Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SATFA DÖBT 29 Temmuz 1972 Bulmaca «123456789 MALKOCOĞLU îyazan veçizenrAyhan BAŞOGLU ÇELİK HANÇER baslıca surunu ve finansmandır Yabancı ülkeler, balıkçıhğın gelişmesi için tedbirin her türlüsüne başvururken, biz ne yapıyoruz? A'çık dtniz balıhtılığının yanısır», dılyan avcılığj d» önemll. Taşucundaki daly»nd» balıkçılar kepçe.Ue.' balık avlarken.. R» sofuk hav» depoiannın miktar ve kalite olarak getiştiril. meıi ve sofok hava depoları zincirinin bir an ,önce kurulınası grrekir. Memleketimizde 2gj Et ve Balık Kurnmuna, H'ü belediyelec ve 13'ü de özel firmalara ait olmak üxere toplara 55 spfnk hava rieponı tnevcottnr. En fazla sofnk hava deposnna » b i p Et ve Balık Knrnmo bile sognk îincirini tamamlavamamıştır. Bu depoların kooperatjflere devredilcrek kooperatifler kanalı İle ibtivaca cevap' verecek şekilde »o|nk lifıcirinin tamamlatılmasına çalrşılması gerekir. Kooperatiflerin gayeye nygnn şekilde faaliyet gÖstermesinin mall güce bailı eldnğu şüpheritdir. Bngün balıkçı kooptratiflerinin ekserisi, sermayr yönündtn »ayıf durnmdadırlar. Tfirkiye'dek! kooperatinerih 31/12/1970 tarihi itibariyle taahhüt edilmiş sermayeleri 734&.000 lira, pden. mi» ise 1^35.000 liradır. Ayrıea T.C. Ziraat Bankasınca balıkçı. lata vtriien kredilef yetersir, vSdeleri kıs» vc yiiksek faizli olnp, 8te «andan teminat püçlüklf ri mevottnr. 1 Eylül 1970 tarihine kadar su ürünleri raüs. tahsilinp Ziraat Bankasınca açılan lucdilerden ifltif 1 <&; nında faiz alınmakta Sîf. An " cak bu tarihten sonra faiz oranı yazde 16.5'a çıkanlmış ve bn faizin yüzde 9'nnnn barçludan alınması, yüzde 1.5'nnun Merkei Bankasında knrnlan selektif kredi fonnndan karşılanması kabnl edilmiıtir. Mevdnata nygulanan faiz ve paranın bankaya olan maliyeti bakımından 'elOj nispetinde faiz oranının sn müstahsilleri lehine aıaltılması bankaca mümkün deiSiIdir. Bn husnsiar kooperatlflerin gelişmesini durdnrncn nnsnrlar olmuştur. Esasen fakir ve geçimini iemin etmekte zorluk çekmekte olan yurdnmuz sn ürünleri flrrticilrrinin kalkındırılmalan kalkınma plânlarında ve hükümet pregramlarında kabnf edilmi* bnlundnİnndan su ürünleri müstahsil. lerine T. C. Ziraat Banlgm veT» özel bir fondan hiç faiz alın madan ve teminat kolaylıkları sailan'ması snretiyle kredi veril mesi tfre'kir. Bu"k»nn ile Hgill teakilitlandınlmış iyi çalısan bir finansman orıraniıasyonunnn knrnlması bilhassa önemli görfltmektedir. Müstahsil ile dış alıeı araınıda direkt irtibatın korplması, ancak su ürünleri kooperatiflerinin çtliştirilmtsi ile;münıkun ölabilecektir. Bn jraye ile kooperatiflerin bfinye detisiklikleri kredi imkinlannın gtltyiriltnesi ve mevzu'attaki tıkamkUkbuıo {idetUaıeci r once ÜRKİYE dışında, haUunm bir kısmı bahkçılıkia geçinen ülkeler, baiıkçılars büyük kolayhklar sagl&rnaktadırlar. Bu ülkelerde Devlet, belıkçılara üretim araç ve gereçleririn ahnmasında btrriik: yardımlarda bulunmakta, balıkçılar egitilmekte VB üretieilerin geieceiuerınin güvenlüc altın* sokulması için gerekli tedbirler öngörtilmektedir. Örneğin Yugoslavya'da bahkçıların aJacaklan yakjt, ağ, halat ve çelik Jcablo gîbi üretim araçlanna Devlet yüzde 4050 oranında yardımda bulunmakta dır. Balıkçı teknelerinin tamiri için yapılan masrafların yarısı devlet tarafından karşılanînaktadır. îspanya'da bahkçılara 195819C3 yıllan arasında devlet 31 müyon lira tutannda yar dımda bulumnuşrar. Bunun dı çında bahkçüar çeşitll kredi kaynaklarından büyük ölçüde ve ucuz faizle yararlanmaktadırlar. İtalya'da 4 yü lçinde 1521 tnüessese veya sahsa 2.5 milyar liret «döner fon»!ardan yardım yapılraıs, bumınla 133 yeni balıkçı teknesi tnja edilmiş, 159 gemînin tamirt yapılmış, 186 yeni motor ile çeşitli av malzemelerl alınmış, kara ve denizde sofufc hava tesisleri kurulnrustur. T yözde 801ne nlasan krediler venlmektedir. . • Italya hariç AET'ye tiye devletlerde balık üreümini arttırmak için ihtisasl*smıs mües seseler kurulmuştur. •'. .••..• • . . # Almanya'da «Aİman de niz avcılığı gıda endüstrisi ilraî istişarî konseyi» devlet tarafındaa H n i f » edilmektedir. Fransa'd» kurulan çejitli baIıkçılık komiteJeri, devlet kontrolü altında deniz avcılığırun geliştirilmesi, mükemmelleştiril raesi, üretimin arttmlması ve sürüraün tetniai iıleriyle i?tigal ederler. • • . Özellikle konservecüik «lanında, sardaîy» v« ring» balığı için garanti fiyat kpnulur, farla üretim nedeniyle fiyatlaraı düşmesi halinde knrulan. ç« $itli komiteler aradakt Xarb balıkçıya verirler. AMAtÖR SKTlSADt Kajk'ınına Vakfı Itarafından hazırlanan «Su Srüoleri ara?tırması» nda da çöyle denllmektedir: , • A.E.T.'ye birçok' su firünü cinalerini ihraç ettnemiz kabildir. Ancak avcılıjtınuzın buçünkü durnmu ve üretimi, bn imkâna elverişli değildir. Açık deniz balıkçılığına çcçemedijimiz möddetçe ülkemiz diğer balıkçı ülkelerin yanında "amatcir balıkçı* olarak kalmak zorundadır.* Üç tarafı denizlerle çevrüi ülkemizde balılrçılık ve balıkçırun sorımlarının çözümlenebıl mesi için vakit geçîrmeden sü. SOLDAN SAĞA: 1 Yazıh bir metnl olmayıp udece tasarlınarmk «ahneye çıkılıp yerine zamanına göre «özler; esprilerle yakıştırılarak oynanan tarz oyun Kimyada selenyumun sı'mgesi. 2 TERSİ büyük ve yay : gın sepet Günes ıjmlarının esyaya vurarak kırılıp «öîümüze getirdigi eşyanın bir özellüi. 3 Yüksek tutulan sayılan biritîden geletı lyilik yarar; hediye; ihsan. * Suçu bagıslama TEBSİ ta. rım araçlarından Kimyada helyumun rimgesl. 5 Ozüntü«üz olma; neteli olma hali Gemilerm uğrak yeri ve bârınağı. S Bir jeyin korunmasmı baskasma bırakmak veya bir kimseye Könden. len şeyl bir bajkasına vererek tılajtırmak. 7 Bir vakayı yahut bir iddianın doğrulugunu gösteren kanaat vericl sey; delil sayılan nesne Sahip. 8 Tropikal dc. nizlerde esen bir ycl Dili Hind Avrupa dil ailesinden olan ırk. 9 TîHSt susarnın «SOtülmUs hall Afrika'da bir asalet ünvanı. VUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Sıkıntı fle karısık Bir Uinıiz. 2 Eskiden Je Qç «yda bir dağıtıUh tnaas idl Bir göz renfi. 3 TERSt madenlerdes yapılan, çeicUen tp cib! ince uzun nesne Eski yazıda matbaa ve baskı Jflerind« kitaplarda en çok leçen $*kil idl. 4 Yol: tarz; usul TEHSt Wr W sonuna kadar «ötürüp bitlrmekfrki kati karar. S Önüne geçilmesi zor; zarar ziyan veren: sıkıntı doiuran hal; olay: vaka: hastahk t Uluslararası trafikte TCrkiye. isar»ti Eskiden okutulan Arapç» bir grjtner kiUbı idi. 7 Meyvada kabuk İle cdcirdek arası Çir hayvın. lesl Yüzey ölçülerindejı. S T Kimyad» k»Uyın , Bir kim»eyi veya hıdU , tekrar vasat»ın diye alı»rHen fey y i . digâr ' »• DurduSu yerde dönmekt* o(an bir jeyin etrafında dön düKü. Usavvur cdilen. dogru hat; Ounku t>ırim«ı«. halledltınlf tekjl vayı kaplayan Ince ıu arreciklerl. clııri Ha' • tMKÂNLAR ÇIK denizlerde bUyük ölçüde üretimde bulunan Avrupa ekonomüc topluluguna dahil ülkelerin bazı cins balıklannm öyatlan Türkiye'üeki fiyatlara göre oldukça dtişüktür. örnegin, 1972 yıhnda îstanbul halinöe torik ve palamutun kilosu 1013 lira iken AET Ulkelerinde en çok yenen Ringa'nın kilosu 35 liradır. Bu nedenle, elconomik agırlığını Ortak Pazar içinde koymak zo runda olan Türkiye, baUkçılığm geliştirümesi ve Urettmin arttırılması için gerekli tedbirleri süratle almak zorundadır. TürİE baükçılıguıın başlıca so runu üretimden ziyade pazarlama ve finansmajadır. Kredi sorunu çözümlenemedigl için örgütlenemeyen balıkçılar, înün ferit avlanmakta ve tirUnünü değer iıyattan pıyasaya süreme mektedirler. A HER TÜRLÜ ZELLİKLE Ortak Pazar ülkeler i, üretimden pazarlama safiıalarına kadar balıkçıhğın gelişmesi için her türlü tedbiri almı$lardır. Bu tedbirler Ulkelere göre söyle özetlenmektedir: • Almanya'da bablc sürümünü arttırmak için m6vcut tesıs lerina yeni ilâveler yapmak veya yeni tesis kurmak isteyen perakende satıcılara biigi veren bir enstitü mevcuttur. Bu tesis ayni zamanda devlet garantisi altında, peraJtendecüere gerelc aynî ve gerek nakdi krediler vererek büyük gelişmelere yarduncı olmaktadırlar. 0 Hollinda'da sadeee «şın dondurulmuş balıklan pe rakende satacaklara, tesis edecekleri yatınmlar için fa izsiı ve yatınm tutannın 0I • RAPOR ÇÜN'CÜ Beş Yılhk Kalkmma Plânı Özei Ihtisas Koraisyonu'nun su ürünleri raporunda balıkçıhğın geliştirümesi için özetle şu, tedbirler cnerilmektedir': • «Balıkçılık kooperatiflerlnin pazarlama meselelerine sere|1 şekilde yer verilmesi isteniyor Ü Yazı dizimizi yine Devlet Plân lama îeşkilâtı tarafından hazırlanan Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plinıntn «Su Ürünleri» Raporunun bir balüfnü ile bitirirken» denizlerin çileli insanlarırun mutlu geleceklere yönelmelerini yürçkten diliyoruz: «Tüm topiumjarda oldu|u gibi gercekten onlartn öte. tinde Türkiye için Snee ekonomik bafımsızlıfın, kendi kendine yeterlili|in sağlanması savaşına girdiğiraiz bu dönemde ülkemizin kısa yoldan sonuca ulaşabilmesinde en gfîvenli yol, her konuda bilinçli ve şuurlu örgütlenmedir. Kurulaeak su ürünleri teskilâtına gereken titizliği göstererek bu yolda ilk adımı atmamız mümkündür.» B1TTI Dİ$İ BOND Şehrin birinde bizi bıraktı, delikanlinın biriyle İstanbula gitti. Ben de ayrıldım tiyatrodan. Aradan hayli zaman geçti. Bir jerde bizim n|çu Kertenkele Hikmete rastladım. (BUiyor musun dedi, Naciye aidı, yiirüdü; para pnl, Hibar deme gitsin; yanma var dım tanım^dı beni... Eb niye tanısın; bizim gibi mi şimdi.) Ondan admuı değiftirdiğini, sene bir iki filmde rol aldığını, kısın da belli başlı yerlerdeu birinde daıuettigini öğrendim. Görecefinı dedim, m'tlajü» göreceğim. flittim İstanbula. Çalıştığı yerden adresini öğrendim; kokozlalnıştını o sıra* bem eski günleri hatırlarız, lıem de üç beş kuruş istcrsem verir diyordum. Oturduğu apartımana girince şasırdınv Jndan ssnra ftaşkmlıklanm birbirini takip e(ti. ZİIi çalarkca (Şîmdi birdenbire' beni karsısında görünce wşırır, boynocıa sarüır «Ağbi. Fevzuliab a|İji» der, bir müddet ne yapacağımın şaşırırız.) diyurdum. Kapıyı bir ihtiyar kadın açtı bana, Hizmetçisiydi herha!*e. (Kimi Istedinlz?) dedi. (Süheyls Güzelgöı'u....) deı m Kadın kılıgıma kıyafetime baktı; bir seye benzetemedi 9eni. Görüsmek için randevum olnp olmadığını aordu; (Feyzullah Azmi çclnıiş, sizl gfinnek istiyor deyin tanıf beni...) dedim. Homurdanarak kapıya gekü. Üzerindeki elbişe, kulakUrındaki knpeler, bcamşındaki ">aşkaJık bir kat daha güzelleştinnlşti kendisini. (Ne .stediniz?) dedi. Tanımamıştı aanki beni. (Naciye dedim, ben Fevzullab Azmi diye bir kimseyi tanımıyorum) Ben bir kere daba: {Naciye. iyi batırU! Fevzullah ağbini unüttun mu?.) Omurlannı sükerek güldü: (Yanılıyorsnnuz, ben Naciye değilirn; Naciyeniri * ska bir yerde arayın...) dedi, kapıyı vüzüroe kapatıverdi. Orada kalakaldım; içerden kahkahalan geliyordu. Beni FevzuUah afbis:ıü Unımamıştı Tanımadı damek senı... Onu ben yetistirdlm: hizmetçi parçasiydı bulduğumda. Ona vaşama hırsanı, hayatın tadım ben tattırdun. Yükselebilmest için hiç bir kafde .?ııımamasını ben öğrettim ona. (Arkadaslık, ahlâk, namus denen sevler lüzumsuzdnr; sakın metelik verme!) dedim. İyi bir talebeydi ım> ban» ia. Fevzullah ağbisine de.^ Çok '»i yapmış... , Herney«e E^ıin^fendr> LeyKyı çok yalnız bıraktım. Ahmet de var amma yafmur başUyacak: bizim malları bir düzene koymalı.. 3ana müsaade! Gene çörüşürük infallah... Emin efendi onun köşeyi dönüşünü seyretmişti; bu adam (namus, fazilet, haysiyct, seref hepsinl terkedeceksin..) diyen adamdı. Emin efendi fdire uzuımış, başına eelenlerî düşünüyordu: Kasabadan löndükten sonra köy gezisine çıknustı. Havalar «ojhJktu; atı grön çeçtiktf zayıfladıği için çok zaman yürümek zorunda kalıyordu; eve <jndüğü zaman vorçunluktan kemikleri sızlıyor, öksürürken iki kürefinin aasına bir bıçak saplanıyordu. (Bu iefer diyordü, insallah diiekçcrai nazan itibare alırlar da o köy senin bu kö» ..: ' oolasınaktin .kurtulunım...) Anasj «kapıda karşılasmışt»' k«mU».îTİ.: Telâşlı Lir *»0 vardı Emin efendi atını ahıra çekerken: Emin demlşH, candarmalar aradı «enlAğlamaklı uir hali vardı anasının. Emin efendi şasırmıştı: Candarmalar mı? Niye aramışlar beniT Sormaduı mı ana? Bu kadın çıldırtacaktı kendisini Avluda kılakalmışlardı Anası biı" seyler dana söylemek istiyor. söyleyemiyor gibiydi Kmin efendt jandarmalardan cekinlrdl. Eli kelepçell. iki iandarmanın ortasında yürüdü^ünü düsündü: (Bak. bak! Emin erendivp hak! Adam öldürmüş candarmalar çötüriivor: ihliütn tekfvdi zaten.. ) diyordu kalabalıktan biri. Hayır adam öldürmek değil, kimseye el bile kaldırmamıştı. Emin, duydun mu Ayşa öldü... Ne yapayım öldüyse. Asınış kendisini. Asmış mı? Emin efendi eve doğru yürümüştü Anasi kımıldamamıstı yerinden: . .. Ne yapalım asmışsa; donacan nu sogukta... Hatice kadın oğlumı takip etmişti. Soğukkanlılığına şasmışti oğlunun. O, Ayşeyi asıldıjı yerde görmüştü: öğleye doğru Emiç bacı telâsla kapidan firmis. boğuluyormuş gihi: Haticamm. bir hos oluyom. Avşa gendini asmıs... demişti Dün açsam (Eıniç bacı. sabahlayın sana uğrayıp ta bi şey dantşacam) didiydi bana. Sabahleyjn beklerim AHah beklerim. ;elmez. Ne oldu, ne bitti, varıvım bi bakayım dedim Evr çirdim: ön odada, arka odada fiteki odalarda cinler eirit oynuyo.> Hele c^lmis» ken bi de ihıra hakıyıro dedim. Avluda seslendim (Aysa. Ayşa...) diyi. Ahıra tirtnee Allah nası) aklımı almadı sasıvom Yerden kesilmis iki ayak eördüm sade... Başı karanlıkta rahyordu Rakamadım çorkumdan; ractım. «ana reldim... Niderejrİ7? Nefes almamıştı bunlan anlatırken Sararmıs hir tuhat nlmustu. Su serpmişti vüziine. Burnuna kolonya çektirmişti. • • (Arka*> »ar» 55 TIFFANY JONES r?efs. P A ^ A T (s. Elçiyl naberll kılma olanağı var mı?. Dönmedifirai görünce endişelenebilir. tsteğiniz yerine getirilecektir. Onu odasına götürdüler. Biraz rahatlamıçtı. «Duruşroa kapalı olacak» demişti Firenzuola; deraek ki işkence yapılmayacaktı. Bu korkutmalardan, nedametini bir kez daha deyimlemesini «ağiamakta yararlaıulacaktı. Erkenden yatmış, fakat uyuyaraamıştı. Bir düsün, kafasından Çıkrnıyordu. Kendi kendine, herkesin tersine olaraktatı, iki kez öleceğirri mırıldanmaktaydı: İdeaKne ihanet ederekten, bir bilgiD olarak zaten 61müştü. ' Fra Paolo Sarpi'nin bir gün kendisine stiyledifini anımSadı: «SiJ;, şehit olarak yaratUmanıışsınız, yaşamayı çok seviyorsumız..» Rabip haklıydı. • • Kendisini, duruşmanın yapıldığı salona değil de, kiliseye götürdüklerini görmekle çok şaşırmıştı. Işlenmiş odundan yapılı koro sahnesi üzerinde, mutad oMuğu üzere dua eden rahipler defi) ve fakat süslü giysilerini takmış kardinaller vsrdı. Hiç touskusuz Ki bunlar, hükraü vermiş olan Engizlsyon Koleji,iiyeleriydner. Y»rçıçlar hazır bulunmakt». fakat ayrı oturmaktaydılar. Kardinallerin arkasında., sut sııs naltnde, kilise ileri geıemen ve rahiplsr yer alıyordu: Kannelitler, Cezvit'ler, Dominikenier, Minonte' ler, Pransisken'ler, Teaten'ler vs siyah, esmer ya da beyaz tcukulet«lı birçok diğerleri.. Galile'yi, üZBrınds bir çarnlıha gerılı İsa beykeli ve bir de tncilln'nu lunduğu bir masanın önline'ka dar getirdiler. Yerini aldıgında ' Firenzuola,' kardinallerden hükmtin okunmasi; için raüsaâde istedi. Okurna jse. Kolejin en gen ci Olat) kardintJ Oinetti'ye duş Yazan; Zsolt HARSANY Çeviren: Tank ÖZBİI.CiEN beti, nlhayet ne zaman öğreneccktî? ' Copernlcteofilerinln bitip tükenmez açıklamasından sonradır kı, sonunda sıra nükıne gelmlşti: «Galileo Galflei'nfn Diyalogldi adlı yazınunın yasaklanmasına karar veriyoni2. 'Sana' gelmce sent, bizim' belirleyeceğtmiz bir süre Ue, bapse mahkum edıyor ve bundan başka da. üç yıl süreyle, haftada öir kez, yedi n» damet duasıru anjatmanj eznr» diyoruz. Yukand» sayılan cezalan tamamiyle y» da tısmen değiştirrae hakkını kendimlze saklıyoruz.» Galile, kendlni. yıkıimıç öuyumladı Kalbl, koparmışcasına çarpıyordu. Demek Itl E^ıgizısyon cezaevlerinde belirsız bir süre kalmaya mahkum edılmış ti! Bu, Kendisinin sonu olacaktı. Böyle ağır bir cezaya çarptınlacağına aslâ lnanmamış*ı.. Pakat dehçete düjmesl için isen disine çok aı bir süre aynlmış v« «o'zil Firenzuola almıçtı: Galileo Gaillei, mahkum « • dildiğinlz cezayı işittiniz mi? Işıttım. Yanııgıiannızı, yazdıgımz formüle göre ıkrar etmeye nazır tıusınız? . ' Hazırım O naıde sol elmızı azız Vazılaı Kiratunın Uzerıne Koyunuz ve yütcsek ve anlaşıllr bit sesle okuyıinuı O12 çökünüzı Gaiile eiinj Incıl'in üzeritıe koynuış ve eüçlükie du 50'kmuştü Okumak ıstemeKU ve fakat Kaım oıt' si» şttzjennı oulandırmaktaydı Bir an oeklemek zorunda tcaldı . Sonunda başlaaı: «Ben arıerbun) Vtncenzo Gaulei'niD ağlu, Florsnsau yetmış yaşındd Gelileo Galılm ou mah kemamn ve kardinaı cenapian Ue Yüksek EngizJtftrretm hı> zurunda. kişiUkle ve diz ;ökerek Azi2 tncil'in üzprine ellnl koymus ve çözlerim dtfcmiş. oiaraktan: •.. «Katolik <e apofcUıüc gımltier cekj Aziz'Roms Kilisesmin aoğru saydıgı. ögTettıgj v< »aydıgı her şeye daınıa tnmnnjğım, Uzerine yemin ylertra. lArks» var) V " Once, durtışma'da yer alsn «Ceriaplansnın adian sıralandı. Galile, adlar okundukça onlara bakıyordu. Hepsini tanımakta ve. herbirt Ue kişiseh Uişkileri bulunmaktaydı. Din adamlan da onu süzmekte ve birbirleriyie fısıldaşaraktan birtakım isaretler yapmaktaydılar. Bundan sonra, roonoton bir seşls, beklenenlerin listesl okun du ki, aralannda hlçbir yeni ad yoktu. Sanıgın (çinden, bağırıp protesto etmek geliyordu, fakat ba neye yarardı? Daha sonra sıra, hukukçulann ve bunlann aynntıü ünvuılannın okunmasma gelmışti. Galiie, tum varbgıyls tltremeJctaydi. Kendısıne reva gördükJeri âkı