26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHÜRÎYET 31 1972 ir süre önce bundan böyle uzman olacak hekimlerin, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının göstereceği yer ve hlzmetlerde bir yıl süre ile çalışmasını zorunlu kılan kanun tasansından söz edilmisti. Üç yıl önce hazırlanan ve tilkemizin mahrumiyet bölgelerindeki yataklı sağlık kuruluşlarına uzman hekim sağlamak amacını gütttiğü belirtilen bu tasanmn gerekçesinde, «uzman hekim bulunmayan ' yataklı tedavl kurumlanmn, Devlet Hazinestne ölü bir yatınm olarak külfet yiiklediği» flstünde durulmakta ve «uzmanlarını tamamlayan hekimlerin, sağlık hizmetlerinin genel dengesi yönünden ger.ekli olan yerleri seçmeyişlerinden» yakınılmaktaydı. Ayrıca dengeyi sağlamak için, uzmanlık belgesinin tescilinden sonraki iki ay içinde mecburi hizmet yapmak üzere, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına müracaat etmeyen veya tâyin edildikJerl yer ve hizmetlere gitmeyenlerden, asistanlık süresinoe aldıklan maaş, Ucret ve tazminatlann faiziyle geri almacağı, beş yıl süre ile kamu sektöründe herhangi bir göreve atanamayacakları da belirtilmekteydl. * B Olaylar ve görüşler Mecburi Hizmet ve Hekimler Prof. Dr. Rahmi DİRİCAN ATATÜRK ÜNİVERSÎTESt TIP FAK. TOPLUM HEKÎMLİĞ1 BÖLÜM BŞK. • Hekimsiz sağlık kuruluşlan Devlet hazinesine külfet oluyor da öğretmensiz ortaokul ve liseler külfet olmuyor mu? 0 Mühendis denetiminden yoksun olarak inşa edildiği için, kısa sürede işe yaramaz hale gelen ya da en bafif bir depremde vıkılan resmi binalarm hazineye verdiği zarar daha mı azdır? • Altyapi kuruluşlannın bıl enüz denge11 olarak gerçekleşmediği bir ülkede. dengell bir personel dağtlımmın sadece kanunlan zorlamakla mümkün olacagına saniimî olarak inanümakta mıdır? Kamu hizmetlerinl ülke düzeyine dengeli bir şekilde dağıtmak devletin görevidir. Modern yönetim, bu işin nasıl yapılacağını belirtmiştir. Gerçekçi bir ücret ve adaletli bir tayin ve nakiJ politikası bu tür yönetimin temel ilkelerindendir. tyi bir plânlamayı ve yan etkilerden uzak, dikkatli bir çalışmayı gerekli kıldığı için uygulanması güç olan bu temel ilkelerin mutlaka başanlı sonuçlar verdigi diğer ülkelerdeki uygulamalardan bilinmektedir. tsteksiz çalışmaya ve çeşitli haksızlıklara yol açtığı için, modern yönetim, mecburi hizmete itibar etmez. Üstelik, uzun sürede. olumsuz sonuç almaktan kaçtnılamaz. Daha önceki yıllarda mecburi hizmet uygulamalan ülkemizde de ele alınmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra, 8 Kasım 1923' te çıkanlan 369 sayılı «Etibbanın Hizmeti Meo buriyesi Hakkında Kanun», 9 Haziran 1932"de 2000 sayılı kanunla kaldınlmıştır, Çünkü bekleneni verememiştir. Neden sadece hekimler? Eğer bu tasan • kanunlaşırsa, kısa bir süre sonra pratisyen hekimler için de buna benzer bir kanuriun çıkarılacsğını beklemek gerekir. Böylece yüksek öğrenim görmüş serbest meslek mensuplan arasmda sadece hekimler, kamın zoruyla ülkenin mahrumiyet böîgelerinde çalıstınlacaklardır. Böyle bir hıtum karşısında. aşağıdaki sorulara nasıl cevap verileceğini merak etmekteyiz: • Kamu htemetlerinin genel dengesi yönünden gerekli olan yerleri seçmeyenler sadece hekimler midir? • Mahrumiyet bölgererinde hekime ihtiyaç var da diş hekimi, mühendis, veteriner, eczacı, öğretmen... vb. ihtiyaç yok mudur? Bakanlığın asıl görevi Gerçekleri dlle getirmek gerekirse, Sağlık Bakanhğı görevini unutmuş gibi göriinmektedir. 3017 sayılı kanunun birinci maddestnde Sağlık Bakanlığının görevleri şöyle belirtilmiştir: «MemIeketin sağlık koşullannı düzeltmek ve ulusun kişisel ve sosyal sağlığına zarar veren etkenlerle savaşmak ve gelecek nesillerin sağlıklı olarak yetişmesini sağlamak ve halka tıbbî bakım ve sosyal yardım ulaştırmak». Yani kısaca k * ruyucu hekirrîlik ve halk sağlığı hizmetlerine ağırlık vermek. Sbrumluluğu bu şekilde tanımlanan bir Bakanlığın, ihtiyaç duyacağı personel arasmda uzman hekimlerin yeri pek smırlıdır ve aneafc halka tıbbl yardım ulaştırmak için uzman hekimlerden yararlanması düşünülebilir. Ne var ki uzun yıllardan beri asıl görevini «Halka tıbbl bakım ve sosyal yardım ulaştırmak» olarak kabul eden, daha önemli, ama başan sağlanması daha,güç olan diğer görevlerinl yeterince benimsemeyen bir Bakanlık ve ba görevlerin benünsenmesi gereğine inanmamış bir ülke için en önemli sorun, pek tabil ki uzman hekim yokluğu olacaktır. Üstelik, ülkenin sağlık koşullarının düzeltilmesi için yeterli çaba barcanmadığından halkın tıbbl bakım isteği her geçeh giin daha da Brtmaktadır. Sağlık Bakanlığının pratisyen hekim ihtiyacı ve kadro açığı daha fazla olduğu halde, uzman hekim ihtiyacını gidermeye çalı.şnıasının temel nedeni, toplumun gerçek sağlık İhtiyacını değil, farkına vanlan belirli bir talebini karşılamaya çalışmak gibj kısır bir görev anlayışiyle ilgilidir. Bu tür bir anlayışın 'kısır tedbirlere başvurması olağandır. TUrk hekimi. halkına hizmet etmekten, mahrumiyet bölgelerinde çaiışmaktan ancak zevk alır. Uzun vıllar, kanuni zorunluk olmadığı halde, bu şekilde çalışmıştır da. Ne var ki, Sağlık Bakanhğı ne görev verinin ve vapılan hizmetin şeklıne göre gerçekçi bir farklı ödeme sisteml geliştirebilmiş, ne de mahrumiyet bölgelerinde çalışanlara tayin ve nakillerde ya da ihtisasa girişte öncetik tanımıştır. Merkezi örgütte prensiplerin degil yan etkilerin hâkim olduğunu, Tabibler Birliğinin güçsüz!üğünü gören hekimler, kişisel varlıklarım ve aile sorumluluklarını verine getirmek için belirli merkezlerde toplanmışlardır. Bize öyle geliyor kj, Sağlık Bakanlığı bugünkü anlayışından kurtulmadıkça hangi kanun çıkarsa çıksın, kısa bir süre sonra durum daha da karmaşık hale gelecektir. Çözüm yolu. modern yöneMm llkelerinl benimsemek ve lyl bir şekilde uygulamakla mümkündür. Salçah Lâflar S ÜYGARLIK OKTAY AKBAL ,Eyetv iHâyir HACETTEPE'DE BİR ÇÖKÜNTÜ nkara'da bir Hacettepe var, • bilirsiniz. Bir zamanlar ağaçIı bir yerdi iyl kötü, halk, orasını park yapmıştı, gölgelenir, oturur, kendınce vakit geçirirdl. Kenfin sıkıntılı apartman yaşamından, yoksunluk dolu gecekondu yaşamından bir kaçış yeriydi. Bugün o tepe yöresi yüce yüce beton yığınlarıyle doludur. Orası bir üniverslte olmuşrtur. Â kuyun önee. Kızmadan, sinirlenmeden okuyun: «Hasan Âli ve Baba Torlguç devirlerinin Hasan oğlanvari Köy Enstitülerinden yetişme, müseceel birtakım devşîrmelerin eline vatan evlâtlannın teslim ed"51mesi. "ne okutuyorlar, ne öğretiyorlar, nasıl zehirliyorlar?" meşgul olmak kimsenin aklına gelmemesi. Işte bugünün anarşistleri yüzde doksanı ile onların esert değil mi?» O İYİ VE GÜZEL ŞEYLERİ YIKMA; ÖRTADAN KALDIRMA ALIŞKANLIĞIMIZ, DOĞULULUĞUMUZUN. EN BELİRGİN ÖZELLİĞİDİR: BİN BİR EMEKLE ÇIKARDIĞIMIZ GÜZEL' İŞİ, ÇOĞA KALMAZ, HEMEN YERLE BİR EDERİZ törün çabasıyle gerçekleşiyordu. Yukardan beri belirtmeye çalıştığım gibi, bu güzel gırişım, olumlu verilere de ulaşmıştı. Acı son îyi ve güzeli yıkma, ortadan kaldırma huyumuz, bugün bu olumlu çabanın da canına okumustur: Hacettepe Ünlversjtesl «Temel Türkçe» dersini kaldırmış, bı» dersj okutan çoğu genç, etkinlik dolu, Atatürk devrimcisl pğretim ğörevlilerlni de, işsiz bırakmıştır Kiro bilir hangi eller hazırlamıstır bunu? önce Osmanlıcaya dönüş d'enenmiş, bu derslerin ereği kökunden geriye döndürülmeye çalışılmıştır. Nasıl arlamazlar Osmanlıcanın öldüîflnC, Osmanlıca cağı düşün cesinin geçersiz olduğunu? Irmagı tersirm akıtmak, boşuna çabarfır: Irmak hej) yeni sularla beslenir. coğalır ve akar bildiğince. Bugün Hacettepe'de yenilmis görunse de. Atatürkçülük. Atatürkcü düşünce, Atatürk'ün dil devrimi venl sularla be«lerjen bir ırmak gibidîr, akar kendr volunca. îvi ve güzel şeyleri yıkma, ortadan kaldırma alışkanlıgımız, Dogululuğumuzun • en belirgin 8zel»5idir: Çalışıp çabalayıp, bin bir emekle güzel bir i? mi çıkardık, çoğa kalmaz yerle bir etmemiz onu. Acı olan da budur. Daha acı olarrsa, iyi ve güzelt, yaparim yıkmasıdır: Böyle bir örnektir Hacettepe örnegi. Biliyorum, kızdınız. Hattâ bir tiksinti duydunuz. ÇüTikü anladınız bu sözlerin arkasındaki kötü niyeti, gizli hesabı. Köy Enstitülerıni kapattıran zihniyeti. Türk köylerine aydınlık götürmek, Türk insanını binlerce yıllık karanhktan kurtarmak istiyen bir eğitim anlayışl birkaç yıl içinde binlerce ülkücü ögretmen yetistirmisti. Anadolu İçlerine Atatürk devrimlerinin ilkelerini yayan, bu ükeleri uygulamaya çahşan bu öğretmenler, kafalan sisli. paslı, daha d'oğrusu özel çıkarlarını yurt çıkarlanmn üstünde tutan insanların düşmanlıklarını çektiler üzerlerine. Anadolu uyanmıştı. Anadolu ilk gerçek aydınlarım yetistirmisti. Anadolu gençleri bilinçleniyordu. Çevrelerine iyl nedir. kötü nedir, öğretiyordu. Bağnaz kafalar, çıkarcl kafalar. Türk halkının uyanmasını istemeyen güçler işbirligi yaptılar. tftiralar. yalanlar, lekelemeler birbirini izledi. Sonunda Köy Enstitüleri kapatıldı. Ama binlerce öğretmen bu okullard'an çıkmıştı. Hepsi köy davasına gönülden bağlıydı. Türkiye'nln kalkınmasının önce köyden başlayacagına lnanıyordu. Korkuyla, çıkarla, şununla bununla yslundan dönmeyecek kadar inançlıydı. Her seyin başında da Atatürk'ün baslattığı, hızla yürüttüğü, fakat yanda bıraktıği bir uygarlık devrimini sonuçlandırmak, bajanyla bitirmek ülkü^ünü taşıyorlarch içlerinde... Yüzlerce yıldır susmus,' ğusfurulmuş Türk köyhısü Isbasma gelecekM »bir gün. Köyden çıkacak aydınlar, yöneticiler, bilginler, yazarlar, sanatçılar, düsünürler Türkiye'yi Atatürk'ün özlediği devrlmd, uygar, çağdaş bir düzeve getireceklerdi. O binlerce öğretmen, bu inançla, bu güvenle çalısıvorlardı. Çıkarlan bozulan, umutlarına kar yağan. köy çocuklanntn karşılarına bilinçli birer aydın olarak çıkmalarına sinirlenen, krzan, köpüren kişilerin düşmanlığım üzerlerine çekerek... [ Tek tek direndiler. Yenik öMştüler zaman zaman. feozguna ueramadılar ama... Bir davanın erleriydiler. Atatürk'ün •Köylü. efendimizdir» sözünün ne demek olduBunu bilen. anlayan birer aydındılar. Türkiye nüfusunun dörtte üçü köylüydü en azmdan. övleyse köy sorunlarl her işin önündeydi, başmdaydı. Kim ne der^e desin. ne yaparsan vapsın!.. Bfr gün gelecek Atatürk'ün çizdigl yola dönülecektl. Ne denli yozlastınlsa, saptırılsa, ters anlamlar verilmek istense de. Atatürkçülük erpeç eeemen olacaktı gerçek anlamıyla . Onu en iyi anlayanlar. savunanlar da kövlerden almıp öâTenim olanaklarına kavuşturulmuş. o köylere görevli olarak gönderilmiş köylü öğretmenler, köylü aydınlarö*ı elbet. Eztlmiyeceklerdi, yenilmiyeceklerdi. onun bunun gürültüsünden sinmeveceklerdi. Karşıdevrimcilik her zaman syaklanabilirdi. Gücürü gö«tereb!Hrdi. Ama devrimci ögretmenler, özellikle okuma,' ögrenme, aydmlanma olanağı bulmuş köy çocuklan, köylü öğretmenler gerili^in tuzaklarına düsmeyeceklerdl. Hepimiz gcrdük bunu. Köy Enstitülerinden çıkmış aydınların büyük çoğunluğu devrim ülküsüne baŞlı kaldi. Atatürk devriminin birer neferi oldlı. çağda« kültürün gereklerine uy , mayı bas görev savdı. yılmadı, yıldınlamadı. Her şeye karşi koydu. Koyuyor. Koyacak da... Her zaman tutucu, karsıdevrimci iktidarlann övgücüsü olmus bir gazeteci tutmu? «Hasan oğlanvari» diye sözcüklerl bozarak çirkin lekelemelere kalkışmış. «birtakım müseceel devşirmeler» ö*emiş. «anarsistlerin yüzde doksanı onlann eseridir» diye kesip atmış! Böyle sözler vız gelir onlara! Yalan, lftira, kara çalma bir gün. bes gün. hadi hadi birl^aç ay gerçekleri unutturur. Ama bir temele. bir gerçeğe davanmavan her söz, söyleyeni. yazanı vurur gerl dönüp gelerek... Yere «erer o iftiracıyı, o jurnalcıyı... Devşirmeler!.. Evet. HasanÂH Yücel'in Türkiye'v* en başanlı, en kalıcı hlzmetler, japıtlar kazardıran Eğitim Bakanhğı yıllannda köylerden seçildi o öğretmenler. Yücel'in öncüleri gezerek köyleri, tek tek seçtüer o gençleri. Onlara eğitim görmek, dünyayı tanımak. bilime yaklaşmak, Atatürk devrbni nedir bilmek olanağı tanındl öğretmen oldular. Binlerce öğrencl yetiştirdiler daha sonra... O «devşirme» lerle bir gün Türkiye gurur duyacak. Onların aydınlattığı köyler. Onların yazdıklan yapıtlarla Anadolu yaşamının gerçeğini duyacak yığınlar. O devrim öncülerinin yaktığı kültür, uygarhk ışığı büyüyecek büyüyecek, bir gün bu yurdu bütün karanlıklardan, bütün geriliklerden kurtaracak. Hacettepe'nin yeşilliğinin ortadan kalkışın'a ağıt yakmak değil dileğim. Orasını. bir hastaneden bir üniversiteye çevirmedeki ojumlu çabayı, büyuk başarıyı da yadsıyacak değilim: Ulkemizin bilim ve kültür ya?amına büyük bir katkıdır Hacettepe Üniversitesi.. Bilim ve kültürün "üniversite duvarlan arasından çıkması, yıgmlara yararlı olması çabasın] gös^eren nice nice kişiler var catısı altmda. Ozgür düşünce. özgür bir bilimcilik, araştıncılık; özgür tartısma artamı, bir vakltler bu üniversitenin özellikleri arasındaydı. Atatürk devrimciliğinin kılavuzluğunda, TSrk topjumunun cağdaş uygaçlık düzeyine ulasma istejğkıde, Hacettepe Üniversîtesi, iıstfine düşeri görevî geTeğince yerine getiriyonfu. Alın okuyun Haçettepeli bilimcilerin yapıtlarını, Türk bîlimine, Türk kültürürfe, Türk düşüncesine olan katkılarını daha yakından görecek, bu söyfediklerime siz de katılacaksınız: Bilimin her alanında, Türk yeniden8oğuşuna (rönesansjna) katkıda bıilunfnâ çabaları gözle görülecek durumdadır. örneğin. kültür konusuna eğilen bir Bftzkurt Güvenç, toplum değişmesine eğilen bir Emre Kongar. aydı'nlarca ilgi görmektedir. Öz Türkçe ile kurulacak bir bilim diline olan çabalan, Haçettepeli birçok bilimerini saygıyle andınyor bize. Ali Püsküllüoğlu . ma becerisi gelişrrjiş denebiltceklerse ",'039'dur. Demek ki, üniversite giris sınavını kazanmış ve herhangi bir *fafcülteye yazılmış öğrencilerin %61'i, bu başarılanna karşın. kendilerine verilen bir konuyu doğru dfirCst yazabilme yeteneğinden«yoksundur. Andığınvız bu araştırma,. birkaç yıl önce Hacettepe Üniversitesi'nde yapılmıştır. Liselerimizdeki Türkçe ve edeoiyat ders lerinrfeki tutum değiş'mediğl İçin, böyle bir araştırm» bugün de yapılsa. sonucun daha iç açıcı. olacağinı ummuyorum. " tşte, Hacettepe ün'lversltesi, liselerdeki Türkçe öğretiminin yetersizliğini görmüş, kapılarını ' açtıŞı ögrencileri bu konuda yetistirmeyi üstlenmiştir: Dört yıl önce, Temel Bilimler Yüksek Okulu'nun ' Türkçe bölümünü kurarak. üniver,£iteye ayak basan bütün Sgrencilere «Temel Törkçe» dersini okutmuştur. Dersin eregi. okuduğunu anlayan, anladığını sözle, yazı'yle fefkili bir biçimde anlatabilen. ana diü biliffci saglam ösrerriler vetistirmeye vönelmi<!tir. Bu nitsligi .tasıyan öSrencinin. üniverpife öÇreniminfie hasarılı olacafi açıktır Nitekim, Hpcettene Üniv^rsitesi'nin hu alandaki rlörf vıllık uvgulama"!i.1bı>nu gri"; tPrmi'tir: «Teme\ Türkçe» dersinden geçen ö?renci]erin öt^ki büfün derslerindVki basan oranlan da vük'ek olmustur* Ana dili bilincf edinme. okuduğunu anlama. anladıgını sözle. yaziyle etkili bir bicimde anlatma, dilbilgisi kuraHarını öğrenme ve uygulavabi'me. vazım (imlâl \'f noktalama bilgilerini edinme vanında. bu derslerdp öerenciler, çaedas Türk ve d"ınva vazınıyte (edebivatıvle) âe begenive davanan iliskiler kurmu=la'rdır Secilen. okutulan metinler. Atatürkcü bir dün : ya trörüsüyle uvgar bir vurttaş vefistirimini amaclavan. kisir.in düsünce çevrenini (ufkunu) eenisleten parcalardı. Avnca. bu metinler islenirken Atatürk'ün dil devriminin. Türk riilinin bugünkü e'vrpsindeki y&ri de. daha bir sağlamlıklâ ' ortaya çıkıyordu. ' a u politika denen nesne, herhalde dünyanın hiçbir yerinde bizim memlekette olduğu kadar ciddiyetini kaybetmemiştir. Bir bayram sahrrcağı ki, koca koca adamlar: Af, af, af... diye bir ileri bir geri kolan yurmaktan fcaşlan dönmüştür. Şımankhğın, miyopluğun, bencilliğin o derekesine düşmüşüz ki, yuvarlak masalann etrafında toplamp t • ' • Temmuzda mı, Ağustosta mı. Eylülde mi?... Diye takvim yapraklarının iskambü kâğıtlannda menfaatlerimizin kumannı oynayıp, memleketin gelecek'lerine rest çekiyoruz.' Bu konu artık ciddiyetini kaybetmiştir. Zaten ciddiyetini kaybetmemiş ne var etrafımızda? En iyisı bu havaya uymak... Dün gazete verine bir iki magazin dergisi okudum. Bir tanesinde amerikanvari vecizeler vardı. Meselâ.: Polisler, ebemkuşağı gibidirler. Çünkü daima fırtına. dan sonra ortaya çıkarlar. Leylek daima tek ayak üstünde durur. Çünkü iki ayağını kaldırırsa diişer. Dişçiler çiftçilere benzerler. Çünkü onlar gibi kök sökerler. Bu çeşit paradokşlar fidetâ zihin jimnastiği oluyor. Hazır okumaya başlamışken çoğaltmak hevesine düştüm. Eğlenceli bir çalışma oluyor. Işte birkaçı : Müfrit afçılar dokuz rakamı gibidir, kuyruğunu kaldırdınız mı sıfır olur. Politikacı tartışmaya girişince, ortalık aydınlanmaz, kızışır. fkti'dardaki poliHkacrmn aklı, bozuk paraşüt glbidlr; düşerken açılmaz. Eğer herkes 'yalnız kendi kapısmm Onünü süpürseydl çehrkı mevdanlan pis kalacaktı. Gençlere Pitagor teoremiyle flört etmesinl ötretmeden derslerden hiçbir zaman tem randıman alınamıyacaktır. 1471er, 55ner. 69nar, 141er v.b... işte son yıllarda hem en çok alkışlanan. hem en çok yuhalanan numaralanmız. Otobüs biletçisi : «însanlar iki sınıftır» demiş, «biletlni almıs olanlar. biletini almamıs olanlar.» Kendisini Sezar. Hitler. Napolyon sanan lnsanlar vardır. Bunlara deli deriz. Çünkü Sezar. Hitler ve Napolyon deli idiler. ' Kapalı yerde şapkasını çıkarmıyan adamın. odantn tavanma itimadı yok demektir. Bazı lnsanlann şapkalan kafalanna mecmırl inis yapmıs uçaklar gibidir. Takma dişierle memmı meyvayi ısırmanın günahı bir parça da o disleri yapan dişçiye alttir. Durmadan günah dinliyen papaz kendisini melek zanneder. Hayat, üzerinde tecrübe plâkası asılı bir otobüstür. Sizi ezmemesine dikkat ediniz. Bu konuyu bizim değil, fakat bu işin bUyük üstadı Bernard Shaw"un bir Iâfı ile kapıyalım : Dünvanın en namuslu tnsanlan terzilerdir.' Çünkfl yenl bir elbise yaptırmak lstediniz mi tekrar ölçünüzü alırlar. 22/MAYIS/1962 ancak Türkçe olmasıyle Türk toplumunun çağdaş uygarlık içinde yerini alabileceğini .sezen kisilerdi. Üniversîtedeki öğretim dilinin açık, anlaşılrr bir Türkçe olmasıyle, başan oranınm yükseleceğini kayrayan kişilerdi. Bunların b«şmda ilniversitenîn rektörü geliyordu; o, Atatürk'ün dil devriminin yanında olduğunu söylüyordu, o denli ki, elinde olsa adını bile Türkçeleştirecekti. Bir akadetnik toplantıda konuşurken ağzındajı çıkan «alternatif» sözcüğünü geri aîıyor, o ğüne değin pek az lcişinin kullandığı «Seçenek» sözcüğünü yeğliyordu. Atatürk'ün dil devriminin, Atatürk devriminin yanında olraak! Güzel bir şey bu. Üniversiteye adımınt atan ögrenciye ana dlli bilincini verme düşünctsi. bu önemli girişim, güzel bir sey! Bu da, sayın •rek ıOkuyucu Mektupları TRT GENEL MÜDÜRÜ1SE AÇIK MEKTUP Sayın Generalim, «Atatürk ve eğitimı konusunda birTcaç kotl» ferans vermek üzere Atatürk Eğitim Klübü taıafından Izmir'e çağrılmıştun. 4 günkü konferanslarandan sonra, kurtuluşunun'M. yü dönümünde ora Radyosunun yayınlarını dinİemek/onlardan yararlanmak için Izmir'de kaldım Rad Nasıl karsılayacağımzı bilemed' yodan 15 Mayıs 1919 ve 9 Eylül 1922 eünlerinin Izmir'ini, ordu ğirn bu durumu size açıklamakmuzun Izmir'e girisini, o günle tan kendimi alamadım. rin heyecanlarını. görünümle'rini. tzmir Radyomuzun gelecek 9 sahnelerini, Gazi Mustafa Kemal' Eylüllerde o günlerin niteliklerim orada karşılanışını. o günlerle n e özgü programlarla, çevresinl ilgili. o günlerir> önemini belirten aydmlatıp bilinçlendirilmesin) di söylevlerini,' demeçlerini. o kur ler, Size saygılar sunarım. M. Bauf tNAN tulusun. o günün tarihimizdeki Ankara yerini. dönüm noktasını ve dünya ölçüsündeki etkisini. kurtulu?un başanlmasındaki agır koşullan, dünyadaki vankılannı. Başkomutanın, komutan, subay ve erlerin olağan üstü, insan üstü de ğerlerini .... ve b. sabahtan akşama dek dinleyecegimizi ummuştum. Umut kınklıgına uğradım. Izmir Radyosu herhangi eün lerin birinden ayıri edilmeyecek bir kavravışla yavm yaptı Saat 9.00'dan sonraki 1.5 saatı. o günden habersizmiş gibi. seviyesiz .^ # fıkralar. gelişi eüzel sarkılar. mü QeÇllm\XOT zik doldurdu Tören drcındaki sa ™ " atlarda Radvoyıı her açtıkça. o Bâkırköv'ün vıllardan beri dtf, günün öze'lrgi ile ileili hiç bir zenlenemeyen Şükran Çiftliğ] So. yayına raslamadık Bütün basın. kaSı son yağmurlarla yine gecilher gazete cok finem Ve yer ver rnea bir hal almi«:fir Asfaltl.inmişti o eüne. tzmir'in kurtulusu mivan bölümlerde acılan koca • nu, milletçe yıllar süren o özlehem ta<=ıtlar hem derrri. otıu sağlavan ruhu. lekâvı, Icin nfMİV tehlikp ra • ülkuyü. coskuyı». kshramanlıgı. F»n t Gazi Mustafa* Kema! Psrça'vı. !(i*iirür> ^nllardır Türk Ordusunu. halkırmzm ve 'çalan bu rtorrtimı^ı artık halletîfenolieimizin. çocuklanmızın ruh mesinr beklivonız lanna akıtmak İCITV tzmir'de bun .• "nsnfi TURCAN dan. kurtulusun 50 vıl dSrriimün den daha önemTi .nasıl. bir fırsat \/cifOm olabilirdi? sorusuvla acınmamak Vcrtîlll , .yanmamak elde mi? BAYRAM GAZETESI öntimüzdeki Şeker Bayrammın 2 ve 3 üncü günlerine rastlayan 9 ve'10 Kasım. 1972 günleHnde tstanbul'da gazeteler çıkmaj'acak. yslnız^Gâzeteciler Cemiyetinın «Bayram Gazetes» yaymlanacaktır. Yuı<lun, her'köşesine gönderilecek olan «Bayram 'bayram gbnlerinde .okuyacağınız ve Uân vereceğiniz tedir. Bilgi için müracaat: Gazetecıler • • tstanbul: Telefon: 22 12 22 Gazetesl» tek gazeCemlyea 22 54 08 Bakırköy Olumlu bir davranış Bilir mısıniz kl, Türkiye'de öğrencilerine, öğrenim âlanı ne olursa olsun. «Temel Türkçe» dersi okutan ilk üniversite. Hacettepe'dir? Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bile, böyle bir dersi. ondan görerek okutmaya başlamıstır. (Cumhurıyet: 7831) • Lise öğrenimini bitirip üniversite kapısına dikilen genç, ana dilini biliyor mu acaba? Yazık ki, bu sorunun karşıhğı olumlu değil: Araçtırmalar, bu konuda birtakım acı gerçekleri ortaya koymuştur Üniversite giriş sınavını kazanamayanları bir yana koyalım. bu stnavı kazananlar arasında. okuduğu, Türkçe bir rnetni anlama oranı ancak •iÇO'tır. Demek ki. 100 öğrencinin 4O'ı, llse düzevinde bir metni anlama yeten^ğind'en voksundur. Peki, İbu öğrenci üniv'ersite derslerini nasıl özümseyebilecek tir? Üstelik. okuduğunu anlama da yeterli değildir; kişi, onu eleştirebilmeli, değerlendirebilmelldir: Araştırma. öğrencilerin O 'o60'ının bu nitelikten yoksun . olduğunu ortaya koymuştur. Okuduğu metindeki sözcükler ve «Temel Türkçe» derslerinin kavramlar arasındaki % 'iJiskileri konmasıyl'e Hacettepe Üniversideğerlendîrebilenlerse %61'dir. tesi'nde, Türkçeye dayanan bir Dilbilgisi kurallarını bilen ve bilim dilinin gerekliliğini anlabunları uygularoa yefeneği olanyan bilimerleri çoğaldı. Bunlar, lar °.'o46'yı zor bulmaktadır. Yadil ile düşünce arasmdaki bağı zım (imlâ) kurallarını bilen, yaz anlayan, bilim ve kültür dilinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyır ve Hidrografi Daire Başkanlığindan bildirilmiştir. DENtZCİLERE VE HAVACILARA 110 SAYILI BtLDtRt 1 ile 3 Kasım 1972 tanhleri arasmda. saat 09.00"dan 17.00'ye kadar asağıdaki noktaları birlestiren saha tçınde seyretme, demirleme. avlanma ve bu sahanın 6.000 metreye ^adar olan yüksekliği. can ve mal emniyeti bakımmdan tehlikelidir. KARADENtZ StLE AÇIKLARI * » • ' # incl nokta : E5832 No. lu Şile fenertnden 268 derec« ve . ?.8 Mil mesafede * Enlemı 41 derece 10 «aölca Kuzey • \ " ' ^ Boylamı 29 derece 32 dakika Doğu • . •' nci nokta : Enlemi 41 derece 19 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 32 dakika Dbgu üncü nokta r EnlemJ 41 derece 19 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 45 dakika Doğu « üncü nokta : Enlemi 41 derece 09 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 45 dakika Doğu DENtZCÎLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DÜYUKULCR. (Basın: 22968/7825) 1 Temel Türkçe'nir? basarısı 2 S 4 Türk Eğitim Vakfı ( Mcclisimebusan Cad. 81. Kat 2 Fındıklı) Köy isleri Bakanlığı Toprakso Makina İkmal Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünden 1 Köy tşleri Bakanlığt TOPRAKSO taşra teşküâtı tşletme Müdürlüğü İhtiyacı İçin aşa1 ğıda cins ve miktan yazılı Seyyar Çeküebilir tip Hava Kompresörü ve yedekleri •satın almacaktır. 2 Hava kompresörü ve yedeklerinin muhammen bedell ve geçid temlnatı ülzalanrjda gösterümiştir. , ,* • 3 Bu lşe ait ldarl ve teknik şartnameler MUdürlUğümüzden fP.K. 19) Dışkapı Ankara, (Keciören yolu tizerf Ziral Donatım Gnl Müd. fcarşısı) mesal saatlert tçinde temiD edilebilir. 4 Hava kompresörti ve yedeklen eksiltmesl cetvelde belirtilen gün ve saatte Müdürlüğtimüz binasmda toplanacak komisyonds vapıla"aktır. 5 Eksiltmeye girmelt lsteyenlerin 2490 sayılı Kanunun 2. 3. ve 32 maddelerinde vazıh şartlar dahilinde hazirlayacaklan vesikalarla birlikte kapalı zarflannı en geç eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde Komisvon Başkanlıgma venneleri. 6 Postada vâld gecikmelerin kabul edilmiyeceği flân olunur. Sıra Ne: CSnsl ' Miktan 1 Seyyar çekilebilir tip X. adet Hava kompresörti yedekleri. Mnhamraen BedeU 105.765. Mnvakkat Teminatı 6.540. Eksiltme Tarih, saat 3.11.1973 Cuma Saat ÇELENK BAGIŞLARINIZ İÇİN EMRİNİZDEDİR Telefon: 49 76 29 49 80 10 49 80 11 (Cumiıurıyet: 7biU) 13/9/1072 tamhli *a?eteni?de Savırı Vecdı Kızlldemır'ın BC'G asısı kan kanserını önlüvoı va.. '* zısını görevini vapmıs ır«anlanrı ıç huzuru ile okudum Ancak lH'H/1972 tanh ve 14280 numaralı Resmî CJa/etpnin Sağlnfc ve Sosval Yarffım Bakanlığı »a/mlna' oVleneöl faşlında BCG Kampanvasının ve Verem EsM bir seker hastasıvım ve Savası l)ı«pan=erlerinin ısroine ensülinle tedavı oluyorum. ya ra«tlavamadım. şamam IÇID çereklı olan bu llâ Ha[en Pürkjye'nin Dogu Böicm flyat] devalüasyonaan ewel Se«ını1p cali«'ı?)m hildıSim BCG S T.L idl. s»nra 9.60 TL oldu fcampan.va pprsoneli calışmıyor vö ikJ gün evvel aldığımda fıya mu vok«a baska nır kanaldao tın 11ÎB0 TL. olduğunu göriince mı van öieme almskia? hayrpfler ıçindp (caldım CünkÜ Savın Bakanımı/ın foutün resensülin itJıal malı bir ilâç. de mf acıklamalannda verero savalüasyon olmadıgına göre artı vaşlndan «ıtavı«le t>ah«pttıeı nerşın sebebi ne? kesçe bil)n)rken bu tsimsız Itabramanlann ek firienek fasBu tıususta Saflık BaKanlı ğının dikkatinin .celbedilmesine lında unutulması bana ımkângazetenizın yardamını rica ede sı? çörürüvor Aydınlstıiması ncasivle rim. Eski bir Kampanya Lamia DtCLELl . #' • • • mensubo ISTANBUL . • • Pettab GÜNUCZ Yazık ki. gelecek 58. yıl dondmünü EÖrmek ne sizin. ne benim, ne de bizim gibilerin almyazısı içindedir. ' mensuDİarı unutuldu Ensülin neden pahalılandi' •••••••••••••••••••••••»••••••••••^^••••••^ DARÜLACEZE • X Çılot: j 1895'den beri Zekât ve Fitrenizle ;; yaşayan OARÜLACEZE'yi hatırlayınız ;; Yapılacak yardımlarınız Müessese veznesine P.T.l \ vasıtasıyle ve Zlraai Bankasının bütün subelennt • vatırılabıür • (Cumhuriyet: ••••••••••••••••••••c; >»»»•»•••••••»»•••••» (Basın: A. 1534122827/7828)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear