26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 7 Kasım 1972 KAfcl ÛUftAK. ALMA^A 3U KAÎUfc UZtRİKE, 0 &CE $AM» ; NUfcİNİSA, MAHPEyKEİl/AFÎMAI TE£ C P E ÛIUVFRÎ>İIÖ*... EH EFEMDİMÎZ :Ü Bip. OHAK. DİZ NE<riİZEl AMIA> MI^TIK ARAMllpA1 OPAiARlMiİr«LEA HElE/MAKftjL AVVAĞÖBEKLi p£R5iH (0, B%ZCAİVAIUHİO(RUYAftıl İMİS... > ^ 8 f a ÎAÛA ĞtoSfc MAP1K... AZ Mı frFL İ îzmir'in içinde . SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 95 Bilirrfniz Türkler, en az İM Wa yıldan^ beri çeşrtli hjıparatorluklar kurmu? bir ulustur. Bir ntasun, bir toplumun gelişnjesi, tarihsel . olayların içinde kaynaşması, gelişmesiyle mümkündür. Uluslar için, toplumlar için devrim, tarihsel olaylann içindebir fikre, bir zihniyete varmakla gerçekleşir. Bırakın Osmanh Imparatorluğunu artık. Bütün geçmisimız bugün bizi. bir 'ulus olmay». bir ulus o'.duğumuru kabul etmeye değin getirmijUr. As'.oUn uhıstar. Şu ' noktaya önce bfr dost, sonra bir ağabey, daha sonra da bir komutanınız olarak dikkstınizi çekerim: Osmanlr tmparatorluğtı, çökmüştür. Bir, Türkler, yeniden bir imparatorluk kuracak eücümüz de qlsa ılkellikten çtkbk artık. Ulusumuzu, Türkiye'yi kurtarccağız. Bu kurtulueun aynntılan. önümüzdeki ay, MMstafa kemal Pasa'nın Irmrum'da toplayacağı bir kongrede belli o( lacak. Askerlik namus ve şerefin4ze güvenerek bu sırn size •öylivonım. Anadolu'daki büyük komutanlar, AH Fuat Paşa. Kâıım KarabeMr Pasa, KolorduUn lle birlikte. şimdid«n Mystafa Kemal Paşa HazretlerinirT emrine girmişlerdir...» Binbâçı Asım.Bcy, durakladı. Hepimızin gözleri, dolu dolu olmuştu. Gaz lâmbasının ışığınJa. Binbajının da gözleri ya$h yaçlı parlıyordu. Sonra »öyle bir silkinir gibi yapar&k kendisini toparUdı: «Evet efendiler, ben Mustafa Kema! Pafa'yı çok iyi. çok yakından tanınm: Çanakkale'de emirlerinde çalışmak. çarpifmak $*refine erdim. Bu Ifi bpşaracaktır. Çünkü, iikirlerini de bilirim. Şimdilik, dogu cephesindeki 15. Kolordu, Ankara'dakı 20. Kolordu emrınde oldukça, bütün Anadolu'nun Mustafa Kefflal Pa^a'ya katılacağından hiç kuşkunuz olrnaiîin. Biz de tstanbul'da boş durmuyoruz elbette. tçitnizde »aşkınlar olabilir. var da .. Ama blz, Nesaret'in küit noktasında bulunanlar. durumun eeli'imesrni dikkatle izliyoru?; Anatfölu'yu destcklemeye kararliyız. Batı Anaöolu'da dayanma, direnm» .b«qıladı bü«: Her gün bize vüzlerce telgraf. haber geliyor. Halk. efeler Yunanlılarlâ döğüsmeve ba^Iadı » Bu sırada odanın kapısı vuruldu. Sadık, kalktı, kapı aralıgından uzstılaıT kahveleri aldı. Tepsiyi ortadaki masanm üstüne kovup, flncanlan dağıttı. Binbaçı Aıım Bey, kahveninden bir yudum aldıktan «onra, kır bıyıkl»rmt şöyle bir diizeltti: t «Şimdilik »abırla bekleyeceğiz. Ben, bulunduğum görevde kaldıkça, Sadık'la sizi olup bitenlerden, gelişmelerden haber yollarım. Siz de asker arkadaşlannızdan güvendiklennizi aydınlatırsınız...» Dayanamadım, «Binbaşım, Anadolu'ya geç mek.. » diye «oze başlayacak oldutn. Komutan, hemen sözümü kestı: «Hayır Nazıf Efendi, şımdilik Harp Akademisinde oŞrenıminize devam edeceksiniz. Gerekince. size haber verilir. Unutmaymız ki, ışlerimiz iyı gMBrae, önumüzdeki yıl, Anadolu'da geniş bir kurmay kadrosuna ıhtiyacımız olacak. tnanıyorum ki, Mustafa Kemal Paşa H&zretlerinin ilk 15i, politik duruma hâkim olduktan sonra. Orduyu yeniden derleyıp toparlamaktır. Heyecanınızı çok iyi anlıyorum. Ama sövlesem gerekli ml bilmem; sskerlikte durumu iyi değerlendirmek. birinci kuraldır. lngillzlerin Ustümüze saldırttığı Yunan Ordusund'an baska Ordular da Anadolu' ya çıkar pnı bilmera. tzlediğimiz Avrupa gazetelerinden anla^ıldığına göre, Avrupalı uluslar. halMar, , Dünya Savaçının devamının alevMnde Eorünüyor. Yunanlılarl» başbaşa kalacmk olursak, övle sanıyorum ki, onlara, 9u olmii' eibi görünen halimiz yeter. » Arkadaşlarıma baktım: Benim gibi hevecanlanmıjlardt. tçimiz. umutla dolrnu?tu. . Ne dîveeegimizi sayırmıjtık. Binbajı Asım Bey, «özü drğiştirdl" «Anlatın bakalım. bugünkfl rniting nanl oldu?» Bir süre, uzun uzun tnJting konuşuldu. Satfık'ın dayısfyle konuştukça, fer»hhyorduk. Geee bir hayli ilerlemlçti. Yine kapı vuruldu. Bu kez, çaylar geldi. Çaylan içtikten sonra izin istedik. Avaga kalktığımızda, bize bir süre, bir öst olduğunu unutturarak dc;tça konuşan Binbaş> bir «Arkadaşlar!» dedi tok sesle, hemen toparlandık. karsıcında esas duruşa frecmİMz farkında olmadan: «SaJık'a güvenim vardır. Onun güvendi» H asker arkadaşlanna da «üvenirim. * SBviemem yerjiz ama. konuştuklarımız, burada kaldı: bu bir tçimizde az da olsa. ulusun çıkarına ters düsenler var; bunlar güngünden, çoSalabfRrler. Çimdiden hiyanete dek pidecekleri tahmin edebüivoruz. îkincisl, ?imdilik. kalma*ı ya, Osmanlt Devletlnl kurtarmaya çalısır gorünecejiz. (Arkası n r l Doğru eve geldim. Tabura • L Alahaısmarladık. demış, eşyalanmı almıs ve evime felmişüm. Tek rar eşyalarımı alıp Tabura geldim. Tabur Kumandanı Hüsnü beyi gördüm. Şapka hikâyesini anlatarak Avrupa'ya giünekten vazgeçtiğimi söyledim Tabur Kumandanı bu davranı şıradan çok memnun oldu. Dinin» bu kadar bağlı bir subay oldugumu öğrendiğ! için sevindiğini açıkladı. Ve telefonla Beyoğlu Ku mandanı Kâzım beye (1) durumu bildirdi. Ben de Almanya'ya gitmedim, taburda kaldım. O zamanki dünya görüşüraüz bu kadar darlaşabıliyordu. Balkan Harbi bitmiş, benl Yüdız'a gelen Birinci Nişancı Alayına vermişlerdı. 1 Ekim 1913te ben, Birinci Nişancı Alayı, Birinci Tabur Dördüncü Bölügüne lcatüdım. Hukümet bize nıaaş vermıyordu. Üçdört ay çok sıkıntı çektik. Yainız peynır ekmek yediğimız çok oluyordu. Bu ış için yirmi para yeterdi. Bir gün bölükte üç mülâzım (tegmen) ıdık. Uçümüz 30 para bulüp. denkieştiremedığinjiz içıri, öfle yemegi vnyemedik, talime aç .çıktüc. Ben yaralandıktan sonr» fıtık olmuştum ve ^Tirümekte zorluk çekıyordum. En sonunda Haydarpaşa tjastanesine yat tım. O zarnarun en jneşhur doktoru olan Orhan Abdı bey, bem amelıyat edecektı. Fakat hastaneyı çok pis buldum. Bana su ıçmek ıçın getırdıkleri bardağm tükrük hokkası olduğunu gördüm. Ameisyat olmadaa çıktınru O sıralarda Yıldız'da Kurmay Akademlsıne dinleyici olaralc devam edlyordura. Benim gıbl devam eden bir subayla • arkadaş olmuştum. Benden iki yaş büyük bu çdcuk, beç ay sonra 1914 baharında uçarken duş tıi. Ve bır Tayyare marşı'na ko nu oldu: Fethi düştüler toprak üntüne.. Taribte bir altın yaprak üstüne.» Arkadaşım, Topçu mülazım sanisı (üstegmen) Sadık ıdı (2). Bır sabah amelıyat olmak üzere Gümüşsuyu tıastanesine yatmak ıçın Yıldız'dan vola çık mıştım. Beşiktaş'a dogru ınerken Sadık'la karşılaştım. O da Akademıye derse gidıyordu. Bana dedı lu: Bugün Hürriyet kahramanı Enver bey hem mıralay, hem paşa ve Harbıye Nazırı olacak, ben de yaver oluyorum, bak neler neler olacak!.. Hastaneye geldim. Henuz operatörliığe başlamış bulunan M. Kemal benı araeliyat etti. Onbeş gün kadar hastanede yat tım. Bu süre içinde Enver bey ıkı derece terfı ederek Enver Paşa ve Harbıye Nazırı oldu. O tarihte 35 yaşındaydı. Makamına geçer geçmez, ne kadar ihtıyar paşa ve yaşlı suoay varsa emeklıye sevketti. Orduda önemlı bir faalıyet başlamıştı. [ Yüzbaşı Selahattinin Romanı ] istanbul karmakarışık Yarın senle beraber Meolise gideceğız, sivü elbiseni giy, cebine birkaç bomba koy, yanında ıki tabanca olacak... Derleyen : tlhan SELÇUK lar; hükümet onlar» zulmediyor, kahrolsuo hükümet!. Kab rolsun İttihadı Terakki!Tam o sırada bir sivil yanımıza yaklaşarak Bınbasıya bir şeyler söyledi. Bunun üzenne Binbaşı bana oturan mebuslar dan binni gösterdi: Gitı Yavaşça kulağına söy le: Kalkmazsan vuracağım. det Kalkmazsa vur! Kalkarsa dıss rı çıkar. Beyoğluna bir kahveye götür. gün batıncaya kadar salıverme!. GÜVEN OYU Ertesi giln öğle uzeri Medha binasına (simdı Fındıklı'da GU zel Sanatlar Akademısi) geidık. Kapıda padışahın Maıyet Bolük Kumandanı Yüzba?» Veysi bey vardı. Binbaşım onunla gö rüştü.' Meclise glrdik. Lokanta saloauna geçtik. Bir köşeye çekilip yemeğe başladık. Biraz sonra Sadrazam Said Haltm Pa$a, Içişlen Bakanı Talât bey, Harbıye Nazırı Enver Paşa lokantaya «irdiler. Enver Paşa bizira binbaşıyı çörünce yanımıza geldi. Biz ayaga kalktık. Enver Paşa, binbaşımi dedi kı: Cemil bey, .bugün Mecllsten güven oyu isteyeceğiz, oysa çeşitli gürültüler çıkacaktır. Bız gtivçn istiyoruz. tşi edepsizliğe ' vuriırlarsa, tanıdığınız malum mebuslar bir anda yok edilmeljdir... Tabur Kumandanı Cemil Batumlu bir gün Selâhattln'e şöyle diyor: «Yann benlmle Meclise geleceksin... Sivil elbiseni giy, cebine birkaç bomba koy, yanıaa da iki tabanca al...» Sözüo burasında benl rerek: Bu subay çok genç... Cemil binbaşı: Görevini yapacaktır efendim. Yemekten sonra ' dışan çıktık. Koridorda üç Ermeni mebusu gizli gizll konu$uyorlsrdı Dahihye Nazın (tçiîlen Bakanı) Talât bey bunlann yanına •avaşça yakla?tı. Birinin cebine elini soktu. Bir bomba çıkardı. Mebusun eline bombayı vererek ytirüdü. Zil çaldı Meclise girdlk. Bin başının yanındaydun. Dikkat kesilroiştlm. Elim ayagım buz gibiydi. Bana çok gUvenmişlerdi. Beceremezsem, diye korkuyordum. Zamanm Mallye Nazın Cavid bey, hükümet adına Mecllsten güven istedı. Izmir mebusu Ubeydullah efendi kür süye çıktı: Efendiler, bundan önceki hükümet zamanında Rumelı el den çjktı. Bu hükümet zaınarunda Rumlar elden çıkıyor. Hanguı «inize gelirse ona rey verin .. O sırada tzmır .ve Ayvalık dolaylanndan birçok Rum Yunanistan'a gıdiyordu. Ubeydullah efendinın sözlerl üzerine. zaten hazır olan Hristiyan mebuslar kıyameti koparmaya başladılar. özellikle Rum lar bağınyorlardı: Rumlar sadık Osmanlıdır AYNEN Yavaşça doğruldum, titreyerek yürüdüm. Tanımadıgım bu mebus efendiye. Binbaşının sdy lediklerini aynen ve yavaşça tekrar ettim. Herif bocaladı, sarardı, ayağa Kalktı. Beraber çıktık. Galiba adamın adı Urfanıdıs ıdı. Bana sordu: Nereye gidiyoruzT Tokatlıyan'a... Dedi ki: Kabilse eve ugrayalım, bi« zim kızı ve madamı alayım. Dedim kı: Kaçmaya kalkarsan vurscağım. Söz verdiBir evden ailesini alıp Tokathyan'a geldik. Adam bana büyük saygı gösterdi ve nasıhat etti: t'ubajf palititaya karışmaz. Sen namuslu bir subay» • benzıyorsun. Bu îttıhatçılar haındır. onlarla beraber olma!. Hava kararmaya başlayınca kendilerinde müsaade aldım ve ayrıldım. Kışlaya geldiğimd» Cemil Binbaşı bana bes altın verdü (1) Sonradan Trakya Genel Müfettiji Kâzım bey (2) Fatih'teki «Tayyare abidesi» onlar adına riik||ı«iytipr (3) Fevzi Çakmak. 4 0 yıl önce Cumhuriyet 7.11.1933 MALKOÇOĞLU yazan veçızen Ayhan BAŞOGLU ÇELİK HANÇER ENEVRE (aa) Paris'te İKTİSADÎ BUHRAN VE SAĞLIK Pastör Enstitüsünde toplanan Sıhhat Komitesınde, İ K ler bırakmıştır. malar yapmışlardır. tısadı buhranın ınsan sağlığı üBütün dünyamn kurtulamadıDelegemizin bu bildirisınden zerindeki etkist hakkında ko sonra sös alan bazı dlğer dele gı bu buhran üzerine çeşitli nenuşmalar yapılmıştır. Üç gün geler TUrkiyenin iktisadi buh denler ve tedbirler düşUnülmUs süren bu toplantıda memleke rana karçı uyanık ve tedbirli ve milletlerarası baa kararlar timizi temsil eden Sıhhiye Ve bulunuşunu takdir eden konuş alınmıstır. k&leti Müsteşarı Hüsamettin SOFYADAN bildirlldigine göre Bulgarlar kaybettiklerl bey, umum! buhranın sıhhate yerleri unutmamakta olduklanndan, Balkan harbinin olan tesirlerini yok etme ted20'nci Clhan harbinin de 15'inci yüdönumUnü merasimle birlerinin Türkiyede önceden akutlayacaklardır. lınmış olduğunu buhrandan do İNGtLTEREDE yerlefen 150 bin Yahudiyl temsilen ğan memlekette hiçbir hastagelen 500'den fazla delege dün Londra Konferansında lıgm çıkmadığım ve bu husustoplanmışlar ve ittifakla alınan bir karara göre Yahuta gereken iktisadi tedbirlerin diler Alman eşyasına karşı bir boykot ılân etmişlerdir. VENİZELOS hakkında Metaksas tarafmdan sunulan de alındığım sıhhl komiteye bil kovusturma teklifi reddedilmiş ve Venizelos İçin af kadirmiş ve bu beyanat. komıte ran alınmı;tır. azası üzerinde gayet iyi tesir C YARIN: KAVGANIN DA BİR İLMİ VAR DİŞİ BOND BAŞKA BÖLÜĞE 1.3.1914 gunü taburiann dördüncü bölüklenni lâgvettiler va benı aynı alayda başka bolüğe naklettiier. üdam Yıldız'da Orhanıye kışlası yamndaydı ve Çamüca'ya bakıyordu. Her sabah gün doğarken talime çıkıyorduk. Çok çalışıyorduk. Bu durura büyük seferberliğin Uan tarıhi olan 4 Agustos 1914 gününe kadar devam etti. Beşiktaş'ta Akaretlerden yukarı çıkarken tam karşınıza ge len binada o zaman îttihat ve Terakki Okulu vardı. Buraya yainız Türk çocuklan alınır ve TUrklük bu çocukiara aşılanırdı. Beni de buraya ögretmen yaptılar. Askerlik dersıne gıdıyordum. Çocuklan bazan alır, talim yapan askerin arasına so kar ve muharebe talimlen yaptırırdım. Bir gün Fırka (tümen) Kumandanı (Albay) Mıralay Fevzı bey (3), birdenbıre geldi ve böyle çocukla karışık bir bırlık görünce şaşırdı. Kendisıne durumu açıkladım. Çok memnun oldu. Tümen Kurmay Başkaru Yüzbaşı Kemal (Çanakkalede çehit oldu), bana o giinden sonra bir kardeş sevgisi gösterdi. Ben kendımı bölüğüme ve derslerıme vermiştim. Tabur Kumandanım Binbaşı Cemıl'di (Çanakkale'de şehit oldu) Kur may Okuiuna da devam edıyor dum. O sırada okulun üçüncü sınıfında bulunan bırıncı mülâzim (üstegmen) HUseyin Rab mi'den fransızca ders alıyordum. tstanbul karışıktı. Azınlıklar rezaleti ayyuka çıkarıyorlardı. özellikle azınlıklann Meclisteki mebuslan tahammUl edilemez bir hal almışlardı. Tabur Kumandanım Cemil, Batumlu vatanperver bir itöhatçıydı. Bir gün beni çağudı: TİFFANY JONES BAVİ4N PBOC TÜR IÇ/N SiZİ 1 K fi PAÜİ TONE w; V<y i'/'ıi'irt'/ıN \YCBufc*UçrA \ 1/7] LM GARTH •m 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear