26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 27 Aralık 1972 ZAMAM Î KâycTO ÖMı 8££i<a VÂLLAHİ... Nt VAPÎıK \ YÛC^IÜPIM v/At &İ2 SMDİ &UM?!... VIAHİ. KAITAKTEIC PîSKARl, AflAMI ÜÜ J ?AüMAdiNpA. ÛY J ö SElOJK îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 143 «Kardeciniz Hidayet Koryurek'l* butün ticaret işterinde ortak mıonız?» «Evet Yözbasim.» «Kanmzı eşit olarak nn bSlüsGnunaz?» «Haytr; kendisi, kSrm benden yCzde on fazlasım alır.» Hamdi Bey, düşündü düfilndâ, l?ln içinden çıkamadı. Ben de onunla birlikte düşünüyordum: Bütün döviz işlerini biliyordum jirketin. Hiç de lâıtiğe benzer bir feyler getırip latmamiftık. Hamdl Bey, gdzlüklerlni düreltip bir dofruldu; bana d&ndü: t «Sen, hiç lâstik getirip gattığınnn hatırlıyor musun Etnre?» «Hayır. Hiç de böylesine blr alı? venj yaptnadık. Yaptak zaten döviz işi benim elim.den geçerdi. Defterlere de yazılırdı...» «Bnret Yüzbaşım, ben de boy4e bir aljş ve'ri? yaptığımızı bilmiyorum. Yapılsaydı, şirketin çeşltH defterlerine yazılması gerekirdl. Doğrusunu isterseniz, yalanım yok: BenJm arabamın da lâstikleri karaboNadan alınniadır. Bıliyorsunuz, bu matahın son yıllarda kıtlığı vardı » Yüzhaşı, gülümsçye gülümseye yazdj blzim söylediklerimlzi. Sonra «ordu: «Size karaborsaden lftstik bulan Bdanu herbaide bilirsinız?» Ugur, birdenbire Sfkeyle söze kanştı: «Ne demek Yüzbaşım! Şimdi gidelim, herifi elimle koyınuı gibl yakalayıp «ize tesiiro edeyim. Dükkânınm y«ri belü Hepimize lâstikleri o verdı. Hem âe esktter. bizim slrkett« memurmuş . Neydi su herifin adı Erare?» Benden önce Yüzbajı. davrandı: •Ben. söyleyeyim Uğur, adamın adı, Sul«Sirketitnizia dıs tfearet lşlnl 0 yftnetlr. Dıs tiearetten gelen kar, daha fazladtr. Kendisi brrkaç yabaneı dil triMn * ş ülkelerdeki flrmalarla bütOn fliîküeri o yürütür.» Yüzbajı, yazdı yazdı. Ba«raı Ugur1» çevlrdi: «Şu başımmn, flzertndekl rçığı 'ütfen yakar mısınız?» • TTğur, hemen kalktı; salonun bütün ışıklannı yaktı. Yuzba«a, önündeki dov yaya föyle iıir baktı: «Hanjdi Bey'. «Buyurun Yüzbajım?» «Burada şirketinizin yaptığı yıjlık 1$, Sdediginiz vergiler var. tncelendi hepsj. Bizlm bileznedığımiz bir nokta kaldı; cızin kânnızı ne yaptıftınız da jimdüik bizi ilgilendirmiyor. Yalnız, Hidayet Bey kardeşinizin kazancuıı n« yaptığına ılişkin bir bilginiz olartkî» «Elbette: Yüklüee bir parayl bankalara bölmüştür. Durmadan Devletin çıkardıgı bütCn tahvillerden alır. îktisadt Devlet Kuruluflarına para yatırır. Geçen vıl, birfcaç kihi.» • jiden büyük bir para «utan t? Bankait'nın hisse senetlerfnl satın aldı; ama miktar «k«Demek herifl enselediniz bile!» Yflzbaşı, hmda değil.» İ»i sakaya döktü: «Elbette.. nasıl kurtulabilinnif ki! Biz, askerler «Yabancı ülkelerde parası raf mı? îsviç^*vevi dizinden, pireyi gözünden vururuz».* re Bankalarında filân?» •îyt olmuş namussuza!» <Bu sorunuza, açık yureklilikle karşılık Ahter Hanıra, iyice kendisini toparlamçtı; ilh vereceğim Yüzbaşım: bunu ben de kenttisine kez soze karıştı: sormaktan her zaman korkmufumdur..>» «Yüzbaşım benim de b>» diyectjirn var* Yuzbap, güldü: •Buyurun, sizi dinliyorum?» «Var demesinden mi*» «Bu Sulhi denen adara, şirketimizm bir me«Evet. Yalnız su var ki, nk sık yabancı numıvdu. flenım bir kızı.ı. dsna vardır bu' Gülfilkelere. özellikle Frftrısa'ya. tsviçre'ye gider. «erenMen başka: Kimserizdi, ben bOyiittam, geBilirsipiz, dı» ticaret yapanlara özel döviz "irlin ettım..» ni vardtr. Bu paratar kendisine yetmett bile, «Zehra Hanımdan töz etznek fstiyomınuı..» yabancı ülkelerde bulunan karçıhkh U.yap«Ay! beyefendi, kendisini tanır mııınız?. tığımız firmalar, kendisini aylarca ağırlaya•Etbette tanırım tş gereği, son günlerde ögbilirler. Açık konuçalım, bu tnanraflao da farendim: göruştüm de Zehra Hanım'a.» '• turalara. bir kulp uydurup yaz«bilirl«r ..» «Ne pibi bir iş gereği efendim?» ' Yüzbaşi, yazdı yazdl; ba«rnı kaldınp blr«Bu Zehra Hantmın kocan, memurdu. Ha». den «oTdu: , talandı. Arkadaşlannın yardunı. ngortaundan «Kardeşinizin niçln tutuklandığım blllyor BrörO, tstanbul'da Heybeliada Hastanesine yatımusunuz?» rıîdı. Siz, Zehra kızmızı sevdiğinlz Için acıdmız, «Biz de (iz eelmeden önce. surada teplan* geçimleri için kocan Rasim Bey adma Mr yedek mış, bu duğümü çözmeye çalışıyorduk; işin parça dukkânı açıverd'niz Bu işle öze'likle Hiiçinden çıkamadık...> • davet Bey ilçilendf S«lhi'yi de bu dök'^pna kâtip «Son Mr buçuk, iki yildır, Avrupa'dan, ya koydunuz Yapılan ijten yüzdc de alıyor, Zehra Hammın, çocuklarmın hakkmı veri»ordu da Amerika'd'an kaç Türk Liralık traktör, otomobil lâttİEi getlrdtniz?» (Arkası var) Ne" demek istiyorsan söyle! Fazla kooaşacak sakura yok. Dinle, dedi, flmdi ordudan blr emıı aldık, okuyorum: r . K. 1». K (lTind Kolorda KmnandanİLğına) • *.' Kolordunazdski Tefroejs Orhan Selâhattin efendi Ordu yaverliğine teyin otanmuştar. Söratle izamını rt«. O. K. HaUl Celâl devam etti: Bu, emri şimdi' 2^oci Şube, 52'DCİ Tiimene telefonla teblıg edecektar. ' Akşanta serA beklıyorum, sana gü2el yemekler hazırlıyacaâım. Ne istersen söyle, onu yaptırayım. Celâl gene eski Celâl olmuştu. Ama ben o Selâbattin değildim: Errurt almca sana haber veririm, deyıp hattan ayrıldım. r Yuzbaşı Selâhattin'in Rornanı Tebrikler, hayranlıklar yar beye meye gittiğim Sizl bu fırsaUa .tanımaktan' memnunıım. dedi. Siz t » karar gâhın eski ve seçkın bir suba» yı. ünişsiniz. Krt'a dunmund cephe durumunu görduniiz. Bıl diklerinizi Ordu Kumandanina anlatırsırog. , , Selâm verdim, ayrıldım. , Sabahleyin Musul'a gidsn bir askeri kamyoha •blndim. Akşama kadar gtines beynimizde, toz Coprak genzimizde, yanaç susuz yol aldık. Gtin ka ranrken Musul'a Ordu Karargâhına geldik. Kamypndan tndim. Karargîha çıktım. ötıoe • Levazım Reısi HUsnlâ beyi gördüm. Levazım Reısi Basri beyi herrten görmemı söyledı. Basri beje gittim. Biraz oturduktan sonra de«B ki: önce dinlen, üstühü. başv m yaver biçimine sok, sonra seni Pasaya götüreyim. Ben Oçe kadar, elbise, ayakka bı vesaire yaptırdım. Çünkil sır tımda ne gıyecek elbiae, ne de çamasar vsrdı. 19 Ağustos J917 günü akşama doğru kdrdonlu T» temiz elbi Derleyen : llhan SELÇVK ligini kaybettiginl sanarak ıstırap duymıyacaksuı. En büyük hiijnet bıiyük adamlann yanın r<a temiz çahşmsktır. Cephede muharebe kadar onemü olan bu tslerde de basan kazsnacagını 'îmut ederim Serd sıkan ve üzen herhangi bir sey olursa gelir bana söylersin. kendiliğinden birşey yapmazsm .* .. Selâhattin'in Ordu yaverliğine tâyin edildiğini duyanlar, sevinç ve mem. nuniyetlerini bildirmek için birbirleriyle âdeta yanşa girmişlerdi. Kendisini en çekemeyenler bile ayni şevi yapıyorlardı. Ben çıktnn# yâver çadınnda oturdum. Biraz sonra Basri gel di: SeUbatUn, seni senden iyl tanımn. Bütfin duygulanm ve fikirlerinı, karakterinin en ince yonlenni billrim. Şimdi söylediklerimi can kulagıyle dinle: Bundan sonra Paşanın evinde yatacaksm ve Paşanın aile hayatına kanşacaksın Hanınv efendi sana karsı çıkacaktır Senin fıkir ve his bakımından bu na karsı olduğunu bilirim. Pakat herseyl olduğu gibi kabul ve ryi nlyetle karşılaman gere ktr. Sonra Pasanm maaş ve 6rtlllU ödenek hesabını sen tutacaksın. EMn iasesinin düzenlenmesi sanaaittir Bunîar fcaçınümaz görevlerindir. «Ben subayım, bunlan yapmam» demiyeceksin, bunlan yaparken asker sell olarak Basri'nln yamnda Halil Paşa'nm yanına girdim. BAŞI AÇIK Ben esyamı eve yollamıstım. Zaten kırık bir portatlf karyola, yamalı ve eski bır portatif sandjgım vardı. Akşam eve geldik. Ev. babçe içinde bır kösktü. Halil Paşayla guzel dosenmıa bır odaya glrdık Bır koşeye ta mız bir Ğemır karyoia konmuş temiz keten örtüler örtulmustü Halil Paşa odayı gbzden (• çırirken hanımı içeri gırdı: Safa geldinlz Selâhattin bey, dedi. Hayatımda Uk kezdir Ki akraba olmıyan bır kadın, boyle başı açık karşıma çıkıyordu. Şaşırdım,. birşey söyüyemedim. Bu durum karşısında milll re dınî hislerim yaralanmıstı. (2) O gece yattım. Sabahleyin neferi çağırdım E yalanmın arasında bulunan ça; danlıkla bana çay pisirmesın ve dışardan peynır ekmek alms sını söyledım, Asker: Efendım, kahvaltı tçerdeı gelir, burada dışardan birse; alamayız, diye cevap verdl. (1) 1938'de Istanbui Kumandar (2) U Ağusto» l»17'de ijenin için tahamrpül edilmıyece! oian ba durum şündi bt tün Türkiyede tobiidiı (1938) Atatürk devrimınj derinliğini bucünkü kusakl nn bizim kadar anlamasın imkân yoktur, çünkü biziı gibi görmemis;, yagamamr tnr. *'" TEBRİKLER ŞAŞKINLK Paşa, Dlcle boyundaki bir kıslanın bahçesinde Jcurulmuş büyük bir çadırda oturuyordu. Burası Ordu Karargâhı idl. Basri: Selâhatttn'i getirdim Pa•ara. Halil Pasa: . •'' : Safa BBldiBis beyetavü; kordonlu ordugunuza göre gene bir pasa, yâveri oldugumız anlasıhjror, kimin ySveristniz? Ben şaşalacjım ve sustum. .Ordu Kumandanı gülerek: Haydi bakahm, tebrik ede rim. Sen eşyalannı «ve gönder, akşama beraber eve gideriz. Geldım, ata bındim, suya giderken bizim Alayda Tabklnıat işlerine bakan Kolordu îstıhkâm KumandanıYüzba^l Hasan dör* nala geliyotdu: Ne o? dıye sordum. • Kolordu Kırrtpay Baskanı acele beni telefona ıstemış... Saffet iki gün qpce Istaubuls izlnll gitmışti, ve iki gundur Ko)ordu Kurmay Başkaniığıoa Dadaylı Halıt vekâlet ediyordu. Su kenanna gekiun: Alay Kumandanı seni i»Uyorr dediler. Alay Kumandanı, bir sedırln üzerine yan yatmış, karş^smda Birinci Tabur Kumandam... Bana da yer gösterdi: Otur bazı emirlerim var. O sırada dışardan Yuzbaşı Hasan'ın sesl duyuldu:. Tabur Kumandanı Selâha't tin uerede? Kolordu îstihkâm Kumandanı olması dolayuşiyle Alay Kumandanı çekinirdi. Yerinden fır ladl: •r Selâbattin burada, buyrua çay içeUm. Hasan: Tebrık ederün, diye söze basladı, Halit gozlerinden opUyor, §eni bulamamış, simdl emnn gelmış, Ordu Yaveri olmuşsun, seni akşam yemeğıne beltüyor, »imdi emrin gelecek... 4 0 Yıl önce Cumhuriyet SKt Fransız Başvekili M. Herriot, Frartsız gazetelerine verdigi bir demeçte şöyİ6 demekt^ür: «Al«ıanya"ya karsı, hatta Hit lerci bile olsa biz her milletin dahill siyasetine yalnız kendisinın hâkım olabileoeci flkrindeyız. Hitler'in siyaseti, bıze tuhaf bile gelse onu bir vskıa olarak görüyoruz. Ve eğer tercih gerekırse Hitler'ın hareketini Strezman'ın hatıratındaki harekâtına tercin ederim. tius taraftan Frensa ile Almanya arasmda bır bansmanm sulh ıçın sağlam bir menteşe teşkıl edecegı muhakkaktır. Kendisınden çekınilse bile VÜT 27.12.1933 E •t •.. «ALMANYA HÜRMETE LÂYİKTIR» cumhunyet teya mutlakiyetçl geleneiderine sadakat gosterme mış olur, Richlıeu'yü olduğu kadar Taleyran'ı da inkâr eder ve verdiği sftzü tutmamıs olurdu.>. Almanya hUımetle muameleye Uyık gayet büyük bir memleketör. Fransa bütün ftlemin blldıgi musavilik prensrplerini eesaret le müdafaa etmeserdi kendi ZtYAFET Anika yaşarken YAZAN: İVO ANDRİÇ ÇEVİRENLER: Adnan ÖZYALÇINER îlhami EMİN 24 % . Hasan'ın bana söyledigi bu sözler önce Nuri Veysi'yi şaşırttı. Sonra Alay Kumandanı: Efendım, ben Selâhattin beyefendinin ne değerh bir subay oldufunu bilirim. Kendisini takdir etmis ve bütün zorluklara ragmeo Tabur Kumandam yaproışım. Pasamız efendımiz elbetta bunu takdir edecekJerdi. Oh, memnun oldum. Ama biz Selâhattin beyeıendiyi bu akşam bırakmayız, ona son defa bir alay ve çol yemeğı yedırece{ız, tabıi Hasan beyelendi sız de çeref verırEinız. Derhftl emirler verıldi Akşam zengın bir zıyafet duzenlendi. Biz akşam yemeğini çölde tantanalı bir bıçimde yedik. Va gece tabunı bir yüzbaşıya teslım ettım. Bu gece İM ay önce duydutam ıstırabın tersıne en yüksek gurur ve zevk »çındeydım. v • tNGtLtZ lirasının sekizyUz kuruştan asağı düşmesi. telefon ücretlerınde' de indirim yapılmasını gerektırmektedir. Vekâlet bu hususta bazırlaoığı programı telefon şirketine de bildirmistir. • GEÇEN giln Ankara'dan gelen bir tetefor .Iıaberı. dalrelerde çalışan daktılo hanımlar arasında heyecan uyandımustır Bu haber daktilo islenr>de bundan boyle erkeklerın kullanılması bakkındamr • MÜBEFTE'de petrol bulundugu habe'ri uzenne birkaç günden ben soz kanusu yerde iırrn<;'P)ı|r tarafından petrol aranmaktadır. YAR1N : YENİ BİR HAYATA DOĞRU DİSİ BOND Issız sokaklar daha geni«> dahft aydmlık görünuyordü. Lale'nın fırınınm onünden geç» tı, ama fırında kimseter tarkı söylemfyordu, fırra hiçbir zaman bu saatlerde kapalı olmazdı, böylesine ıssız, karanlık haüyle eski bir turbeyi anrfırıyordu. Oysa ki oteleri hep alifüdığı gibıydt. Meydan'a çıkan yol iyıce ıssız. Gokyüzunde güneşın doğacağı yerde bir kızıllık goze çsrpıyor. Damlann altmda gıivercln sesleri. HBranlığı kovmak istercesine çogu evlerın kapılan kapkara »çılmif. Anika'nm avlu kapısı, ardını kadar açıktı. Evin ardındaki yükıek ve dik bahçede Yelenka taze fasulye topluyor, yesilliğin ıçına gömülmuş, cucır böcegl glbı larkl »oyluyordu. • ; . Evin esieine ayak basar basmaz bakıçlan ocağâ gıtti tnce külün üstünd'e* sapma kadar kanlı, fıriatılıp atılmış kapkara bir fırıncı bıçağı yatıyordu. Fırında konueurlftrken Laie'i nin elinde her zaman gördüğü bıçağın tıpklsıydı bu bıçak. Bu beklenmedik olay karşısında »aşırrrn» olan Mıhaylo, garip bir düşün içinde daha garibini gorüyormoşcasına yavaşça odalarm kapılarına yaklaşıp duraksamadan açtı. Küçük, tıka ba»a döşeH otfada her şey yerli yerindeydı. Minderîikten iki yastık düşmüstu yalnız. Yerde Anika'nm ölüıü yabyordu. Tamamen giyinikti, valnız bluzünün göfiüt kısmı yırtılmıs, gömleği parçalanmifü, karşı koymadan, ölümcul acıyj duymadan ölmüştü sanki; oldusundan daha iriydı, sanki her yeri o doldurmuştu dösemede, döseklikte o vardı, duvara davalı yastıklara o yaslanmıştı. Çiçeği Eaçlanna takılıydı. Ama kanhydi iaçlsn. îyice soBumuştu. Mihaylo, haç çıkarmak için elıni kaldırdı, sonra duraklayıp havaya kaldırdığı elıyle kapıyı çekti. Dışan çıkarken bir daha kulün ustündeki kanlı bıçağa bir göz attı, bıçak, yüzyıllarca yatabilen öiüler, cansız eşyalar gibi hareketsizdi Dönüp derin bir ürpertiyle bıçağı aldı, önce küllerinı sildl, ardından ocağm pervazında temizledi, lonr» da beline, bu sabah için hazırladığı büyük bıçağının yanına soktu. Dışarda gune«, doguyor, Yelenka da bahçede şarkısım sürdürüyordu Çeşme »lnltıyla akıyordu. Pencerenın altınd'aki alçak duvarın üstüne deli Murat oturmuş, çevresine sekerlerini yığmış, sevinçle bir şeyler mırıldanıyor du. Deli, yanından geçip hızh adımlarla tabah gölgesi altındaki çaya doğru ınen Mıhaylo'ya bakmadı bile. *** Anıka'nın beklenmedik ölümü kaıabayı kökten değıştırdı önceki yıkım ve düzensızlikten sonra şaskıniık yaratan bir çabuklukla kasaba eski düzenine kavuşuyordu Kimse bu kadının nasıl ortaya çıktığını, nıçın yaşadığını, ne Istedıgını sormuyordu. Zarartı ve tehlikeliydi, fimdı de öldürülüp gömülmuş, unutulmuştu Şimdilik çoküntü ıçîndekl, allak bullak olmus olan bu kasaba yeniden eski, düzenli soluğuna kavuşarak sakin sakm uyuyabilir, gzgürlttğünü kazanabılirdi. Bu ve buna benzer bir t«hlike çıkarsa nasıl olsa çıkardı kasaba yeniden savaşıp uğrasacaktı onunla, onu ezerek gömünceye, sonra da unutuncaya kadar. Salko Hedo. cinayeti ele almıştı. SorustUT•mada Yelehka'yla Saveta'yı bir de çingene kartsını zaptiyeler boş yere dövmüşlerdi,' çünku her biri. dayaksız da gerçeğı sövluyordu. Anika, o sabah. evini lyice «temizleyip» yalnız kalmak ıstemıştı Kimseyi eve sokmaraası bir yana. çingene kansıyla Saveta'yı oğleden önee dSnülemıvecek kadar uzak clan Vueine'ye Kristina adlı birinin yanına yollamıs, Yelenka'yı *a yamacın dibindeki bahçeve taze fasulve toplamaya gönderrnis, kendiri çağırmadan da eve dönmemesıni «övlemi^ti. Çingene karısı, aynı akşamt Mıhaylo'ya gelebileceği haberinl Üetır ıletmez Lale'ye de gidip Anika'nm buvruSuvia çunlan denıi?ti: Anika, yann sabah. ne olursa olsun, erkenden gelmeni sövledi Lale, ona hiçbir şev dememiştl. Mıhaylo'nun da geleceğı o sabah Anika, neden hiçbir vakit görüşmediği kard'eşini de çağırsındı? Bu bir raslantı tnıydı? Yoksa herhangi bir tuzak, bir sürpriz mi hazırlamıştı? Bu durumda ikisinden hangisi Anika'yı Bldürmustü' Bütun bunları çingene karısı açıklıyarnadıgı gibi Yelenka'vla Saveta da açıklıyamazdı. çünkü Anika onlarla pek az konuşur, hiçbir zaman tasanlannı aetnazdı Yelenka'nın anlatabildiğine göre, eve kımin gırip çıktıjını merak ettiğinden bahçed'en evı gözlemış. önce Lale'nın içerı gırdığıni, bir süre sonra da kosarak evden çıktıgını çormüştü. (Arkası vır) • RİCALAR 17 Ağustos 1917 sabahl cepheden hareketle Tümen Karargâhına geldini. Alaydan aynlırken Kumandan kendisini gozetmemi ve Ordu Kumandamna tanıtmamı rtca ediyordu öğle yemeğini Tümen'de Halıs'le berabeı yedik. Tümen Kumandan Vekılı Abbas bey de Ordu Kumandamna arzedilmek. üzere baza ricalarda bulundu. Aynlırken Halis (1) dedı ki: Selâhattin, sen çok dürüst *bir adamsm. Kanadtlerinı sakla mayı zıllet sayarsın. Bu, bır erdemdir. Neye yarar kj hayat erdemle yürümez. Şimdi herkesin gözünü diktığı ve bırçok entnkanın döndüğü yere gıdiyor sun. Sakin ol, sabırlı ol, sessız ol! Senden bunu nca ederim. Çünkü başanlarım kendı basarım kadar gbnülden dilenm. Akşama doğru Kolordu Karar gâhına gelrmstım ki Celâl beni çılgınca karşıladı. Ama bu davranışı bana yapmacüf gıbi geliyordu.' O akşamı da Celâlin ve arkadaşların mısafiri olarak çol^ güzel geçirdım Kurmay Başkan VekiU Halıt, iki ay önce beni Alaya hajıgı tavırla yolladığını unutmuştu. Kendisınm de Ordu Karargâhına ihnmasını, Saffet' in emrinden çıkarılmasını. eğer bunu yaparsam olünceye kadar bu iyılıği unutmıyacağını söylüyordu. TİFFANY JONES GARTH B005, . G£ÇEM IP CTŞÜ^OE SEW*V« VEJLOİOIM B&O5 BU LEE WAH EMİ~ ' MEMNUNLUK OtIXKİU>JU ) SEN\ SLf IKJ S f BOM9A V. BU DÜÖMEYE ASIDA BOMBA YACAIC. PATU En sonunda Kolordu Kurrtandam Mıralay (Albay) Cafer Tay
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear