01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAÇFA DÖRT .CUMHUBİYE'3 12 Mart 1972 Yazan: Cihad BABAH Mao da onun ellne büttin mem Bu, Mao'nun birçok dlktaleketin kontrolunu verecektır. törlerde de mevcut olan bir ilÇuEnLaı, Çin'i, Mao sonrası ileü vardır. Bu insanlar, daima çın daha istürarU ve kollektif kendilerine bir veliahd ararlar. bir idareye hazırlamakla gbrevliBır parti içi mücadelesınde, O veliahdi bulurlar, onu şişirirdir. Çin Komünist Partisinın iMao'nun LiuŞaoŞi'nin sırtmı ler, sonra da onun şişmlş hali çmdeki yönetim tarzı, dığer mem tusa getırmesi şüpheli idi. Çin KlAsik ordu mensuplan bunsınırlerıne dokunur ve onu yok leketlerdekt Komünist Partilerin de tek insan olmak, ılâhlaşmak dan pek memnun olmuyorlardı. ediverirler. dinamik çalısmalarına benzemez. içın yenl bxr hamle yapmak geÇunkiı, ordu, kendısınin yapmaAO, bu meseleyi ÇuEnLa1969 Nisan ayında toplanmış o rekiyordu. Bunun için kendisiBugün Çin'de Mao, Ilahlaştırılsı lâzım gelen görevden uzaklaşi'ye açtı. Duygulannı yıilan 9 uncu parti kongresı sonunne son derecede sadık bır insan mıştı. Ordunun, ordu olarak zündeki çizgılerde hiç beUi mış olan tek liderdir. Fakat Çida seçilen 21 politbüro üyesinolan Lın Pıao'yu ve onun kukalması duşüncesinı taşıyan bir etmeyen Başbakan, Lin Piao'nun nin gerçek hakimi Mao'nun n den bugün yalnız onbiri mevcutmandasmdaki orduyu kullandı ve zasiyle ÇuEnLai ölmüştür. Artakım eski kumandanlar, bu du artan nufuzundan için için şikatur. On tanesi tasfiye edilmistır. boylece kultur ihtilâli dedıği rarumdan memnun olmadıklarını tık partı de, orduda, bütün öryetçıydi. Boyle olunca Mao ve Çu Ordunun en yüksek kumandankip temizleme muamelesine yeşıl soylemeğe başladılar. Gerçek goikılısınin, profesyonel ve m e s gütler de Çu'nun elindedır. Aralanndan 200 tanesinin görevleri ışık verdi. Evet, ihtilâl kendi evrevınden başka her şeyle meşgul lanndaki zımnl anlaşmaya göre, lekten gelme kumandanlarla T.trı ellennden almmış, yalnız ikamelâtlannı yıyordu. Lin Pıao için olan bır ordunun çokmesi ve Piao aleyhinde anlasmalan ve ÇuEnLai, Mao olünceye kadar te memur hale getırilmişlerdir. lauŞaoŞi'yı mağlup etmek kokendisıyle birlikte memleketi de bırleşraeleri zor oLmadı. Netionu rahat ettırecek, arasıra kapLın'in ne kadar adamı varsa hep lay olmadı, Pekın Belediye Baş rejımi de çökertmesı mukaddercede kazara Amerika ile yaklaşrislerine boyun eğecek, onun si ortadan kaybolmustur. kanı PengŞeng, halkın gönlünde di. Lin Piao'nun idareye kanşma politikasına ıtiraz etmiş omoral otoritesinl sarsacak hiçyer etmiş bır kişi ıdı. Genç ç o ma yoliyle memlekete sahip çıklan Lin Piao, bırdenbire tu kaka bır şeyi yapmayacak, ona bütün cukiardan kurulan kızıl munafızması klâsik anlamdaki kumanoldu. Onun arkasından orduda memlekette gerçek bir ilfth mua AO'YU, Liu Şao Şi'den ayıran sebep, Liu'nun revizionist oluşundan ziyade. Mao'nun ona bir parti büvüğü, bir sosyalist lider, eski bir mücadele arkadaşı olarak artık tahammül edemiyecek hale gelmesi oldu. Liu Şao Şi'nin idarede, orduda, büyük taraftarlan vardı. M Geriye tepen bir silâlı ve evlâtlarım lar, büyüklerf yamyam gibi y e menin zerkiyle ortaya atüdüar. Pekin'de, Kanton'da, Şanghay'da yaşlan on sekize gelmemis genç ler, kültiır ihtilâli adına MaoaT r nun rakiplerini, n/faTn' ' ", rakıplerinin ariarnlanna selâm vermis olanlan tasfiyeye başladılar. Bu ihtüâlin netıcesinde bütün bu Işleri yapan fedakâr Lin Pıao, ister istemez ordusuyla beraber, yepyeni bir iktidar sahibi, nüfuzlu bir insan olarak Maonun karşısmda yer almış oldu. Çın'deki bütün idare, her yerde kurulan ihtilâl komitelerimn eline geçmişti. Bu komitelerin başlarında Lin Piao'nun adamı bir asker vardı. Bir başka ifa'de ile Kızıl Muhafızlar, Mao'nun ra kıplerini tasfiye ettikten socra ordu da Kızıl Muhafızlara hadlerini bıldirdi. Pakat boylece Lin Pıao, sivil idareye sahip çıktı. bir ihtilâl danlar üzerinde çok olumsuz tepkıler yarattı.. Bu böyle d e vam edemezdı. Yann kuzey sınırında Sovyetler, harekete geçecek olsalar, yalnız sıyasete değil, idareye de kanşmış olan bir orduyu tükurükle boğarlardı. ona bağlı ne kadar insan varsa sessizce işbaşından uzaklaştınldı. Bir Ingiliz yazan, bu tasfiye muamelesi hakkında şunlan yazmaktadır: jiyeıı Çeşitli spor gösterilerinin yapıldığı Pekin'deki «İşçi Stadyumu» nun bir hafta sonu görünüşü. Seksen bin klşilik stadyum bilhassa millî bayramlarda ve hafta sonn tatillerinde tıkabasa dolmakta; önemli gösterilere sahne olmaktadır. melesl yaptrracak, buna mukabil, Anlaşma ve birleşme M Çıkan kısmın özeti : Barış yolunda MALKOÇOÇLU ÇALINAN TAÇ Yvuın ve çâreiîî AYHAN DİŞİ BOND UTUO T • EN LAt, bugün ÇinJ de rakipsiz olarak mecmua kapaklarında çıkan ve Çin kalesmı tek başına savunan adamdır. Nıxon'un zıyaretinden beri de asık yüzü gulmuş, «Büyuk Amenkan mılletinden!» «Yannm süreklı anlaşmasmdan», «milletlenn barış yolunda bırbırlenne yardım etmelennden», «Çın Amenkan dostluğunun çok verimlı netıceler vereceğinden» bahsetmiş olan sevimli bır sozcü olmuştur. Çu En • Lai, Avrupalılar nezdınde de muteber bir insandır. Konuşmamasına ragmen alman • cayı, fransızcayı çok ıvı, ingilızcejn de şöyle böyle bılır. Maonun bugüne kadar dört lzdivaç yapnıış olmasına ragmen, o, ilk defa evlendigi kansım muhabbet ile mühafaza etmiştir. Kım ne derse desın, Çin'in en muktedir diplomatı, en parlak müzakerecisi, iktidar da olan insanlann en akılhsı, ş:mdi de Lin Piao'dan sonra en kuvvetlisıdır. Oturup bır meseleyi sonuna kadar sabırla dınlemesini bilır, telâşlı değıldır. Bir Amerikalı diplomat: «Eger bir meselede doğruyu söylememek gerekirse bu işi Çu kadar iyi becerebilen ve anlatacağı hikayeyi aynnülan ile yaratan adarn azdır. Bugün söyledıgıni, yann inkftr ettiği zaman, her iki işi de aynı inançla ve samimiyetle yapar.» der. Kissin ger, ona hayTan olduğunu gızlememiştir. Ashnda Çu, hayatında hiçbir zaman küçük hesaplann, dar politika ihtiraslannm adamı olmamıştır. Uzagı gönlr ve doğru görür. Andrt Malraux onun için «ne kuru, ne de aşın neşelidir» demiştir. Ashnda kusursuz bir şehir insanı olan Çu, sırası geldiği zaman bir kedl gibi çevik manevralar yapmasını biUr. C Istanbul'dan Yalova'ya gitmekte olan v » . purun alt kamarasında 3 yolcu vardır: Üçü de sıkıntıh; genç bir kadın, genç bir erkek ve renklı baskılı gazetelerden birinı okuyan 45'hk bir akşamcı. Hüseyin adındakı genç erkek, karşısındaki genç kadına kaçamak bakışlarla durmad'an bakar. Nereden tanıdığını hatırlamaya çalışır. Yalova'ya doğru «akşamcı» tıph adam salondan çıkıp gidince Ayşe kalkar, Hüseyin'in yanına gider. cHüseyın değil misiniz?» der. O da Ayşe'yi tanır. Fakulte yıllanndan tanırlar birbirlerini. Ikısi de yarıd'a bırakmışlar eğıtimi. On yıl geçmiş aradan. Ortaklaşa anılanna donerler. Bır gun yağmurcta birlıkte yürümüşlerdır. Ayse «Yağrour inceden yağar» demi? o giın. Öğrencılık yılları, anılan.. Bir anda duygularla dolu bir ortara doğar, geçen on yılın karanl'k ve çaresizliklerle dolu Olduğunu birbırlerıne anlatırlar Yalova'ya varmışlardır. Ikisi de ertesı günü yine îstanbul'a dor^cektır. Huseyın, Ayşe'ye gazetecllik y a p tığını söyler, telefonunu venr, buluşmak uzere sbrlesirler. Hüseyin ertesi gün vapurda dusuncelerını vorumlajarak, yazacağı romanı duşleyerek lstanbul'a (îöner... Nedense, Ayşe'yi düşiinmek istemiyordum. Ay. şe bir korku gibiydl içimde. Onda ben, yitirilnıis. yok edilmiş bir on yılı gorur gibiydbn. Neden ama? Nedenini soyleyemiyordum bir türlfi. Her aklıma geliştlpde sflkindim, başfc* geyler diisüıunek isU> dim. G « w k t e neden koîfeıyordnın ben. Ondan mı? Neden korkacaktım ondan, neden? Bilemlyordum iştc. Bütün >arı yolda kalmıçlar olur olmaz koıkular duyar, ben de bu >an yolda kalmiflardan biri>dım. bu yuzden korkuluydum. Tok. (nan. madım buna. Bu kadar yüklenemezdim kendime. buna da hakkım yoktu. Nasıl kendimi yokken var saymam yanlışsa, varken >ok saymatn da yanlıstır. En iyisi, sağlamca olçebilmeliyim. Ayîe yardıra cdebilir mi bana? Ama o da kendinl ölçmüj müdür? O kısacık konaşmadan ne kaldı? Ne o bende bir şey buldu, ne ben onda. Demek ki, bir sure bir şeyler arayacağız birbirimlzde. İyi ya, bu düsünce de nereden çıktı. Gittikçe batağa saplanıyorum. Ama ne olursa olsun kendime bir düzen vermeliyim. Bende kemiklejmiş alışkanhklan yenebilecck mi>im? Ömeğiıı, her akşam bu saatler kadehe gider elim. Sainnlığın çizdigi oyalanmalar ahşkanlık olmus, bu «lı?kanlıklan atabilecek miyim? Ayşe kbndir? Necidlr? Yardımcı olablllr mi bana? Olabilir de . Onunla yeni yanhşlar yuklenmekten korkarım. Ama, ?inıdiden gelin guvey olmak neye? O kim? tyi bilmi. yorunı. Simdi. şimdi bilmek de istemiyonıtn. Şimdl yalnız bir uyku uyumak istiyomm, kendlmln olmadıgı bir uykuyn uyumak istiyomm. Son olarak fteliyorum bu yıkık meyhaneye Bir daha, bir daha tas çatlasa gelmeyeceğim. Söx verdim kendime... Yıllık imimi aldım, bir süre evden çıkmamaya karsrlıydım, roman karalamaJanmı gözden geçirecektim. Dört beş yıldır el sünnedi. fim toıln kSfıt paketlerini açtıra. Bütün k â . fitUr bir daha ayrümax»asına blrbirine karı*. mı?. Knmlarken yerle bir olmnş bir aehrin içinden çıkılmaz kalıntılarıydı bnnlar. Kimlerdi kahrsmanlanm, kimleri niçin anlatacaktınt, niçin roman yazmaya kalkmiftım, söyleyece. gim bir sözüm mfi vardı yoksa romancı mı o l mak igtemiştim, yok«a... Bn sornlara karsıbk bnlabilmenı için bn koca yıkıntının bana a» da olsa bir çeyler sSylemesi gerekirdi. Oysa, ne dediği anlasılamayan bir deli gibi konnfnı yordn bn kâgıttar. Nanl da kanjtırmışım. Kag roman yazmaya kalktım ki ben? HafJrlıyornm, o samanlar aksamlanmı roman yazmaya barcıyordnm, gene böyle dışlan koptagnm, kendirae kapandıfım günlerdi. Bir yaratıcı yaratisına bu kadar nzak düsebilir mi? Korknnç «ayfalar. Bnnnnla birlikte, dagtnık sayfalars bir d ü . zen verme işinı basardım. Sonnnda çözdüm soru.Tu: üçte bıri bile yanlmamif tam be; roman taılafi vardı elimde. Birinde, kSyden çebre kopnp gelen ve şehirde olmadık güçlüklerle karşılaşan bir karıkocayı anlatmaya kalkmı. şım. En zor günlerde bir de çocnklan olnyor. Güçlükler fistüne güçlükler vıtrnısım, kendim hiçbir insanî yorum getirmeden anlatıp durmnşum onlan, üstelik ne kadar gflçlDk çekseler o kadar iyidir ilkesinden giderek adamlar» çektirmediğim kalmamış. Bir başka taslakta, bir k5yü anlatmava kalkmışım. Köyde herkes dügman birbirine. Sonra ne olacaktı. bilemiyorum, nnutmuşum, yazmamışım gerisini .. Hepsi birbirinden k51U göründü bana. Gene da bir süre dordum karsılannda. Sarsam, kaldırsam, daha sonra belkl yeniden yazanra .. Tok, olmazdı bn. Sayfa sayfa yaktım ber birini. Çekinmeden yaktım. Yeni bir roman düsünmek Istiyordnm. Nasıl bir roman olacaktı bn? Neyi anlatacaktım. Anlatacagım seyi bir türlü bulamıyornm. Neyi iieriye sürecektim. Bir bildiri snnmayacaksam okuyncnya, ard arda olay ve söz dizeeeksem .. Bunları biriyle konasmam gerekirdi. Kimsem yoktu bunlan konnşacak. Bn işi en iyi bilmesi gerekenler bile ancak benim kadar anlıyorlar. dı bn işten. Sabahları erken kalkıyor, yürüyüse çıkıyordnm. Akşamları Içmiyordnm artık. Alkol saati kendini duyurmaya başladığı zaman e v den kaçıyor, şnrada burada dolaşıyordnm. Ve saka olsun diye, kendl kendime «Ey gSniiI döndün nihayet sen de bir viraneye Ben nanl fin eyleyip düşmem reh.i meyhaneye» sarkısını mınldanıyordnm. Gerçekte, gfizel aksamlardı. Sonbahardan kışa böyle gfizel akşamlarls geçilir. •" (Arkas var) Sürekli >ÜPACA«:^!V11 / I \ L K E Bu ı^ fcfKi s ı C s e y J • • r 1 *• /? bir diyalog MERİKA Cumhurbaşkanı NUon'un Pekin'i ziyareti ile basladığımız bu yazı serisine, orada konuşulan konulan da ekleyerek son verelim: Bu ziyarettep asıl amaç, iki büyük arasında sürekli bir diyalog kurmaktı. Ashnda aralannda bugün için çözülmesi mümkün olmayan birçok meseleyi bu sürekli diyaloğlar yoliyle halletmek mümkün olacaktı: bu oldu. Bununla beraber, hâlen Çin'de bulunan üç Amenkan esirinin yakında serbest bırakılması beklenebilir.. tki sorumlu devlet adamı arasında bir telefon kurulabilir. Sporculara, artistlere bir nisbet içinde turistlere Çin sınırlan açılabilir. Eger yakında s i vil havacıbk anlaşması imzalarlarsa bu anlaşma, son görüşmelerin meyvası olacaktır. Elbette Taiwanın durumu uzun uzun konuşulmuştur. Nixon, tabiaüyle Taiwan hakkındaki turumunu değistiremiyecektir. Ama Taiwan meselesinin, Çin'in bir iç meselesi oldugu da taraflar arasında kabul edilmiş sayılabilir. Hiç şüphe yok. İk3 taraf Çin Hindi üzerinde konuşmuş olacaklardır. Hattâ, Malezya'nın Çin Hindtnl Avrupadaki Avusturya gibi. tarafsızlaştırma yolunda yaptıgı teklifi de gb'zden geçirmişlerdir. Sütün bu görüsmelerden çıkan diğer bir sonuç da Sovyet Rusya'nm Asya narnına yaptığı sözcülügü kaybetmiş olması ve Çinin Rusya karsısrnda kuvvetlenmiş bulunmasıdır. 385/ •Er A . Yazan: BIU NAUGHTON 6 Bana öyle geliyor ki insan bütün vaktıni piliçlerle geçirse çok geçmeden pusulayı şaşırmağa başlar. Zıra benim fıkrimce aklı bütün olan binde bir kadına bi le rastlıyamazsınız. Ama gene de bayüırım onlara. Demek istediğım, şu üç günlük ömründe adama oyle zevk veriyorîar kil Beri taraftan piliçlerin, «Sana ömrümün en güzel yıllannı feda ettim..» yok, . «Senin için saçımı süpürge yaptım,» gibi safsatalarına da pabuç bırakmam ha; Her seferinde, «Ya benim sana verdiğim neydi acaba?» diye sorarım onlara. Öyle ya, evlâdım, aslında erkektir. her seferinde bir şeyler «veren». Beri taraftan kadın canı istemiyorsa bile, 'feözünü kapatır, olur biter; anlatabiliyor muyum? Meyhanede bizim çocuklardan iki tanesi vardı Perce ile • TUki Sbarpey. Kuzey den gelme bir kamyon şoförü olan Lofty diye iri kıyım herifin biriyle konuşuyorlardı Lofty kamyon] a uzun yoldan yük taşır. Benim de asabımı bozan bir şey varsa o da işçi kısmının polltikadan bahsetmesidir. Perce, «Dünyanm durumunu nasıl bulduğumu söyleyivereyim,» diyordu «Berbat. azizim. berbat.» Oysa Id bu herifler dünyanın durumunu nerden bilirler sankl Sadece kendilerine söylenileni bi lirler. tçin aslı daima kırk, elli yı] sonra ortaya çıkar. Tilki Sharpey, «Bana sorarsan emekçilerin bumu kaf dafında.» Çeviren: NİHAL YEĞİNOBÛU TİFFANY JONES GARTH CA SOVIE, 'A' MIM p>A\ RESİNE \ Hiç şüphe yok. iki taraf, Sovvet Rusya'nm Çekoslovakyaya müdahalesi Üzerinde de konuşmuşlar ve her iki taraf da mllletlerin haklanna saygı eösterilmesi esası Üzerinde anlaşmışlardır. SON diye fikir yürüttü. karşı güvenl kalıyor, ne de mem Lofty, «Emekçilerin suçu yok leketi idare eden kodamanlara ki!» dedi. «Onlan böyle yetişti karşi! Sonunda öyle oluyor ki renlerde kabahat Ingiltereyi dün artık her şey vız gsUyorj yanm en harikulâde yeri, tngilizPerce, (tBen bütün suçu gazeleri dünyanın en yüksek ahalisi telere buluyorum», dedi. «tnsandiye inanıyorlar.» lar dünyadan baberslzken daha Perce, «Değil miyiz yatıiî» di mesuttular. Herseyi ayan beyan ye sordu «Dsmek istediğim kim ortaya dökmenln ne âleml var var karşımızda bizimle boy 61 sanki?» SÜşebilecek?» Lofty, «Gaaetelerin suçu yuk Sharpey, «Bana öyle geliyor kl bunda.» diye tikir yürUtni. bütün bu delice grevler . bizi «Emekçi böyle yan gelip kejif dünyanın gözünde aptal mevki çatanlan göre göre artık vatara ine düşürüyor.» dedL «Sen ne di ugruna hiç bir fedakârlık yapyorsun, Alfie?» mak istemiyor.» Lofty, «Sonra msanda öyle bir Sharpey, «Bir fedakârlık eden his oluyor ki,» diye sözüne deMemleket vam etti, «Sanki vatanm için öl olması şart,» dedi deseler öleceksin Daha dogrusu batar yoksa Sen ne diyorsun bana eskiden öyle gelirdi Ama Alfie?» Ben, «Bütün dertlertmtzln tek insan büyüdükçe gazetelerde, vukandakilerin halini okuduk bir sebebi var.» diye ceyap verça .. hani nasıl hepsinin işi iş, dim« «Bunu bfiiıim kBdar siz de kaşığı gümüş, hfjpsi vergi kaçak biliyorsunuz K«r olası insan taçısı mübareklerin. Köşkleri ko biatı bu' Bf.$ çocuklu bir hertfi naldan bile vergiden muafmış ele al Eskiden yirmt dört *aat diye duydukça...» çalışmazsa çoluk çocugu aç bıPerçe. «Allah kahretsln», dedi, rakaeak diye ödü kopar* bu herifin Şlmdi de ayni »ekilde «tuttuklan alön oluyor sanki.* ömründe bir gün bile çalışma korkutursan bak nasıl çalışır <• mış olan tilkl Sharpey, «Bugün Lofty, «Babam üç pape) için emekçi suııfının işi tıkınnda» digünde on dört saat çalışırmış,» ye flkir yürüttü «Maklnistler haf dedi. tada otuz beş saat çalışmak !stiyorlarmıs Pazar frünO İçin de Uç Perce, «Insanm bir şeyden ttop ye^Tnlye Yani hertfçloglu Parar muşsa calıştığının farkına bilo günü onikl saat çalıstı mı haf varmBz.» diye hikmet savurdu. tamn öbür altı günü iş yaprrmsıSharpey, «Valla benim bu ışna hacet olmadığı gibi bir saat lere aklım ermez.» dedi de kârlı çıkıyor.» Çalışmıyorsun ki ersin, dedlm Lofty, «Emekçi zamanla tnan içirnden. cını yitirmeğe başlıyoT», diye sözüne devam etti. «Ne is vereno (Arkan var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear