26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 28 Eylüi itsplan 4*8&, birgok kftsphgi okujnıp beîieğte» rin<firmi«, ünlü terfhçbnls M. H. Yînanç (186» 1961), î«Unbul'ua «L41«li» Mmtinis «Lâl» SurftâthanNU nd«ki unutubn»x • akşam çayı tohb«tl«rind«& birtoâ*, ç«vr»«ind« htlkaia&ftn bi* tarlhseveriere, «Lâî» D«TTİ» Bİ ajm&tü&njrl« anlattıktan »onn. «Bu derîr payitaht halkl «kMriyctinitt Yeaiç«rİTİ« birlikt» y*ptığı bir huruç ılVMtılUa h«r»k«Öyl« hitftm buldu. Hep bilüv •tniı tarihimizd* bu «TakUnmay* «Patrona Haîil îhtüili» de*l«r. (2S Evlül 1730 dt). Zaten «L*l« Derrl» âe&iline» httıra h«tnen bu ihtilâl gelir. Olay Beyasıt camîinia «Kaşıkçılar kapvK» önftnden baflacft. Topktpı Sarayı'mn içeririrsd* kurulan bir tuzakla, açağı j u k a n iki ay « m n yani 15 Kıtım ITSO'da «l«bftfiîanmn toptan katledilmeieriyl* tosa «rdi. Böylece «a iki yühk «zevkü «efa» derrl, iki aylık kanh, hâiîevî bir eerrü cefâ kasırgasıyU Osmanh iarîhinia sayfalan&a nakçoîundu, Bu badir» tahttaki padişahm (Sultan Iîî, Ahmet) indirilme«ine, bir iadrazamla (Damat N»Tç«hirli îbrahlm Paşa) ikî Osmanh p*şasîmn (Kaymak Mustafa Paşa, Kethüda Mehmet Paşa) iiya«eten katlediîdikten conra, Sıtilalcilerin elinde paramparça ediimelerine, bir şeyhüîisîâmîn (Yenişehirli Abcfuîlah ESendi) «ürülmesine, arada da ihtilâlle alâkah, alâkasız bazı insanîann Bnağduriyetlerine, yahut helâk oîmaîanna sebebiyet verdlgi gibl Osmanîı devletini de taaa temelîerinden sarstı» biçiminde konuşmuştu. K Olaylar ve gorüşler Patrona Halil Olayı Doç. Dr. SIRRI AKINCI Tıp Tarihi Uîusîararası Kurumu Muhabir Üyesi Ünîü tarîhçi • fîlozof A. J. Tovnbee, 20 2î î. Ü. Edebiyat Fakültesinde iki bolümlu bır konferans vermişti, Bilin» dünyasmın bu dev otoritesi, konuşma<;ının ılk bolumünde her tarih yazarınm, yorumcusunurs, tarshseî olayları «geçtiği sürede», «yıllann akışı içerisinde» değü, ancak yaşamış oid*uğu dönemin, yani cçağınm» bakış açssmdan değeriendirebiîeceğini, îtalyan filozofu Benedetto Croce'nin feisefi, ruhbilimsel «gerçek tarih çağdaş tarihtir» biçimindekı pâradok«=undan yararlanarak ortaya koymu?, daha doğrusu ispatlamıştır A. J. Toynbee savma örnek oîarak da gene ünlü îngiliz tarihçı si E. Gibbon'u gö«;termiştir. Bu bilçin XVIII. yüzyjlda yaşamış$ır. Oysa La D^cadence et Chute de l'Empire Romame (Roma Imparatorîuğunun Yozlaşması ve Çökmesi) baslıkh yapıtî îsâ'dan sonraki ikinci yüzyıla aittir. A. J. Toynbee'nın bu konudaki yargısı: «Gibbon ashnda kendl devrinin ışığı altmda Milâdm ikinci yüzyıhnı açıklamaya çalışıyordu» bıçimindedir. Bu düşünceyi doğrular iki tarihçiyi de biz söyleyebiîiriz, î^te A. H. Taine'le (1828 1893) J. Bichelet (1798 1874). îkisi de Fransız, ikisi de ünlü. Bunlar Fransız Büyük îhtilâiini yaz mışîardır. Ama, her ikisinin yapıtlarına bakarsak ne gorü • yorüz? Birincisi ihtilâli «barbarhk» sayarken, ikincisiyse destanlaştırmıştır. Neden? Çünkü bu yazarlardan ilki kraiiyetçi, ötekiyse cumhuriyetçiydl. Her ikisinin dünya görüşleri (Weltanschaung) başka deyimle «çsğdaş durumlan» onîarı ne^neilikten uzaklaştırmış, düşüncede, gozlemde, yorumîamada, yargılamada tek yönlü kılmıştır. Patrona HaH! îhtilSIİ için de günümü?de yapılacak tarihsel, toplumbihmsel bir değerlendırmede o gunlerin drgıl, gunümuzun kişisel oiduğu kadar sosyokültürei stıgmatlarım bulmayı yadırgamamahdır O günlerin îstanbuî'una şöyle bir bakalım : Bir baskent: Yaşmakh, îeraceii, güzeJ yüziü. güzel gözîu kadhnlar.. Şalvarlı, kuşakh, kavtıklu erkekler.. Kaîem gibi mmareîerde cA^lahü Ekber» ier.. Gunde beş vakit secdede in, sanlar.» özel giysilermden kolayca tamnan Anadolu kökenlî «Bekâr uşaklan», «Lâbisi libâsı katrânî» papazîar. Zimmüer' {Rumîar, Ermeniler), «Tâifei cuhud» (çıfıtlar).. Büyük konaklar, kutu gibi küçük e%*ler.. simdikinin tersine ikî yak'ası yemyeşil"«Haiiçi ÎMâmbol».. Sözün 'kısası «Esrar! Tevekkül! Kıv met! Kafes, han, kervan, şadırvan» gibi lmajlarını .gecçekçiierin asia kabul etmediği, ama perspektifindeki cfoğusal ogeleriyle, anakronik dilşse de ister istemez Pierre boti'yi (1850 1922) çağnşım yaptıracak, pitoresk, seyrîne doyulmaz, feerique bir âlem.. îste XVIII yüzyıhn Ilk çeyreğindeki Osmanh başkenti Istanbul!.. Patrona Hahi îhtilâlinin Özelliklerİ: «Kuramsal dönemi yoktur. Çünkü düşünseî, bilimeî. edebî, yazıh yayımları gerektirir. Matbaanm daha yeni girdiği, küîtür fıkarasmm bol oldujiu ,bır ülkede bunlar dy.şünüle' raez. D^ardan e^inlenmeler de söz konusu olamaz Orneain Fransız Büyük îhtilâMine daha elîi dokuz yıl vardır. Bu dor\emi Istanbul'da dedikodular, sovlentiler, fısıltılaf, uvdurmaiar. abartmalar gibi kulaktan kulcğa yayılan verbal ögeler oluş Olayın değerlendirilmes! Osmanh împaratorlugunda öaşkent halkıntn guîtemna kar?! ayakîanması (Huruc al'e's Sultân) hiç kuşkusuz topîum•al bir patlamadır. Bir toplum çeşitli olaylann karşılıkh etkileriyle tepkilerinin görünüşte «tatik, gerçekte dinamik bir çeşit dengesini yansıtır. Burada toplumun gelişmiş, gelişmemiş olması etken değildir. Bu olaylar gene o topluma özgü, toplumsal, ekonomik, eiyasal, asker!, dlnsei, kültürel? v.b. gibi türlü kökenîere dayanırîar. Patlamalarda bunîardan birini baslıca neden, ötekilerini de sonuç diye alabiliriz. 1 Oysaki günümüz topîumbilimcileri, böyle bir değerlendirmeyi artık pek tutmuyorlar. Onlar bütünü parçayia açıklama yerine, şimdi «Korrelatif Yöntem» e, öteki deyimiyle «Değişken Fonksiyon Bağlantısı» na daha çok önem vermektedirler. Bu yöntemde tarihsel olaym birçok nedeni, aralarmda ilişkiler beürtilerek, mantıksal d"üzende sıralamr. Ama şu da gerçek ki, degil bizim gibi çömezler, tarihin yorumcu usta yazarlan bile, bu tür işleme başvururlarken, günümüzün dolayısıyla çağırrnzm etkilerinden, kendjlerini kurtaramamaktadîrlar. Neden mi? îzninizle açıkhyayım: turmustur, Eylemseî dSnemiyse yüzdeyü» başany* tıîaçmışt», Padişah sadrazam ikilisin» dayanan muîlu azınîîk n«y« «§»• ' dığmı anlamadan kaçacak yer aramıştır, Bir iöyUnÖyt för« şair Nedim Efendi, saklandığı bir evin tavan artsmda îhtüiV ciler tarafmdan kıstjrîlmış, güçbelâ keınîini dama «tnuç, er* dan da başka bir dama atlarken döşüp kafası parçalanmiştii < Kâ§5thane'de bir haftads vüz elliden fazîa köşk yağm* *diler«i yerle bir edflmistir. Sâdâbâd sözcüğün tam anlamıyîa hârâbâb« olmuştur Üçüncü yani yeni düzensel dönera gerçekieşememi? tir. Sadece «Lâîe Devri» kapanmsçtır. Yeni bir düzen, y«n bir yasamadan söz edilemez. Bunun nedeni ihtüâlciîerln kaba taslak îslâmsal dünva görüsü ikidebir «şeriat isterük..» diy« ba gsrm?ları dışmda, hiçhir ideolojiye «ahip olmamalan, üstehî tuzağa düşecek kadar da budaîa olmalarıdur. " Nedenleri: Osmanh împaratorluğu gavaşlarla kuruimuş, yöcelmiş bi devîetti. Bu durum on« «avaş cEntreprenneur» ü (Girlfimcisl ünvanmı hakîı olarak kazantfırmjştsr. Kuruluştan (1299) Ka îofça Andîaşmasma (1659) degin doğrusu işler fena gitti âm mez, Sonralan «her yaz şimale doğru asırlarca bir koşu» arts yapılamaz oldu. Çünkü, «Küffârı Engerust» (Macar), «Nemç îu (Avusturyah), Lehlu (Polonyah), «Aiman kâfiri» (Aiman «Haini din ü deviet Moskof lâini» (Rus) eskisinden çok ilerİ! di. Osmanhlara oranla bilimsel,* teknik üstünlükl«r« ,erişmj? îerdi. Savaşlarda artık ülke kaptırmıyoriardı. Heîe 8yle bil m ?m «Kaç bin klse duka altım » vla haraca bağîamalar da tat <* bir anı olmuştu. Bu yeni .durum Osmanh devleti için ekötî mik, malî, toplumsal bunahmlar yaratmaya başladi. îşte bu lar XVIII. yüzyıhn 'iîk çeyreğinde halk" yıgmları üzerine vaı sımaya başlayıp, ihtilalin temei nedeni (Çausus Revolutiom) < du. Ama ikincil nedenler de yok değildir. örneğin devk yönetenlerln «Çeragan sefâlan», «LalezSr ftîenüeri», «Helv sohbetîeri» y»pmaları, Yeniçeri ocağımn kaldınlma tasaı lan* matbaanm ülk^ye sokuiması, ard arda konulan ağîr ver^ Ier,«züyuf akçe» nin yani parasal enflâsyonun varhg» v.b. gib Tarih tekerrür etmez. Tersini söyîeyenler onun kendisi de, feisefesini de biîmiyenlerdir. Bizce önemli olan bunîan ö levecek akla davanan tedbirlerdir. Bu da kişisel, «iyasaî çık hesapları ardmda kosmayı marifet brien, asın sağa d», aşırı sc da kayıtsız'kalan, bövlece de serçek Atatürkçüîügün yörün? sınden çıkaı*, «Tımsâl4 cehâlet», «Sandikal demagok> nutu' ları «,ak:l hekimîerinm «lâf saîatası» dediğinitelikte, sözüm o bazı politikacılarîa degil, var?â ve sözleri dinlenfrse gerçek d( let ve bilim adamlarının özden çabalarıyla olanakhdır. DUNBUGUN OKTAY AKBAL ki kişi kahvede oturmuşlar. Konuşuyorlar; «Nasılsın, ne var, ne yok, havalar nasıl, daha daha ne var?» Bir kulak büyüyor buyuvor kocaman oluyor az ötede. Kimdir o ko.nu^anlar, neler diyorlar birbirlerine? Ne deırı.k havalar nasıl, iyi misin? Bir anlam var b u ı n n ardmda? Not almalı konuşulanları, gerekir, sorulur, öğrenmek isteyen bulunur! O , iki KİM bir bakarlar ki, burunlahnın dibinde kar.ı gözlüklü sert surath bir kişi. «Bu memlekette çok...» «Öhö öhö» der öbürü sözünü keserek arkadaşının. «öhö öhö..» Havalar soğudu, mevsimi değil ama... Yok bunun da altında bir şeyler vardır belki. Ne demeli, ne konuşmalı.. «Birader kimden korkuyoruz böyle, evimizde yasak kitap da4 yok nasıl olsa..» Kulak büyür büyür az cftede. ö t e k i l e r büsbütun pirelenirler. Neler dediler, neler konuştular? Acaba şöyle başka anlama gelen bir söz söylemişler midir? Bilmeyerek, anlamayarak, dıişünmeyerek enini boyunu!.. Kara gözlüklü adam kalkar sandalye^inden' yaklaşır. îki arkadaşın kalbi durdu duracak, eyvah tamam, geliyor, elinde kale'm kâğıtl Gelir gelir s o r a r ^ «Amcalar, bu hafta Vefa'ya mı oynayayımj " '* Beşiktaş'a mı?» . • A : m Haldun Taner'in «Dün' Bugün» ünü seyret»' "' tim Ankara'da. Dünüm(izîl, bugünümüzü, hattâ •onunda da yarınımızı yergici bir gözle yan\İİT kabare oyunu. Ama tiyatro aahneoynanıyor, hiç de yadırganmiyor. O zaman bu kabare oyunu EÖzündftn vazgeçmeli. Skeç'erden kurulu bir güldürü mü demeli, n s demeli bilmem. Güncel olaylan, şu bizim ya« şnntımızı karşımızda buîuyoruz. Korkularımi7, endişelerimiz, heyecanlanmız, acılarımız, srvinçlerimiz, her şeyimiz; hem dünkü hem bugıinkü gerçeklerimizi seyrederken gülmek. ten kırıhyoruz. O korkulan hep yasamadık mı. yaşamıyor muyuz? O kara gözlüklü arfam grl.e bir kahvede yamnıza otursa ödünüz kopma/ mı? öyledir. ama sahnede aynı durumu ghrurre insan kahkahadan çatlayacak hale gelivor Ben de o «Muhavere» skeçinde öyle gül» clum ki' Kendimize gülüyoruz elbet, o adam si7 dn olabilirsiniz, ben de. Evet, hep kendimizaten. Serüvenlerlmize, düncTe ka« ıgünde yaşananlara .. «Evınfıizde yasak kitap da yok, neden kor •Evet' Hayır Ak pamuğun kara talihlileri T1CILCR KORUNMAUDIR •çınde bıraktığı gibi eğitimin ; dumuz ve milletlraiz açısın URETICILERE ' KU%PÇLITIKACILAR, önemini anlâyan bir kısım ^ sek Okul Yöneticilerince de LAK VERİP SOZLERININ AKISLERInımsenmemıştir. ÜRÜNÜN DERLENDICI GUN Her günümüzü geçmîş bsr ı NJ DINLESIN KARMA EKONOMIDE den daha iyi hazırlayabılmc LERDE UCUZ GÎDEl^ PAKAMU KESİMİ HER YERE YETEMEZ çabası içinde olan bizier bu £ MUK, SINIRLI ELLERDE da verdiğimia şavaşta; zorlul » FİLİSTİN KONUSUNDA ITALYAN • TOPLANDIKTAN SOMRA PA la ve imkânsızlıklarla dolu , HALILAŞIYOR. •leri yenip refaha ulaşacağı ^BAŞBAKANININ TEPtCİSÎ AKADEtasarlarken, Akademiler 8 ürkiyede tarun da ötekı alanKurul hangi şartlar altında *MİLİLER VE» YENİ YONETMELIK larda olduğu gibi bır progretimimize devam ettiğimizı ram içinde, memleketçi ve ırtiyor olacaklar ki aldıkları milliyetçi bir yol üzerinde değilrarlarla maneyi gücümüzü N dir. Bu genel değerlendirmeden men kırmış, bu tasaruan 'kimse dogmaya dayanan bir ahTemel sorunlarımız çoktur. Yaje bir yıl içinde) *yapılan mal v© hararetle destekledikleri, ve en hayâllerden ibaret bir hale kâm çıkarmasm. î^adenlerimiz, hizmetler üretiminden doğan üre pılması gerekli olarüar ise şuriaz, gerillaların eylemı kauar EUÇ tirmiştir. Bu nedenle bu k sanayiimiz, tanmımız, ihracatılardır: tim gelirlerinin toplam parasal olan Lübnan ve Suriye saldırıla yu tartışmak istiyoruz: mız hepsi meydandadır E|ri odeğeridir. Tatilimizden, eğlencemi2 nmn hiç bir tepklyle karşılaş• Sermaye birıkimierinin, en turup doğru konuşmayı, gelecek Millî gelirin ilk ölçüsünü teş serî şekilde ülke sorunlannın gecemizden kısacası her şeyı mamalarının izahı güçtüt. kuşaklar ve yannlann Turkiyekil eden mal ve hizmetlerin üreçözümüne kanalizesi. . Fiİistinlilerin eyleralerinde, u den fedakârljk ederek Kazar: si için şahsen bir borç bümektetıminin en iyi şekilde plânlana• Teknolojik ve çağdaş ikti mutsuz insanların davranışmı • • istedığimiz istikbalimıze'in Hâlâ politikanjn her gün rak, teşvik fonlanyla uluslatara sat koşullannı izlemek. lerl^ ,bu ağjr. darbeniü * ge görmemek olanaksız. Ne var ki ittığı yurdumuada, bizim sı pazarlama koşullanna uyumAndre Gide'in deyimiyle «Aküsız> amacı nedir? Bu kararcten c • Kalifiye işçi sorunlannın çö*bir politik kaygumui olmadan, lu olmasını sağlumak, matve hizlık aklı yener». Tüm tsraflarca c£fc sonucun Taütün vebali so zümü, bunların yurt dışma gidisöylemek istedıklerimizde, s^mimetlerin iç ve dış pazarlardaki luluğu onlara ait olacaktır. Fiİistinlilerin en doğal hakian miyet, içtenlik esastır. Onun için parasal değerlendirilmesinin ülke şini önlemek. Butün bunları Atatürkçü verilinceye dek tfu tür olsîylan açıkça tartışalım: • Politik hayatımızda lstikra^ önlemek olanaksızdır ekonomisine katkısının maksiniyetle bağdaştıramadığımı mum olmasını sağlayıo tedbir nn sağlanması... bi geri kalmanm, cah.ılliğk Bugün bir plânh tanm politiIsrailliler, BM. karariarına uy vamından başka birşey ui lerin alınması gerekir kası olmadığı için, üretici her za4Ersan TINAT mamakta dir«ıerek, Arâpların en Bilinçli çalışma sonuounda elda kabul edemiyoruz. Bu k man değişen yurt ve dünya şart% tktisatçı Galatasaray doğal haklanna saygıh davran lan memleket menfaatlerın' laruıa göre, ürününün bedeli o de edilen gelirlerin, ülkemizde çömazlarsa, bölgede barışı ummak difilen bir darbe gözti ile j lan gömleği, canı istese de, iste zümü için yıllardır bekieyen altaşın iyitnserlik olur. ' yor ve bu uğurda verilecek mese de giyer, Isterse bu göm yapı sorunlanna eğilmek, sanayi İsrail saldırgan siyas^tinden bet karann büyük zorluk lek dar olsun, isterse bol olsun. ve tarım kesimlerini nızlandırvazgeçmezse, 2. DUnya Savaşın eğitim görmeye çalışan bı Üretici hiçbir zaman ürününün mak, güçlü bir parakrtdi polidan sonra topladığı setnpatiyi büyük bir ümit ışığı vereo bedelini önceden bilemez. Deviet tikasmın güdülmesi, iç ve dış öSALDIRGAN StYASETÎN. yitirebilir. t i inanıyoruz.' de kendisine bunu, bır tarım plâ demelerde bilinçli bir finansman nı olmadığı ıçin, söyleyemez. uygulanması ve ödeme dengesî "* DEN VAZGEÇMEZSE İSRABir demecinde, gayın MılH M. Sabit BAYINDIR ' ÎL, TOPLADIGI SEMPATÎYÎ* Her yıl olagelen şey ılk başta^pa ne kanalizesini sağlamalıyız. tım Bakanı smıfta kalmanin , * öğretmen KEBAN muğun ucuz olması ve mahdut lete ve milletimize neye m$ Çalışmalanmızda, az .sarfedilir^KAYBEDEBtLÎR. ellerde toplandıktan sonra, paha le en rantabl veriler, sonuçlar duğunu belirterek smıfta k Tüm dünya PilistinU gerillalalanmasıdır. Burada bir noktayı almak, alınan rantablın maksiusulünü kaldırmayı düşün n kınadı. Uluslararasmda karSayın Başbakandan istirham ^di mum olmasını sağlamalıjız. şu günlerde"; maaleseî Akat AKADEMÎLÎ OĞRENCILER, yorum: Türk köylüsü her türlü deşliği ve yakınİBşmayı pekiştirİer arası Kunil sınıfta k. Yeni plân döneminde özel sek«ÖĞRENCİLERÎN İÇİNDE mız için ellermden gelen gı çıle ve yokluğa alışıktır. Bu âde töre çok önemli vazifeler düş mek amacıyla düzenleneı. olımpi BULUNDUGü KOŞULLARIN ta onun tarihî kaderidir Amma mektedir. Karma ekonomi sistesarfedeceklerinde fcarariı 0 yatlan kana buladı <îiye. Ancak yarın bir zaman sonıa pamuk mini benimseyen ülkemızde ka İtalyan Başbakam Andreotti'ıün lannı göstermektedirler Bı DÎKKATE ALINMASI». NI her zaman olduğu gibi akıl al* mu kesiminin her yere yetişmesi rar Millî Eğitim Bakanlığü tepkisi değişik oldu. Andreotti; " '. *ÖNERİYORLAR." maz bir yükselişe ulaşırsa,, i»u imkânsızdır. Hattâ açık şirketleçabalanmn boşa olduğu tın Münih olaylan dolayısiyle, tüm oluş karşısında, hükümet Türk jin gelişmesini sağlamak ve az Filistinlileri, dünya teamuoyunda îktısadî' ve Ticarî Ilimler Aka nı doğurmaktadır Btzıer üreticisinin zor durumunu de gelişmis bölgelerimızde yatınm ve vicdanında kimsenin mah demilerinin halen uyguladıklan çok olumlu reformlann gc ğil de, gücü fazla oian ve heı yıl yapgnalarım önerlemehyiîî. imtilian yönetmeliğl Akademiler leştırilmesının hazırlıkları kum edemeyeceğini söyledi. Tek aynı şeyi yapan çevrelerın baskıarası kurul tarafından değiştirü dığı şu günlerde BakanhkK değişik tepk^i de bu oldu. Bugün, ülke ekonomısinde ösı altında karar vermiş olacaktır miş bulurimaktadîr. Bu karara demiler arası Kurul arhsi' nemli yer tutan bankaların elinBu olaylar tartışıhrken, unutu göre imtihanlar yaz ve güz olmak Bir kere manzaraya bukılsm: de bulunan büyük mevduatların bu görüş ayrılığını üzüntü lan şey; îsrail'in, bugürı |erilla üzere 2 safhada yapılacaktır. Es karşıhyoruz. Efendi olan koylü ne deıeceye belirli kısımlannm yatırımlara lann uyguladıklan yöntemle, yer kadar ve kimlerin köîesidır? San yöneltilmesini sağlamahyız. k'ı yönetmeliğe göre her sömesAkademiler arası Kurulu leîinden, jrurtlarından edilen, çatrfüj motörleri, gübre, ilâç, akar*fcir.spnunda yaz ve güz dönemle dana getiren çok değerü öğ Ülkemizde aksayan sorunlar dırlarda sefaletle pençeie .ei mils yakıt konularında dereca derece dan birisi de ağır işleyen bürokrinde başarı gösteremediğimiz en üyelerimizin, yukarda izah yonlarca Pilistinlinin vatl'ğıydı. hep dışta görünmez merkezlerin fazla 3 dersten Şubat ayinda ye çalıştığımız mahzurlan ratik düzendir. Çabuklaştıncı ça 24 yılda, üç kez göçe zorlanan, tekrar imtihana tâbi tutuluyor önüne alarak bu sorunu tve bilinen bir işleyişin kölesi de, kışmalar ve yeni bir ruh kazanğil midir? Türkiyenin Ithalât ve dırmalıyız. Bir çok önemli y«tı en güç koşullar altmda yaşayan duk. mesı gerektiğı kamsındavj ihracatmı kimler ve hangi ölçü rım projeleri beklemektedir. Bun bu halk, kendk yazgısıyla taşbaSon Akademiler arası kurulun Hasan GOKÇE de ellerinde tutmaktadır. Hep almış olduğu karar, biz Akademiların aktif alana geçmesi gere şa bırakılmıştır. ' Akademili öğrencıleı bunlar istatikî bir şekiloe bilinen Dünya kapitalist çevrelerinin li öğrencileri hayret ve endişe ikir ' adına gerçeklerdir. îşte bu gerçekler içerisinde türlü yoilardan yarın pamuk fiyatlan .artarsa, hsrhalde bu sonuç hayırlı .ve millî olr mayacaktir?.. Bugün pamuğu saklayabilecek. ; '¥ olan üreticiler, ancak yan sanayici veya yan tüccar olan büKıymeui babamız, Bile. büyüğümüjı Emekli Albay .yük çifçilerdir. Orta ve küçük çifçiler, tefeciyle çalıştığı için ürününü hemen satmak durumundadırlar. Henüz vakit çok geçmeden memleketin her türlü ' EVİNİZE GELEN ÖĞRETMEN vefatı dolayısiyle, cenaze merasimine iştirâit eden, çefiyat artışı, maliyet ar^şı, tpfeci lenk gönderen, tâziyetlerini bizzat evimize gelerek vecehennemınde boğulan bu a.ağya telefon ve telgrafla bildirmek lutfunda bulunan merdurlar ve ezilen köylüsünü hükühumun muhterem silâh arkadaşlarına, aziz akraba ve met düşünmelidir. Demeçler ne dostlarımıza, Tekel Genel Müdürlüğü sayın erkân ve kadar iyi hazırlanırsa hazırlan, Türkiye'nın neresınde olursanız' camiasma yürekten teşekkürlerimizi sunanz. sm, olaylar ve sonuçiarı her zaolunuz Kendi Icendınızc, man sözden kuvvetlidır Artık İNGİLİZCE.FRANSIZCA her şeyi akıl süzgecinden geçiren AİLESİ bir kamuoyu vardır. Heî konuyu ALMANCAMUHASEBE oldukça mukemmel degerlendirSTENO VE DAKTİLO •mektedir. Politikacılar tarlaya, öğrenebilirsiniz. Hemen bugün sokağa kulak versinler, sözleribroşürümOzü isteyiniz. Cumhuriyet 6898 .' nin akislerini lütfen dinlesmler. FONO Mektupla öğretim Enstitüsü . * Enver GARBtOĞLU 8 kahm muhterem» diyor o skeçteki «öhö öhö» cü kişi. Yasak kitap diye bir şey çıktı ortaya, millet birbırıne girdi. Ne demek yasak kitap? Bakanîar Kurulu kararıyle bazı kitapların yurda girmesi, satılması, okunması sakıncah gbrülür, o kitapîar yurda girmez, satümaz, okunmaz, tersini yapmak suç olur, anlarım. Bunun dışmda hiç bir kitap yasakianamaz, okuyanlar suçlanamaz. Her yerde satılan bir kitap, ahyorsunuz, okuyorsunuz, kitaplığınıza koyuyorsunuz. Vay sen bu kitabı mı okuyorsun! diyor ömrünce kitap nedir bilmeyen biri. Geçen gün bir mektupta okudum, bir ögretmenin evinden Aziz Nesin'in, Yasar Kemal' in, Orhan Kemal'in kitaplarını almışlar, adamı da bu yüzden mahkemeye vermişler, neyse ki adalet böyle saçma bir1 suçlandırma karşısında ilk oturumda aklama kararı vermiş. Daha önce bir okur yazmıstı; bilmem hangi yüksek okulda kitabımı okuttuklan için öğretmene soru sorulmus. Okul yöneticisi, ilgili ög/ retmenden bu konuda* geniş bir rapor istemiş. Derste yardımcı kitap diye okunan kitabımın adıv^«JÇ,pnumuz Edebiyşı|» ww A < nlayın j •ini!.." • •«*» v*.«r. **• •«*# ' * T nizi isterim. özellikle o «Muhavere» sahneslnl... Yeter o kacTan bile! Korkulan büyütenler, korkular yaratanlar, kendi öksürüğünden ö'dleri kopftnlar, her gördüğü gölgenin kendisini ezeeeğinl sananlar nasıl gülünç olduklanm görsünler, anlasmlar. Her kara gözlüklü, her yanıbaşımızda not tutan, her bize dik dik bakan, her arkamızdan yürüyen düşman değildir. Her sallanan yaprak tehlike habercisi değildir. Toplumlar zaman zaman hastalanır. Geçer sonra... öhö öhö'cü olmamalıyız. Gölgemizcten ürkmemeliylz. Bu zavallı öhö öhö'cülerin, kendi gölgesinden korkanların etkisinde kalmamalıyız. Gerçekleri. olup bitenleri kendi gözlerlmirle görmeliylz. Her Isin arkasmda ne var aramahyız. öhö ötıö'cüler kendi yersiz korkularını yayarak, yaygmlaştırarak topluma en büyük dü$manhŞı yapıyorlar. Kim, siz konusurken «öhö öhö» derse, anlayın ki onun bu durumu, bu korku havasım, bu sindirme halini yürütmekte, yaFatmakta özel bir çıkarı vardır. Kusturun öksürürrünü, tıkayın kulağınızı, bildîginizden «aşmayin Gerillaların ve Israil'in saldırısı Yeni yönetmeljk 50'nci yıldönümü * CîHÂD BABAN , umhuriyetin 50 nci yildönümü vesllesiyle memleketı uygarhk dünyasına tafnıtma yolunda, bugünç kadar ihmal ettiğimiz bir f i yerine getireceğımizi ummuş ve sayın okuyucularımızın hatırlayacağı gibi, bu meseleye zaman zaman acı da söyleyerek, sık sık değınmr^ik. Bugünkü yazımız hayal kınkhğı içinde mılletvskillerimize bu işte gösterdikleri kayıtsızlık ve ilgisizlik dolayısiyle «itemin ötesinde, teessür ve hattâ, teessüflerimizi açıklamak için yazılmıştır; 50 nci yıldönümüne on İki ay kaldı, bu on iki ay içinde doğru dürüst hiç bir kültür faaliyeti hazırlanamaz. Yine bu kadar kısa zaman içînde Atatürk'ün dünyaya getirdiği yeni fikirleri, Türkiye'yi taklit ed"erek boynu büküklükten kurtulan milletler'e bile anlatmak mümkün değildir. Âfet hammefendiden mülhem olarak her vilâyetin bir Cumhuriyet Köyü, bir Atatürk Korulugu kurmasını teklif etmiştik.. Bu teklife, birkaçı müstesna, valilerimiz kıılaklannı sımsıkı tıkaaılar, Cumhuriyetin 50 nci yıldönümünü anıtlaştıracak" bir âbide denildi, bütun Akademiler, Mimar.Odaîan, bütiin mimarlarımız, deviet, Milll Eğitim Bakanbğı herkes bu mesele üzerinde on dakika olsun kafa yormadı. Dünyaya açık sanat hareketleri, festivallcr. spor tezahürlan, gargiler.* denildi. Bu konular kısır konuşmalarla neticelenen toplantılardaki masa örtülerinin altında gizll kaldı. Biriki gün evvel gazeteler yazıyordu, parlamento Millî Eğitim Komisyonu: «Törenlere, sanat hareketlerine, festivallere, dışarı dönük ve memleketl tanıtıcı milletlerarası tezahürlere, kongrslere, ilmî yarışmalara, Ata'y1 ya?atacak anıtlara ne lözum var?» demiş ve 120 milyon lirayı Millî Eğitlmln llkokul inçası bütçesine eklemiş.. Açık söyleyellm, bu tutumun tek bir anlamı olabilir; «Cumhuriyetin 50 nci yıldönümünde dahi olsa, Atatürk'ü, fikirleriyle, hizmetleriyle ön plana alarak O'nun evvelâ yeni kuşaklarca ve sonra da bütün dünya tarafın' dan daha iyi tanınmasına engel olmak !.» Sayın Komisyon üyeleri, «Atatürk'e saygi O'nun çok arzuladığı okul davasma hizmet et mekle olur. Paraları törenlerle havaya uçur mağa lüzum yok, esasen memleketin buna ta katı da yok.. Cumhuriyetin 50 nci yıldönümü nu bir anıtla yaşatmak mı? Bu d"a saçma bir fikir.. Atntürk bütün yurtta eserleriyle yası yor.. Kalbı'mİ7de yaşıyor!.» gibi sözler söyleyeceklerdır, Cumhuriyetin 50 nci yıldönümu için tahsis •.,.•..,,' . # i ^ edilen yüz yirmi mılyoncuğu okul ınşasına kaydırmak. sözde üzerine vanlamıyacak bir sebep yaratarak Atatürk'ü tekrar yaşatmak arzusunu baltalamak demektir. Sayın Demirel artık Cumhuriyet'ten bahsetmemelidir. Çünkü çoğunlukta olan onun partisi, Cumhuriyeti ve onun kurucusunu, bir çöküntüden sonra, millî bir dayanışma ile yeniden doğuşun ifadesi Atatürk'ü, bu ifade'yî bütün dünyaya karşı gerçekleştiren, bir insan olarak tanımıyor, o kan, alınteri, ve ağır fedakârlıklarla elde edilen bir bağımsızlığı ve onun «onucu uygar bir devrimi, yani Cumhuriyeti az gelişmis milletlere rehberlik' eden uyanışı, bir millî benlik şahlanışını, bir makus talihin, bir kötü kaderin, akıl yoluyla yenilmesi şeklinde tanımlamıyor,. o, Cumhuriyeti yalniz ve yalnız tekrar iktidan ele geçirmenin aracı telâkki ediyor... Vah... vah!.. Hükümet, Atatürk'ü hatırlayalım, O'nun büyüklüğünü küçük kafalara sokalım diye tahsisat istedi, 120 milyonu okullara tahsis etmek istiyorsanız edersiniz, fakat 53 milyarlık bütçede Atatürk'ü yeni kuşaklara ve dünyaya bir kere daha tanıtmak için bir 120 milyon yetmezse, bir ikinci 120 milyon daha alabilirsiniz.. O'nun eserlerini yıkanlar, O'nu yoketmek isteyenler karşısında sinir kesilmiş, hırsınd*an tırnaklarının etlerini dlşleriyle parçalayan Atatürkçüler, O'na düşman olanlara, O'na deccal diyen yobazlara, O'mı yabancı ideolojilerin bayrağı yapanlara, Atatürkçüyüz sözünü , dudaklarmda samlmiyetsiz hecelerle tekrarlayan riyakftrlara artık kızmayınız! Hastalığın nerede oldugunu görüyorsunuz. O biz» bir yurt, bir vatan kazandırdı, parlamentoyu yarattı, onun duvarma «Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir» levhasmı çaktı. O sayerfe orada oturanlar var, fakat onlar, O'nun eserini, Cumhuriyetin 50 nci yıldönümünde, onu uygar ölçüler içinde anmak zamanı geldiği vakit onun için ayrılan tahsisatı carî masraflara kaydırıp bu görevi yerine getirmiyorlar. Yaratıcılannı inkâr edenler bir gün kendilerinin inkârı ile karşılasırlarsa şaşırmamalıdırlar. Teklif ediyoruz: Cumhuriyetin 50 nci yıldönümünü; bu şartlar altmda kutlar gibi yaparak sözd'e kutlayacağımıza, hiç kutlamayalım!.. Bu halden utanacak ve acı duyacak olan gerçek Atatürkçüleri, Ata yattığı yerde affeder. Elbet bir gün gelecek inisiyatifi onlar ellerine alarak belki beş, belki on yıl sonra O'na lâyık olmanın şerefini kazanacaklar ve O'nun ruhunu 0 zaman sâd edeceklerdir. TEŞEKKVR. ISMAİL CENAL AKAH'in F Kalkınmadakî sorunlar YENİ PLÂN Dr>NEMINDE ÖZEL SEKTÖRE ÇOK ÖNEMLÎ GÖREVLER DÜŞÜYOR. Üçüncü Beş Yıllık Plânın uygulamasında en önemli sorunumuz millî gelirin artış hızını öneren koşullann saptanmnsı ve millî gelire katkısı çfok olan yatmm prosesleriyle ilintüi sirkülâsyonların yapılmasıdır. Kalkuımayı nedef alan ekonomılerde millî gelir ülkenin geleceğini etkiler Mill! gelir; «Jkenin belli bir dönemde (genellik 1 TEŞEKKÜR Kaybettiğimiz değerli babamiB, büyüğümüz, emvkli Albay tsmail Cemal Akan'ın rahatsızhğı sırasında kendisini şefkat ve ihtimamla I^davi eden Teşvikiye Sağlık Evi Başhekirni Sayın, ^ Halfiakargazl ead. 207 Şişli/lstanbul 46 6 7 1 3 4 6 3 1 8 6 4 0 1 4 65 DR. ÜÇER'E konsültan doktorları Op. Dr. GÜRBÜZ BARLAS, Prof. Dr. REMZt ÖZCAN, Prof. Dr. FERHAN BERKER, Prof. Dr. KEMÂL ÖNEN, Prof. Dr.MUHLtS ÖZEN, D. Sami TAŞKIRAN ve hastalığı sebebile yıllardan beri yakın alâkasını gördüğümüz müdavi doktoru ELEMAN ARANIYOI Büyük bir Şirketin Muhasebe Müdürlüğü Kadrosunda çaı tırılmak üzere en az lise veya Ticaret Lisesı mezunu tecrüt ve tecrübesiz elemanlar aranmaktadır. Erkekierm a. rerlik < revlerini yapmış ohnaları şarttır. Taliplerin aşağıdaki adn müracaatlannı rica ederiz. (Bütün müracaatlâr gizli tutulact tır.) ADRES: Biçkiyurdu Sok. Dr. Şevki Bey Han Kat: 2 . Cağaloğlu ÎSTANBUL (Cumhur'yet I MOİZ PERAHYA'fA Teşvikiye Sağlık Evi doktor, başhemşire, hemşire ve personeline sonsuz teşekkürlerimizî sunanz. AtLESİ Cumhuriyet 6899
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear