26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 27 Kasım 1972 u yazımızın başlığı, bizim gene bu siitunlarda çıkan, 22 mart 1971 tarlhli yazımızın başIığıdır. Aradan 20 ay kadar bir zaman geçtikten sonra, bugün burada ve o günden daha tehlikeli, fakat durumu daha da olduğu'gibi açığa veren şarUar içintfe, gene bu başlıgı kullanraak zorunlu'ğunu duyuyoruz. Bunda, eski Ostnanlıca tabirl ile, sanıyorum ki bir istihzai şüun var. Yani, olaylann, oluşlarla bir alay ediji var denebilir. Çünkü bugün de en büyük tehlike, «zayıf hükümet. tir. Çünkü zayıf hükümet, oiaylann ve şartların gelişini önceden göreraez. Olaylan ve gelişmeleri, gereği gibi değerlendiremez, onlara yön tayin edemez. Zayıf hükümet, böyle bir hükümet demektir. Niçin? Çünkü zayıf hükümet, parlamentoda ve kamuoyunda, sağlam, birlik bir temele dayanmaz. Zayıf hükümet, kendi içinde birlik, beraberlik tfeğildir. Zayıf hükümet, yapusında samimî bir kader paylaşması olmiyan hükümet demektir. Zayıf hükümette vazife alan bakanlar, Bakanlar Kurulu toplantısına, hatta bazan, birbirlerini selâmlamadan da otururlar. Zayıf hükümet, giinün icaplanyle, kendi imkânları arasmda, gerçek bir icra dengesi kuramaz. Kısacası zayıf hükümet, ne kadar iyi niyetli olsa da, gelişen şartların ve olaylann akışı tarafından desteklenmeyen hükümet demektir.. Durum böyle olunca da, zayıf hükümetin, önce işbaşına gelcfiği zaman parlamentoya ve dolayısıyle kamuoyuna sunduğu hükümet programında vaat ve taahhtit ettiği icra hedeflerinin uygulanma şansı, kendiriğinden sarsıhr. Halbuki bunlar, bu hükümetin işbaşına geldiği zaman temsil ettiği varllğın ve iktidann sebebl ve hikmetidir. Bu vaat ve taahhütler, bu hükümet lktidara gelirken. parlamento çoğunluğu taraîından kabul edilmiştir. Bir milli program haline gelmiştir. Hafk bu vaat ve taahhütlere inanmıştır. Onlann uygulanmasını beklemeye başlamıştır. 12 Mart sonrasında ise, bu vaat ve taahhütlerin başında, kamu efkârına intikal eden ve tümünün atfına hep birden «Reformlar» denilen bir icra manzumesi vardır. Pek iyi ama, bu 20 ay kadar zaman içinde, değü bu reformlar, hiç olmazsa bunların kamuoyunca kabul ve tasvibe mazhar olacak açık bir ifade ve anlayışı ortaya 20 Ay Sonra ? B Olaylar ve görüşler ZAYIF HÜKÜMET! Şevket Süreyya Aydemir getirilebildi mi? Hayır! Bunun en son belirtilerinden biri, parlamentoda çoğunluk partisl olan, fakat fiilen iktidarda olmayıp hükümete iştiraklni dahi bir sorumluluk paylaşması olarak kabul etmeyen Adalet Partisi sözcüsü Prof. Orhan Oğuz'un açıklamalandır. Orhan Oğuz beyanatında, hükümetin reform tasarıları adı altıntfa Meclise sevkettiği kanun tasarılarına, kendi partilerinin karşı olduklarını açıklamıştır. yabilirler. Ama kamuoyunda ve bilhassa memleketin bazı bölgelerinde halk, bu reformların tümünü değilse bile, meselâ toprak reformunu, iyi veya kötü tatbik edilsin dlye beklemektedir. Zaten bu reformlar denilen tasanlar içinde de, hatta sosyal kapsamı ile değil, lugat manasıyle dahi, toprak reformundan başka tasanlar için, «reform» tabirini kullanmak anlamsızdır. Gerçi bu Toprak Reformu Tasansı da, hiç akla gelmeyen bir yoldan, yani Üçüncü 5 Vıllık Plan çerçevesi içinde baltalanmıştır. Bu sonuç, dahiyane bir buluştur! Kaldı ki, bu toprak reformu bahsinde, bazı bölgelerde topraksızların yapılan vaatlere inanıp onlan beklemekten, büyük toprak sahiplerinin c e bu vaatlere ve haT zvrlıklara zaten inanmamaktan başka, gerçsk bir yönü yoktur denilebilir. Ama bir nazik mesele de var: O da, bu reformun Türk köylüsüne ve topraksızlarına, daha Atatürk tarafından ve 1 mart 1922'deki Meclis nutkunda, vaat ve taahhüt edilmiş olmasıdır. Yani bu konuda, Türk köylüsünün hem bilinçaltında, hem de bilincinde. 50 yıldan beri oluşagelen bazı birikmeler vardır. Bu birikmeler; fO . yıl sonra da ve konu bu kadar ortaya yayıldık• tan sonra, gene bir tertibe getirilip arkaya itilirse. bunun ruhî reaksiyonları iyi olmaz.. Bir Bekleytş Demek ki, 20 aydan beri şu partilerüstü denilen hükümette en büyük "çoğunlukla yer alan Adalet Partisi, bu 20 aydan beri hazırlandı denilen ve Meclise de sevkolunan reform tasarılarına karşıdır. Hükümete oy vermiştir ama, şim> di Mecliste onların karşısındadır. O halde bu 20 aylık bocalamadan, gelecekteki millî hayafımızın yapısına etkisi olacak ve genellikle adlanna reformlar denilen hazırlık sonuçlarmdan ortada ne kalıyor? Mecliste rautlak çoğunluğu elinde tutan Adalet Partisi bunlara karşı olduk^ tan sonra, onlan, Mecliste hükümeti destekleyecek hangi kuvvet kalıyor? Bu şartlar altmda bir hükümete, hatta «zayıf» bile denilemez. Hükümetin bu durumunu ifad"e etmek için, başka ve daha doğru bir tabir bulmak lâzım! Oysa daha Nihat Erim başkanlığından beri, birtakım inzibat tedbirlerinl bir tarafa bırakırsak, adına partilerüstü veya geçici hükümet denilen iktidarlar, hep' bu reform vaatleri ve edebiyatı üe halkın karjısına çıkmıştır. Bu vaatleri llân edenler veya onlann teşkil ettikleri hükümetlerle partiler, bu söz ve vaatlerine inanma Bir Bardak Suda Fırtına Hülâsa, zayıf hükümet şimdi, kamuoyunda da işleyip duran pek çok problemlerle karşı karşıyadır. O halk efkân ki. parlamentoda, radyoda, televizyonda, basında sürüp giden kof, verimsiz, boş ve ö*eğersiz parti kavgalarınm zaten dışındadır. Ama başt,a toprak reformu olmak üzere, bazı vaat ve taahhütlerin, hakikaten bekleylşi içindedir. Evet, bizim bunalım dediğimiz, siyasi tartışmalar dediğimiz, ve daha bir sıra adlar taktığımız ve dünyamızın mihveri saydığımız davalarla, halk katiyen ilgılenmemektedlr. Bunlar, biı bardak suda fırtınalardır. Hepsi de halkın dışında eserler. Nitekim 12 Mart öncesi olaylarında da halk, sadece tedirgipdi. Ve vurdumduymaz bir iktidann, nasıl olup da olaylar karşısında bu kadar duygusuz, hareketsiz kaldığının, şaşkınlığı ve kırgınlığı içindeydi. Bugün de halkın durumu budur. Yani inciı çekirdeği doldurmayan siyasi polemikler, parti kavgaları, şef kaprisleri, hep zirvede ve halkın â*ışmda, yahut üstünde cereyan eder. Ama ne var ki, hükümet zayıf olursa, yani halkın hükümete karşı beslediği geleneksel saygı ve itibar sarsılırsa, bundan çok şeyler kaybedilir. Ve bu kayıptan çok olumsuz şeyler bekleıfebilir. Onun için, bu «zayıf hükümet» denilen yetersizliği, halsizliği artık bir şekle bağlamalıdırlar. Bu bağlanacak şekil, elbette ki bir polis rejimine, yahut terör rejimine kaymak değildir. Çünkü böyle bir kayış bizi, yalnız içeride akla gelmez çıkmazlara değil, dışarıda da akla gelmez itibarsızhklara götürür. Böyle bir gelişme, güçlü bir müttefikimizi sevindirse bile, sağduyusu kuvvetli olan Türk kamuoyunu ve hele gerçek Türk aydınlarını rahatsız eder. Bir ülkede aydınlann tedirginliği ise, çağımızda çok şey ifade eder. Çünkü hükümetleri ve parlamentoyu, sokaktan gelen partiler idare etse bile, tarihin akışma yön veren ve onu, görünmez fikir güçleri ile idare edenler, nihayet aydınlardır. Yani bir tlkenin sagduyusu, görünmez iktidarı, kısacası aklın ve tnantığın kudretidir. Bu kudret, en totajiter ülkelerds bile kolay yenilmez. Çünkü aydınlar bir «parti» değildirler ama, bir fikir cephesidirler. Fikri ve gidlşatı en iyi değerlendirmekten gelen bir öncü kudrettirler. Bu gücün sesine, devlet adamlan kulak vermek zorundadırlar. Parti ve slyaset kavgaları geçicidir ama, fikrin ve sağduyunun gücü, tarihin her devrinde daima en son sözü söylemiştir.. N o t : Geçen haftaki «Mumyalar Mficesinde Atatürk» başlıklı yazımın 6. paragrafında adı geçen VIII. Şarl, VIII. Hanry olacaktı. Haftamn rapbfü Tehlikeli yolculuk BAŞBAKANIN 30 YIL SONRASININ TÜRKİYESİ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ, ORAYA GİDEN YOLDA NASIL BİR TERS TUTUM İÇİNDE BULUNDUĞUMUZU BİZLERE BÜYÜK BİR ACIYLE HATIRLATİYOR. Sadun TANJU •laftanın sonunda Kayseri'dtf bir konuşma yapan BaşHoakan Ferit Melen, Türkiye'nin sanayileşmesinin zo•Hrunlu oldugunu söyledi. Melen, önümüzaekı 3 yıl Ü içinde bunu başaramazsak, gelişmiş sanayi ülkelerinin sömürii alanı olmaktan kurtulamıyacağımızı da sözlerine ekledi. MEYDANA ÇIKAN AMAÇ • Ülkenin temel meseleleriyle ügilenen herkes bu gerçekleri yeni öğrenmiyor. 30 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürenin getireceği nüfus, şehirleşme, konut, iş, besin ve yığınla benzer problemin çözümü üzerinde düşünen kafalar bugunün Turkiyesuıde önemli bir sayıya varmıstır ve bu gücün pek küçük bir parçası parlamentodadır. Melen, «Türkiye bu hali ile kaldığı takdirde yabancıların pazan olmaktan kurtulamaz» anlamına gelen sözler söylerken, oarlamentonun tümüyle reformcu bir karakter kazanması gereğini bize dolaylı yoldan duyunıyor. Kendi sözleri için böyle bir amaç Çizmahiş de olsa, önümüzdeki 30 yıun çetin yolu üzerinde bazı düşünceler söylerken bu amaç kendüiğinden meydana çıkıyor. 30 YILDA 3 MİSLt Başbakan, 30 yıl sonra şehir nüfusunun 14 milyondan 55 milyona çıkacağını haber veriyor. Demek ki, önümüzdeki 30 yılda 41 milyon insan için yeni konutlar yapmak, bunlann elektrik, su, havagazı, yol gibi hizmetlerinı tamamlamak ve şehirleşmenin getirdiği yığınla ekonomik sosyal problemi çözmek gereklidir. Şehırlerde yaşayacak 41 müyon yeni insan demek, önümüzdeki 3S yılda sehirleri 3 misli büyütmek demektir. Başbakanın Kayseri'de konuştuğu 25 Kasım 1972 tarihine kadar Türkiye'de ne yapılabUmişse, sadece 30 yılda bunun 3 mislini gerçeklestirmeye mecbursunuz: Yoksa, kaybolan zaman, gelecek asnn başında, bugünkünden çok dertli bir Türkiye'nin miman olacaktır. KAYBOLAN tDEALÎZM Artık, politik ve ekonomik başansızUklan istatistiklerin aldatıcı gelişmesiyle örtmek olanağı kalmamıştır. Melen Hükümeti bu yılın bütçesinl 59 mUyarda bağlarken, ilk hükümetlerin 120130 milyon liralık bütçeleri Ue aradaki büyük faktan öğünme payı çıkarabilir mi? Çıkaramaz, zira ülke bugün, artan potansiyeline rağmen 1920'lerin Türkiye'sinden daha rahat, daha mutlu degildir. Üstelik o yıllarda bir yapabilme, kaderi değiştirme ışığı vardı Atatürk'ün yaktığı: Bugün, bir 12 Mart Muhtrrasından sonra bile hâlâ bir toprak reformunu çıkarma idealizmi yaratılamamıştır. Eonunda iyice yozlaştınlmış bir tasanya «Reform» adı takmak da kaderde vardır. NERDE 0 MUTLULUK? OKTAY AKBAL Evct Hayır Soğuk Algınlıkları ve Andız Pekmezi S on aylarda memleketimizin birçok bolgelerinde yer yer epidemik karakterde grip ve aoğuk algınlığı hastalıklan ortaya çıkmı?, baa yerlerde okullar, iş yerleri tatil edilmek zorunda kalınmıştır'. kaıt. Üzerinde Ağn dağmm göründüğü. Bir yanda da Iğdır kasabası. Ağn dağım hiç görmedim. Uzaktân bile. Hep gezmek görmek isterim ülkemi. Ağn, Bitlis, Mardin, Siirt. Nice nice yerler var bilmediğim... Ülkemin, nasıl bir insanıyım ben birçok yeri görmeden? Nasıl insanlanyız? Çekilmiş köşemize oturmuşuz. Utanıyoruıu bazen geçen bunca yılın bomboşluğuna. Mutlu olnıam dileği işte o karlı Ağrı'nuı eteklerindeki kasabadan geliyor Neden gerekli görmüş o arkadaş benim için bu dileği? Mutsuz değilim oysa. Kişi olarak belki d e en mutlu vağını jaşıyorum yaşantnnın. Ama kimi ilgilendirir bu? Kimi ilgilendirmelidir. Bireyin mutluluğu bunca mutsuzluk içinde ayıptır belki de Çirkin bir duygudur tek başına mutlu olmak. Bir haksızhktır. Bu yüzden tek tek mutlulukları gerçek mutluluk saymam ben. Yaşamdan tad almadır bir bakıma. Kendini umıtuştur. Ben toplum mutsuzluğunun etkisinden kurtaramıyorum kendimi. Kişi olarak yetmiyor «ben mutluyum, oh ne güzel» demek, diyebilmek, diyebileoek durumda olmak.. Sizi seven bir insarî, üç dört anlayan dost, okurlar, kitap okuma zamanı, yazı yazma yeteneği yetmez mi işi gücü yazmak, okumak, insanları, yaşam: sevmek olan bir kişiye? Yazdıklarım zaman zaman yer yer bir sıkıntı, bir acı, bir yaşam üzgünlüğü taşıyorsa bundan, birey mutluluğunun yetoıemesinden, hatta ağırlığını büsbütün duyurmasından. Mutlulugu bağıramamaktan, içünde kalmasından, bunca ısürap içinde birey mutluluğunun gerçek mutluluk olmaktan çıkmasından.. Iğdırlı okurum bana mutluluk dileklerini yollarken bütün toplumu da mutlu görmek özlemini belirtmek istemiştir... Bana güven, direnç, yaşamı sevme, bağlanma gücü vermek... Ta oradan Ağn eteklerinden auyurmak bana bu sesi, bu dileğL^ Seni seven var. anlayan var, yazdıklarını okuyan var, senden umut bfk!eyen var, demek için... Yurdun dört bir yanından gelen mektuplarda hep bu mutluluk özlemini buluyorum. Benim «mutluluk içinde yaşamamı» isteyen okur da bilir ki ancak bütün bireyleri mutlu, huzurlu bir toplumda bulunur gerçek mutluluk. Bur.un tersi, bencilliktir, kişisel duygulardır. Mektuplar akıyor yurdun dört bir yanından. Aydınlann ıstıraph çığlıkları. Her şeye rağmen güvenli sesler... Hepsi acı veren oiaylar, yaşantılar, sonuçlar. Hangi birini açsam bir yazı konusu var. Çoğu birbirine benziyor. Bir yanda ezenler, bir yanda ezilenler. Hele öğretmenlerin çilesi bitip tükenmek bilmiyor. tşte bir tanesi: •Yapmakta oldukları kamu hizmetini selâmetle yürütemedikleri için Bakanlık Müdürler Komisyonu kararıyle öğretnıenlikle ilgileri kesümiş» üç matematik öğreüneninin! On yü devlel parasıyle okumuşlar, Fen Fakültesini bitinnisler. Daha yaşamlarının başında koparılmışlar mesleklerinden. «Suçumuz insan olmak... Yaşamunızı insanca onurluca sürdürmek. Sevdiğimiz öğretmenliği namusluca yapmak, öğrenci ticareti yapmamak, telefonla öğrenci geçirmemek, kitap okumak, gazete okumak, sendikalı olmak, öğretmen boykotuna katılmak, eveı efendimci sepet efendimci olmamak. Böyle şeyler bizim »uçumuz. Bunlar suçsa, biz bu suçu geçmişte yaptîk, hâlâ yapıyoruz, gelecekte de yapmaya devam edeceğiz.» Gel de mutlu ol, olabilirsen. Ama bakıyorum ekmek par«larını yitiren, mesleklerini yitiren, sevinçlerini yitiren bu üç arkadaş bir tek şeyi yitirmemişler, kendilerine güveni, aydın onurunu... «Ferman Millî Eğitim Bakanlıtmın ise işsizlik bizimdir» diyebiliyorlar.. Yannımıza güven duyuyorsak böyle aydınlara sahip olduğumuz için. Karanlıkların, bu aydın gücüyle ortadan kalkacağına inandığımız için... Iğdırlı okunıma teşekkür ederim. Beni mutlu kıldı bu güzel dileğiyle. Giresunlu işsiz üç öğretmene de teşekkür borçluyum. Bende mutlu bir güven uyandırdıklan için... Böyle mutlu olacağız işte. Kişisel sevinçlerle değil, birbirimize güvenerek, aydın gücüne inanarak Yenilsek de, yenilmis, görünsek de bir gün bu karanlığın kalkacağını bilerek.. Ağn'nın o bembeyaz tepelerindekı karlar kadar ak umutlarla, mutluluklarla.. «Iİ dileğimdir.» gelen bir okur mektubu. Daha doğrusu bir Iğdır'dan yi yürekli, insancıl yazarımızın mutluluk içinde yaşaması SOĞUK ALĞINLIKLARINADA, KORUYUCU TEDBİR OLARAK ÇEŞİTLİ VİTAMİNLERE, ÖZELLİKLE C VİTAMİNİNE İHTİYAÇ VAR Bu durum, bir yanâan hastalananların tedavisi, öte yandan da soğuktan ileri gelen hastakklara karşı korujncu tedbırlerin (profilaktik) alınması hususunu ön plana çıkarmıştır. Koruyucu tedbirler arasında özellikle. vücudun soğuk algmlıklanna karşı koyma gücünü arttırmak bakımından, insanın çeşitli vitaminlere, özellikle Vitamin C'ye olan ihtiyacı ve bunun yeteri ölçüde temini konusu aktüel bir mahiyet alan; bukınmaktadır. Vitaminler, genel bir ifade ile, çok kUgük miktarlarda bütün organizmalar için luzumlu ve bu organizmalann nornîai fonksiyonları için vazgeçilmesi mtim kun olmayan bir takım organik maddeler olarak tarif edilmektedir. Genel olarak bugün vitaminlerin öneminin, protoplazma'daki fermentlerin yapımına Iştirak etmekte oldukları noktasında toplandığı kabul edilmektedir. Söz konusu «Vitamin Csnin vücuttaki spesifik fonksiyonu ise kısaca; bu vitaminin tipik bir redoxsistemi olması sebebıyle hiicre metabolizmasında hidrojeni taşıyarak vermesi. bir seri ferment'i aktif hale getirmesi, bulaşıcı hastabklara karşı tabii direnci yükseltmesi ve tozin'leri cansız, hareketsiz hale getirmesi şeklinde özetlenebilir. Yeşü bitkilerle bazı primitif organizmalar muhtaç oldukları vitaminleri kendileri meydana getirebüdikleri halde. çoğu memeli hayvanlar ve insan bunları mutlaka diger besin maddeleri ile birlikte dışarıdan almak zorunluluğunda bulunmaktadırlar. C vitaaüni yeşil bitkilerde, bunlann türlerme ve her birinin muhtelif doku ve organlarına göre, muhteva bakımından çok değişik nispetlerde bulunur. Normal bir insanm gündelik C vitamini ihUyacı ortalama 75 mg'dır. Fakat bu mik tar hastalık haUerinde süratle artabilır. İnsanlar için başlıca Ç vitamini kaynağını yeşil sebzeler, meyveler teşöl eder. Biz bu yazımızda memleketimizde Güney Anadoluda Toroslardaki çoğu dağ köylüleri ve onlara yakın kasaba ve şehir halkı tarafından sevilerek yenilen ve araştırmalanmıza göre (1), çeşitli ve özeUikle C vitamini bakımından zengin ve bölge dışında hemen hiç b,ilinmeyen enteresan bir besin maddesi ve vitamin kaynağuıdan söz edeceğiz. Prof. Dr. Muzaffer SELİK • Vitamin Bl (Tbiamih, Aneurin) Vitamin B2 (Riboüavin, Lactoflavin) Nikotinik Asit ' . Panthotenik Asit Vitamin B6 (Adermin, Pyridcnrin) • Biotin Foüc Asit MesoInosit Vitamin C (Ascorbic Asit) , Bu tespitler andız pekmezinin önemll miktarda seker ve protein muhtevasının yanında yüksek nispette suda erir vitaminlere sahip bulunduğunu göstermektedir. Alışümış besin maddelerinden bu ölçUlerde vitamin ihtiva eden pek az sebze ve meyve mevcuttur. Bu durumu ile pekmez, Toroslardaü dağ köylülerimiz İçin kış aylan zarfındaki beslenmelerinde Sadece lezzet hnlcınnınrinn bİT 670 mikrogram 19 » > 348 » » » » 808 » » 122 0,18 » » » » 0,36 46 miligram > » 68 değiçiklikten ibaret kalmamakta, ayni zamanda onların vitamin ihtiyaçlannın giderilmesinde de önemll bir rol oynamaktadır. Aynca pekmeze kendine has lezzeti veren eterik yağlann diuretik (idrar söktürücü) etkide bulunabilecekleri de imkân dısı bulunmamaktadu*. Araştırmalanmız köylülerce daha önceden hazırlanmış pekmezde yapılmış olduğundan, pek mezin gerek kaynatılması, ge rekse saklanması sırasında, Dıtiva ettiği ısı ve ısığa karşı hassas bir kısun vitaminlerin nispetlerinin düsmüs olabilecefi tabiidir. Daha iyi metodlarla ha zırlanacak ve saklanacak bir pekmezin daha yüksek nispetlerde vitaminleri ihtiva edecegl kolayca kabul edilebilir. Sözlerimizi «Juruperus drupacea» kozaklanndan hazırlanan «Andız Pekmezisnin esas itibariyle glikoz, fruktoz ve sakkaroz'dan olusan yüksek nispette seker ve aynca önemli derecede protein ihtiva etmesinin yanında, yüksek derecede Vitamin Bl, Vitamin C. Nikotinik Asit ve MesoInosit, orta derecede Vitamin B2, Panthotenik Asit ve Vitamin B6, daha az olarak da Biotin ve Folic Asit havi olduğunu ifade ve vitamin ihtiyacını tabii yoldan sağlamak lsteyertler' İçin aSğerli ve'tavsîyeye değer bir besin maddesi ve vitamin kaynağı olduğunu belirterek bitirmek istiyoruz. (1) Mnzaffer Selik Hubert Ziegler, Der Zucker , Eiweiss und Vitaminift; halt dea Beerenzapfensaftes von Juniperus drupacea Labill. «Andız Pekmezi*, Qualıtas Plant»ram et Materiae VegetmbOea, VoL XVH. No. 4, 1969. TOPLUMU KUCAKLAYAN SEVGÎ 30. yıl sonra, bugün yapılmasını başanlmasını öngördüğümüz reformların sonuçlannın çok uzağında kaldığımız haldc 200 milyarhk, 300 milyarbk bir bütçeye ulaşmamızın anlamı ne olacaktır? Türkiye'de problem, Başbakanın da tekrarladığı gibi, önümüzdeki 30 yılda 4 milyon kişiye daha konut yapmaktır, şehir kurmaktır, iş yaratmaktır, fabrikalar çahştırmaktır: Hastane, doktor, öğretmen, ilâç, et, sebze yetiştirmektir. öyleyse bize, bambaşka tipte politikacılar, yöneticiler gereklidir. Dün şöyleydi, bugün böyle diye haksız öğünmeleri elinin tersiyle iten: Ancak herkese iş, herkese ev, herkese hastane, okul, refah, mutiuluk verebildiği ölçüde konuşan, hesap veren, sorumluluklarını bilen ve toplumun bütün kesimlerini sevgiyle kucaklayan politikacılar, yöneticiler dönemi başlamalîöTır. "BaŞbaEân, sözleriyle böyle bir amacın şekillenmesine yardıra edıyor. PEKİ. SEÇİMDEN SONRAT Oysa, politik kavgalar hâlâ, seçimlere kadarkl süre İçinde reformların bir takvime bağlanarak çıkanlması etrafmda yapılryor. Sanki, seçimlerden sonrt reform yapüamaz, yapılsa da kuşa çevrilir, bir ise yaramaz gibi bir korku ile hareket ediliyor. Eğer böyle bir sonuç düsünülüyorsa ne yazık. Daha şimdiden, önümüzdeki kayboıacak zaman a döğünmemiz gerecektır. Ne 27 Mayıs, ne de lî Mart, böyle bir sonucun hazırlayıcılan degildir. DemoRrasi tecrübemiz içinde büyük bunalımlara süruklendıgımiz tarihler ve dönemler ne yazık ki, iyi yorumlanmadı. Biz ta başından beri tümüyle reformcu, ileriye götürücü, değiştiricl ve yapıcı bir parlamentonun özlemini çekiynruz Ve bu özlemle asnn sonuna doğru yeniden yola çıkma hanrlığı yapıyonız. Bücün GÜnÜDÜR Gayrimenkulün AçıkArtırma tlâru Kartal İcra Memurluğundan DOSTB No: 1969/2 T. Hadzli olup paraya çevrilmesine karar verilen Kartal, Aydınlı Köyü Kemiklidere mevkiinde kâin 26 pafta, 1943 parsel sayıh 530.00 M2. miktanndaki gayrimenkul açık arttırma suretiyle satılacaktır. GAYRtMENKin.ÜN EVSAFI: Gayrimenkul Pendik'ten Tuzla istikametine Istanbul • Ankara asfalt yolunu takiben Kemiklidere'yi geçtikten sonra Sağlam Yapı Kooperatifi evlerinin kuzeyinde kalan son binalardan toprak yola sapılarak Ankara yolundan takriben 100 metre yürüdükten sonra batı yönün° sapılarak takriben 200 metre yUrüdükten sonra Etibank'ın yüksek cereyan direklerinin geçtiği hattın altmda ve Parsan Döğmeçelik Palet Sanayü fabrikası arazisine set Ustünden bitişik halen arsa halindedir. Bilirkişi raporundaki haritada pösterildiği şekilde Etibank lehine san boyalı kısımdan irtifak hakkı tesis edilmiştir. tRTİFAK HAKLARI: Gayrimenkulde Etibank lehine İrtifak hâkkı ve elektrik hattı için istimlâk şerhi mevcuttur. İMAR DURUMU: Istanbul Belediyesi Imar ve Planlama MUdÜrlüğünden verilen 29.9.971 tariîı ve 47/487 sayıh imar durumu yazısında imar planının olmâdığı, îmar KJiun 47. maddesine tâbi olduğu, yapılacak binanın cereyan hattına en az 3.50 metre vaklaşabileceği bildirilmiştir. KIYMETt: Bilirkişi tarafından gayrimenkulün tamamına 13?50.0O (OnUçbin ikiyüz elli) lira muhammen kıymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI : 1 Satış 23.1.1973 Salı günü saat 15.30'dan 16.00*ya kadar Kartal Adliyesi îcra Dairesinde açık 'arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 75 lni ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranuı taahhüdü bâki kalmak şartiyle 2.2.1973 Cuma günü Kartal Adliyesi tcra Dairesinde saat 15^016.00 da ikinci artırmaya çıkanlacaktu:. Bu artırmada da rüçhanh alacaklüann alacağın» ve satış mas raflannı geçmesi şartiyle en çok arürana ihale olunur. 2 Artırmaya istirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin V 10'u nisbetinde pev akçesi veya bu miktar kadar milll bir » bankanın teminat mektubunu vermelerl lâzımdır. Satış pesin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü gecmemek üzere mehîl verilebllir. Dellâliye resml, ihale pulu, tapu harç ve masTaflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 ipotek sahibi alacaklüarla diğer llgililerta, (ilgililer tâbirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir), bu gayrimenkul üzeıindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan İddialarmı dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lâzımdır: aksi takdirde haklan tapu sicüi ile sabit olmadıkça paylasmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedell hemen veya verilen mühlet içmde ödenmezse îcra ve Iflâs Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. tki ihale arasındaki farktan ve *» 10 faizden alıa / ve kefillerl mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden iübaren herkesin görebilmesl için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde İsteyen alıcıya bir örneği gönderilebllir. 6 Satışa iştirak edenlerin çartnameyi görmus ve münderecatını kabul etmis sayılacaklan, başkaca bllgi almak isteyenlerin 1969/2 T. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilân olunur. 24/11/1972 a üniversite HAZIRLAMA • 6 ARAUK 2735 murat dersanesii 2 < 05*26 54 07 (Motif: 235/8484) SANAT ENSTİTÜSÜ MEZUNLAR1AJANACAKTIR Başmüdfırlügümüzde boş teknisyen ve usta tesisatçı kadrolarına teknik hizmetlerde çalıştınlmak üzere aşağıdakl niteliklen taşıyanlardan yeten kadar eleman alınacaktır. Isteklilerln dlploma, nüfuı cCzdanı aslı ve btrer fotoğraf ile 12/12/1972 günü saat 14.00'te yapılacak sınava katılmak üzere 11/12/1972 günü saat 17^0'a kadar Gayrettepe, Yıldız Posta Caddesindeki Başmüdürlüğümüz Personel Servisine müracaatlan ilân olunur. . İSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜ ARANA.N ŞARTLAR: 1 Sanat Enstıtüsü mezunu olmak. (Elektrik, Elektronlk, Radyo, Motor, Tesviye, Marangoz, Yapı) 2 1 8 yaşindan küçük, 35 yaşından büyük olmamak. (Usta tesisatçı kedroianna tayın edileceklerın 3 yaşından büU yük olmaması gerekır ) 3 Askerliğini yapmış olmak. (Basın: 24429/8491) Bu maddenin adı mahallî halk tarafından elde edildiği «Andız» agacına izafetle verilmiş olan «Andız Pekmezi»dir. Bu pekmez, esas yayılısını Güney Ana doluda Toros dağlarında yapar ve kısmen de Batı Suriye ve Makedonya'da bulunan, llmi adı Junipertıs drupacea ve mahallî adı «Andız» olan, bir Ardıç türünün olgun kozalaklarındar kaynatmak suretlyle özel olarak ve bilimden hazırlanan bir nevi şurup ve teknolojiye sinemadan marmelât'a benzeyen tatlı bir 3Oİifikaya kadar herşe> maddedir. Bu pekmez kırmızımtrak kahverengi, koyuca bir kıDEVİR BU OEVRİN DERGİSİ vamı haiz, kendine has lezzette ve aromatik bir kokuya sahip (Yeni Ajans: 3662/8476) olup. genellikle sebze ve meyve•••••••»»•»»+•••••••• nin kıt olduğu kış aylannda J OUK1UK bölge halkı tarafından seviîerek yenir ve bu civar halkının mühim bir besin maddesini teşkil Opr Orolog eder. SıraselvtleT «98 Tetf: 44 37 44 Andız pekmezi tarafımızdan . A K S I M şeker. protein muhtevası ve su •Eceviri28yH sonra ziyoret •âtaHJrtCün CHP'si nasıl Eceviî'in CHP'si oldu •Eceylt gör&şlerinive CHP'niı îelseîesini anlotıyor İftiharla taşıyacağınız bir dolma kalem Parker 45 dolma kalemini süsleyen "ok'"lu çengel * Parker markasının timsalidir. Parker 45 kalemterinde, markasına has kaliie, zerafet ve sağlamlığı muhakkak takdir edeceksiniz. * TescO «dllmljtlt. Çeiik uçlu TL. 52 Altın uçlu TL 75 PARKER 45 (îlâncılık: 9488/8480; t Süreyya ATAMAL i da erir vitaminler yönünden araştırılmıs ve asagıdaki nispetler tespit olunmuştur: Şeker •,. 37; Protein 43.2 mg/ ml. 100 gr. pekmez başına fhtiva ettiği vitamin miktarları ise şu tabloda görüldüğU gibidir: • • • • • • • •» • » • • • • • • • »• • TABİB] HEDEF : DEV BİR DENİZ GÜCÜ TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞINIZ YARDIMLARLA BU HEO&l 5 ULAŞABİLİRİZ. Orhan TÜZÜN Saat: 13J3O 1930 Samatya Cad N o 400 Tel: a » S ! (Basın • 7631) 848S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear