26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 CÜMHURÎYET 18 Aralık 1972 Bir Çöküntü ve Kaos ! itler blr akıl hastası mıydı? Yoksa bir dâhl miyö"i? Sokaktan gelen bir macera adamı raı, yoksa insanüstü bir yaratık mıydı? Kendi yolunu kendisi mi açtı? Yoksa şartlar on'u kucaklayıp, çıktığı yola arkasından mı ittiler? Bu sorular daha da uzatılabilir. Araa cevaplar ne olursa olsun, gerçek şudur ki, çağımızda bir Hitler yaşadı. Onun fırtınalar yaratan sesi ile, kanh ayak izleri, bir zaman dünyamızı sardı. Bunun içindir ki şimdi, yalnız tarihçiler değil, Alman toprağına ayak basan ve her tfüşünen insan, bu topraklar üstünde ondan, mutlaka bazı işaretler görmek, bazı yankılar duymak isterler. Öyle yankılar ki, bu duyulanlar bir zaman, bir çılgının böğürtüleri mlydi? Yoksa bir milletin yeniden doğuş ve uyanış müjdeleri mi? Bunları ilk planda, belki düşünmek bile istefnezler! Çünkü Hitler'in serüveni, Alman dramı rçinde bir başka romandır.. Gerçi bugün Almanya'da Hitler'i hatırlayanlar, hele onu özleyenler, belki 6*e yoktur denilebilir. Çünkü o, Almanya'nın yenilgisinden, kendini değil, kendisine lâyık olmayan Alman milletini sorumlu tutar. Ve bu mülete borcunu da, eğer varsa, kendi eliyle hayatır.a son verip( sonra birkaç teneke benzinle yakılan cesedinin alevleri ile ödediğini zanneder. Gerçi bu serüven pahalıya malolmuştur: Alman ordusundan 2 milyon ölü ve kayıp, 4 milyon 200 bin yaralı, sivil halktan da 4 milydn ölü ve kayıp vardır. Harbe katılan ülkelertn ölü ve kaybı da 10 milyon insandı. Savaş bu ülkelere 260 milyon dolara maloldu ve yenilen Almanya da, baştan sona tahrip edilmiş bir ülkeden başka, 28 Haziran 1919'da imzalanan Versay Antlaşması ile 42 yılda ödenmek üzere 236 milyar dolar borçlandirılıyordu. Böylece Almanya, yalnız askerlik bakımjndan çökmekle kalmıyordu; devlet, idare, iktisat ve moral yapıları da çöküyordu. Alman markı üç milyonda bir seviyesine düşüyordu (1923). Altı bin banka iflâs ettl. Bir yumürta 320 milyon, bir ekmeğin fiyatı 500 milyon, yarım kilo tereyağ da 2 milyar 800 milyon mark olmuştu! Bir Amerikan dolan İle ise, bütün Almanya'yı satınalabilirsiniz diye lâtifeler yapılıyordu. Ihtilâller, Bolşevizm tehdltleri, monarşinln düşüşü ve bir türlü yerleşemeyen blr yeni cumhuriyet nizamı ortasınd'a, iktidar sokakta yatıyordu. Ve ülke. bir adam bekliyordu. Bir adam, bir otorite, bir diktatör! tşte Hitler, bu boşluğun, bu kaosun ortasmdan fırladu H Olaylar ve görüşler HİTLERİN SESl Şevket Süreyya AYDEMİR raen nüfusu ile, kendini hatta Alman da saymayan ihtisamlı Avusturya lmparatorluğuna karşı, ömür boyunca, ancak kin ve yabancılık duydu. Hitler, muntazam bir tahsil görmedi. Tahsilini tamamlayamadı. Babası, oğlunun memur olmasmı istiyordu. Hitler ise, ressam olmak davasındaydı. Ressam olamadı ama, boyacı ve nakışçı oldu. Zaten daha 13 yaşmdayken babası, 15 yaşındayken annesi öldü. Hitler bu gökkubbe altında tek başına, yalnız ve koruyucusuz kaldı. Çok genç yaşta Avusturya'da boya işçiliğine başlacfı. «Kuru ekmek ve acı soğanla» yasadığı günleri hatıralannda anlatır. Nihayet bir gün sının geçti. Bavyera'ya, Münih'e yerleşti. Ama açlık, yalnızhk daima yakasındaydı. Sonunda onu, Birinci Dünya Harbi kurtardı. Yaşı da artık gelişmişti. Bavyera Kralına bir dilekçe verdi. orduya er olarak kabulünö istedi. Kabul etfildi. Ve 6 yıl, sırtından askerî elbise çıkmadı. Bu arada ancak onbaşılığa yükseldi. tşte, bir gün gelip Alman Devletinin Basbakam ve Devlet Başkanı olan Adolf Hitler budur. Ve denebilir ki onu, Birinci Dünya Harbl doğurdu. ön plana attı. O da kendisini, bütünü ile kaderinin terazisine vefdi. Çünkü kaybedeceği hiç bir şeyi yoktu: Açhğınd'an, yalnızlıgından ve ayak altında süriinmenin zincirlerinden başka.. sında buldu. Partinin yalnız 6 (altı) üyesi vardı. Hitler yedinci üye oldu (Eklm 1919). Ondan sonra çalışmalar, toplantılar başladı. Gelenlerin parti üyesi olmalan şart değildi. Katılanlana çoğunluğu komünistler oluyor ve her toplantı, kavgalarla bitiyordu. Ama yavaş yavaş dinleyid sayısı arttı. Ve Hitler, partinin adını «Nasyonal Sosyalist Alman Işçl Partisune çevirdi. Rozeti, özel bayrakları ve resmi tören sancaklan oldu. Adı duyulmaya başladı. Daha sonra, büyük sanayicüer, bankacılar, başta Ludendorf olmak üzere bazı askerler ve esnaf. partiyl tutacaklardır. Bu gelişmeleri gören Hitler, su ünlü birahane baskmını, işte bu hava lçinde ve Münihin Königsplatz semtinde, Burgerlbraukeller • Mathâser birahanesinde yaptı. Bu birahane bugün ö*e ayaktadır. Bayer Caddesine açılan kapısından birkaç merdivenle çıkıhr. Bir sıra geniş hollerden büyük salona geçilir. Hele akşam saatlerinde, burası tıklım tıklımdır. Hitler, büyük hücumunu 8 Kasım 1923'te burada tertiplemişti. Salonlan büyük kalabalık doldurtnuştu Bavyera Hükümetlni ellerinde tutan 3 kisi, yani Kahr, Von Lussov ve Von Seisser de oradaydilar. Alman ordulan eski Kurmaybaşkanı Ludendorf'u da Naziler getirmişlerdi. Her şey tamam olunca Hitler, arkasında gösterişli bir malyet grubu ile talona girdi «3.600 adamtn 'gözlerinin üzerimde toplandığtnı görüyordum» diye yazar İlk sözu Kahr aldı. Hitler, Bavyera'nın bağımsızlıgımn ilânını bekliyordu. Ama bu olmadV O zaman sahneye fırladı. Tabaneasını çıkardı Tavana bir el ate? etti ve gürledi: ' € Milll devrlm ba?lamıştır! Bavyera ve Alman hükümetleri devrilmisHr! Şimdi geçici hüktfmet basa geçmiştir. Ordu ve polis kurumlan tamamiyle el« geçirilmistir!..» Sonra tabanca tehdidiyle, üç Bavyera liderini bir odaya soktu. Or.lara, yeni hükümette en büyük me*kileri teküf ettl. Ama hlç birinin kılı kıpırdamadı O sırada dışarıda sllâhlar patladı. îçeride panik başladı. Ortalık karıştı. Ludendorf bu olup bitenlerden bir şey anlamıyordu. Hitlerin ise niyeti, BBvyera'da hükümeti eline geçir dikten »onra, Mussolinl'nin Roma'y» yürüyüşü gibi, Berlin'e yürüyecekti Fakat artık anarşi tamdı. Bavyera önderleri de bu arada oradan çekilmenin yolunu buldular. Hitler de ortadan kayboldu. Ama ertesi rabah için Ludendorf, btr gösteri yürüyüşü teklif etti. Yürüyüş yapıldL Ama hükümet vaziyete hâkimdi. ölenler, yaralananlar oldu. Hitler kaçtı. Ve Ludendorf meydanda, silâhlann üstüne tek başına yürütfü.. Hitler iki gün sonra yakalandı. Mahkemeye verildi. Gösteri meydanmdan kaçmıştı ama, mahkemeyi tarrf bir propaganda kürsüsü gibi kullanmayı bildi. Ünü bütün Almanya'ya yayıldı. Cezaevinde itibarh bir misafir gibi ağırlandı. Dokuz ay sonra da serbest bırakıldı. Ondan sonra yürünen yol, Hitler'i evvelâ Almanya Başbakanhğına, sonra da Devlet Başkanlığına çıkaran yoldur. Bu yolun «onu, Ikinci Dünya Savaşına çıkar. Ve biraralık; Volga'dan Atlas Okyanusuna, Glrit' ten Norveç'e, Fas sınırlarınd'an tskenderiye önlerine kadar Avrupa ve Kuzey Afrika, Hjtler'in bayraklarıyle süslendi. îşte Mathâser birahanesinde bir köşeye oturduğunuz zaman, çağın bu dev veya çılgm onbaşısının haykırışlarından, hollerde, salönlarda. çatılarda, acaba bir yankı alabilir miyim diye düşünürsünüz. Ama, gürültülü bir orkestra, birer küçük fıçıyı andıran heyapsız bira bardaklannın çatırtılan ve kimin kime neler anlattığı bilinmeyen şamatacı insanlann kahkahaları. gevezelikleri arasında, Hitler'in sesinden galiba havada artık hiç bir şey kalmamıştır.. Haf tamn rapotu Ege'de Sanayi Uyanırken SANAYİCİLERİN DAHA BtîYÜK KAPASİTELİ FABRİKALAK PEŞİNDE KOŞARKEN İSTÎHDAM MESELESİNİ UNUTMALAR1 DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR. İŞ ADAMLARININ EKONOMİK MESELELERE SOSYAL AÇIDAN BAKMAY1 ÖĞRENMELERİ GEREKİYOR. SADUN TANJU 6 Değmez Oysa o kendini, ilâhî blr misyonla Almanların başına ve dünyaya gönderilır.is sayıyordu. Ikind Dünya Savaşı başlarken: « Er üniformamı tekrar giyiyorum» diyen Hitler, bu misyonunu çöyle açıklar (1 Şubat 1938): « Benim tarihi bir misyonum var. Ben bu misyonu gerçekleştireceğim. Çünkü Tann bana, bu misyonu yerine getirmek görevini verdi. Benirnle beraber olmayan ezilecektir.» 14 Nisan 1939'da, Roosevelt'in mesajma da su cevabı veriyordu: «En derin hislerimi Tannya, fsmi bile bilinmeyen bir er iken, beni yükselterek, sevgi' li milletime rehber ve şef yaptığmdan dolayı. en halisane minnet ve şükranımı arx etmekle ifade edebilirim » Kısacası: çagımızd'a bir Hitler yaşadı Bugün Mathâser birahanesinin salonlarında, vaktiyle haykınşlarının yankılan, bozuk bir orkestra ile, kahkahalar. gürültüler arasında duyulamayan bu adam. blr akıl hastası mıvdı? Bir dâhi miydi? Bir macera adamı mı, yoksa insanüstü bir yaratık mıydı? Bu soruların cevaplarını insanlık, sanıyorum ki, artık aramasa daha iyi olur... Siyasete Girişi Hitler siyaseti sevmezdi. Anılarında, siyasetçilerin ve egemen sınıfların, vatan, millet, memleket gibi en kutsal konularj nasıl sömürü aracı yaptıklannı yazar. Ama bir gün kışladaki âmirleri onu, Alman Işçi Partisi adını benimseyen bir kuruluş hakkında bilgi toplamaya memur ederler. Gerçi savaş yıllarında bazı muharebelere katıldlgını anlatır. Ama bunlar pek önemli şeyler değildiler. Fakat arada yaralanmıstı. Bir de Demir Haç nişanı almıştı. Fakat bu nişanın nasıl alınabildiği hâlâ aydınlanamamıştır. Mütarekeden sonra ise görevi, kışlada kalan askerlere bir nevi ders vermek, telkinlerde bulunmaktı. Bu. onun zayıf olan konuşma yeteneğim, genis ölçüde geliştirdl. Alman îşçi Partisi'ni ziyaretten sonra ise kendini, pek âe istekli olmadığı halde, bu partinin üyeleri ara eçen haftanın sonunda, basın mensuplanna Ege bölgeslnde endüstrinin gelişmesi hakkında fikir verebilmek için bir gezi tertiplendi. Gazeteciler, ticarî hayattan sanayi hayatma dönüşüm istidatları gösteren Izmir'de birkaç önemli fabrikayı gezdiler. Bunlar arasında demir kütüğü, çelik, inşaat demiri yapan Metaş tesiîleri, Austin kamyonları traktör ve minibüslerini yapan BMC sanayü, 20 bin iğlik büyük tekstü fabrikası olan Taç sanayi tesisleri. Tuborg Bira Fabrikası, Piyale Makarna Fabrikası ve DYO Boya Sanayü tesisleri vardı. Basın mensuplarıyle Izmir'deki sanayi gelişmesi konusunu bir brifingde tartışan Izmirli sanayiciler ve Sanayi Odası y5neticileri, bölgede küçüklü bü.vüklü 2400 kadar işyerinin bulunduğunu, toplam sabit sermayenin 2 3 milyar olduğunu, geçen yıl 1621 .işletmenin 2,1 milyar liralık katma değer yarattıklarmı ve 65.500 işçi çalıştırdıklarını sSyledüer. Bu rakamlar. tzmir gibL ülkenin ekonomik yönden en hareketli ve zengin bir bölgesl için henüz önemli bir seviyede görünmüyordu. Izmirli sanayiciler de bunu kabul ediyorlar ve önümüzdeki kıs3 dönemde hızlı bir gelişmeden ümitli olduklannı söylüyorlardL Sanayileşme Hevesleri... 10 milyon lira ile 90 milyon lira arasındaki oldukça küçük sermayelerle kurulmuş fabrikalarm yılda 70 300 milyon liralık önemli cirolar yapmalan ve hiç de küçümsenmeyecek kârlar elde etmeleri Egede sanayilesme heveslerini kamçüıyordu. Kuruluşlan üzerinden 5 6 yıl geçtiği halde, 3 misll büyütülme projelerine girişilen tüketim ve ara mallar sanayi tesisleri, öz varLklannın büyümesinden keyif duyuyorlardı. «Bu fabrikayı şimdi kurmağa kalksanız sadece arazisini 300 müyona alamazsınız» diye öğünüyorlardı. Basın mensuplan, gezdikleri bütün fabrikalann, kapasite arttırma projeleriru uygulamaya basladıklarmı görmüşlerdi. Hiç kuşkusuz bu yeni kapasiteler de kısa süreler içinde yetmez hale geleceklerdi. Hitler Kimdir? Adolf Hitler, Alman Bavyerası lle Avusturya'nın sınır bölgesinde ve Avusturya topraklanna düşen küçük tnn kasabasında doğdu (1890). Babası bir küçük memurdu. Anası, ev kadlnıydı. Alle aslen. gallba Bavyeralıydı. Yahut Hitler bunu daima böyle kabul «tti. Çünkü Islav, Mac»r ve öbur ırklar arasında azınhkta kalan Cer "SİZ İNSAN MISINIZ ?„ OKTAY AKBAL Evet Hay ır NOBEL Kazananların Kötümserliği îlimsel ve teknolojik gelişmelerin, insaclığa mutluluk mu yoksa daha çok mutsuzluk mu getirecegi sonınu, öteden beri düşündürücü bir konu olagelmiştir. Bu konuda «kötümser» görüşler' savunmuş ünlü düşünürierin sayısı az değildir. Ömeğin J. J. Rousseau, 1749'da yazdığı «Bilimler ve Sanatlar Konusunda Söylev»inde uygarlıgın ilerlemesinın, doğuştan iyi olan insanı kötü ve mutsuz kıldığı görüsünü savunmusUır. Dijon Akademisinin açtığı «Bılimlerin ve sanatın gelişmesi ınsanlan daha iyi, daha mutlu kılmış mıdır?» konulu yanşmaya katılmak için yazdığı ve birincilik kazandıgı bu deneraesıyle Rousseau, çağının aydın kişilerince . genelhkle benimsenmiş görüşe karşı çıkmaktan çekinmemış; mutlulugun dogaya yakınlıkla doğru orantılı olduğunu ilen sürmüştür. Aldous Huxley'in tYeni Dünya»sı ise, aynı konuyu 2ü. yüzyılın başlanndaki bilimsel ve teknolojik düzeyın ışığı altında ınceleyen ve dünyamızın gelecekteki halinı anlatan bir düs • romandır. Huxley'in «Yeni Dünya» sında bilim ve t«knoloji, «mutluluk mutsuzluk» sorununu, onu anlamsız hale getırerek çözüme baglamıştır. Çünlrii, bu «Dünyanda artık manevî ve kışisel değerleriyle, güçlü ve zayıl yanlanyla «insan» yok olmuştur. Onun yerine «şışeler içinde yetiştırilmiş»', hep aynı bıçimde duyan, düşünen ve yalnut «surette» insan olan yaratıklar vardır. Sadece bedenlerine değil, kafalannın içine de tek tip gıysi giydirılmiş bu yaratıklar için, artık «muüuluk . mutsuzluk» diye bir sorun söz konusu değildir. Huxley böylece, insan Kafasının en parlak ürünü olan bflımin «insan»ı dünya yüzünden maddi olarak değil ama manevî olarak silişinin kötümser tablosunu ustalıkla çizmiştir. Bilimsel gelışme ile ınsanlığın mutlulugu arasmdaki ilişto, Çağımızda artık daha da önem tazanmış bir konu. Çünkü bugün, bilim ve teknoloji, dünyamızı • hem de sadece bir kez degil, birkaç kez yok edebilecek olanaklara ermiş durumda. Bilimin bugün ulaştığı düzeyden bakılınca, Rousseau'nun zamanındaki bilim ancak «cüce» olarak nitelendirüebilir. öte yandan, insanoğlunun' aya ayak basışındaki parlak başarının, dünya yüzünde yoksulluk, açlık, salgın hastalık ve savaşla bogusan müyonların acıklı tablosuyle meydana getirdiği çelişki, herkesi düsündürmesi gereken bir sorun. UNESCO'nun yayınladıgı «Bilimin Toplum Üzerindeki Etkisi» adlı derginin son sayısı cBilim ne getirdi?» sorusuna aynlmış. Çesitli tarihlerde ve alanlarda Nobel Ödülü kazanmış seçkin bilim adamlan, Derginin bu sayısında yayımlanan yazılariyle «Bilim ne getirdi?» sorusuna cevap anyorlar. 1969'da ekonomi alanında Nobel Ödülü kazanmış, Türkiye"yle ilgili çahşmalan dolayısiyle yurdumuzda da lıayü yakından tanınan Hollandalı bilim adamı Jan Tinbergen gelişmekte olan Ulkelerin satmak zorunda oldukları mallara, sentetik ikameler bulmak amacıyle yapılan araştırmaların yararsızlıgı ve bunlann sonucunda, bu ülkeler için ortaya çıkacak sakıncalar üzerinde duruyor. Sermayenin Sıkıntısı özel tesebbüs, her yerde olduğu gibi Ege'de de serfflaye nkıntısı çekiyordu. Artık, önemlice bir genişletme projesinin maliyeti 250300 milyon liradan başlamaktaydı. Küçük aile sermayeleriyle iş çevirme dönemi çok tan geçmistl ve herkesin düsüncesinde büyük sermayeyi nereden bulacağı sonınu vardı. Ortak Pazar kılıcı başlar üzerinde sallanmaya baaladığmdan beri, herkesin yüreğini bir yabancı rekabeti dsğlar olmuştu. Bira üreticisl yabancı biranın fiyatını, çelik üreticisi yabancı çeliğin fiyatmı düşünmeğe başlamıştı. Hiçbir alanda fiyatlar yabancı rekabetine dayanacak gibi değildi. Ürettiği malı yurt içinde dilediği kârla satan, ihraç zorunluğunda olduâu malın zarannı bile iç piyasadaki müşterilerinin sırtma yükleyen sanayiciler, şimdi gerçek serbest rekabetin tehdidi altında, kapitalist ekonominin kurallarma uymak şartlyle karşı karşıya geliyorlardı. Maliyetleri düşürmek. fiyatlan dünya fiyatlarına uydurmak zorunda idiler Bu nedenle kendi tesislerinin en az hangi büyüklükte, ne kapasitede olması gerektiğini hesaplamağa başlamıslardı. Bahdaki benzerlerinin. kendi yıllık ;kapasitesini 10 günlük imalâtla geçtiğini gören Egeli sanayici, büyük ve kudretli eriHustrinin özlemiyle yanıp tutuşuyordtL B «Siz insan mısınız?» «Bir yargıçtır bu soruyu soran. Siz insan mısınız? Ne demektir insan olmak? O çocuklar bilirler mi bu sözün anlamını? Hiç düşünmüşler midir insan olduklannı? Nasıl insan olunacağmı? Siz insan mısınız, demek bir şeyi düzeltmez. Bir ağır söı de sayılmaz. Karsındaki bunun önemini, değerini bilmezse, insanhğm bir takım şeyleri yapmak, pir takım şeyleri yapmamak gibi bir sorumluluk olduğunu hiç düşünmemişse, kısacası insan olmanın bilincine varmamıssa «sen insan mısın?. deseniz de demeseniz de ne farkeder? Hem kolay değildir «insan. olmak. Bir takm» kişiler büyürler, önemli adam olurlar da gene insan olamazlar. Hele küçük bir çocuğun «insan. olup olmaması çok daha zordur. tnsan olup olmadığmı bilmesi... Bu bir eğitim sorunudur, kendini yetiştirme, kısacası insanlığını duyma sorunudur. Kişi kolaylıkla insan olamaz. Okullar, kitaplar, öğretmenler, yaşam çileleri «insan. yapar kişiyi. İyi nedir, kötü nedir, güzel, çirkin, yanlış, doğru nedir? Bunları bilmek, yerinde zamamnda davranışlaıını, duygulannı ayarlamaktır, knllanmaktır insanlık. «Siz insan mısınız? • Bir küçümseme, bir hor görme var bu sözde. Yargıç karşısmdaki ufak çocuklara bakmış, isledikleri suça bakmıs. bu sonuca varmış: Bunlar insan değildir. Oyle elbet, bir insan nasıl yapar bunu, sen on bir yaşındaki bir çocuğu al, ırnna geç, sonra as, daha sonra usturayla doğra, daha daha sonra göm. Bütün bunlan da büyük bir soğukkanlıbkla, tam bir bilinçsizlikle yap! On beş, on ilri. dokuz yaşlannda üç çocuktur karşımızdakiler. «İnsan olmayan.lar bunlar içte. Üç çocuk. Ne yapmışlar? Başka bir çocuğu öldürmüşler en iğrenç işleri yaptıktan sonra. Duygular isyan eder buna. Akıl dayanamaz. Sayın yargıçın sözü doğru: 'Siz insan mısınız?» Değiller, insan değiller. Nasıl insan olsunlar ama? Kimse onlarla ilgilenmemişse, kimse onlara sahip çıkmamışsa! Toplum onları başıboş bırakmışsa! Nasıl insan olsunlar? Bakın bir tanesi ilkokula bile gitmemiş. Atılmıs sokağa, binbir uğraşa, serüvene. Bir bitki gibi yetişmişler, hem de yabani bir bitki. Ya da vahşi bir hayvan gibi... Durmaksızın kovalanan, itilen, dövülen, aç, çıplak, yoksul, kimsesiz. İnsan olmak fırsatını bulamadan, olanağını bulamadan, zamanını bulamadan büyümüş, on beş yaşına gelmiş. Kimse de çıkmamış insan olmak için böyle yapmalı, şöyle etmeli diye Öğüt veren, yol gösteren. Bulmuslar kendilerinden daha güçsüz birini en iğrenç duygulannı doyurmuşlar. sonra da en aşağılık cinayeti işlemişler. Ne yaptıklannı, ne ettiklerini bilmeden. Suçlarınm sorumluluğur.u taşımadan.^ Onlar insan değiller. Evet, insan değiller. Böyle insan olmaz! Evet, ama onları insan yapamıyan bu toplum hiç mi suçîu değil. Bizlerin hiç mi sorumu yok? Ellerimizi yıkayıp «Bana ne, şu iğrenç cinayete bakın» demekle. çekilip bir yana seyirei kalmakla kendimizi kurtarabilecek miyiz? Kurtarabilir miyiz? Bireylerini «insan» yapamıyan bir toplumda huzur duymak, mutlu olmak olanaksızdır. Diyeceksiniz cinayet her yerde işlenir, dengesiz kişiler her toplumda çıkar. Ama bunlar dengesi bozuk kimseler değil. daha yaşamın eşiğinde üç çocuk. Bilerek yapmışler her seyi, bilerek anlatıyorlar her seyi. Hem de «suçlu biraz da sizsiniz, biri insan yapamıyan, bizi eğitemiyen, bizi bilinçli birer kişi yapamıyacak olan bu toplumdur suçlu» diyemeden, bunu düsünemeden... Bazı olaylar bir simgedir. Görene anlayana. Bu da öyle İLAN Ankara Iktisadî ve Ticart llimler AkademJsl Eczacılık YükseK Okulu Müdürlüğünden (Etiler): 1 Okulumuza aşağıda gösterilen lâboratuvarlara ımtlhanla asistan ahnacaktır. 2 Personel Kanunundaki şarüara uygun Istefclilerin Okul MüdüriOğüne 18 Aralık 1972 günü saat 17.00'ye kadar müracaat edecekler. 3 Yabancı dil sınavı 20 Aralık 1972 Çarşamba günü saat 10.00'da A. Ü. Eczacılık FakUltesinde. bilim sınavı aynı gün aynı yerde saat 14.30'da vapılacaktır Lâboratnvarlar Mezuniyetleri (Fakülte vera Xüksek Ofcnl) Miktan 1 1 3 4 S 1 1 18 Fen Fak. Fizik Bölümü Fizilt Eczacılık Fak. veya Vüssek Ok. Biyokimya Fartnakognozi » Farmasötik Kimya » Galenik Farmasi » Farmakoloji » Deontoloji ve £cs. Taribi » Toplam . Süreç'e İhanet 1960 Nobel Tıp ve Fizyoloil ödülünü alanlardan Avustralyslı Sir MacFarlane Burnet, nükleer enerjinin doğurduğu tehlikelere dikkaU çekiyor: Hayatı, öldürücü (Basm, A. 17266 • J5441) 9030 ilzerine soruştumıalar yapamıyor.. 25 yılük dönamdeki en güzel yapıtı olan İnsan Hakları Bildirisini hükümetler için Uyo liğin zorunlu bir koşulu durumuna getirmek yolunda hiçbir çaba göstermiyor. Böylece. mütevazi insanlann isteklerine ihanet edip, onlarca seçilmemiş hü kümetlerin iradesine öncelik veriyor.» Dr. RonaAYBAY . B.M, Genel Sekretert Kurt (OJÖ.T.Ü. İDARİ İLİMLEK FAK. Ö Ğ R T T I J Y E S İ ) Waldheim, verdiği bir spylevde Solzenitsin'in yukarıdaki cümle' Ji' lerini aynen okuduktan sonra, bunun sert bir hukUm olduğuradyasyonlara karşı koruyan atrilerinin uygulamaya konulma nu söylemiş, fakat «BJJ.'in içinmosferin, iyonosferdeki ozon, su de bulundugu ahlâki ikilemin sıyle, insanin temel özgürlükleri buh'arı ve karbondioksit ile birbakımından ortaya çıkan tehli bazı yönlerini yansıtan ciddi bir likte, 3 milyar yüda meydana gel eleştiri» olduğunu da belirtmişkelere değiniyor ve bu konuda diğini belirtiyor ve «Bildiğimız tir C). çözümler bularak «süreklı ve kadarıyle, bu örtü bütün evrenyüksek düzeyde bir örgüt» kude sadece dünyamızda var ve ruîmasını önenyor Çeşitli tarihlerde ve çesitli aşimdi biz, atomla oynayarak, biianlarda Nobel Ödülü kazanmış zi meydana getiren butün bu süSolzenitsin ve seçkin kişilerin, insanlığın şimrece ihanet ediyoruz» diyor. Adiki ve gelecekteki durumu hakvustralyalı bilim adamı, havayı B. Milletler kında bu, hiç de iyimser olmave çevreyi kirleten petrol ve Ren6 Cassin ın, temel özgür yan görüşleri karşısında ne deöbür fosil yakıtlannın yarattığı lükleri koruyacak «yüksek dü nilebilir? B.M. Genel Sekreterisakıncalann gideriimesi için öne eeyli örgüt» önerısı kişiyi Birrilen «Nükleer enerji kullanılma leşmiş Milletler üzerinde dü nin B.M. Günü mesajında besı» görüşüne de karşı çıkıyor: şünmeye götürüyor Başka bir lirttiği gibi «herhangi bir yerin«Insanjann yaygın bir biçimde Nobel kahramanının, 1970 ede de gereksiz bir çatışmanın olmaşiddete başvurmalan olasılığı biyat ödülünü Kazanan Solze dığı bir tek gün tjile geçirmevar oldukça, hangj biçimde olur mtsin'in Birleşmiş Milletler ko yen»'bu dünya nereye varacak? sa olsun, nükleer reaktör sürek nusundakı değerlendirmesi çok Her şeye karşın, insanlılc için li bir tehlike kaynağı olacaktır. acı. «Rus edebiyatının vaz geçilBir biyolojist olaıak, askerî ve mez geleneklerini sürdürmek'eki kurtulusun yine bilimde olduğuna, bilim verilerinin Insanlığı > ı pncıUstnyel amaçlarla olsun, Nobütün nükleer enerji. geliştiril ahlâki giicü» için kendisineuğra yok olmaya değil. mutluluğa ubel ödülü verılraiş yazar. laştıracagma inanrnak istiyoruz. melerini canavarca bir kötülük dığı baskılar yüzünden geciken Bunun tersi, insanlığın kendisisayıyorum.» Endüstri alanınd.i Konuşması.nda bile nükleer enerji kullarulması • Nobel «Birleşmiş Milletler, şöyle ne en büyük ve nükleer silShlaçey nn dünyayı yok edebilecek gtina karşı olan Burnet, onun ye diyor: rek ınsanlığın bürine güneş enerjisinden yararla yük yüzyıl önce doğdu. Heyhat; ctt düşUnUlUrse en son ihaneti umutlarıyle mlmasını öneriyor. Çünkll güneş ahlâksız bir dünyada bu örgüt olacaktır. ışınlan, yerine konulması olanak de ahlâksızlık yolunda gelişti. siz kaynaklan tüketmeyen va Bu çevreyi kirletmeyen tek enerji gütü bir Birleşmiş Milletler ör (•) K. Waldheim1n 19 Eklm değü, bütün hükümetlerin 1972 pünü verdiği bu söylevkaynağı. esit tutulduğu bir Birleşmiş de bizler İçin özellikle Uçinç Hükümetler örgiitü: serbestçe bir nokta var: Genel SekC vitamıni üzerindeki çalışma seçilenler de, baskı'yoluyle kareter, BJH.In yararlı yanlalan dolayısiyle 1937'de Nobel Ö bul ettirilenler de, iktidan sirtnı belirtmeh için ömekler dülünü kazanmış Albert Szent lâhla ele geçirenler de örgütün verirken. Türldye Dışişleri Györgi, ınsanlığın geleceğinden içinde. B.M. çoğunluğun çıkarcı Bakanımn bir benzetmesinen çok korku duyanlardan. Gü tekyanlıkğına dayanarak, bazı den (tesbih) bahsetmis ve nümüzün siyasa.1, askeri ve tek uluslann özgürlüğünü kıskançBakanın B.M.'i «dünya sonolojik gelişmelerinde, bir nük lıkla korurken, diğerlerinin özrnnlannm hararet durumnleer savaş ya da yaygm sosyal gürlüğünü ihmal ediyor. Başeğnn Rösteren bir ceşit atef şiddet hareketleri sonucunda mis blr oy"un sonucu olarak. B fösterçesine» benzeten ifauygarlığm çökmesi olasılığı gö M., özel kişilerin başvurmalan desini benbnsenıiştir. rüyor. Makalesinde, insan tabiatındaki bencillik ve çelişkiler üzerinde de duruyor: tnsan da öbür hayvaniar gibi, başka canlılan kullanarak yaşamını sürdüren, yırtıcı bir canlı. Onu, ötekilerden ayıran özellik, bir yandan kendi çevresinde barış 15 Aralık 1972 Cuma günü ve huzur isterken öte yandan 12.121972 tarihinde vefat vefat edip, 16 Aralık 1972 Cueden kıymetli ablamız başkalarını egemenliği altma almartesl günü Âsıkpasa mezarlığında toprağa verilen emek. mak ve «talancılık» etmek isteNAZİRE BtKİCÎK'in li öğretmen, eski Kırsehir Bemesi. Bu yüzden insan, iki çecenaze törenine katılan, bizlediye Baskanı, biricik varlışit ahlâk yasası meydana getirzat eve gelerek veya mektup gımız miş; biri kendi yuvasında uyg'i ve telgrafla bassağlığı dileyen ZİYA KILIÇÖZLÜ'nün lanmak için, öteki de topluluk muhterem dost, akraba ve arkadaslara minnet ve şükranJaiçinde ve topluca örgütlenmiş hastalıtında ve vefatında sırımızı arzederiz. cak ilgilerinl esirgemeyen es, girişimlerde. Szent Györgi'ye Biricik. Pusat ve Şenel dost ve akrabalara derin say. göre: «Bu iki yasa, birbirinin aileleri (i ve sükranlarımm sunanz. tam çelişlğidir. Birine göre ayıp AİLESİ Heriş Reklâmr 4140.9036 ve suç olan, ötekine göre şeref li sayılır. Evimizde ruhsatsız silâh bulundurursak devlet bizi cezalandırır ama aynı devletler en korkunç yığınsal imha silâhlarınm yapımı için, gelirimizin BasmüdüTlüğümüz Şehlrlerarasi îşletme Müdörlüğunde önemli bir bölömürC harcamp.kboş 35 adet ve ileride boşalacatc memur kadrolannın doldutadırlar. Biz yurttaşlar, savaş arulmasını teminen 28.12.1972 günü saat 14.00 de yapılacak sı maçları için caniyane gazlar, navla yeten kadar Bayan Memur almacaktır mahvedici roketler ve karsı roAsafıdaJn şsrtlara naiz olanlann sınava girebilmeien içtn ketlere sınırsız mllyonlann harnufus cüzdam diploma (Asıllan lle) ve blr adet fotoğrafla canmasına oy verir, sonra da btrlikte engeç 25.12.19TO günü mesal blttmins kadar Gayrettevicdanımızı rahatlatmak İçin kipe Yıldız Posta Caddesindeki Personel Servisimlze şahsen mü liseye pideriz... Kutsal rahlpleracaatlan ilân olunur. rimiz de, bir yandan "Hıristiyanca sevgi'yi yüceltir, 5te yanİSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜGÜ d"an, İnsan öldflrmek için hazır9 â RT L A R: lanmıs o korkunç silâhlan kut1 Enas Ortaokul mezunu olmak, sar.» 2 18 yaşından küçük, 35 yasuıdan büyük olraamak, UNESCO'nun dergisinde, ün3 Herhangi bir tahsil müessesesi lle ılişkisi olmamak. lu Fransız hukukçusu Ren* Ças4 Istenilen belgeler lle sahsen mtlracaat etmlyenleTin disin'in islediği konu da, bilimsel lekçeleri muameleye konulmayBcaktır. gellşmenin insan özgürlüSO Cze(Basın: 25078) 9023 rlndeki etkilerl. Cassin, bilim ve • * * * HER ŞEYE KARŞIN, İNSANLIK İÇİN KURTULUŞUN YİNE BİLİMDE OLDUĞUNA, BU YOLDAN MUTLULUĞA ULAŞACAĞINA İNANMAK İSTİYORUZ. Bu Işsizler Ne Olacak ? Egeli sanayi adamlarının gözfl. büyük sermayeden, düşülı faizli uzun vâdeli krediden baskabir şey görmüyordu. Halk tasarruflarının sanayi emrine verflmesinl düşlüyorlardı. Oysa, hâlâ kısa vâdeli yüksek faizli ticart kredi kurumlannın elinde buiunan bu kaynağı ele geçirebilmeleri İçin kSklü bir düzen değişikliği gerekiyordu. Sonra, önemli bir noktayı görmezlikten geliyordu Egell sanayi adamlan. Türkiye'nin en hızlı şehirleşen ve tstihdam lalebi büyüyen bölgesinin Ege olduğunu unutuyorlardı. Bu gerçeğe sırtlannı dönüp, herbiri kendi dalında modern tekniğin son harikası olan yepyeni makinelerle fabrikalannı kunıjor ve büyütüyorlardı. 16 dokuma tezgâhmı 1 isçinin kontrol ermesiyle. 50 işçinin işini beceren döküm makinesiyle. büyüdükçe işçileri azalan modem fabrikalanyle öğünüyorlardı. Peki ne olacaktı bu şehirlere gelen, iş diye dönüp dolajan yüzbinler? Toplumsal Açıdan Bakınca Ayakta durabilmesi için fabrikalann büyümesi gerekli idl. Büyümek için büyük sermaye ve yeni makinelere ihtiyaç vardı. Ama öbür taraftan da her yıl yarım milyon yeni işçiye iş bulmak gerekiyordu. Egeli sanayici. Gümrük Vergilerinden. Damga Vergisinden. devlet himayesi yetmezliğinden öylesine şikSyetçi ve öylesine kendi meselesine dalmıstı ki, konuya toplumsal açıdan bakmak aklms bile gelmiyordu Egeli sanayidlerin, büyük sermayeye. yüksek kapasiteye, düşük faizli ve uzun vâdeli krediye oldufu kadar. hatta daha fazla. ekonomik meselelere sosysl açıdan bakmak gereğini anlamak ihtiyacında oldukları da bir gereektl. T.C. BAY1ND1RLÎK BAKANLİĞt YAP1 ÎŞLERÎ ELÂZIĞ 10. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 23.11.1972 tarihinde % S (yüzde Uç> indirimle Becici olarak ihale edilip Ba'vmdjrhk Bakanlıfınca tenzilâtı uygun sörülmeyen ElâzığMaden 16 DersliltU Lise taşaatı Işi 527 sayılı kanun geregince gelecek yıla sar) olmak üzere 2490 sayılı kanun hükümlerine Böre kapalı zarf usuKJ ile eksiltmeye konulmuştur. 2 tsin keşif bedeU f2.150.000.00> liradır. 3 Eksiltme Elâzırda YAPI tSLERl 10 BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ İhale Komisvonunda 4.1.1973 (Perşembe) günü saat 11.00'de yapllacaktır 4 Eksiltme şartnamesi ve diger evraklar Yapı Işleri Elâzığ 10. Bölge Müdürlü»ünde Rörülebilir. 5 Eksiltmeve eirebilmek için isteklilerln; A (78.250.00) liralık geçici teminatını. B 1972 yılrna ait Ticaret Odası beleeslni. C Müracaat dnekçelert ile birlikte vereceklert (Eksiltme şartnameslnde belirtilen ve usulüne Röre hazır lannus olanl Plftn ve teçhizat beyannamesinl Sermayo ve KredJ imkânlannı bildlrtr malî durum bildirgesini ve 2a formuna uvgun Banka Referans mektubunu, Teknik Personel Beyannamesini Taahhüt Beyannamesini. Baymdırbk Bakanl'ığından almış oldukları (B) errubundan Seşif bedeli kadar tşin eksiltmesine eirebileceklerini eristerir muteahhitlik karnelerint Ib^az «uretivle YAPI tSLERİ 10 BOLGE MÜDÜRLGÜ'nden alacaklan yeterlik belsesini teklif mektuplan ile birlikte sarfa kovmalan lâzımdır. 5 tstekliler teklif mektuplannı 4.1.1973 (Perşembe) günü saat 10.00'a kadar makbuz karsilığinda thale Komisyonu Başkanlığma vereceklerdir. 7 Yeterlik belgesi alınmasj için son müracaat tarihi 30/12/ 1972 (Cutnartesi) eünü mesal saatl sonuna kadardır 8 Telgrafla müracaatlar ve postadaa vaki gecikmeler kabul edibnes. (Basın: 253B61 9022 Durum ilân olunur. ÖLÜM ve TEŞEKKÜR Vefat ve Tesekkür BA YAN MEMUR ALINACAKTIR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear