16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
FA DÖRT: : CtJMHURİYET oğazlar sorunu henüz çözümlenmeıiş ve dolayısiyle yftstim tamamen bize sçmemişti. Lozan'da ızalanan Boğazlar Mu ıvelenamesi esaslanı göre Boğazlar Ko isyonu, Boğaz trafiğii ve kurtarma işlerini irütüyordu. Boğazlar Komisyonu, ÎVT Anlaşmasuıa gö'. kurulmuş bir komismdu, Sevr Anlaşması 3oğazlar Komisyonuun; kendine ait bir iyrağı, bütçesi ve zataa. bulunmasını, geilerin Boğazlardan îçişi, kıyı emniyeti ve ılâvuzluk gibi konur il© doğrudan doğlya ilgilenmesini önirüyordu. Yüksek Sağlık Meclinin görevleri (Meclisi lii Sıhhİ) Ue kurtarıa çalışmalan da Kousyonun denetimi ve mirleri içinde yüriitücekti. Osmanlı Devletinin oraisyondaki temsilciinin bir oyu vardı. onerika, tngiltere, ransa. İtalya, Japona ve Rusya delegeleri se iki oya sahiptiler. 5u arada bir de Millct B İ İ S f ÂFA KEMALİ ISTAHBUL EMHIYET MUDURUYDUM Boğazlar Komisyonunun özel bayrağı R çektirilmedi Içinde bir haber alma örgütü kurdum. Gelen raporlardan biri çok b'nemll bir thbarda bulunuyordu. •Antatan: EOMMI Korftmral EKREM BAYDAR Romanyairnın hülyası lerarası Sağlık Meclisi kuruluyordu. Komisyonun başkanlığına da ikişer yülık sürelerle iki oya sahip ülkelerin delegeleri seçilebilecekti. Abdülmecit'in köşkü ozanda imzalanan Bo|azlar Mukavelesi ise TürUiye Cumhuriyeti topraklan üzerindeki bu «kendi bışına buyruk» kuruluşu, biraz olsun düzeltmişti. Bir kere Komisyon Başkanlığına bir Türk Amirali getiriliyor, oir kara subayı da delege olarak komisyona katılıyordu. Milletlerarası Sağhk Mee Iisi de kaidmlmış ve görevleri Türk Hükümeüne devredilmişti. Boğazlar Komisyorm, Montreu* I Anlaşması Ue kaldınlmış t* Bo gazlann yönetimi, hiçbir kayda bağlı olmaksuan hakiki sa'mbi Ttirkiye Cumburiyetine verilmiştir. Tarihi gelişmesinl kısaca özet lediğim Boğazlar Komisyonu, Tophane'de; Sultan Abdülmecit tarafından yaptınlmış olan Eski Tophane Nezareti Binasınaa çalışıyordu. Halen, «Maîül Gaziler Yurdu» olarak tcullanılmakta olan bina eskiden halk arasında «Tophane Nânrı Müşir Zcki Paşa'nın Dairesi» olarak tanınmaktayflı. Dana önce de belirttigim jibi, MilH tstihbarat Teşkilâtı henüz ktırulmamış oldugundsn, Ko misyonun çalışmalarını ve K o misyondakl yabana delegelerl kontrol görevi, Siyasî Şubeunze düşüyordu. Bunun gerefi o'.arak Komisyon omanya delegesi, Tuna Nth ri traiigi için kurulmus olan komisyönun kendîne 8zgü bir bayrağı bulunuşunu ör nek olarak göstererek, «Bogazlar Komisyonunun da bir bayrağı olmasj» görüşünü savunmustu. Görüşünü gerçekleştirmek için de gjzlice bir bayrak hazırlatmıştı. Komisyönun çalıştıfı kö?ke, Türk Bayrağıru inairerek bu bayrağı çekmek için fırsat kolluyordu. Oysa ki Türk ulusu, kendisini bir köîe halıno getiren Sevr Anlasmasını yırtmak için silâha sarılmıştı. Savaştan yepyeni bir devlet olarak çıkan Türkiye, 2 Ekim 1923 de, dünyanın en büytik devletlenne, bayraklarmı Dolmabahçede ındirterek yerine şanlı bayrağını çektirmişti Türk topraklan üzf'inde yeniden bir yabancı bayrağm çekllmesi için ise Türk'ün yeniden köle olması gerekirdi. Kİ buna imkân yoktu. ben, şanlı bayragırnuan bir yaban cı taraiından indirilerek yerine başka bir b«yrak çekflmesine müsamaha edemezdik. Şayet bu bayralc çekilirse, tatanbul halkı coşar ve politft yön den hoşa gitmeyecelc olaylar mey dana gelirdi. Aslında Lozan Anlaşmasında da Romanya delegesinin görüşünü kuvvetlendiren tek bir raadde yoktu. Boğazlar Koınis>onunun toplandığı kÖKkün o yıllards çekilmi? bir fotoğrafl. Bina, o zaman yolun hemen kenarında bulunuj ortlu. Polisler nöbette Romanya delegesi. kendisinin hâlâ Sevr Anlaşmasını uyguladığ:nı sanıyor olmalıydı. Ne Ataturk, ne kahraman tstanbul halkı, ne de bir asker \e îstânbul Emnivet Müdürü o!an aporu okur okumaz, Romanya delegesinin bir oldu • bitti yapmasını finlerr.ek için, Komisyon binasının direfinde dalgalanandan da büjiik bir bayrak hanrlattun. Tophane Kulesinde görevli üç sivil memurumuz, ellerinde şanlı bayrağımız oldugu halde devamlı olarak nöbet bekliyor, direği gözetliyorlardı. Romanya De legesi bayrağırmzı indirtp, hazırlattığı bayrağı çekmek küstahhğında bulunursa, bemen o oayragı indlrecekler ve ellerindelü bsvrağı çekeceklerdi. Bu bekleme uzun bir süre d* vam etti. Kabul etmelc gerekir M düşman ajanlan da boş durtn* yordu. Onlar da bizim hazıılığımızı bğrenmiş ve gelişmeierin kendl haysiyet ve şereOftrini lekeleyeceğini farlc etmis olac*klardı. Romanya Delegesi bu yüzden görüşünü değiştirmişti. Konüsyonun çalışması sona erene kadar binanm üzerinde şânlı bayragımız dalgalandj. R zez 96 Herkes dilediği gibi yaşıyor Sunacığım. tşte annem de, ben de buna isyan edi N'asıl? N'için? Senin adına «ekerim. Bu kadar didlneceb n« var? Didinen kim? Sen... Genç ya?mda kendim t$e »erdiB. Bir zevkin, bir eğlcncen vok. Kitn demjş? Pekili da aırannda hattft gece kulüplerine bile gidiyorum. SabJ mi? Buna sevindim ijte. Kiminle gittifini sorabilir miyim? Elbette. Beraber çalıştığıın mnnehdis arkada?larla. Yani grup balinde. Günseü tekrar güldü: Çok meraklısın Sunacıpm. Hayir, ber vtr man grup halinde değll. Bazan bir arkadafim, karısı ve ben... Bazan iki arkadastm ve ben... Bazan da bir arkadaşımla ben. Nasıl, hofuna fitti mi? Şöyle böyle. Şiradi sana söytiyeceMeriml dinle cicim. Yine bir ttltimatom mu? Harır ama >7ne annemin ricalan. O nasıl söz? Teytem bana ancak emreder, rica dfğil. Bu defa Sunanın şakrık kahkahası dnynldn. Nasıl istersen kabul et Seli. Iste annemin sözleri: Günseli, bu akşamdan itibaren düğonün sonuna kadar, tam on gün bizde kalacak. l?lerini lutfen buna göre ayarlasın! Son öç gün İv tanbula inmeyip bizim yanımızda bulunacak. Geline, yani bana ablalık edecek ve düğflndetı sonra, biz seyahate çıkinca. iki gün de Meziyet teyzesiyle amcasma arkadaşlık edecek, onlara yabuzlıklanaı nnutturacak. • . Alo! Orada mısın Seli? Evet, buradayım. senl dinliyonun. Benhn diyeceklerim bu kadar. Şimdi KM eevabını ver. Annem yanımda bekliyor. Ne «öyliyeyim bilmem H Ha, şunu da ilâve edeeeğim: Bu sefer an* nem gücenirse bir daba da pek kolaylıkla banjmazmiş. Haberin olson diyor. Evet kardeyim. Evet ne demek? Bu cevaptan btr »e? an» lamadım. Bu aksam geliyor musun, gebniyor musun? Kat'i bir sey söyle. Beni dinle Sunacığım. Bn akşam gelecefim ama pazartesiye çok önemli işlerim var. Müsaade edin de iki gün Bakırköyde kalayım. Gelecek çanambadan itibaren de dfiğün sonuna kadar «zden ayrılmıyacağıma «ö* vertyonun. Tamam mı? Peki. Talnıı getirken elbiaelerini füân gettr. Bavka bahane ile tekrar ?ehre inmek yok. Kabni: TOTUI ya! Tohflin BERKAND Oyle İ 5 H > şimdilik Allahaısmarladık. Güle güle Sunacığıml •'.: * * AYHAN BASOGLU | | GÜNAHKÂR KRALİÇE Yemenden gelen kurye nkara'da idam edilen Ingilie Casusu Mustafa Abdullah Sagir olayından sonra yabancı Clkelerden gelerek Ankara* ya gitmek isteyenler için çok sıkı emniyet tedbirleri alınmıştı. Bu, durumun özelligi dolayısiyle uygulanması gereken bir tedbirdi. 1924 1927 yıllan Türkiye'd», sosyal reformlarm en geniş çekilde uygulandığı bir devirdi. Kıvafet. dil. din, eğitim, hukuk atılımlar ^ paıf î<\»Ufe K^ıÂlî'aşa.layik ve & I DİSİ BOND kuvvetlendirme çabasmdaydı. Düşman ise irticaı hortiatrflak, iç isyanlar çıkarmak, Mustafa Kemal Paşa'yı ortadan ksJdırmak için gayret gösteriyordu. Bu ortam içinde ben de lstanbul Emniyet Müdürü olarak. Ankara'>a gitmek isteyen yabancılarla, yabancı ülkelerden gelip Ankara'ya geçmek isteyen. tanınmamış Türkler için özel tedbirler ve tertipler alraıştım. Bir gün, Türkçeyi Arao »ivesl fle konuşan bir şahıs. Emniyet Müdürlüğüne basvurarak Ankara' ya Rİtmek için polisin yardımını istedi. «Kim olduğunu. nereıien geldiğini. niçin Ankara'ya gitmek iste<ii$int> sordum. «Önemli bir görCr alarık Vemen'den feldiğinl. Gari Pasa'y» bizzat verilmesi gerehen önemli ve acele bir raektup getirdifini» söyledi. Konu ciddiyet kazanmıştı. Ankara yolculuğunun uzun süreceğini, mektup acele olduğuna Köre bana vermesi halinde süratle Ga?i Pasa'ya ulaştıracagımı anlattım. MmimM Tflefonu kapayınca Günseli, her zamankl gibi, arkanna dayanarak îözlcrini kapadı. Kalbt yine küt küt rarpmakta idi. Bu tusa konuşnu üzerinde büyüh bir etki vapmıştı. Evet, bir bakıma Sunanın hakkı vardı: Bo kadar didinerek çalışması için spbtp yoktu. Ger çi mesleğini seviyor ve her yarattıgi eser, b» şardığı proje onu mânen tatmin ediyordu amı bunlar bayatını doldurmaktan uzaktı. Kazandıği paralan da ne yapaeagını biLmiyordu. Talnız biı genç kız, esasen ırntin olnrsa ve para ile eldl edilebilecek bir eksiği yoksa, eline geçen paranın kiymeti kalır mı tdi? Bu fartlar altında da geceyi giindüze katıp çalıştnak neye yarardı? Bu düşünceler altında gözlerini, açıp ör.ür* dfki kâğıtlara. kalemlere, cetvellere baktı. Bunlar, birdenbire. lüzumsuz birer araç oluvermi» lerdi. Heyecanla hanrUmakta oldufu projenir de taymeti ve önemi kalmanuştı sanki .. Sinirll ellerle hepsini topladı, dolaba koydu. çekmele rini kilitledi. arkadasının masasına bir tezkert bıraktıktan sonm sokağa fırladı ve son süratlı Bakırköye. evine doğra yol aldı. Telaşlı idi. Va. lizine koyacağı elbiseleri güçtükle seçiyor, b» ğenmiyor, fikir değiçtiriyor, tekrar çekmelerini açıp kapıyor, en güzellerini. kendisine en çok yakısanını seçip seçmediğinde trreddüt ediyor, arnanuı karfiüinda uzun uzun kendisini sevr» derek huysuzlanıyordu. Fakit, çantalarint arabasinın hağajına yer> leştirdikten sonra kairaya veda ederken neşesi yerine çelmişti Ben bir bafta kadar Kmltoprakta kala. cafım dadı. Sunanın düğününe gidiyorum. San» oradan telefon ederim. Bir «ey lîtım olursa sen de beni orada ararsın ohnat mı? Belkt pazartesiye gelip tekrar oraya donerim ama belli olmaz. Simdillk hiç bir şey söyliyemem. İhtiyar bacının gözlerinde parlayan sevind göriince keyfi büsbütün arttı. Bir sey mi fSyllyecektin dadı? Hayır klztm. Sana lâzım olan ber seyi aldın mı? Bir şey anutmadm ?a? Atdnn aldım. Hattâ lüıuroundan fazla elbise götürüyorum sanınm. Daha iyi ya. Fazla olsun da eksik olmasın. Se:ı üzülme. Hosça kal! Gülegüle çocuğum. .Hanımefendîlete »elim söyle. Suna hanınu da tebrik et. Peki. Araba nareket etmeden bacımn söylediğl sözler onu kahkaha ile eüldiirdü. Oansı başına güzel kızım. Eiiyle ona bir işaret ederek gaza bastı. *** Araba vapurunda Sunanın nisanlısı üoktor Cengize rastladi: Kmltoprata {eüvorsunuz, değil mi GÜBaeli? , (Arkaa w ) 70 Sernıtl jnemnun g6rünüyordu: »Çok yertnde bir lâf. Duygulanmı gizlemeksizin pekâlâ açüüayabilirira... DğTadıfınızyenilgi sonucu ben üçünüzil ds yerlere Berilmiç, tu$a gelmiş, komaya gtrmiş vazlyette görmekten korkuyordum... Oysa, • cesaretinizden ve enerjlnizden zerresini bile kaybetmiş değilsiniz. Sizl, şitndilik tebrik et «TJiğer bir deyimle biraa mekle yetiniyorum...» para r.kantısı çekiyorsunuz öy «Hiç şüphen olmasın... Bu le mi?» Işl en tasa bir zamanda bitire«Aşafı yukan evet... Malı ceğiz.» bir defada ve topyekun çe's «Menfaatlerirü* de bunu memize imkân yok...» gerestiriyor zaten. Kayıplara «Hattft bir defada yarısıkançan yarım milyon dolan nı bile çekemiyecek kadar sıtekrardan ele geç:remedi»iniz1 kı?ık vaziyetteyiz...» farzedelim.. Benden aldıgmız Bunu, uzgttn bir Uadeyle Çlamah, ödediğiniz paramn en avet söylemiştt İlâve etti: zından bir misline sataeak, böy «Madem her ?eyl açıkç» lece de kâr etmeseniz bile zakonuşuyoniB... Cevap ver bararıma kesinlikle çıkarmış okalım... Bize ne gibi bır lcolacaksınız. Hattâ fcâra bile gelaylık gösterebilîrsin?..» çeceğinizden eminim... Çünkü Sernıtl, bir süre düşünmek Paoli ile Moreau'nun hisseleri zorunda kaldı bu süal ü^erine, de otomatücman size geçiyor. Ayaklannı iyice uzarmıs, başıAma günün birinde, kayıplara nı arkaya atmış. gözlerini tavakanşan beş yüz bin dolan ornın belirll bir noktasına dilctaya çıkarmanız da pekâla mişti. mümkün olabilir dive kendinizl Berikiler merakia bekliyoriar fazla hayale kaptırmamalısmîz.. dı. Nasîl bir cerap verecekti Çünkü bu çok uzak bir ihtiacaba kendilerine?.. mal...» Israrla bakıyorlar. sabırla bek Jabeke'ye göre teşhls yüzde liyorlardj. yüz yerindeydl. îçinden, SerŞayet kolaylıgın gerektijH kamti'nin ileri görüşlülüğüne hay dannı göstermez. destekleme ran oldu. zahmetine de katlanmazsa bu «En önemH noktaya gelis iki sefcsen yatardı... Ba'şka dik aayılır...» diye Valotl teçıkar yol kalmıyordu çUnkü. lftîla konuştu. «Yarun mllyonun ÜçU arasmda yoldald cerabı kuş rolsali avucunurun Îçinden en çok merak eden Claret idi uçup gitmesi bizl adamakılh şüphesiz... aMarsilya Dtimeni» 80 r duruma düşürdü.. Bunu için kendt payına düşen yüz sen de takdir edersin sUphebin dolan gücbelâ tedartfciemis siz...» ti «aten. Simdl. koiları bir fcere daha sıramaic zorunda fca«Normal bir sonuç... Bulaeaktı. nu daha errel düşündüm... Tamamiyle ayni (ikirdeylz bu koAyni sıtcıntı Valotl İçin söz nuda.» konusu olamazdi Kıvıda köse «îsl en kı?a (s1r îamarıtJa de havl! oaras» vardı. b'.tiımek tçin bizitn de senin Jabeke'nin tse umurunda dekadar sabırsızlandığımızdan egıldi... Şayet bir hal caresi bu mln olabiiirsin... Araa bu d » lunur, tekrardan bir rmktar rumda,..» para yatırrr.ak ISzım geîlrse ve «Gazi Paşa Ç C HfÇ Bı'B ŞEV VAP V1IVACA<SIM . uo&c Hazretlerine» ereddüt îçindeydl. îçinden eeçenlerin hepsini anlamay» irnkân yoktu. Gazi Paşa ile kar?ılaşamayacağı için üzüldüğü belli tdi. Ama üzüntüsünün kaynağı. hakikaten hayranhk duydtjpu bir kiçiyi göremeyeceği miydi? Yoksa ba.;ka bir hesaba nu davanıyordu?... Bir süre kararsızca durduktan sonra koynundan çıkardığı mektubu ıızattı. Zarfm üzerinde «Gari Paşa Harretierine» yazıhydı. Mektubu aldıktan sonra adresini tesbit ettim ve serbest btraktım. Gelecek cevaba göre kendisine haber verecektim. Odamdan çıkar çıkmnî zarfı açtım. Mektup gayet saygüı bir çtkilde kaleme aİ!nmı?tı. îmza yerinde bir Türk Erkâmharp Miralayı'nın (Kurmay Albay) adı vardı. Mektupta: «tnıriHtlere «psir »Idııktan sonra ArapUra tfslim edilriiğini. Millî Mücadeleye katilma îstcğîni rerine getireınediSt îçin çok özgiin «Iduğunn. varsa Yemen'de yapılması jtereken îjie» ri ve içinde buhınuian sartlar altında nasıl hareket etmettl gerektiğlnl. bildirmesini rica e<îiyordu. Mekrubu aynen şifre ile Mustafa Kemal Paşa'ya arzettim. Musfsfa Kemal Paşa'dan gelen cevapta. mekruba cevap verileeeği bildiriliyor ve kuryeye, görevinin bitmiş oldu?ıı biîdirilereV Yemen'e dSnmesînin tebli* edilmesi emrediüjordu. Emri yerine fetirdim. Kurye, Yemen'e pönderildi. Tabiî Mustafa Kemal Paşa'nm verdiJi cevabın ne oldujijnu öğrenemedim. SEMF0H1S1 Türkçesi : Şehbal AYGEN tabil... Ama bir nevt ihtiyat tedbiri olarak mınn kırsn etmekten de gert kalmıyacaktı. Mevcut servetine bir de havadan konduğıı yanm nailyonu efclemişti... Kıyasıya zengin sayılırdı. «Madem açık kart oynuyorsunuz...» dive Serruti nibayet konustu, «ben de ayni s»kilde mukabele etmek istiyorum size. Bugüne badar benim piyasaya doğrudan doğnıya beyaz zehir sürdüğüm görülmüş değildir... thtisasunm dışında bir sev bu .. Anlamam... Ayrıca Fransaya ithal etmek gibt bir âdetim de vok... Biliyorsunuz, Ameriba ite çahşıyorum... Kâr nisbetı daha düşük oluyor ama. saranfili bir iş. Pakat Paoli vakın arkariasırndı. Onu kıramazdîm .. Tstedif) zsman, istediğ? kadannı temin ediyordum ona. Si? de vakın arkadaş larsınız... Sizl de kıramam. Bu sartlar çercevesinde ve uğradıgımz akçilikler sonucu bu Işten vazgeçmek mecburtyetinl duysaydınız fena balde canım sıkılacaktı.» Yine susmuştu. Düsünüyordu. Sonra devam etti: «Lif olsun dive canırn sıkılacak degildi süpnesiz... Ded.i*im eibi benim faaliyet " e ahşveriş saham Fransa aeğil.. Tpçkilâtım ve beraber çahstıj:ım adamlar buna vatkm düsmüvor. Ayr'.ca, memlekett* bu tür kaçakçıhkî3 ujrasanlara karsı da ters bir durum vaı*tmak istemem. Kendileriyle rekabete ttaltastıŞımı farked»T)er se onlann kalbi tarthr. beriim de baçım durup dururken beUya girer. Haksız mıyım? ..» («rua T TİFFANY JONES GARTH OABT, OU A«aB*.M A4UUA. OM'A YARIN: Zararb akımlar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear