26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 2 Kasım 1973 edi yıl örvce idi, beş on arkadaş, geçen ay yitirdiğimiz Cevat Şakir'in yaş gür.ünü kutlamak üzere topluca Istanbul'dan katkıp önce îzmire, oradan da rahraetli tfostumuzu alarak dogruca Bodrum'a yollandık. Cevat Şakir hasia idi o gin, nezlesi vardı: ama biz bu doğum gününü kutlama törenini Bodrum'dan başka yerde, diyelim îzmir'de yapmayı düşünemezdik. Bir bakıma onu yaratan, bir bakıma onun yarattığı BocTrum olmadan, sanki işimizi üstün körü. baştan savma, ya da eksik, hatlâ zamansız görmüş olacaktık. Evet, «zaman» riediğimiz duygu, başka hiç bir örnekte «ver» iie bunea kaynaşmış bulunamazdı: Cevat Şakir ile Bodrum işte böylesine birarada düşünülür, birbirlerini tümier durumda idüer. Belli bir yer iie bunca birlikte anırnsanır başka bir ad bulmak sanırıra çok güçtür. Cevat Şakir, Bodrum'un «zaman>ı idi bizce. Y Olaylar ve gorüşler KENDÎ TOPRAĞ1MIZ Melih Cevdet ANDAY vaçın sevincinden başka ne ile açıklanabüir! Yunus Emre, cennet için Tanrısma, «Isteyene ver sen onu / Bana seni gerek seni» dernemış miydi? Bu sürgün yerini bir kale zmdanı olarak düşünenler, büyük kentte, kendi cennetlerinde yaşavadursunlar, Cevat Şakir sürgün yerine vurulmuştu artık. «Mavi Sürgün»de Bodrum'u, Bodrum kıyılarını, denizini, denizin rengini, günün ve gecenin bütün saatleri içinde, en ince ayrıntıları ile anlatırken, kimi gün tek başına bir sandala atlayıp hiç bilmerîîği küçük koylara gittiği ve o koyların güzelüği karşısmda yapayalnız ağladığını yazar. İşte onun yaşamında her şey, doğanın birden bulunuvermiş, bir anda karşılaşılmış, herkese nasip olraayan. ancak sevgiliye açılan. bu caniı yüzü ile başlar. Artık Cevat Şakir, co?kun bir sevdalı gibi. hem yaratılan, hem yaratan olacaktır. «Bir bakıma onun yarattığı» Bodrum'un öyküsü ile, sanatçının serüveni atbaşı koşacaktır. Dışardan getırttiği nice bitki tohumunu, küçük saksılarda, görülmemiş bir gözetim ve özenle. nerdeyse ninni söyliyerek büyütür, fidanlanm, çiçeklerini Bodruıtı'un toprağına aktarır. Gün olur, fsrtınalar bunca emeği silip süpürür, ama umutsuzluğa kapılmaz o. yeniden başlar işine. Cennetini kuracaktır çünkü. Onda benim gördtığum en belirgin tutku. «can» dediğimiz şeye karşı olan derin sevgi idi. Öyle ki, insanlar, insanlârm karakterleri, bütün o sürgün yaşimı bovunca onu çokça oyalamamıştır sanıyorum. Yoksa bir sürgün için, herkeslerin uzaktan korkarak baktıkları bir sürgün yeri kim bilir ne tuzaklar kurardı! Cevat Şakir ise. bir kum tanesinin güzelliğinden, bir tohumun toprak alündaki kımıltısmdan, bir fidanm gelecegini düşlemenin büyüsünden sarhoş olarak kendini uzak tutmuştu bu tuzaklardan. Toprak ana ve deniz korumustu or.u. Bir bakıma yeni Türkiye'nin niteliğini açıklayan en belirgin örneklerden biridir, Cevat Şakir. Işi bitti sanılan, umut kesilmiş bir ülkede «inanmak» nasıi bir tansık (mucize) yarattı ise, o da sürgününü öylece cennete çevirir. Cezasını bağışladıklarmda anlaşnır ki. Cevat Şakir onca yıl hiç de ceza çekmemiştir orada, tersine olarak mutlulugunu ve kişiliğinl bulmuştur. Aynlmaz oradan. Öyle ki, yeni kişiliğini tanıdıkça, bu kişiliğin toprak ve su ile nasıl kaynaştığsnı anladıkça, sanki kertdi tarıhini yeniden kurmak. kendi adır.ı yeniden koymak hevesine kapılır ve «Halikarnas BahKçısı» olarak, taşı topragı i!e geçmişe doğru yola çıkar. Bakarşınız ki, sürgünün zincirleri, Anadolu ilkçağının kimsesiz yollarmda şangırdayıp duruyor. Yunan ilkçajı, Yunan mitolojisi, aydmlanmız arasında ona gelinceye değin epey meraklı bulmuştu kuşkusuz; nitekim Cevat Şakir de bu kaynakla daha Londra'da eski uygarlıkları okurken ilişki kurmuştu elbet. Ama «Halikarnas Balıkçısı»rın eski Anadolu üstüne konuşmasına değin bu konuda görülen durum ile. onun yaklaşımı arasında büyük bir anlayış ve tutum ayrımı vardır. Ondan öncekiler içtn eski Yunan uygarlıçı, Yunan mitolojisi, entellektüel bir uğraş, bir Batılı olma hevesi. bir edebiyatı süsleme aracı. i?terseniz bir bilgi taslamacfan başka bir şey değildi. Öyle olduğu için de kültürümüzde birai acaip. neye yaradıfiı, neye yarayacağı belli olmayan bir ek olarak kalmıştır. Oysa Halikarnas Balıkçısı, bize onun toprağımız gibi. denizimiz gibi, lohumumuz. bitkimiz, çiçeğimiz gibi bir şej olduğunu gösterdi. önce şuna takılmıştı aklı: Bu güzel kenti, Hodos şövalyelerinin taktığı adla, Petrum adı ile anmakta bir sakmca görmüyoruz da, eski ve Anadolulu ad'. olan Halikarnassos'u yadırg:yoruz... X;çin? Eski Halikarnassos ile bir ilişiğimiz yoksa, sanki Rodos şövalyeleri ile var mı? Üstelik bizim eski Halikarnassos V.e ilişkimiz hiç kuşku?uz bütün diinya uluslarından daha fazla idi. Batı için, onlarca ancak seçilmiş bir kültür temeli olan bu uygarlık, bizim yurdumuzun topraklarında yatıyordu ve yeni Türkiye Doğu uygarlığından Batı uygarlığ:na geçme istemi içinde idi. Haber Sanatı abıâlide mu.habirlik eskiden küçümsenen bir görevdi. Yayın müdüılüğü, köşe yazarlığı, temsilcilik ıöpurtai yazarlığı gibi daha parlak göıünen yerler makbuldü Şimdi bu değer yargısı eskimiştir Gazetecihğin temeu haberdir. Haberi de nıuhabır verir. Haber yazmak çoğu zaman kolay bir iş sarulır. Oysa işin içyüzü sanüuığı gibi değildir. Bazen bir haberde bir kitap dolusu gerçek yer alabilir. Üçbeş gün önce bir avukat arkadaşım teıefon edio: Ben avukatım ama, dedi, sizin gazetede bugüiı çıkan haberi çok beğendim. Arkadaşımm çok beğendiği haber, Doğan Katjrcıoğlu' nun «Silâh kaçakçıhğı davasımla savunma avukatlarının sayısı sanıklardan fazla» başhğını taşıyordu ve serçek gazetecilik ne demekur? sorusuna cevap vere'oılecek türdendi. Belki gözden kaçmıştır diye köşeme aiıyorum: «Istanbul Sıkıyönetim Komutanlıği Askeri Savcısı Hâkim l'arhay Süleyman Vıldıran tarafından soruşturma. sı yapı lan büyük silâh kaçakçıbğı davasına dün 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesinde başlanmıştır. 26 sanık hakkında aylardan beri soruşturma yapan Askerî Savcı ancak onaltı sanığın yakalandığını diğerlerinin bulunamadığını büdirnııştir. CLZAI.AR Türkiye'ye defalarca silâh sokmaktan haklannda ko: vuşturma açılan bazı sanıklar cin Askerî Savcı toplam 300 yıla kadar varan ağır hapis ce7.,.sı istemektedir. Askeri Savcı Hâkim Yarbay Süleyman i'ıld.ran çcnellikle sanıklar için beş ilâ 36 yıl arasında ajır hapis cezası talep etmektedir. Kaçakçılık olavlarının sanıklar tarafından defalarca tekrarlandıjjı ileri sürüldiiğünden bir ssnığın cezası 300 yıla yaklaşmuktadır SAMKLAR Duruşma V'arpcı Deniz Hâkim Binbaşı Harcdi öncülofjlu'nuıı yaptığı yoklamada şu sanıklar hazır bulunmıışlardır: Muhammet Akif Çubukçu. Zihni İpek, Hacı Mirza. Süleyman Abdullahoğlu, Süleyman Şevket Yavuz. Nusret Demir, .Mehmet Cantaş. Ali Bezal, Mustafa Mirza Sefeı Bezal. Fahri Bank. Ömer Mirza, NaU Aras, Bayram Ali Yenigün. Hüseyin l ğurlu. Tutuklu olan on altı sanıktan on besinin hazır bulunduçu durusmada bulunmayan tutuklu sanık Mustata L'gurlu'nun hasta olduğu bildirilmiştir. Czun süreden beri devam eden soruşturma sonunda polis tarafından bir türlü vakalanamayan ve haklarında gıyabi tutuklama kararı verilen bu davanın firarda sanıkları şunlardır: Hayrettin iaçcı, Necmettin Karadeniz, Nurettin Ormancı, Fahrettin Soysal, Sabri L'ğurlu, Süleyman tnan. Doğan Yunucuoçlu, Ali Seni, Abuzer Uğurlu, Faruk Mahmutoflu. KALABALIK Kaçakçılık davasına, avukat ve sanık vakınlarının çokluğu nedeniyle «Bomba Ulayları Davası» nın görüldüğü büyük duruşma salonunda baslanmıstır. Aynı çün duruşraaları devam eden «256 sanıklı THKP ve C. Davası» nda sanıkları iki avukat. »THKP ve Cephesl Çukurova Ke«imi Davası» nda 38 sanığı 1 avukat temsil ederken «Büyük Silâh Kaçakçıhğı Davası» nda tutuklu bnlunan 16 sanjfin ikişer avukat tarafından temsil edilmesi dikkati çekmiştir. Avukat çokluğundan. çörcvliler. duruşma salonunda bulunan boş sanık sandalveleriııi avnkatlara vermek zorunda kalmışlardır. Kaçakçılık sanıklannın avukat ve vakınlarının özel otomobilleriyle gelmeleri, otoparkın dolup taşmasına sehep olmustur. Sanık vakınlarının ve dinleyicilerinin çoklninndan duruşma salonunda boş sandalye kalmamıstır. Askerî Savcılar, bu davanın Sıkıyönetimce açılan en büyük dava oldujunu belirtmislerdir.» • Çehov demiş ki: Bir hikâyede sandalyenin rolü yoksa, o hikâyede sandalyeden söz açmak fuzulidir. inı kural J ^ ^ u ^ a a f r k e n de geçerlidir. «ve yukarıî haber bu bswRBIÇ'«z bulunur bir örne(ttir,ı't>\f*\f B Öz Yurdunu Bulan:: Cevat Şakir'in bu çok önemli konudaki tutumu da, işte yine yeni Türkiye'nin niteliklerino*en birini simgeler. Biz Batı için uygarlık düşmanı idik. Batılı romantiklerin ülküleştirdikleri eski Atina hayranhğı, Batılı kapitalisilerin elin<i*. Türklere karsı bir emperyalizm silâhma dönüşmüştü. Yunanlılara bizi hedef olarak gösteriyorlardı. Oyun o kadar beüidir ki. aynı Batı, çok büyük uygarlıkların beşiji olan Hindistan'da ve Mısır'da, hiç de uygarca davranmamış, o eşsiz uygarlıkların çocuklanna görülmemiş zulümlerde bulunmuştu. üstelik, Haükarnas Balıkçısmm engin bilgisi ile ortaya koycfuüu ve en yeni bulgularla da anlaşıldısı gibi, Yunan tansığı denen olay, eski Anadolu uycarlıklannın bir ürür.ü idi. Dahası, Batı ülkelerinin, uzak bulunduklan bu topraklardaki uyçarlıklara sahip çıkmaları, bizi kendi toprağımızdakilere niçin yabancı kılsındı? Unulmamalı ki, bizim çocuklarımız da içlerinde olmak üzere, bütün dünyada bu eski uygarlıkları öğrenmek istiyenler. tarihin garip bir cilvesi ile, o Batı ülkelerine gidiyorlardı. Demek ki tarihini kurmak, davanacağı uygarlıkları seçmek. her ulusun kervdine kalmış bir benimseme i.şidir. Bize gelince. kendi topraâımızdaki uygarlıkları. diyelim kuzey kökenli bir îngiliz'e bırakıp da burada bir yabancı gibi mi oturacnktık? Sürgürvünde, bütün kalıntıları ve masa'ları ile kendi öz yurdunu bulan Cevat Şakir, bovlece tarihin derinliklerinden gelerek. diline, halkına, kültürüne sahip çıkarak. yeni Türk insanının türkülerini çağırmaya başlariı. Artık o, kendini bulduğu ölçürfe bütün insanlığa açılmış, geleçek dünyanıri hamuruna katkısını sunmuş bir yaratıcıdır. Homeros'tan ona değin bir bütündür artık Anadolu. Yolcuiuk sırasmda, onun bence en ftnemü yapıtlannd'an olan «Mavi Sürgün»ü düşünüyordum; bu düşür.cem, biz Bodrum'a yaklaştıkça, nerdeyse heyecana benzer bir duygu ile yoğurjaşmaya başlamıştı. Yıllar önce bir sürgün olarak, jandarmalann arasında gelmişti oraya Cevat Şakir. Zamanm nice amlan car> sızlaştırdığını, bir geçmişi tüm geçmişin içine gömdüğünü unutacak değildim elbet, ama nedense bu anının onda hep canlı kalmış o'.duğu İnancı ile Cevat Şakir'i gözlüyordum. Nitekim 1 indiğimiz otelin üst katında kurulan. sofram .za. onu baş köşeye yerleştirerek oturup da, «Buraya ilk gelişinizi anlatır mısınız?» diye sorunca, sanki bize bu anısını ayrıntıları ile sunacakmı.ş gibi ayağa kalktı, konuşurken çok kez yaptığı gibi, iki kolunu öne uzatıp sallayarak, «Öyle geidik işte!» dedi ve hafif hafif ağlamaya baçladı. Bu. göz yaşlarında, geçmiş bir üzüntünün dirildiğinj görmeye kalkmak boşuna idi; daha çok eski bir sevginin güzelliğinden kaynıyordu o yaşlar. Sürgün yerini sevmiş olan bu eşsiz adamdan, başka türlüsü çıkabilir miydi? Yukarıda, «bir bakıma onu yaratan» sözünü boşuna kullanmadığımı sanıyorum; sürgün yerini tarnmadan önce, bir öykücü ve ressam olarak Istanbulda yaşayan Cevat Şakir, sanki yazgısının ona hazırladığı coşkun, mutlu, yaratıcı bir yaşaır.a ayak basıyordu Bodrum'da. Daha ilk günü, kaymakamdan kent içinde özgür olduğu müjdesini almca, çarçabuk buluverdiği evde, kuyudan sular çekip çekip maita taşlarım 5'ikamaya başlaması, esinini bulmuş bir ozanın, tanrısının sesini duymuş bir yal İnanmak ÖPRÜ KÖPRÜDEN GEÇTİNİZ Mİ? OKTAY AKBAL Evet Hayır GüvenJik Mahkemelerinin JNiteJiği Kamu hukukunda, kurulan bir mahkemenin niteliği bakacağı suçlarla kuruluş amaçlarına göre değerlendirilir. înceleme konusu mahkemelerin han gi amaçla kurulduğunu ve niteliğini saptayabilmek için önce haagi suçlara bakacağını lncelemek gerekmektedir. Dev let Güvenlik Mahkemelerinin bakacağı suçlar yasanın 9. mad desinde gösterilmiştir. Bu malı kemeler, Türk Ceza Yasasında yazılı devlet idaresine. kamu düzenine, kamu güvenliğine, kamu selâmetine, adliyeye, özgürlükiere karşı işlenen suçiara ofaz Köprüsünü açtık. Esnete esnete açtık! Asya'dan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar. Avrupa'dan UNÎCEP'ciler, Danny Kaye ve çocuklar yürüdüler birbirlerine doğru. Asya ile Avrupa'nm tam orta yerinde buluşacaklardı. Olınadı. buluşma gerçekleştirilemedi. Danny Kaye kaybolmuş kalabalıkta. sayın Korutürk yitip gitmiş halk coşkusu ortasında. Derken metrekareye beş insanm ağırlıgı binince başlaT.ış mı köprü esnemeye. daha doğrusu titremeye! Bu kez anons!arla halkı boşaltmışlar köpriinün üzertnden. Dünyanın dördüncü, Avrupa'nır. birincisi de olsa bu denli agırlığı çekemezdi elbet köprümüz... B D. GÜVENLİK MAHKEMELERİ, YASANIN YASAKLADIĞI TÜRDE «ÖZEL, SİYASAL VE OLAĞANÜSTÜ» NİTELİK TAŞIMAKTADIR Av. Halit ÇELENK sızdır. Ayni hukuk egitimini gören, yabancı ülkelerde bu tür mahkemeler bulunmadığına göre bir uzmanlık çalışması yapma olanaği da bulunmayan hâkimlerimiz arasında haklı bir tercihin »ö£tkoi4sıfJUIfcna^(hj|i açıktır. Eğer «Bu tjfejnhkaailer deraok fatîk JlüfefflP^ine^m ötfeki "fllkelerde vardır. Yurdumuzda da kurulsun» deniliyorsa bu düşünce de sağlam bir dayanaktan yoksun bulunmaktadır. B.M. Meclisi göriişmelerinde de açıklandığı gibi demokratik rejimlerde siyasal suçlara bakmakla görevli siyasal mahkemeler yoktur. Buna tek ömek olarak gösterilebilecek Fransa'da böyle bir mahkeme önce faşist Mareşal Peten tarafından daha sonra da Otoriter bir rejime egilimli General De Gaulle tarafından kararname ile kurulmuş bu tür mshkenıeler, kamuoyunda büyük tepkilerle karşılanmış ve kararname Fransız Danıştayınca iptal edilmiştir. Görülüyor ki ileri sürülebilecek bu gerekçeler kurulan yeni mahke melerin, kuruluş nedenlerini açık layabilmekten uzaktır. Bütıin bunlar Devlet Güvenlik Mahkemelerinin siyasal niteliği ve siyasal amaçlarla kurulduğu hususunda kuşku bırakmamaktadır. Ceza Usul hukuku açısından da bakılınca bu mahkemeler «Olağanüstü Mahkemeler» olmak tan başka türlü rutelendirilemez. Sayın Erem «Olağanüstü Mahkeme, mevcut olağan bir mahkemeye itimat etmemek veya belirli maksatlara uygun bir mahkeme kurmak ihtiyacından doğar» demektedir. fCeza üsülü Hukuku. 1970. s.: 94) Devlet Güvenlik Mahkemeleri yasasının kabulünde, mevcut yenel mahkemelere güvensizliğin etken olduğu basında ve Meclisi gbrüşmelerinde ys yasanın kabulü için bafBrTıaklı ve inandıncı bir neden de gösterilememesi bu düşünceyi dogrulamaktadır. Öte yadan bu mah kemelerin yasada gösterilefl belli suçlan işleyenleri yargılamak amacı ile kurulduğu da gözönüne alınırsa, yeni yargı organlanmn olağanüstü yargı yerleri niteliğinde olduğu anlaşılır. Oysa Anayasamiz bu tür olağanüstü yargı yerlerinin kurulmasını yasaklamıştır. (M: 32) Hele açıhş konuşmalanmn da agırlığı bininee tümünün üstüne! TV'de dinlemişsinizdir. Bay Atabey, Bay Ok. Bay Talu. Bay Tekinel'in o bitmez tükenmez sözlerine dayanmak güçtü doğrusu! Siyasal miting alanında mı sandılar kendüerini AP'li «müstafi» Bakanlar? ICapnü DBiaireMnyapıtıynaş^ şimdi isteyenler de isteTtıeyenler de:kr3priMefr g*ç*ee*fertfiiş.= Gerekli gereksiz kötil edebiyat örneği cümleler «Demirel hükümetlerinin unutulmaz ve cesur rolleri». «ileri, hep ileri, daha ileri» gibi. TV'de bu sözleri dinleyen bir dost «Aman fazla ileri gitme Ok Bey, denize düşersin» deraekten kendini alamadı! Esneyerek, esneterek, bizler de TV karşısmda bütün bu parti politikacılığı sözlerine gülerek, kızarak. yüzbinlerce insanın köprü üzerine birikmesinden yüreğimiz ağzimıza gelerek açtık Boğaz Köprüsünü. iki kıt'ayı bağladık birbirine... Motorlar insan taşıdı Sirkeci'den, Dolmabahçe'den ordan burdan. İste Köprü bu, başlar havada, gözler ilerde, çoluk. çocuk. kadın, erkek, genç, yaşlı bir «köprü bayramı» geçirdik birlikte. Ellinci yıl kutlamasına «köprü bayramı» denilse yeridir! Çünkü Cumhuriyet'in 50. jnlı pek öyle büytik coşkularla kutlanmadı. Bayraklar asıldı, ışıklar jakıldı, geçitler yapıldı, hepsi o kadar! «Ak günler» müjdecisi Ecevit daha işbaşmda değil. Gereksiz gecikmeler, geciktirmeler. CHP iktidarmm kurulmasuıı, ortaya çıkmasını önlemek isteyenler var sanki! Nedir. nedendir bilinmez. Bir takım parti başkanlarının ağzmda acayip sözler: «MİT konusunda aynı görüşto degiliz», yok «önemli görüş ayrılıklanmız var». Yok «sag partiler birleşmeli»!.. Böyle diyenlere «birleşmeyin» diyen mi var, Bay Bozbeyli bunca «birleşme» yanlısıysa kapatsm partisini katılsm Demirel'in partisine, sağ cepheyi iktidara getirsin! Hayır ille kendisi lider olacak, sağ cepheyi o kuracak!... . Sabah vapurla köprünün altuıdan gecerken baktım. Tek tük otomobiller gidip geliyor. yürüyenler de var. Yolcular konuşuyorlardı bir gün önceki «esneme» konusunu... Sonra da Demirel mi yaptı, mület mi yaptı, Ecevit geçer mi, geçmez mi? sözleri!... Bugünlerde herkesin aklı fikri köprüde. Bir yaşlı yakınıyor: «tnönü'yü davet etmeliydiler». Başka biri «Ecevit de Demirel de gelmedi» diyor... Yorumluyorlar. Erbakan niye bayramda Istanbul'daymış! Neler geçmiyor halkın aklmdan. Gerçek dışı gibi gelen, ama aacık üzerinde durunca doğru diyeceğiniz şeyler. Gazetede okuyorum Ecevit, Ok'a kutlama telgrafı çekmiş: «Sizi ve büyük eserin meydana getirilmesinde hizmeti geçenleri kutîarım» diye. Daha ne isterler? Bir hizraetin ille de karşıhğı beklenmez. Böyle olsa CHP. bu devletin kurucusu, bütün bu ujgar toplumun yapıcısuam diye her an nherşeyi bana borçlusunuz» mu d!yecek? Her iktidar birşeyler yapar, yapacaktır, tnönü'den de, Menderes'ten de, Demirel'den de bir takım yapıtlar kalacak yarına, iyi kötü anılar. Bütün bunlann hesabuu yannki kuşaklar yapacak... Köprü orada, bekliyor bizleri. Otobüslerle, dolmuşlarla, taksilerle, özel taşıtlarla, onlar da olmazsa yürüye yürüye geçin bir gün. Bir daha esnemez korkmayın! Hem n3 çıkar bir iki esnemeyle, yıllardır toplumca esneyip durduk bir şey mi oldu? g ı u i y a s a l • u ı la r a fe ve s ı % ama savunma hakkınm kısıtlanmasınm zararları karşılanamaz. Öte yandan mahkemenin inzibatının hangi hallerde bozulmuş sa yılacağı veya sayılmayacağınm saptanması da ayrı bir sorundur. Bunu kim takdir edecektir? Bu takdirin ölçüsü ne olacaktır? Böy Je bir takdirin her zaman objektif ölçülere uygun olarak kul lanılabiieceği şüphelidir. Bu ölçüler yanlış, subjektif ya da bir müdafii müdafaa yerinden uzak laştırmak amacıyla kuUanılırsa sanıgın savunma hakkı yaralanmayacak mıdır? Bu hallerde sanık yeni bir müdafii bulmak zorunda kalacagına göre bu, kişinin müdafii seçme hakkına bir teca vuz olmayacak mıdır? Yine^bilin dff gibi sanık mahkemenin bhfc si}Iesıdir,ama müdafı avukatm yoktur. Yasa, mahkeniehin süjesi olan sanık hakkında uygu ladığı davadan uzaklaştırma işle mini müdafie de uygulamakta ve sanık ile müdafii aynı statü içine koymaktadır. Bu da hükmün savunmaya yöneldiğini ve savunma hakkını yaraladığını göstermektedir. Görülüyor ki bu hüküm uygulamada savunma hakkının kısıtlanmasma yol açabilecek bir hükümdür. yasHamaçlarla nılan hükme göre bu yargı organlarınm görev alanının «:iyasal suçlar» olduğu kuşkusuzdur. Bazı hallerde Dernekler Yasası, toplantı ve gösteri yurüyüşleri yasası, toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt yasası ile ateşli silâhlar yasasında yazılı suçlara bile bu mahkemeler bakacaktır. Yasada Devlet Güvenlik Mahkemelerine verılen görevler, yeni kurulan bu yargı organlanmn siyasal amaçlarla kurulduğunu ve siyasal nitelik tasıdığını açık olarak göstermektedir. || Dr. H Cinsel Yaşam 2. Baskısı da tükenmek üzere Bu tür kitap dünyada ilk kez yayırüandı. Öğretici ve eğitici 140'dan fazla resim Cinsel Yaşamın tüm yönleri gerçek fotofraflarla sunulmuştur. 150 sayfa büyük boy 25. TL. MtLLİYET DAÖITIM ödemeli jsteme adresi: P.K. 60 Beyoğlu • İSTANBUL Cumhuriyet 8969 Savunma Hakkı Yasanın 27. maddesıne göre «Mahkeme Başkanı, duruşmanın inzibatıru bozan sanığı veya mü dafii o günkü duruşmanm tamamma çıkmamak üzere, duruşma salonundan çıkartır. Duruşma salonundan çıkartılan sanık veya müdafiin, bundan sonraki oturumlarda da duruşmanın inzıbatını bozmakta israr etmeleri halinde, bir daha aynı dava ile ilgili duruşmalara katılmamalarına da karar verebilir.» Duruşmanın inzibatı kuşkusuz önemiidir. Ama vazgeçiimezliği ve kutsallığı tartışmasız savunma hakkı mahkemenin inzibatm dan daha önemlidir. Mahkemenin inzibatınm bozulması, düzeltılmesi mümkün bir haldir; Hâkimin Reddi Yasanın 25. maddesıne göre, «Devlet Güvenlik Mahkemesinin başkan ve üyelerinin reddine dair i.temler, Kunıla katılan hâkimlerde değişiklik yapılmaksızın bu mahkemece incelenir. İstemin reddine ılişkin karariar aleyhine itiraz edilemez. Ancak esas hükümle birlikte temyiz olunabilir» Usul yasalarımızda ilk kez rast lanan bu büküm de Yargılama Usulü Hukukuna aykırıdır. Bu konuda usul hukukunda kabul edilmiş olan kural, reddolunan hâkimin red istemini inceleyeme mesi, bu hâkim bir kurul üyesi ise inceleme esnasında kunıla ka tılamaması yolundadır. Genel ce za yargılama usulü yasası reddolunan hâkimin, red istemini inceleyemiyeceğini kabul etmiştir. Reddedilen bir hâkimin ken di hakkında ki red isteminin yerinde olup olmadığmı incelemesi yanlış ve insan tabiatına aykın olduğu gibi bu yolla veriiecek bi r kararın taraflan doyurması da olanaksızdır. Öte yandan red isteminin reddine ilişkin kararm kesin olması ve bu karara karşı itiraz yolunun kapatılması da çok sakıncalıdır. Her ne kadar bu karar aleyhine son hüküm rle birlikte Yargıtaya baş vurulabilecek ise de bunun olumsuz yönleri meydandadır. Da vanın devamı süresince taraflar tedirgin olacak ve adalete olan güvenlerini yitireceklerdir. Oysa adaletin amaçlanndan birisi de taraflan tatmin etmektedir. Öte yandan Yargıtay red istemini haklı görerek kararı bozduğu takdide son hükme kadar yapı lan işlemlerın hukuksal yönden geçerliliği kuşkulu bir hal alacak ve çözülmesi güç bir sorun haline gelecektir. Sayın Erem'e göre; «... Red talebine rağmen duruşmaya devam olun ması ve bilhassa hüküm verilme si usulsüzdür.» (Ayru eser. s. 111). •j •«««" Neden Yeni Mahkemeler? Günümüze kadar genel mahkemeler tarafından görülen bu tür davaların. genel mahkemelerden alınarak «özel ve olağanüstü» nitelikteki yargı organlarına verilmesinin amacı ve gerekçesi nedir? Denilebilir ki bu davaların ivedilikle sonuçlandınlması istenmektedir. Eğer amaç bu ise, böyle bir amaç genel mahkeme lerde uygulanan ceza yargılama usulü yasasına eklenecek hükümlerle gerçekleştirilebiiir. Nitekim yasanın B. M. Meciisinde göriişülmesi sırasında bu yönde blr değişiklik önerisi getirilmiş ama bu öneri reddedılmiştir. O halde amaan bu olmadığı anlaşılmaktadır. Ya da çöyle denebilir: Toplumumuzda yeni suçlar işlenmek tedir, bu suçlar devlet güvenliğini tehlikeye duşürmektedir, bu suçlan işleyenleri yargılamak üzere yeni mahkemelere gerek vardır Bu gerekçe de yerinde değüdir. Çünkü son zamanlarda işlenen ve anarşik eylemler denilen suçlar ceza yasamızda zaten mevcut olduğu gibi, bu eylemlerin müeyyideleri de yine yasada gösterilmiştir. Demek ki «yeni suçlar» söz konusu degüdir Nitekim Sı kıyönetim Askeri Mahkemeleri sözü geçen eylemleri yürürlükteki yasalara göre yargıiamışlar ve yargılamaktadırlar 1882 yıhndan beri bu tür eylemlerin meydana geldiği Fransa'da bun ları yargılamak üzere öze] mahkemeler kurulmamış, bu suçîar genel mahkemelerde yargılanmıştır. öte yandan bu dâvâlarm görülmesinde bir uzmanlık aranıyorsa. uzman yargı organlan isteniyorsa. Devlet Güvenlik Mahkemelerine atanan ve atanacak olan hâkimlerin genel mahkemelerde görevli hâkimlere göre daha uzman ya da daha yetenekli olduklarını iddia etmek olanakAvukat Nilüfer ÜNSAL i 1e Avukat Turgay ÜNAL evlendiler Beyoglu 1.11.1973 c o 5 s T:C: ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ I Müfettiş Muavinliği Seçme Sınavı 1 Bankamız Teftiş Kuruluna 30 yaşını aşmamış ve askerlikle ilgisi bulunmayan Siyasal Bilgiler, İktisat, Hukuk, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (İdari îlimler Fakülteleriyle), Iktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi veya bunlann yabancı memleketlerdeki muadillerinden mezun olanlar arasmda MÜFETTİŞ MUAVÎNLİĞ1 giriş smâvı açılacaktır. 2 Yazdı smavlar Ankara'da Genel Müdürlük'te, tstanbul (Karaköy) ve İzmir Şubelerimizde 12, 13 ve 14 kasun 1973 tarihlerinde yapılacaktır. 3 Sınava katılmak isteyenler, smava girebibne sartları, göndermeleri gereken belgeler. smav konulan, yabancı memlekeüere meslekî tetkik için gönderilme konulannda gerekll bilgileri kapsayan broşürümüzü Ankara'da Teftiş Kurulu Başkanlığı servisinden, Istanbul (Karaköy) ve Îzmir Şubelerimizden temin edebilirler. * ~ Sınava girmek îsteyenlerin askerliğini yapmış veya askerlik Şubesi Başkanhğından temin edecekleri resml belge vermeleri gerekmektedir. 5 Isteklilerin en geç 3 kasım 1973 tarihinde Ankara'da bulunacak şekilde Bankamız Teftiş Kurulu Başkanlıgına, mezun olduklan Fakülte veya Akademinin adını, mezuniyet yıllarını, numaralannı halen bir işte çahşmakta iseler çalıştıkları kurumun ve bulunduklan görevin adını. sınavlara nerede ve hangi yabancı dilden gireceklerini ve ikametgâh adreslerini açıklayan bir mektup veya telgrafla müracaat etmeleri duyurtılur. • Hacettepe Universitesi Rektörlüğünden Üniversitemiz Teknoloji Mesleki Yüksek Okulu Elektronik ve Elektrik Bölümlerine 16 kasım 1973 g^inü saat 10.00'da yapüacak sınavla asistan alınacaktır. Doktora yapmış olan Elektronik ve Elektrik Mühendislerinden istekli olanların 15 kasım 1973 günü mesai sonuna kadar Üniversite Personel Müdürlüğünden alarak dolduracakları müracaat formlarıyla aynı yere başvurmaları gerekmektedir. • Duvurulur. İLÂN Pikle Koyun Derisi Satılacaktır 1 Kurumumuz Zeytinburnu Et Kombinasında mevcut 12.358 düzüne «Pikle Ko>run Derisi. kapalı zarfla teklif ahnmak suretiyle satılacaktır. 2 Şartnameler, Genel Müdürlüğümüzden fSatış Müdürlüğü) ve Zeytinburnu tstanbul, Konya, Bursa, Urfa, Erzurum Et Kombinalanmız ile îzmir İrtibat Büromuzdan bedelsiz olarak temin edilebilir. 3 Teklif mektuplarmm en geç 12 kasım 1973 günü, saat 14.30a kadar Genel Müdürlüğümüz Yazı Işleri Şefliğine ulaşması gereklidir. 4 Zarflar 12 kasım 1973 günü saat 15.00'de Genel Müdürlüğümüzde açılacaktır. 5 Kurumumuz. 2490 «ayılı kanuna tâbî değildir. Ihaleyi tamamen veya kısmen yapıp yapmamakta ve düediğine yapmakta serbesttir. t t t 4 (Basuı: 25397) 8960 İLA1S İSTANBUL ASLİYE YEDİNCİ HUKUK HAKJMLİĞİNDEN 973/145 DAVALI: Ahrnet Doğancıoğlu. Devrekfini Yazıhisar köyünde mukim olup Ahmediye Mahallesi Aile sokak No: 35 Aksaray • îstanbul. GUlşen Doğancıoğlu vekili Av. Fehmi Özhan tarafından Ahmet Doğancıoğlu aleyhine açılan boşanma davasından dolayı: Adresinizin meçhul olması sebebiyle dava dilekçesinin ve davanın ilânen tebligine karar verilmiş olup duruşmanın bırakıldığı 17.12 1973 günü saat 10.30'da mahkemede hazır bulunmanız veya kendinizı kanuni bir vekille temsil ettirmeniz aksı halde duruşmanın gıyfbınızda de^Tam edileceği tebliğ makamına kaim olmak üzere 15 gün süre ile ilân olunur. 31.10.1973 (Basur 7381 8962) Sonuç Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkuıdaki yasaya göre kurulan mahkemeler, özel, siyasal ve olağanüstü nitelik tasımaktadır. Anayasamiz bu tür mahkeme lerin kuruhjşunu yasaklamıştir. Yasada yer alan, hâkimlerin atanmasına ilışkin hüküm ler «Mah emelerin Bağımsızlığı» ilkesi ile, müdafiin ve sanığın davadan uzaklastınlmasına iliskin hüküm ler de savunma hakkı ile bağdaş mamaktadır. Hâkimin reddi halınde. istemin avnı mahkeme ta ) rafından ineelenmesı ve verile cek karara karşı itiraz volunun M kapatılması da hpirıık kurailarma (A aykırı düşmektedir. (Basın: 20567) 8953 Yüksek Öğrenim Kredi Ve Yurtlar Kurumu Genei Müdürlüğünden 19731974 öğrenîm yılında. Kurumumuzca verilecek YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİSİ için müracaatlar 31 Aralllı 1973 Pazartesi günü saat 12.00'ye kadar kabul edileoektir. Kredi Isteme Dilekçey ve Durum Beyannameleri öfretiro müesseselerinden temin edilecektir. Müraoaatların nereye ve nasıl yarjılaca*ı öğretim müesseselerine gönderilen açıklayıcı yazıda oeürtilmiştir. (Basın: 25407/89 ET VE BALIK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Basın: 25413) 8957 III =i fTı Cuır"ıunyet: 8371 B İ T T İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear