28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 10 Ocak 1973 AKIN EDÎyO*., Tİy/İrW> KASM iNfc. PAÜA,SEL^İ8J HtLEK WOT/NIN MlDlfc? 7 D SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 2 ZAVALLI Adam böyle konu?urken ben içimden düşünüyordum: Zavallı adam! Aklı olan, enerjisi olan aç kalır mıî Para insana kıynıet verir ml? Insanı degerlerinden unklaştınr. Ben zengin ve dejersiz bir adam olacağıma, fakir ama degerli bir acfam olmayı tercih ederim. Tren blzi Pozıntı'ya ulajtırdı. Aynı yollardan geçerek dekoville Adana hattindan Halep'e geldik. öğrendJk kl, Nusaybln Musul arası yagmurlarla çtmur deryaıı haline gelmif, bu yÜ7den Altıncı Ordunun blrçok subayı ve eri yolun açılmasını bekliyorlar. Bunun üzerine Halil Pa?a'ya bir jifrt? çekerek Halep'e geldigiıni ve yollann açilmssinı beklediglmi bildirdim. Bir gün tonra aldlğım cevapta durum gereği mümkiin olduğu kadar kısa sürede Mujul'da bulunmam isteniyor, bunun için Ntısaybin'e gönderilecek uçakla Ordu Karargâhına gelmek İçin Nusaybin'e hareketim eiBrediliyordu. Yüzbası Selâhattin'in Romanı /faret verici bir olay Enver Paşanın sadece mutfağı için günlük yağ ihtiyacı kırk üç kiloydu. Oysa, Harbiye Nazırının aldığı maaş belirliydi. Memleket açbktan inim inim inlerken en büyük vatanperver geçinen bir insanın bu davranışı gerçekten hazindi. Bunun üzerine Halil Pasa: Istanbul'da hükümet yok mu? Var. Ama bütün ihtikân yapan BaJckallar Cemiyetiymiş. Cemiyetin Relsi de Sadraaun Talat Pasa... Cevabım bomba gibi patladı. HalU Pasa sert bir sesle: Bu kadarı da dedikodu... Ve l⣠mecrasım değiştirdi. le sözler söylemen yalnı» istikbaline degil, hayatına da mal olur. Buıüan ben de bllıyordum, ama hayatımdan Kaygım yoktu. Ülkenin içinde bulundugu koşullar, beni önümü, ardımı dü«ninemiyecek kadar etkilemisti Zaten tek başıma yasayan bir adamdım. Pervasızdım «Viran olası hanede evlâaü iyal var» mısrasıyle bir Uisklm yoktu. Bu olaydan bir süre sonra merkezı Halep'te olan tkincı Ordu Kumandanı Nihat Pasadan bir sifre aldık. Bu sürede şunlan yazıyordu: «Harbiye Nasın Enver Pasa Hazretlerinin sahilsarayı humayunlan İçin bir senelik ihtiyacı olan onaltıbın küo yağı almak üzere mınukamdao mü bayaa yapüacaktır Halbuki yag mmtakası, ordularının ıaşe mın takası dahilındedir. tcap edenlere emir buyrularak bu yağın mUbayaasına musuade edilrnesinin teminini rica ederim .1 Bu silreyi HalU Paşaya verdigim zaman, kumandan çok fena oldu. Enver Paşa Hazretlerinin mutfağuun günlük yag ihtiyacı 43 kiloydu. YUzelli altın lira maaş alan bir Harbiye Nazırının bu.parayı sarietmesine imkân yoktu. Memleket inim inira inlerken ve Türkiye"nin en büyUk vatanperveri olarak Enver Pasa tanınırken bu olay ders verictydı. Ben izne gidarken bana verilen üçbin liradan ikiyüz küsur lirasını Halil Paşa nesabına ve dörtyüz küsur Hrasıru da kendi hesabıma sarfettim. Fakat kalan parayı Istanbulda altın, Musulda kâğıt paraya çevirince, sarfiyatım yüz liraya ınmis ti. Bunu kumandana bildirerek parayı kasaya koydum. Halil Paşa bu davranışıma çok kızdı: Ben o parayı şahsına vermistim, niye geri getirdin? de Derleyen : tlhan SELÇVK yıp tekrar almamı istedi. lsa de almadım. Çıkan kısmın özeti: *S yıldönümünö bitmez ögrenciler dagılıyor, ö|retmenler de Sgretmen odasına çekiliyorlar. Bunlardan Sevil ve Besim koyu bir sohbete dalıyorlar. önlerinde iki günlük tatii Tsrdır. Sevil bu süre icinde ne yapacağını bilemediği için kimbilir ne kadar nkılacağını anlatmakta, konusurken de Besim'e «arkadaşım» demektedir. Bu lif erkegi »en dertc« dnjgul*ndırıy«r. ra, saatine baktı ve «Ne de çabuk geçiyor zaman,» dedi. «Söyle! Nerede yiyelim yemeğimizi?» • Sen bilirsin... Paran var mı? Benim yirml liram var... Ay sonu!» «Bende de bir eüilik var; sabah birinden borç aldım.» •Sen ne iyi arkadaşsın; hiçbır seyi saklamıyorsun.» «Birinin dediğı gibi, ben gizliliğin keüroelerde bile düsmanıyım.» «öyle ml arkadaşım?» «Evet.» Besim, yemek yemek için, Yakacık'ı düsündü .. Para az gelirdi oraya. Pendik'te yemelerini düşündü. Orda da yetmiyebilirdi. Çünkü ıçmek istiyordu. Dün geceden kalan sersemükten, anlamsızlıktan, bitkinlıkten kurtultnak istiyordu. Bunun içindır ki. ayajhnı yorganına göre uzatmayı düşünmüyordu bile. DUsündü taşındı, en sonunda Kartal'a gitmeyi uygun buldu. Çünkü orada Rıhtım Lokantası hem kalabalık olmuyordu, hem de işlettcisinl tanıyordu. Yiyip içtikten sonra, bir imza ile çıkabilirlerdi. Rıhtım olmazsa, Keıvan vardı... Çay bahçeslnden çıktnlar... • • • Kartal'a geldiler. Sevil «Ne kadar da güzel hava,» dedi. «Bugün çok sıcak.» • «Denize bile girilir.» «Sever misın yüzmeyi?» «Bayılırım.» «Bir de denizde görsem seni.» «Niye?» •Masallardald Deniz Kızı gibisindir mutla ka.» Sevil, kahkabasım tutamadı... Besim de, sessiı aessiz gülüyordu . ( Arkan rax) SICAKLAR •Doğru.» «Dognüugunu onaylıyorsun degil mi?» «Elbettej» «tşte buııun için ne mutlu sizlere.» «E beraber gezelim.» Sevil, düşündü kaldı... Besiın, Sevil'in gözlerinin Içine bakarak: «Ne diersin?» diye sordu. Sevd, gülumseyerek «Olur; tmt aksama kadar,» dedl. «N« ramnna kadar istersen. Haydi çıka«Een gtdedur, ben hırkamı alayıro lçerdeo.» dedi ve ögretmenler odasına kostu SeTU. tan!» • • * Pendik'te, kıyıda bır çay bahçesine oturdular... Söyledikleri çayları beklerlerken, blr bal ansı rahatlık vermedi. Vız! vız! edip geliyor, ellerine, omuzlanna konmak istiyordu. Sevil, korkuyor, elleriyle anyı kovalamak tstedikçe, arı, başında dolanıyordu. Besim, umursamadan oturmasını, çabaladıkça annın da bssından gitmeyecegini söyledi. Ne ki, Sevil korkmustu bir kez .. Kalktılar, baska blr masaya oturdular. An gene geldi. Besim «Sevil, birer sigara yakalım, an dumandan kaçar,» dedi, sigara uzattı. Sigaralarını ateşlediler. Besim, ağzına aldıgı bolca dumanı, anya dogru üfleyince, arı vınlayarak ıraaklastı. Sevü, annın uzaklasmasına sevinerek <Annın dumana yaklaşnıayacagını da nereden biliyordun arkadaşım?» dedi. «Babamın aniarı vardı da...> «Neler de biliyorsun!» • Bırak beni şişirmeyi de, yemek yiyelira bir yerde; saat bir oldu. Sonra aç karına hıçbir şey olmuyor; övgüler bile bosa gidiyor.» •Değıl Övgü canım!» «Ne ya canım?» Sevil, Besime bakarak güliimsedikten son İLK DEFA Ben çok »evindlm, çünku önv rumde ilk defa uçağa binecektim. Ertesi günü trenle Nusaybin'e vardım. Ve uçağın beni beklediğini sanıyordum. Ama Nusaybin'de uçak bulamadım. Telefonla Halil Pasayı aradım. Kumandan bana kannyle çocuklarının otomobille Istanbul'a gitmek uzere Musul'dan yola çıktıklaruu, onlan trene yerleştirdilcten sonra otomobille dönmemi söyledi. Bir gün sonra Paşa'nın ailesi geldi. Trene binip Istanbul'a yöneîdiler. Biz de Haydaria ve neferlerle birükte ikl otomobil bir kamyondan rneydana gelen konvoyla Musul'a gidecektik. Nusaybln kumandanı bize artık aksam oljuğunu, o gece Demirkapıya varmamn çok zor gönmdüğünü söyledi, hareketi ertelemek istedi. Ben dinlemedim. Neferleri taşıyan Wr otomobil ve bir kamyonu önce yola çıkardım. Bizim araba çok efiçKiydü. Gldecegimiz yere bir saatte varacağımızı hesapladıiımız için aksam olurken yola çıktık. Arabada ben, Haydar, emir eri ve şoför vardı. Ağabeyimin rieğiştinnek Uzere verdlği 300 küsur altın lira da otomobildevdı. Aradan bir saat geçmis ve Demirkapıya çok az bir mesafe kalmıştı kl, otomobil birden sulara gömüldü. Bütün çabalarımıza ragmen çıkaramadık. En sonunda çevredekl aşiretlerden yardım isteyerek çalıştık, gene olmadı. Geceyi bu dunımda seçirdik. Yalnız ben bu arada çok kaygılandim ve korktum. Çünkü çevremizde çadırlarını bulup Arapları otomobilin yanına getirıMğimiz zaman bizı sovmalanndan korkuyorduk. Yirmiotuz kişi çevremizi sarmısti. Ben tehllkevi atlatmak için kendimce bir kurnazlık buldum. Haydar'a otomobilden inmeMni sövledim. Sonra onu: Halil Pasa.. diyt tanıttım Araplara. KOŞULLAR Gece valinln evinden çıkarken Memduh bey beni bir kenara çckti: Selâhattin ne yapıyorsun? Hükümet lttihat ve Terakki hükümetidir. Kumandan ittihatçıdır. Enver'in amcaa ve TaUt'm arkadaşıdır. Senin boy 4 0 Yıl önce Cumhuriyet BİDİN Oaver bey «Hem naüna, hem nuhına» sütununda eski bir hikâyeyi an latarak bugünkü iktisadi durumumuza deginmektedir: «Umumi harbin son senesinde Bahriye Nazan Cemal Pasarun, Batumu ziyareti sırasında kendisıne refakat eden gazeteciler arasında ben de vardım. Dönüşte vapurumuz Giresun'a ugradı. Karaya çıktık. Pazarda birkaç köylü kadın mallarını satıyorlardı. Bir torba fasulye almak istedim. Kadın fasulyeyi satıyor fakat torbasını satmıyordu. Para verdlm, Korladım, torbayı vermedi. Sebebini sordum Bu torba A FASULYE TORBASI yı verirse başka torba oulamayacağını söyledi. Bunu da çocuğunun eski gömleğinden yaptığını ilâve ettı. ÇUnkü memleketimizde pamuklu menbucat yapılmıyordu. Yann tekrar torbasız ve gömleksiı kalmamak için on senede 512 milyonluk gibi büyük bir servetl harice vermemekliğinaiz lâzımdır. Onun için heı seyden önce pamuklu mensucatı süratle tesis etmek mecburiyetindeyia.» MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU KILIÇ • BAZ1 esnafm yeni ölçülerde hile yaptıklan naber aimmış ve bu gibiler hakkmda Adliye Vekâlrtince bir karar verilmistir. Bu karara göre nlçUlerde hile yapanlar bundan böyle adli hırsızlık suçu Ue mahkemeye verileceklerdir. • BEYNELMİLEL dolandırıcı Sıtavıskı Chamonikosta, beyntne bir kurşun sıkarak intihar etmıştir. • AMERİKA'nın yeniden 101 yeni zırhlı yapacaği haber alınmıstır. Yaz gelmişU ve artık lrak'ta muharebeler dunnuştu Günlerımiz «cakta enmekle geçıyordu. 26 Nısan 1918'de ordumus Türk ordusu 1878'ae Berlın anlaşmasıyle Çarlık Rusyssına verdigı toprakları tamaroen ısgal etmiş ve Büyük Harpte kay bettigi bütün Dogu ülerini geri almıştı. Yalnu bu sırada bir şey oldu: 26 Mart 1918'de Gürculer. Almanlarla bir anlaşma imzalayarak Almanlann himayesıne gırdiler. Bu glrış üzerine bir Aknan tümeniyle evvelce Osmanh ordusunda çaüsmış Fon Kres, Tiflis'e gırdl ve blzim kar sımıza bır hasım gibi çıktı. Hat ta Kütayış cıvarında Türk Al man karakollan arasında bır çatışma da oldu. • Durum gbsteriyordu kı, Almanlar, çıkarlan söz konusu olunca müttefikı olan bizlere silâh oevırmekten çekınmeyeceklerdl. ' 15 Mayıs 1918'de Gümrtl (Leninakan), Türk ordusunca isgal edildi. 28 Mayıs 19l8'de Enver Paşanın kardeşı Nurl Paşa, Gence'de mahaUi Islâm ordusunu kurmaya başladı. 8 Haziran Î918'de Besinci Kafkas türhcnl " de Nuri Pasanın emrıne geçtı. 31 Mayıs 1918'de üçüncü" Ordu Kumandanı Vehıp Faşa, Er menılerle barıs anlaşroası ımza ladı. Ve merkezl Envan olmak üzere bır ünnenıstan mıruldu. 1 Haziran 1918'de Kalkasya'da durum şöyloydi: 1 Batum Gümrü ve bugünkü Türk sınırlarında Türk ordusu^ * 2 Merkezl Erivan'da Ermenl bükUmeti. 3 Merkezi Tiflis'ta GUrcü hükümetı.. 4 Merkezl Gence'de Türk hükümeu. YARIN: ISTANBUL' HAREKET DİŞİ BOND B4 VlLLA BBAUMA Kl HrzjYLAYEMGK BÜYÜK ETKİ Halil Pasanın çölde büyük etkisi vardı. Bunun üzerine Araplar: Serseri, serseri. diye çığrısmaya başlamazlar mı!.. Kendi kendime: Eyvah. dedim, şimdi hapı yuttuk, herıfler yalan söylediğimizı anladılar. Ve simdi hücuma geçecekler. Gecenın ortasmda bu korkulu rfiyada hep kardeşlerımin borç • harç bularak verdikieri paralan düîünüyordum. Benim bir hatam yüzünden zavallılar çok müskül duruma dUseceklerdi. Ne var ki, Araplar bize hücum etmediler, saygı gösterdıler. Otomobüi çamurdan kurtaramadılar. ama güçleri vetmedi. Sonradan anladım ki Arapların «serseri» diye çığnsması «basımizın üstünde yeri var» anlamına geliyormu?. Her neyse... Sabahleyin Nusaybin'den yollanan füvarilerin yardımıyle araba çamurdan çikanldı ve biz de o gün akşama kadar yürüyerek geceleyln Musul'a vardık. Musul'a vardıgımın ertesi günü aksamı, Vali Memduh beyin evine gitmistik. Poker oynanıyordu. Vali bana: Yahu, Istanbul'dan hiç haber Retirmedin? dedL Zaten dolmuştum: Ne söyleyeylm beyefendi!. Hırsızlık, ntmutsuzluk» memleketin ya«adıgi su aeı günlerde, sefahat, rezalet, sefalet... TİFFANY JONES GARTH \ KACAİP £DA\A I GİDİP TATİA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear