26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
&LYFA DÖRT: iCUMHUBÎTET 33 Mart 1972 MüzelerindZ) modern müzecilik anlaytşından tamamen yoksun i ü h ' 1 * atrakjiyo» makmleri meyanında müzelerimlım. de elbette çok önemli blr roîü vardır, ve bu konuyu da başlıbajına ele almak gerekir „ Aslında bütun Türkiye, tarihl kentleri, kalıntıları, mezarlan, höyükleri ile baştan asağı bir «açık müse>dir ve bu »çık müzenin yüzyıllardır yabancılar veya yabancıların teşviki ile kendi vatandaslarimız tarafından nasü yağma edüdiği de, artık pek lyi bilinmektedir . Bu konuya fazla girmeden tek bir örnek verelim: Geçen yıl, •uzun blr aradan sonra tekrar ıiya ret ettiğiıniz Antalya yöresindeki Perge'nin tarihl tiyatrosunu gezerken gözyaşlanmm tutamadık. Sahne binasının lç fasadındaki o guzelim kabartmalann birkaç yıl önee kınlıp götürüldüğüna billyorduk gerçl... ama hazin durumu verinde görmek insanı başka türlü etkiliyor. Roprodüksiyonları ki taplarda kalan bu kabartmalar, jimdi kimbüir hangi koleksiyoncu nun koleksiyonunu »üslemektedir... g TURİZM MflSALL ve OTESİ ff Eski Şark Eserleri,, müzesinin kapalı olması bir skandaldır mamakta, tsviçre ve Amerika, bu mallarm «ıtıldıfj veya koleksl.onlara girdıği bajlıca merkezleri olujturmaktadır. Dergi, örnek olarak, Pompei sanatım incelemek ısteyen bırinin artık Napoli müzesine değil, îsviçre ve Amerika müzelenne gitmesı gerektiğini ilerı sürüyor. Geçmiş uygarhklann en güzel eserlerinin yeni bajtan kurulmuş koskoca tapmaklar veya mezarlar da dahil Londra, Pans veya Berlin muzelerınde olduğu Türkiye için de aşağı yukarı aynı durum söz konusu olmaktadır kuşkusuz... zeler (ArkeoloJİ mflzesi gibi) • Hem binanın kendM, h«m de içinde bulunan koleksiyonlar oli rak önem tasıyanlar (Topkapı mu zesi, Çınlli Kösk gıbi).. Ozellıkle son iki tur müzenin korunma'i daha güç obnakta, daha çok emnı yet tedbıri gerektirmektedir Tarıht kazılann ve kentlerin soygununun en yaygm olduğu bırkaç ulkeden biri olan Turkiye'de, müze hırsızlıkları simdıye dek çok şukür Avrupa'da goruldüğu gi bi yaygınlaşmıj değıldir. (tzmır müzesi soygunu dışında). Ama bu konuda jimdiden tedbırli davranmak ve (ozellıkle Topkapı muzesınin Hazin» daıresınde veya Arkeoloji müresinde) koruyucu kışılerin ve tedbirlerin azlıjı ile ço ğu turistin dikkatini çeken müze lerimızde, sonradan telâfısi guç zararlara uğramamak için modern koruyucu tedbirleri almak ve pekıjtirmek şarttır îste Snemlt müıelerimiıden Ay« îrlnl Kilisesi, ve yanında asılı çamaşırlar. Bu ludannı «pitoresk» diye nitelemek herhalde fazla iyimserlik olacaktır. Çamasırlı müzeler, herhalde aneak Türk inrizmine özgü olsa gerektir. para koleksıyonu, Vunan vazoları \e eski sus ejyalan içeren »kinci kaunın niye hemen sürekli olara'r kapalı bulunduğunu da sormak gerekir.. Camiler, mflıeter, saraylar, T » ı n tnristlerle doIop tasaV. tste Snltanahmet'l ciyaret eden bir frnp. Geçmiî yazlardan birinden kalma bn resimde, Snde çrubnn rehberi (yanl bendeniz) j 6 . rfilfiyar. bîr şey yapmamıstır.) Ama kenddenne kolaylık tanınan filmcılerin bu müzeyi böylesine pis bırak maya, veya gorevlilenn muzeyı bu halde yabancüara açmaya ne hakları vardır?, Î Aslında bütün Turkiye, gere|i gibi korunmayan açık blr mfizedir Yabancıların elde etmek lçin ne yapacaklarını bllemediği bazı önemli eserler, açıkta teşhir olunnr. Reslmde, Bodrnm Kalesinde açıkta teshir olnnan enfea bir mermer lâhlt gfirfiluyor. • MÜZELERtN PİSLtĞt • YAĞMA U KONTDA tek teselU eger teselli sayüabilirse eski eser hırsızhğımn butün dünyada gon derece yaygınlaşmıs, olmasıdır Bir Fransız dergisi, birkaç haf ta once bir incelemesinde, bu gıbi onemlı soygunlann son zamanlardaki listesini veriyor ve bunun artık bir «hırsızlık» değil, bir «yağ mı> halini aldığını anlatıyordu. Tarihl kazı merkezleri olduğu ka B dar, müzeler de soyulmaktadır ve Avrupa Müzeler Bırliğinin açıkkmasına gore, her yıl Avrupa müzelerinden, değeri birkaç yüz mfl yoa dolara ulafan eser calınmaktadır. Yalnız geçen yıl Avrupa kiliselerinden çalınan tarihl ejyanın değeri, 80 milyon dolar olarak hesaplanımştır. UNESCO'nun 1970 Kasım'ında aldığı ve tarihî esyalann ülkelerinden gayri kanuni yoUarla çıkarılmasını ve diğer ülkelerce satm alınmasuu yasaklayan karar bir türlü uygulana • KORUMA... İRER açık hava müzcsl sayılabilecek tarihl kentlerin ve yerleş.melerın dışında, müzeler 3'e ayrılabılır: 0 Binanın ktn disinin tumuyle muze sayüdığı >er ler (örneğin Ayasofya, Kanye, aynı zamanda birer mabet olduklan halde Sultanahmet veya Suley maniye gıbi önemli camılerımiz) # Bina olarak onemlı bir deserl olmayan ama içinde teşhır edJen eserler itıbariyle önem taşıj an mu B N L'ZELEBDIIZDEN bazısımn pıslıği ise, gerçekten utandıncıdır Örneğin, geçen yoz mevsimınde blr Eylül günü bir grup turistle Aya trini müzesini ziyaret etmek bahtsızlığına uğradım» Aman Allah! Içerısınin pı» lığıni anlatamam.. Çopler, meyve kabuklan, kâğıt parçalan, külter. Sorujturdum: meğer bir gfln Snce filmcilerimlz lçerde film çevlrmıı ler: «Bizans Prensesi Aspasya» tü ründen, halkın kültürünü (!) arttıracak bir tarihl film... Müzeleri mizin gereğinde filmcılere açılmasına karjı ^jegiliz (Örneğin ' bir «Topkap» filminin Türkiye için yaptığı propagandayı, başk,» hif U R I N : ' Harem'e giriş, Osmanb devrinden daha zor!.. • BÖLGE MÜZELERt ELLt BAŞLI merkezlcrde bulunan muzelenmizın, Turkiyenin devamlı kazı yapılan ve yeni jeyler bulunan bir ulke olmasma rağmen yıllardır zengınleş memelerı, şaşırtıcıdır. (Ankara'daki Hıtıt muzesı, buna ıstisna teşkıl eder). Aslında bu, son yıllarda tarıhi merkezTer etrafında yerel (mahallı) müzeler kurulmasından ıleri gelmekte, bu müzeler zenginleşirken, ana müzelere, örneğin Istanbul Arkeoloji müzeslne yeni parça gelmemektedır. Bu, muzecılıkte «ademı merkeziyet» duşüncesınin bir sonucudur ve herşeyin bulunduğu yerde »ergilenmesl, dünyada bir haylı taraîtar bulan bir davramş olmuştur. Ama bu usulün tartl|ilması da elbette ki mümkündur. B YAGMURn.. İHCEDEM" Yazan: AfsdT 15 Son müsteri dükkândan çıktıfındâ aksanı lyiden iyi\e ilerlemisti. Disçı ışığı sonddrdü ve evlne geçtl. Odasındaki dolaptan eski püıkü seyler çıkardı, yatafın üstfine koydn, loynndn. Ba kitabın bir sayfasına bile dayanamayacaktım artık. Tükenmeı kalemimi çıkardım, bov «ayfalarına, sayfa bosluklanna rcsimler yap* tım. Kocaman bir velkenli, kflçficfik bir gBlde.. karsı karşıja iki kedi... ddrt iflvi afacı, ortasında blr ev... Butün bunlar sanınm Ayşe'yl düsünmemek içindi. Simdi nerrde oldnğnnu, ne yaptıfmı düsunmek istemiyordom. lçimi ılık blr rüijrar, parlak bir sn, pembe bir bnlnt sardıkça sarıyordn. Belki de girmeye korktatvm denlıe dalıvordum. O zaman Içiml bir boşlnk, bir bombosluk dnygusu kapladı. Ne isim vardı burada, ba Talova vaparnnda. Nrereye %\dlyordnm! Geriye dönmek, onn bulmak... Ama, bujrün kocası pdmistir. Neden, neden «urdürflyor bu Mçmalı|ı? Ta da ne diye kocauyla gttmiyor? Hayır, dflıttnmemrliydim, dflffinmemeUydlm, a^kta hep ben kahyonım altta. Tnkandan bakmalı, ağırdan almahvım, kendl içirade de, Tapabilecek miyim? Karmakarısık dny^nlar için. deyim iste gene. Bir çıkış yoln bulmak sorandayım. Belki de hiç bnralarda oyalanmadan roman yazmava kovnlmalıyım. Vapur ıgıklara dofru kosmaya başladı. Dışarıda, yanda otnruyordnm. Rflzfir, g6|«ttmfl, banmı çekiçle dovüyordu. Hasfalanır mıydım? Tıllardır öyle kfilçe gibi yatacak biçimde hastalanmadım. Kim bilir, boyle bir karışıklıt» pek iyi ridtrdi bSyle bir bastalık. Tok, yok, düpedüı »açmalıyorum ben. Tann tstanbnl'a döneceiim, var fücümle romanıma koynlacafım. Ataea|ım o sabah kahveıine ml, ubahçı kahveılne ml girip de sonra karakola dttşen bndalavı. Ne yaırnak lstiyonun ben, ne yapmak istiyornm, yanndan ted yok hepsi belir. rai|, bepsl ortaya konmus olaeak. XI Talova'da kalmadım, dofru Bnrsa'ya fit. tim. Karanlık bir otobfiste, karanlık ve karmakansık düşünceler içinde, yorjnn, Bzlemll.. Talova'da kalamaıdım, içim nkılıyordn. Bor. s»'da bir kaplıea oteline sıfnıdiDi. Sonra çıktım, yemek yedim. Bir dtste kfiğıt aldım, iskambil kâğıdı değü, yan kâgıdı. Banyodan • • • • TimUCİn MALKGÇOCLU ÇALINAN TAÇ YOKHI veçta»ı»; AYHAN BA$OĞIV .»• IV • «AÇIK OLMA» ORCNMA iorunundan sonra, müzelerlmizin dlğer sorunu, «açık olma» sorunudur. Muze olarak açdması geciktırılen bır;Jk tarihî binadsn, geçen jazılartaııidn löz ettlk. Bunun dışında, «gtçl ci bir süre için» kapanıp da bir türlü açılmayan bazı müzeler vardır. Bunlarm en önemli örnek, 8 yü kadar bir zamandır kapalı bulunan îstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi'dir.. Metopotamva (Sumer, Akad, Babil, Asur) uygarlıklan, Mısır ve eski Yunan uygarbklanna ait, M. Ö. Beşinci bine dek pek çok önemli eserleri sinesınde bulunduran bu onemde bir müzcuın bu kadar yüdır «yeniden tanzim» bahanesiyle kapalı bulundurulması, sanını ki hlç bir sorumlunun hesabını kolay veremlyeceii bir büyük »kandaldir.. Ayrıca, res men açık olan, fakat pek goıocünde olmadıjı Jçin, gldildığinde çoğu zaman kapalı bulunan bazı mü zeler vardır.. Küçük Ayasof>a, Fethiye veya Zeyrek camileri gibl.. Bunlann açık olması, Anadolu'da birçok yerel muze için söt konusu olduiu gibi, anlaıılan bek çilerinın o günkü keyfine bağh kalmaktadır ve turizm yolunda çö rümlenmesi gereklı davalardan biri de budur. K . sonra jeçtim masanın basına ve yeni blr ro. mana başladım. Bildiffm insanlan anlatacaktım. Köylerl bilmiyordam. Çocuklafnm köylerin yakmında ' feçti, Anadoln'nan kuçük bir bucağında, Köve Bittijimiı, köyde yalıva kaldıfımız olnrdn. A. ma 4>en o köyleri. belleğimde birer süs gibi gezdlrlyomm simdi. GittiHçe bniutlanan, sise gomttlen bir «üs. O bncağın insanlan bile yabancı limdi bana. Hiçbirinl dojru dürüst hatırlamıyomm. Nedirler, ne dflsünflrler, kav. gklannı, sevplerinl, tntknlarını neye pBre büyfltBrler, bllmivorum. Gerçekte, çehir insanlarını da bllmlvornm pek. tnsanların nzajında yasamanın sonncn bn olaeak eibette. Ama «e. hirlerimiıln, fizelllkle tsfanbal'nn insanı neler dayar, neler düşünür, neye sevlnir, neye yerinir lyi blliyornm, Istanbnl'da blr kenar mahalle düsündüm. tnsanlan Anadoln'dan gelmiştir. Bir baba, bir ahk, flti Trtı, iki oğlan. Baba bir yerde kapıcı*dııy oftanlar isportacılfk yapcr, kızlar, fabrikaya (rider. tste. bn aksam, îSzlfrlmin 6nün. de. Çky içiyorlar. Oğlanlardan ikisi de evde. Kıılardan biri komsnda, öbfiril fabrikada gece nSbetinde. Baba, geldiğl nzak topraklan anlatıyor. Kansı. onnn duvgularını, göruslerlnl anlamadan diniiyor. tste ba aksam, barüarla bas. layabiliriı. Oflanlar sebrl sevivorlar, şehirde klsillklerinl bnlmnslar. tstanbnl'a geldlklerinde biri on bir, biri doknz vasmdavdı. Tedi yıl geçti aradan. Şehre alıstılar, kırk yıllık (ehirli Kİbl dnydnlar kendilerinl. Babanın gecekonda yapma cabasına canla basla katıldılar. Bu çecekondn altı kisinin çabasıyla anıt gibi yflkseldi. O ortakhk dağıldı ama, Şimdi herkes kazandığım belli etmemeye bakıyor. Küçük oflan esrara alıstı, baba bnnu görmezâen geliyor. GSrmezden ffelmek zornnda, çflnkfl isvan etmeye hazır bekliyor oflancık. Büyük oğlan daha nysal, ama eve para vermek istemlyor. Babanın kazandıjı vetmivor. Kızlar, haklı olarak, aldıklarının çofunn çeyize ayınyorlar. Böyle brr düzen süregidecektir, çünkü rayına otnrmıstur. Bu düzeni bir yerinden boımarn gerekiyor. Küçük oğlanı esrar satarken vakalatıyornm. Ve düzen dağıhyor. Oüzen alt üst olnvor. Küçük kız evlenmeye kalkıyor. Ama once ablası eilenmelidir. Toksnllnklar, eksik. likler, bllinçsizlikler çerçevesinde bir dram yaratiTornm. Ama, ba yansıtma noktasmda kalmayacafım. ~^~m (Arkan var) DİŞİ BOND üöt>ESP/B!B eueşiJAJiA caap U COCOKTLAE, v • TEŞHİR N TİFFANY JONES RÜ SEVÎ.M Kuauyucusu GARTH EVET BU «ACTUİI %, SEZESEUiMtZE 6 S ÜZELERtMtZtN difM bir 10runu, teshir, teîhirin modern müzecilik anlayısına gore yapılması sorunudur. Bu anlayış, teşhir edüen ejyanm değerlendırıimesini, iyı aydınlatümasını, bir çok seyın tıkış tıkif bir arada ıergılenmemesini gerektirir. Ne y*zık kı orneğın en önemli müzelerımiz den olan Ittanbul ArkeoloJİ mCzesi ele alındıjtnda, bu ilkelerden hiçbirinin izine bile rastlnnmaz. öncelıkle bmı, müzenın ka* pajitesi için Eon derece yetersh, dir ve bizim bildigimlze göre, tejhir edilen kadar, hattâ daha faala parça, müze depolarında gun ifiğma çıkacakları günü beklemek tedir. Müzenin mutfak, W.C. gıbi kısımlarını Içeren bölüme giderseniz, bu b61ümün bile tıkıa tıl:i| heykeller, kabartmalar, mezarlarla doiu olduğunu görür, lasanınız... Bunun dısmda, muze rengı atmış duvarlarıyla son derece bakımsızdır; teshir, üsrüste yığılmış ve parçalann onemmin kaybolma sına yol açan bir anlayısla yapılmıytır. (örneğin Birüsh Museum'da, Artemis mabedi faizlerinin, ortası bombos bıraktlmıs bir salonun duvarlannda ve mükemmel bir aydınlatmı Ue sergjendığıni habrlayarak, bizim muzemizde dop dolu bir salonun kargaşasmda ve yeteniz bir aydınlatmanın zayıflığında kaybolan Manisa Lökotriya Artemisi mabedinin frislerinl fayaslamak, «118711 farkını förter «neye yeter)... Ve aydınlatma, üç çeyrek yfizyıllık geçmişi olan binanm yetersiz pencerelerın* Jmlmıatır,.. Bir akşam vakti tiyaret edenenit bu müzeyl, (Kariye mü zesinde ve dijer bîrçok m ü « ö e olduğu gibi) hemen hiç bir jey gö Temezsiniz Sorunun temelinden çozümlenmesi için. modern mü1 •cilik anlayışına göre yepyenl btt h nanın inşası ve yeniden düzenIt ımesi farttır.. Ne var ki simdiV müzenin yanıbaşında yıllar 5nc başUnmıj olan yeni müze ins^tı, kaplumbağa hızıyla ılerlen ck*e ve ne zaman bıteceğıni de kımse bilmemektedır. Arkeolnu muzesine deSinmıtken, bu müzenin, Roma, Yunın Bltant v% Otmanlı paralarıyla çok önemli bir Zamane Çocuâu . Yaton: BIU,NAUGHTON 17 Çeviren: NİHAL YEÖİNOBALI dogrusu. YuıO o kadar bambaj bile hanl lnsanın Gllda'dan umı kaydı ki • belki doğum yapmıs cağı is dejildı. Bu kadınlar bütün Idareyi olmaktan belki de bunca gün «Neden kızayım?» dedim. ellerine almıılardı tdeta. O ka dur iyi bakılıp güzelce dinlenmış «Memlekette demokrasi var. tsolmaktan. Tam tarif edemıyecedar ki birkaç keresinde, «Ben de tediğın adı kullanabilirsinjı bugüne bugün çocuğun baban ğım ama Gilda'niB yülü hem b« Yazdırdığı adm resml anlam yım,» diye haüriatmak mrund^ yazdı hem de gül gibi pembe, mis gıbi temiz ve dinlenmis bir ifade taşımadığın) büiyordum. kaldım. Tam o sırada hastabakıcılar» Böylece günü geldi, GUda has si vardı. dan biri çıkageldi. tahaneye yatU. Ben gitinedim, .Merhaba, Alüe> dedi. . «An nr,güzel früzyalar,» degSrmedim ama söylenilenlere ba «Merhaba,> dedün. kalırsa bizim velet şıp diye dogu «Dönüp gidiyor muydunT» diye di. «Bir bardak bulayım da içine ıslatayım, Mrs. Enkins.» vermiş, tam elifi elıfine! Demek sordu. Velhasıl getirdiğim çıçekler lstediğim, inanamadun Ideta. ZiMrs. Artoni, «Eh, ben de gide» Öyle bit heyecan varattı kl dara akrabalanmm fılin çocukları yim gayri,» dedi. ha İki üg demet almadığıma ÇOğu zaman eksik doğarlar. AİO Gitme, diye israr ettlk. Ama »y oksijen çadırında yatarlar ar başbaşa kalmak istedifiınlzi bi yaDdım. t k . İki tane yaş günleri vardır liyordu, onun için gitti Güda'Hemş:re hanım bana bakarak, rukaralann: doğdukları günle, nın yanmdaki yatakta bir zenci «Ey, Mr. Elkins, oğlunuzu nabiraz dijlerini sıkıp bekleseler kadın vardL Kocası yanmdavdı. sıl buldunuz bakahm?» diye dogmus olacaklan gün. Pencereden dısan bakarak tokak sordu. «Oğîum...» Hastahaneye gidip Gilda'yı gSr ta bekliyen küçük bir kız çocuğu mek istemiyordum. Ama pazar gü na elini sallayıp duruyordu. Gilda, «Daha görmedl» dedi. nü öğleden sonra bana ne oldu (iŞLmdi gosterinz öyleyse.» «Sana fiçek getirdim,» diyerek bilmiyorum, birden kendimi has ceketimfa içine saklamı; olduKaryolanın ayak ucunda mitahane dolaylannda buldum. D« ğum frürva demetini çıkardım nıctk bir vatak duruyordu Hashası var, bir demet çiçekle birat Gılda, «sAh, früzyaymıl!» dedi tabakıcı uzandı ve yatağın içinüzüra de aldım ve Gilda'yı gör •Ne kadar güzel, en tevdlfbn ei den bir babecik meğe gitüm. çektir bu benim.» «As, vallahi babasının örneTuhaf bir koku vardır hastaha Eğilip öptü benl Süt gibi biî ğı' Siz ne dersiniz, Mr E'kins9» nelerde. Neden gideremezler bilînsan mlnnacık, çirkln bummem. Kadınlar koğuşuna gitmek kokusu vardı. Tena deftldl, ama buruşuk, kırmızı «uratlı bir be* pek canım istemedi. Ama glttim. daha keskin olsa herhalde hojubey) tlk görüp de, «sen bıunun Sonra yanlış yere girdiğimi salta ma gitmiyecekti. babasısm» riedıkleri zaman içi «Fazla yar kaplıyan çiçek »Imak rak gerisin geriye donüyordum ki bir tuhaf oluyor tnanma>!i güç Mrs. Artoni arkamdan koşup Ç O Utemedim> diye cevap verdim. gellyor önce. sonra garip bir Gllda, tinşallah kujnazsın, ğırdı. duyguya kapılıvorsun: hanl bir Nasıl anlatayım, etrafıma bakın Alfie,» diye kulağıma ftsıldadı. kbşeyl donmüşsün de ansuın ca görduğüm bir surü surat ara «Adımı Mrs. Elkins diye yazkBrşına bando mızıka çalan bir sında yatakta oturmakta olan bir dırdım.» alay asker çıkmı$ pibl Tuhafima gltM, bn 1*. Tam kadını da seçmijtim. ama GiMa oiteafı hiç aklıma gelmomi|ti mânasıyla kiistahlık sayilmasa a*i var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear