Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 26 Ağustos 1972 ^ g a ğ u s t o s 1922'de başlayan Büyük Taarruzun ellinci yıldönümün u # l l kutluyoruz. O kutsal günün şehit ve gezilerini ve o şanlı " " z a f e r i n yaratıcısı Başkorautan Mustafa Kemal Atatürk'ü. içimizden taşan minnet ve şükran duygulanyla anıyoruz.. 26 Ağustos Büyük Taarruz kararını karp tarihinin kaydettiği onbinlerce meydan muharebesinde verilmiş önemli kararlardan ayıran başlıca fark; onun bir milletin kâderinde oynadığı kesin sonuçtan iieri gelmektedir. Herhangi bir meydan muharebesinin kaybedümesi, rihayet kuvvetler kesin olarak imha edilmemiş ise bir harbin kaybedılmesi demek değildir. Özellikle bugünkü harplerin karakteri. bir tarafm politik istek ve iradesini, bir tek meydan muharebesinin ka.zanılmasıyla, diğer tarafa kabul ettirmeği.mümkün kılamaz. Zira bugün devletler, birçok meydan muharebelerini arka arkaya verecek ekonomik ve endüstriyel güce sahiptirler. Fakat Tü:k ordusunun 26 ağustos 1922'de başladığı Büyük Ta^rruz. eğer bir başarısızlıkla ve hele düşmanıri enerjik bir karşı taarruzu ile sonuçlansaydı, Türkiye Çumhuriyetinin bugünkü özgür ve egemen millet hayatını. uzun ıstıtap yılları içinde gözyaşı ve kanla ödemek zorunluğu ile karşılaşılacaktı. Çünkü bu ordu, endüstriden, rr.ahrum yıpranmış, yorgun bir milletin çıkardığı son ordu ve son üır.idiydi. Bu sebeple 26 ağustos, bir ordu için değil, bir millet için oiüm ve kalım savaşı, bir varlık ve yaşama nıücadelesiydi. Karlofça'dan, Balkan Harbinm sonuna kadar geçen acı ve karanhk yüzyıllardan sonra, Birinci Cihan Harbine yeni bir enerji. yeni bir ruhla gıren Türk orduları, her alandaki ekonomik yokluk ve fosyal geriliğe rağmen, Yemen'den Galiçya'ya: Kafkaslardan Sir.a çöllerine kadar uzanan, birbirleriyle her türlü ulaştırma olanaklarından yoksun dağmık cephelerde, dört yü şanla ve şerefle çarpıştı. 19. yüzyılın ieknik ve külturel alandaki' altm devrini arkalarır.a plan Batmın endüstriyel devletleri; yaşadığı devrin modern koşullarından habersiz, karanlıklar içinde, tam anlamıyla geri kalmış Osmsnlı İmparatorluğunu yıkmak ve parçalamak için, dort uzun yıl uiraştdar. Endüstriyel ve ekonomik her türlü oîanaktan yoksun, tamamiyle müttefiklerinin askerî ve malî yardımına muhtaç Türk ordulrn eğer ilk vuruşta yıkılmadı ve dört yıl içinde birçok şanlı maydan rnuharebeleri vere,bildıyse bu, o devrin gençliğinde parlayan yeni bir uyanış alevi, Türklüğü mo'dernleştirmek ve yüceltmek ateşinden doğuyordu. Fakat devir değişmişti. Son iki yüzyılın getirdikleri ile bir Ortaçağ devletinin savaşması mümkürı değildi. llodem bir çağda. moral güçlerin ne kadar kuvvetli olursa olsun, maddî güçlere ga]tbe etmesi imkânsızdı. Bu sebeple bu yenilgi doğal bir sonuç oldu. Çünkü geri, mutlaka ileri tarafından yenilecekti. Olaylar ve görüşler ulusal direnme için yeniden kurmaya ve dÜ7onlemeye karar verdi. Bu kararını uygulama|a. Harbiye Bakanı Şakir Paşanın '.<;ndisine 9 Ordu Mufettişlığini teklif etmesı büyük bir fırsat verdı Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıktı. Bundan softraki Caali>etı milletimızin gonülden ezbere bildiâı olaylar silsilesidir. 26 Ağustos Büyük Taarruzuna giden bu çeün yollar üzerinde O'nun dayandığı ilkeler şunlardı: • Memleketi saran ümitsizlik ve fikir keşmekeşine son veıerek ne yapılacağını saptayan prensipleri yaymak ve uygulama Dİânını hazırlamak. • Memleketi kavuran asayişsizlik ve iç harplere son vermek uz^re kuvvetîi bir hükümet otoritesi kurmak. • Yunanhların memleket içine doğru yajılmasını önlemek ve stratejik savunma ile zaman kazanmak. 8 Kazamlan zaman içinde muntazam bir ordu kurarak kesin sonuçlu meydan muharebeleriyle düşmanı anavatanda yok etmek. • Yurdun bütünlük, özgürlük ve egemenliğini sağlamak. Sakarya Meydan Muharebesine ön alan de\Tede, Büyük Millet Meclisi'nden üç ay için Başkomutankk yetkisinı alması ve aldıgı idarî ve askerî tedbirler savesinde. tekrar askerllğe dönerek Başkomutan sıfatiyle Sakarya Meydan Muharebesim idare etrnesı ve kazanması. Kurtuluş Sava=ınm sona erme=ınde bü>ü!c rol oynamıstır Bu sebeple düsman taarruz azim ve ısteğinin kınld;ğı Sakarya Meydan Savası, Bü>ük Mıüet Meclisi Hükümetinin <;eleceğmde bir dönüm noktası olmustur. Başkomutanlık kanunu ıle Mustafa Kemal'in tekrar askerllge dönmesi, yeni devletin politik ve askerî yönetimi bakunından yîne önemli bir dönüm noktasıdır. Bu iki yetkinin bir elde toolanrr.ası, harplerin sevk ve idaresinde eörülen nadir ve mesut hâdiselerden birisidır. 26 Ağustos iste siyasa ile harbin sevk ve idaresinin bir elde toplanması ve Parlamentonun mürakabesinde yürütülmesin.n başarılı Mr sonucu olmustur. Fakat bu noktaya ulaşmak için çetin ve yıpratıcı iç harplerle uğraşmak. Parlâmentoda Millet vekillerini inandırmak için mücadele etmek. nizamsız kuvTetleri çeteler, Yesil Ordular, Çerkes Elemler g:bi kaldırarak muntazam ordu kurmak, bunu lojıstik bakımından desteklemek. subay ve erlen modern bir harbin ıcaplanna' göre eğitmek gibi büyük zorluklarla pençeleşmek lâz.m gebniştir. 26 Ağustos 1922 saat 05 30'da başlayan Bü\'ük Taarruz; asırlar kadar uzun gelen voksulluk vıllanmn kapsadığı bir plânlama ve çetin uvgulamalann sonucu olrriuştur. Bütün bir memleket gençliğinin ömüriermin baharmı harcayarak kazandığı bu zafer, yurdun bütünlük. Ö2şürlük, eeemenlik ve uygarlık düzeyine ulaşması yollannı açmıştır Kurtuluş Savaşımn siyasal hedefi bu taarruz ve zaferle elde edilmiş, ebedî ve tarihl düşman «vatapın namuslu ve temiz koynunda boğulmuşturj> 26 AĞUSTOS Em. Orgnl. Refik TULGA meyen Osmanlı Sultanı ve kaybedilmiş bir satranç oyununa sonradan devama davet edilmiş durumda olan Ahmet Izzet Paşa hükümeti. her ne pahasına olursa olsun bu ağır mütarekeyi kabul ettiîer. Bu mütareke şartlarına ilk ve kudretli tepki o zaman Yıldırıra Orduları Grubu Komutanlığı sorumluluğumı henüz yüklenmiş buiunan General Mustafa Kemâl'den geldi. 3 kasım 1918'de İstanbul'dan gönderilen mütareke şartlannı, Adar.a'daki karargâhmda inceleyen Mustafa Kemal; bu şartların tnenıleketi tam bir işgale ve devleti yok olmağa götüreceği inancma vardı. Görüşlerini Başbakan Ahmet İzzet Paşa'ya telgrafla derhal bildırdi. Bu görüşlere göre, bu mütareke kayıtsız ve şartsız bir teslim vesikasmdan başka bir şey değildi. Vatanı, İtilaf devletleri tarafmaan daha evvel hazırlanmış olan Türkiyeyi bölme ve paylaşma anlsşmalarının uygulanmasına kolaylıkla götürebilirdi. Yıldırım Orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 3 kasımdan 10 kasıma kadar Basbakana ve Genelkurmay Başkanlığma müteaddit uvarmalar ve teklifler yaptı; 10 kasıma kadar, Osmanlı hükümeiinin gösterdiği "yumuşak ve uysal tutuma karşı uyarma ve direnmeye eevam etti. Nihayet hükümet onun bu ileriyi gören gerçek bir devlet adamına özel düşüncelerini dinlemiyerek başmda bulunduğu Yıldırım Orduları Grubu Karargâhmı ve 7. Orduyu, özellikle O'nu açıkta bırakmak için kaldırdı. Kendisini Harbiye Bakanhğı emrine aldı. Mastafa Kemal de 10 kasım 1918 akşamı, işsiz bir general olarak Adana'dan İstanbul'a trenle hareket etti. Atatürk, Kurtuluş Savaşmın tohumlarını daha o zaman atnvs. vatanının uğrayacağı felâketleri ilk defa o sezmiş ve görmüştür. Hâoiseleri önceden seziş, durumu kavrayış ve doğru muhakeme ediş kudreti, ancak dehâya varan kabiliyetleriyle büyük komutanlara ve devlet adamlanna bas bir meziyettir. Diğer taraftan Mustafa Ken^al: bir devlet adamı veya bir yuksek korrrutanm, üstlerini uyarma alanında korkmadan. kişisel çıkarlannı düsünmeden, geleceğinden ene e dişe "etmeden hareket etmesinin bir vatan borcu olduğunu da E l cek nesillere göstermiştir. Yüksek komuta mevkiinde bulunan bir komutan, âmirlerıne hoş görünmek için «Evet Efendim.ci değil, u>arıcı ve doğruyu bulmada yardımcı olmahdır. Komutanda aranan cesaret. fizik cesaret değil, medenî cesarettir. Sultan, hükümet erkânı ve başına neler geleceğinden habersız millet çoğunluğu, Wilson'un ve Lîoyd George'un aldatıcı sözlennm tesıri altmda,'uzun zamandan beri muhtaç olduğu barışa inamyordu Bunu' içtenlıkle bekliyordu. Wüson'un 14 maddelik barış programınm 12. maddesi şöyleydı: «Bugünkü Osmanlı İmparatorlugunun, Türk olan kısımlarına ıürazsız bir egemenlik sağlanmalıdır. «...Çanakkale Boğazı, milletlerarası garanti altında bütün mılletlerin ticaret gemilerinin serbestçe geçişlerine açık olmahdır.» Lloyd George da hemen hemen aynı fikri ileri sürüyordu. Bu aldatıcı sözler, mütareke imzalandıktan sonra birdenbire deeişrnış, İskenderun'dan başlayarak, Toros ve Amanos tünellermln, Âdana dahil Killkya'nm. Karadeniz ve Çanakkalo Bo^darının. Ksfkasların, tstanbul ve İzmirin işgaliyle tehlikeü b vön almışü Bitün memleket limanlarıyla, demiryollarıyla fiılen o^keri ve idarî olarak düşmanlarca kontrol altma alınmıştı. Hükümet onlarm emirlerim yerine getiren bir kukla dururauna getirilmirti. Oysa Mustafa Kemal, .Elde kalan son 400.000 kişilik ordunun reorganizasyonu ile, gerekli tedbirlerin alınmasını, ordunun terhis edilmemesini» zorunlu görüyordu. İngiltere ve Fransa ile diğer Batüı nıüttefiklerin, Osmanlı împarstorluğunun parçalanması bakımından büyük ihtirasları ve kararları bulunduğu bunların temelinin Ortadoğuyu ele geçirmek olduğu herkesçe bilineh tarihî bir gerçekti. " f • , , Istanbul'a donüşünde Mustafa Kemal, asırlarca süren, Türkiyeyi bölme ve paylaşma plânının son safhasma gelindiğini ilk gören drvlet adamı asker olarak çarefler aramağa başladı. İlk iş olarak açıkta, işsiz bir general olmaktan kurtularak, Anadoluda, Istanbuldaki yabancı kuvvcüerin baskısıncan uzakta, parçalanmış Türk ordusunu, Büyük Taarruz ve ilkeler İlk tepki M. Kemâl'den Birinci Cihan Harbine 30 ekım 1918de saat 20.30'da imzalanan Mondros Mutarekesiyle son verildi. Mütareke şartları ağırdı. Fakat kendi hanedanınuı geleceğinin garantisinden başka bir şey düşün Yeni evre OKTAY AKBAL «Millî Mücadelenin bu safhası kapanmıs<ır. Şimdi ikinci safbasını açmamız lâzım gelijor.» Mustafa Kemal Paşa İzmir'in ahnışından sonra bu sozleri Yakup Kadri'ye söyluyordu. İkinci devre... Cumhuriyet çağ'.ydı, devrimler, surekli atılımlar dönemi. Türk ulusunu, Batının en uygar uluslarının düzeyine ulaştırmik amacıyla gırişılen ileri aJımîar. Kafada, düşnncede yaoılaıı değişiklıkler. Bizi geçmıse bağlayan bütun köhnelikleri. çürümüşlukleri koparmak. atmak. Yeni bir ulus, yeni bir devlet, yeni bir ulke yaratmak .. Daha 26 Ağustos saldırısının başlangıcında Musta'a Kemal Paşa, Afyon'daki karargâhında Halıde Edip hanımla şöyle konusmamış mıydı: « tzmir'i aldıktan sonra biraz dinlenirsiniz Paşam. Çok yoruldunuz. Dinlenmek mi? Tnnanlılardan sonra bir. birimizle kavga edectğiz, birbirimizi yiyece Niçin? Tapılacak o kadar iş var ki ! Ta bana mnhalefet etmiş olan adamlar? Hayır dinlenecek değiliz, birbirimizi öldüreceğiz.» 30 Ağustos Zaferini kazanmadan önce «birbirimizi yiyeceğiz» diyen Mustafa Kemal, Izmır'i aldıktan sonra da «Simdi ikinci evre baMıyor» demistir. Ama Mustafa Kemal «birbirimizi yemek» olanağını yaratmamıştır. Muhaliflerini bir yana itmiştır, kan dökmeden, zulüm yapmadan, insanca, erkekce bir tutumla yurdun yazgısını elinde tutmustur. 'Kurtarıcı, yaratıcı, yapıcı, yenici kipiliâıdir ona bu yolu açan, bu basarıyı sağlayan. Sözlerini zamanında söyleyen, eylemini zamanında yapan. vuracağı anı duracağı anı bilen, insanları bir bakışta anlayan, kimi tutacağını, kime guveneceğini sezen büyuk bir insan... 1923'ten 1933'e kadar. tam on yıl birbiri ardına devrimci atılımlarla geçti ikinci evre... Bütün ülkülerini gerçeklestirdi bu evrede. Turk ulusunu uygarlık dünyasınm bir üye^i yaptı. Yerj iizünün en itibarlı bir devletiydik o yıllarcîa. Nufusumuz azdı, ekonorhimiz gelişmemişti, aydın kadroları azdı, yetişmıs elemanlar sayıhydı. Bövleyken, evet böyleyken, Türkiye dünyamn onde celen, büyük saygı gören bir ülkesiydi. 1938'de öldüğünde dünya devletlerinin posterdikleri ilşi. büyük say2i bu öneır.in, bu değerin yadsınmaz kamtı olmustur. Atatürk c'evrim'.erinin üçüncü evresine gc lince !.. Bu. atılan tchumlann yeşermesi. bo> atması, ürun vermesı olacaktı Bu gerçekleşti Evet Hayır mi? Gerçekleşme olanağını buldu ır.u! Bugün karmakarı?ıklık içindeysek, şu yolda, bu yoldd. çu eğilimde, bu eğilimde yarar anyorsak. a'rıyanlanmız da baslarım şu kayaya bu kayaya vuruyorsa, bundandır iste. Devrimlerin uçüncü evresi yarım kaldı, tamamlanmadı. Yarım kalan bir devrim yıkılmış sayılmaz mı? 1933'de bu dünyadan ayrıldı o. Ölmedi gerçekte. Ölemezdi de ondan. Bir kuşak yetiştırmisti onun savgisiyle, inancıyla dcju. Onlar yaşat. tılar içlerinde, dü^üncelerinde, eylemleımde. Onun 30 Ağustos öncesi dediği gibi «bana muhalefet etmiş adamlar» vardı ya, onlar çoğaldılar, çogaldılar, mikroplar gibi ürecTiler. yur. dun her kbsesinde zehirli örümcekler gibi s3 sardılar. Tehlikeyi görenlerimiz çoktu, fak^t çok partili düzen, demokrasi havası diyerek iyi niyetli bir aldanışa kendini kaptıranlarımız da az değildi. Hattâ Ata'nın sağlıgında her sözünü emir sayan kimseler, çevreler, daha sonra bu devrimci atıhmın kendi zararlarına oldugunu, olacağıOı anladılar, basladılar tam ters bir yönde yürümeye, ulusu. toplumu o yana itmeye... Devrimciliğin halkçı niteligi yitip gitti. Cumhuriyetimizin devrimci anlamı da onunla beraber !.. Lord Kinross şöyle yazıyor bu konuda.: «Eserinin tamamlanması daha birçok on yılların çeçmesine bağlıydı ve kendi ömrü, ister istemez, bnnlan tamamlamaya yetmiyecekti. Atatürk, zaferi kazanmıs, ama sonucu öçrenemeden savaş alanmdan aynlmak zorunda kalmıs bir komntana benzivordu. Memleketini uvçar bir Batı fllkesi haline getirmek çabasını baskalarına bırakmak ona aşır geliyordu.» Ama yapıtını bıtiremeden çekti gıtti dünvaır.ızdan. Inönü'nün dedışı gibi «Mabâdmı bize bıraktı». Ama biz ne yaptık o eeri kalanı? Tamamladık mı? Yoksa onun yaptıklarını da yıkmaya ml ba;ladık? 1972 yılının Ağustos' unda bu sorunun üzerinde düsünmek acıdır.. Hele yanıtı d a h a d a acı... «Şimdi ikinci safhas:nı açmak lâzım geliyor» demişti Izmir'de. Açtı, tamaml?dı o evreyi. Ama bir devrim sürckli at'lım i«1er. Durmuş bir devrim ÇÖKPT üider. Atatürk'ün devrimi çökmedi daha, yok nlmadı daha .. Türkiye Cumhuriyeti bu devrımi ya^atacak, gelistirecek güçtedır. Daha bu aüce sahiptir, yeti^kin kuşaklarıyla, aydmlan, halkı, isçisi, askeriyle... 30 Ağustos Zaferinın yıldönümünü kutladığımız bugünlerde sorulan sudur: Atatürk devriminin yeni evreleri ne zaman başlayacak? Ne zaman a'datıcı oyunlardan silkinip gerçek devrimci atılıma girijilecek? Ne zaman gerçek Atatürkçülük yurt yazgısına eçemen olacak? Hava durumu SICAKLAR AZALACAK eçtiğimiz hâftanın hava olaylan yaz 'aylarına uygun bir gelişme gösterdi. Hava sıcaklıklan' Ege, Akdeniz ve Doğu Anadoluda normalleri civannda geçerken, Doğu bölgelerde normallejinin bir kaç derece üzerine çıktı. Yağışlar pek önemli olmadı, hafta sonlanna doğru Marmara, Karadeniz ve îç Anadolunun kuzeyinde yer yer sağanak yağışları göruldü. . önümüzdekı hafta içinde yurdumuzun yüksek »tmosfeMe Güneyİi hava akımlannın, etkisinde kalaoağı ,'beklendiğinden hâftanın tahmini şöyledir: 6 sıcaklıkları 27, yer yer 23 derece civannda bulunacaktır. ÖNÜMUZDEKİ HAFTA YURDUMUZ YÜKSEK ATMOSFERDE GÜNEYLİ HAVA AKIMLARININ ETKİSİ ALTINDA KALACAK... İç Anadolu: Bir iki gün bölgenin Batı ve Kuzeyi öğleden sonralan kısa süreli hafif yağışlı. öteki yerler az buluttu ve açık geçecek, hava sıcaklıklan yavaş vavaş azalacak. rüzgârlar Kuzev vönlerden orta kuvvette esecektir tkı eün sonra vağı«lar kesilerek venidp> güneslere dönülecek ve hav sıcakhklan artacaktır. Hafta sonlanna doğru geçici olarak hafif sağanak yağışlan beklenmektedir. bütün kesimlerde yeniden sı'cak lar artacak ve rüzgârlar Güney yönlerden orta kuvvette esecektir. Hafta sonlarında hafif soğumalar görülecek ve deniz suyu Prof. Dr. Umran E. CÖLAŞAN Marmara Bölgesi: Bir iki gün bölgenin Doğu kesimleri yer yer kısa süreli ve hafif yağışlı, ötekl yerler az bulutlu ve açık geçecek, hava şıcaklıkları biraz azalacak, rüzgâr lar Kuzey yönlerden orta arasıra kuvvetli olarak esecektir. İki gün sonra yağışlar zaman la kesslerek rüzgârfar hafif'.eyecek ve hava sıcaklıklan yeniden artarak raevsim normallerine erisecektir. Hafta sonlanna doğru bir gün kadar yeniden geçici yağışlar görülecek^ ve deniz suyu sıcaklıkları 24 derece civannda bulunacaktır. Deniz suyu sıcaklıkları ilk günlerde 2526 sonralan24 derece civannda bulunacaktır. Akdenîz Bölgesi: Bir kaç gün bölgenin Isparta ve dolaylan zaman zaman parçalı bulutlu, öteki kesimler az bulutlu ve açık geçecek, hava sıcaklüdannda önemli bir fark ğörülmeyecektir. Üç gün sonra hava düzelerek Doğu ve *'••' Güneydoğu: İlk bir iki gün Doğu Anadolunun Kuzeyi yer yer hafif vağışlı, öteki kesimler az bulutlu vp acık geçecek rü7sâr'ar vaeıs alacak yerlerde Kuzevden orta kuvvette esecek. hava sıcaklıkları Doğu Anadoluda biraz azalırken Güneydoğu'da değismeyecektir. İki gün sonra vagı?lar kesilerek her iki bölgede güneşli pünlere dönülecek ve nava sıcak lıklan yeniden artacaktır. GÜNEŞTEKİ PATLAMALAR on günlerde güneşte meydana gelen patmalar, besınımızı ve kamuoyunu bir "hayli ilgilendirdi. Güneşın bu sınirlıliğinin, hırçmlığının sebebi ne acaba? Bu hırçınlığın sonu ne olur, ne olacak? Bu patlamalann sonunda birçok kimseler konuşuyor ve soruyor. Bu hırçınlüt güneşte bir enfarktüse, yani ölüme sebep olur mu? Güneş bu harekeüeriyle faalıyetlenne son verır mi? Konumuz olmamakla beraber şunu söylemek isteriz ki, merak edecek birşey yok. t3üneş milyonlarca yıllardan beri bu hırçınlığım devam ettirir gider. Mevcut teorüere göre, güneşte meydana gelen bu patlamalann esas sebebi, zaman zaman bünyesınde meydana gelen soğumalardır. Güneşin bünyesinde mevcut büyük enerjilerın daha çok uzun yıllar devam edecegi' bir gerçek, bu muazzam enerji bugünkü dünya blçülerimizle ifade edüdiği zaman karşnmza akıllann alamayacağı derecede büyük rakamlar çıkıyor. Güneş bugün dünyamızda hayatın ana kaynaklanndan en büyüğüdür. İnsan, hayvan ve bitki hayatı onun varlığına bağlıdır. Bir an güneşin söndüğunü düşünürsek, dünyamizm bırdenbire sıcaklık ve dığer yararlı ışmlardan mahnım kalacağını, sonunda bitkl. hayvan ve insan hayatının sona ereceğini, diğer bir tabirle kıyametin kopacağını kabul etmek gerek. Güneşte meydana gelen patlamalann dünyamız üzenne yaptığı etkilere gelince; Bugün tam kesinlikle tespıt edılmis etkilerin başında manyetik tesirleri gelmektedir. Manyetik fırtmalara sebep olan bu patlamalann sonucu dünyamızda haberleşme sistemleri kısa süreli de olsa sarsıntılar geçirmekte, telü ve telsiz elektronik haberleşmeler aksamaktadır. Nitekım son patlamalar Meteorolojı Genel Müdürlüğunde haberleşme sistemini bazı guçlüklerle karşı karşıya bırakmıştır. İddialara göre manyetik fırtınalann etkısı ile dünyamızm mıknatısî kuvvetinde meyddiıa gelen inhiraflar birçok muhacır kuşlann yollarım şaşırmalarına da sebep olmaktadır. İnsan sağlığı bakımından kesin olnıamakla beraber, sinır sistemleri üzerine tesiri olduğu da muhakkaktır. Acaba üclim şartlan üzerine etkisı nedu? Sıcaklıklar. yağmurlar ve rüzgârlar üzerine nasü bir tesır yapıyor? Beş Ağustos Cumartesi günü, daha evvel güneşte meydana gelen patlamalardan sonra, Marmara • böl»emızde meydana gelen çok kuvvetli sağanak yağısları birçok kimseler bu patlamalara bacladı Biz bu kanıda değiliz. Bu yağışlar baska sebeplerin tesirı altmda o günlerde bu oölgelerimızde meydana gelmiştir. Sebebirri güneşteki patlarr.alara bağlamak doğru değildir. Neden bu yağışlar başka bölgelerimizde görülmedı de, yalnız Marmara bölgemize indi, yalnız, bu bölgemız mı güneşteki patJamalann etkisi altında kaldı? Bu mevzıı olaylar hiçbir suretle güjıeşin son faaliyetleri ile ilgili gösterilemez. Bugün için günesteö patlamalann meteorolojik yönden iklim şartlanna, daha dofn; bir ifade ile atmosferin sirkülâsyonu üzerire bir etki yaptığını düşünemiyonız. Güneşteki patlamalar daha uzun yıllaı zaman zaman meydana gelecek. Birgok kuşaklar bu konuyu konuşacak, münakaşa edecektir. Ancak, teknik ve bilgi ilerledikçe teori olarak kabul ettiğimız birçok hususlar belk! değişecek, belki de kesinleşecektir. Hoşçakalm.. Karadeniz Bölgesi: Bir kaç cün bilhas^a bölgenin iç kesimlerinde ver yer kısa süreli yağışlar pörülecek ve bu arada hava sıcaklıkları düsecek, rüzşârlar Batı karaderiizde poyrazdan, Doğuda karayelden orta kuvvette esecektir. Üç gün sonra yağışlar kesilece\ ve yeniden sıcakhk artışları baslavacaktır. Hafta onlar.ra doğru Bah Karadenlzden itibaren bir iki günlük bir yağıs geçişi olacak ve denız suyu sıcaklıklan bölgenin Batısında 23, Doğusunfla 26 derere civannda bulunacaktır. Esin TFLEK ile Tamnur Tl'NÇOK evlendıler Istanbul 25.8.1972 Cumhurivet: 6029 Yeni kararlar, yeni olanaklarî CİHAD BABAN nivorsite senatolarından profcsöılerin emekliliğe sevk yetkisinin kaldır.lmış ve emoklılik yaşının 68'de dondurulmuş olmasını memnuniyeüe'karşıladık. Çünkü görüyorduk ki, üniversite kurullarmda özel düşünceler. kişisel Uesaplar, mızaç çatışmaları. objektif kriterleri.ı onünde gelmektedir. Son günlercle yapılan emckhlik işlemleri hakkmda bu köşede yaptı|ımi2 clestiri de bizim bu husustaki düşüncelerismz, yaıisıttı. Açık ifade etnıeli: Üniversitelerimiz bir idarî mekanıztnanın iyi işleyeceği, memleket solunlarının hallinde önayak olacağı hakkmda bıze üm't vermemektedirler. Aksme universite d.âer müessese'.erden neden daha iyi işlesm? di\enlere de hak kazandırmaktadır. Universite senatosunda doktor profesörîevm değerli mütehassıs Siyamı Ersek hakkmda profesör olabilir diye oy kullanmalanna ve Danı=tayın da Ersek'in hukuki statüsünde buna raâni" bir hali olmadığını, kararı ile büdirmesmc rağmen, onun profesörlüğünün tıp dışındaki prcfrsdıler taıafından reddedılmesi, iüin içinde bir takım sübjektıf düşüncelcrın, kapıislerm. o\ verme özgürlüğünün kötüye kull&nılmasının varlığmı ispat etmektedir. Onun için universite senatosu her yıl vereceği duygusal kararlarla yıpranacağına, profesörlerin emeklilik yaşı 68 oiur ve bu mesele böylece biter.. Biter ama, devlet cc, kamuoyu da, bundan evvel yapılmış olan emeklilik işlemlerinin şeklini tasvip etınediğini açıklamış oldu. Hemen ilâve edeyim: Ben şahsen, işlemey:r. veya kötü işlejen mekanizma karşısmda tepk; göstererek bir uçtan bir uca gidılmesine taraftar değilim. Kanunlarımızın ve muamelelerimiz'n aşuı uçları arasında mekik dokuduğur.j çu son ceyrek yüzyılda çok tanık olduk. ÇoB'i cİ3fa tepKİ ve karşı tepkiler arasında hare' ı?.liğe katluPma^a mecbvır kaldığımızı hep bıliriz. Onun ijln aslında, üniverrite senatosundan fc'J Ege Bölgesi: Kayıp Aramyor Yanda '«smı görülen kızımız FAT "HA AKAÇ dört günden ben kayıptıf. Gören va bulunduğu yen bilenlerin (Gültepe Yahya Kemâl Cd., Cemre Sk. No: 9)'da enistesi Hüseym Guguk a insanıyet namma bildırrr.esinı rica ederiz Günde Güne Bir veya en fazla iki gün böleenin Uşak, Afyon ve dolayları öğleden sonralan kısa süreli şağanak yağışlı, öteki yerler az buluflu ve açık geçecek, riizgâr lar Kuzey yönlerden hafif, zaman zaman orta kuvvette esece>:. hava sıcaklıkları biraz aza la^aktır Bunu takiben yağışlar kesilerek rüzgârlar hafıfleyecek ve ye niden sıcakhk artışlan baslayacaktır. U yetkinin abnması iyi olmustur denemez, ama bu derdi bu yoldan başka bir yolla tedavi çaresi de yoktu.. Bir profesörden 68 yaşından sonra faydalanılanıaz mı? Elbet faydalanılır. Işte onlardan yaşlandıklan zaman da istifade edebilmek için halk eğıtiminı tamamlamak üzere, serbest yani d.plomaya bağb olmayan üniversiteler kurabilır ve buralarda erginlerin eğitimini yaptırabıliriz. Hattâ buradan mezun olacak kimseler yas.ları elverışli ise devlet hizmetmde derece alıp terfi gibi imkânlara da sahip olabilirler. Memleketin gelışmemiş bölgelerinde bu tür müesseseîerin genel kültüre ve dolayısiyle topyekun ka1k^nmamıza ciddî katkıları dokunabilir. Plân hodefleri ve yurt ihtiyaçlarına paralel olarak bu gibi müesseseler çok yararlı olurîar. Sayın Millî Eğitim Bakanı, 1İS3 mezunlarınm ocrişan ve imkânsızlık içindeki durumlaruu fciKyor Bu çocuklar emellerinin kınldığını gdrdükçe elbet menfileşecekler, vatandaşlık duygj!arındaki yoğunluktan çok şeyler kaybedecr!;lerdir. Kahire'de Ezherde kaçak okuyanlar bize bizzat, Türkiyede karşılarına dikilen imkânsız!ık duvarları dolayısiyle oralara kaçtıklarırj soylemişlerdir. Memleketin değişen jartlarma uygun yeni fözüm yollan aramrken bu yoldan da istifada =tmek hiç şüphe yok çok yararlı olaeakür. Her şey. iyi olsun istiyoruz.. Fakat iyiüği, valnız kanun'arla ve olumlu niyetlerle temin ttmenin olağan olmadığını da gördük. Türkiye her seyden evvel ve her şeyden fazla ve her atanda yetişmiş insana muhtaçtır. Yetişmiş insan yokHığunu endüstrıde, turizmde belimizi bükreek , ağırlıkta hissediyoruz.. Millî gelir artsın fert ba,ına düşen gelir çoğalsın! Ama; bu artış ve ço^alışta. yatırımıirn evvel imana muhlaç oldıısJmuz artık sert bir gerçek olarak kcndıni hıssettırmiyor mu?. TEŞEKKÜR Uzun zamandır devam edıp neticede beni yürüyerr.ez hale fc'etiren hastalığımı, teşhis ve tıbbın en son tekniği ile tedavi edip tamamen iyileştirmiş bulunan Fızik Tedavi ve Romatizmal Hastalıklar Mütehassısı Sayın Opr. Dr. Adnan Kürkçüoğlu Seyahat dolayısiyle hastalarını 20 Eylül itibaren kabul edecektir. 1972'üen Cumhuriyet 6033 Cumhuriyet:: K030 A01 BİR ÖLÜM Manastır esrafından merfıum Yb. Faik Falay'm est. Kâmil Taylaner'in ablası. Pahrettin Falav Feridun Fa!av, Melâhat Gözde Türkân Sesü'nin kjvmetlj anneleri Zekive Falav Nerlâ Falav İzzet Gözdç Husevir. Ses ıi'nin Rannva'idelprı Ensıp Tuna Faik. Funda Ferda Ufuk Kader. Faik Fikri. Za fer'in biricik babaanne vp qn"onnn°İPri Dr. Nejat Uras'a sonsuz minnet ve sukranlarmıı âlenen arz ederim. Feyzi DEMİRCt '••••••••••••• TVTAK ORTAOKULU MÜDÜRLtjĞÜNDEN 1 Ortaokul ve lojman binasmın onanm inşaatı ve sıhhl tesisat onarımı 38.092.94 lira kesif bedeli üzennden 249C sayılı kanunun 31. maddesi gereğince ka'palı zarf usulü ile eksiltmeye çıkanlmıştır. 2 Bu lşle ilgili muvakkat teminatı 2857 liradır. 3 Ihale 12.9.1972 Salı günü saat 14J0 da Tutak Ortaokulunda toplanacak Komisyon huzurunda yapılacaktır. 4 Şartname ve keşif özeti her gün mesaî saatleri içerisinde Ortaokul Müdürlüğünde göriilebilir 5 îhaleye girfceklerin haıırlıyacaklan teklif mektuplannın içerisinde 1972 vılına ait T.caret Odası belgesinı Ağn Bayındırlık Müriürlügünden alınacak ehliyet belgesini ikametgâh kâğıdım ve bu işe ait teminat makbuzunu ihale «natinden bir saat evvel Komisyon Başkanlığma vermeler; gerpkmektedir. 6 Postadaki vâki gecikmeler kabul eiilmez. Keyfivet ilân olunur. (Basın: 20391 «'6025) Cumhuriyet 6023 Makbule FALAY Hak'ın rahmctınp Kavusmu» ve 26 Ağustos 1972 Cumart? si günü fbueünl Karacaah met'teki aile kabristanınn defnpdüprektir Allah rahmet eylesin. Atl.ESt Cumhuriyet 6037 t ( ı KİRALIK MÖBLELİ DAİRE < * N'ısantaş Topağacınria 1 büyük, 1 ufak t.ılak odası, yemek f uudsi, salon, devamlı sıcak su, telefon, moket halı, yepyenı eşya f MÜRACAAT: 63 38 88 Sabahları yalnız 9 . 1 2 arası. { Cumhuriyet 6032