24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
'CUTTHURÎYET 10 Kssırr 1O 73 îıf ,«AtÎFMEjl(REPlı|CVE ç KATEAÎNA WlL Apı VEKATEÜİNA AlEKJEKEVNA OlMi BU KÖYUİ KlZ|( Aît^Ü MÎZAU ,'üJTüM Z£KÂ5f İA^ÎMDE.ÇAHIN YAKIN Dotfu MEN^' İR ZAMAMtAft BAtStUNAPA ÜÎÎ VAÜDlR >UNAN MıTOİOJİSÎNM ÂOl frEt Boiü HAlîıJt < r t i t N AFROPİr 0 Î W{ L/tjtfAtf A l f l M ) DEL PİLÖER A LAÜİ £EL|frE |<APAJİ İ Û m U ) \ $ KAT£WNA,MUHA?IZ AUTfl PA LEj2.DE Bı^AKMı5TiR. OHUN MfUh İSPANYA HdDı/ri. PiN<N ^ ^ KIT'AYA VAVıiMifrA... Bîz.8u ntiui ^ , fş YA1MAX Öift. KirAPfAM ÖfrfcENMİ* Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN • 5 0 Başını salladı. Bir düşünce oturmustu yilzüne. Oğrendiği şeyler önemlıydi. Fakat bnceden büıyordu sanki bunlan. Yeni bir se? degıldi. Dislerizü sıktı: Testici Bayram niye öyle söyledi peki? dedi. Hani düsmanlar gidiyordu, kurtulus yakındı? Bırak testici Bayramı. Her yerde var öyle dürztiler. Mılleti aldatmağa çalısıyurlar. Ama iş bıldiğin gibi değil. Iş gittikçe alevleniyor. Her yerde Kurtuluş Cemıyeüeri kurulmuş. Gönüllüler toplanıyormuş. <Başa baş dişe diş savaşacağız, duşmana teslim olmayacağız» diyorlarmış. lyi... Oh oh oh .. Istanbul'dan subaylar gizli gizli Anadolu'ya geçiyorlanruş. Gelirken silâh da kaçırıyorlarmış. Çok iyi. Tabii Mahmut, bu millet hep öldü mfl yahu? Vat3n «al sana» diye teslim ediliverecek şey mi? Olur rau bu? Elbet olmaz ağa. Ben de öyle diyorum. Bak şimdi beni dinle, yapacağımız iş şu. Kapıya bakındı, sesini yavaslattı. Bu işs girebilecek şöyle sağlam adamları birer birer seçelim. Başkasına duyurmayalım. Anarr.ıza. karımıza bıle söylemiyelim. Bu iş gizlilik ister. Elbet. Aramızda toplanıp konuşalım. Bazı kararlar alalım. Tek bir güç halıne gelelim. Her yerde böyle yapıyorlarmış. Birisi başkan oluyormuş, onun emrinden dısarı çıkmıyorlarmış. Tamam ağa, bizirn başkanımız sensin. Sen de yardımcım olacaksın. Herşeyl birlikte kararlaştıracağız. Arkadaşlan seçeceğiz. Atı olmayanlara at bulacağız. Sılâh temia edecegiz. Ve çetemizi kuracağız, anladın mı? Kalktı, dolaptan iki tabanca çıkardı. Ben sana tabanca aldım. Şunlann birisini seç. Biri de bana kalsın. Benim tabancam var ama gene lâzım olur. Bundan sonra gayrı işimiz silâhla. Hüsnü bey söz verdi, bize iki tane daha bulacak. Kasabada çokmuş. Heryer silâh olup çıkmış. Nereden getırirler bilmem ki.. Molla Mahmut tabancalara baktı. Hangisini seçeceğini bilemiyordu. Ikircikli bir durumu vardı. îyi ama bey, dedi. Benim şimdi param yok. Kaç lira bunlar? Ayıp ettin. Senden para isteyen mi var? Tak birini beline, dılediğin zaman verirsin. Hatta hiç verme. Helâl olsun. Şu da şimdilik on tane mermi. Eonra daha verecegım, Hüsnü bey yüz tane gönderecek. Yalnız saga sola ziyan etme. 1lerde lâzım olacak, biliyorsun ya? Biliyorum, etmem. Tabancanın birini seçmlşti. Evirip çertrlyor, fakat cebine koyamıyordu bir tiirlü. Onu mu aldın, ıyi. Tak beline. Yahut cebine koy. Hayrını gör. Fiyatını soylemedin bey? Ucuz. Dört altın. Bizimkilere böyle veriyorlar, dost işi. Başkalanna altı yedi altına satıyorlarmış. Bunlar çok güzel tabancaymış ha. Htisnii bey denemiş, çok beğeniyor. Bir tane daha vardı ama alamadım. Onu başkasına söz vermiş. Ben size daha bulurum, dedi. Husnü beyı tanır mısjn? Adını duydum ama tanımıyorum. Çok iyı adamdır. Vatansever, uyanık. Hem de zengin. Bu işlerden hep haberı var. Ama gızli. Kimseye söylemij'eceğız. Kasaba ovasının bitiminde, hani boğazda, kavakların ıçinde degirmeni var. Gizli toplantıları orada yapıyorlar. Birisinde ben de bulundum. Ne adamlar var. bir görsen... Çeteler kurmuşlar Ta Alaşehırden, Banaz'dan, Uşak'tan .. Arslan gıbi adamlar. Bıyıklar nah şöyle. «Vatanımızı kimseye vermeyız. Topragımıza d\işman ayağı bastırmayız» diyorlar. Hem öyle bir diyorlar ki insan tıtriyor. Çakır oğlu Mehmet diye birisi vardı. Kalktı bir konuşma yaptı, ne de. yim sana, gözümden yas geldi. Ne dedi? «Bu çukura bizi kim düşurdü agalar?» dedi. «Biz öldük mü, dedi. Kötü Yonan gelecek de toprağımızı çiğneyecek, kanmıza kıamıza saldıracak, camilerimize çan takacak.. Ulen bız bu günleride mi görecektık? Ulen biz insan mıyız? Nasıl duruyoruz böyle rahat? Alıp bıçagımızı baltamıa neden vürümüyo. ruz? Yarın atalarımızm yüzüne nasıl bakarız?..» öyle bir söylüyor ki ciğeri ağzına geliyor. Hep başları eğdik, düşündük kaldık. Bir de Hacı Süleyman Efendi diye birisi vardı. Uzun sakallı, derin bir hoca. Kuranlar, âyetler okudu. «Bugunler müslümanhğın kara gün leri kardaşlarım, dedi. Biz müslümanlar böyle bir duruma hiç düşmemiştik. Aklımızı başımıza almazsak, gâvurlar bizim kökümüzü ka zırlar, sonumuzu getirirler» dedi. Hoca mı bunu söyleyen? Hoca yaa... Ama bizimki gibi değil Bir görsen, adamın yedi dünyadan haberi var. Molla Mahmut başını salladı: Bemm Seyit hocam gibi demek. Arslan .. (Devamı Var) PARIS 73/74 Necla SEYHUN Bif garip m Yürüyiip geçebüirdim, geçmedim. Çırpınıyordu yerde. Eğildim. aldım. Bir gri tüy yumağı, yaralı bir güvercin. Ayakları kırıktı, belkı de kanadı. Yuvasından düşmüş olmalı. Yuvarlacık gözlerinde tarifsiz bir korku. Avucumun içınde tıp tıp atan bir vürek. Aldım koydum bir kenara, köşe bir yere şöyle, bir duvann dibine. Ayakaltından uzak. Bıratap unutabilirdım, ıınutmadım. İçıme dokunmuştu halı. Işimi bitirdikten sonra aym yollardan döndüm. Oradaydı öyle, hep bıraktığım yerde. «Bir güvercin eni boyu» der belki bazılan. «önemii mi?..» Dünyaya güvercin değil de insan gelince, önemii değil elbette. Almıyabilirdim, aldım. Oysa ne yapacaktım?.. Ne gelirdi elimden? Paris'teydim, oteldeydim. Ama düşunmedim bile. Otele bir yerine iki dörfdüğümüzü göriince, otelm sahibesi madam bir tahta kutucuk ayarladı ona. Biraz talas koyduk için«, güvercini Sıra bize geldl, girdık. Çok genç bir doktor karşıladı bizl. Derdımizi anlattık. baktı. «Kanatlarda kınk yok, dedi. Bır gün uçar. Yavru daha. Ayakları zedelenmiş sadece. Saracağım.» Ve sardı sargılarla, sıkıca. Kıvrık, garip, güçsüz ayakçıklardı bunlar. Doktor «15 gün sonra açm sargıları dedi. Ama daha önce değil. Açmaja çabalasa bıle gene sarın.» Bir de sağlık kâğıdı yazdı. Böylece uçtuk Paris'ten lstanbul'a. Zamanla güçlendi burada. Bana kaia tutar oldu. Kanatlarına güveniyordu artık. Elimden sandal yenin üstüne binbir korku ve zahmetle uçmaya çalıştığı günleri unutmuştu. Uçma problemini basarmıştık yüzumüzün akıyla eninde sonunda. Verdiğim ilk uçma dersleriydi bunlar. Öğünüyordum. TAYYÖR MODASI 73 74 KIŞININ GÖZDE MODELİ TAYYÖR. GÜNÜN HER SAATİNDE HER YERDE GİYİLİYOR. SPORU, FANTEZİ, UZUN ETEKLİSİ, TUVALET YERİNE GEÇENİ VAR HATTA. Aldatmaca Sabahları balkona gelen güvercınleri gorür, çıldırırdı Onu onlarm arasına katacağım günü sabırsızlıkla bekliyordum ben de. Bir tek ayakları güçsuzdü. Kıvrıktı daka. Üstelik bandajlann yüzünden ayaklanna hâkim olamıyor, doğru dürüst duramıyor, tutunaraıyordu bır yerde. «Sabret, diyordum, az kaldı. Sabret. .» Ama sabretmesini bılemedı. Bir sabah saati, kapının aralanmasım fırsat bıldı. Pır!... diye bir ses duydum yanımda, güçlü kanatlan ile mavüiklere doğru uçtu. Once komşu bahçedekı çamın üstüne kondu. Dalda bocaladı uzun bir sure. Daha sonra alt daliara düştu. Korkutmaktan çekinerek bınbır itina ile yanaştık yanına. Çevrede kediler vardı, kapacaklardı. Ama biz daha uzanıp yakaîamadan dallann a Kanatlı konuk Işim aşkındı başımdan. Sabah çıkıp akşam dönüyordum ancak otele. Beni bekliyordu hep öyle. Beklemiyordu daha doğrusu ama önceleri. Hatta kapıdan içeri girdığimi görünce, yanına yaklaşınca, kendıni sa\oınmak ister gibi kabanyor, küçuk sesler çıkarıyordu. Verdiğım yiyecekleri de pek yemıyordu ilk günler. Sonra sonra alıştı. Islatılmış ekmek parçalarını karşıdan kapar oldu. Yemek saatlerıni kolluyordu artık. Iji ama, geçiyordu zaman. Dönuş günü yaklaşıyordu. Ne yapacaktım?.. En yapılmıyacak şeyi. Alıp yurda dönecektim beraber. Alıştım ona çünkü. Hem kime bırakacaktun?. Kimım vardı guvenecek?.. Madem ki kader yoluna çıkarmıştı beni, madem ki kurtârmıştım bir kez, sonuna kadar götürecektim işi. Kim demiş «Yaran kalan iyılik kötülüktür» diye. Ben de yarım bırakmıyacaktım iyiliği. Kotülüğe döndurmeyecektım. Bir guvercin getirmenin yolu reydi?.. Uğradım uçak şirketine yerimı ayırtacağım gün. Beni o memurdan bu memura yolladılar. Talimatlar çıkarıp karıştırdılar, ince uzun. Ama ne garip, RÜvercme dair bir kayıt bulamadılar bir türlü, onca hayvan arasında. Yılan bile taşımıştı şirket. Ama güvercin götürmek isteyen bin ilk defa çıkıyordu karşıları na. Givenchy'nin gri ve sarı kumlu jarseden yapumı? sade bir tayyörü. Model, yukardan aşağı dikişlerle süslü. Belde zincir b i r kemer, başta süetten hasır örgü gibi hazırlanmıj bir bone var. Guy La Roche Modaevi'nin İlginç bir moıjell. Kum ı"engl krepten yapılan' bu gece tayyörünua kapaklı, spor 'cepleri vâr. Boyna dolanan upuzun rönar eşarp, tayyorden .bir ton daha koyu renkte. MALKOCOĞLU yazan ve çtzen: Ayhan BAŞOGLU ŞÜPHELl ZAFER rasmdan kurtuldu. Ve bir kez daha, dönmemecesıne maviliklere kanştı gıtti. Hırsımdan, çaresizliğımden, umutsuzlugumdan çocuklar gibi ağladım. Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmiş, fakat tamam edememiştim işi. Birkaç gün sonra ayaklanndaki bandajı çıkaracaktım oysa. İlk uçma derslerini benden almıştı. üçmayı ben öğretmiştim ona. Yürumeyi havdi haydi öğretecektim. Ama kaderin çizdiği yol başkaydı. Orda ya da burda değişmiyordu, pe yapsan. Anneannemin başuîdan geçmiş bir hikâye vardı, onu hatırladım bir kez daha. Bir gün tavada birşey kızartırken bir böcek düşmüş bacadan. Kızgın yağın içinde kavrulmasm diye eliyle vurmuş anneannem. Bakmış ki bu sefer de yanda duran su kovasma düşmüş böcek. Boğulmasın diye avucuna almış hemen, açık kapıdan bahçeye fırlatıvermiş. Ama aynı anda bir kuş yıldırım hızıyla inmiş, ve kapmış onu. Çocukken her yenik düştüğüm çabamda, kendimi her yere vuruşumda, bu hikâyeyi tekrarlar, her eanhnın blr kaderi olduğu nu, onu değiştirmeye çabalamanın boşluğunu anlatı'rdı bana anneannem başmdan geçen bu olayla. O hikâyeji unutmadım hiç. Her yenilgide gelır aklırna. Ama kendimi aldatmak hoşuma gider. Bu kez de öyle yapıyorum gene. Ve çoktan bir kedi ya da köpeğe yem olduğunu bıldiğim Paris'li güvercinimin, Istanbu) söklerinde jnutlu olduğunu duşliiyorum. YARIN: AŞKSIZ ŞEHİR DİŞİ BOND Bezelyeli güvercin Sonunda müdürlerıni çağırdılar. Anlattılar hikâyeyi. «Posta güvercini mi?» diye sordu müdür gülerek. «Yok, dedim, sıra gıivercini. Ustelık kolu, kanadı kırık tarafından.» «Ben olsam bezelyeli pişiririm o güvercini» dedi. «Hem daha kolay hem daha lezzetlı Dir yol.» Fransız değıl mı. ille de yemeği düşünecek. Sonunda gerekli muameleyi yaptılar. Kilosuna (!) kaç lıra odıysceğimi öğrendım. Bilete kayıt düştüler. Yalnız bır veterinerden sağlık kâğıdı şarttı. Bır dostum bir veteriner adresi bulup telefon ettı, randevu aldı. Koyduk güvercini bir kutuya, gittık. Paris'in en lüks semtinde, balkonlan çiçek bahçesi mısali apartmanlardan bırındeydi veterınenn yerı. Kapıvı bize sakız gibi kolalı önlüklü bir hastabakıcı kız açtı. Buyur etti içeri. Kafeste tatil Salonun bir koşesinde dev boy da iki kocaman kafes vardı. Birinde tıpkı karga gibi • ama ona sahibinin sevgı dolu gözleriyle bakmak gerek çırkin, gösterış sız bir kuş, birinde bir papağan. Duvara üiştirilmiş bir yazıdan burasımn ayrıca yazlığa gidenlerin hayvanları için özel bir pansiyon olduğunu da oğrendık. O kanatlı iki gariban yaz tatillerinı geçiriyorlardı demek ki burada. Biz beklerken genç bir kan koca daha girdi içeri. Yanlannda bir köpek vardı. Arka bacagı alçıda. Sırtına dek büyük özenie sarılmış sargısı. Eilerinde röntgen filmleri. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından Iznıir Subesine Sınavla Memur Alınacaktır 1 îzmir Şubemizde çalıştırılraak üzere sınavla: Siyasal Bilgiler, îktisat, Hukuk, îşletme Fakülteleri ve Ortadoğu Teknık Üniversitesi îdarî I!i mler Fakültesı, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve îdarî Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü, tktisadî ve Tıcarî İlimler AJcaderaileri veya bunlara denkliği Milll Eğitim Bakanlığınca onanmış yaban a fakülte ve yüksek okul mezunları Oe askerliğini yapmış lise, ticaret Hsesi veya dengi okul mezunları arasından lüzumu kadar memur alınacaktır. 2 Yazılı smavlar yüksek oğrenim görmüs olanlar için 26 we 27 Kastm 1973 tarihlerinde. lise ve dengi okul mezunları için 28 v# 29 Kasım 1973 tarihlerinde İzmir'de yapılacak. başan gösterenler ayrıca Ankara'da sözlü sınava tabi turulacsklardır. 3 Isteklilerin sınav konulan ile sınava gırme şartları vesalr hususlarda tamamlayıcı bilgi almak ve sınava giris kaynlarını yaptırmak için en geç 16 Kastm 1973 saat 18.00'e kadar tzmıı Şubemize bizzat müracaat etmelen gerekmektedir. TLTlKtYE CUMHURtTET MERKEZ BANKASI İdare Merkezi (Basın: 248S9/9240) T A KV IM Eumf 1389 Ekim 28 HierT 1393 10 Kasım' Şevra] 14 Günes İkindl Aksara Yatsı Öâle 6 39 1.42 11.58 7.01 14 39 9 42 16.55 • 12.00 18 30 134 snn 12.03 Tarık Z Kırbakan üen, Saç ve ZUhrevl Hastalıklar Mütehassısi tîıklal Cad Parmaltkap' No 66 rEL 44 10 73
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear