26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 Kasım 1973 4ÖIELİMBEK... İH ifH&H PE Bfc M*. i ,. . / ^ ^ * <n <?^^ Q 8uîA iHıf^^'H if f k iy Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN 53 Yofc KbylU dortr da bir şey T»T sanır. Sannn be, ne oiacak? I ı. 8o*a menni hrrcannyaitra. Sonra buiaraayıvennz de ptfman obtruz. Ibralum bey mi getırdı bunu, doğru soyle? He bildin. Kaea ainııs? Majttraa, eoyieoaek aoruncU kaldı, Dört altına aum». Yarumı lerdim, yaristjıı âa coni'a vereoegım. Iyi be, ucuzsnus. Keske bana da al Alacak. Hüsnü bey sde fljm Husnü bey? Kasabalı. îbrabinj beyln ahbabı. Bu işleri yürüten adam. Arna simdilik gizH. Kımseye söylemıyeceğız. Dizlne vunlu, Biâmle birlik olan kimler var, bir bilsen, dedi. Kimler var? Hee Beyler, paşalır, subavlar... Eütün Tataasererler. Yalnız değüiz Haceli. Bundan aniiYorum kı biz naklıyız. Yaa? îyi be. Ne sandın? Bu memleket sahipsiz değıl. Hadı bakalım, şimdilik bu kadar. Gerısıni sonra konuşuruz. Aman ağzuu sıkı tut. Kimseye birsey söyleme. Yok earam, stfylenir mi? Molim Mahmut tabancajn beline taktı. Ayağa kalkıp ıyi bır gerindı. Hıı dıye bıraktı nefesini. Yenlden «avasa girdık arkadaş. Bu sefer gönullii girdık. Y« herro, ya merro. Yaa yana yurüdüler. Hayıriısı Allahtan. Zati ben bıliyordum böyle olacağını. Oyle bir durumdayız ki ateşe girmeden kurtuluş yok. Girerız ne yapalım, dedi Haceli. Böyle yaşamaktansa gırenz. Dofrusu ben pek bir $ey anlamryorum. Ama vatan tehlikedeyse, g»vur Jauralara da gelecekse canım feda olaun. Soauna defc dövüsürürn. * " Bea de ö>le.' Başka çaremiz yok. Pek kara gür.lere kaldık biz Haceli. Bizden önc*ki. ıer de çok çekmişler ama bizim yazımız daha ısara. DUşün, gâvur ta içlrnize girnıiş. îrrnir dedıgin nere ki. buraya iki günlük yol. Çıtaır gelir bakarsın. Üstelik başsız kıcstz bir haldeyız. Ne yapaca£ımızı »açırmışız. Kimtel öyle der, kimısı böyle der. Hangisme inanalım? He valla, ben tıpkı oyleyım işte. Yok ama durum gayr« iylce »jdınlandı. Kafamızı çalıştırıp yolumuzu bulalım. Vatatu kurtarmaJc isteyenlerden yana olalım. Tamam, olduk. Zati senın dediklerin bana bep doğru geldi arkideş. Pekı. Sağol. Hadi eyvailan Aman kimseye bir çey söyleme. Yarın bağlara gider misin? Ben bağa gıdeceğira. Giderim tabii. Başka nereye gidılir? Iyi. Konuşuruz daba. Hadı Allah rahatlık versin Sana da . Mahmut karanhkta ağır ağır yürüdü. Sevinsın mi, üzülsUn mü büemrvordu. Garip duygular ıçindeydi. Usıılca kapıyı açıp cve girdı. Anası daha uyumamıştı. Muratia birlıkte yattıklan köşeden seslendi: Neymış o? Niye çağırmış Ibrahım bey? Bir şey yok ana. Kasabadan gelmiş de konuçtuk. Ne konuştunuz? Ortalığın durumundan. Nasılmıs ortalığın durumu? Bildığın gibi. Kanşık. Yeni bır şey yok. Ailah islah etsın, dedi Ayşa kadın. Allah yolumuzu düz etsin. Muradın üstünü örttü. £onra Kendini bıraktı yastığa. Çocugun nefes alışlannı dinlemege başladı. Molla Mahmut tabancayı ynstıguı altına soktu. Soyunup usulca girdi yataga KaraniiK tavana bakarak düşünmeğe başladı. 11 Asker kaçağı Kökezli Ali'yla, Tacımlı Ktil Hamit, giındüzleri dağlarda derelerde gizlenerek, gecelerı yol teperek otuz gün süren bır yolculuktan sonra memlekete gel«bilmiş\erdı. Ikisi de perişandı. Saç sakal bırbırine kansmıştı. Gören dağ adamı sanırdı. Kayalı belı aştıklannda gece yansı olmuştu. Ayaklanndak: kıllı çarıklar delinmiş, yün çoraplar parçalanmış, tabanları da ıyice şişmıştı. Eskı asker urbalan tanınmayacak haldeydı. Ellerındeki sopalara dayanarak topallaya topallaya.vjüruyorlardı. Oetdık emme işimiz üe bittı, dedi Kül Hamit. Keajbpuzi bir ayda zor toplanz. ÂTctrma, yürü. Su düzü ındik mı bizim kby görünür. Seni bugun bıraknriam Yarın ge ce gidersin. Bırak yavu, bu kıhkla ne edeceksin beni? Ağır ağır giderim. Sabaha varırım. Sızın köyle birim köjun arası ne ki? İki saat bila çekmez. Olsun, gidemezsin. Bi gören olsa ne der? Kim tanıyacak beni? ' Sivasiıya gidiyorum deyiveririm. Dilenci sanırlar. (Deramı V • • 1 mf/lfJM • J7//I ı * 1 i f ıp II™* ""if lurlflUUK İ •II J*^ ^^\ .^^*" X(iî\ * mrHı 1 Atatürk Günlerinde Sosyal Demokrasi Prof: Dr: Muammer AKSOY "Fakat insanlar sola doğru gidiyorlar...,, İşte daha Kurtuluş Savaşı yıllannda, yeni Türk Devleti için yon aramrken. bağnazlıktan kaçılarak, serbestçe objektU gerçeklerin arandıgını görüyoruz: «Millıyetçi (1), taklıtçilıkten uzak, somut toplumsal ıhtiyaçlardan hareket eden, manevî deger lere saygılı, mıllet iradesine dayanan, ılımlı ve pragmatik bir toplumculuk» ıle «ihtilâlci, milli ve dınî duygulara karşı çıkan, enternasyoanlci, katı doktrinci hatta dogmacı aşın bır toplumculuk (komunizm)» arasmda kesın bir aynm yapılabılmiştir. «Milli nitelikteki ılımlı toplumculuk», Atatürk'ün ve milli hareket in yayın organı olan Hakimiyeti Mılliye'nin baş makalelerınde, ömeğin Hüseyin Ragıp'ın (2) arka arkaya çıkan makalelerınde ve Atatiirk'e yakın baş ka görevlilerın yazılannda savunulduğu halde, komunizm aynı kışıler tarafından siddetli reddedilmiştir. t ftu""y»zıîarın, Atatürk'ün izrii, ilhamı (hatta dırektifı) olmaksızın yazılamıyacagıni, O'nun yakınında bulunan tanmmış kişiler (kendıleriyle yaptıgımiz konuşmalarda) bıze kesınlıkle belırtmış bulunuyorlar. Zaten aksını düşünmek, o günkü koşullar gözönünde bulundurulunca imkânsız gıbidir: Atatürk'ün uy gun görmediği bır tek yazı, belkı gözden kaçarak (tesadüfen) yayımlanabihrdı. Böyle bır «kaza» mümkündur. Fakat serı halındekı yazıların, hele o günkü koşuliar altında Atatürk'ün arzu ve iradesine rağmen, Hakimıyeti Milhye'de, hem de başmakale olarak yayimlanabümesıne cdovam etmesine) imkân yoktur. letlerarası ilışkiler dışında ve uzayda asılı bir varlık olmadığı için, tutacagımız mevkiı şimdiden tayin etmek ve hayat savasında siyasal, bilimsel, ekonomik ve hatta edebî müesesselerımizi ona göre kurmak zorunluğundayiz. Bundan ötürü, fırtınaya tutulmuş, kendinı dalgalann keyfine bırakmış, bulunduğu yer meçhul gemılere benzemekten vazgeçelim. Ve genel yurt işleri için, iyı düşünülmüş. ıyi saptanmış bir hayat programına, bııım ve sıyasette bizı bır gün saga. bir gün sola bocalamaktan kurtaracak bir ayıraca (miyara), bır puslaya malık olalım. Sag mı, sol mu? Nereye gıdeceğız? derken, Haze ayağa kalkarak, «Konstantın e, Nıkola'ya, Ferdınand'a bakımz; kendıleri kaçtılar, elmash taçları ayaklar altında yuvarlanıyor!» demiş, fakat tahkır ve tezyıf sedalarıyle zorla kürsüden indırilmışti. Halbuki bugun, daha sola gıden sos yalist Almanya'da, Haze gibı düşünenlere mürtecı nazanyle bakılıyor. «Hal» konleransında Haze'nm partisı, fazla sagda kal dığı ıçın parçalandı ve azasının yansı sola geçti ( . ). ... Mutareke sıralannda Fransa Meclisinin, fikirlerindeki ifrattan dolayı nutuklarına sükunetle tahammul edemedıği «Lunke», «Leon Blum», bugun kendilenndcn ÇOK öteye gıden fikirler karşısmda bırer mürtecı gibi kaldılar. Ve muhafazakârlıktan dolayı mensup olduklan sosyalist teşkilâtından tardedildiler. Ingiltere'nın cski korkunç ihtılâlcısi «Makdonala» şımdiki asırılara nazaran sakın ve ılımlı (mutedil) bir politıkacı sayılıyor. Şahıslann polıtika alamndakı bu hızlj değısımi, şüphesiz kı safdan «ola âogru yürüyen fttdrlerin doğal bir sonucudur. Fransa'da, Ingıltere'de, Italyada, Huıd'ın, Mısır'ın, Cezayır'in, Tunus'un Trablusgarb'ın bagımsızlığını bağıra çağıra isteyen kuvvetli bır IngUız, Fransız, İtalyan partısının kuruluşuna on yıl once kim ıhtimal verirdı? Şüphe yok insanlığuı düşüniiş tarzı, çok derin ve esaslı bir devrim döoemindedir. Bır yandan kıraılar, ımparatorlar, sağ kanat> ta merkez partileri ve mutlakıyet parlamentoları zaafa uğruyor, ote yandan sosyallstler, hak taraftarları, halkçılar kurvrt kazanıyor. Bu değisim karşısmda Türkiye ne tarafa dönecek? Hüseyin Ragıp». YARIN: ÎKINCÎ YAZI 1) «Milliyetçi» derimi ile «Atatürk mılliyetçiliğini» »e aynı doğrultuda olup Batı âlemince genellikle benimsenmiş Fransız okulunun benimsedjği «llasal bilince dayanan milliyetçiliği» kastediyoruz. 2) Hüseyin Ragıp (Bajdur) hakkında, Türkiyede Matboat irarclfri ve poütikaları» ıdınr taşıyan ve Başbakanlık tarafından Server Iskıt imzasıyla 1943 de yayımlanan kitabın 235236 ıncı sayfalarında >er alan bilgilerden şu cümleleri, (kDnumuz bakunından tasıdıkları değerden ötürü) aktacr mak isteriz: 1890 da doğmuş, 1914 de Hukuk Fakültesini bitirmiş ve çeşitli Sultanilerde (Liselerde) Mfidürlflk ve ögretmenlik yap mıştır. 1920 sonlarında, o zaman Büyük Millet Meclisi Re ;fi'»A '*' J J^J>* f f mlf OjL"J;5 t tŞJ&İJ v V • ?j'jjyf* >*<sj'.J'y jJU Sağa Değil MALKOCOĞLU yazan ve çizen: Ayhan BAŞOGLU ŞÜPHELİ ZAFER Millî Mücadele Mıllî Mücadele günlerinde bılj, toplumu ılerıye goturecek t^dbırler üzerinde tamamen bagnazlıktan uzak, Batılı demokrasılerde olduğu gıbi serbestçe ve akla dayanan tahliller ve tartışmalar yapıldığını, «toplumculugun ılımlı, millî ve demokratık olanmnuı dahı veba söz konusu ımiş gıbı, tartışma yapılmadan damgalanması. red ve mahkum edilmesı yollarına gidilmedigini; aksine, tam bır sempati ile karşilandığmı gbstermek ıçın, bırçok örnek verebılırız. Şimdi, önemli bır omek olarak, zamanın Basın Yayın Genel MUdUrlUğune de atanan ve Hakımıyeti Milliye'de düzinelerle başmakalesı yayımlanmış olan Hüseyin Bagıp'ın, «Sağdan sola doğru» başlıklı (5, 6 ve 7 Mart 1921 gitnlü) 3 makalelerinden, bazı aktarmalar yapalım: Hakimiystı Milliye'nin bu sayıları, ancak bir iki kütüphanede bulundugundan ve eskı harfleri bılenlerin sayısı da bir bayli azaldığından, sozü geçen makalelen (bazı Osmanlıca sözcüklerinı de Türkçeleştirerek aktarmanın. «toplumumuzun sorunlarını çoz«rken, sıyasal düşünce ozgürlügüne yer verılıp verılmeyeceği» Uzennde samimi olarak düşunen kışılere, buglin bır hay lı yardımcı olacafı kanısındayız. Bu yazıların, aynı zamanda, csiyasal düşünce özgtırlüğü konusunda, nereden nereye geldıgimızi» de açıkça gbstereceğını, «Dünya aya giderken» bızım «tersıne gitme rekorları peşınde» oldugumuzu da ortaya koyacagmı; ve 50 yıl oncesı ıçın «ftıhar» bugun için «hıcap» duy ^ıları ıle hep beraber düşünmemize ve «tekrar tekrar düsünmemıze» yardımo olacagmı sanıyorum: Herhalde sağa değil. Çünkü insanlar, fikırlerıyle, siyasetleriyle, bılimlerıyle mütemadiyen aksi istikametı takıp ediyorlar. Eski tarihın, ınsanlığı kendine köle eden bağlari. bzellikle Dünya Savaşının yarattığı büyük sarsıntıdan sonra, büsbütün gevşedi. Ve sola doğru, baa ülkelerde hızlı ve hamleli, bazı ülkelerde de yavaş ve temkınli bır yurüyüş başladı. Bütün mılletlerin, bu birlikte yürüyüşe ayak uydurup ilerledikleri bir zamanda, biz gerıci düşüncelerle yerımizde sayacak olursak, Avrupa, Asya ve Amerıka mılletlerını bir gün, ancak tarıhten oncekı zamanlardan seyreden insanlar ha lme geleceğiz. Asrın zıhnıyetı, gelısme sakınmasıyle (tekâmül ıhtiyatıyle) değil, fakat ıhtılâl süratiyle değışmektedır. Bunu anlamak için, şu son beş senenın siyasi münasebetlerınde has.. oan hızlı değışmeyı görmek yeter. (3) Fakat insanlar sola doğru gidiyorlar. Dünya Savaşı, bu ağır yürüyüşü bir sıçrama ile çok uzaklara götürünce, bu hanedanlann, mallarını, canlannı ve r 1anlannı kendi keyıf ve he\ eslerine helâl zannettiği kitleler, bir kıyam ile, sahte ilâhların kuvvetlerım tuzla buza çevırdıIer ( ..). Milletlerin, mutlakıyet veya meşruti mutlakıyet fîkırlerine isyanından, Avrupa'nın inli ufaklı bütün kralları, hanedanları müteessir oldular (...). Avrupa hanedanlannın ve onlara dayanak olan sağ taraf partiierınin bu zaafına karşılık, bırkaç senedır sol kanat partılerı gelısmenin ötesınde hızlı atıümlarla kuvvet kazandı. Almanlar daha üç yıl önce Sosyal Demokratlara vatansız nazanyle bakarlardı; sağ ve merkez azaları için Şaydeman bır budala, müstakiller reisi Haze ıse bır hain ıdi. Mütarekeden pek az zaman önce, Hohenzolem hanedanmdan bir prensın Lehıstan Krallıgı için Rayhstag'da görüşme cereyan e ,J . . «İL. .İm. f>l j. ^•) J .jl J'.l ">'j4 5 Mart 1921 günlü «Hâkimiyeti Milliye»'de yayımlanan «Sağdan Sola Doğru» başhklı yazının fotokopisi.. isi bulunan (Atatürk'ün emrıyle) o vakte kadar haftada iki defa çıkan Hakımiyetı Mıllı/e gazetesini gündelik olarak yayımlamaya baslamıştır. Gazete, kendisine verildiği tarihten itibaren Büyük Millet ÎMeclisinin organı olmuştur. 6 Şubat 1921 de Hakimıyeti Mıllıyenın başyazarlığı görevi de üstüne verilmiştir. Bir buçuk ay kadar sonra 12 Mart 1921 de Matbuat ümum Müdurlügune tâyin edildiginden, başmakaleleri iinzasız veja çift yıldız ışaretiyle yayunlamava devam etmiştir. 31 Ekim 1921 de Paris temsilciliğindeki görevine atanıncava kadar, Hakimiyeti Nilliyedeki başyazarlık ve ayni zamanda Basın Yayın L'mum Müdürlüğü göreyine devam etmiştir. 1923 de Paris mfimessiUiği miisteşarlığına, 1924 de Şfikreş birinci sınıf elçiliğine, 192» da Moskova Büyukelçiliğine, 1934 de Roma Büyükelçiliğine atanmıs olup, sözünü icttiğjmiz kitap yaymlandığı anda, hâlâ ayni görevde idi. Ayrıca ilginç bir bilgi olaral şunu da eklcyelim: Hüseyin Ragıp Baydur Pariste 1922 de «Le Mouvment National Turc et Mustapha Kctnal Pacha» adlı kitabı yayımlamıştır; ve Atatürk'ün ünlü Millî Eptim Bakanlarından Dr. Reşit Gahp Baydurtnı da ağabeyidir. 3) Yazı bu noklada şöyle devam ediyor: «Daha dört sene evvel Kayzer Ikinci (M'ilhelm), Alman Milietinin idaresi hakkını gökten alan yan mukaddes bir şahsivet idr. Milyonlarca Rns" un mukadderatı, ÇAT Ikinci NikolaŞa Tanrı tarafından verilmi? bir haktı. Imparator Fransuva Jozef, kendisini, Babil Kulesine benzeyen bir halk killrsinin, Ainıanlardan baska milyonlarca Islav, Leh, Romen ve Macar'ın sorumsuz bir peygamberi zannederdi. Bütün bu Romanoflar, Hohenzolern'ler, Habsburg'lar, A\rupa ve Asya üstüne keyif* lerince hükmetmek için, sanki meçhul yerlerden kuvvet alan birer saltanat sendikasıydı.» OİŞİ BOND • •^.^..••••o'SâiS • ST1 Ell/HESJ MİYI7 Sağdan Sola Doğru «Hâkimiyeti Milliye, 5.3.1921/ Dünya kuvvetlerinin sag tarafı, soı tarafı muthiş mücadeleye gırismiştir. Bu mücadele bel kı asırlarca sürecek ve muhakkak sonunda meydana büyük cmsalsız bir ınkılip çıkacak. Cihan devletlen, kuvvetlerinin derecesıne, mentaatlerine ve kabılıyetlerine göre bu savaşmanın saflarından birınd* yer almaktadır. Türkıye Devleti mıl GARTH 8Ö>TES ü B v ICOVULDU'"'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear