01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 14 Ağustos 1972 on gUnlerde idare adamlannın beyanlarmda, Doğu probleml ve Dogunun kalkındırılması «özleri, henüz belirsiz cümlelerle de olsa yer almaktadır. Meselâ sayın Basbakan'ın, «Her vilâyette bır /abrika kuracağız» gibi iyi niyete dayanan, ama henüz Doğu'da sistemli bir araştırma ve îriânlaşmadan nişan verDoğu neresidir? meyen beyanlan da, ancak Doğuya yönelişten bazı ilk düsünceleri belirtse de, gene de birseyler ifade eder. Ama kabul etmek Döğunun neresi olduğu' hakkında, Bakanlıklar arasında birgerekir ki, Doğu, bizim vatan topraklanımzın üçte 'biridir. Ve bu görüs birliği yoktur. Meseİâ tmar ve îskân Şakahhğına gore topraklara bugüne kadar, meselâ jandarmsr, emniyet ve hele sori Doğu Anadolu Böîgesi, Irak'sınınndan Kara yaylasına ve güyıfiarda havayı saran bır de umumı şüphe tedbirleri dışında, heneyde Gaziantep'e kadar yavılan sahadır Tanm Bakanlığı için nüz ve çağdaş bır ybnelışte buluırmannşızdır. ",• T u ölçö çok daha o*ardır Bavındırlık Bakanlıgi da ken'di sınırb ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR r. .*•>. Kısaeası ve ulusar bır gerçeği ifrfde etmek* gerekirse, biz Do,':lannı ayn çizmıstir "fürkıye'nin genellikle 912 bölge arasında ğuyu, henüz. fethetmedık. Ne vakitten beri? Bu sorunun cevabi • .'•"'değisen taksimatı bövlece bırbirinı 'utmaz 1 •• şudar: • Ama ganellikle Doğu Anadolu'vu Karadeniz sıradağlannın Onu fethettik sandığımıı: zamandan berit saklanrnalara> bağîanan durum, '19381950 deyresinde de, hep bu 3 D«|u Anadolu'da mer'alar soysuzlaîmış ve '4ok;'y.erler » Sovvet sınınna varan bır noktasından. Ukenderun Körfezine çiYanl, Yavuz Sultan Selim'in, Dıyarbakır kalesinde, azçok bir • ."zilecek bir çizgjnin doğu?unda kaian pahada. aşıl'Fırat Nehrinin ' şekilde akıp gıtmıştir (İ).,Ondan sb"nra ise Demokrat Parti ıktide de bu mer'alarım kaybetmiştir. • . ^' direnışte Jcarşılaşıp, o da kınldıktan, sonra, Doğu'nun esld hâdogusu olarak almak en doğrusu olsa gerektir • Bu bö dan, buralarda bır de seçim ticaretı açıp, sıyasî partiter arasınkimleri olan hanlara, beylere, ağalara, kısacası eski derebeylerı4 rDoğu Anadolu, vahalannı, dağ yaJnaçlarmdaki su'ğe" •' 'özellikve problemlerine, fırsat buldukça girecegiz. . • da şeyhlerin, beylerin müzayede ile mebus seçilm'esi devri başlane; hükümetler, beylıkler bağışlayıp, onlan başlanna buyruk b*ı ' yuıca, Doğu hâlkı, büsbütün ümitsizliğe düşmüştür. 'tirilmiş köylerini kaybetmiştir.' .• raktığı günlerdeçjberi!. Böylece Doğu resmen zaptedümiş, ama Doğuya ilgh. Bölgeye gerçf altyapı üzerinden girikneye çalışümıştır. Eski 5# Oîmanlar kaybolup, mer'alar soysuzlasınca, Doğu Anafethedilmemişti. Padişamn fennan verdiği cmefruzül kalem» ve ' demıryolu, sıyaseti,' kar,ayollan ile devam ettirilmiş, ama sanayıDoğuva ilgi.,, bilha'ssa Keban Barajı'nın insaatı ilerledîkçe '. ' ı. ,? dolu çıplak kalan'^dağ bozkırlan haline gelmiştir. Eski ve«maktuül'kıdem» mahalU fiukümdarlar ile, Ekrâd Beylikleriıi:' leşme, sulama, tarım şartlarının ıslalu, hele pazarlama, yeniden artmaktadir.Gerci.ba.raj insası te<:e6bu5Ü eskidir Ama inşaat . .,'*! rinıli sahalarxiaki toprağı tutucu unsurla»ırıı yjtirînce, den, taht sırası gelen Emirlerin bu »ırasını, Padişah bile degışyerleşme üzerinde hiçbir şey yapılmamıştır. Derebeylık nizammın . ;•'•'. sımdı ılerlemektediT Bunun üzerine de bolgedP sessız; ve. sesli bo defa rfa "toprağınj kaybetmiştir Eskıden vağmutları tıremezdl. Ekrât beylerinde ise bir sıra değişikliği yapabillr, anıa en yüzkızartıcı artıklan olarak devam eden toprak ağalığı ve. • •. ara^tırmajar baslamıstır Çlk ses^iz ve gem'5 araştırma, evvelce. beyliği elinden alamazdı. • emen, kar sularını içine çeken dağlar ve yamaçlar, bu ağalar, beyjer. şeyhlerle tıalkın llişkijeri, olduğu gibı sürüp gıtBirlesik Amerika'nın Savunma Bakanı, şimdi Dünyjr Banksfsı sefer sağanakların altında, çamurlu seller, toprağı güneBu sütunlarda her vesileyle değindığfmıa bu durHım, Osman, miştir. Bu ilişkiler o kadar ilkel, o kadar verimsizdir Ki, son zaBaskanı olan McNamafa'nm basında buiunduğu bir Yatırtm Sır' ye taşıyan geçicı dâlçalarla, bütün bereketli toprağmı, h Padişahltğı güçlü devrinde, Doğu'nun kanunuydu. Doğu top manlarda bunlann, hattâ hikâyeler, romanlaf şeklmde bile yazılzamanı güneye. Irak'a akıtmı? ve skıtmaktadır keti tarafından vapıldı <adı sanıvorum kı Lunet) Ve iki koldan raklan, Osmanh toprak hukuku ve Devlet tasarrufu içine girmemalannm önlenmesi, cidden düşündürücüdür. Halbuki yazar, ay" • >.%. ".''>,. ^>er sel toprak miktan, astronomik miktarlara ulasır. vürülüldü Bizim ÜnıversitemİTİe uzmanîanmızın da katıldıîı • • . • Bu ksçah di. Timar, Zeimet, Hâs sistemleri bu topraTdarda uygulanmadı. dın, gazeteci ve eleştiricinin kalemi bu kokmuş münasebetlere. araştırma grup veya grupları, dört av çalısarak. bir vandan BüBır tabiatı koruma ve erozyon toplantısmda, hâtırımda Zaman ılerleyip, hem Osmanlı devlet nizamı, hem de Dogu'da degirecek ve onları halka ve idarecılere açıklayacaktır ki, millî yük ve Kuçük Menderesler havıafı, öte yandan da Fırat Dıcle • kaldığina eöre bir yabancı uzman, Doğuya sit bir erozrebeylık zayıflayınca, o zaman da bu hükümetler şeklindeki debunyemizın, asırlardanberi hasta ve kanayan, ama bütün bölgeyi iıavzası üzerinde sessiz arastırmalannı yüıüttüler. Araştırma, yon konulu film gösterivordu. Dağlar. taslar.. yaylalar rebeyliğinin yerini, büsbütün karışık bir ağalar, beyler, şeyhler saran yaraları açığa serilsin. Onlann tedavisine ycnelinsin. Çünturistık te?islerden. veraltı ve verü'tü bütO vatınm aianlarınâdeta tek ot dahi yetiştirmiyordu. Halbuki burası, benim şebekesi aldı. • e halk. için hayat, büsbütün cehennem oldu. KıV kü bız bu bölgede yerleşme, birlik ve bu birliğin devamını istıda iş almavı proielivordu Sembolik İlk anlasma da vapıldı evvelce gordüğüm' bir büyülc sahaydı: Birinci Dunya sacası halk ve topraksıs köleler, hayvanlarla beraber sayüıyordu . yorsak, bu büyük derdi, bütün milli birliğimizin ve milletin musHarbıncfe ormanlık, otluk, raer'alıkü. Sonra Koç Holding. DoSJu Holdinei rfüsiindü Bu Iki teşekkül Tanzimattan sonra hükümetin müdahale gayretlerine ise, terek derdl haline getirmehyiz. arasında bir iiiski olup olm,adısım ıfede edem,iveceğim. Doğuda yerli paşaların, beylerin, şeyhlerin isyanlan karşılık veı6 Simdı de. Doğu, en büyuk kaybı içmdedır.lnsa'n kaybı ! • Hulâsa simdi bir Doğu prob]«mi ve Do§U}'a yoneliş kafşismKaybedilen kaynaklar •: dl..Ve bu isyanlar, Şeyh Sait isyanı, 1938 yılına kadar süren kanŞımdi Doğuda insan dağılıyor. Son kalanları oraya bağ» dayız. Bu yoneliş sadece btr ekon'omi meselesi değil. genış. tarilı sahnelere yolaçtı. Böyle isyanlara kar$ı hükümet, yüruyüşleriDoğu illeri, bir yandan ve asırlardanberi, sosyal ilkelligin vt layan, şu galiba artık vaat edenlerin de inanmadığı Tophi bir sosyal dâvajıın da halli için olmahdır. Onun için bu atılıni, Şeyh Sait isyanı vesiîesi ile Başbakan Ismet Paşa. Meclis bir Orta Afrika kabılelikleri nizamının' karanlığı içinde yaşadı. «a sadece, D'oSunun yenio*en fethi demek. de yetmez tstersehiz rakjReformu'ndadır. Bir de bu umit sarsılJı mı. o zaman kursüsün,den: «Sel seferlerî» olarak vasıflandıfmıştır. Benzetiş Öte yandan, hele bu bölgelerde büyük ölçüde şeyhler, paşalar, daha çaSdaş tenmlerl« bu atıl'.sın çereken tarifmi sövle verelim: üikemız, çok ciddî pröblemler karşısmda kalabilir Çundoğruydu. Set gelip gidıyordu, yani asker gellp geçiyor ama kum beyler isyanlannın başladığı kanşıkbk havası ile beraber, temel «Türkive'nin ]>opolitik bütiin1ü£ünti varatmak ve yerlestirkü biz ülkenin insanlarını. eğer mut[u kıhyorsak, ora' yennde kalıyordu.. ' hayat kaynaklarını da yitirdi. Yaşamı büsbütün güçleştı. mek, daima eelistirerek kommak" ic«n, Dojhı illerirtde, temele nın efendjsiyiz.. * • • '• ».^.,; Ama DoğUnun asıl felâketi, bir^de kaybedilen hayat kaynak. inen, ve sosval. ekonomik. teknoloiik. kültürel ve ıdari bir yaYerinde kalan kum: . larındadır. Ve simdi' hem Doğu. hem bu genis vatan parçasl içın Yukarıdaki gerçekleri, daha da uzatabılıriz. Her biri üstünde pı değisikligf rapmak '..> Bu kum, bugün de yerindedır. Şeyh Sait evlâtlan, yine topbiz milletçe. bu kavıpların, yerlerine konulraaz'yoksunluğu içınde durmamız mümküKdür.Misal olarak birinl verelıra: Dcğu Sanıvorum ki, bu tarif, daha kapsayıcıdır... raklannın 'Baştndadır. Bu isyandan sonra alınan, daha dogrusu de aflamalivız. Bu'kaylpları, en önemlileri ile, ^tiyle sıralayahm: Anadolu ormanlarını kaybettl diyoruz. Doğrudur, Çünkü XIX alınmak istenen, ama kabul ve ıtiraf etmek gerekir ki, böljîeve yüzyılîn sonunda, hattâ XX. yüzyıhn basında, meselâ Erzincan 1 Doğu Anadolu, evvelâ ormaplarını kaybetmıştir. hiçbir sosyal, ekonomik, kültürel eser verrneyen, her umumi baiısırtdaki Karadağ, Çemen Dağları, Çardaklı Boğazı, daha ba2 Sonra Doğu Anadolu, kaynaklarını; akarşsuiarım, hattâ (1) Bu konuda etrafh bilgî için: müfettişler toplantısmda hep, ayni sözlerle, aynı karşılıklı sav» • nehirlerini kaybetmiştir. :••...• •• '•' :."•.«.'••, tjya doğru Ahköy Boğazır.ın çevre dağları, ulu, haşmetli, gökŞ. S. Aydemir: Tek Aâam. Cilt: III. . Tarihten gelen yapı bozukluğu: S Olaylar ve görüşler Doğuya lere başverml» çamlı dağlarla BTtüIüy.dü. ,ÇönkS bütürî'bu böl, gedeki köylerin evlerı, insanın kucaklayamıyacagı jam govdelerinin üstüste yerleştirilrorsiyle yapılmıştı. Bugovdeler, rmkikaten ulu, hayatiyetli ormanlaJdan nişan veriyotdu. Zate'n kalıntılar da meydandaydı.. • \ Kubilay bizdendir,, OKTAY AKBAL izı bilmem tanır mısınız? Tammazsmız tanımazsınız» diyor Trabzonlu ögretmenler. Kim o tanımayan? Millî Eğitim Bakanı! Nasıl olur da bir ülkenin Millî Eğitim Bakanı o ülkenin öğretmenlerini tanımaz? Şöyle derse: «Türk öğretrnenleri Atatürk'ü bilmiyor, tanımıyor«. Evet, bu sözü söyleyen bir bakan, tanımıyor demektir Türkîye Sğretmenlerini.. Trabzon TÖB Der. Şubesi YÖneüm Kurulu, Eğitim Bakanına bir açık mektup yazmış bu konuda. Işte bir parça: •Biz 160 bin kişiyiz. tnsanca yaşama koşullanna erişmeyen, çağdışı bir yaşantı sürdüren 160 bin kişıyiz. Fasulye ucuzlar diye hâle sokulmayıp denize dökülende fasulyeleri toplayanlar bizdendir. Meyvalan parlak vitrinlerde urbalan, oyuncakları seyreden çocuklar bizimdir. Etin tadını hatırlamaz olduk. Yalnız bir seyi unubnadık: Atatürk'ü.. 160 bin Türk öğretmehi Atatürk'ü tanımayaeak da Eğitim Bakanı tanıyacak! Böyle sey olur mu? Bir Bakan nasıl böyle bir söz söyler? Neye dayanarak, hangi kamtlara, hangi belgelere? Atatürk'ü yatsımak, Atetürk'ü küçümsemek, Atatürk'ü yermek, devrimci öğretmenlerimizin hiçbir zaman yapmayacakları, düşünmeyecekleri bir îeydir. Bunu olsa olsa yolunu şaşırmış, kendini bılmez, üç . be? ki^i yapar. Onlar da ajırı sağın, şeriatçıhğın, ırkçılığın, turancıiığın, yobazlığın aldatıcı büyüsüne kendini kaptırmış olanlardır. Devrimci her Türk öğretmeni Atatürk'ü en büyük önder, yol açıcı, tek büjük lider bilir, kabul eder. Atatürk devTÜnlerini yaymak, sevdirmek, savunmak, bu yolda zaraan zaman etkisini duyuran gericı güçlerin düşmanlığmı çekmek, bu uğurda türlü acılara katlanmak Türk öğretmeninin yazgısıdır. S«ve seve katlandığı bir gürevdir bu... «Atatürk'ü bizden iyi kimse tanıyamaz» diyor Trabzonlu öğretmenler. «En zor koşullarda devrimleri tek başma sırtlayan bizleriz. Gericiliğin azdığı dönemlerde tek. hedef bizler olduk. Kubilay'lar bizdendir. Atatürkçülükten ödün vermeyip kıyım yiyenler. Nice'hftımlara uğradık Atatürkçülüğümüzden. Tanırız tantrız. Atatürk'ü iyi tanınz. Biz salonlarda öğrenmedik Atatürk'ü. Kızı insandan saymayan yerlerde, kızın okumasına düşman yerlerde kız öğrencilerin sayısmı •rttırırken öğrendik Atatürk'ü. Arap harflerinin i IA Evet Hayır Haftanm raporu 3 Sıddık Sami Onar öldü eçen hafta bir ilim adamı oWü. 34 Vaşında Ordinaryus Profesör unvanım almış ve yarım asır îstanbul ünıversite. smdeki kürsusüno'entdare Hukukunun prensiplerini, temel kurallannl genç kuşaklara anlatmış bir hpca öldü. 49 y,ılhk Cumhurıyetin buyCme yıDannda, yeni devletin yöpetiminde gözetilmesl gerekli temel hukuk kurallarjm anlatan Ord. Prof. Sıddık Sami Onar'm ülküeü kijüiği önünde suygı ile ejilirken, cnun büyük b|r özlem içirjde hayattan aynldığını da söylemek istiyoruz. , Bu özlem, onun tarafından en çok 1959 1960 vıllan arasında belirtilmıştir. Üniversite bahçesinde başına copla vuruVarak polls tarafınd'an sürüklenen Ord. Prof. Sırfdık Sami Onar. idarenin kolayca hukuk devletinden polis devletine dönüsen . felsefesini düzeltemedigf için kahrolurdu. Bütün ömrünce, kürsüsünden, çağda? olan hukuk prensinlerini savundu ve idarenin. bjhranlı zamanlarda ve olaSami*tü hallerde bile hukuka ba*lı kalmasını bıkmadan söyledl Sıddık Sami Onar. bir ilim adamı olarak. idarenin Tanzimat'tan beri süregelen basarısızlıklarına çare sövlerken, bu çarenin durmadan rejim. kanun. müessese degistirmek olmadığını açıkca ortaya koymuştur. Su fikirler onundur: «Hakikatte kabahat mevznatta ve »istemlerde detildir. Ra mevznat ve «istemler dünyanın en mrdenî. en mötfkîml! memlfkctlerinden »Iınmn. oralarda hıssn ?1e tatbik edilmistfr. Bnn. ların bünvrntiw nvmadıîını iddia etmek de mSbalâialı bir iddiadır. Bizden ayrılan ve baska drvletlerîn tdarelerine reçmis olan ve ahalisinin bflvflk bir knmını Tiirklfr re Müslflmanlann tf<kit ettiti verlerde bile bo mevznat tatbik fdilmekte. mfle«4SMeler vasamakta. cok ba•anlı ye verimll olarak Islemrk. tedlr. yerine Türk alfabesini öğretirken verdik bunun savaşını. Kokteyllerde değîl.» . ' , Atatürk devrimleri uğruna yülardır gerici güçlere, fırsatçt politikacüara, çıkarcı çevrelere karşı en büyük savajı veren öğretmenlere <Atatürk'ü tanımıyorlar» diyen bir Bakan, Atatürk • Cumhurivetinîn Milll Eğitim Bakanlığı költuğunda bir gün daha oturamamahydı. Çünkü böyle bir söz o Bakanm en azısdan görevinin sorumluluğunu bilmediğini, ağzından çıkan sözle'rin ağırlığmı duymadığını gösterir. Atatürk devrimcilerinin en başta yüriiyenlerinin öğretmenler 0,1. dugunu bilmediğini gösterir. Kısacası o kişinin oturduğu koltuğa yakışmadığını gösterir. Bay Özbek, bu sözü söyleyeli çok oldu. Kimseden de bir tepki gSrmedi. Ne yapsın öğrebnenler, öyle acı oyunlara, uğradılar, ö'yle beklenmedik darbe yediler ki! Atatürk düşmanlarının türlü maskeler altında, Atatürk devrimlerinin üstüne üstüne vürümeleri öylesine başıboş, öylesine korkun; ki! Ama Trabzonlu öğretmenler Bakanm bu suçlandırmasının altında kalmamışlar işte! TÖB Der.'nin son sayısında Bakana bir açık mektup yayınlamışlar. îçlerini dökmüşler, kendilerirü tanımayan Bakana üzüotülerini bildirmişler. Hepimiz bu üzüntüye ortağız. Böyle bir sözün haksızlığını yanlışlığmı söylemek bile gereksizdir. Atatürkçü öğretmenlerin yıllar yılı verdikleri devrim savaşının tanığıyız. Daha ne demeli! Son sözü Trabzonlu öğretmenlere bırakacağım. Bakm Atatürk'ü nasıl tamyorlar; bize, size, Bakan beye de nasıl tanıtıyorlar. Atatürk'ü tanımanın yolunu nasıl öğretiyorlar: «Atatürk'ü iyi tanırız. Bakm anlatalım, inanacaksınız Atatürk'ü tanıdığımıza. Atatürk ülkesinde yoksulluk kalmasın isterdi. Köylüyü ulusun efendisi sayardı. Kişinin kişiye, ulusun ulusa kulluğuna karşıydı. Hele bizleri çok severdi. Bize çok şeyler söylendi. Atatürk'ü tanımıyorsunuz denmedi. Nasıl tanımıyalım onu. Can verdik devrimleri yoluna, sürüldük kıj ortaları, kıyıldık, yoksulluğa düştük çoluk çocuk. Nasıl ianımayahm Ata'yı.» öğretmenlerimiz Atatürk'ü tanırlar, hem de çok iyi tanırlar. Gerçek Atatürk'ü, devrimci Atatürk'ü, çağdaş uygarlıktan yana olan AtatÜTk'ü. ölümsüz Atatürk'ü. Sayın Bakan bey «bu» Atatürk'ü, gerçek Atatürk'ü tanıyor mu1? Bunu da biz sorsâk kendisine!. 6 POLİS DEVLETİNDEN ÖDÜ KOPARDL KÜRSÜSÜNDEN HEP ÇAĞDAŞ YÖNETİMİN VE YÖNETİCİNİN TARİFİNİ YAPMIŞTIR. «İDARE, MÜESSESELERİN VE MEVZUATJN ÜZERİNE ÇIKMAĞA KALKTI MI, ORADA HİÇBİR SİSTEM VE REJİM BARINAMAZ» DERDİ SADUN TANJU çıkamaz. müe=seseleri çiğheyemez ya da onlara istedıği şekli veremez. ldarenm kendi takdirini kullanarak. hukuk rfevletinden polis devletine geçisi hiç bir olağanü^tu hal gerekçesine bağlanamaz. Oysa, onun ö!üm haberinin çıktığı pün, gazeteler, Almanya'da. Quick Dergisinin merkez ve sube binalanna yapılan bir poli<! baskınmı bildirdiler. Derg\, Willv Brandt hükümetinden avrılan Maliye Bakanı Schiller' in istifa mektubunu kamuoyuna acıkladığı için Bonn hükümetini küpîere bindirmisti ve Qulck Dergisini çıkaranlar, demokratik Almarjya'da birden. polis devleti terdrü d'ehsetine kapılmıslardı. Alman idare felsefeslnin tem«" linde. «tDeviet zornnlnk dnyarsa kendini huknka bajlı savmaz» kuralı vardır. Ama her haldç çağdaş uvgarlık, Almanya'da ya da başka bir yerde bu ö'rnek davranısİan ho« görecek d'egildir. Kaldı ki. Alman kamuoyu, olay karşısında tepki gö«itererek, idarenin hukuka bagîı kalması ilkesinin bekçisi olduğunu gö'termiştir termeğe çahşmak asla inandıncı olmaz. Dolayısı ile, Milll Savunma Bakanı Mehmet tzmenin. Bülent Eeevit'i suçlama gayreti kamuoyunda otumlu bir etkr yfrratmadı Helej CHP'den aynlmıs esM CHP'lilerin sıcağı sıcağına Ecevit'i milll menfaatleri bilmemekle stıçiamağa heveslenmesi, Türk politikacılannın, bunca olaydan sonra hfila akılcı değil. dnygusal davranma geleneğine bağlı kaldıklanm ortaya koydu. Ecevit'in eski arkadaşlan, tzmen'den de ileri giderek, ornı, devletin dış politikasını bilmemekle, ittifaklan tehlikeye sokmakla suçladılar. Bu duygusal öç alma fırsatını kullanırken de, teknolojik gelismenln silihlan'dunnadan değiştirdiğinl, modellerin brrkaç yıl içinde eskidiğini ve üstünlüğünü kaybettiğini söylediler: Demek , kl teknolojik değlşmeyi izlemek, sarunma gücüntl arttırmak pahalı bir Wir ve bu bir ödeme meselesidir. O halde, savunma güçlerinl, silthlannı yenilfyerels arttırmak bir üllce İçin ne derece büyük bir problemse: yeni ve pahah silâhlann bedelinl ödemek de o derece ekonomiyi 1 1 gilendiren bir konudur. Savunma gücürril arttırmakla, ulusal ekonomik gücü arttırmak «yni paralelde eörülünce de. bir siyas! partl Hderinin, bir olavdan vararlanarak, «TürMyenin gtivenliğin! saglamak. ekonomik gelismesindeki sa|lıkla IİRİlldîr» demesi niçin milll menfaatlere aykın olsun? O.E.C.D. RAPORU Phantom . Hayalet uçaklannm alınısı üzerine yapılan tartısmaların gerisinde, geçen hafta bir de Türk Sanayicileri ve tşadamlan Demeğinin bastmp dağıttığı OECD Raponı vardı. Ekonomik işbirlijH ve Kalkmma Teşkilâtınm Türkiye üzerine hazırladıgi rapor, ekonomik gelişmemîzin sağ lığmdaki yeni tehlikeleri ortaya koyuyor. «Flyatiar. 195* enflâ«jvonundan bn yana eşi görülmedik bir hızla artmaktadır» alârmı. daha raporun ilk satırlannda göze çarnmaktadır. Rapor, enflâsyonist eğilimlerin arttığını. üretim artısmm aslan pavmı tüketim harcamalarının aldığmı, yatmm faaliyetinin düşük kaldığınt belirtiyor. Ekonomik gelismemiz üzerine yapılan tartışmalarda, fîyatlarla beraber ücretlerîn de arttığı. bu artışların çalışan kitlelerin yaşantılannda ferahlık yarattıgı ıddialannı yöneticilerden işitf işite bıkmışızdır. OECD Raporunda da fiyatlarla beraber ücret ve gelir'jrin de arttığına içaret ediliyor, ancak bu artıslann çalışanlar zaranna olan gelişmesi üzerinde pek durulmuyor. Oysa. ücret ve eelirlerdek! artıs hiçbir zaman fiyat artışlarımn üstüne çıkıo. çalışanlara derin bir «Oh1. cektirmiyor. W68'den bu tsrafa, tstanbtd. ; AnJfa*», lzmir, Adana, BursnT Eskisehir gibi çalıçma hayatmm canlı olduâu merkeziprde Sıda maddeleri W 40 » % 55 arasında pahalılaşmıştır. Giyim eşvasmdaki fiyat artışlan •/. 50 V. 75 arasındadır. Saelık hizmetleri «4 40 "o 87, tasıt öcretleri • 30 'i 93, eğlence yer« ' leri ücretleri V. 70 » 143 artA mıştır. Bu artışlar karşısmda. işçl memur esnaf ve sınırlı geliri olan bütün vatandaşlar. son 3 4 yj içindeki gelirlerindeki artışlarla bu fiyat viiVselislerinin resml rakamlannı kasılastırabilirler ve yaşantılanndaki «ferahlığın» bir 31çüsfinü bulabilirler. Günler, haftalar. aylar ve yıllar eectikee. vaşadıihmız sıkmhlı yıllann geride kaldı&ı ve Snümözde rahat. mutlu vollann açıldıgı müj deHnf slmak fstivoruz ve her olayın arkasmdan c»Veek1eri ögrenmfk hevpsîne knrjılıvoruz. Oelece&l S&renmek. bugünün olavlanna akıl eözuvle bakmakla serçeklesir. Gecen haftanın olayları, akıl ve caJdas ilmin tsıjhna ihtivacımızı bir kez daha belirli hsle setirmektedir Sıddık Sami Oriar CİHAD BABAN TCDD lsletmesi Merkez Alım ve Satım Komisyonu Eaçkanlığından 1 Dahilden kapalı zarf usulü ile 480 adet madeni yanm sofaj akııplemam ahnacaktır. 2 TeMiflerin en eeç 31 8.1972 Perşembe cünil saat 15 00'e kadar Ankara'da TCDD Genel Müdürlü*ü binasmda Malzeme Dairesinde toplanan Komisvonıtmuza veriimiş veva Relmis olması sarttır 3 Şartnameler Ankara'da Merkez tstanbul'da Sirkeci veznelerinden 25. lira bPdelîe temin edilebilır 4 TCDD ihaîevi vapıp vapmamakta veva kısmen vapmakta ve tercih ettigi talibe vapmakta tsmamen «erb*>sttir 5 Verüen tpkiif zarflannm Ozerine. teklifin hansri tse ait olduğu vazılacaktır 8 Pirmalar sartnameleri TCDD'den aldıklannı tev;1k ıcln vezne makbuzunu tekliflerle birl'ktp TfDD've snndpreceklerdir. (Basın: A 12754 197131 5R28 Günden Güne 480 adet vaçon îçfn, madenî varim sofai akupîemanı alınacaVtır. H ukukta müesseselerin insan> idi, ama Ttendısi de bir müessese olarak yaşadı ve l'urkıye'ye bir müessese kaybettirerelt hayata gözlerinl yumdu. Fikirleriıun savunucusu idi, çok defa h'er uygar insan gıbi bu savunmayı, en nazik ifadçlerMçinde fakat en kararlı cumlelerle yapardı. Doğrusunu ıstersenız bir ilım adamının karakteristiğı de buduı;. Inandığı davaya bağlı kalmak ve o davayı savunmak... Sıddık Saml Onar., ken'di kendine kalmlaştırdığı bir kabuk altında çok alevli bir ihtirasm adamı idi. Bu ihtiras mevki ihtirası değildi, politikadan hoşlanmazdı, hattâ bizde tatbik edılen polıtikanın işportaya dökülmüş şeklinden nefret ederdi. Fakat memleket meselelerine en aynntılı şekilde ilg) duyardi ondald ihtiras ilım yolu ile yurda yararü olmak idi.. Anadoludakı tarihî yapıtları tamir edemiyoruz, onlar züğürtlügün. bilgisizliğin ve özellikle ihmalin eljnde yıkıüyorlar mı? Rahmetlı, fena halde üzülür: Bir gün gelecek, bu topraklann, bu vatanın bizim olduğunu eserlerimızle kımseye ispat edemiyeceğiz, dıye döğünurdü.. Memleket turızmi onu ilgileadjrirdi, bu llgi ile Türk Turizm Kurumuna başkaıılık etti. Onu tiyatro, edebiyat, alâkadar eder, yenilikleri kovalar, modern ve Avrupalı bir KÜItür adamının bütün özelliklerini taşırdı. İsmail Hakkı Göreli'nin ilk zorlamalarından ve tatbikattaki önderliğınden sonra, denilebilir ki, Sıddık Sami Onar, Türkiye'de idare hukukunu tek başına kurmuş, şekillendirmiş olan insandır. 1933'te göze görünmeye başlayan çalışmalan ile bugün. panısjay'dan çıkan her kararda, idare hukukunun her tatbikatında onun manevi imzasını ve şahsiyetinın gölgesini görrnek mumkündür.. Bu konu . dâ bugün mevcut otoriteler arasında >hiç şüphe yok, otoritelerin otoritesi halinde, yaşamıştı. Sağlam bir hukuk (forrrlatıon) u« olduğu için Sıddık Hoqa, aynı zamanda hem rriedeni. hem borçlar ve ticaret hukukunda da bır otorite idi.. Onun asıl mümtaz tarafı, çeşıtlj hukuk dalları arasıcdaki bağlantılap kurabilmesi ve matematik mantığı, en verimli şekİ3 ile hukuka tatbik edebilme»idir. llimde otorite sahibi olmak aşkı ge emeli ile W]imin dışından gelen her türlü çekicı çağrıyı reddettı. Büyük vaadlerle politikaya çekilmek istendiğı zaman: â Benl kitaplarım ve talebelerim ile tfa$ başa bıraksmlar. Gölge etmesinler, başka ıh • san ıstemem, dediğinı biliyorum. Talebelerine' karşı vefası, onlarla dostluğu, onun unutulmaz taraflanndan biridir Fakat öyle zannediyoruz ki, onun en önemli ve gözden kaçma«,'acak tarafı, nukukta baş çeken bir profesör nlduğu kadar, görüşlerinin, kitaplar yotu ile tatbikata en geniş' şe~. kilde yayılmış bir ilmm sahibi olmasıdır. Hıç, farkına varmadan kendi aramızdaki Uişkilerde olduğu gibi (ertlerle devlet arasındakl ilişkilerde de onun koyduğu birçok kaide ve ilkelere bu kaide ve ilkelerin ona ait oldugunu bilmeden uyuyoruzr O da böyle eserleriy' Ie yaşıyor. Mevznat ve sistem detistirme bizi MII bedeftmizden alıkoyarak, enerjimizi ve vaktimizi bos •ere harcatmakiadır. Kararsız ve hnznrsas bir ortam yaratıl. ma,kta. halkrn mevznata re müenseseiere karsı itimadı kalmamaktadır. Knrdnfnmnz mfiesseseleri ve retirdltimiz mevznatı basarmz kılan rartlar nelerdir? Bnnn aramak cerekir. Tatbikattakf ba»nnz1ıia knrbanlar verile verile hlr bnçnfc ^svdır bncaljvernz. tdare. mufssnelerin ve mevznaf n fizerine çıkmaSa kalktı mı, orada hic Irir .«şistem ve rejim banntmaz.» "Şıdd*ık Sami Onar, ilmî hayatı boyuncif, k^nurru, devletin 'iradesirfin ürüniî sayan Alman •tfokti'inlerini eje^tirmiş ve redde.tmiştif. Ona göre, devlet, istediği Mmın hukukun üstüse •*•"•"•*••»••••••••«•**•••••»••»••••*• •••! ECEVİT İZMEN TARTIŞMASI Phantom, "hayalet demektir. Amerifcan Sava? Endüstrisinin bü son model uçaklanndan alarak hava kuvvetlerimizi eüçlendirmeyi istedik. Hafta içinde anlaşma da oldu. 40 adet Phantom alıvoruz ve 200 milvon dolar, 3 milvar Türk lirası ödüvoruz. Her ülkenin kendi pivpnliğini kendi millî savunma gHciinU artırarak saglaması doğal bir haktır. Ecevit'in sözlerini «Bak. «avunmamizi baltalamak istiror» diye yorumlamağa kalkmak; eeçmişi mill! kurrulus savasına dayalı bir sivasl partinin liderini milll menfaatlere karşı çıkmakla suclamak anlamı tasır ki: bir politik lideri bu kadarcık zekâdan voksttn görmelt ve gös İLÂN Bafra Devlet Hastanesi Baştabipliğinden I Hastanemizin Philips marka döner anotlu 200 mA. lik röntgen cihazı İçin 1. Ad. röntgen tüpü ile 1. Ad bukill rnasa kapalı «arf usuHl eksiltme sureti İle satın alınacaktir 3 Tüp ve masanın tahmlnl bedeli 30.900. lira geçici teminatı 2317^0 TL dır. 3 thale 4.9.1972 *unü saat 11.00 de Bafra Devlet Hastanesinde vapılacaktır 4 Şartnamesi Hastanemizde mtsal saatlerinde görtllebilir 5 Taliplertn • sartnamenin 4 üncü madrininde Istenen belgelerle teklif mek tuplannı en eeç thale erilnil saat 10'a kadar Haitsnp ida reıine vermeleıi tlân olunur (Basıo: 19790 5827) Türkiye Çimento Sanayıi T.A.Ş: Genel Müdürlüğündpji Şirketimize bağlı Niğde ve Kars Fabrikalannda tnsaat Kontrol Şefligi görevini vapmak üzere öirer adet askerMSini yapmış re 8 yıllık iş tecrtlbest bulunan tnsaat Yüksek Mü hendi^i reya tnsaat Mtihend'si almaoaktır 1327 sayılj kanunla değişik B57 savılı Persone! Kanununa göre ücret ödenecektir tsteklilerin sahsen veva dilekçe ile Personel ve Sosyal Işler Mtidürlügüne müracaatları rica olunur. ADRES : Türkiye Çimento Sanayii TJV.Ş Genel MüdUrlötl) Atatürk Bulvan. 211 Kavaklıdere ANKARA (Basın A 1277S 197661 5826 Federal Almanya Çalışma Kurumu Alman irtibaf Biirosu eleman arıyor:» # , "• 1 Hanım Tercümaır 1 Hanım Laborant Müracaatçılar sıhhl muayenelerde tercümanhk yapacaklardır ve iyi Almanca bilmeleri4 şartür. GÖKLERİN SENİN İSE, YUROUN DA SENİNDİR. " TÜRK HAVA KUVVETLERİNİ GÜÇLENDİRME VAKFI Müracaatçıların diplomalı hemşire oimalan sarttır. Almanca bilgisi arzu edilir, ama şart değildir. Müracaatların en ktsa zamanda aşağıdaki adrese yapılmasi rica olunur: Federal Almanya Çalışms Kurumu Altnan trtibat Biirosu PJK. 44, Mecidiyeköy tSTANBLX.» Yasavan Tflrkcenin öösîu * V H K FİKIR VE 'SAHAT OERGİSİ HISAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear