26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 2 7 Ekiın 1972 VEMlA$ARAK SEHNAKPEM AYBiLpilC NÎLS'M BATl VAkASlHl r£MA$A t D E K K DÖNECEKr/K. BüNu MAÜJHOLAKl.ÂLEMİfftİ tMti TErtfZZül£Pı> OKü^rt N PİIGİYE 6frÜ DtĞİLPÎRKı Bü «YAHATfMlZ VE Çtf i&fcErAJJNA<tffc. $E «, VıUfciAP İLM^DErf HABERDA&.MAM BİLffî »BABnKA Bılir.!fcfci, ^EVAHATl FOHUjrAM TEMAM OU>U v/ESSEl^M. ÖBi îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMAN! 84 «Günavdın!» dedl. Karfüık verdim. Yanına eturdum. Gülseren, arkadan, oturduğu yerden uzandı, yanajpndan öytüm. O da beni öptü, Uğur. fulmeye basladı: • Gülseren'in seni öptüğüne bakma Emre; bugünlerde sana karşı diîşmanlığı gittikçe artıyor!» dedi. Benden önçe, Gülseren parladı: «Nedenmig o?» •Doğrusu ben, btıgflne değin, hiç bir raman, tcnis oynayaeağım diye, böyle sabahlann kör karan}ığında kalkmıs. değilim. Aklınca birim Gülserea Hanım, seniale bir arada bulunmak içln beni öne sürerken, ben, müfhis. antrenmanlara girişnıiş ohıyorum, Böyle giderse, bu yıl îampiyonluğu elınro. Bu da Gülseren w»«^m ^ J Emre Beye düf» •"^fr olur» «Eınre de armut toplamıyor ym. O da çahpyor...» diye söylendi Gülseren. UJur, arabayı biraı yavaşlattı. Sırtındaki paltoyu çıkardı. Işinde eşofman vardı. Onun üstüne de bir yün kazak giymistl: «Hava soğuk sandun. meğer ortahkta yağmur nkıntısı vannıj. Palto fazla geldi... diye söylendi. Ben de, «Mart ayında değü de sanki Mayıs ayındayız... Paltolar ağır geliyor... Ama dönerken işimiz* yarar, terli olacagız...» dedim. Parkm önünden geçip, Alsancak'a sapıyorduk ki Gülseren, . uzandı: . ' • «Ağabey, birşey umıttun.» >~*~«*^»«*««Neymiı unuttuğum?» »Nazh'yı alacaktık, bid bddlyor...» Uğur, şöyle bir başını salladı: Nazlı'yı almak Jçln nazlı görünüyor gibiydi. Gülseren'in söyleme atai bekliyordu belki de.. Bana sordu: <Şu bulvann, biz* gore solundaki caminin önün deki yola sapmak için, benim yerimde olsan ne 3raparsın?> «Yine sınava mı basladık? Ben, bu işln yazıh amavııu kazandun. Hem de yiiz üstüne seksen bejle..... Ne da olsa m beajksifein var^ söyle bakalım?» bir «onra, gaza bastı, hıç bir kurala dikkat ettneden, bulvann bize göre soluna geçti, oradan caminin önündeki yola girdi. Gülseren, kahkahayı bastı. •Ne gülüyorsun?» diye çüuştı Uğur, «kurallar, acemi şoförler içindir. Bugün pazar. Üstelik sabahın erken uatL Orialıkta kimseler yok. E, benim gözüm de kör değil. Basar geçerim... Şimdi tenist»n başka, tenisle birlikte oto antrenmanı yapıyonız. Ne zamandı aenin direktiyoo smavı Emre?> «Yirml dokuz martta.» «lyi, o güne dek iyice pifiririr. Ama ilk te ehliyeti alamazsın.» •Neden? Gülseren'in arabasına İyice alıstun. Çok rahat sürürorum. Her türlü manevrayı da yapıyorum.» «Olsun oğlum; flk giriste kimse sınav kazanamaz; sınav komisyonunun fiyakası bozulur. 01maya ki benim pistonutn ijleye..» «îsletlver...» dedi Gülseren. «Bir çaresine bakacağız. Sınav günü birlikte gideriz sınav yerine. Hem de Gülseren'in Opel'lyle. KUcük araba, kolsy kuüanıyorsun; alıstın. Bu benim Chevrole'yle yokuş in, yokus çık. Yokus başmda dur; geri dön, falaa Clan basaramaasın belki, çuvallarsın.» «Bırak yahu, stmdiden beni heyecanlandtrma!» tTgur, kahkahayı bastı. Pek keylflenmişti. Anladıgıma göre, kendisi de farkmda değüdl ama, tenlste benimle başedememesinin acısını böylece çıkanyordu. Birind Kordona, Atatürk Bulvanna çıkmıştılc. Deniz masmavi, durgundu. Sabah güneşi, gökte uçusan bulutlann arasından uzanmış, pembe pembe mavilikleri panldatıyordu, Karsıda Karşıyaka. çok açık ve seçik görünüyordu. Bulutlar dagılıyor gibiydi; hava açıyordu. Şehlr yavas yavas güneşin aydınlık kolları arasına giriyordu. Çocukluğum, babamın görevüıden ötürü bu şehirde geçmişti. Gençliğim, babam emekli olunca, yine bu şehirde geçmişti. Babam, görevle baska yerlere gittikçe ben, okumak için tırair'de kalmıştım çoğu. Bu yüzden, Izmir'l çok çok aeviyordum. Ne zaman herhangi bir nedenle başka şehirlere gitsem, kendimi rahat hissetmezdim. Radyoda bile îzmir Marşını duydınn mu, yüregım hop eder! Babam söylgr, ben de ^hpp tekrarla©m: Ş e h i r j e ı ^ şehirrerln yasan^ısıyle birlikte doğmâftj rin taribine «ıkıca bagU olmalı: İzmir Uar^ı bi! îzmir, Türk Kurtuluş Savaşının nasil serabolü olmussa, Marşı da Izmir'le birlikte kurtuluşun sembolü olmustur. Marşın bestecisini babam, Mehmet Ali Beyi, her zaman anar. Birdenblre, «Bu sabah Karşıyaka'ya vapurla geçmek varnuş; şu körfezin güzellığine bakın...» diye, mırıldanıvermişim. Gülseren, söylendi: (Arkan var) Bolgar eşkiyası da Edirne dolaylarma sokularak, Müslüman köyierini yakjyor ve sehre hergün köylerden yaralı ve yanık mubacir kaflleleri geliyordu. O güne kadar hiç muharebe talimi yapmaıms ordu'da buyük bir faaliyet vardı. Ablam Emine'nln eşl Ahmet Bey, Havran isyanından dönmüştU. Bir Persembe günü Izinll çıkacağım Eaman onu okulun zabitan odasmda gSrdüm. Beni almağa gelmis. Sokaga çıktık. Gezdik. Beni askerle beraber yerleştlği bir caminin odasına götürdU. Orada neferin pişirdlği yemeği yedik. Ahmet Bey o tarinte besüs otuz yaşında, birind mülftzımdı. Yalnşıklı bir adamdı. îçki aigara lçmes, oyun oynamaz, yalmz ailesini düsünür, onlara fayda vermiyecek yere bir kuruş sarfetmezdi. Hatınmda kaldığına göre bu eaml odasmda bana her türlü masrafının ayda elli kurusu geçmedifinl aöylemiştl. Nihayet sınavlara rul geçtik. fdrdik, st Yüzbaşı Selahattin'in Romanı Herşeyden önce Türksün Baska? MüslUmanım. Sonunda Rahmi bana: Hayır, sen herşeyden Bnce Türksün! dedi. O vakte kadar biz yalnız köylulere «Türk» derdik. Rahmi'nin sözU üserine ben: Bllmecn Şlmdilik Osmanlıyım, dedim. Rahmi bana bir saat süren bir kontorans verdi. Bis çok Mtyuk mılletmişiz, biz Asya'nın ortalanndan gelmişiz, bis bir eama&lar dUnyayı zaptetmisiz; sonra isi tenbellige vurmuş, her şeyi unutmusuz. Şimdi Türklüğe «anlarak çalışmanu» lizınv mış. Derleyen : tlhan SELÇVK ye, Mısır veya Pransa yolu ile Trablus'a gidiyorlar ve yerli Araplardan bir ordu vücude getirerek carpışıyorlardı. Muharebe gittikçe kızısıyordu. Bu tf+ denler arasmda Binbası Mustafa Kemal, Kolagası Halil (M de %ardı. Topografya hocamız Ytl»başı Bekir Saml Bey bir gün derste bize çok hszin bir veda ile Binbası olarak Bağdad'a giV ti. Bu sırada Arnavutluk illerimlzde Arnavutlar da isyan etrni» lerdi. Demek ki 1911 senesinde Arna* vutluk'ta İsyan, Yemen'de isyan, Bağdatta ısvan. Trablus'ta mi> harebe vardı. Erzunım Van tl» lerinde Ermenlier ayaklanıyor, KUrtlerle birlikte. hükümet fcuvvetlerine karşı koyuyorlardı. E?fcıyalık ve çete muharebelerl de> vam ediyordu. Edime, SereB, Selânih, Kosova, Osküpte Bul» garlar her tarafı ates içinde bırakıyorlardı.. Osmanlı Imparatorlugu göçUyordü. . • Okul arkadaşlanndan Rahmi bir gün Selâhattin'e, bizim vaktiyle çok büyük bir mfllet olduğumuzu, sonradan işi tembelliğe Turduğumuzu, parlak günlerin artık geride kaldığmı anlatıyor, konferansını da: cŞimdi Türkhiğe dört eHe sanlarak çaüşmamız gcrek...» cümlesi ile bitiriyor.w Oturduk. Adam bir Fransızca kitap çıkardı. önce Frantıtcasım okudu. Sonra TUrkçeye cevirdi. Ne güzel ve saf bir Türkçe ile konusuyordu. Okudufu kitabın »dı Gök . Bayrak'mış. Cengiz'in muharebelerine ait kahramanlıklan yazıyormuş. Günler böyle devara ettl. Yavas yavaş Turk olmay» basla. dık. Ben de bir yandan Türk olu yordum, bir yandan TurkçU Fakat kime bundan nahsetsem gülüyor, kafasını çeviriyor; Güle güle sen Türk ol! Benim aptal ve sersem olmaya nijretim yok.. diyordu. Tam bu nralarda, yanl 1911 yıta ilkbıharmds eazeteler Italyan lann Trabiusparp vilâyetimize afker çıkararak bize harb ilin ettlklerini yazdılar. HARBİYE 1213 Eylül 1910 gecesl geldl. Saat sekizde kalkan trenle 4050 kadar ögrenci îstanbul'a hareket ettlk. 13 Eylül 1910 sabahı Sirked lstasyonuna indik. Başımızda bir zabit vardı. Hepimızi beşer beşer ayırdı. Her postada îstanbulu bilen biri vardı. Bizim postada îstanbul'u bilen bendım. Harbıye'ye geldik. Kurmay Binbası Vehip Bey, okul kumandam İdi. Geldiğimız günden itibaren muazzam bir faaliyet başladı. >önte «mriara ayrj4İk.Beri ni;yadeye geçtım. Bizim bölükte * Edirne'den gelefl ancak Uç dört kışı vardık. 16 idadıden öğrend Harbiye'de toplanıyordu. Büom sınıf 422 piyade 41 süvari çıkar<Jı. (•) GÖK . BAYRAK Ben Rahmi'nin konferansına bayıldım. Eve geldim. Bir hafta bu sözlerin eücisi altında kaldım. Ertesl Cuma, Rahmi*yle bulustuk. Fındıkh'da bir eve götürdü. KazanU bir Türk oldugunu söyleyen blzden çok yaşlı bir zata takdim ettl. Size bir Türk daha getirdim, dedi. AYAKLANMA Bütün memleket ayaklandı. ltalyanlara ve mallanna boykot karartan aundı. Hürnyrt kahramanı Enver Beyın Trablus'a giderek ttalyanlarla savasa başladığmı gene gazetelerde okuduk. Haber alıyorduk ki, birçok subay kıyafet degistirerek Suri ORDUGÂHTA Aynı yılın Haziran ayında bis tatbikat için ordug&ha çıktık. Ben ordugâhta iken Doktor Fehmi'nüı Kadıköy Altıyol'da ayağı .kayarak düştügUnO ve beyin ., ianamâsından öiaügUnfl haber aldun. Temmuz sonu okul paydos oldu. Ben Harbiye ikinci smıfa' gectim. EMistem Tevfik Bey Bagdat'tan gelmisti. Feyzi». yap ve Emine ablalanm Defilk ,K mendere"ye gitmislerdl. Ben de ' yazı orada geçirdim. C) 1830'da. yani yinnf yü sonra, bizim sınıf arkadaşlan Dolmabahce'de bir yıldönümtt töreni yaptılar Hayatta 54 kışi kaldığımız tespit edilmişti. r ^ İ 1 İHŞ!r|to* Cumhuriyet 27.10.1933 OLAYLAR Benim Harbiyeye gelmemle beraber, ağabeyim tstanbul Maliyesine tâyin olundu. Beşiktaş ^reiçı"nde bir ev tuttu. Feynyap da onun yanına geldı. Gene bir zaman sonra Ahmet Bey yüzbaşüikla terfian tstanbul a atandı. Onlar da Besiktaş'da bir ev tuttular. Çünkü Ahmet Beyın alayı Yüdız'da idi. Edirne'de okul arkadaşım olan HUseyin Rahmı de Harbiye öğrencısi olarak Îstanbul'a gelmışti. Onun babası da Kılıçali'de oturuyordu. Doktor Fehmi Besıktsş'da bir ev tuttular. ÇünkU Ahmet Beyin alayı Yıldız'da ıdı. Kdirne'de okul arkadaçım olan Hüseyin Rahmi de Harbiye bğrencisi olarak îstanbul'a gelmışti. Onun babası da Kılıçali'de oturuyordu. Doktor Fehmi Beşikta.s'ta küçUk zabit mektebinde idi. Böylece hepimiz toplandık. Yalnız babam Medine'de, eniştem Tevfik Bey Bagdat'U idi. Ama o zaman olaylar olaylan kovalıyordu. Çok geçmeden Ahmet Bey bolüğü ile beraber Yemen'e gönderildi. Araplar Yemen'de ısyan etmişlerdi. Sonradan sadrazam olan İzzet Paşa'nın emrinde bir ordu, isyanı bastırmaya gidiyordu. İzzet Paşa'nın Kurmay Başkanı Binbaşı îsmet Bey (İnönü), karmrgâhı da Mülazam (teğmen) Satfet (Arıkan) ve Mulâzım Salüı (Omurtak) idi. Ahmet Beyi vapurla uğurladık. Böylece Ahmet Bey eniştem, önce Midilli'ye Rum ısyamnı, sonra Havran'a Dürzü isyanını, şimdi de Yemen'e Arap isyanını bastırmaya gidiyordu. Henüz altı yıllılc evli idi. Belki altı ay ailesiyle oturaamıştı. Bu iş yalnız Ahmet Beyin başına gelmiyordu. Bütün Turk subaylannm başmda idi. Her subay ve her nefer isyandan isyana kosuyor, sürekli ölümler birbirini kovalıyor, evler harap ve perişan oluyor, Osmanlı lmparatorlugu cöküyordu. MALKOCOĞLU yazan veçızen.Ayhan BAŞOĞLU ÇEÜK HANÇER TASARISI NKARA, 25 (Tclefonla) Umumi af tasarısı bugün Mecllse verilmistir. Adliye ci maddesine göre Terakkiper lar bu aftan lstifade edemiyeKncümeni bugün saat dörtte ver Fırka mensuplan ve îzmir ceklerdir. SöylentUere göre basuikastı mahkumlarının ceza sm suçlanndan tnahkum olan toplanarak tasan üzerinde gö lan da ^mnmtn affolunmus Selim Ragıp ve Zekeriya Beyler rUfmelere başlamış ve üzerin tur. serbest bırakılacaklardır. Slyade esaılı bir degiçiklik yapmaZimmet, lhtilâs, rüsvet alma, sl mahkumlardan memleket dıdan tasanyı olduğu gibi kabul müzayedeye fesat karıstırma, şında bulunan İzmir Valisi Rah etmiştir. Tasanya göre bazı is yağma, yol keıme, adam kal ml ve Rauf Beyler ds affolunatisnalarla bes seneden aşa{ı bü dırmaya tesebbUaten suçlu olan caklardtr. tün mahkumiyetler affolunmakI îstanbul Kız IJsesl yurt bilgisl öfretmen! Menpare Hata, daha uzun süreli cezalar da nım öğrencüerinin Harbiye Melctebine giderek asker hafifletilmektedir. örneğin müolmalannı tavsiye etmiştir. ebbet agır hapis ve sürgün ceI Beledtye bu ajnn yirmibesinden İtibaren ekmei fiyatsalan yirml aeneye, kalebentlik lannda bir indirme yapmıştır. Bundan sonra ekmeklerin ise cezalan yanya indiriller altı kurus otus paradan, francalalar İse onbir kumektedir. Yine tasannın sekizin rustan satüacaktır. A YARIN: BİR BABANIN GÖZYAŞLARI , DİŞt BOND 12tI• 1 li n1I M \\ ı IA i TİFFANY JONES Bo^&N 3uıl3«a . \ B p a e s j s s r s o(yw SîrJ 1 1 mli «TÜRKSÜN» Ahmet Bey gidince, küçük ablam Emine kardeşlerinin yanına, geçti. Ben de her hafta lzinli çıkıyor, kardeşlerimin yanına geliyordum. Cuma gunleri de Eahml ile buluşuyorduk. Beşiktaş Tramvay garajının karşısına düşen büyük iki katlı bir Selânık kahvesi vardı. Bu kahve Harbiye talebesinin toplandığı yer gibi olmustu. O tarihte Rahmi Beyin arkadaşlanndan bazılarıyla ben de arkadaş olmuştum. Bir gece Rahmi, Selânik kahvesüıde bana sordu; Sen nesin? Harbiye talebesiyim. Başka? BUmem. Düşün bakaUml ^B Osmanlıyuıı* GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear