizimkiler hep cıbır adamlar. Bir ipleri, bir kendileri... Onlan yavaş ya^? donatacagız Sagdan soldan, nerden bulursak. Ben bir şeyler düşünüyorum. Dur hele bakalım, zamanı gelecek. Henı Jjimdi iş güç... Millet ununu ügütsün. pek mezini kaynatsin. (Devamı Var) "Memleket ve halk ikinci bir aldatma karşısında kalamaz,, EB j Tarih ve Kamu Huknku önünde: Yeni Türkiye'nin Mânâsu başhklı serinin 6. yansı: Osmanlı împaratorlugu'nda Turk hallanın ve özelllkle üretlci Türk köylüsünün ve esnaunın acıklı durumunu Mustafa Kemal (Atatürk'ün) ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yayın orgaru Hakimiyetl Milliye'nin 5 baş yazısında anlatmağa çalışmış olan Izmir Mebusu Mahmut Esat, 6 ıncı ve 7 inci yazılannda 1921'de Atatürk'ün ve arkadaşlarının mücadelesi sonucu kabul edilen Teşkilâtı Esasiye Kanunu dönemi üzerinde durmaktadır: «Teşkilâtı Esasiye Kanunu» tamarnen halk yönetimıne esas teşkil edebilecek ilk temeli atmı? bulunuyor. Bu kanunla memleketimiz, tarihsel sebepler altında «4 üncü yönetim dönemisni açıyor. Esas Teşkilât Kanununun uygularuna suretini saptayan kanunların yayınlanmasından sonra, memlekette Halk Saltanatına dajranan bir idare kuracaktır. Bu son ufusât ve üreiicîTer hareketinin en bereketli, en zengin meyvesi olan «Esas Teşkilât Kanunu; gelişi güzel bir kanun halinde ortaya atılmış bir eser değildir. Anlamım tarihten ahnış, ve varlığı nedenini, geçmiş yüzyıllann karanlık göfüslerinde sak h İhtilâl Mantık ve Hukuk silsilesi'nden almıştır.... Esas Teşkilât Kanunu, Türkiyelilerin ve özellik le Türk üreticilerin, yuz yülardır siijyn kanlı ve devamlı ihtiiâllerinin ürflnfidür. Türkiyeli halkm üçyüz yıldır döktüğü kanın bedeli olan bu Kanun, yine Türkiyeii firetlcinin salt egeraenlifine dayanan bir hükumet kurmak zorunlugundadır. Kanunun maddelerinden böyle bir arnaç izlemekte olduğu, yorumlamaya muhtaç olmaksızın açık bir surette anlaşılmaktadır. Mesele, bu kanunu uy gulama alanında halkm ve üreticilerin egemenljğini sağlayabilecek bir hâle getirecek olan aynn tıh kanunların çıkarıhnasındadır. Bu kanunlar, Esas Teşkilât Kanununda kabul ediimiş sıstem lerin ulaşması gereken sonuca gö re düzenlenmelı ve özellikle bn yöne çok dikkat olunmahdır. Aksi takdirde, «Esas Teşkilât Kanunu» sözde kalan bir hayal durumuna konulmuş olur. Halkın istekleri tatmin edilmedikçe, vaatlere, islâhatlara, Tanzimatlara rağmen üç asırdır devam edip giden isyan ve ihtilalleri yine sürüp gidecektir. Fakat bilinmelidir ki, memlekete çok pahalıya mâl olmaktadır. Halkın ekonomik ve sosyal çıkarlarını konıyan örgütlenme vücude getirilmcdikçe, bu gerçek devrim (inkılâp), bereketli meyveleri ile halkı mutlu kılmadıkça, Turkiye'U Türk üretici yine zayıf düşecek, memleket hergün bir parça daba ko> pacak, bir parça daha kanayacaktır. Bibnelidir ki ALLAH'IN ESİR OLMAK ÎÇÎN YARATMADIĞI TÜRK ÜRETİCt, Törldye topluluğunun emek dünyasında EFENDİDÎR. BU EN BÜYÜK EFENDÎDİR. (...) Nltekim buE^'TiUPrt""*" btluftan #reti» ci. ancak ye.ancak bu amacın el cı ise, topluluk (camia) siyaseö, halk ekonomisi saltanatl idi. Mahmut Esat (Hâkimiyeti MUlıye 15,11.1921). Siyasal ve Hukuksal Demokrasi Mahmut Esat'm bu yaa serisinin sonuncu makalesinden aktarmalar yapmaya Oaşlamadan önce belirtmek ısteriz ki, onun sadece burjuva sınıfıhın çıkarlarına cevap vermekle suçladıgı batılı demokrasi, 1. Dtinya Savaşından önceki «sosyal obmyan» sadece «siyasaj ve tıuknksal demokrasi» dir. Gelecegini bir kâhin gibi sezinlediği (ve özlediği) Avrupanın arifesinde olduğunu bildirdiği halk hareketi, Sosyal Demokrasi dir; «Millî. detnokratik ılınılı toplumculuk» tur. Birincı Düny'a Savaşından sonra yavaş yavaş, ikinci Dünya Savaşından sonra ise hızla, bütün Batı dünyasına yayılan «demokratik, ılımlı toplumculuk», bütün çalışanUn (halkı), gerçekten hür, refah içinde ve toplumu yalnız siyasal hayatta degil, ekonomik ve başka alanlarda da yöneten devletin hakiki sahipleri mevkiine yükseltmiştir. İşte M. E. Bozkurt, yeni Türkiya için, daha o zamandan bu «gercek demokrasi» yi lstemekte idi. «Yeni Türkiye'nin Mânin» Yazı Serisinin 7. makalesinden: «... Osmanlı împaratorluğu, 7 Asırlık haystmda hiç bir gün mil li devlet olmadı. Belkl devletin ış başında, padişah dahil Dldugu halde bir çok Tiirkler bulundu. Fakat iş başında bir ıkl Türkün bulunması, hattâ daima Türk bulunması, devleti millî denebilecek bir hâle koyabilmek icin kâfl degildi. Milli idarenin, herşeyden önce Türk'ün ekonomik çıkarlannın, ha'kın sosyal danımnmın sağlaiimasiyle ye yine memleket mukadderatının Türk toplnluğu tararından yönetilmesiyle vücude getirılebileceğı şüphesizdir. Osmanlı Tarihi hiç bir safhasında böyle bır idarenin tanığı olmadı. Zaman olur ki saray da padişahtan başka Türk yoktu! (...) Saray ve yardımcılan Türk olduğu sınırlı zamanlarcla bile, Türk topluluğu ekonomik ^niapıı Ue esirler gibi ve asırlarca bir sınıfın hesabına çalıştı (...") Bu dı> rumu, genel ayaklamnalardan sonra yapılan reformlar (islâhatlar), yenileşmeler, Meşrutiyet le ekonomik anlamca Türk top luluğunu iyileşmeya götüremedi. Türk camiası mânen, kazandı, fakat maddeten manevî kazanciyla nispet kaoııi etmeyecek derecede kayb&tti. Hırpalandı ve ezildl. işte bugünkü yeni hareket, buna bir çare bulmak zorunluğundadır. Yoksa, bu cihet ihmâl edilerek dünya* kadar iş yapılmış olsa dahi, yine birşey yapılmış olmaz. JTürk topluluğu kanıyor, asırlardır kanıyor, bu akan kanı durdurmak lâzımdır.» (Haklmiyeti Milliye 16,114921). Bu yazılan ,yaxın değerlendireceğiz! • . " '. Türk Tarihi Türk tarihi, Sarayın ve padişahların eseri değıldir. O, var lığının anlanunı, Türk gücünden Türk ırkının dehasından ve eme ğınden almıştır. Bundan ötürü. bu memleket sultanların bir malikânesi değıl, Türkiyelilerin ve Türk üreticilerin hür nefes Bİmak ıçın barındıkları bir emek diyan, onların öz vatanıdır. Buranın mutlak sahibi, en başta Türk üretici olmak üzere bütün Türkiye halkıdır. Hükümet ve devlet hakkı, yalnız ve yalniz onundur. Esas Teşkilât Kanunu, geçmışe karışan yeni lik ve reformlanmızın üslâhatı mızm) düşüşü gibi düşemez. Çünkü memleket ve halk, ikinci bir aldatılma karşısında kalamaz. Buna maddî ve manevî du rumu müsait değıldir. Böyle bir deneye kalkısanlar, memleketin mukadderatmda kaatil rolUnU oynamış olurlar. Şurasmı da eklemek isterız ki, TUrkiyeliler böyle bir hareketi her zaman cezalandırmaya kadirdirler. Dün yaya efendi olmak için gelen Türk üretici, efendi olarak yaşa yacaktır. Millet egemenliğine dayanan bir yönetim kurmağa muktedir olan 1908 inkılâbı «Ka nunu Esasi»si, bir topluluk ida resi kuramadı. Hele üreticinin idaresini nüfuzlu kılmaktan çok uzak kaldı (...) Sözde memleketin idaresi Meşrutî idi, fakat gerçekte halk ekonomisinin etkenlerı, hiç olmazsa millî ekono mi, devletin genel politikasına egemen değiîdi. Yalnız memleket anlam kazandı. Bu «Kanunu Esasi», halka hakkını aramak için zemini hazırladı. Ve halk, açılmış yoldan yürüyerek bu Mahmut tsat'ın 6. yazjsının fotokopısi yanan bir devlet kurabildi. Bu zorunlu idi. Çünkü yayınlanan «Kanunu Esasiunin merbut olduğu sistem, hâlâ bugün dünyanın her yerinde oldugu gibi sınıt idaresini vücude getirebilmek kaabilıyetinden başka bir rütelige sahıp degildir. Avrupa'da burjuvalar, soylulan devirerek yönetimi ellerine aldılar ve kendi haklannı bizzat elde ettiler. Bu bir topluluk (camla) hüKümeti değil, bir sınıf idaresi idi. İsviçre gibi sosj*al ve ekp nomik örgütlenmesl, genis ve Anayasası başka nitelikte olan bır ıki memleket mUstesna olmak üzere, öteki Batı devietleri yine bu sistemı katrui etmişler dir. Avrupa bugün bir halk hareketinin" arefestado bulunuyor. O zaman belkı topluluk ekonomik sıyasetine inkılâp edecektir. Saray ve Halk Esas Teşkilât Kanunumuzdan Bundan ötürü «Meşrutiyet Mİ önceki Meşrutiyeı. şistemimız, sakı», sarayın elinden yönetimi sınıf idaresiyle başta padişah olmak üzere memleketımizin tanı alarak halka vermek ve üretici yi egemen kılmak olacakü. Ola madığı bir rmrjııva sınıfl tesisi madı. Ve herhalde hareketinin ne doğru gidiyordu. Halkm mad anlamını tarihten, fakat askını dî ve manevî çıkan yine perişan en fazia miktarda Büyük Ke idi. Halk hükmetmiyor, hükrnemai'ın ihtilâl kitaplarından i diliyordu. Devletin hukukî nitcçen 1908 inkılâbı memlekette an liği «Padişahlı Meşrutiyet Salcak bir smıf idaresi esasına da tanatı» Idi. Memleketin ' ihtiya. günkü idareje ulaştı. «Kanunu Esasi», anlamını Avrupa Burjuva thtılalınden alıyordu. TUr kiye'de uygulanmak istenen bu kanunun tarihi, Avrupa'da idj! Yâni sebepleri, Avrupa'daki «Burjuva Hareketiyle», bu bur juvalaıin elaonomik ve sosyal durumlan ila ieah olunabilirdı. Oysa bizde, «burjuva» namiyle ekonomik çıkarlan bellt olmuş ve sosyal bir sınıf olarak ayrılmış, halk ile soylular arasında orta bir sınf yoktu! Soylular bile yoktu. Türkiye'de, halk ve saray vardı. Sarayın yardımcıları ve taşra mütegallibeleri dahi halkın içınden yetışen ve yalnız saraya âlet ve araç olan bir güçten başka bir şey degildi. Herşey sarayın elinde ve hükmünde idi. MALKOÇOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞLU SÜPHELİ ZAFER VEFATLAR İÇİN Kıymetli hocalar ve duahanlardan mütpşekkil cenaze merasim ekibimiz bir te. lefonla emrinizdedir. Gszete illnı ve umum muamelât için ayrı ücret aıınmaz. Cenaze ışleriru ı$let. memiz deruhte eder. Acı günlerinizi paylaşırız. TEL472006 İslâm Cenaze İşleri NOT: Bütün muameıeler işletmeye ait olmak Uzere yurt ıçı, yurt dışs yurt dışından vurda cenaze nakıı yapüır. GUnün her saatinde emrinizdedir. YARIN : TÜRKİYE ESİRLİK KABUL ETMİYOR DİŞİ BOND (Çiçek Reklâm: 1621/9632) MENKCL SATIŞ İLANI Istanbul 4'üncü tcra Memurlutttndam Dosya No: 872 / 6654 Mahcuz olup satılmasına karar verilen 12.250 lira deferinde 6Adet siyah sarı kumaş kaplı koltuk, 1 Adet kütüphane, 1 adet yazı hane döner koltuğu, 1 Adet yazıhane ve 3 Adet kare şekilli sehpanın birinci satışi 26.11.973 günü saat 12.00 12.30 arası cağaloglu Divan yolu Caddesi Er Çevik Işhanı kat: 2 No: 203'de satılacaktır. O gün verilecek bedel mu hammen kıymetin " > 75'ini M bulmassa ikinci satışi 27. 11.1973 günü aynı yer ve aynı saatte yapılarak en çok artırana peşin para ile ihale edilecektir. İhale dellali ye karar resmi pullann ahcıya ait olup isteklilerin bel li gün ve saatte mahallinde ki bulunacak> memurumuza mUracaatlan 114n olunur. (Basın: 7925 9639) OOİCAE. 1CA9JUENBBÜBİM» GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear