02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 23 Ekim 1972 Artırma Ilânı Bakırköy İcra Memuıluğnndan 973/1854 T. Bir borcun temlni lstifas*t zımnında, Bakırköy Osmaniye Mahallesinde yeni Londra Asfaltı uzeri mevkiinde kâin 69/1 pafta 807 ada 488 parsel sayılı 324 M2. miktarlı gayrimenku ı lün 40/704 arsa paymı ihtiva eden üçüncü kat 10. No.iu ba j ğımnı bölüm dairenin tamamı dairemizde açık arttırma su*etiyle satılarak paraya çevrilecektir. Gayrimenknlün evsafı ve kıymeti: Gayrimenkul Czerinde fki (fukkân ve 14 daireyl İhtiva eden betonarme karkas olarak inşa edilmiş bir bina rnevcuttur. Üçüncü kat 10 No.'lu daireye girişte, küçük bir antre, mutfak, helâ. Bir kapı ile girildikte «aloa, bir oda. Yine bir kapı ile girildikte salon, iki oda, banyo. Kapılar ve pencereler camsız olarak takılmıs, j mutfak ve banyoda hiç bir tesis yok. Mutfak zemini mozaik çini ddşelidir. Dairenin yapılış tarzı, kullanılan malzeme cin j si, işçilik durumu ve inşaatın noksanlık derecesi İle arsa payı değerlendirilerek sozü geçen dairenin kaimen değeri 72.000 TL. olarak hesaplanmıştır. tmar dnrnmn: Gayrimenkul iskân lahasında olup, dört yallık programda değildir. Bina yüksekliği 24,50 M., blna derinliği azami 20,00 M., ön bahçe mesafesi 5,00 M., arka bahçe mesafesi 8,00 M., inşaat nizamr'blok, çatı katı yapılabilir. Satıf şartUn: 1 Satış 4/12/1973 Salı güna^aat 14.30dan 15.00'e kadar Bakırköy lcra Dairesinde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttmnada tahmin edilen kıymetin */o75'ini ve rüçhanlı [ alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek sartiyle ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok «rttıranıı» taahhüdü bakl kalmak şartiyle 14/12/1973 Cuma günü aynı yerde saat 14.30 15.00 arasında iklnci arttır ı maya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da ruçhanlı alacaklılann «lacağını ve satıs masraflannı geçmesi sartiyle en çok «rttırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak ecTeceklerfn tahmin edilen kıymetin «ilO'u nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankamn teminat mektubunu vermelerl lâzımdır. Satış pesin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil venlebılir. Tellâliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya alttir. Birikmlş vergiler satış bedelinden odenir. 3 Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ügiiilerin (tlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir) bu gayrimenkul t.zerindeki haklarını hususıyle faiz ve masrafa dair olan idtii»larım dayanağı belgeler ile onbes gün Içinde Dalremize bildirmeleri lâzımdır; aksi takdırde hakları tapu slcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya veriler» muhlet içinde ödenmezse îcra ve îflâs Kanununun 133. madcTesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındakl farktan ve "olO faizden alıcı ve kefüleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektır. 5 Şartname, ilân tarihınden ltibaren herkesin görebilmesi için Dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen. ] alıcıya bir örneği gönderüebilir. 6 Satısa ıştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mün ı tferecatım kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgi almak :steyenlerin 973/1854 T. sayılı dosya numarasıyle Memurluğumuz» başvurmaları ilân olunur. (lc. If. K. 126) 16/10/1973 (Basın: 71798594)5 BALIKÇI MERHABA... Aliş ve Mahmut... Mavi atlasa sanlı taburunu Cevat Şaür'in parmaklarınıa ucuyle tasıyorlardı balıkçılar. Sarı saçlı, bakır yanığı yüzlü genç adam ise elindeki çiçek demetini tabutun üzerine koyuyordu usulca... «Merhaba Balıkçı!..» Altmda ise «Bodrumlu Balıkçılar,» yazısı vardı. Şimdi iskele önünde mavi giysiler içinde ögrenciler başları öne eğik son say gı duruşundaydı. O yorgun ba. lıkçüar, o sünger avcılar, sinoirın birer halkasıydı satüü. «Aganta, Burina, Burinata» ad Iı yapıtının kahramanlanydı. Şu kırmm bıyıklı adam Dalgıç Aliş' ti belki, vurgunda kötürüm kalan. $u Mahmut belki, ekmegi Eslanın ağzından alan. îste Çakır Ayşe şu aglayan ak yaçmaklı kadın. Şu Cennet kız, ju Fatma, şu öksüz îmdat... Yani ezüenler, yani horgörtilenler. Sırtlarından milyonlar ka zamiarüar. Son kez bir «merhaba> sarkıtryorlardj Balıkçı"va. Aydınlık ve onuriu bir «merhaba>. Elleriyle, gözleriyle, o kay» gibi saglam ytireklenyle!.. HİKMET ÇETİNKAYA «Bir sürgünü sevince dönüştüren yüreğin Çiçeklerle çoğaittı halkını kıyısında Tezhibe yatkın nakışçı ellerin Yatkındı yelkenin hoyrat rüzgârına Çiçeğiydin deniz diplerinin Işığa kararan göklerin gün ortasında Neylersin ölüm acımasız kuşatmış ölüm şimdi gövdeni» TURGAY GÖNENÇ Soygun düzenl Nerede o »ömürgonler? Söyleyin nerede? Haşmet Ulugöbek, Murat Kocadag. Halkı soyanlar, sömürü düzeninin sürmesini isteyenler. Sankl inlerine girmişler, bir şey ler oluyor dıye kaçmı?lax. Ama söraürülenler 60 kulmç derinlikte ekmek parası için vurgun yiyenler. Hepsi burada orüann, hepsl dizi dızı, yürek yürek. Cevat Sakir'in romanlanndaki tipler de bunlar. Ama cenaze tö reninde bilmem biae ml öyle geldi anımsadık hepsini teker te ker. Anımsadığımız için yazalım dedik. Balıkçı «Gülen Ada»sında anlatır, soyguncu Murat Kocadag'ı: «Kocadağ'ın tavrında ve sesinde, sahip oldugu otomobillerin, emlâkin ve paralann bUyük yekunu sıntıyordu. Insan onunla görüşürken. bir insanla değil, fa kat otomobillerle. emlâk ve arazısi ile ve para kafasıyle konuşmakta olduğunu sanırdı.» Balıkçı, Turkiye'nin sosyoeko nomik sorunlannı, bir başka açıdan somıirü düzenini venniştır yapıtlarında. öyle ustaca koy mu5, oyle yalın sergılemişür ki, çofu kişi tecürgin olmuştur bun lardan. Salt kendi düzenlerini sürdürmek için yapmıyacaklan şey yok tur. Adam öldürürler, kadınlann ırzına geçerler. Yoksul balıkçılann, süngercilerin uyanmasını istemezler. Sömürü düzeninin çarklan hep kendi çıkarlan İçin donsun isterler. Denia Gurbetçileri, Aganta Burina Burtnata, Otelerin Çocu Balıkçı,,yı son yolculuğuna balıkçılar uğurladı ğu'nda sık sık karşılaşırsınız bu kisilerle. Cevat Şakir, bu yapıtlannda resim resim koyar göslerinizin önüne, bu tipleri. Balıkçı yıllar önce tanımıştır bunlan. Soygun düzeni, yıllar önce bir küçük sanil kasabasında bile, yoksul bahkçılann ve süngsrcilerin üzerine nasıl koyulmus işte ortadadır. Balıkçıyı toprağa verirken geçiyordu gözlerımızın önünden re sim resim. Cevat Sakir'in «Mavi Sürgün»de anlattığı gıbi tren le îzmir'e gelişi bızı 1924'lere götürdü. Bu diziyi hazırlamadan sanınm dordüncü kez «Mavi Sürgün»ü bir solukta satır atlamadan okudum. Bir başka geldi «Mavi Sürgün» Bahkçı'nm BlümündMi sonra. Bilmem anlatabiliyor muyum? Ve Can Yücel'l düşündüm Adana'da Uzüm mevsimi geçtı, «acep şarap üretımi ne haldedır?» diye. leeridekileri düşündüm, Çetin Altan'l, Doğan Koloğlu'nu ve diğerlerinl düşündüm. O yüksek tepeden Kümbefi seyrederken bir bebe ağlıyordu içten. «Mavi Sürgün»un yazarı Balıkçının dağ çiçekleriy le bezenmiş tabutu yürürken önümüzde yeneğim ümut çıka geldi karşıma. Dogduğu günden bugüne dek babasız bıiyüyen, o in gbzlerinde özgürlüğü bekleyen Umut «Mavi SUrgünıle bir leşti hemen. İnsan sevgisi bir başka türlüdür Cevat Şakir'de. örneğin yılanın sağlık karnesi vardır ki kolay kolay unutulmaz. Balıkçı, bunu şöyle anlatır: «Bi herif geldi Bodrum'a tstanköy'den. Elı ayağı tutmuyordu. Para kazanmak için bir yılan bulmuş. Islık çalıp oynatıyor yılanı. Gelgelelım, Gümrükte sağlık şahadetnamesi sormuşlar. Adam «yok» deyince, yılanı gemiden doğruca ambara kilitlemişler. Zavallı adam neredeyse ağlayacak: Mavi mavi güler, mavi mavi solurdu Balıkçı. Ben burada, yılan ambarda, açlıktan ıkımiz de öleceğız. Etmeyin eylemeyin diye yalvarıyorum. Ama dinleyen kim? mevzuat hazretleri var kale duvan gibi. Aşabılirsen aş. Mevzuat «yurda sokulmak istenen hayvanlar ıçın sağlık şahadetnamesi sorulur» diyor... Gıttim, Gümrük Müdürüne rica ettim: Kanuna bak Cevat bey, sağlık şahadetnamesi getirmeden bu yılaru yurda sokamaz . Dıye diretti. «Yahu, kanunu yapan adamm aklına yılan gelmemış ..» Dinlemedı. Çıldıracağıra. Yılanda hastalık varsa bizım yılaniar da ölecek, iyi ya işte . Hem bizim bırçok ulke ile sınınmız var. Bızden onlara, onlardan bize bırçok yılan geçiyor. Hepsi ağızlarında bırer sağlık şahadetnamesi mı taşıyor? Sonunda: Madem bu kadar ısrar ediyorsun, sen bır sağlık şahadetnamesi j'azıver... Dedıler bana. Öyle ya ben Bodrum'a getırttığim çıçek ve afaç fıdye ve tohumlan için sağlık şahadetnamesi yazmaya aiışkınım. Aldım kalemi kağıdı elime; y«zdım. «Istanköy'den gelen bu yılanın ne flökserası vardır, ne mıldıyösü». Anlaşılacağı gibı bu, bitkiler ıçın yazdığım sağlık şahadetnamelermın b:r örneği. Fioksera ve Mıldıyö bıtki hastalığıdır. Yılan her ne kadar ağaç köküne benzetılebılirse de, ondan bıtki hastahğı olmayacağı muhakkat Bnvlece yılan Türkiye'ye sokuldu ve adamcağız hayatmı kurtardı.» (Devamı v»r) ç Hacettepe Üniversitesî Rektörlüğünden Unlversitemiz Sosyal ve Idarî Bilimler Takülteıi Alraan Dill ve Edebiyatı, Latin Dili ve Edebiyatı. Psipoloji, Eğitim ve Sosyal Antropoloji bilim dallarjna 2 Kasım 1973 Cuma gunü saat 10.00'da yapılacak «ınavla doktoralı asistan alınacaktır. Sıaava katılmak isteyenlerin ilgili Fakülte Sekreterllğlnden alarak dolduracaklan müracaat formlanyla ayn» yere başvurmaları gerekmektedir. ADAYLARDA ARANAN ŞARTLAR: Alman DUi ve Edebiyatı ve Latin Dili ve Edebiyatınd»; Lisans ve doktoralanna bağlı olduklan bilim dallarından, Eğitimde; Aynı dalda doktora yapmıs olması; Prikolojlde; Klinik Psikolojisl, Fizyolojlk Pnkolojl veya Sosyal Baimlerde Araştırma Istatistik «lanlanndan birlnde doktora yapmış olması, Sosyal Antropolojide: Sosyal Kültürel Antropoloji, Etnoloji, Arkeolojl {Prehistorya), Ldngulstlk dallanndan birlnde saha arastırması yapmış olması. ve adaylann aynyeten yapılacak yabancı dil ımavmda başarı göstermesl gerekmektedir. Duyurulur. (Basın: 250338599) NE DEDILER Halikarnas Balıkçısı Adın yazıldı Yanısıra yeryüzünUn, Ey buyfik «erüvenci, yeryüztt isçi»i'. Bır dağ parçası mıydı yüzün ki kaldı. Ki büyür yanımızsıra. Upaziındun. Nedir sürgünlük? Kİ tuttun elinden. Ki büyüttün masmavi yaptın. Koskocam&ndın. Durdun birden kâğıt beyazlığında. Bir yaşam» nstasıydın. Ey oğlu ırmakUnn, uğnldayao onnanlann! Dünyayla yaşıt mıydın? Kİ yeryüzüydü kitabın. Doğa oknlnndmndın. Ey, yaşamın askeri! ölüm nedir ki? Ki kalsın yanınsıra adı. Bir yaakurdnydan. Çığırlar açan bır canlıdır o.. Hahkamas Balıkçısmı 20 yıldır tanınm. Dostluğumuz da o kadar eskidir. 20 yılm her gününde Halikarnas Balıkçısı benım ıçın ne kadar canlı ıdıyse, bugun de oyle canlıdır, kendi deyımıyle diridır. Öyle de kalacaktır. Çünkü yalniz benim ve obur dostları ıçın değıl, Halikarnas Balıkçısı. butün Türkiye için, Türkıj'e dışmda bırçok ınsanlar, okurlar ve duşünürler için canlıdır. Gıtgide daha çok CcJilanacaktır. Neden Dersenız, o bır canlılık kaynağıdır. Hep değısen, düşünce ve sanatın çeşıtlı alanlannda ufuklar ve çığırlar açan bir canlıdır o. Canlıhğımn kaynağının kaynağı nedir diye sorarsanız, onun doğa ve insanla yeni oır ilişki kurmayı başarmış olmasıdır. Bodrum'u o canlandırdı, Anadolu kültürunün temellenne o indi ve inme yollanm gösterdi. Ege' yi bütün kültürüyle o doğru yoldan tanıttı. Açtığı çığırdan ancak şimdi yürümeye başhyoruz. Bu yolun nereye varacağını biz dostlan göremeyeceğiz. Turkiye'nin gelecek kuşakları daha iyi göreceklerdir. Bugun ölümünden duyduğum üzüntü, onun yurdumuza yaptığı iyilıği düşünmek sevinci karşısmda hiç kalır. Bütün dünyaca anla Azra ERHAT şılabilır ve benimsenebilir bir uygar Türk düşüncesinin temellerıni o attı. Düsünürümüzdıl ve büyük düşünürümüz olarak kalacaktır. Merhabası sonsuzluğa dek çınlayacaktır, geleceğin ınsanlarma doğa sevgisi, yurt sevgısi ve insan sevgisi vere vere. Merhaba balıkçıya ve onun düşüncesiyle mutluluk yollarında yürüyecek olan bütün güzel insanlara. Merhabayı ondan öğrendik «Kaybını büyük üzüntıiyle duydum. Biz merhabayı ondan öğrendik. Bütün Ege kıyılarını, Bodrum'u sevmeyı o öğretti bize.. Biliyorsunuz biz her yıl mavi gezilere çıkanz. îlk mavi geziyi o düzenlemişti. Ege kıyılarınm güzelliğinl bize o gösterdı, o sevdirdi. Birçok zenginimiz, o kıyılarda dunya kadar para venp ar«a alıyorlarsa, bunu Cevat'a borçludurlar. Bu kisiler, kurdukları evlerine. bahçelerine birer Şakir büstü dikeceklerdir. Çünkü, Cevat Şakir olmasaydı, onlar o guzelükleri ruyalarında bıle goremezlerdi. Bu büyük sanatçımn bize en büyük armağanı, üzerinde yaşadığımız toprağı sevdirmek ve o toprak üzerinde yaşayan bütün medeniyetleri, uygarlıklan benimsetmek oldu. «Bil mem Hititmiş. Selçukmuş. Romaymış, Yunanmıs, bunlar benim toprağımda İse burada benim damgam vardır, ben onların bir parçasıyımdır» derdi. Kardeşim Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte bir killm gibi islemişlerdir bu kıyıyı.. Ben Karadenizliyim. Bu kıyıları ikiüç yü önce öğrencilerim le gezdik. Ben gördüm ki, Karadeniz kıyılannın Ege'den hiç Bedn R h i am EÜ O L Y B ĞU Gayrimenkulün Açık Artırma İlânı Bakırköy İcra Memurluğundan 973/185: Bir borcun teminl istifası zımnında. Batarköy Osmaniye mahaUesı yeni Londra asfaltı J ^ , . n ^ , k u n < » ? t * ^ 1 ' 69/1 pafta, 807 ada, 488 parsel sayılı, 324 M2^niktanndaki aısaaın 40/704 arsa payını ihtıva eden çekrne kat 19 No.lu bagımsız dairenin tamamı dairemizde açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrüecektir. Gayrimenknlüıı evsafı ve kıymeti: Gayrimenkul üzerinde iki dükkân ve 14 daireyi ativ» ecten **Umxrme kareas olarak insa edilmiş binanın 19 NoJu çekme kat dai bir farkı yok Ama onlann bir balıkçısı, Cevat Şakirieri yok. Trabzon Samsun, Istanbul Sarasun arasında bir Cevat Şa kir olsaydı, orlarda da turıst kaynardı. Ege'yi düşünfln, bir adam ora sını turist cenneti yapmıjtır. Her >erinde damgası vardır Cevatın. En son cEy Koca Yurt» kitabı nı okumuştum. Dünyada bu ka dar kayıfle az kitap okuyabilir insan. Büyük Menderes ırmağının akışını anlatıyor bu kitabında.. Bu akısı bir anlatışı var ki, dünya edebiyataıa girecek kadar bir akış bu...» Beş yıldanberi Üzerinde çalıştığım Tonguç'la ilgili bir şiirimi geçenlerde tamamlayabildim. Gazetenize gelerek yayınlanması için bırakacaktım. Ama fırsat olmadı, Cevat okuyamadı bu şnri. Aslmda, onu kaybetmeden yetiştırmek istiyordum. «Bir Tane Daha» başlıklı şiırimin, onunla ilgili bölümü şöyle: Ey gidi manfral yürekll baba/ Köy okullarunızı kilim misali ilmik, ilmik ören/ Sana yurdun he r yanmdan kekik kokan, keklik kokan/ Bir Tonırnç Baba vetmedi. bre sahin aman bir Tongnc daha.» S» ralTa çok küçük bir oda, sol tarafta mutbat, banyo. helâ olarak ayrılmış kısımda hiçbir tesıs yok. Bu kısımda pencere doğramalan camsus olarak takılmış kapı kasalan Konulmus daire zemini betondur. Dairenin yapıhş tarzı, 'kullamlan malzeme cinsi, inşaatın noksanlık ^ " i ve arsa payı d a değerlendirilerek kaimen değerı 4 ^ d S G a y r i m e n k u l Iskân sahasında olup. dört yıllık programda değildir. Bina yüksekliği 24,50 M., btaa derinlig! Sami 20.00 M., önbahç* mesafesi 5 00 M arka bahçe mesafesi 8.00 M., inşaat nizamı blok. çaü katı ^ f ş a r t l a n : 1 Satış 4.12.1973 SaU günü saat 14 00' den 14.30'a kadar Bakırköy İcra Dairesinde a^ık artmna suretiyle yapüacaktır. Bu artırmada tahmin edııen krymetin '/. 7 5 4 ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakıan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale^ olunur Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın Sahhüdü baki kalmak şartiyle 14.12.1973 Cuma günü aynTyerde saat 14 00 . 14.30'da ikınci artırmay* çıtarUacaktır Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacaiuu ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok artırana ınale olunur. . 2 Artırmaya iştirak edeceklerin tahmm edilen kıymetin Vt 10'u nısbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milü bir bankanın teminat mektubunu vermeierı lâzımdır Satış peşin para iledır, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebüir. Dellâlıye resmi, ihale pulu, tapu haro vs masraflan alıcıya aittir. Blrikmis vergiler satıs bedelinden ödenir. 3 tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgılilerin O bu gayrimenkul üzerindeki haklanm hususiyle faız ve masrafa dair olan iddıalannı dayanağı belgeler üe onoeş gün içinde dairemize büdirmeleri lâzımdır; aksi takdirue haklan tapu siciU ile sabıt olmadıkça paylaşmaaan hnriç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinda ödenmezse İcra ve İflâs Kanununun 133. maddesi eerejince ihale feshedilir. İki İhale arasındakl farktan ve ° o 10 / faizden alıcı ve kefüleri mesul tutulacak ve hiçoir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herKesın görebilmesi için dairede açık olup masrafı verüdigı takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyı görmUs ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilg: almak istiyenlerin 927/1852 sayıU dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmaları ilân olunur. (îc. îf. K. 126) 16.10.1973 (*) tlgililer tabirine irtifnk hakkı sahipleri de dahildir. Yönetmelik örnek No: 27 (Basın • 7180S593) SrSte, hol. bir oda. bir kapı ile girilaikte sag to İLHAN BERK Yaşayan canlı bır heykeldi., «Ölen bir dosrun ardından s>yısız anüar üşüşür belleklere. İşte Cevat Şakir öldü. Acı habe ri, yaşamını toptan ansımaya, o essiz kişiliğini, zengin yaşam hi kâyesini anmaya çafınyor bizi Duşünüyorum, öyle bir, beş, on jiiz, beşvüz tanıdığmın belleğinde birikenlerle ansıdıklariyle hemen tamamlanacak bir yaşam değildı bu. Yazarlığı üzerinde durmayacağım. Çünkü, bu konu bir ınceleme bir zaman so runu. tlk akla gelen onun kişliği. Öyle bir kisilik ki, ancak Cevat Şakirie var. Onsuz yok. Bu yokluk ölümün arüammı, acı lığını ortaya çıkarıyor bütün açıklığıyla. Daha açıklamaya çalışayım bu düşüncemi. Bir toplum büyük yazarlar yetijtirebUir. Ama, bir de insanın, yaşamınm bütür. hesabı önüne çıkarıldığı zaman aldığı bir bütünliŞk var. Kişilik orada beliriyor. Öyle özgün bir kişüiği vardı ki, o sevgili büyük insanın kendinden önce gelen bir kimseyi nasıl ansıtmıyorsa. nasıl essizse, kendisinden sonra da yerinin doldurulmayacağınn inandınyor, kendisini tanıyanla rı. Önce buradan duyuyor, yorumluyorum onun kaybını. San ki büyük bir heykel kaldınldı büyük bir alandan. Daha doğru su eezdiği, adım attığı bütün alanlardan. Yaşayan canlı bir heykeldi o. Eski Yunan tanrıla rıyla akrabaydı o heykel. Evet bır efsane kişisiydi Cevat Şakir. Bu efsane onun sayısız tutkularla dolu yaşamı, nükteleri, sö zü sohbeti üzerine anlatılanlarla doğdu. İstanbullu, tzmirli aydm çevreler üe Bodrum'un ba lıkçılan, narenciye ekicileri, Izmir'in esnafı gelistirmekte bir ba kıma yarıştılar bu efsaneyi. Bir gün Bodrum'a yolunuz düşerse yaşlılar, kadınlar. çocuklar aralarmda bir balıkçının yaşadığını hayrsnlıkla anlatacaklardır sizlere. Size bu dinleyeeeklerini zi anlatacaklar arasında onun yü zünü bile görmemiş 1820 yaSinda gençler ile karşılayacak«ı nız. Bodnım Belediye Parkında C ML U AI bahçıvan olarak çaliîmy eşsiz bir bahçe yetiştirmiîti. Çesıüi kaktüsler, tropikal çiçekler, Akdeniz bitkileriyle doluydu. Grey furt fidarunı memleketimize Uk getiren, yetistiren odur. Bir za manlar tutucu çevreler, aşırı bir solcu olarak üzmüşlerdi onu. Çağdaş gerçekleri, geri kalmış bir toplumda herkesten önce kavramıs bir aydm olmanm di yetini ağır şekilde ödedi. 1945'lerde son kez bir daha hapse gir misti. (Bir içki sohbetinde Valiye sövdü diye). Seneler değerinin anlaşılmasın» yarduncı ol du. Bugün Bodrum'un en büyük caddesi onun adını tasır. Ve o, Bodnım toprafında bir efsane kişisi gibi yerini bulacaktır.» Merhaba Balıkçı.., Sabahattin BATUR «tnsanoğlu var olduğu günden bu yana ölümün kucağmda yaSiyor. Öyleyken en uzak saydığı şey yine ölümdür. Artık sırası vakti gelmişti, diyerek katlanılan bir ölümü düşünemiyorum. Hele bu kimse yakmımız ise. sevdiğimiz bırisi ise onlan serinkanl; karşılayıvermek elden gelmiyor. «Balıkçı ölmüşN dıye duyduğum, radyolardan dinlediğim zaman bütun benliğimle sarsıldım. Elim ayağımla yerden kesildim. Oysa, dahabir ay 5nce onu hasta yatağında ölümle peneelesirken görmüş, umutsuzlaşmıştım. Ama gene de balıkçının ölümü yeneceğini mi sanıyordum neydi?! Habere inanmak istemiyordum. Balıkçı her türlü yaşamı ile yani davranışlan ve düşünceleri ile çağımızın en ilginç kişilerinden birisiydi. Ona uzağımızdaki bır sanatçı gibi sadece yaptıkları. ettikleri. yazdıkları açısından bakmakla yetinemeyiz. Yaşamınm hpr yönü ile ona bakmak, ona yanaşmak zorundayız. Çünkü balıkçı yarattığı eserlerin paralelinde inanılmaz, mitolojik kişiliğini de birlikte büyübnügtür. ilk defa karşılasan bir kimse büe hamuru, mayası, fırını, başka bir kişilik önünde olduğunu hemen anlardı. Bir eli yerde, bir eli gökte konuşurken. neyi anlatıyorsa, onlarla birlikte şaha kalkar. uğuldar. kükrer. ya da insanın tft için* iîleyen ftsılülardan gecerek şiirli bir suskunluk olurdu. Bu toprakları, Anadoluyu tümü ile öylesine kendıleştirerek anlatmaya çahşıyordu ki. onun bu tutumu bir başka açıdan Atatürk'ün tutumuna benzerdi. Batının Yunan uygarlığı diye adlandırdığı ve dayandıSı düşünce. davranış büfününün Yunan'la ilgisi olmayan Anadolu uy«arlığı olduğunu söylerdi Bugün bu toprsklar üzerinde oturKTi bizlerin bu uygarlığın asü vârisi olduğumuza inamrdı Bu düşünceyi temellendirmek için bin dereden bin su getirirdi. önümüzdeki günlerde bu kaynaklara iyilerek kim bilir daha nice doğrulara yanaşılacakür. Balıkçıyı ilerki kuşaklara bütünüyle anlatabilmek içm büyülc bir yazarlık görevi düşüyor galiba. » Büyük bir sar.atçıyv kişlliği, dostu yitlrmis olmanm duygusallığı içindevim Ama ber sr ı olarak onun diliyle tertemiz bir MERHABA BALIKÇI! ;ekmek istiyorum.» Gün geçtikçe önemi daha iyi anlaşılacaktır Sabahattin Kudret AKSAL Yeni Türk edebiyatı, Cevat Şakir Kabaağaçh'nın ölümü ile, gerçekten en renkli, en Uginç erlerinden birini yitirdi. Bır bakıma, böyle bir düşünür ve yaratıcı, ancak Cumhuriyet döneminde yetişebilirdi dlyebilirim. Onun yurt ve tarih anlapşı. dünya görusU, sanat alanındaki kisiliğl, yalmzca edebiyatımızon değil, tümü ile yaşadığımız dönemin karakterlsUk bır çizgisidir. Bence Cevat Şakir Kabaağaçh, gün geçtikçe öneml daha İyi anlasılacak as bulunur yazarlardan biridlr. öykülerinin, Anadolu tarihine tlişkin görüş ve incelemelerinin ve bütün bunlarla mutlu bır uyum içinde olan klşilikll yaşamırun Üzerinde, bundan sonra daha büyük bir ilgi ile durulacağı kanısındayım. İlk çağla günümüz Halikarnas Jla özdeşleşmistir Melih Cevdet ANDAY «Her yazar. kendine özgü. bır görüntüler dünyasmı anımsatır insana. Halıkamas'm adının da bende uyardıği çağnşım. çivit mavisi bir deniz, çıö aydınlık sokaklar. beyaz tas evlerdir. Bır de zaman dışıüktır. İlk çağla günümüz. denilebilir ki. özdeşleşmişlerdir Halikarnas'la. 2500 vılı aşan oldukça geniş sayılabilecek bir alanda gidlş gelialer yapar, navasıdır bu onun, kuş gibi uçar oıtda, eğriler, doğrular, zikzaklar çizer. Kuşkusuz günümüzde yasamaktayız, ama bir adım da attık mı ilk uygarlıklann besiğinde buluruz kendimiM. Ve içten, sesi sag duyudan gelen bir anlatım biçtaıi içinde doğasal bir karmaşada doğanın şaşmaz düzeni kapsar. kusaklar tüm vapıtım »
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear