01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 Kasrnı 1972 frürf E*0E BiH ZATI İ T b*A MAMLl BiZ tVfcflPAYA AçiK MEDENİ «kMLETÎZ... AMA, BU ptMEKDEuİL^k*' OMLApJN ZAtfAfcLı BULuuâüMül TARAFiPCRİİAKtAftJNl DA KA5ÜLL£MEÜM... MtSEU FES I T H A L E K Y O W Z . . . E M | D U U Y 6 U M P I J SER BiZı'MKAFAMıZA.eASLAİHMıZıM ÜSTÜMPE YEÜİ VA&. FAKAT OTOMÛ&L?... yooo!~. BAKM ÎİİJME7 SiZÎ 8iR.DE OTOMOBiL ÇIKTI ... Bifc fruUriRl A2AM, Biü ÖKİ/z ı3u6tlp.TtJSü GÎ8İ ^ES İS'TİYÖftjÖiü'OAHAÛöftEMÎyöRŞUNUl. â"EÇİj> ^ i D i y « . . . BÖVLt frR . jMI OUIfe. &EZME DEK&MİI ETPAFl $EYP.UTEMAŞADAM igfr T İjİ.. î>"L6,uMUN£FENT)iMÖu2A(ÎTZufflUJ NBMELEAİM KÂfrtTHAMEMİZl üçÂft.EU1ECEdıNÎ...BENT>PNİZı'N Bi^FAYTONU(Bi|lLAilDflNlU VAR. ÖîNMEftE. friDii AHESrE., N A L ^ L E R J 8 t j r E . . . İzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 113 •Senl kurnaz üÖti scni! Müleü iyi kaakladm. Amcamı bıle heyecandan öldürüyordun» •Ne yaptun ne japtım?» Gülseren. gözkırptt bu sefer: «Bir set verip, bir set almak; blr 07un verip, bir oyun almak numaranı yuttum mu sanıyorsun?> Heznen elimle ağzını kapadım: • Yutmadın demek?» Elimi tuttu: •Ben senin içini, nıhunu, yaptığmı, ettigtni, yüzünden kıtap gibi okurum oglum!» €İyi öyleyse, kimse duymasın.» «Merak etme benden ta çıkmaz; heJe tenfaı olunca...» «Ne de olsa, Ugur, bu yll çok lyi, daha da iyi olacak...» «Tamam.. dyle.. haydi terli teril durma; dofru sıcak duşun altına koj...» E.. pes doğrusu: Ben bu kızla natıl basedeceğlm? îçimi, ruhumu, ne düsündiigümü, kitap glW yuzümden okurmuş! BEŞtNCt IMasantn çevresinde dört kişiydtk. Sek çevresinde sayılmazdtk ya, hepimiz masamn bir ?»k«sına sıralanmtş, yüzümuzü denize çevirmıstflc: Güneş, körfezin öteki ucuna. dıs körfezdekl Unmada'nın ardma doğru ağmıştı. Karşıyaka'nın altındaki Tuzlanıh beyaz tuz tepecikleri, oturduğumuz yerden mavi suların içindeymiş gibi görünüyordu. Güneşin pembeliği, danizin maviliği, Tuzlanın beyazlığı, birbirine karışıyordu. Solumuzda iç körfeze yol veren kale, btr W yığını hallnU de görünüyordu. Kalenin trdınd» kıyı, Urla'y» doğru, yemyeşl] Mbze, portakal, mandalin bahçeleriyle uzanıp gidiyorda. Inciraltı'cda oturdu^umuî gazlno, oldukça tenha sayılırdı. Dört bir yakanıza baka baka, ilkbaban içimize sindire sindire, blralarımm yudumluyorduk. İzmir'in mayıs akşamlarmı çok •«verim. Dalmı» giünifim görüntüy». Arkad*flar d* birara susTavermişti. Cahit Dcmiroğlu, «Sen ne dersin bu işe Emre?« diye sordu. Boş bulunduıru .Hangi !şe?» •Canım konuştuğumuz şu kanşık işe: Halk, Hıdrellez der, bahar bayramını altı mayısta kutlar. Oyıa bugün blr mayu, devlrtin retmi bahar bayramı günü. Bir de, bir mayu, bütün dünyadı if$i bayramı...» «Yanılmıyorgam,» karfilıjını verdim, >D«vletln bir mayu işçi bayramı diyc yıllar önce kabul BÖLÜM etüği tatil karan, Uçi Bayramı olmaım diye, sonradan Bahar Bayramına döcdü. Halk yine de alü roayıstan {aşmıyor...» Doktor Şahin Yümaz, baıtı kahkahayı: •Erare, yerden göğe dek haklı: Komünirtleriıı îşçi Bayramı ile hiç hir iiiakimiz yokturt» Remzi Akbay. soze karııtı: •Aslında bir mayu l*çi Bayramı, Amerikan lcadıdır. Bütün dünyada kabul edilmiftir. Dünyanın her yerinde de ifçi, işçidlr.» Cahit. güldü: «Yahu, şu Remzi'nin de ünlverritede öğretim üyesi, hem de Fizik Kfinüsünde boca olduğu nasıl da belli oluyor!» Akbay, hayrctle ona dSodfl: «Nasıl belli oluyonnuş?» •Her lconuyu, olumlu bilim açısından ele alıyorsun da...» Remzi Akbay da gülmeye basladı: «Alay etme, »onra kanşraam!» «Ne demek istiyorsun?» «Şu yediğimiı peynir ekmeğîn, içtiğimlz biranın parannı sen ödeyeceksin değü mi? Senhr davetUniz?» «Hbette sır» bugün bende.» «Beni kadınrsan, iki üç |i*e dah» bir» içer, seni zarara sokarım, ayağmı denk al!» Hepimiz kahkahajn ba»t:k bu kez. Doktor Şahta Yılmaz, Doçent Remzi Akbay, Cahit Demirog lu'nun tâ liseden sınıf arkadaşlanydL Onlan, Cahit, Doğu'dan yarah geldiği sırada, aylarca önce, Cahit'in yatağının başucunda görmüştum. Ama kim olduklan üstünde pek durmamıştmı o sıralar. Cahitie arkadaşlığımız kaynaştıkça, onlarla da kaynaşmaya başlamıştım. Bir sfiredir, on günde, haftada bir böyle bir araya gelip Hr lokantada yemek yiyerek dertleşiyor, sohbet ediyorlardı. Beni de bu toplantılarına çağırmaya bajlamışlardı. Bugün de bahar diye tnciraltı'na bu gazinoya gelmifUk. Böylece havadan sudan konuşup bir soluk alıyorduk. Bir ara sol elimi bira bardağına uzattıgıma Sahin, dikkat etmiş olacak, «Bakayun senin fu bilejine...» diye, sag kolumu yakaladı. ' * «Dün antrenmanaa üstüne düştüm; raketi de ellrnden atamadım. Burkuldu.» diye söylendlm. Doktor, bileğimi, dirseğimi, evirdi çevirdi; canımı da yaktı biraz. Her parmağımı ayrı ayrı oynatmamı töyledi. lyice yokladı: «önemli değil.. kararına vardı, «blraz (Islik var. Gece yatarken, bilegini alkole baUnlmif pamukla «ar, bağla.» (Arkuı rmr) Muharebe 16 Temmuz 1315 gUnüne kadar çok kanlı olarak devam etti. Yedl günlük çarp.şnıada birinci hatlarımızda binden fazla şehlt ve 1 binM den çok yarali vardı. özellikle Ermeni gönüllü taburlan, süngü re bombayla slperlerimize siireUl tsUcum ediyorlardı. Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı LÜZUM YOK 16.7.1915 eünü ben tümenin tarassut yerinde gıirevdeyken düşman süvariiinin sol kanadımızı çevircUğınl ve onsekız süvari bölügünün genlerınııze kaydıgıru, birinci hatlanrruzda ban neferlerin geriye kaçtığını görüyordum. Bunu telefonla Tümen Kurraayı Hüseyin Rahmi'ye söyledığim zaman, bana: Çok kormryorsun, o kadar korkmaya lüzum yok. dedi. Kahramanlığın sırası değü, tümen yenilgiye u£ramak Uzeredir. Kendınize gelin, diye cevap verdim. Bu konuşma Uzerine Rahmi. eline geçirdiği bir kuvvetle sol cenaha yetışmek üzere hareket etrmş.. Biraz sonra düşman süvarisi solamuzdan ıçeri gırdı ve birind hatlar çözülmeye başladı. Bunu kendisine ılettığım Tümen Kumandaru Bekir Sami bey telefonda beni haşladı: Korkuyorsun, ayıptır, ceCevap verdim: Şimdı olduğunuz yerden, pıyadelerimizın gerl geldlğınl gbreceksinlz. Tümen mağlup ol muştur. Ben de tarassut yerinı bırakıyorum. Biraz daha kalırsam esir 'düşmem tabiidir. Bunun üzerine Bekir Samı: Buraya gelirsen beynıni patlatınm.. diye bagırdı. Muş ovasında katliam Ermeniler, silâhh bölükler ve taburlar halinde Türk köylerine ve Türk askerlerine saldınyor, buna mukabil Otuzaltıncı Tümen de bütün ovayı yakıyor ve Ermenileri imha ediyordu. deki Rumlann Çarl* donanmasıyle Akdenız kıyılanndakı Rum lann da İngılız donanmasıyle muhabera ettikleri anlftşılmış, Hukümet bu işlere karşı tedbir aramakla meşguldti. Osmanlı tmparatorlugu her yarundan kaynıyor ve göçüyordu. halinde Türk köylerine ve Türk askerlerıne saldırmaktadır. Buna karşüık Otuzaltıncı Tümen bütün ovayj yakmakta ve Ermenileri imha etmektedir. Otuz Alrmcı Tümen başında henüz otuzbir yaşında bir kurmay subay olaa Kâzrm Bey bulumıyordu. Bizim Kolordu karşıt taarruza geçmiş, bizı kovalayan Ruslar geriye kaçmaya başlamışlardl. Derleyen : Ilhan SELÇUK nn Türk olduğunu, kendisınin de duruma müdahale etmesmin görevı sayüması gerektiginı ve kanşmazsa bir Türk subayı sıfatıyta müdahale edeceğımi söy ledim. Bunun Uzerine öfkelendi: Terbıyesizlik edıyorsım, şimdl senin ellenril kollannı baglar, abdesthaneye hapsederim. ne doktor, ne bakım vardı. Peryatlar yükselıyor, öltim kol geziyordu. Hastane baştabibı bir Ermenı Kaymakamdı Yanında Türk bir vuzbaşı vardı EMtR EMİRDİR Bir sabah Rürültüyle uyandım. Emır gelmiş, agır yaralılar Dıyarbakır hastanesine yollanacakmı?. Mustan Diyarbakır, Palu yoluyla 250 kilometreydı. Bütün yol boyu ErmenJ çeteleriyle doluydu. Yaralı neferler, bacagı kolıl kmk askerler, çıplak manda ve ökUzlerin sırtına konuyordu. Simdiye kadar insan tasırnaya alışmamı; tıayvanlar üzerlerine konan yaralılan bohça gibi verlere atıyorlardı. Askerlerden fervatlar yük seliyordu. Hastanedeki subaylar arasında bu ise ses çıkaran yoktu. Türk doktonmtı çBfırdım. askerlere eünah olduğunu söyledim. Bana: Bastabip böyle emretti, Kolordudan emir almıs, kimse onun işine kanşarrmz; siz de sizi ilgilendirmeyen ise kanşmaym.. diye cevap verdi. Genç doktora Bastabibin bir Ermeni, ıstırap çeken yarahla TELGRAF Adamın bu cevabı uzerine kendımı kaybetmışım, bıraa sonra «ölüyor» diye bagırdıklarını ve kuvvetlı ellerın beni ayırdıklanm gördüm. Doktorun vüzü şışmıs, mosmor ohnuşiu. Olayı duyan bastabip maiyetiyle kogusa geldi, ve beni hapsetmek ıstedı. Karşıki yatakta yaralı olarak yatan vüzbaşi Kaysenlı Salih işe kanştı. Bunun üzerine bastabip Kolorduya baş vuracağmı söyledı. (1) Sonradan General Zlhnl. (2) Mareşal Fevzi Çakmak'ın «Büyfik Harpte Şark Cepheei» adlı esrri. (3) Daha sonra 1916 yıhnda ben Onselrizinci Kolordunun (llalil Paşa Kolordusu) Harp Ceridesini razarken bütÜD bu belfelcr elimden eeçti Bu muharebe Için Kolordu Kurmay Baskanı Basri Harp Ceridesine sunları vazmıstı: «Fırkasına ılk defa topla olarak bir mnharebe vaptıraa Knmandan Bekir Sami bey, vaziveti kavravamamıjtı. Çok genç ve çok tecrübesiz olan fır ka erkânıharbı. kumandanı tenvir edecek vadyette defcildi O kadar detildi ki. tarassut zabitinln tarassut mevkiinden panik oldugn volunüaki haberl vermesine ragmen. kolorduya gallp geldiklerini söylevecek ka. da.r ırani davrandı ve lüzumsuı yere kolordunun bir mnddet Için maglup olarak ?eri çekilmesine sebep olduj» KIYAMET 22 veya 23 Temmus 1915 günU Muş Hastanesinde gözlenmi açtım. Kendıme geldikten sonra durumu anlamaya çalışıyordum. Çevreden Ögrenebildiğım kadânyle Mu? ovasında kıyamet kopuyordu. Hastane blr bölük askerin hımayesi altındaydı. Mus*u çevreleyen dağlar Ermenı muhacirleriyle dolmuştu. Kadın çocuk ve erzaklarrm vaktiyle buraya kaçırmıs Ennenıler sılâhlı tabur ve bölükler sur ol! Bu haberlerle günler geoerken benim ateşım düşmüstü. İyıleşıyordum. Hastalığımm Arabistan sıtması olduğu anlaşılmıstı. Muş Hastanesi ise bir âlemdi. Bırdenbire fazla yarab gelmesi yüzünden hastane yükttaü almıştı. Her taraf hasta ve yarah doluydu. Ne ilâç, ne sargı. ENDIŞE Fakat ben aldırmadım. Aşağı indığim zaman Bekir Sami bey çıldırmıştı. Hüseyin Rahmi şaşırniLş: Mahvoldum.. diye bağınyordu. Sebebinl sordugum zaman dedi ki: Sen telefon ettigın zaman ben Kolorduya «Dü?man kaçmak Uzeredir, takip edecegiz» diye rapor verdim. Halbuld şlmdi biz kaçıyoruz Benim mesleki bllgim hakkında şlmdi kolordu ne diyecek? Mahvoldum . Topçu Kumandaru YUzbaşı Zihni (1): Selâhattin ne yapacagızf Toplar kaybolmuş, elımde iki top var.. diye dövünüyordu. Işte bu kargaça ve kanlı ortam içinde döğüşe dögü?a ve askere bir düzen vermeye çabalıyarak tekrar Liz'e geldik. Kumandan adetâ kendini xaybetmisti. BUtün emr U kumanda Rahmi'nin ellndeydi. Ama , o da bitmiş, harap olmuştu.' Gece Lız'de biraz toparlandık. Geldigimiz yerde askeri yerleş tirmeye ugraşıyorduk. Ertesi gece artık ben de kendimi kay betmlştim. Çadıra valnız gelen Hüseyin Rahmi'ye: Be namussuz herU, aen na sü kurmay subay.sın, heplmlzl düşmana kestireceksin... diye bagırmaya başlamı*$im... Doktorlar beni muayene etmlıler. Yedi gUndur tırk derece ateşle yapılan bu kanlı mü cadele beni tamamen yataga sertniş... Hezeyan halinde sajik lıyormuşum... Beni bir arabaya koyarak Muş hastanesıne göndermisler... Gözümü açtığım zaman, ken dıml Muş hastanesinde buldum. B A Ş A M U 4 0 yıl önce Cumhuriyet ÜRKtYET)E imal edildiği halde halka yabancı malı diye satılmakla olan yerli mallar hakkında takibata geçiimiftir. 27.11.1933 T AVRUPA DİYE şey olarak satılmasını» yasaklayan maddeler mevcuttur. îktisat Vekâleti derhal gereken l«leml yapacaktır. Bu hususta bilgisine müracaat edilmek üzere çağnlan Londra Mümessilimiz Faik Kurtoğlu, An karaya gelmiftir. MALKOCOĞLU yazan veçızen:Ayhan BAŞOĞLU Bir memlekette yapüdıgı halde ba?ka memlekette yapılmış gibi gösterilen. îngiltere ve Fran «a'dan geldiğini bildlren etiketler ve sahte alâmeti farika ila gümrüklere sokulan mallar, gtim rükten geçirilmemekte ve Gümrfik Muhafaza TefkilStınca bu gibi mallara elkonmaktadır. Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü bu hususta yaptığı tetkikatı îktisat Vekâletine bildirmistir. Esasen Ticaret Kanununda •Herhangi bir malın baska bir I SUN GüNLERDE tıp fileminin iki bflyfik ve unlu kişislni kaybettik. Bunlardan biri difteri ilâcını bulan Dr. Boux, öteki de vereme kar$ı B.C.G. ajısını keffeden Dr. CtJmette'dir. I Dİ)N PARİSTE Saint Catherine bayramı kutlanmiftır. Bu bayram her sene olduğu gibi kocasız kalmıs genç kızların yaptıkları bir bayramdır. Bu sene yine acı bir rüzgâra ve bardaktan bosanırcasına yağan yağmura rağmen basında beyaz birer baslık olduğu halde kocasız kalmq kızlar, Paris'in büyük caddelerinde dolasarak bayram yapmışlardır. Bayram son derece neşeli ve eğlencell geçmiftir. ÇELİK HANÇER YARIN: BİR CESARET GÖSTERİSİ DİŞİ BOND usrüsıe OTU?, SABAH StSt wfL(.ıetNe.uat k Blft OE 5OOAAET. SOâUC TİFFANY JONES B>U.OBHBlKE BASTfRAM MUBU ÖOODOH'USİ Biz Besincl Kuweı Seferiye 18 Temmuz 1915 günü yenilgiye uğrarken baglı bulundugu muz Halil bey kolordusunun diğer tümeni (benim Iran'a be raber gittlgım Birinci Kuwel Seferiye) sağ kanadımızdaki düşmana başarıla bir savaş ver mekteymiş, eğer biz muharebenin aleyhimize döndügünü zamanında haber alsaydık, durumu degistirmek ve sağ cenahtan destek almak mumkündU. Rus saldınsı, Muş ovasında baskaldıran Ermeni bırlikIeriyle beraber Türk kuvvetlerinl iki ateş arasında unha amacıru güdüyormus (2). Bizlm tümenin bundan haberl yoktu (3). Ne yazık ki olan olmustu.. Biz Kop'u terkederek Muş'a dogru çekilirken 25 Nısan 1916' te Çanakkale'ye asker çıkarmıs olan Inglliz ve Fransızlarla munarebeler devam ediyordu. 12 Temmuz 1915'te Fırat Uzerindeki Nasıra 19 Temmuz 1915 te Dicle Uaerinde Ammare tngüizler tarafındsn zaptedilmlsti. Böylece Basra tamamen tngılizlerin eline geçmisti. Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa Süveyşe asker sevki için hazırlıkiar yapıyor, öte yandan Fran&a'nın destegiyle ayaklanmak isteyen Suriye ve Ingüizler hesabma baskaldıran Hıcaz Araplarmı e*<gellemeye çauşıyordu. Karadeniz sahilin GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear